07-26-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hamdullah Suphi Tanrıöver ( 1885)- (10.06.1966)
1885 yılında İstanbul'da Aksaray'da, Horhordaki Abdüllatif Suphi Paşa Konağında dünyaya geldi Babası Maarif Nazırlarından Abdüllatif Suphi Paşa, annesi ise Ülfet Hanımdır İlk tahsilini Kısıklı, Altunizade ve Numune-i terakki mekteplerinde yapan Tanrıöver, 2 Abdülhamid'in iradesiyle parasız ve yatılı olarak orta tahsilini Galatasaray lisesinde tamamlar 1905 yılında Reji idaresinde tercüme servisinde ilk görevine başlar Daha sonra muhtelif okullarda öğretmenlik yapar Edebiyat fakültesinde ders verir Profesör olur 1913'te Edirne'deki Bulgur zulümün-dünyaya anlatmak için seçilen heyetin içindedir
Fecri ati grubu içinde şair ve eleştirici yazar olarak Türk Edebiyatına giren Tanrıöver, gerçek yerini ve kişiliğini milli edebiyat cereyanı ve Türk Ocağı kadrosunda bulmuştur Ayrıca Hamdullah Suphi Tanrıöver, Ömer Naci'den sonra Türk dünyasında büyük bir ün kazanan yeni bir milli hatiptir
35 yaşında Milli Mücadeleye Antalya Milletvekili olarak katılan Tanrıöver'e milletvekilliği uhdesinde kalmak üzere Matbuat ve İstihbarat Umum Müdürlüğü görevi verilir
Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığına getirilen H Suphi Tanrıöver, bu görevini muayyen zamanlarda iki defa sürdürmüş, Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı İstiklal Marşımızın Millet Meclisinde kabulü onunu büyük çabaları sonucu gerçekleşmiştir
Tanrıöver daha sonra Bükreş büyükelçiliğine tayin edilmiş, bu görevi 1944'te sonra ermiştir 1946'da İstanbul'dan milletvekili olmuş, bu görevi de 1960'a kadar devam etmiştir
Hamdullah Suphi Tanrıöver, 10 Haziran 1966 yılında İstanbul'da ölmüş, Edirne Kapı Merkezefendi mezarlığına gömülmüştür
Bu yazar "Türk Ocağı ve Hamdullah ikiz kardeş gibidir Muhakkak biri diğerini hatıra getirir" der Gerçekten Türk Ocağı dendiği zaman mutlaka H S Tanrıöver akla geliyor 1912 yılında 766 sıra numarasıyla Türk Ocağına üye olmuş, yıllarca başkanlık yapmış, çok canlı çok ateşli hitabeleriyle, bu mukaddes ocakta geliştirilmiş Türk Milliyetçiliğini gür ve temiz sesi, tipik bir sembolü olmuştur
Türk Ocağına büyük emeği geçen kuruculardan Yusuf Akçora şunları söyler:
"Ocağın tarihinde fasıla yoktur Türk Ocağı bur fasılasız hayatın en ziyade reisi Hamdullah Suhi Beye borçludur Kendi hayat ve istikbalini Ocağa katmış olan Hamdullah Suphi Bey, enerjisi, fikir takibi, ruh aşinalığı ve işi zor bulunur tertipleyiciliği sayesinde Türk Ocağını Milli Türk Devletinin kuruluşuna kadar getirebildi"
Muhtelif aralıklarla otuz dört yıl gibi uzun bir süre genel başkanlık yaparak kırılması çok zor bir rekorun da sahibidir Genel başkanlık yaptığı dönemler (1912), (1949-1959) ile (1961-1966) yılları arasındadır
Tanrıöver en büyük hizmetlerinden biri de Türk Ocağı binası yaptırmasıdır Tamamen Ocaklıların ve halkın katkıları ve gayretleri ile meydana getirilen bu bine, daha sonra Ocaklılardan alınmış, çeşitli girişimler müspet bir sonuç vermemiştir Bu gün Devlet Resim ve Heykel Müzesi olarak açık olan Tarihi Türk Ocağı binası, her Ocaklının gerçekleşmesini gönülden istediği hayalidir, arzusudur, isteğidir Tarihi Türk Ocağı binasının mülkiyeti Türk Ocaklarına yani asli sahibine geçinceye kadar, bu mücadele devam edecektir
Hamdullah Suphi Tanrıöver'in bir çok yazı ve şiirlerinin yanında, "Dağ Yolu" ve "Günebakan" adlı iki de eseri vardır
|
|
|