İnsanlarda Destek Ve Hareket Sistemi |
05-16-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
İnsanlarda Destek Ve Hareket Sistemiİnsanlarda destek ve hareket sistemi Hayvanlarda olduğu gibi, insanda da vücuda biçim veren, iç organları koruyan, vücudun dik durmasını ve aktif hareket etmesini sağlayan sistem vardır Bu sisteme destek ve hareket sistemi denir İskelet ve kaslardan oluştuğu için iskelet ve kas sistemi de denir Canlıların hareketini sinir sistemi ve endokrin sistem düzenler ve denetler Hareketler kas, kemik, ve eklemin birlikte çalışmasıyla gerçekleşir İnsanda, destek ve hareket sistemi elemanı olan kemik doku, iskelet adını alır A İNSANDA İSKELET İnsanda iskelet sistemi, vücudun çatısını oluşturur İskelet sistemi hareketi sağlamanın dışında iç organları koruma, kas ve iç organlara bağlanma yüzeyi oluşturma görevi de yapar İskeleti oluşturan kemikler kalsiyum deposu olarak iş görür Aynı zamanda kemiklerde kan hücreleri de meydana gelir İskelet, anne karnında sekizinci haftaya kadar kıkırdaktır, daha sonra kemikleşme başlar Doğumdan sonra kemik gelişimim kalıtsal, bünyesel ve çevresel faktörler etkiler Kemik Yapısı ve Çeşitleri İnsan iskeletin! oluşturan kemikler, şekillerine göre dört grupta incelenir; 1Uzun Kemikler: Kol ve bacaklarda bulunur İki ucu şişkin silindirik kemiklerdir Kemiğin boyuna uzamasını baş kısmı ile gövdesi arasında bulunan kıkırdak doku sağlar Bir süre sonra kemikleşir Bundan sonra kemiğin uzaması eklem kıkırdağı tarafından devam ettirilir En dışta enine büyümeyi ve onarılmayı sağlayan kemik zarı (periost) vardır Baş kısmında dışta ince tabaka halinde sıkı kemik dokusu ortada süngerimsi kemik doku bulunur Gövde kısmı tamamen sıkı kemik dokudan yapılmıştır Ortadaki boşluğu sarı kemik iliği doldurur Süngerimsi kemik dokuda ise kırmızı kemik iliği bulunur 2 Kısa Kemikler: Hemen hemen boy ve genişliği birbirine eşit olan kemiklerdir Kısa kemikler dıştan kemik zarı ile sarılmıştır Kemik zarının altında sert kemik, ortada ise süngerimsi kemik bulunur Süngerimsi yapıda kırmızı kemik iliğine rastlanır Kısa kemiklerde kemik kanalı bulunmaz El ve ayak parmakları kısa kemiklerdir 3Yassı Kemikler: Kalınlığı eni ve boyundan az olan kemiklerdir Göğüs, kafatası, kürek ve kaburga kemikleridir Kemik zarı altında sıkı kemik dokusu ve bunun ortasında süngerimi kemik doku yer alır Kırmızı kemik iliği ile doludur Sarı kemik iliğinin yer aldığı bir kanal yoktur 4Düzensiz şekilli kemikler: Değişik şekillerde olan ve genellikle diğer bir kaç kemikle bağlantı kuran kemiklerdir Örneğin, omurlar, bazı yüz kemikleri gibi İnsan iskeleti yaklaşık 207 kemikten oluşmuştur İskeleti oluşturan kemik sayışı 207 olarak belirtilmesine rağmen, bazı kaynaklarda bu sayıya kulak (6) ve dil (1) kemikleri de eklenerek sayı artırılmıştır Bazı kaynaklarda ise kuyruk sokumu ve sağrı omurları birleşmiş olarak kabul edildiğinden, kemik sayışı daha az gösterilmiştir, iskelet baş, gövde ve üyeler iskeleti olarak üç bölümde incelenebilir Oval Kemikler: Örnek dizkapağı kemiği İNSANDA İSKELET YAPISI İnsanda iç iskelet kemikten yapılmıştır İskelet oluşturan kemikle yapısal olarak üç kısımda incelenir İNSAN İSKELETİNİN KISIMLARI: 207 kemikten oluşan insan iskeleti baş, gövde, üyeler olmak üzere üç kısımda incelenir 1Baş İskeleti: Beyin, beyincik ve sinir merkezlerini içinde bulundurur Kafatası ve yüz iskeleti olarak iki kısımda incelenir a)Kafatası İskeleti: Alın(1), yan kafa (2), art kafa(1), şakak(2), temel(1) ve kalbur(1) kemiklerinden oluşur Oynamaz eklemlerle