Prof. Dr. Sinsi
|
Beşir Ayvazoğlu ( 11.02.1953)
[Sadece kayıtlı kullanıcılar linkleri görebilir ÜCRETSİZ Kayıt olmak için tıklayın  ]
11 Şubat 1953 tarihinde Sivas'ın Zara ilçesinde doğdu İlk ve orta öğrenimini Sivas'ta, yüksek öğrenimini Bursa'da tamamladı Çeşitli liselerde Türkçe ve edebiyat öğretmeni olarak, TRT'de de uzman olarak çalıştı Mahalli gazetelerde başladığı gazetecilik hayatını Hergün, Tercüman, Türkiye, Yeni Ufuk ve Zaman gazeteleriyle, haftalık Aksiyon dergisinde yönetici ve köşe yazarı olarak sürdürdü Hisar, Türk Edebiyatı, Hareket, Dergâh, Kubbealtı Akademi, Türkiye Günlüğü, Yeni Türkiye, İzlenim vb gibi dergilerde çok sayıda makale ve denemesi yayımlandı Halen TDV İslam Ansiklopedisi Türk Dili ve Edebiyatı Merkez İlim ve Redaksiyon Kurulu Üyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda da repertuvar kurulu üyesidir
ESERLERi:
GÜLLER KiTABI
Beşir Ayvazoğlu'nun Türk zevk tarihinin çiçeklerle ilgili tarhlarında dolaştığı ve okuyucuyu dolaştırdığı şahane bir eserdir
AŞK ESTETiĞi
Türk-İslam sanatlarının ardındaki dünya görüşünü anlama çabasından doğan Aşk Estetiği, kendi estetik dünyamıza kendi gözümüzle bakma denemesidir
YAHYA KEMAL (EVE DÖNEN ADAM)
Yazar bu kitapta, büyük şairin "eve nasıl döndüğünü" ve "evin şiirini" nasıl yazdığını anlatıyor
TARIK BUĞRA (GÜNEŞ RENGi BiR YIĞIN YAPRAK)
Sanat anlayışının, dilinin ve üslûbunun farklılığı dolayısıyla ister istemez kendi neslinden koparak modaların dışında bir yazarlık macerası yaşayan Tarık Buğra, aslında yalnız bir adamdı, fakat yalnızlığını bereketli bir kaynak haline getirebilmişti Beşir Ayvazoğlu, elinizdeki kitapta onun bu yazarlık ve yalnızlık macerasını anlatıyor
GELENEĞiN DiRENiŞi
Bu kitapta, gelenek kavramı, bir kültürün kendisini devam ettirme, değişirken bile kendisi olarak kalma refleksi olarak yorumlanmış ve Türkiye'de, iki yüz yıllık Batılılaşma döneminde, varlığını korumaya çalışırken yaşadığı heyecan verici maceralar anlatılmıştır
ŞiiRLER
Ayvazoğlu, şiiri, bir davayı anlatma aracı olarak değil, dilin asırlar içinde biriktirerek bünyesinde gizlediği zenginlikleri ve beşeriyi keşfetme çabası olarak görüyor Yazar diğer şiir kitaplarında yer alan şiirlerin büyük bir kısmını bu kitaplara girmeyen şiirlerle buluşturdu
DEFTERiMDE 40 SURET
Eskiden, insan için âlem-i sugra, yani küçük âlem derlermiş, ne kadar doğru Bana sorarsanız, her insan ayrı bir âleme açılan bir kapı; o kapıdan içeri girdikten sonra, labirentlerinde kaybolmak işten bile değil, Freud'ların mroydların başlarına gelen nedir? Sıradan zannettiğimiz insanların bile uçsuz bucaksız iç dünyaları varsa, bilim, sanat ve hareket adamlarının dünyalarının büyüklüğünü varın siz hesap edin Doğru söylüyorum, onları derinliğine anlamaya çalışmak, galaksiler arası yolculuğa çıkmak gibi bir şey olmalı
ŞEHiR FOTOĞRAFLARI
Eski şehir fotoğraflarına bakarken, ucundan kıyısından yaşadığımız, fakat anlamaya fırsat bulamadan kaybettiğimiz hayatın dimağımda kalan tadını yeniden yaşıyorum Bize gelinceye kadar yavaş yavaş incelen ip birdenbire kopmuş, kendimizi alabildiğine farklı bir dünyada buluvermiştik Asıl kopuşu benim de mensup olduğum neslin yaşadığını söylemek istiyorum Eskiden usul usul ve kendiliğinden yok olan evlerin buldozorlerle yıkılıp yerlerine bilmem kaçar katlı apartmanların dikildiğini gördük Radyonun bile lüks sayıldığı evlerden çıkıp borç harç renkli televizyonlar, videolar, bilgisayarlar edinen garip bir nesiliz Kaçınılmaz bir şeydi bu Dünya kaç bucakmış öğrendik Şimdi içinden çıkıp geldiğimiz hayata o kadar uzaklardan bakıyoruz ki! Başka hiç bir nesil bizim yaşadığımız âni değişmeyi yaşamamıştır Bu, büyük bir şok olduğu kadar, şüphesiz, bulunmaz bir tecrübedir de
|