![]() |
Caferilik Mezhebi |
![]() |
![]() |
#1 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Caferilik MezhebiCAFERİLİK NEDİR? Caferiliğin Tanımı Caferilik, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burada şunu da vurgulamalıyız ki, bu mektebe Caferi mezhebi denilirken, onun da İslam camiası içerisinde ortaya çıkan Hanefi, Şafii, Maliki, Hambeli Zahiri, Sevri ve diğer İslami mezhepler türünden bir mezhep olduğu anlaşılmamalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Caferilik İsmi Nerden Geliyor? Aslında bu mektebe mezhep ismini veren de bu mektebin kendi mensupları değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu mektep, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; bu mektebe Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() Hz ![]() ![]() ![]() Yine o Hazret kendisine bir soru soran şahsa şöyle buyurmuştur: “Andolsun Allah’a ki biz, kendi heva hevesimiz ve görüşümüze dayanarak bir şey söylemeyiz; biz Rabbimizin dediğinden başka bir şey de demeyiz ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() Yine o Hazret şöyle buyurmuştur: “Eğer biz sizlere, kendi rey, heva ve hevesimize dayanarak bir şey söylersek, helak olmuşlardan oluruz; hayır biz, diğerlerinin altın gümüşlerini toplayıp sakladığı gibi, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Yine Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Evet; Ehl-i Beyt mektebi, diğer İslami mezhepler gibi, rey ve görüşe dayalı olan bir mektep değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir de baktım gördüm ki, Ehl-i Beyt’imden başka ne bir yardımcı var bana, ne de bir yaru-yaver ![]() ![]() ![]()
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Caferilik Mezhebi |
![]() |
![]() |
#2 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : Caferilik MezhebiHilafetin Gasp Edilişi Yine o Hazret hilafete seçildikten sonra Kufe mescidinde irad buyurmuş olduğu “Şıkşıkıyye” ismiyle maruf olan bir hutbede o günlerdeki esefli halini şöyle dile getiriyor: “Andolsun Allah’a ki Ebu Kuhafe’nin oğlu, onu bir gömlek gibi giyindi; oysa o daha iyi bilirdi ki, ben hilafete nispetle değirmen taşının mili gibiydim; sel benden akardı; hiçbir kuş uçtuğum zirveye çıkamazdı ![]() ![]() Düşündüm; kesilmiş elimle hamle mi edeyim; yoksa bu kapkaranlık körlüğe sabır mı edeyim? Hem de öyle bir körlük ki, ihtiyarları tamamıyla yıpratır; çocuğu ise kocaltıp ihtiyarlaştırır; inanan ise, Rabbine ulaşıncaya kadar bu zulmette zahmet ve çile çeker ![]() Gördüm ki, sabretmek daha doğru; sabrettim; ama gözümde diken vardı; boğazımda da kemik tıkanmıştı; mirasımın yağmalandığını görüyordum ![]() Derken birincisi, onu kendinden sonra İbn-i Hattab’a atıp gitti ![]() Bugün deveye binmişim; yolculuk zahmetine düşmüşüm; Cabir’in kardeşi Hayyan’la bulunduğum günle bu günüm kıyaslanır mı hiç? Ne de şaşılacak şey ki, yaşarken halkın kendisini bırakmasını teklif ederdi; ölümünden sonra yerine öbürünün geçmesini sağladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Uzun bir zaman çetin mihnetlere düştüm; sabrettim; derken o da yoluna düzüldü; halifeliği bir topluluğa bıraktı ki, ben de bunların biriyim sanıldı ![]() Allah’ım sana sığınırım; ne de danışma topluluğuydu bu ![]() ![]() ![]() Nihayet kavmin üçüncüsü kalktı; hem de bir halde ki, iki yanı da yelle dolmuştu; işi gücü, yediğini çıkaracağı yerle yiyeceği yer arasında gidip gelmekti ![]() ![]() Sonunda onun da ipi çözüldü; hareketi, tezce yaralanıp öldürülmesine sebep oldu; karnının dolgunluğu onu bu hale getirdi; o da işini tamamladı