Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
1965, doğan, süleyman

Süleyman Doğan ( 1965)

Eski 07-09-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Süleyman Doğan ( 1965)



YrdDoçDr Süleyman Doğan

Akademisyen-yazar


1965 yılında Ortaköy (Aksaray)’de doğdu

Konya Selçuk Üniversitesi’nden mezun oldu

Eğitim Felsefesi doktorudur

Devlet Planlama Teşkilatı Ulusal Ajans proje değerlendirmesinde (AB’e bağlı Leonardo Da Vinci proje uzmanı) bağımsız (AB) dış uzman

Uzun yıllar çeşitli günlük gazete ve dergilerde muhabir, editör ve köşe yazarı olarak çalışmıştır

Moldovya, Gagauz Özerk Cumhuriyeti Meclisi tarafından verilen devlet nişanı sahibidir (2001)

Çevre konusunda yaptığı çalışmalarıyla 2002 ve 2004 yılında INEPO (Uluslar arası Çevre Olimpiyatları Projesi) uluslar arası çevre basın ve Jüri özel ödülü kazanmıştır


Halen İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesinde Öğretim Üyesi olarak çalışmaktadır


YAYIMLANMIŞ KİTAPLARI’DAN BAZILARI:

Eğitimde Başarının Şartları

Sivil Demokrasi Çağrısı(Derleme)

Şimdiki Çocuklar Harika

Çocuklar Küçük Birşey Değildir

Mutlu Aile Mutlu Çocuk

Başarıya yürüyenler

Ailenin Aynası Çocuk

İletişim için: suleyman965@yahoocom dogansuleyman@hotmailcom


HAKKINDA YAZILANLAR:

Keşmir’den geliyorum, Muhammed Han Kayani, Zaman gazetesi, 14121993

Zaman yazarlarından kitaplar, Taha Kıvanç, Zaman gazetesi, 2141994

Süleyman Doğan ve daha niceleri, İrfan Ülkü, Ortadoğu gazetesi, 16121998

Mutlu çocuklar mutlu ailelerde yetişir, Elif Şahin, Zaman gazetesi, 1682003

Çok yönlü bir yazar, DrSüleyman Doğan, Mahmut Çetin, Biyografi Analiz dergisi, Eylül 2003

Bir Süleyman var, Süleyman’dan içeru, Muammer Gökçin, Ortadoğu gazetesi, 1102003

Hayat kullanma kılavuzu, mutlu aile, mutla çocuk, Sefa Kaplan, Hürriyet gazetesi, 5102003,

DrSüleyman Doğan, Aksiyon Dergisi, 29 Aralık 2003

DrSüleyman Doğan’dan, Arslan Tekin, Yeniçağ gazetesi, 2912004

DrSüleyman Doğan: “Mutluluğun kaynağı aile” Ahmet Yüter (mülakat) Sur dergisi, Mart 2004

Mutlu aile için ipuçları, Eğitim Bilim dergisi, Temmuz 2004

Anne babaların el kitabı, Türk Edebiyatı dergisi, Temmuz 2004

DrSüleyman Doğan’a ödül, aylık Kız Kulesi gazetesi, Temmuz 2004


Çok yönlü yazar DrSüleyman Doğan

MAHMUT ÇETİN (Aylık Biyografi Analiz dergisi, Eylül 2003)


DrSüleyman Doğan gerek yazı faaliyetleri ile gerek sivil toplum örgütlerinde ortaya çıkan organizatör kişiliğiyle milli kültürümüze hizmet eden kişidir O bu yapısıyla Fethi Gemuhluoğlu çizgisinde bir aydın portresi çiziyor Doğan, dış politikadan davranış bilimlerine uzanan geniş ilgi sahasıyla yazdığı kitaplara bir yenisini daha ekledi Selis Kitaplar’dan çıkan yeni eseri Mutlu Aile Mutlu Çocuk, yeni bir eğitim yılının başlayacağı bir dönemde, anne ve babalara önemli bir kılavuz niteliği taşıyor


