Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
elfarabi

El-farabi'

Eski 06-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

El-farabi'



EL-FARABİ'NİN HAYATI, FELSEFİ VE SOSYO-POLİTİK GÖRÜŞLERİ:

Ebu Nasır Muhammed bin Muhammed bin Tarhan bin Uzlug El-Farabi (879-950) (batıda Alpharabus), Sır-ı Derya’da Faraba şehrinde doğdu Aristo’nun derin bilgiç çalışmacısı, matematikçi ve doktor olarak ün kazandı Aristo’nun ve yeni platoncuların çalışmalarının Suriye’li çevirmen ve yorumcularıyla daha yakından tanışmak için Bağdat, Şam, Harran ve Halep’i ziyaret etti

Yakın ve orta doğunun ilerici düşünürleri, Aristo’ya büyük bir saygı ile davrandılar İslâm skolâstiği, büyük Yunan filozoflarının metinlerini yanlış anladı Öyle ki yeni Plâtoncuların ruhunda, yalnızca mantık yorumlandı Bartold şöyle yazar : “Platon ve Aristo’nun öğretisi (yeni Platonculukta sonraki gelişmesiyle) açık fark tamamen oluşmadı; Aristo tarafından gerçekte Platon’un öğretisini tekrar eden teoloji yazıldı

El-Farabi, gerçek Aristo’yu tanıdı ve felsefenin gelişme yolunu Aristotelesçilik tarafına çevirmeyi amaç edindi Onun çeşitli yorumcular tarafından ileri sürülen mistik katmanlardan Yunan düşünürlerin öğretisini serbest bırakmayı başardığını söylemek gerekir Ona henüz hayattayken orta doğuda “İkinci Aristo” adını vermeleri bir tesadüf değildir

El-Farabi’nin mirası son derece büyük ve çeşitliydi O zamanlar tanınmış bütün bilim adamlarının yanı sıra ahlâk, politika, psikoloji, doğa ve müziği öğrendi Ama ilk sırada felsefe ve özellikle mantık vardı Onun mantık alanındaki çalışmaları, kendisine yakın doğunun bütün ülkelerinde geniş bir ün kazandırdı

El-Farabi, henüz bazılarını tanıdığımız doğa bilimleri ve felsefe tarihi alanında yaklaşık 100 eser yazdı Felsefi çalışmalarının önemli bir kısmı, Aristo felsefesinin öğrenimiyle bağlantılıdır Yeni Plâtoncu Porfiri’nin “İsagog”unun yorumu da ona aittir Bütün bu çalışmalar, El-Farabi’nin dikkatini Platon ve yeni Plâtoncuların idealizmine değil, Aristo’nun ansiklopedik mirasına ayırmasıyla oluşur Ama El-Farabi’nin hareketleri, yalnızca yorumla sınırlanmadı; çok sayıda orijinal çalışmalar da yaptı En ünlüsü, onun öğretisinin bütün özünü kısa bir biçimde anlatan “Aklın İnci Tanesi” adlı küçük tezidir Platon’un devlet hakkındaki çalışmalarını etkisiz kılmayan “Namuslu Şehrin Yerlilerinin Görüşleri” adlı tezi de büyük ilgi uyandırır Bunda yazar, devletin oluşumu ve sosyal eşitsizliğin nedenleri gibi önemli sorulara cevap vermeye çalışır

“Cevher”, “Zaman”, “Boşluk”, “Platon ve Aristo Felsefesinin Tekliği” tezleri de ona aittir “Galenos’a Karşı” ve “İon İelopeneski’ye Karşı” adlı eserlerinde Galenos ve İon’u eleştirerek ve Aristo’yu savundu

El-Farabi, “Gökyüzünün Hareketi” adlı çalışmasını ve psikoloji alanında “Ruh Hakkında”, “Ruhun Gücü Hakkında”, “Çokluk ve Teklik Hakkında”, “Akıl ve Bilinç” tezlerini de yazdı Bu eserlerin bir kısmı Latince’ye çevrildi ve XVII yya kadar geldi El-Farabi, yakın doğuda ünlü olan müzik eserleri de verdi


ABDÜLMECİT, (D 25 NİSAN 1823, İSTANBUL – Ö 25 HAZİRAN 1861, İSTANBUL) 31 OSMANLI PADİŞAHIDIR

IIMahmut'un Bezmialem Sultan'dan olan oğludur Osmanlı Devleti'nin son 4 padişahının hepsinin babasıdır Ayrıca en çok sayıda oğlu padişahlık yapmış olan padişahtır

Batı kültürüyle yetiştirilmiştir İyi Fransızca konuşur ve batı müziğinden hoşlanırdı Babası II Mahmut gibi yenilik yanlısıydı Babasının vefatı üzerine tahta çıktı Abdülmecit'in tahta çıkışı sevinç uyandırmıştı Tâlihi, Mustafa Reşit, Mehmet Emin Ali, Fuat paşalar gibi devlet adamlarına rastlamasıydı Saltanatı sırasında en çok tutucuların muhalefetiyle karşılaştı Aracısız halkın dertlerini halkın kendi ağzından dinleyen ilk padişahtır