gitti ![]() Derken, halkın benim etrafıma, sırtlanın boynundaki kıllar gibi üşüşmesi kadar beni ezen bir şey olmadı; her yandan, birbiri ardınca çevreme üşüştüler; öyle ki, kalabalıkta Hasan ile Hüseyin, ayaklar altında kalacaktı neredeyse ![]() ![]() Ama işi elime aldıktan sonra bir bölük, biatten döndü, ahdini bozdu; diğer bir bölük de, ok yaydan fırlar gibi fırladı, inancından vazgeçti; öbürleri de, itaatten çıktı; sanki onlar, her türlü noksan sıfatlardan münezzeh Allah’ın: “İşte ahiret yurdu; biz onu, yeryüzünde yücelik ve bozgunculuk dilemeyenlere veririz; sonuç çekinenlerindir” [7] buyurduğunu duymamışlardı ![]() ![]() Ama şunu da bilin ki, andolsun tohumu yarana, insanı yaratana, bu topluluk biat için toplanmasaydı ve Allah’ın bilginlerden, zalimin tıka basa tokluğu karşısında mazlumun aç kalmasına rıza göstermemeleri gerektiğine dair, almış olduğu ahd-ü peymani olmasaydı, yine de hilafet devesinin yularını sırtına atardım; ümmetin sonuncusunu, ilkinin kasesiyle suvarır giderdim ![]() ![]() Demişlerdir ki; Hutbelerinde söz, buraya gelince, Irak ili halkından biri kalktı, Hazret’e bir kağıt sundu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbn-i Abbas dedi ki: “Andolsun Allah’a ki, hiçbir konuşma bu konuşma kadar beni üzmemiştir ![]() Hz ![]() Peygamber Eğitimi İşte buradan, Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin hadis kaynaklarında, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer imamların nasıl bir baskı altında bulunduklarını ise, artık anlatmaya gerek yoktur sanırım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zalim Emevi hükümdarlığının yıkılıp, yerini Abbasi zulmüne bıraktığı dönemlerde de şartların Ehl-i Beyt imamları ve Ehl-i Beyt dostları için kolaylaşmadığı, aksine daha da ağırlaştığı İslam tarihinden azıcık bilgisi olan herkes tarafından bilinmektedir ![]() Sadece Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Caferilik Mezhebi |
![]() |
![]() |
#3 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : Caferilik MezhebiEhl-i Sünnet Alimlerinin Hocası Kimdir? Tabiin’in büyükleri o Hazret’in derslerine katılır ve bundan dolayı iftihar ederlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine Sufyan bin Uyeyne, Sufyan-ı Sevri, Eyyup Sicistani, Yahya bin Said-ül Ensari gibi ilim ve takvayla şöhret bulan kimseler, o Hazret’in derslerine katılmaktan iftihar duyan öğrenciler arasında yer almaktaydı ![]() Ehl-i Sünnet’in büyük alimlerinden olan Şehristani de o Hazret’in bu ilmi çalışmalarına işaretle şöyle demiştir: “Cafer bin Muhammed Es-Sadık, büyük ilim, kamil hikmet, dünyaya karşı zahit ve tam anlamıyla vere ve takva sahibi bir zattır ![]() ![]() İşte bunun içindir ki, bu mektebe “Caferiyye” Caferilik ismi verilmiştir ![]() ![]() CAFERİLİĞİN DOĞUŞU Caferilik konusunu ele alan genellikle Ehl-i Sünnet mezheplerine mensup bazı yazarların, bu mektebe karşın çok olumsuz ve insafsızca bir tavır sergilediklerini esefle görmekteyiz, okumaktayız ![]() ![]() Hatta, hali malum bu yazarların, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Bu yazarlar, ilk olarak hilafet makamının aslında Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Oysa; tahkik ehli tarihçiler, adı geçen kişinin tarihte yaşamış olduğundan bile şüphe etmekte ve Emevi yandaşlarının Ehl-i Beyt mektebini karalamak amacıyla böyle bir düzme hikayeyi uydurduklarını açıkça ortaya koymaktalar ![]() Bu hususta daha geniş bilgi edinmek için, araştırmacı insanları, merhum Abdulbaki Gölpinarlı’nın tercüme ettiği “Abdullah bin Seba’nın Masalı” adlı kitaba