Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
1932, reyhani, yaşar

Yaşar Reyhani ( 1932)

Eski 07-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yaşar Reyhani ( 1932)



1932 yılında Hasankale'nin Alvar köyünde doğdu Asıl adı Yaşar Yılmaz'dır İran'dan göçen babası önce Kars'a daha sonra Erzurum'a yerleşti Aşık Reyhani'nin çocukluğu köyünde geçti Zaman zaman komşu köylere gitme olanağı bulduysa da daha başka yerlere gidemedi Okuma yazmayı okula gitmeden öğrendi Sonraki yıllarda ise dışarıdan sınava girerek diploma aldı


Küçük yaşlarda köyüne gelen aşıklardan etkilendi Hem aşıklardan dinleyerek hem de eline geçen kitapları okuyarak birçok halk hikayesini öğrendi Kendi aşıklığı ve şiir yazmaya başlaması 18 yaşından sonradır


Reyhani, rüyasında gördü bir kıza aşık oldu Kısa bir süre sonra da kızı kaçırdı Birkaç ay geçmeden evliliği geçimsizliğe ve huzursuzluğa dönüştü Bunun üzerine karısının ailesi kızlarını alarak başka biriyle evlendirdiler Aşık Reyhani, bu dönemden sonra Dertli mahlasıyla şiirler yazmaya, türkü söylemeye başladı Ancak bu mahlası uzun süre kullanmadan, Bayburtlu Aşık Hicrani tarafından Reyhani mahlası verildi


Konya Aşıklar Bayramına aralıksız katılan 7 aşıktan biridir Eski aşıkların dışında, yetiştiği Huzuri Baba, Nihani, Cevlani, Efkari, Murat Çobanoğlu'nun babası Gülistan Çobanoğlu gibi aşıklardan gelenek ve usul öğrendi


İran'dan Avrupa'ya birçok ülkede türkü söyleyen Aşık Reyhani, katıldığı yarışmalarda da birçoğu birincilik olmak üzere çeşitli ödüller aldı 1980'li yılların başında Erzurum'da bulunan Doğu Ozanları Derneğinin başkanlığına getirildi


Aşık Reyhani birçok ülkeye konser ve konferanslara katılmak üzere çağrıldı Ayrıca ABD'nin Michigan Üniversitesinde katıldığı bir konferanstan sonra kendisine fahri öğretmenlik unvanı verildi


Şiirleri birçok gazete, dergi ve araştırmada yaralan ve çeşitli radyo ve televizyon programlarına katılan Aşık Reyhani'nin, şiirlerinin bir bölümünü topladığı "Alvarlı Reyhani" (1962), "Böyle Bağlar" (1966), "Kervan" (1988) ve bazı düşünce ve şiirlerinden oluşan "Şu Tepenin Arkasında" adlı kitapları Dilaver Düzgün tarafından hazırlanan "Aşık Yaşar Reyhani", (1997) adlı kitap bulunmaktadır


Yaşar Reyhani 10 Aralık 2006 tarihinde Bursa'da vefat etti


VEFAT-HABER


Aşık Reyhani, son yolculuğuna uğurlandı

Zaman 11 Aralık 2006


Türk âşıklık geleneğinin en önemli temsilcilerinden ünlü halk ozanı Aşık Reyhanı bir süre önce yerleştiği Bursa'da 74 yaşında vefat etti Reyhanı'nın ölümü sevenleri ve dostları tarafından üzüntüyle karşılanırken, cenazesi Yıldırım ilçesi Değirmenönü Merkez Camisi'nde ikindi namazının ardından Cumalıkızık mezarlığına defnedildi Aşık Reyhani'nin cenazesine, yetiştirdiği bazı aşıkların yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı


Yaklaşık 10 yıl önce, doğduğu topraklar olan Erzurum'dan göç edip Bursa'ya yerleşen Aşık Reyhani, burada bir süre daha sanatını icra etti Ancak Reyhani, her geçen gün aşıklık geleneğine duyulan ilginin azalması üzerine saz çalıp türkü söylemeyi bıraktı Bursa'nın merkez Yıldırım ilçesine bağlı Değirmenönü Mahallesi'nde çocuklanın yanı sıra Erzurumlu aşık dostlarının yardımı ile hayatını idame ettiren Aşık Reyhani, sağlık sorunları nedeniyle bir süredir tedavi görüyordu

Aşık Reyhani, dün gece yarısı evinde hayatını vefat etti Vefat haberinin duyulması üzerine Türkiye'nin dört bir yanından aşık dostları ve sevenleri Reyhani'nin evine akın etti Aşık Reyhani'nin cenazesi, Değirmenönü Mahallesi Merkez Camii'nde ikindi namazından sonra kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi


Aşık Reyhani'nin cenazesine katılmak üzere Kocaeli'den gelen Aşık Erol Evgani, Reyhani'nin ölümünden büyük üzüntü duyduğunu söyledi Evgani, üzüntüsünü 'Reyhaniler kolay kolay yetişmez, acımız çok büyük' sözleriyle dile getirirken, Aşık Nuri Çırağı, Reyhani'nin her yönüyle bir Hakk ve halk aşığı olduğunu dile getirdi Reyhani'nin duygu ve düşüncelerini nükteli ancak mert bir şekilde saz ve sözle anlatan vatanperver bir insan olduğunu dile getiren Çırağı, "Reyhani, nükteyi yerinde yapan, vatan ve mimlet sevgisini haykıran günümüzün en gerçek aşığıydı Onun türkülerinde halk vardır Üzüntümüz sonsuz" şeklinde konuştu



ŞİİRLERİ


Bağlar


Demedim mi gönül kalkıp yürüme

Birgün yollarını harami bağlar

Dertliysen derdini dertsize deme

Dertsiz hekim olsa yara mı bağlar


Yazılan kaderdir başa gelince

Suç sende ayağın taşa gelince

Kudretin damlası coşa gelince

Onu bent mi eyler dere mi bağlar


Oku sayfasını geçen çağların

Yaprağı dökülmüş nice bağların

Adeti böyledir yüksek dağların

Aslı'ya yol verir Kerem'i bağlar


Ben de Reyhani'yim susuz pınarım

Damlam coş ederse olmaz kenarım

Öldüğümü duysa o nazlı yarim

Bilmem al mı giyer kara mı bağlar



Koklaya Koklaya


Gel yarim yeter bekledim

Gülü koklaya koklaya

Gözlerime yaş ekledim

Seli koklaya koklaya


Bir derdime bin ekledim

Aşkın boynuma yükledim

Seherde haber bekledim

Yeli koklaya koklaya


Gurbet gezdim adım adım

Asla olmadı muradım

Sırma saçın hatırladım

Teli koklaya koklaya


Reyhani'yim bak zamana

Kara bağrım yana yana

Kerem oldum Aslı Han'a

Külü koklaya koklaya



Sevdiğim


Al beni ne olur sevdaya götür

Erenlerden geri kaldım sevdiğim

Saz bir bahanedir göğsümü dövdüm

Bir kemik bir deri kaldım sevdiğim


Bu zalim zamanın ne ise kasti

Nereye gittimse yolumu kesti

Sırtımda kırık saz elimde testi

Doldurmadım yarı kaldım sevdiğim


Aşık Reyhani'yim uğradım derde

Nerdesin sevdiğim nerdesin nerde

Meydanı kaptırdım çakala kurda

Bir sürüden biri kaldım sevdiğim



Yarim


Bir muhannet yara gönül bağladım

Oldum bir kurumuş dal yarim yarim

Eğer günüm doldu, vadem yettiyse

Gelip de canımı al yarim yarim


Gençlik bir kuş idi elimden uçtu

Varlık kervan idi geldi de geçti

Ömür güneş idi gedikten aştı

Sanırsın olmamış yol yarım yarim


Aşık Reyhani'yim bu aşkın mesti

Gönlünden gönlüme bir rüzgar esti

Sen bir ulu pınar ben kırık testi

Acı bu halime dol yarim yarim



Bir Güzele


Bir güzele gönül verdim bağlandım

Ceylan oldu çekti beni izine

Boş boşuna ateşine dağlandım

Duman bitti umut kaldı közüne


Köz beni kül eder cana getirir

Yaş olur gözümden dane getirir

Gün olur ki yakar yıkar bitirir

Eyvah der elini vurur dizine


Dizine vursa da vurmasa da boş

İçenler uyanır içmeyen sarhoş

Aşk çilesi çetin olsa bile hoş

Hayal gerek aşıkların gözüne


Göze sürme çeker yar güzel olur

Yüze yaşmak çeker ar güzel olur

Yar ile dünyalık var güzel olur

Reyhani'yim baksam yarin yüzüne



Şimdi


Tükendi mürekkep karıştı satır

Bilemez ki katip ne yaza şimdi

Dört mevsimde ne şevk ne umut kaldı

Minnet ne bahara ne yaza şimdi


Vazgeç gafil göremezsin içimi

Sen kendinle kıyas etme suçumu

Doğuştan simsiyah olan saçımı

Söyle kim boyadı beyaza şimdi


Reyhani'yim geçti ömrüm saz ile

Gıda aldık hayaldeki haz ile

Bir ömür devrettik cilve naz ile

Naz bitti çevrildik niyaza şimdi



Ağlayım


Lütfeyle halime geçti şu ömrüm

Yar yüzünü görüp görüp ağlayım

Nasip eyle eşiğini kapını

Yüzlerini sürüp sürüp ağlayım


Gönlümüz gözümüz vecd ile dolsun

Muradım maksudum secdegah olsun

O gün olsun yarin müjdesi gelsin

Yol üstüne durup durup ağlayım


Reyhani'yim n'olur beni inandır

Yanarken bir yudum su ver de kandır

Yalvarırım seher vakti uyandır

Rüzgarlardan sorup sorup ağlayım



Bezdim


Ben bu aşkın abdalıyım

Dolana dolana bezdim

Çığ sökmüş bahar seliyim

Bulana bulana bezdim


Her gün sam yeli eser mi

