Bilgisayarın Tarihçesi |
06-22-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Bilgisayarın TarihçesiBilgisayar ilk defa milattan önce II yüzyılda, Çinliler tarafından mayın tarlası oynamak için düşünülmüş bir makinedir Fakat o dönemde henüz mayın icat edilmediği için bilgisayar icadından vazgeçilmiş ve - biraz da işin kolayına kaçılarak - pusula icat edilmiştir Çinliler'den sonra tarihte ilk defa bilgisayar kavramına Yunanlılar'da rastlıyoruz Yunanlılar abaküs denilen bir makine icat etmişlerdi Bu makine ile toplama, çıkarma ve çarpma işlemlerini yapabiliyorlardı Bölme işlemi ise yapılamıyordu Çünkü abaküs ile bölme işlemi yapma denemeleri abaküsün paramparça olmasıyla birlikte başarısızlığa uğramıştı Neyseki o dönemde bölmek çok da gerekli değildi İnsanlar toplayıp, çıkarıp, çarparak da mutlu olabiliyordu Bir kaç sıra tel üzerine geçirilmiş boncuklardan ibaret olan bu makine kısa sürede farklı milletler tarafından benimsendi Türkler abaküsle ilk defa Köksal* Han komutasındaki Yunanistan seferinde karşılaştı Köksal Han, beğeniyle karşıladığı bu makineye boncuksayar ismini vermişti Boncuk saymakta pratik bir fayda görmeyen Türkler kısa sürede bu makineyle uğraşmaktan vazgeçmiş ve Türk kültüründe abaküs, çocukları eğlendirmek için kullanılabilecek bir çeşit oyuncak olarak kalmıştır Halen ilkokul birinci sınıftaki çocuklara bu oyuncak verilir Bilgisayarın atasının abaküs olduğunu iddia etmek alışılagelmiş bir yazar tavrıdır Biz de bu alışkanlığı bozmayalım dedik, abaküsten bahsettik Ama aslında abaküsün günümüz bilgisayarlarıyla herhangi bir benzerliği olduğu söylenemez Bir kere abaküsle İnternet'e bağlanamazsınız Counter Strike da yok Eee? Nasıl bilgisayar bu? Varsa yoksa boncuk! Üç boncuk sağa, iki boncuk sola Ne anladım ki ben bundan? Abaküs uzunca bir süre kullanılmış, bu durum bilgisayarın icat edilmesini yüzyıllar boyu geciktirmiştir Arapların sıfırı bulmasıyla abaküs ilk büyük problemle karşılaştı Buna n0k (number zero problem) deniyordu Sıfır boncuk abaküs üzerinde gösterilemiyordu Sıfır boncuğu sola çekmeye çalışan Yunan bilim adamları "segmentation fault" hatasıyla karşılaşmış, mavi boncuğa düşmüşlerdi (Mavi boncuk günümüz bilgisayarlarında mavi ekran olarak görülür) Her ne kadar dönemin Abasoft isimli başı çeken abaküs firması sıfır problemiyle ilgili patch neyin çıkarmaya çalışmışsa da, abaküsün makus talihi değişmedi ve bir daha dirilmemek üzere tarihin karanlıklarına gömüldü (The History of Abacus, O'Reilly Books, 1994) Abaküsten sonra bilgisayar tarihinde zikredilebilecek bir diğer buluş Mantık'tır Mantık, p ise q, q ise r gibi önermelerle beynin çalışma mantığını anlamaya çalışan, özellikle lise birinci sınıf öğrencilerinin Matematik'ten nefret etmesini sağlamak için geliştirilmiş gereksiz bir bilim dalıdır Bu bilim dalının gerekli olduğunu düşünen bilim adamları "p ve q veya r gerekli ise mantık neden gerekli olmasın?" gibi söylemlerle bilim dünyasını meşgul etmiş, ortaya somut birşey koyamamış, tesadüfen bilgisayarın temel mantığını formüle eden boolean cebirini keşfetmişlerdir Soyadı Boole olacak kadar kendini bu konuya kaptırmış bir bilim adamı olan George Boole, onluk sayma sistemindeki başarısızlığını ikilik sayma sistemiyle ilgili boolean cebirini geliştirerek örtbas etmeye çalışmış, bu arada hasbelkader bilgisayarın felsefi temellerini de inşa etmiştir Şimdilik bu kadar tarih yeter Son olarak ilk mekanik bilgasayarı Charles Babbage'ın, elektrikli olanını da Konrad Zuse'nin icat ettiğini belirterek daha heyecanlı konulara yelken açalım Bilgisayarın Yapısı Bilgisayarlar hard ve soft ware'den oluşur Hard sert, soft yumuşak demektir Hard kısımları (ekran, fare, klavye gibi) vurulduğunda acıtacak cinsten malzemelerden yapılmıştır Hatta ekran öldürücü bile olabilir Fare az acıtır Klavyenin tuşları çıkartılıp rakibe taş niyetine atılabilir ama hafif oldukları için fazla acıtmazlar Soft kısımları ise rüya gibi, aşk gibi soyuttur Yazı şeklinde yazılıp, bilgisayarın hafızasına yüklenip, oradan execute ettirilirler Bilgisayarın sert kısımları bu yumuşak yazılarla yönetilir Bu şekilde bilgisayar faydalı bir insan olmaya çalışır Yumuşak yazılara bilgisayar terminolojisinde program denir Programlar programlama dilleri denilen özel dillerle yazılırlar Bu diller insanoğlunun kullandığı dillerden farksızdır Kendilerine has gramerleri vardır, kelimeleri vardır, cümleleri vardır Normal bir insan 3-4 aylık bir eğitimle herhangi bir programlama dilinde akıcı olarak konuşabilir Ama bu gereksizdir, çünkü bilgisayarların kulağı yoktur Bu yüzden programcılar programlama dilleriyle konuşmak yerine yazmayı tercih ederler |
|