müracaat etmelerini tavsiye ederken, şu kadarını belirtelim ki, bu masal ilk olarak Taberi’nin tarihinde yer almıştır ![]() ![]() Abdullah bin Seba’nın masalını ilk olarak Taberi’nin naklettiğine işaret etmiştik ![]() ![]() Taberi tek başına naklettiği bu masalı Sayf bin Amr Et-Temimi’den nakletmiştir ![]() ![]() Yahya bin Muin onu, “Sayf bin Amr Et-Temimi, hadis açısından çok zayıf biridir, bir kara para ondan daha hayırlıdır” şeklinde değerlendirir ![]() Ebu Davut onun hakkında: “Onun bir değeri yoktur, çok yalancıdır” diyor ![]() Nesai onu, “Zayıf biridir, hadislerine itina edilmez, sıka ve güvenilir değildir” sözleriyle eleştirir ![]() İbn-i Hayyan onun hakkında: “O, uydurma hadisleri nakleder, zındıklıkla itham edilmiştir, kendisi de yalan hadis uydurur” der ![]() İbn-i Edi ise şöyle der: “Seyef zayıf biridir, onun hadislerinden bazıları meşhurdur, ancak geneli münker hadislerdir, itina edilemez durumdadır ![]() Hakim onu şöyle değerlendirir: “Onun hadisleri terkedilmiştir, kendisi de zındıklıkla suçlanmıştır ![]() Şimdi bu Abdullah bin Seba düzmesini dillerinden düşürmeyenlere sormak lazım ![]() Faraza Abdullah bin Seba denen bir kişi tarihte yaşamış olsa ve yalancı Seyf bin Amir’in düzmesi o sapık görüşü savunsa bile, bunun Ehl-i Beyt mektebiyle ne ilgisi vardır? Ehl-i Beyt mektebinin inancını Ehl-i Beyt’in kendinden mi yoksa bir paranoyaktan mı öğrenmek gerekir? Ehl-i Beyt mektebinin görüşlerini Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Ama Ehl-i Beyt mektebi inancında olmayan her yazar yukarıda bahsi geçen yazarlar gibi düşünmemiş, yazmamıştır ![]() ![]() Bu hususta Ehl-i Sünnet bilginlerinden Muhammed Kürd Ali şöyle yazıyor: “Caferi mezhebinin İbn-i Savda ismiyle maruf olan, Abdullah bin Seba’nın bidatlarından olduğuna dair bazı yazarların ortaya sürdükleri görüşlerine gelince, bu sadece bir vehim olup, onların bu mezhep hususunda tahkike dayanan bilgilerinin azlığından kaynaklanmaktadır ![]() ![]() Evet, Ehl-i Beyt mektebini kabul etmediği halde konuya biraz insaflıca yaklaşan yazarlar da olagelmiştir ![]() ![]() Ancak bunlar da bu mektebin kendilerinin mensup oldukları mezheplere herhangi bir üstünlüğü olmadığını ve sıradan bir mezhep sayılması gerektiği mesajını vermek gayesiyle, bu mektebin doğuş tarihinin kendilerinin mensup oldukları mezheplerin doğuş tarihine yakın bir döneme denk geldiği üzerinde ısrarla duruyorlar ![]() Bu yazarlardan biri, Prof ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O, bu görüşünü şöyle dile getirir: “Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tarihte ve Günümüzde Caferilik kitabının yazarı İsmail Mutlu da bu yazarlardan bir diğeridir ![]() ![]() ![]() ![]() O, daha sonra kendisi gibi düşünen İrfan Abdulhamid’in sözlerinive bu görüşüne delil olarak yer verdiği Zeydi imamlarından İbn-i Murtaza’nın sözlerini naklettikten sonra onlara teyit olarak şöyle devam ediyor: “Gerçekten de İbn-i Murtaza’nın bu görüşü, Şia’nın Peygamberimiz zamanında veya Peygamberimizin vefatından sonra ortaya çıktığı görüşünü kesin bir şekilde reddetmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Evet bu yazarlar, Ehl-i Beyt mektebinin (Caferiliğin) doğuş tarihini mümkün olduğu kadar kendilerinin müntesip oldukları mezheplerin ortaya çıkış tarihine yakınlaştırmaya çalışıyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
CAFERİLİĞİN DOĞUŞU-Ehl-i Sünnet Alimlerinin Hocası Kimdir? |
![]() |
![]() |
