Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çelebi, katip

Katip Çelebi ( 13.09.1657)

Eski 07-05-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Katip Çelebi ( 13.09.1657)



Şubat 1609'da İstanbul'da doğdu Asıl adı Mustafa'dır Doğu'da Hacı Halife, Batı'da ise Hacı Kalfa adıyla da tanınır Babası Abdullah Enderun'da yetişmiş, silahdarlık göreviyle saraydan ayrılmıştı 14 yaşına kadar özel eğitim gören Kâtib Çelebi, 1623'te Anadolu Muhasebesi Kalemi'ne girdi IV Murad döneminde (1624-1640) girişilen Doğu seferlerinde kâtib olarak katıldı 1635'te İstanbul'a dönerek kendisini tümüyle okuyup yazmaya verdi Dönemin ünlü bilginlerinin derslerine katılarak medrese öğrenimindeki eksikliklerini giderdi Tarihten tıbba, coğrafyadan astronomiye kadar geniş bir ilgi alanı olan Kâtib Çelebi'nin aynı zamanda zengin bir kitaplığı da vardı 1645'te sırası geldiği halde yükselemediği için kalemdeki görevinden ayrıldı Ancak 1648'de Takvimü't-Tevarih adlı yapıtı dolayısıyla şeyhülislam Abdürrahim Efendi aracılığıyla kalemde ikinci halifeliğe getirildi Bundan sonra da öğrenme ve öğretme yolundaki çabalarını sürdüren Kâtib Çelebi peşpeşe yapıtlar vermeye başladı Telif ve çeviri olarak yirmiyi aşkın kitap yazdı En önemlileri tarih, coğrafya ve bibliyografya alanındadır


Tarih alanındaki yapıtlarının ilki 1642'de tamamladığı Arapça Fezleke'dir (Fezleketi Akvâlü'l-Ahyâr fi İlmi't-Tarih ve'l-Ahbar) Dört bölümden oluşan kitapta tarihin anlamı, konusu ve yararı anlatıldıktan sonra bu alandaki temel yapıtların bir bibliyografyası verilmiş, ardından da klasik İslam tarihçiliğine uygun olarak dünyanın yaratılışından 1639'a dek kurulan devletler ve meydana gelen önemli olaylar kısaca sıralanmıştır Arapça Fezleke'nin devamı niteliğindeki Türkçe Fezleke 1591-1654 arasındaki olayları anlatan bir Osmanlı tarihidir Olayların kronolojik sıralamasının ardından her yılın sonunda o yıl içerisinde ölen devlet adamları ve bilginlerin yaşam öykülerinden ve yapıtlarından da kısaca söz eder Takvimü't-Tevarih ise, Adem Peygamber'den 1648'e kadar geçen tarihsel olayların bir kronolojisidir


En tanınmış yapıtlarından olan Tuhfetü'l-Kibar fi Esfari'l-Bihar'da kuruluş döneminden 1656'ya kadar Osmanlı denizciliğinin bir tarihçesi yanında Osmanlı donanmasının, tersane ve bahriye örgütünün işleyişini anlatır, kaptan-ı deryaların yaşam öykülerini verir Sonunda da son zamanlarda denizlerde uğranılan başarısızlıkları giderme yolundaki öğütlerini sıralar


Coğrafi yapıtların en önemlisi olan Cihannüma Osmanlı coğrafyacılığında yeni bir çığır açmıştır Kâtib Çelebi Cihannüma'yı iki kez yazmıştır 1648'de yazmaya başladığı ilki klasik İslam coğrafyası temelindeydi Bu yapıtını henüz bitirmemişken eline geçen Gerardus Mercator'un Atlas'ını Mehmed İhlasî adlı bir Fransız dönmesinin yardımıyla Latince'den Türkçe'ye çevirterek yeni bilgiler edindi ve 1654'te Cihannüma'yı ikinci kez yazmaya girişti Ardından yine Mercator'un Atlas Minor'unu elde etti Bunların yanı sıra Batılı coğrafyacılardan Ortelius, Cluverius ve Lorenz'in yapıtlarından da yararlandı Doğal olarak eski Arap, İran ve Osmanlı coğrafyacıların yapıtlarını da kullandı


Kristof Kolomb ve Macellan’dan bahsedir


İkinci Cihannüma, dünyanın yuvarlak olduğunu da kanıtlamaya çalışan fiziki coğrafya ağırlıklı bir giriş bölümünden sonra Kristof Kolomb ve Macellan'ın keşif gezilerinden söz eder Ardından Japonya'dan başlayarak Asya ülkelerini tanıtır Bunların tarihleri, yönetim biçemleri, ekonomileri, inançları konusunda bilgiler verir Bu arada İslam coğrafyacılarının bilgi yanlışlarını gösterir, bunların harita kullanmamaktan ileri geldiğini açıklar Bu ikinci Cihannüma'da anlatılan son yer Van'dır Birinci Cihannüma'da ise Osmanlı Avrupa'sı ve Anadolu ile İspanya ve Kuzey Afrika'yı kapsamaktadır Her iki biçimde de ek olarak birçok harita vardır

