|  | Özay Gönlüm ( 1940)- (01.03.2000) |  | 
|  07-06-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Özay Gönlüm ( 1940)- (01.03.2000)BİR YÂREN: ÖZAY GÖNLÜM Türk dinleyicisi onu peruk saçı, şık takım elbisesi ve yeleği, kolunda tesbihi, sazının altında bacağına serili mendili, ayağında çizmesi ile Ege yöresinden derlediği türküleri ama illa ki de "Ninenin Mektupları" ile tanıdı  Teatral yeteneği, yöresel icra tekniği, vokal yorumu ve "yâren"i ile Türk Halk Müziğinde bir ekoldu Özay Gönlüm   Özay Gönlüm baba tarafından Denizliliydi  Babasının askeri görev aldığı Erzincan'da 1940 yılında doğdu  Küçük yaşta ağız armonikası çalarak müziğe başladı, ortaokul yıllarında keman çaldı  Bağlama çalmaya başladıktan sonra, 1965 yılında köy köy dolaşıp derlemeler yapmaya başladı  Özellikle Ege yöresinden pek çok türkü derledi  Yurttan Sesler'in kurucusu Muzaffer Sarısözen'in davetiyle Ankara Radyosu Yurttan Sesler programına misafir sanatçı olarak katılmaya başladı  Kısa bir süre M  E  B  Film ve Radyo Telavizyon Merkezi'nde çalıştıktan sonra Yurttan Sesler'de "yetişmiş saz sanatçısı" olarak çalışmaya başladı   1973'ten sonra on yıl kadar İzmir Fuarı'nda sahne aldı  Özellikle bu yıllarda şöhreti yayıldı  Pek çok 45'lik ve uzunçalara imzasını attı  Kendi derlediği ve TRT repertuarına kazandırdığı yüzlerce türküden "Çöz de al Mustafa Ali", "Sobalarında kuru meşe", "Denizli'nin horozları", "Evlerinin önü bulgur kazanı", "Avşar Beyleri", "Cemilemin gezdiği dağlar meşeli", "Tepsi tepsi fındıklar", "Şu dağlar tepe tepe"yi bu dönemde plaklara okudu  Ama asıl satış rekorlarını "Ninenin Mektubu" plaklarıyla kırdı  Onlarca mektubu plaklara okudu  Denizli şivesi ile anlattığı bu hikayeler ve fıkralar çok sevildi  Saz çalıp söylemenin yanına şovmenlik ve taklit yeteneğini de katmıştı   Gönlüm, radyo programlarında bağlama çalmasına rağmen cura ve "şelpe" tekniğine de çok önem vermiştir  Ege yöresinde Ramazan Güngör'den Hamit Çine'ye kadar bir çok cura çalanla çalışmış, katıldığı programlarda her boydan cura çalmıştır   70'li yılların sonunda esprili kişiliği ve türkülerinin yanı sıra bağlama yapımcısı Cafer Açın'e yaptırdığı "yâren"i ile de ünlendi  Cura, bağlama ve çöğürü içeren bu sazla televizyon, radyo ve konserlerde şovlar yaptı   TRT için pek çok alanda çalışan Gönlüm, 80'li yıllarda Maliye Bakanlığı'nın televizyon için hazırladığı KDV reklamlarında oynadı  Ayrıca bazı radyo tiyatrolarında, tarıma ve çocuklara yönelik televizyon programlarında yer aldı   "Yâren"ini yanına katıp 42 ülkede konserler veren Özay Gönlüm, Kültür Bakanlığı Hagem'de Repertuar Kurulu üyeliği, TRT Türk Halk Müziği Repertuar Kurulu üyeliği ve birçok sınavda jüri üyeliği görevlerinde de bulundu  Son süreli yayını olan TRT 1'deki "THM İstekler Programın"da dinleyicileriyle buluşan Gönlüm, yâreni, boy boy curası ve söylediği türkülerle