DrSüleyman Doğan’ın gazetecilikteki en önemli başarısı, Türk yurtlarında ilk giden gazetecilerden biri olması ve buralardaki izlenimlerini yazılı bir belge haline getirerek tarihe tanıklık etmesindedir Onun Pakistan, Afganistan, Keşmir, Ortadoğu, Uzakdoğu, Türk cumhuriyetleri ve Rusya ile ilgili yazı ve yazı dizileri yayınlandığı dönemde büyük dikkat çekti Türk basınında ilk defa Cammu Keşmir ve Burmalı Müslüman Göçmenler kamplarına girmeyi başardı Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarının başında ve sonrasında bölgeye adım adım dolaştı DrDoğan’ın gazeteciliği yayında dikkat çeken başka önemli yönü de eğitimciliğidir O bir akademisyendir DrDoğan birçok işi bir arada yapmayı başarmış örnek bir kişiliktir


Mutluluğun kaynağı aile

DRSÜLEYMAN DOĞAN ( Aylık Kız Kulesi gazetesi, Temmuz 2004)


Batı toplumunda aile mefhumu yok olmak üzere Türkiye’de ailenin yok olması ve gerçek fonksiyonunu kaybetmesi için çalışmalar yok değil Bugün Müslüman Türk milletini bozmak için top ve pop adeta bir din gibi sunulmaya çalışılıyor Bunda en büyük vebal hiç şüphesiz duyarsız ve aile hayatını yıkıcı yayınlar yapan medyanın Mutluluğun kaynağı para ve teknoloji değildir Mutluğun kaynağı huzurlu bir ailedir Mutluluk ve huzurun kaynağı malda, mülkte ve paraya olsaydı en mutlu, mesut ve huzurlu Batı toplumu olması gerekirdi Elbette para da önemlidir Ancak tek başına her şey değildir O nedenle bizim kültürümüzde ‘Mutlu olayımda; soğan ekmek yiyeyim’ deyimi vardır Batı bireyselleşip, dünyeyileştikce canavarlaşmaktadır Bunun örneğini fazlasıyla Irak’ta ve Filistin’de görüyoruz Korkunç ve vahşi cinayetler işlenmektedir Zaten Batı’nın tarihinde bu tür karanlıklardan geçilmez

Bizim kültürümüzde merhamet, şefkat ve hoşgörü vardır Yapılan araştırmalarda toplumumuzda mutluluk oranı hala fazladır Batılılar buna şaşırıyor Mutluluğun kaynağı aile ve inancımızda yatmaktadır Biz öz değerlerimize sağlam tutunduğumuz müddetçe hiçbir kuvvet yıkamaz Televizyonun çocuk üzerinde çok ciddi olumsuz tesirler yaptığı araştırmalar ortaya koyuyor Amerikan Pediatri Akademisi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, ebeveynlerin 2 yaşından küçük çocuklara televizyon izletmemesini ve daha büyük çocuklara en fazla 2 saat televizyon izlettirilmesini tavsiye ediyorÇok sık televizyon izleyen 1 ve 3 yaş arası bin 300 çocuğun incelendiği araştırmada, 7 yaşına geldiklerinde yüzde 10’unda konsantrasyon, dikkatsizlik ve huzursuzluk problemleri bulunduğu gözlemlenmiş


Yine Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü’nün (DİE) araştırmasına göre Türk halkının yüzde 47’si “mutlu”, yüzde 12’si “çok mutlu”, yüzde 56’sı “mutsuz”, yüzde 17’si ise “çok mutsuz” çıktı DİE’nin araştırması Türk halkının genel olarak hayatından “mutlu” olduğunu ortaya koydu Aile yapımızda eş ve çocuklarımız mutluluk kaynağımızdır Bu durumu son yapılan araştırmalarda görmek mümkündür Nitekim yukarıda adı geçen araştırmaya katılanlara mutluluk kaynağı sorulduğunda yüzde 297’si kendilerini hayatta en çok eşlerinin mutlu ettiğini, yüzde 229’u çocuklarının, yüzde 185’i sağlıklı olmanın, yüzde 89’u sevginin, yüzde 8’i anne ve babasının kendisini mutlu ettiğini belirtti


