|  | Sedat Sertoğlu |  | 
|  07-10-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Sedat SertoğluHAKKINDA YAZILANLAR MOSSAD Ajanı gazeteci (mi acaba) Cemal A  Kalyoncu Aksiyon 26 Mayıs 2001 / Sayı: 338 Babası Murat, amcası Mithat Bey, dedesi Selami İzzet ve dayısı İzzet Sedes gibi kendisi de gazeteci olan, Tevfik Fikret'le akrabalığı bulunan Sedat Sertoğlu için bir de iddia var: MOSSAD ajanlığı "Günaydın'da çalışmaya başladım, 2 ay mı ne olmuş  Bir sabah yazı işleri toplantısına geldi Haldun (Simavi) Bey  Elinde bir kağıt  'Birisi' dedi 'böyle bir mesaj koymuş benim masama  Sedat Sertoğlu MOSSAD ajanıdır  Eğer' dedi 'Sedat Sertoğlu MOSSAD ajanı ise hepinizden daha akıllıdır  " Sözün sahibi Sedat Sertoğlu'dur  Sertoğlu, Türkiye'de gazeteci olarak tanıdığımız birisidir  Sertoğlu, vakti zamanında Milliyet gazetesinin Ankara Temsilciliği yapan dayısı İzzet Sedes'in kendisini Abdi İpekçi ile tanıştırması neticesinde gazeteciliğe adımını atmıştır: "Dayım, 'Abdi seni çok sever, bir dene belki seversin gazeteciliği' dedi  " Yıl 1966'dır  Sertoğlu, Milliyet'e polis muhabiri olarak girer  İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni 1965'te kazanan, üniversitede ikinci yılına başlamaya hazırlanan Sedat Sertoğlu, bir ara Abdi İpekçi tarafından çağrılır: "O zaman gazetelerin imkanları böyle değil  Ne yaparsan saat 14'e kadar yapman lazım  O zamanlar üniversite öğrencileri sabahçı ve öğlenci idi  Ben de sabahçı idim  İpekçi 'Gündüz çalışman lazım  Ya gazete ya üniversite' dedi  Ben gazeteyi tercih ettim  " Sedat Sertoğlu aslında ünlü bir gazetecinin oğludur  Hatta ailede dayı İzzet Sedes'in dışında, Sertoğlu'nun anne tarafından büyükbabası Selami İzzet ile amcası Mithat Sertoğlu da gazetecidir  Tevfik Fikret'le akraba Baba tarafından ailesinin izini 1514'e kadar sürebilen Sedat Sertoğlu'nun, Konya Selçuklusu olan ve orada kadılık yapan ulaşabildiği büyükbabası padişah tarafından Saraybosna'ya tayin edilir  Eşraftan Boşnak bir hanımla evlilik yaparak orada kalan aile, tarım ve ticaretle uğraşır, askerlik yapar: "Bugün gidin Saraybosna'ya veya o civara mutlaka bir Tafro çıkar karşınıza  Tafro, Türkçe sert demek, soyadım oradan geliyor zaten  " Balkanlar'da karışıklık çıkmaya başlayınca, Sedat Sertoğlu'nun da büyükbabası olan Selami Bey eşi Sıdıka Hanım'la beraber çocuklarını da alarak Osmanlı topraklarından Giresun'a yerleşir: "Büyükbabam çok kumarbazmış  Dönümlerce arazisi varmış  Arazi veya mahsulü satıyor ve İstanbul'a gelip kumar oynuyor  Rantiye bir hayat yani  " Tafro ailesi göç ettiğinde ailenin en büyük çocuğu, Sedat Sertoğlu'nun da babası olan Murat Bey 8 yaşındadır  Babası erken vefat ettiği ve mülk bırakmadığı için Murat Sertoğlu, Mithat'ın (Sütlüce Sadi Dergahı son Şeyhi Meclis—i Meşayih Reisi Hasırizade Mehmet Ali Efendi'nin torunu Türkolog ve Filolog Beşire Hanım'la evlenir  Beşire Hanım, Gazeteciler Cemiyeti eski Genel Sekreteri, gazeteci Orhan Erinç'in de teyzesidir) yanında Nasfet (Öcal), Mihman (Türesay) ve Mesut (Okan) adındaki üç kız kardeşine