Kamil cahile küser mi

Bıçak çeliği keser mi

Bilene bilene bezdim


Keder üstümüze zimmet

Zalimden olmaz merhamet

İlimsiz mürşitten himmet

Dilene dilene bezdim


Reyhani ölü yürür mü

Kül ölür mü kül çürür mü

Kuru ağaç dal verir mi

Sulana sulana bezdim


X

Veremem


Bana derler aşık derdini söyle

Bu bir sırdır emanettir veremem

Belki dağlar kadar büyümem amma

Cevizin de kabuğuna giremem


Hasta odur sabır ile inleye

Evlat odur nasihati dinleye

Bundan sonra zevkle bakmam aynaya

Çünkü onda iç yüzümü göremem


Kulaksız işitmek dilsiz ifade

Canım cananındır edem iade

Vücut bir camidir vicdan seccade

Onun bunun çıkarına seremem


Reyhani'yim zamanım yok gülmeye

Doğar iken boyun eğdim ölmeye

Azrail gelmesin canım almaya

Bir canım var cananındır veremem



Söyleyin


Beni sizden sorarlarsa dostlarım

Bir Reyhani geldi gitti söyleyin

Hayatı çileli muradı yarım

Heder etti ah tüketti söyleyin


Aldı kırık sazı kapıdan çıktı

Ağlar gözler ile gülerek baktı

Dağın ufuğunda bir akşam vakti

Güneşle beraber battı söyleyin


Ara sıra sazı verdik destine

Name yazdı yarenine dostuna

Ceketini yorgan ettik üstüne

Kolu yastık oldu yattı söyleyin


Bir duvara yaslamıştı yanını

Sılasına çevirmişti yönünü

Gurbet elde hasret yaktı canını

Sitem vurdu dert çürüttü söyleyin


Aşık Reyhani'ymiş kıldı ah u zar

Dolaştı alemi diyar be diyar

Parça parça etmiş bir deli rüzgar

Yaşı yağmur göz buluttu söyleyin



Başlar


Bekle ağaç meyve versin

Taş ondan öteye başlar

Mevsim sonbahara ersin

Kış ondan öteye başlar


Üç kapıyı açacaksın

Dört pınardan içeceksin

Altı şartı seçeceksin

Beş ondan öteye başlar


Gel gülü yandırma bülbül

Önce ağla sonradan gül

Ölüm en son nokta değil

İş ondan öteye başlar


Reyhani can yakacağın

Tükenmedi çekeceğin

Asıl gözden dökeceğin

Yaş ondan öteye başlar



Kurtulamaz


İnsan ömrü kara benzer

Erimekten kurtulamaz

Sona doğru azar azar

Yürümekten kurtulamaz


Gençlik açılmamış güldür

İlim çağı tatlı baldır

Sonu yaprak dökmüş daldır

Kurumaktan kurtulamaz


Reyhani yar yara kalsa

Gönül neşe ile dolsa

Aslı som altından olsa

Çürümekten kurtulamaz



Birgün


Deryalar yanmaz diyenler

Denizler de yanar birgün

Nehir içip doymayanlar

Damla içen kanar birgün


Çiçek solar fikir solmaz

Derya damla ile dolmaz

Evladın kötüsü olmaz

Atasını anar birgün


Sözüm söz deyip övünme

Özüm öz deyip övünme

İşim düz deyip övünme

Çark tersine döner birgün


Kesilmez mevladan umut

Bir mürşidin elini tut

Gelir rüzgar gider bulut

Elbet yağmur diner birgün


Gel Reyhani hayal kurma

Yolu bilmeyene sorma

Kendini yüksekte görme

Gökler yere iner birgün



Beni 1


Behey rüzgar gider isen canana söyle beni

Lütfü ve keremi çoktur yakmasın böyle beni

Ben bu derde düş olalı bana Mecnun dediler

Ben nasıl Mecnun'um bilmem aramaz Leyla beni


Ben bu derde düş olalı gözlerim yaşta benim

Sinemi sitem kapladı gönlüm telaşta benim

Ne dizimde kuvvet kaldı ne aklım başta benim

İpsiz bağladı felek bir kaşı yayla beni


Ey Reyhani hep düşündün dünyada han olmayı

Hiç aklına getirmedin bir kabristan olmayı

İstemem sensiz efendim tahta sultan olmayı

Bana köle deseler de sen kabul eyle beni



Beni 2

İlahi niyazım sana düşürme garip beni

Alemin şahı Rabbena kılma muzdarip beni

Derdi senden alır isem dermanı kim neylesin

Sen bana benim demezsen kurtarmaz tabip beni


Geldi geçti gaflet ile bunca yıl ve seneler

Hep senin emrinde döner yorulmaz pervaneler

Dergahına talip olmuş tabiri divaneler

Ne olur eyle yarabbi aklıma sahip beni


Ey Reyhani neden akar durmaz göz pınarların

Gönül neylesin dünyayı olmazsa senin yarin

Birgün olup okununca cümlesi aşıkların

Yunusların arasında eyleme kayıp beni


Kaynak [Sadece kayıtlı kullanıcılar linkleri görebilir ÜCRETSİZ Kayıt olmak için tıklayın]

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.