birbirlerine bağlanırlar Beyin ve beyinciği tamamen kapatarak korurlar Yalnız omurilik ve sinirlerin giriş çıkışlarını sağlayan delikler vardır b)Yüz İskeleti: Tırnakçık(2), elmacık(2), burun(2), sapan(1), boynuzcuk(2), üst çene(2), damak(2), alt çene(1) kemiklerinden oluşur Oynamaz eklemlerle birbirine bağlanmıştır Sadece alt çene kemiği yarı oynar eklemlerle şakak kemiğine bağlıdır 2Gövde İskeleti: Sinir sistemi ve iç organları korur Vücudu dik tutar Gövdeyi oluşturan kemikler, omurga, kaburga, göğüs, omuz ve kalça kemiklerinden oluşmuştur Omurga, boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan 33 omurun üst üste gelmesi ile oluşmuştur Her omurda iki yan çıkıntı, bir dikensi çıkıntı, omur cismi, omur deliği, omur yayları ve eklem çıkıntıları vardır Üst üste gelen omurlar kıkırdak disklerle birbirine bağlanarak omurgayı oluştururlar Omurlar üst üste geldiğinde omur delikleri birleşerek omurga kanalını oluştururlar Omurga kanalını omurilik doldurur Omurga ortalama 75 cm uzunluğunda, dirençli ve bükülgen, uzun, ‘S’ şeklinde bir kemik dizisidir Omurga bütünüyle ekle alındığında dört eğrilik göze çarpar: Öne doğru dışbükey boyun eğriliği; öne doğru içbükey sırt eğriliği(kifoz); öne doğru dışbükey bel eğriliği (lordoz); öne doğru içbükey sağrı eğriliği Omurga beş bölgeye ayrılır 1 Boyun (7) 2 Sırt (12) 3 Bel (5) 4 Sağrı (5) 5 Kuyruk sokumu (4) Boyun bölgesinin birinci kemiğine atlas kemiği, ikinci kemiğine ise eksen kemiği denirİç içe geçmişlerdir Boyunun sağa sola dönmesini sağlarlar Sırt bölgesi 12 omurdan oluşur Kaburgalar bir uçları ile sırt omuruna bağlanırlar Bel bölgesi 5 omurdan oluşur Vücudun hiçbir kısmıyla bağlantılı olmadığı için kolaylıkla hareket edebilir Sağrı bölgesi 5 omurdan oluşur İnsanın dik durması ve yürümesinde etkili olan bölgedirKuyruk sokumu 4 omurdan oluşmuştur Bu omurlar birleşerek tek omur halini almıştır Göğüs kemiği vücudun göğüs bölgesinde yer alan üst kısmı geniş, alta doğru sivrilen yassı bir kemiktir Vücudun göğüs kısmında yer alan 15-20 cm boyundaki bu kemiğe göğüs kemiği denir Sap, gövde ve hançerimsi çıkıntı olmak üzere üç kısımdan oluşmuştur Üzerinde enine ibikler ve kas-bağ bağlantı yerleri bulunur On iki çift olan kaburgaların ilk yedi çifti göğüs kemiğine, sekiz, dokuz ve onuncu çiftler ise yedinci kaburgaya bağlıdır Son iki kaburganın uçları serbesttir Yüzücü kaburgalar denir Omuz kemerleri önde köprücük (2), arkada kürek (2) kemiğinden oluşur Kalça kemeri kalça, oturga ve çatı kemiklerinden oluşur Kalça kemikleri birbirleriyle ve sağrı bölgesi kemikleriyle birleşerek leğen denilen yapıyı oluşturur Leğen gövdeye bağlanarak karın bölgesindeki iç organlara alttan desteklik sağlar |
Cevap : İnsanlarda Destek Ve Hareket Sistemi |
05-16-2009 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : İnsanlarda Destek Ve Hareket SistemiBiyoloji, Kas, İnsan, İskelet İnsanlarda; Hayvanlarda olduğu gibi, insanda da vücuda biçim veren, iç organları koruyan, vücudun dik durmasını ve aktif hareket etmesini sağlayan sistem vardır Bu sisteme destek ve hareket sistemi denir İskelet ve kaslardan oluştuğu için iskelet ve kas sistemi de denir Canlıların hareketini sinir sistemi ve endokrin sistem düzenler ve denetler Hareketler kas, kemik, ve eklemin birlikte çalışmasıyla gerçekleşir İnsanda, destek ve hareket sistemi elemanı olan kemik doku, iskelet adını alır AİNSANDA İSKELET İnsanda iskelet sistemi, vücudun çatısını oluşturur İskelet sistemi hareketi sağlamanın dışında iç or¬ganları koruma, kas ve iç organlara