de bakmak durumunda kalır: "Babam Türkiye'de gelmiş geçmiş tek gazetecidir  Bundan sonra da geleceği yoktur  Bir gazeteden diğer bir gazeteye geçtiğinde 100 bin okur, onunla beraber gazete değiştirirdi  Tercüman'dan ayrılıp Uzanlar'ın çıkardığı Yeni İstanbul'a geçtiğinde böyle oldu  Bu bir örnek  " İstanbul Üniversitesi Matematik Bölümünü bitiren ve yedi dil bilen Murat Sertoğlu, Babıali'de yazdığı kahramanlık tefrikaları ile ün salmıştır: "Yedi tane birden ve günlük yazardı  Hepsini birden yazıp vermezdi  Ve kahvelerde çalışırdı  Kahvelere 'Benim üniversitelerim' derdi  O dönemde kahvelere öğretim üyesi de, iş adamı da gelirdi  Hacca gitti, ilk Kâbe ve hac röportajını yaptı, yer yerinden oynadı  " Murat Sertoğlu'nun evi de, kalem erbabının toplandığı bir yer olur o zamanlar  Murat Sertoğlu, 1944'e gelindiğinde evlenir  Hayatını Türk—Arnavut—Kafkas kökenli Selami İzzet—Nihal Sedes çiftinin kızı Nazan Hanım'la birleştirir  Nazan Hanım'ın babası Selami İzzet Bey, Galatasaray Lisesi'ni bitirmiş, Atos Portos, 80 Günde Devrialem gibi bir çok eseri ilk defa Türkçeye tercüme etmiş, birçok gazetede çalışmış birisidir  1914—15'te Galasaray forması da giyen Selami İzzet Bey'in evliliğini yaptığı Nihal Hanım ise daha köklü bir aileden gelmektedir: "Mehmet Rauf annemin dayısı, Tevfik Fikret de benim dayımdı  Galiba edebiyat genleri buradan geliyor  " Selami İzzet—Nihal Sedes çiftinin Nazan Hanım'dan başka Ayşegül ve Sedat Sertoğlu'nun gazeteci olmasına vesile olan, yukarıda da bahsettiğim İzzet Sedes adında bir de oğlu olur  (20 yıl Avrupa Konseyi Türk Protokol Genel Müdürlüğü yapan, Galatasaray'da bir dönem forma da giyen ve halen Akşam gazetesinde köşe yazıları yazan İzzet Sedes evliliğini ise, hilafetin kaldırılması için iki kez öneri veren TBMM'nin ilk üyelerinden Urfa Milletvekili Şeyh Saffet'in torunu, Fransızca öğretmeni Kadri Yetkin'in de kızı Şima Hanım'la yapar  Şeyhin diğer oğlu Suut Kemal Yetkin'in kızı Gülmen Hanım ise, Mustafa Faik Öztrak'ın oğlu, 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinin devlet bakanlarından İlhan Öztrak'la evlenir  İlhan Öztrak, şimdilerde Hazine Müsteşarı olan Faik Öztrak ile Ali Tigrel'in de eşi olan Gülen Hanım'ın amcasıdır  ) Zaman tünelinde kaybolmadan bugüne doğru yolculuğumuza devam edelim  İşte, 1968 Olayları'nın hemen öncesinde, Abdi İpekçi'nin tercihli teklifi ile üniversite eğitimine nokta koyan Sertoğlu, bu kuşağın gelişmelerine gazeteci olarak tanık olur: "1968'de öğrenciler üniversiteyi işgal etti  Öğrencilerin İstanbul Üniversitesi Rektörü Sıddık Sami Onar'dan istekleri var  Ama ne onlar dışarıya çıkabiliyor ne de rektör üniversiteye geliyordu  Öğrenciler de içeriye Milliyet'ten beni, Cumhuriyet'ten de Şükran'ı (Ketenci) alıyordu sadece  Ben de öğrencilerden birini Milliyet'in minibüsüne saklayarak rektörün Harbiye'deki evine götürdüm  " Böylece öğrencilerin isteklerini rektöre ulaştırdığı an fotoğraflanır, haber Milliyet'te birinci sayfadan çıkar  Aktif bir kişi olan Sertoğlu, Milliyet'te işçi temsilcisi olduğu