Prof. Dr. Sinsi
|
Kaşgarlı Mahmut
XI yüzyılda yaşayan Türk dil bilginidir Divân-ı Lügati’t-Türk adlı eseriyle ünlüdür Karahanlılar soyundandır 1072 yılında yazmaya başladığı eserini 1074'te tamamladı Bağdat'ta Abbasî halifesi El-Muktedî Billah'a sundu Eserin el yazması tek kopyası Fatih Millet Kütüphanesi'nde 1910 yılında bulundu Öğretmen Kilisli Rifat Efendi'nin çevirisi üç, Besim Atalay'ın çevirisi beş cilt olarak basıldı
Karahanlılar döneminde yetişen ve ilk Türk dil bilgini olan Kaşgarlı Mahmut’un doğum tarihi, kesin olmamakla birlikte 1025 olarak biliniyor
Babası Barsaganlı bir bey idi 1071-1077 arasında Bağdat’ta bulunan Kaşgarlı Mahmut, Türk kültürünün Araplara tanıtılmasında büyük rol oynadı
İbn-i Fadlan, Gerdizi, Tahir Mervezî, Muhammed Avfî ve Beyhakî gibi kendi döneminin Türk hayat ve cemiyetleri üzerine eğilen ünlü alimleriyle birlikte Türk illerini adım adım dolaştı
Çalışmalarında Türkçe’yi resmi dil olarak kabul eden Karahanlı Devleti’nden büyük destek gördü Türkçe’nin serpilip gelişmeye başladığı o dönemde, Kaşgarlı Mahmut’la birlikte Balasagunlu Yusuf Has Hacib de Türk diline büyük hizmet etti Bu iki Türk alimi, ortaya koydukları eserlerle, Türk dil birliğinin sağlanmasına önemli katkılarda bulundular
Aynı zamanda filolog, etnograf ve ilk Türk haritacısı Divân-ı Lügati’t-Türk adlı eserinde; yaşadığı devirdeki Türk illerinin ve boylarının kullandığı ağızları canlı olarak tespit etti
Oğuz Türklerinin 24 boyu ile ilgili şemayı da verdiği eserinde, Türkçe’nin zenginliğini ve Arapça ile Farsça yanındaki değerini ispata çalıştı
Ayrıca Türkçe’yi Araplara öğretmek gayesiyle Kitâbu Cevâhirü’n-Nahvi Lügâti’t-Türk adlı gramer kitabını yazdı
Divân’ında Türk dilinin grameri yanında, Türk yer adları, Türk damgaları ve Türk topluluklarını da etraflı şekilde anlattı
Kaşgarlı Mahmut, ömrünün sonlarına doğru tekrar memleketi Kaşgar’a dönerek, tahminen 1090’da burada vefat etti
Doğu Türkistan’da bulunan Kaşgar şehrine 35 kilometre uzaklıktaki Azak köyünde olan kabri, 1983 yılı temmuz ayında bulundu
ESERİ:
Divân-ı Lügati’t-Türk
Türk illerini, obalarını ve bozkırlarını birer birer dolaşan ve Türk dili ve kültürüne ait topladığı malzemeyi titizlikle inceleyerek eserlerine alan Kaşgarlı Mahmut; Türk, Türkmen, Oğuz, Çiğil, Yağma ve Kırgız boylarının ağız ve lehçelerini karşılaştırmalı olarak işledi Ona göre; Türk lehçelerinin en kolayı Oğuz lehçesi, en dürüst ve kullanışlısı Yağma ve Tuhsi şivesi, en edebisi ise Kaşgar Türkçesidir
Divân-ı Lügati’t-Türk, bir önsözle sözlük kısmından meydana gelmiştir Önsözde yazar Türk dilinin tarifini, lehçelerinin özelliklerini sayar ve dilbilgisi kurallarını, Arapça’dakilere kıyasla gösterip tespit eder Ana dilinin Arapça’dan çok üstün olduğunu söyler ve örnekler verir Bu arada, o bilgileri nasıl elde ettiğini, nasıl bütün memleketleri gezip dolaştığını da anlatır İkinci, yani sözlük bölümü, Türkçe kelimelerin Arapça izahlarını kapsar Bu nedenle, eser, Arapça yazılmış bir Türkçe sözlüktür Ya da Türkçe’den Arapça'ya sözlüktür Arapça dilbilgisindeki şekillerine göre sıralanmış 7500'den fazla kelime hakkında açıklama yapılmıştır
