Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bin, harise, zeyd

Zeyd bin Harise

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Zeyd bin Harise



Zeyd bin Harise

--------------------------------------------------------------------------------

sahabe


--------------------------------------------------------------------------------



575 yılında Yemen'de doğdu Sekiz yaşında ailesinin yanından kaçırılarak Mekke'ye götürüldü Burada köle olarak satıldı Hakim bin Hizam onu alarak halası Hatice'ye hediye etti Hazreti Hatice, Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'le evlendikten sonra, onu Peygamber Efendimiz'e hediye etti Yıllar sonra Zeyd bin Harise'nin izine ulaşan ailesi, onu geri almak istedi Peygamber Efendimiz'in kendisine, dilediği gibi davranmasını söylemesi üzerine, onun yanından ayrılmak istemedi Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, onu evlat edindiğini bildirdi Müslüman olan ilk dört kişiden biridir 622 yılındaki hicrete katılarak, Mekke'den Medine'ye göç etti İslam'ı tebliğ için Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'le birlikte Taif'e gitti Taifliler onları kovarak, taşa tuttu Zeyd bin Harise'nin, Peygamber Efendimiz'i taşlardan korumak için kendini siper etti Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarına katıldı Bizans Ordusu'yla yapılan Mute Savaşı'nda İslam Ordusu'nun kumandanı olarak görevlendirildi 629 yılında Mute Savaşı'nda şehit edildi



HAKKINDA YAZILANLAR


Azad istemeyen köle Zeyd bin Harise

İrfan Özfatura bilgi@tgcomtr

Türkiye 10 Kasım 2003


Düşmanlıkların ayyuka çıktığı ve ortalığın eşkıya kaynadığı cehalet devri

Evlerin soyulduğu, kervanların basıldığı, insanların tutsak edildiği yıllar

Yemenli bir ana oğul, sevdiklerinin hasretini dindirmek için yola çıkarlar Ancak hasım kabilenin cengaverleri Suda Hatun ile oğlu Zeyd’i yakalar, esir tüccarlarına satarlar İnsan tacirleri bunları hayvan gibi bağlar ve Ukaz Panayırına getirip satılığa çıkarırlar Mekke eşrafından Hakim bin Hizâm mahzun bakışlı Zeyd’e kıyamaz Onu satın alır ve şefkatle kucaklanacağı bir eve (halası Hazret-i Hatice’ye) bırakır Hatice (radıyallahü anha) bu sevimli çocuğu çok sever, onu kocasına hediye eder Hazret-i Muhammed köle kullanmaktan hoşlanmaz, boynu bükük yavrunun başını okşar ve hürriyetini bağışlar


Evet Zeyd’in yaşı küçüktür ama saf değildir Uğruna Kâinatın yaratıldığı Server’in farkını fark edecek kadar akıllıdır Hakiki hürriyetin “ona köle olmaktan” geçtiğini çok iyi anlar Azad edilmesine rağmen bu kapıdan ayrılmaz Hoş, ona ne annesi Hazret-i Hatice’den daha iyi bakabilir, ne de babası Muhammed Aleyhisselam kadar ilgilenebilir

Zeyd, fıtraten temizdir ama bu kutlu eşikte tevazu, merhamet, cömertlik, ahde vefa gibi güzel huylarla donanır Güleryüzlüdür, tatlı dillidir, efendiliği ile göz kamaştırır İnsana güven verir, görenin içi ısınır Eh adı “emin”e çıkan bir Resul’ün terbiyesinden geçen biri başka nasıl olabilir ki

Aradan yıllar, uzun yıllar geçer Efendimiz İslâmı duyurmakla vazifelendirildiğinde Zeyd seve seve iman eder ki, Hatice, Ebû Bekir ve Ali’den (radıyallahü anhüm) sonra dördüncü Müslümandır


Karar kendisinin


Bu arada evlad hasreti ile yanıp tutuşan Harise deli divane olmuş, köşe bucak oğlunu aramaktadır Hani öldüğünü bilse koşup mezarına kapanacaktır ama habersizlik daha acıdır Nerede bir çocuk görse yüreği yanar, sabah rüzgarlarına, aya, güneşe haber sorar Oğulları Kays, Amr, Yezid ve Cebel’e “vasiyetim olsun” der “Zeyd’imi bulun ve ona iyi bakın”


