Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anhegger, robert

Robert Anhegger - (27.03.2001)

Eski 07-08-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Robert Anhegger - (27.03.2001)



Bedri Rahmi ve Sabahattin Eyüboğlu'nun kardeşi Mualla Eyüboğlu'nun eşi olan DrRobert Anhegger 27 Mart 2001 tarihinde öldü



HAKKINDA YAZILANLAR


*İstanbul Goethe Enstitüsü’nün 40 yıllık bir geçmişi vardır Türk-Alman kültür ilişkilerini tekrar canlandırmak ve yetişkinler için dil kursları vermek amacıyla 1955 yılında Türk-Alman Kültür İşleri İstişare Kurulu kuruldu (bugünkü ismi Türk-Alman Kültür İşleri Kurulu Derneği’dir) Kuruluşundan bir yıl sonra ilk enstitü müdürü olan Dr Robert Anhegger’i Federal Almanya Cumhuriyeti Başkonsolosluğu Kültür Dairesi yöneticisi, İstanbul’da dil kursları organize etmekle görevlendirdi Kurs yeri olarak Alman Lisesi tahsis edildi



*ROBERT ANHEGGER - HALİL İNALCIK: Kanunname-i Sultani Ber Muceb-i Örf-i Osmani (II Mehmet ve II Bayezid Devirlerine Ait Yasakname ve Kanunnameler)


*Doğan Apartmanı


Figen Nalan Özkan

starcomtr/ şehir rehberi


Galata Kulesi'ne çıkan sokakların birinde romantik, çekici, kollarını "U" şeklinde Boğaz'a açmış, 6 katlı, 49 daireli, avlulu, teraslı bir apartman var Mimarı belli değil ama hayat hikayesinin inişli çıkışlı olduğu biliniyor ve tamı tamına 105 yaşında



Kimler yok ki o apartmanda Türkiye'nin ilk kadın mimarlarından Mualla Eyüboğlu ve Türkolog Robert Anhegger çifti, araştırmacı-yazar Rasih Nuri ve Bedia İleri , İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman, ressamlar, edebiyatçılar

Şehrin keşmekeşinden kaçmak, geçmişi kıyısından köşesinden yakalamak için şöyle bir Galata yapmanız yeterli Bu semtin ara sokaklarını keşfetmek, değişik renkleri, ruhları, hikayeleri yakalamak, o üzerine sinmiş tarihi dokunun kokusunu içimize çekmek Her bir sokak başka bir sürprize kaynaklık eder


İşte Galata'da Doğan Apartmanı da insanın gönlüne bir ateş gibi düşer Her Beyoğlu'na çıkışımda beni o gizemli avlusuna çekiverirdi Doğan Apartmanı'na uğramadan geçemez oldum Sevdiklerimi götürdüm, tanıştırdım onunla Doğan Apartmanı'ndan dostlar edindim Onlarla bir başka mekanda değil, o apartmanda ve kendi evlerinde görüşmek istedim hep O büyülü dünyanın birer parçasıydılar çünkü Avlusunda uzun uzun oturdum, rüyalara daldım


Dışardan baktığımda, yeşil panjurlu, kocaman bir apartman görmüştüm, içeri girdiğimde ise bir rüya Her bir penceresinde zaman takılıp kalmıştı Bir o yana bir bu yana, ileri geri Kocaman bir avlu, avluyu sarmalamış taş duvarlar, duvarlarda gene yeşil panjurlu pencereler, çiçekli eski zaman balkonları ve gökyüzü Nasıl da merak etmiştim bu dev binanın hikayesini


Kimler oturmuştu, kimler oturuyordu Çaldığım ilk kapı, araştırmacı-yazar ve şair Suphi Nuri İleri'nin oturduğu dairenin kapısı Zaten avluda karşılaştığım kızı Esin o güler yüzlü ifadesiyle "babam size her konuda yardımcı olur Buradan 4 numaralı daireye çıkın" demişti