#4 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() CAFERİLİĞİN DOĞUŞU-Ehl-i Sünnet Alimlerinin Hocası Kimdir?Ehl-i Sünnet Alimlerinin Hocası Kimdir? Tabiin’in büyükleri o Hazret’in derslerine katılır ve bundan dolayı iftihar ederlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine Sufyan bin Uyeyne, Sufyan-ı Sevri, Eyyup Sicistani, Yahya bin Said-ül Ensari gibi ilim ve takvayla şöhret bulan kimseler, o Hazret’in derslerine katılmaktan iftihar duyan öğrenciler arasında yer almaktaydı ![]() Ehl-i Sünnet’in büyük alimlerinden olan Şehristani de o Hazret’in bu ilmi çalışmalarına işaretle şöyle demiştir: “Cafer bin Muhammed Es-Sadık, büyük ilim, kamil hikmet, dünyaya karşı zahit ve tam anlamıyla vere ve takva sahibi bir zattır ![]() ![]() İşte bunun içindir ki, bu mektebe “Caferiyye” Caferilik ismi verilmiştir ![]() ![]() CAFERİLİĞİN DOĞUŞU Caferilik konusunu ele alan genellikle Ehl-i Sünnet mezheplerine mensup bazı yazarların, bu mektebe karşın çok olumsuz ve insafsızca bir tavır sergilediklerini esefle görmekteyiz, okumaktayız ![]() ![]() Hatta, hali malum bu yazarların, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Bu yazarlar, ilk olarak hilafet makamının aslında Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Oysa; tahkik ehli tarihçiler, adı geçen kişinin tarihte yaşamış olduğundan bile şüphe etmekte ve Emevi yandaşlarının Ehl-i Beyt mektebini karalamak amacıyla böyle bir düzme hikayeyi uydurduklarını açıkça ortaya koymaktalar ![]() Bu hususta daha geniş bilgi edinmek için, araştırmacı insanları, merhum Abdulbaki Gölpinarlı’nın tercüme ettiği “Abdullah bin Seba’nın Masalı” adlı kitaba müracaat etmelerini tavsiye ederken, şu kadarını belirtelim ki, bu masal ilk olarak Taberi’nin tarihinde yer almıştır ![]() ![]() Abdullah bin Seba’nın masalını ilk olarak Taberi’nin naklettiğine işaret etmiştik ![]() ![]() Taberi tek başına naklettiği bu masalı Sayf bin Amr Et-Temimi’den nakletmiştir ![]() ![]() Yahya bin Muin onu, “Sayf bin Amr Et-Temimi, hadis açısından çok zayıf biridir, bir kara para ondan daha hayırlıdır” şeklinde değerlendirir ![]() Ebu Davut onun hakkında: “Onun bir değeri yoktur, çok yalancıdır” diyor ![]() Nesai onu, “Zayıf biridir, hadislerine itina edilmez, sıka ve güvenilir değildir” sözleriyle eleştirir ![]() İbn-i Hayyan onun hakkında: “O, uydurma hadisleri nakleder, zındıklıkla itham edilmiştir, kendisi de yalan hadis uydurur” der ![]() İbn-i Edi ise şöyle der: “Seyef zayıf biridir, onun hadislerinden bazıları meşhurdur, ancak geneli münker hadislerdir, itina edilemez durumdadır ![]() Hakim onu şöyle değerlendirir: “Onun hadisleri terkedilmiştir, kendisi de zındıklıkla suçlanmıştır ![]() Şimdi bu Abdullah bin Seba düzmesini dillerinden düşürmeyenlere sormak lazım ![]() Faraza Abdullah bin Seba denen bir kişi tarihte yaşamış olsa ve yalancı Seyf bin Amir’in düzmesi o sapık görüşü savunsa bile, bunun Ehl-i Beyt mektebiyle ne ilgisi vardır? Ehl-i Beyt mektebinin inancını Ehl-i Beyt’in kendinden mi yoksa bir paranoyaktan mı öğrenmek gerekir? Ehl-i Beyt mektebinin görüşlerini Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Ama Ehl-i Beyt mektebi inancında olmayan her yazar yukarıda bahsi geçen yazarlar gibi düşünmemiş, yazmamıştır ![]() ![]() Bu hususta Ehl-i Sünnet bilginlerinden Muhammed Kürd Ali şöyle yazıyor: “Caferi mezhebinin İbn-i Savda ismiyle maruf olan, Abdullah bin Seba’nın bidatlarından olduğuna dair bazı yazarların ortaya sürdükleri görüşlerine gelince, bu sadece bir vehim olup, onların bu mezhep hususunda tahkike dayanan bilgilerinin azlığından kaynaklanmaktadır ![]() ![]() Evet, Ehl-i Beyt mektebini kabul etmediği halde konuya biraz