Toplum olarak çok çalışmalı ve aile hayatımıza özen göstermeliyiz Benimde gazetecilik, öğretmenlik ve akademisyenlik sırasında yaptığım araştırmada çocuklar mutlu ve başarılı ise bunun en önemli membaının ailede olduğunu müşahede ettim O nedenle aile bağlarımızı sağlam tutmak mecburiyetindeyiz Gerisi laf-ı güzaftır

Not: Bu konuda geniş bilgi için kitap:Mutlu aile mutlu çocuk, DrSüleyman Doğan, Selis Yayınları, (0212 5200557)


Türkçenin sırları

SÜLEYMAN DOĞAN (Ortadoğu gazetesi, 10 Ekim 2004)


Türkçe, tarihinin her döneminde edebiyat dili olmuştur Bizim ilk yazılı kaynağımız Orhon Yazıtları, Türk edebiyatının söylev türündeki en büyük eserlerimizden biridir Türkçe asla yetersiz değildir Türkçe’nin gücünden haberdar olmayan, Türkçe’nin söz varlığından bîhaber kişilerin dili yetersizdir Milletler ana dillerine özel önem verirler Çünkü ana dil, milletin varlığı ile doğrudan ilişkilidir


Türkçe’yi anlama ve sevdirme bakımından Nihat Sami Banarlı’nın ‘Türkçenin Sırları’ isimli eserinde; bir dilin kendine has sesleri ve dil yapısı olduğunu, yabancı dillerden gelen kelimelerin bu seslere ve dil yapısına uyum sağlaması halinde Türkçeleştiğini sayısız güzel örnekler verir: “Bir dilin kelimelerini hor görmek, hakîr görmek, hele şu veyâ bu politik veyâ ideolojik sebeple dilden atılabilir görmek, en az, onların oluş ve yontuluş tarihini bilmemekten, hattâ sevmemekten doğan büyük bir gaflettir Çünkü, milletlerin olduğu gibi, kelimelerin de târihi vardır Bir milletin ataları, asırlarca o kelimelerle doymuş, onlarla düşünmüş; birbirlerini ve evlâtlarını o kelimelerle sevmiş ve bu kelimeleri tâmamiyle millî bir sanatla işleyip Türk yapmışsa, evlâtlar, artık o kelimelere düşman kesilemezler” (Türkçenin Sırları, Kubbealtı Yayınları, İstanbul, 2004)


Dil üzerine ne kadar dursak yeridir Çocuklarımızın ufkunu genişletmenin ve başarılı olmalarının yolu dilden ve kelime hazinelerini geliştirmekten geçer “Büyük adam” olarak anılan kişilerin ve dünyaca ünlü klasik eserlerin ne kadar geniş kelime hazinesine sahip oldukları gözden kaçmayacak bir gerçek Zengin kelime bilgileriyle dile hakim olan insan, büyük bir güce sahip olur Kelime bilgisini geliştirmek için ise dilin iyi konuşulduğu ortamlarda bulunmak ve kitap okumak çok önemlidir Bir dilde bir kavramı ifade için kullanılan kelime sayısı ne kadar çoksa, o dili konuşan milletin o mevzuda o kadar seviyeli bir hayatı var demektir Mesela, Türkçe’de yiğitlik ifade eden şu kelimelere bakın: Er, eren, yiğit, alp, mert, bahadır, cesur, kahraman, dilâver, yavuz, yaman, arslan, efe, gözüpek, hatta, kabadayı ve deli gibi, Türkçe veya Türkçeleşmiş daha nice kelime, bizde türlü kahramanlıklar için kullanılan isim ve sıfatlardı Böyle daha nice kelime ve deyimler vardır ki, mesela: “gözünü daldan budaktan sakınmaz” gibi mecâz olarak böyle mânâlar verir