sırada grev kararı bile aldırmıştır: "Tarihinde ilk defa oldu, Milliyet'in kapısına asıldı  " Fakat onun olmadığı bir anda sendikacılar gazete yetkilileri ile anlaşınca o da istifa eder  'Şu an Washington büyükelçisi idim' Milliyet'ten iki bin 500 lira alan Sertoğlu, polis muhabirliği bugünkü kadar önem arz etmediğinden olacak, alan değiştirmek ister  Aslında onun gönlünde, o zamanlar liseyi bitirmeden yapılan üniversite sınavlarında kazandığı, fakat o yıl hocası tarafından sınıfta bırakıldığı için giremediği Mülkiye ile ilgili dış haberler servisi yatmaktadır: "Ben şu an büyükelçi idim, belki de Dışişleri müsteşarı idim  Belki Türkiye'nin Washington Büyükelçisi olabilecektim  " Sertoğlu'nun Mülkiyeli olamamasının sebebi, Hababam Sınıfı'nı aratmayacak bir öğrencilik geçirmesidir  Murat—Nazan Sertoğlu çiftinin 1945'te doğan ilk çocuğu (diğeri 1946'da dünyaya gelen Vedat'tır  Vedat Sertoğlu, Siyasal Bilgiler'i bitirip Dışişleri Bakanlığı sınavına girer ama 'sakıncalı' bulunduğu için Hariciyeci olamaz  Şimdi iş adamıdır  ) olan Sedat, Moda İlkokulu'nda başlayacağı öğrencilik hayatı boyunca hep yaramaz bir öğrenci portresi çizer  Zamanın Türkiyesi'nin tüm sıkıntılarını sonuna kadar hisseden bir çocukluk geçiren Sertoğlu, orta eğitimi için Eskişehir Maarif Koleji'ne gönderilir  Burada dört yıl yatılı okuduktan sonra Kadıköy Maarif Koleji'ne gelir: "Çok tuhaf bir sınıftık  19 kişi vardı sınıfta ve sadece iki kişi mezun oldu  Sebep, yaramazlık  Hababam Sınıfı'nda gördüklerinizin bin mislini yapıyorduk  Okulda yangın çıkardık, su bastırdık  Hababam Sınıfı'ndaki sobanın içine saklanıp kopya çekmeyi biz o zaman yapmıştık mesela  Fizik öğretmenimle aram hiç iyi değildi  " Sınıfı geçmesi için öğretmenler kurulu kararı gerekmektedir: "Gittik okul müdürüne  Cengiz diye bir arkadaşım daha vardı  'Cengiz'i geçireceğim ama seni geçirmeyeceğim' dedi  Ve ben, Mülkiye'ye gidemedim  " Yaramazlığın bedelini çok ağır öder Sertoğlu   Sedat Sertoğlu, lise yıllarında iyi bir de futbolcudur  O zaman okul maçları çarşamba günleri Fenerbahçe Stadı'nda oynandığından meşhur Gündüz Kılıç, ondaki futbolcu yeteneğini fark eder  "Gündüz Kılıç 'Şaheser' dedi 'bu çocuk, iki sene sonra Avrupa'ya gider  " Gündüz Kılıç onu Galatasaray'ın antremanına bile götürür: "O zaman sahası olmadığı için Galatasaray, antrenmanlarını lisenin bahçesinde yapardı  Ben orada Metin, İsfendiyar, Turgay Şeren ile bayağı antrenmana çıktım  " Ama onun futbolcu olabilmesi için bir şart vardır: "Kılıç, 'Yalnız' dedi 'okulu bırakacak  " Ardından Fenerbahçe'den Küçük Esat gelir Sedat Sertoğlu'nu istemeye  Aile işin içinde okulu bırakmak olduğu için tekliflere 'hayır' cevabını verir  — Evde kaldınız yani  "Evde kaldım  Çok da iyi futbolcu olabilirdim  " — Pişmanlık duyuyor musunuz? "Yok ama şimdi olsa idi kesin futbolcu olurdum  " Futbolcu da olamayan Sertoğlu, 1965'te liseden mezun olduğunda bu sefer Mülkiye değil İstanbul Hukuk Fakültesi'ni kazanabilecek puanı tutturmuştur  Gönlünde yatan 'hariciye ve futbolculuğu' gerçekleştiremeyen