insaflıca yaklaşan yazarlar da olagelmiştir ![]() ![]() Ancak bunlar da bu mektebin kendilerinin mensup oldukları mezheplere herhangi bir üstünlüğü olmadığını ve sıradan bir mezhep sayılması gerektiği mesajını vermek gayesiyle, bu mektebin doğuş tarihinin kendilerinin mensup oldukları mezheplerin doğuş tarihine yakın bir döneme denk geldiği üzerinde ısrarla duruyorlar ![]() Bu yazarlardan biri, Prof ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O, bu görüşünü şöyle dile getirir: “Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tarihte ve Günümüzde Caferilik kitabının yazarı İsmail Mutlu da bu yazarlardan bir diğeridir ![]() ![]() ![]() ![]() O, daha sonra kendisi gibi düşünen İrfan Abdulhamid’in sözlerinive bu görüşüne delil olarak yer verdiği Zeydi imamlarından İbn-i Murtaza’nın sözlerini naklettikten sonra onlara teyit olarak şöyle devam ediyor: “Gerçekten de İbn-i Murtaza’nın bu görüşü, Şia’nın Peygamberimiz zamanında veya Peygamberimizin vefatından sonra ortaya çıktığı görüşünü kesin bir şekilde reddetmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Evet bu yazarlar, Ehl-i Beyt mektebinin (Caferiliğin) doğuş tarihini mümkün olduğu kadar kendilerinin müntesip oldukları mezheplerin ortaya çıkış tarihine yakınlaştırmaya çalışıyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Ehl-i Sünnet Hadisleri İle Şialık-Gerçek İmamet İnancı |
![]() |
![]() |
#5 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Ehl-i Sünnet Hadisleri İle Şialık-Gerçek İmamet İnancıGerçek İmamet İnancı Ama acaba durum onların çizdiği tablodan mı ibarettir? Yoksa başka bir şey mi vardır? İşte bunu anlamak için, Asr-i Saadet’e dönüp, Ehl-i Beyt mektebinin bel kemiğini teşkil eden öğretisinin (imamet anlayışının) bizzat İslam dininin metninde yer alan bir öğreti mi, yoksa Ehl-i Beyt mektebine mensup olanların sonradan içtihat ederek İslam dinine getirdikleri bir yorum mu olduğunu anlamak zorundayız ![]() Bilindiği üzere, Ehl-i Beyt mektebinin (Caferiliğin) bel kemiğini teşkil eden öğretisi, imamete dair inancıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Elbette yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, bu mektebe Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peki, bu mektebin bel kemiğini teşkil eden bu öğretisi, İslam dininin öğretileri içerisinde yer almış mıydı? Birileri; “bu sizin iddianızdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ehl-i Beyt mektebi, bu inancının hem Kur’an-ı Kerim, hem de daha açık ve net olarak Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak burada şu kadarını belirtelim ki Ali Şialığı, yani Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu mevzudaki bilgiler, yalnızca Ehl-i Beyt kaynaklarında yer almamıştır ![]() ![]() Ehl-i Sünnet Hadisleri İle Şialık Suyûti, “ed-Dürr-ül Mensur Fi Tefsiri Kitabullahi Bil Me’sur” adlı tefsir kitabında İbn-i Asakir rivayetiyle Cabir bin Abdullah’tan tahric ederek demiştir ki: “Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbn-i Adiyy, İbn-i Abbas’tan tahric eylemiştir; demiştir ki: “İnananlar ve iyi işlerde bulunanlar ise; işte onlar, yaratılmışların en hayırlılarıdır” ayeti indiği zaman Resulullah (s ![]() ![]() ![]() İbn-i Mardavayh Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu hadislerin bir kısmını de İbn-i Hacer, Darukutni’den tahric ederek “Savaik-ül Muhrika” adlı kitabında zikreder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbn-i Hacer’in nakline göre, Hafiz Cemaluddin Zerendi İbn-i Abbas’tan tahric eylemiştir; demiştir ki: “Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbn-i Asir de bu hadise “en-Nihaye” adlı kitabında yer vererek, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine Zamahşeri, ‘Rabi-ül Abrar’ adlı kitabında Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Görülüyor ki, Ali şiası (Ali taraftarlığı) terimi, bizzat Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şia Sözünün Anlamı Evet, İslam tarihinin Asr-i Saadet’le ilgili bölümünü biraz devşirdiğimizde, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün sahabe, Ali’nin şiası olsaydı, bir bölüğü “Ali’nin şiası” diye anılmazdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şia sözünün, Ali’yi seven ve ona buğzetmeyen ashabın tamamına söylendiğini ileri sürmek doğru bir yorum olamaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebu Hatem-i er-Razi diyor: “İslam dini içinde Resulullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() Hatib-i Bağdadi “el- Kifaye” adlı kitabında diyor ki; Ebu Abdullah bin Ahrem el-Hafiz’a, Buhari’nin neden Sahabe Ebu Tufeyl’den hadis nakletmediği sorulunca; “Çünkü o Ali bin Ebu Talib’in şiası idi” cevabını verdi ![]() İbn-i Haldun ise şöyle yazıyor: “Ashaptan bir grup, Ali’nin taraftarlığını yapıyor, onun hilafete diğerlerinden daha layık olduğunu savunuyorlardı ![]() ![]() ![]() Ustad Muhammed Kürd Ali ise demiştir ki: “Ashabın büyüklerinden bir grup, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ünlü Ehl-i Sünnet yazarı doktor Sübhi Salih ise bu hususta şöyle der: “Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdullah Emin ise, Şiilik hakkında şöyle der: “Şiiliğin temeli, hilafet husussunda Ali efendimizin yanında yer alıp, bu önemli mevkie onun daha layık olduğu inancıyla ona yardım eden ashaba dayanmaktadır ![]() Ustad Muhammed Abdullah İnan ise bu konuda şunları yazıyor: “Şiiliğin ilk olarak Haricilerin bölünmesi esnasında ortaya çıktığını sanmak bir hatadır ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bu açıklamalar şunu gösteriyor ki, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir kol, Peygamber-i Ekrem’in ve Kur’an-ı Kerim’in bu yöndeki açıklamaları karşısında hiçbir yorum yapmaksızın teslim olmuş, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Caferilik Mezhebi |
![]() |
![]() |
#6 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() Cevap : Caferilik MezhebiPeygamberin Vefatından Sonra Ancak Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İkinci kol ise, Kuran-ı Kerim’in ve Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Görüldüğü üzere, Ehl-i Beyt mektebinin temelini teşkil eden Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fazl bin Abbas’ın, Sakife’de cereyan eden Ebu Bekir’in hilafete getirildiği haberinin yayılır yayılmaz, orada toplanmış olan topluluğa hitaben söylemiş olduğu: “Ey Kureyş topluluğu, hilafet sizin hakkınız değildir ![]() ![]() ![]() ![]() Sakife Hadisesi Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Böylece Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yakubi bu hususta şunları yazıyor: “Ebu Bekir ve Ömer’e Ensar ve Muhacirlerden bir bölüğün Ali ile birlikte (muhalefet kastıyla) Resulullah’ın kızı Fatime’nin evinde toplandıkları haberi ulaştı ![]() Ömerin Ehl-i Beyt’e Zulmü Ehl-i Sünnet’in büyük alimlerinden İbn-i Kuteybe ise, bu olayı şöyle anlatıyor: “Ebu Bekir (r ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tarihçiler, bu olayda Ömer’e, evde Peygamber-i Ekrem’in kızı Fatime’nin de bulunduğunun hatırlatıldığını, Ömer’in de: “Hatta o bile olsa, yine yakarım” cevabını verdiğini