Türk dinleyicisine yine doyumsuz geceler yaşatıyordu   Özay Gönlüm, 1 Mart 2000 Çarşamba günü, birkaç gündür tedavi gördüğü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nde geceyarısına doğru solunum yetmezliğinden vefat etti  Hiç kimsenin beklemediği bir anda neşeli simasını ve türkülerini sevenlerinin anılarında bırakan Gönlüm, Türk Halk Müziği repertuarına da derlediği 1000 kadar ezgiyi bırakmıştı   NİNENİN MEKTUBU Amanın yavrım, Ben öyle duyuyom, o gocuman memleketlerde cicili bicili, boyalı moyalı, şıngırdak fıngırdak, kirpikleri takma, saçları sokma, onlan bunlan düşüp kalkma, gözleri elde, etekleri belde, artanı da yerde, sıska mıska, şıbıldak gibi bazı, çirkin mirkin hanımlar, gızlar oluveriyormuş  Amanın onlara tutuluveren de, yanıveren de deme yavrım  Alceen gızın soyu sopu belli, saçı sırma telli, eline el değmemiş, kötü süt emmemiş, sevisi derinde, eti butu yerinde olmalı  Dizine otutturuverdin mi kucağın dolmalı, domuz hem evlenince pazara kadar değil, mezara kadar varmalı  Ee hanım dediğini de alaya kattın mı, koluna taktın mı yakışmalı, duvara attın mı yapışmalı  Bu sözlerimi eyi dinle bakem, bi kulağından sok da öte kulağını tıka, çıkıvermesin len  Senin nazlı Eminen ne güne duruyo? Geçenlerde ekmek ediyodum  Açcık hamurum kaldıydı  Emine gelivedi   "Koley gelsin ninem" deye artanını da o edivedi sağolsun  Maşallah bi olmuş hopur hopur  Dilim dağı taşı gırkbin kere maşallah  Amanın, artanını da o ediverdikten sonra iki süpürgü çalıvedi avluya, malların altlarını kürüyüvedi   Ben de ah benim ak topanım, gövercinim, kalem kaşlım, nazlı gülüm, mor zümbülüm, al bürgülüm, bol görgülüm, naha Alah seni allı başlı gelinler edivesin, muradına er, gonca güller der, naha evlerine sarı sarı buğdeyler yağıvesin deye dualar edivedim  Giderken de senin hesabiyetine şööle "e gelinim olmecen mi len?"  Sarmeştim de iki yaneceğinden şappudu şuppudu öpüvediydim  Amanin misler gibi kokuyo len  Ee öpmek filan deyince o gül yüzün gülüyo de mi? Seni gavurun piçi seni! Emi güzel yavrım, yokluğun köz oluyo yüreğimde   Dün akşamüstü kırmızı fistanımı geydim de şööle cami duvarına doğru yukarı çıkıyodum  Elimi ardıma kodum  Bizim Zartlak Osman pencereyi açmış, bende şööle oturdum  Bi de iradyoyu sonuna kadar açtıttırmış da havaları dinliyon deyyodum  Beni görüvedi, "ninee!" dedi  "Eeey!" dedim  "Gel de bi açcık oynayıvee" dedi  "Beni mi deyyon ay oğlum" dedim  "Heee" dedi  "Uleen" dedim, "benden geçti gari a yavrim  Sen o karını, Gıygıdı İbram'ın gızını bi cıscıbıldak soy, köyün delikanlılarını ünle, onların garşısında böyle şakkıdı şukkudu bi oynatıve!"  İyi dememiş miyim len? Sen olmayınca yokluğun köz oluyo yüreciğimde  Gel gari yavrım  Yollara bakıttırma, gözümüzden yaş akıttırma   Gel gari yavrım, gel gari! He hey   Yazan: Özay Gönlüm KAYNAK: ROLL DERGİSİ 41 SAYI | 
|   | 
|  | 
|  |