Doğan Apartmanı'nı ilk kez araştırmacı yazar Rasih Nuri İleri, 21 yıl önce, burada oturan eski dostu Mualla Eyüboğlu'nu ziyarete geldiğinde keşfetmiş

Birkaç gün sonra da oğlu Suphi'yi bu muhteşem binayı göstermek için götürmüş Şans bu ya kaytan bıyıklı kapıcı yolunu kesip "ne aradığını" sorunca, o da binayı oğluna göstermek istediğini söyleyip, "Burada satılık daire var mı" deyivermiş; ve şimdiki oturdukları daireyi göstermiş kapıcı O daireyi de satın almış zaten


O bir aşk

Suphi Nuri İleri için Doğan Apartmanı bir aşk "Aşkı, evet aşktı ve hala da aşığım bu apartmana" derken gözleri parıldıyor O, bu apartmanda ölmek istiyor "Burayı görüp de hayran kalmamak mümkün mü?" diyor bize Doğan Apartmanı'nı ve manzarayı göstererek Ve hemen ekliyor: "Aradığım İstanbul'u buldum burada"


Ahmet'i de Suphi Nuri İleri'nin evinde tanıdık O, bütün ailesini savaş sırasında kaybetmiş, tek başına kalmış bir Somalili Ama Galata'da, Doğan Apartmanı'nda hayat yeniden filizlenmiş onun için Tıp eğitimi için geldiği İstanbul'da ekonomik koşullar nedeniyle marangozluk ve boyacılık yapmak zorunda kalmış, ama hayata karşı o kadar dirençli ki, aynen Doğan Apartmanı gibi her türlü olumsuzluğa karşı dimdik ayakta İleri'lerin evinde onlara yardım ediyor "Kendime bir baba, anne ve kız kardeş buldum" diyor Galatayı da çok renkli buluyor: Çingeneler, Araplar, Etiyopyalılar, Nijeryalılar, Senegalliler


Esin İleri, bu apartmanın pırıl pırıl gençlerinden biri Tıpkı Doğan Apartmanı gibi gururlu, mağrur, cana yakın Piyer Loti Lisesi'nde okuyor O kendini bir İstiklal Caddesi çocuğu olarak tanımlıyor Başka bir yerde yaşaması mümkün değil Doğan Apartmanı ise onun için çok değerli Anneannesi, büyükbabası ve ailesi orada "Togay var Reklamcı Canım sıkılınca hemen ona kaçarım Benim sığınağım Doğan Apartmanı'nın çehresi değişti Burası gibi kozmopolit bir yerde altın günleri yapmak ters geliyor" diyor


xxxxxxxxxxxx


Türkleşmiş bir Alman: Robert Anhegger

Beşir Ayvazoğlu

Zaman 9 Mayıs 2001


Robert Anhegger'in ölüm haberini nasılsa kaçırmışım Geçen ay ölen bu değerli "Alman Türk'ü" için, danışma kurulunda yer aldığı ve birçok yazısını yayımladığı Tarih ve Toplum dergisinin yeni sayısında bir dosya hazırlanmış İlber Ortaylı, Rasih Nuri İleri ve Fahri Aral'ın yazılarından oluşan bu dosyada, Anhegger'in de "Evangelinos Misailidis ve Türkçe Konuşan Dindaşları" başlıklı eski ve önemli bir yazısı yer alıyor


Yıldızı Nazilerle barışmadığı için 1935 yılında ülkesini terk etmek zorunda kalan ve ömrünün büyük bir kısmını haymatlos olarak Türkiye'de geçiren, bu arada bir Türk'le, Mualla Eyüboğlu'yla evlenen Anhegger, kendini "Türkleşmiş bilinçli bir Alman" olarak görüyordu Viyana'da doğmuştu ve niyeti aslında madencilik okumaktı Ancak şartlar onu Balkanistik tahsili yapmaya zorladı Bununla beraber madencilik hevesi büsbütün sönmemişti 1942'de tamamladığı ve Zürich Üniversitesi'ne sunduğu doktora tezinde bu hevesiyle uzmanlık alanı şaşırtıcı bir biçimde bir araya gelmişti: "Osmanlı İmparatorluğu'nda Maden İşletmelerinin Tarihi Üzerine"