bağlanma yüzeyi oluşturma görevi de yapar İskeleti oluşturan kemikler kalsiyum deposu olarak iş görür Aynı zamanda kemiklerde kan hücreleri de meydana gelir İskelet, anne karnında sekizinci haftaya kadar kıkırdaktır, daha sonra kemikleşme başlar Doğum¬dan sonra kemik gelişimim kalıtsal, bünyesel ve çevresel faktörler etkiler Kemik Yapısı ve Çeşitleri İnsan iskeletin! oluşturan kemikler, şekillerine göre dört grupta incelenir; 1Uzun Kemikler: Kol ve bacaklarda bulunur İki ucu şişkin silindirik kemiklerdir Kemiğin boyuna uzamasını baş kısmı ile gövdesi arasında bulunan kıkırdak doku sağlar Bir süre sonra kemikleşir Bundan sonra kemiğin uzaması eklem kıkırdağı tarafından devam ettirilir En dışta enine büyümeyi ve onarılmayı sağlayan kemik zarı (periost) vardır Baş kısmında dışta ince tabaka halinde sıkı kemik dokusu ortada süngerimsi kemik doku bulunur Gövde kısmı tamamen sıkı kemik dokudan yapılmıştır Ortadaki boşluğu sarı kemik iliği doldurur Süngerimsi kemik dokuda ise kırmızı kemik iliği bulunur 2Kısa Kemikler: Hemen hemen boy ve genişliği birbirine eşit olan kemiklerdir Kısa kemikler dıştan kemik zarı ile sarılmıştır Kemik zarının altında sert kemik, ortada ise süngerimsi kemik bulunur Süngerimsi yapıda kırmızı kemik iliğine rastlanır Kısa kemiklerde kemik kanalı bulunmaz El ve ayak parmakları kısa kemiklerdir 3Yassı Kemikler: Kalınlığı eni ve boyundan az olan kemiklerdir Göğüs, kafatası, kürek ve kaburga kemikleridir Kemik zarı altında sıkı kemik dokusu ve bunun ortasında süngerimi kemik doku yer alır Kırmızı kemik iliği ile doludur Sarı kemik iliğinin yer aldığı bir kanal yoktur 4Düzensiz şekilli kemikler: Değişik şekillerde olan ve genellikle diğer bir kaç kemikle bağlantı kuran ke¬miklerdir Örneğin, omurlar, bazı yüz kemikleri gibiİnsan iskeleti yaklaşık 207 kemikten oluşmuştur İskeleti oluşturan kemik sayışı 207 olarak belirtilmesine rağmen, bazı kaynaklarda bu sayıya kulak (6) ve dil (1) kemikleri de eklenerek sayı artırılmıştır Bazı kaynaklarda ise kuyruk sokumu ve sağrı omurları birleşmiş olarak kabul edildiğinden, kemik sayışı daha az gösterilmiştir, iskelet baş, gövde ve üyeler iskeleti olarak üç bölümde incelenebilir eOval Kemikler: Örnek dizkapağı kemiği İNSANDA İSKELET YAPISI İnsanda iç iskelet kemikten yapılmıştır İskelet oluşturan kemikle yapısal olarak üç kısımda incelenir İNSAN İSKELETİNİN KISIMLARI: 207 kemikten oluşan insan iskeleti baş, gövde, üyeler olmak üzere üç kısımda incelenir 1Baş İskeleti: Beyin, beyincik ve sinir merkezlerini içinde bulundurur Kafatası ve yüz iskeleti olarak iki kısımda incelenir a)Kafatası İskeleti: Alın(1), yan kafa (2), art kafa(1), şakak(2), temel(1) ve kalbur(1) kemiklerinden oluşur Oynamaz eklemlerle birbirlerine bağlanırlar Beyin ve beyinciği tamamen kapatarak korurlar Yalnız omurilik ve sinirlerin giriş çıkışlarını sağlayan delikler vardır b)Yüz İskeleti: Tırnakçık(2), elmacık(2), burun(2), sapan(1), boynuzcuk(2), üst çene(2), damak(2), alt çene(1) kemiklerinden oluşur Oynamaz eklemlerle birbirine bağlanmıştır Sadece alt çene kemiği yarı oynar eklemlerle şakak kemiğine bağlıdır 2Gövde İskeleti: Sinir sistemi ve iç organları korur Vücudu dik tutar Gövdeyi oluşturan kemikler, omurga, kaburga, göğüs, omuz ve kalça kemiklerinden oluşmuştur Omurga, boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan 33 omurun üst üste gelmesi ile oluşmuştur Her omurda iki yan çıkıntı, bir dikensi çıkıntı, omur cismi, omur deliği, omur yayları ve eklem çıkıntıları vardır Üst üste gelen omurlar kıkırdak