Tanzimat Fermanı Abdülmecit'in zamanında ilan edildi Tanzimat'ın uygulamasında karşılaşılan güçlükleri yerinde görmek amacıyla yurt gezilerine çıktı 1844'te İzmit, Mudanya, Bursa, Gelibolu, Çanakkale, Limni, Midilli, Sakız'ı ziyaret etti; 1846'da Silistre'ye kadar uzanan bir Rumeli gezisi yaptı Her yıl Meclisi Vâlâyı Ahkâmı Adliye'yi bir nutukla açması, onun milletvekili düzenine yakınlığını gösterir

Abdülmecit, babası gibi tüberküloza yakalanmıştı Ihlamur Köşkü'nde öldüğünde (25 Haziran 1861) 39 yaşındaydıFatih Çarşamba da Yavuz Selim Camii Haziresinde kendi türbesinde yatmaktadır

BARBAROS HAYREDDİN PAŞA DENİZCİ, KAPTAN-I DERYA (1467-4 TEMMUZ 1546), OSMANLI tarihinin ünlü denizcilerindendir Akdeniz’de Osmanlı egemenliğini pekiştirmiş, Birleşik Avrupa donanmasını Preveze Deniz Savaşı'nda yenmiştir

Barbaros Hayreddin Paşa’nın asıl adı Hızır’dı (Hızır Reis) Ona Hayreddin adını, hizmetinde bulunduğu Kanuni Sultan Süleyman verdi Avrupalılar ise onu, sakalının kızıla çalması nedeniyle Barbarossa ya da Barbaros (kızıl sakal) olarak adlandırdılar Barbarossa ismi ilk olarak kızıl sakalından dolayı ağabeyi Oruç Reis'e takılmıştır

Hayreddin Paşa, Eceovalı (Gelibolu) bir sipahinin oğlu olarak 1470'li yıllarda Midilli (Lesbos) adasında doğdu Genç yaşta kardeşleriyle birlikte deniz ticareti yaparken, Ege Denizi'nde Rodos Şövalyelerine tutsak düştü Serbest kaldıktan sonra, yaşadığı olayın etkisiyle tüccar yerine korsan olmaya karar verdi Akdeniz kıyılarına akınlar düzenledi ve ganimetler elde etti Cebre Adası’nı üs olarak kullanan Hızır Reis ve ağabeyi Oruç Reis’in ünü bütün Akdeniz’e yayıldı İki kardeş Tunus Sultanı Muhammed ile anlaşarak Tunus’taki Halkü’l-Vadi (La Gaulette) limanını kullanmaya başladı Hızır ve Oruç, ele geçirdiği ganimetin beşte birini Tunus sultanına veriyor, kalan malları Tunus pazarında satıyorlardı

Hızır ve Oruç 1512'de ele geçirdikleri yüklü bir gemiyi armağan olarak Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim'e gönderdiler Bunun üzerine Yavuz Sultan Selim de onlara verdiği desteğin bir ifadesi olarak armağanlar yolladı Oruç ve Hızır, ağabeyleri İshak'ın da kendilerine katılmasından sonra korsanlıkla yetinmeyip Kuzey Afrika'da toprak edinmeye başladılar 1516-1517'de İspanyollara karşı savaştılar ve Tenes, Tlemsen ve Oran kentlerini ele geçirerek Cezayir'i denetimlerine aldılar Oruç Reis Cezayir hükümdarı ilan edildi İspanyollar ertesi yıl Cezayir’i geri almak için Araplarla birleşerek saldırıya geçtiler Bu savaşta İshak ve Oruç öldürüldü Güç durumda kalan Hızır Reis, Yavuz Sultan Selim’den yardım istedi Yavuz Sultan Selim, Hızır Reis’i Cezayir beylerbeyliğine atayarak koruması altına aldı Hızır Reis, Birleşik Avrupa kuvvetleri karşısında kara savaşlarında yenilerek Cezayir’i kaybetti Ama deniz gücünü koruyarak Şerşel Adaları’na çekildi

Barbaros 1520-1525 arasında Avrupa’nın Akdeniz kıyılarını vurarak büyük ganimetler elde etti 1530’da Cezayir'i yeniden ele geçirdi Ertesi yıl Şerşel'e baskın düzenleyen Cenevizli Amiral Andrea Doria’yı yenilgiye uğrattı Kanuni Sultan Süleyman’ın Alman seferi sırasında Andrea Doria’nın Mora kıyılarına saldırması Osmanlıları güç duruma düşürdü Bunun üzerine Kanuni, Barbaros'u İstanbul'a çağırdı ve 1533’te "Hayreddin" adını verdiği Hızır Reis’i Osmanlı donanmasının başına (kaptan-ı derya) getirdi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.