08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Arif Hikmet Koyunoğlu
Ahmet Arif Hikmet Koyunoğlu, 1888 yılında İstanbul’da doğdu Resim öğretmeni ressam Hoca Ali Rıza'nın önerisi üzerine mimarlığa yöneldi Yükseköğrenimini 1908-14 yılları arasında Sanayi-i Nefise Mektebi'nde gördü, burada Vallaury ve Mongeri'nin öğrencisi oldu Genç yaşta babasını yitirince, Âsar-ı Atika Müzesi (İstanbul Arkeoloji Müzeleri) müdürü Osman Hamdi ve kardeşi Halil Edhem Eldem'in yardımıyla müzeyle ilgili işler aldı, Mongeri'nin Beyoğlu'nda uygulamakta olduğu Saint Antoine Kilisesi'nin yapımında çalıştı I Dünya Savaşı başlayınca askere alındı Ordudaki görevinin yanı sıra Erzurum'da İttihat ve Terakki Cemiyeti Kulübü'nü inşa etti Savaş sonrası yeniden İstanbul'a döndü İşgal altında bulunan kentte mimarlık yaparak geçinme olanağı bulamadı Tabelacılık, foto muhabirliği ve fotoğrafçılık yaparak hayatını kazanmaya çalıştı
İlk Türk fotoğrafçılarından biri olarak Cağaloğlu'nda Yeraltı Fotoğrafhanesi'ni açtı İşgal güçleri tarafından takibe alındı İstanbul polis müdürü Nevzat Tandoğan'ın yardımıyla Ankara'ya kaçtı Burada Şeriye ve Evkaf Vekâleti İnşaat ve Tamirat Heyet-i Fenniyesi'nde kısa bir süre mimar olarak çalıştı Daha sonra da kendi bürosunu açarak, serbest çalışmaya başladı Bu yıllarda resmi ya da özel yapıların mimarlığını yapmaya başladı Bu dönemde bir yandan da Hâkimiyet-i Milliye gazetesi ve Türk Yurdu dergisine kültür ve mimarlık konularında yazılar yazdı İstanbul'daki İleri gazetesinin foto muhabirliğini yaptı 1930-34 yılları arasında Bursa'da Tayyare Cemiyeti Tiyatro ve Sineması'nın uygulamasını yaptı Bu yıllarda yurt dışından çağrılan yabancı mimarlar önemli devlet yapılarının tasarımıyla görevlendirildi Bu yüzden Ankara'da iş imkanlarının kısıtlanması nedeniyle, 1935 yılında İstanbul'a yerleşti Burada eski eserlerin onarımı üzerine çalıştı, evler, apartmanlar tasarladı ve uyguladı
Koyunoğlu'nun eserleri I Ulusal Mimarlık akımının özelliklerini taşır Ankara'daki ilk önemli yapısı "Emanet-i Mübareke" adıyla bir camide saklanan değerli eşyanın sergilenmesi amacıyla yapılan Etnografya Müzesi'dir (1925-28) Bunu Maarif Vekaleti Binası izlemiştir En önemli yapısıysa, Osmanlı mimarlığından esintiler taşıyan ve daha çok seçmeci bir tarzı yansıtan Türk Ocağı Binası'dır (1927-30) Projesi, Vedat Tek, Kemaleddin Bey ve Mongeri'nin de katıldıkları sınırlı bir yarışma sonucunda kabul edilmiştir Koyunoğlu'nun Ankara'daki bir başka eseri de Himâye-i Etfal'dir (Çocuk Esirgeme Kurumu Binası; 1925-30) Bunların yanı sıra Ankara'da Celal Bayar Evi ile Mithat Alam Evi (İsrail Büyükelçilik ikametgahı), İstanbul'da, Florya'daki Hasan Bey, Ortaköy'deki İskender Bey, Sultanahmet'teki Recep Peker (İstanbul Kültür Müdürlüğü) Köşkleri ile, Bebek'teki Rakım Enç Apartmanı vb dönemin ileri gelenlerinin evlerini yaptı Koyunoğlu, Evkaf Vekâleti tarafından yaptırılan dört örnek konutun yapımında çalıştı Hacı Bektaş Veli Türbesi'nin onarımı ve Bursa yakınlarında iki göçmen köyü evlerinin yapılmasıyla görevlendirildi Koyunoğlu, Türk yapı geleneğine özgü bir tür olan mezar yapılarıyla da ilgilenir, Türk sanatında heykelin yerini tuttuğunu söylediği mezar taşlarıyla ilgili bilgi ve belgeler toplar Kendisinin de bu alanda eserleri bulunmaktadır Koyunoğlu, 1982 yılında İstanbul’da vefat etti
|
|
|