Büyük bilgin bu açıklamaları yaparken kelimelerin nerelerde ve hangi anlamlarda kullanıldığını göstermiştir Bu esere ve onu izleyen başka eserlere kadar yazılı edebiyat örneklerimiz bilinmediği için, daha önceki yüzyıllara ait sözlü edebiyat örneklerini Kaşgarî'nin kitabından öğrenmekteyiz Sagu denilen ağıtlar, koşuk dediği koşmalar, sav dediği atasözleri ve nazım şekillerinden başka verdiği dersten örneklerine bakarak meselâ Alp Ertunga adındaki destanlaşmış kahramanın varlığını da yine Divân-ı Lügati’t-Türk'ten öğrenmiş bulunuyoruz Bu sebeplerden dolayı Kaşgarlı Mahmut'un Divân-ı Lügati’t-Türk'ü hem dil, hem edebiyat, hem toplum ve sosyoloji tarihimiz bakımından çok önemli belgeleri toplayan bir kaynaktır
Ancak bu kaynak eser 1910 yılına kadar bilinmiyordu Gerçi Kâtip Çelebi'nin Keşfüzzünûn adlı bibliyografyasında Kaşgarlı Mahmut'tan da söz edilmiştir Ama bu bilgi çok sınırlıdır Vanizade Nazif Paşa'nın yakınlarından bir hanım, 1910 yılında İstanbul'daki Sahaflar Çarşısı'nda dolaşırken bu dev eseri tozlu raflarda bulmuş, satın almak istemiştir Elindeki hazinenin kadrini ancak o zaman anlayan kitapçı, kitabın fiyatını 25 altına kadar yükseltmiş, hanım da kitabı alamamıştır Ancak işi Maarif Nezareti'ne duyurmuştur “Ne olduğu belirsiz bir kitaba avuç dolusu altın verilemeyeceği” gerekçesiyle Maarif Nezareti, eseri satın almayı reddetmiştir
Haber, kitap delisi merhum Ali Emiri Efendi'ye intikal etmiştir Kitaplarını millete hediye ederek Fatih Millet Kütüphanesi'ni kurmuş ve ilk müdürlüğünü yapmış olan Ali Emirî Efendi, kitapçıyı getirtmiş, eseri inceledikten sonra adamı kütüphaneye kilitleyerek para tedarikine çıkmıştır İşte böyle borç harç satın alınan Divân-ı Lügati’t-Türk, uzun zaman Ali Emiri Efendi'nin kıskanç titizliğiyle kütüphanede saklanmıştır Ali Emirî Efendi, eserin basımına ancak Sadrazam Talat Paşa'nın ricası üzerine razı olmuştu
Eldeki yazma, Kaşgarlı Mahmut'un el yazısı olmamakla beraber ondan 192 yıl sonra Şam’lı Mehmet adında usta bir hattat tarafından yazılmış yer yüzündeki tek nüshadır Kaşgarlı, eserini Araplara kabul ettirmek için iki yerde; Peygamberin iki hadisini zikreder ki, şunlardır:
“Yüce Tanrı: Benim bir ordum vardır ki onlara Türk adını verdim Onları doğuda birleştirdim Bir millete kızarsam cezalandırmak görevini onlara veririm  ” buyurmuştur
“Yüce Tanrı: Türkçe öğreniniz, çünkü Türkçe’nin uzun bir saltanatı vardır  ” diye buyurur
Divanü Lügati't-Türk dünyanın her yanında, Türkoloji ilmiyle uğraşan pek çok bilgin için paha biçilmez bir kaynak olmuştur Üzerinde şimdiye kadar yerli, yabancı, uzmanlar çok çeşitli incelemeler yapmışlardır
|