Sertoğlu, gazetecilikte istediğini yapmanın peşindedir: "Sıkılmıştım polis muhabirliğinden  Milliyet'ten 2 bin 500 lira alıyordum  Tercüman gazetesi 7 bin 500 lira teklif etti  Tamam dedim  Çok acayip bir para  2 bin 500 lira, zaten harca harca bitmezdi  " 1974'te Tercüman, kuzeni Oktay Verel idaresinde çıkmaktadır  Verel'in bırakmasından sonra Güneri Civaoğlu gelir göreve  Ve Civaoğlu, ona Brüksel Temsilciliği'ni teklif eder  12 Eylül'ün olduğu 1980'in başına kadar orada kalır: "O görev çok şey kazandırdı bana ama kabus oldu orası  Çünkü Türkiye'nin parası bitti  Parası bitince maaşları ödeyemedi Türkiye  Parayı bugünkü gibi kolay transfer edemiyordunuz  " Ve 12 Eylül   : "Kara Kuvvetleri Komutanı Nurettin Paşa'nın oğlu Oktay Ersin benim çocukluk arkadaşımdı, liseden  Hemen onu aradım    Ha, ihtilal oldu, beni eşim uyandırdı  Kemal Ilıcak ve Güneri Civaoğlu'nu aradım    " Sertoğlu, darbeden sonra 1982'nin sonunda da Haldun Simavi'nin sahibi olduğu Günaydın'a transfer olur  Sabah'ı çıkaracak o kadro da buradadır  Zafer Mutlu, Selahattin Duman, Mazlum Göknel, Ahmet Vardar  Sabah çıkmaya başladıktan 8 ay sonra o da Sabah'çı olur: "Büyük emek verdik Sabah'a  Benim çocuklarım Sülay ile Sinan'ın (Sertoğlu, evliliğini, Besler Mama Fabrikaları'nın kurucusu yine Boşnak kökenli Şükrü—Birgül Besler çiftinin kızı Ayşem Hanım'la yapar) Amerika'da okumaları bu müessese, Dinç Bilgin, Zafer Mutlu sayesinde oldu  Oğlumda alerjik astım vardı  Astım krizi geçirdiğinde Dinç Bilgin, hemen onu İngiltere'ye kendi doktoruna gönderdi  Bunları hayatta unutamam  Bütün Sabah gazetesi çalışanları ve aileleri sigortalı idi, biliyor musunuz? Dinç Bey cebinden öderdi sigortaları  Herkesin çocuğunun okumasına yardım etti  Haldun Simavi de onu yapardı  Çocukları kolejleri kazananların okul—kitap masraflarını o öderdi  Sabah'ı gazetecilik yaparak Sabah haline getirdik  Ama ondan sonra öyle bir döneme geldik ki    Sabah'ın gerçek hikayesini yazacağım ama daha erken  " 'MOSSAD ajanı ise akıllıdır' 1972'de Milliyet muhabiri iken, İnönü'ye karşı Bülent Ecevit'in kazanması için CHP İstanbul İl Gençlik Kolu Yönetim Kurulu'nda aktif görev alan, gazeteciler Cemiyeti üyesi olan, müzikte old fashion (70—80'li yıllar) takılmayı seven, askerliğini 1971'de Sivas'ta başlayıp solcu diye birçok yere gönderilerek en son 1  Ordu'da bitiren Sedat Sertoğlu'na, yazdığı yazılar nedeniyle basında 'MOSSAD ajanı gazeteci' yakıştırmaları yapılır: — İsrail'e çok yakın duruyor diye gelen eleştiriler nereden kaynaklanıyor? "Ben 1982 mi, 83 mü veya 81 mi o yıllarda Türkiye'nin uzun ve kısa vadeli çıkarlarının İsrail'le anlaşması ile ancak mümkün olabileceğini anladım  Çünkü yıllardır Araplar'la beraberiz  Hiç bir faydaları yok bize  Sonra mesela bizdeki terör örgütlerini eğitmeye başladılar  Filistin kamplarında falan    Bölgeye baktım ve bölgede tek bir demokratik ülke var, İsrail  " — Size yönelik birçok iddia var  Hepsini konuşacağız    "Tabii tabii  " — Sedat Sertoğlu tatillerini bile İsrail'de geçiriyor diyorlar  "Hayatımda bir kere tatile gittim oraya  Orası çok sıcaktır ve sıcak beni rahatsız eder  Sonra bir yazı çıktı bir yerde  Sedat Sertoğlu'na İsrailliler bir villa verdiler diye  " — Var mı böyle birşey? "Olur mu hiç? Ve nerede olduğunu söylüyor biliyor musun? Lut Gölün'de  Ulan dünyanın en sıcak yeri  Her taraf kaya, çöl  Ben tabii cevap bile vermedim  Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerde her taraf villa olsa ne olur? Tek bir kere gittim tatile  O da bundan 20 sene filan önce  " — Bundan sonraki dönemlerde bu yazılarınız çıktıktan sonra İsrailli yetkililerin ilgisi nasıl oldu size? "Şimdi bakın  Ben Filistinliler'in Türk teröristlerini eğittiğini ve bu yüzden İsrail hapishanesinde Türkler'in olduğunu Tercüman gazetesinde yazdım  Hatta biri de bir subayın kızıdır  " — Kimdir o? "Bilmiyorum, bana söylemediler  Hepsini Türkiye'ye gönderdiler  Yani bir taraf teröristleri eğitiyor, beri taraf seni bu teröristlerden kurtarmak için uğraşıyor  1994'te mesela Tansu Çiller, bu Türk—İsrail askeri anlaşmalarına falan yeşil ışık yakmıştır  Hikmet Çetin'in de çok büyük katkıları olmuştur  Daha önce de böyle bir yakınlaşma olmuştu  1980'li yıllarda, tam tarihini hatırlamıyorum  Bizim tanklar hiç bir işe yaramaz halde  Bizimkiler dediler ki 'İsrail'le ortak tank üretelim Merkaba'da  Hatta bunun için burada bazı girişimler bile oldu  İşte devlet tam devlet değil  (12 Eylül döneminden bahsediyor  ) Bir yandan bu generaller İsrail'le ilişkileri en alt düzeye indiriyorlar, bir yandan da ortak tank projesi üretiyorlar, Evren ve arkadaşları  " — Nasıl olacaktı bu? "Koç Grubu'na Asil Çelik'i aldırdılar  İsrail'de de böyle bir özel sektör çıkacaktı ve tank üretimi yapacaktı onlar  " — Asil Çelik'in özelleştirilmesinin sebebi bu muydu? "Buydu, evet  İşin içinde olduğum için biliyorum  " — İşin içinde derken    "Biliyorum yani  Biliyorum, duyuyorum, öğreniyorum  Ondan sonra bunu Amerikalılar öğrendi ve 'hayır' dediler  " — Sedat Sertoğlu MOSSAD yanlısı diye size de sözler geliyor mu? "Geliyor  Tabii tabii  Bakın size bir örnek vereyim  Günaydın'da çalışmaya başladım, 2 ay mı ne olmuş  Bir sabah yazı işleri toplantısına geldi Haldun (Simavi) Bey  Elinde bir kağıt  'Birisi' dedi 'böyle bir mesaj koymuş benim masama  Sedat Sertoğlu MOSSAD ajanıdır  Eğer' dedi 'Sedat Sertoğlu MOSSAD ajanı ise hepinizden daha akıllı  ' — O yıllardan beri söyleniyor yani   "82'den bahsediyorum  'MOSSAD ajanıdır  Demek ki hepinizden daha akıllıdır  ' 20 kişi filan oturuyor masanın etrafında  Hepimizden daha akıllı demek  İşte bakın, bizde bir dönem Rus Konsolosluğu'na gidenler KGB ajanı idi  Amerikan Konsolosluğu'na gidenler CIA, İsrail Konsolosluğu'na gidenler de MOSSAD ajanı  Bu tipik bir şey  Bunları aşacağız yani  " Sedat Sertoğlu, MOSSAD ajanı mı değil mi bilmiyorum ama istihbaratçı olsam ilk işim ne olurdu, onu biliyorum  Not: Şimdi biraz ara    Daha güzel ve değişik hayat hikayelerinde buluşmak için sizlerden bir süre ayrı kalacağız  Merak etmeyin çok uzun sürmeyecek   | 
|   | 
|  | 
|  |