Anhegger, Balkanlar'da Osmanlı gerçeğiyle yüz yüze gelmiştir Balkanistik çalışırken, bu bölgeyi altı yüz yıl idare eden Osmanlı gerçeğiyle ve Türk kültürüyle karşılaşmamak imkânsızdır İlber Ortaylı Tarih ve Toplum'un yeni sayısında ikinci defa yayımlanan "İçimizden Biri" başlıklı Robert Anhegger portresinde, Türkçe'ye ve Türk kültürüne Balkanistik yoluyla giren araştırmacıların, bu alana Arapça ve Farsça'dan sonra yönelenlere göre daha gerçekçi olduklarını, yani oryantalistik kalıplardan ve kavramlar yumağından uzak durmayı başardıklarını söylüyor Robert Anhegger gibi


Savaş şartları ve ilgi duyduğu konular, Anhegger'i 1940'larda Türkiye'ye sürüklemişti Özel Almanca derslerinden musahhihliğe ve redaktörlüğe kadar bir yığın iş yaparak ayakta kalmaya çalıştı Daha sonra İstanbul Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde görev yaptı Dostlar edindi Bir yandan da yakın dostu Prof Andreas Tietze'yle Türk dili, tarihi ve folkloru üzerine çalışmaya devam ediyordu Aynı yıllarda Halil İnalcık'la birlikte, İlber Ortaylı'ya göre "Osmanlı tetkiklerinin temel eserlerinden biri" olan Kanunnâme-i Sultanî, ber-muceb-i Örfî Osmanî'nin gün ışığına çıkmasını sağladı


1949 yılında, diğer Alman hocalarla birlikte üniversitedeki aktif görevinden ayrılan Anhegger, artık "Türkleşmiş" bir Almandı, dostları ve eşi tarafından akrabaları vardı; bunun için Türkiye'yi terk etmedi Çeşitli kurumlarda görev yaptı 1961'den itibaren yedi yıl boyunca İstanbul Goethe Enstitüsü'nü yönetti İstanbul'daki ilk önemli sanat galerilerinden biri olan Maya Sanat Galerisi'ni o kurmuş ve öncü Türk ressamlarına açmıştı Geniş bir sanat kültürüne sahipti


İlber Hoca'nın sözünü ettiğimiz Anhegger portresindeki şu tespitleri çok önemlidir:

"[] kimsenin el atmadığı bazı alanlarda öncü araştırmaları olan bir Türkologdur Osmanlı İmparatorluğu içindeki halkların ayrı hücrelerde değil, iç içe yaşadıklarını görüp aralarındaki kültür alışverişini, ürünlerini bu açıdan tedkike yönelmiştir Özellikle Türkçe konuşan Ortodokslar, yani Karamanlılar üzerindeki bazı bilgileri ona borçluyuz [] Missailidis'in Temâşâ-i Dünya adlı eserini Vedat Günyol'la birlikte Lâtin harfleriyle yayımlamış ve bu eser ile Karamanlı ağzı üzerinde etraflı tetkiklerini özetlemiştir Anhegger, Balkanlar ve Rumeli'deki Osmanlı mimarîsi ve geniş alandaki Türk kültürünün evreleri ve etkileşimi üzerinde de ilginç makaleler yazmıştır"


Son yıllarını yaşadığı Hollanda'da da Türk kültürü üzerindeki çalışmalarına aynı heyecanla devam eden Anhegger'in gençliğinde sosyalist olduğu anlaşılıyor Türkiye'de bu kimliğini hiç ön plana çıkarmamakla beraber yakın çevresinde solcu aydınların ağırlıkta olduğu bir gerçektir Keşke bütün sosyalist aydınlar bu "Türkleşmiş Alman"ı örnek alıp Türk kültürüne onun kadar hizmet edebilselerdi; o zaman başımız üstünde yerleri olurdu

Robert Anhegger'i saygıyla anıyorum Toprağı bol olsun


bayvazoglu@zamancomtr

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.