Cihannüma, özünde tüm İslam ve Hıristiyan coğrafyacılığının da temeli olan Batlamyus (Ptolemaios) kuramına dayanmakla birlikte, o güne dek hemen hemen hiç yararlanılmayan Batı kaynaklarını Osmanlı coğrafyacılığına tanıtması bakımından büyük önem taşır


14500 kitap


Kâtib Çelebi'nin Batı'da tanınan en ünlü yapıtı Keşfü'z-Zünun an Esamü'l-Kütübi ve'l-Fünun'dur Arapça bir bibliyografya sözlüğü olan yapıtta 14500 kitap ve risalenin adı ve yazarı verilir Bilim tasnifine göre ve alfabetik olarak düzenlenmiş olan yapıt, yirmi yılda tamamlanmıştır


İbni Haldun çizgisi


Kâtib Çelebi'nin tarih felsefesini ve toplum görünüşünü açıklaması bakımından önemli olan yapıtı Düsturü'l-Amel li-Islahi'l-Halel'dir Kısa kısa dört bölümden oluşan bu küçük risalede İbn Haldun'un etkisi açıkça görülür Toplumların da canlılar gibi doğup, gelişip, öldüğü görüşünü yineleyen Kâtib Çelebi, bu dönemlerin uzunluğunun ya da kısalığının toplumlara ve kişilere göre değiştiğini de ekler Risalede Osmanlı toplumunun ömrünün uzaması için de reaya, asker ve hazine konularında alınması gerekli önlemleri sıralar, öğütler verir


Namaz ve oruç vakitleri


Daha çok dinsel konuları tartıştığı yapıtlarının en önemlilerinden olan İlhamü'l-Mukaddes fi Feyzi'l-Akdes'de kuzey ülkelerinde namaz ve oruç zamanlarının belirlenmesi, dünyada güneşin hem doğduğu hem de battığı bir yerin var olup olmadığı ve her ne yana yönelirse Mekke'den başka kıble olabilecek bir yer olmadığını tartışır Arapça olan bu yapıtında yanıtlamaya çalıştığı bu soruları daha önce şeyhülislama ve bilginlere sorduğunu, ama doyurucu bir karşılık alamadığını da belirtir


Akl-ı selime davet: Mizanü’l Hakk


Son yapıtı olan Mizanü'l-Hakk fi İhtiyari'l-Ahakk'da da dönemin din bilgilerinin tartıştıkları çeşitli konular hakkında düşüncelerini açıklarKarşıt düşüncelere hoşgörüyle bakılmasını öğütler Din bilginlerinin kendi aralarındaki şiddetli tartışmalarının temelsizliğini ve zararlarını vurgular Yapıtın sonunda kendi özyaşamöyküsüne yer verir


6 Ekim 1657'de İstanbul’da öldü


ESERLERİ

Tuhfetü'l-Kibar fi Esfari'l-Bihar, (ös), 1729; (yeni harflerle, 1973); Cihannüma, (ös), 1732; Takvimü't-Teravih, (ös), 1733; Düsturü'l-Amelli-İslahi'l-Halel, (ös), 1863, (yeni harflerle, 1982); Nizanü'l-Hakk fi İhtiyari'l-Ahakk, (ös), 1864, (yeni harflerle, 1972); Türkçe Fezleke, (ös), 2 cilt, 1869-1870; Keşfü'z-Zünun an Esamii'l-Kütübi ve'l-Fünun, (ös), Ş Yaltkaya ve R Bilge (yay), 2 cilt, 1941-1943; İlhamü'l-Mukaddes fi Feyzi'l-Akdas, (ös), M Hamidullah (yay), İslam Tetkikleri Enstitüsü Dergisi, IV, (3-4), 1971


Mizanu'l-Hak fi İhtiyari'l-Ehakk

İslam'da Tenkit ve Tartışma Usulü

Katip Çelebi

Marifet Yayınları


Dinî ilimlerden matematik ve coğrafyaya kadar geniş bir yelpâzede söz sahibi olan Kâtip Çelebi, Mizânü'l-Hak adını verdiği bu Türkçe eserde; Osmanlı toplumunda tartışma konusu olan dînî ve sosyal konuları ele alıp incelemiştir

Tartışma usûl ve âdâbına dikkat etmeden âdetâ bir karalama ve kör döğüşüne döndürülen ve toplumu rahatsız eden bu gidişe, o, sağduyu ve tarafsızlığı ile karşı çıkmış; aşırı uçlarda ölçüsüz bir şekilde kavga edenlere orta yolu, itidâl ve dengeyi göstermiştir

Bugün de ülkemizde tartışılan birçok dînî ve sosyal konuya da ışık tutan Mîzânu'l-Hak, dünün tartışmalarını aktarırken, yarını da aydınlatmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.