Olacak bu ya o yıl Kâbe’ye gelen Yemenlilerden biri Zeyd’i tanır ve babasına çıtlatır Adamcağız büyük bir heyecan ile Efendimizin kapısını çalar Bir kucak dolusu dirhemi önüne döker ve “siz ikram ve ihsan sahibisiniz Gönül almasını bilir, misafiri seversiniz, n’olur oğlumu bana satın” der Efendimiz adamcağıza yer gösterir ve dirhemlerini yine ona uzatırlar “tercih Zeyd’indir” buyururlar, “eğer sizinle gelmek isterse tek kuruş vermeden onu götürebilirsiniz, şayet yanımda kalmayı arzu ederse yanımda kalır Allaha yemin ederim ki ben, beni tercih edeni terk edemem!”

Harise bu cevaba memnun kalır, yanındakilere dönüp “işte adalet budur” diye mırıldanır

Efendimiz Zeyd’e misafirlerini gösterip sorar: “Bunları tanıyor musun?”

-Evet Biri babamdır, öbürü amcam

-Seni almaya gelmişler, onlarla gitmek ister misin?

Zeyd iki göz iki çeşme ağlamaya başlar “Siz benim hem babam hem amcamsınız” diye hıçkırır, “n’olur beni götürmelerine izin vermeyin, ölene kadar yanınızda kalayım!” Harise’nin şaşkınlığı, kızgınlığa döner, “yazıklar olsun sana” der, “demek köleliği hürriyete, sahibini ebeveynine tercih ediyorsun öyle mi?”

-Bunu anlayamazsınız baba Dünya bir yana, Allah’ın Resulü bir yana


O benim oğlumdur


Efendimiz çok hislenir onu elinden tutup Kabe-i muazzama’ya götürürler Hacer-ül esved’in yanıbaşında durur ve “şahid olunuz ki” buyururlar, “Zeyd benim oğlumdur O bana varis, ben ona varisim” İşte o günden sonra onu Muhammed oğlu Zeyd diye çağırmaya başlarlar Ta ki “Evladlarınızı babalarının ismiyle çağırın, Allah katında böylesi daha doğrudur” ayeti gelene kadar


Hazret-i Zeyd Efendimizle bir çok tebliğ seferine çıkar Taif’te Serveri Kâinat’la birlikte taşlanırlar Hicret emir buyurulduğunda düşünmeden Medineye koşar, Efendimiz onu Useyd bin Hâfız’la din kardeşi yaparlar


Zeyd’in ömrü mücadeleyle geçer bütün harblere iştirak eder ve sayısız seriyyeye katılır Sadece Müreysi gazasında Efendimizin vekili olarak Medine’de kalır


Mute cengi öncesi Efendimiz 100 bin kişilik Bizans ordusunun üzerine üç bin kişilik bir kuvvet yollar ve “komutanınız Zeyd’dir” buyururlar, “O şehid olursa yerine Ca’fer geçsin, o da şehid olursa komutayı Abdullah bin Revaha alsın! O da şehit olursa


Üçünün de şehadeti açıktır ve öyle de olur Efendimiz harbin bütün şiddeti ile sürdüğü demlerde mimberdedirler Birden yüzleri değişir gözlerinden yaşlar boşanmaya başlar “İşte Zeyd şehit oldu, bayrağı Ca’fer aldı O da şehid oldu, bayrağı Abdullah aldı O da şehid oldu bayrağı Halid bin Velid aldı Cenab-ı Hak zaferi Halid’e müyesser kıldı” buyururlar


Bir defasında da Zeyd bin Harise’nin cennette deve derisinden yapılmış tulumlar gibi iri narlar arasında bulunduğunu haber verir Cennette, gözlerin görmediği, kulakların duymadığı, hatır ve hayalinize gelmeyecek nimetler vardır buyururlar

Efendimiz defalarca Zeyd’i meth ederler, ancak Kur’ân-ı kerimde adı açıkça zikredilen tek sahabe odur

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.