ve bu hengamede Hz ![]() ![]() Evet, Ömer’in deyimiyle “felteten” düşünülmeden aceleyle gerçekleştirilen Ebu Bekir’e biat meselesi, artık onlara her şeyi unutturmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonuç Evet, onlar hilafet uğruna her şeyi göze almışlardı; ne pahasına olursa olsun mutlaka bu makamı elde etmeleri gerekirdi ![]() ![]() ![]() Şimdilik olayın bu yönü bizi ilgilendirmiyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kaynaklar [1] – Bihar-ül Envar c ![]() ![]() [2] – Bihar-ül Envar c ![]() ![]() [3] – Bihar-ül Envar c ![]() ![]() [4] – Bihar-ül Envar c ![]() ![]() [5] – Bihar-ül Envar c ![]() ![]() [6] – Nehc-ül Belağa Abdülbaki Gölpinarlı’nın tercümesi s ![]() ![]() [7] – Kasas: 83 [8] – Nehc-ül Belağa Abdulbaki Gölpinarlı’nın tercümesi s ![]() ![]() [9] – Nehc-ül Belağa Abdulbaki Gölpinarlı’nın tercümesi s ![]() ![]() [10] – Fezail-üs Sehabe Feth-ül Bari’nin s ![]() [11] – Tarih-i Dimeşk Ali bin Ebu Talib bölümü c ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [12] – Tarih-i Bağdat c ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [13] – İhkak-ül Hak c ![]() ![]() [14] -Ehl-i Sünnet kaynaklarında Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [15] – Bkz ![]() [16] – Tarih-i Taberi c ![]() ![]() [17] – Ikd-ul Ferid c ![]() ![]() ![]() ![]() [18] – Müruc-üz Zeheb c ![]() ![]() ![]() [19] – Rekibtussefine Mervan Hüleyfat’ın s ![]() [20] – Numan Ebu Hanife’nin ismidir ![]() [21]- El-Milel ven Nihel Şehristani’nin [22] – Bu hususta bkz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [23] – Ulama’nın Seyfhakkındaki düşüncelerini daha detaylı olarak görmek için, Abdulbaki Gölpinarlı’nın tercüme ettiği “Abdullah bin Seba’nın Masalı” adlı kitaba müracaat edin ![]() [24] – Hutat-üş Şam c ![]() ![]() [25] – Ebu Bekir’in hilafete seçildiği toplantı [26] -Terihte ve Günümüzde Caferilik İsmail Mutlu’nun s ![]() ![]() ![]() [27] – Tarihte ve Günümüzde Caferilik İsmail Mutlu’nun s ![]() [28] – Ayni kaynak s ![]() [29] – Beyyine: 7 [30] – ed-Dürr-ül Mensur tefsiri c ![]() ![]() [31] – Nur-ül Ebsar Fi Menakib-i Al-i Beyt-ül Muhtar Şeblenci’nin s ![]() [32] – ed-Dürr-ül Mensur tefsiri c ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [33] – Savaik-ül Muhrika s ![]() [34] – İbn-i Esir’in “en-Nihaye Fi Garib-il Hadis vel- Eser adlı kitabı c ![]() ![]() [35] – Müsned-i Ahmet 906, 915, 1343, 2903, 17749, 18476, 18497, Sünen-i İbn-i Mace 113, 118, Sahih-i Tirmizi 2646numaralı hadisler vs ![]() ![]() ![]() ![]() [36] – Sahih-i Buhari 3430, 4066, Sahih-i Müslim 4418,4419, 4420, 4421, Sahih-i Tirmizi 2658, 2666, Sünin-i İbn-i Mace 112, 118, Müsned-i Ahmet 1384, 1408, 1423, 1424 vs ![]() ![]() ![]() [37] – Mecme-üz Zevaid c ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [38] – Müsned-i Ahmet 2903, 19081, 21883,21889, 21979 vs ![]() ![]() ![]() [39] – Tarih-i Bağdat c ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [40] – el-Müstedrek Hakim’in c ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [41] – Revzat-ül Cennat 88 [42] – Rekibtü-s-Sefine s ![]() [43] – Tarih-i İbn-i Haldun c ![]() ![]() [44] – Rekibtü-s Sefine s ![]() ![]() ![]() [45] – Rekibtü-s Safine s ![]() ![]() [46] – Rekibtü-s Sefine s ![]() [47] – Şuara: 214 [48] – Rekibtü-s Sefine s ![]() ![]() [49] – Tarih-i Yakubi c ![]() ![]() [50] – Aynı kaynak [51] – Tarih-i Yakubi c ![]() ![]() [52] – İbn-i Kuteybe’nin el-İmamet ves- Siyaset kitabı c ![]() ![]() [53] – Ayrıca bkz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [54] – Şura: 23 |
![]() |
![]() |
|