Dilimizin güzel sesli, hoş nağmeli kelimelerini zevkle ve severek öğrenmeli ve öğretmeliyiz Türkçe belki de tabiatı kendi bünyesine alabilen ve güzel kullanılabilen yegâne dildir “şırıl şırıl”, “tangır tungur”, “çıtır çıtır”, “şakır şakır”, “hayal meyal” gibi ikilemeler bilmiyorum hangi dilde vardır “Gül” kelimesi güldürür, “çiçek” kelimesi gül gibi gönlümüzde açar, “gönül” kelimesi güneş gibi rahatlatır, “güneş” kelimesi pırıl pırıl okşayıcı, göz kırpıcıdır “Göz” kelimesi açık, net ve incedir Ya Nasrettin Hoca’nın şu fıkrasını hangi dilde ifade edebilirsiniz? Nasrettin Hoca bir gün ev taşıyacakmış Bir araba aramış bulmuş, pazarlığa başlamış Arabacı tüm eşyanın nakli için on lira istemiş Hoca bu fiyatı çok bularak “Çok istedin evladım, bu kadarcık eşya için o kadar para istenir mi?” deyince arabacı, “Bu kadarcık demeyin Hocam, eşya az değil, bakınız soba var moba var, dolap var molap var, sandalye var mandalye var” diye saymaya başlayınca, Hoca “pekii” demiş ve razı olmuş Eşya yerini bulunca, Hoca tutmuş beş lira vermiş! Arabacı sormuş, “Hocam paranın yarısını niye kestiniz!?” Hoca cevabı vermiş, “Evladım sen de eşyanın ancak yarısını getirdin! Sandalye geldi, mandalye nerde? Soba geldi, moba nerde? İngilizce dahil hiç bir dile tercüme edemezsiniz bu hikayeyi

Güzel dilimiz Türkçe’yi sürekli konuşarak veya yazarak geliştirmeliyiz Kelimeleri canlı tutmanın tek yolu da budur Alman filozofu Heidegger’in dil hakkında güzel bir sözü var: “Dil insanın evidir” der Dil, tıpkı ev gibi bir milletin duygu, düşünce ve hayatının barınağı, korunağıdır Buradan dil ile insan arasında yakın bir ilişkinin olduğunu anlayabiliriz Bu sebeple dili, tarihten, kültürden, toplumdan ayıramayız


Kültürün temeli olan dil bir milletin tarihi ile de yakından ilgilidir Dil, edebiyat, ve genellikle kültür kavramına giren her şey, tarih boyunca gelişmiş, bize tarihten miras kalmıştır Tarih hakkında bilgi, öğrenme yoluyla elde edilir Kendi tarihini öğrenmeye ihtiyaç duymayan, onu bilmeyen genç kuşaklar, içlerinde milletine karşı canlı bir ilgi ve sorumluluk duygusu da hissetmezler Buradan hareketle çocuklarımıza evvelâ kendi dilini, daha sonra da tarihini yeteri derecede öğreterek, bir “tarih bilinci”ne ulaşmalarını sağlamak çok faydalı olacaktır Tarihin içinden gelmeyen hiçbir şey olgun değil Bu yüzden tarihimize de yabancı kalmamak gerek Tarihten gelen kültürel değerlerimizi ise ancak anadilimizle koruyabiliriz Şunu da hatırlatalım ki, kültürümüzü, tarihimizi, edebiyatımızı anlamak için anadilimizi öğrenmek ve geliştirmek, yaşadığımız ülkenin dilini iyi derecede bilmeye engel değildir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.