disklerle birbirine bağlanarak omurgayı oluştururlar Omurlar üst üste geldiğinde omur delikleri birleşerek omurga kanalını oluştururlar Omurga kanalını omurilik doldurur Omurga ortalama 75 cm uzunluğunda, dirençli ve bükülgen, uzun, ‘S’ şeklinde bir kemik dizisidir Omurga bütünüyle ekle alındığında dört eğrilik göze çarpar: Öne doğru dışbükey boyun eğriliği; öne doğru içbükey sırt eğriliği(kifoz); öne doğru dışbükey bel eğriliği (lordoz); öne doğru içbükey sağrı eğriliği Omurga beş bölgeye ayrılır 1Boyun (7) 2Sırt (12) 3Bel (5) 4Sağrı (5) 5Kuyruk sokumu (4) Boyun bölgesinin birinci kemiğine atlas kemiği, ikinci kemiğine ise eksen kemiği denirİç içe geçmişlerdir Boyunun sağa sola dönmesini sağlarlar Sırt bölgesi 12 omurdan oluşur Kaburgalar bir uçları ile sırt omuruna bağlanırlar Bel bölgesi 5 omurdan oluşur Vücudun hiçbir kısmıyla bağlantılı olmadığı için kolaylıkla hareket edebilir Sağrı bölgesi 5 omurdan oluşur İnsanın dik durması ve yürümesinde etkili olan bölgedirKuyruk sokumu 4 omurdan oluşmuştur Bu omurlar birleşerek tek omur halini almıştır Göğüs kemiği vücudun göğüs bölgesinde yer alan üst kısmı geniş, alta doğru sivrilen yassı bir kemiktir Vücudun göğüs kısmında yer alan 15-20 cm boyundaki bu kemiğe göğüs kemiği denir Sap, gövde ve hançerimsi çıkıntı olmak üzere üç kısımdan oluşmuştur Üzerinde enine ibikler ve kas-bağ bağlantı yerleri bulunur On iki çift olan kaburgaların ilk yedi çifti göğüs kemiğine, sekiz, dokuz ve onuncu çiftler ise yedinci kaburgaya bağlıdır Son iki kaburganın uçları serbesttir Yüzücü kaburgalar denir Omuz kemerleri önde köprücük (2), arkada kürek (2) kemiğinden oluşur Kalça kemeri kalça, oturga ve çatı kemiklerinden oluşur Kalça kemikleri birbirleriyle ve sağrı bölgesi kemikleriyle birleşerek leğen denilen yapıyı oluşturur Leğen gövdeye bağlanarak karın bölgesindeki iç organlara alttan desteklik sağlar 3Üye İskeleti: Omuz kemeri ve kalça kemeri ile gövdeye bağlanır Omuz kemeri, önde köp¬rücük, arkada kürek kemiğinden oluşur Bir ucuyla göğüs kemiğine, bir ucuyla kürek kemiğine bağlanır Kal¬ça kemeri, kalça, oturga ve çatı kemiğinden oluşur Bu kemikler önden birbirleriyle, arkadan sağrı omurlarıyla kaynaşarak leğen kemiğini oluşturur Bu yapı gövdeye bağlanarak karın boşluğundaki organlara alttan desteklik verir ve korur Kollar, bir pazu kemiği, bir ön kol, bir dirsek, sekiz el bilek, beş el tarak, on dört el parmak olmak üzere her biri otuz kemikten oluşur Ön kol kemiği, dirsek kemiği tarafına dönme yeteneğindedir Böylece elin ve dışa dönüşü sağlanır Bacak kemikleri, bir uyluk, bir diz kapağı, bir baldır, bir kaval, yedi ayak bilek, beş ayak tarak ve on dört ayak parmak kemiği olmak üzere otuz kemikten oluşur Uyluk kemiği vücudun en uzun ve en sağlam kemiğidir Üstte, yuvarlak ucuyla kalçadaki eklem çukuruna girer Bacağın alt kısmında önde bulunan kemi¬ğe kaval, arkada bulunan kemiğe baldır kemiği denir Kaval kemiği üstten, uyluk kemiğinin alt ucuyla diz eklemini oluşturur Diz kapağı kemiği, diz eklemini korur Ayak iskeletinde bilek kemiklerinin ikisi kaynaşarak topuk kemiğini oluşturur İnsanlar topuk ve parmaklarıyla yere basarlar a)Kol Kemikleri: Pazı(1), ön kol(1), dirsek(1), bilek(8), tarak(5), parmak(14) b)Bacak Kemikleri: Uyluk(1), dizkapağı(1), kaval(1), baldır(1), bilek(7), tarak(5), parmak(14) 2Eklem Yapısı ve Çeşitleri Kemikler, yan yana ve uç uca geldiklerinde görevlerine ve hareket durumlarına göre aralarında bağ¬lantılar yaparlar Bu bağlantılara eklem denir Eklemler hareket derecesine göre üç bölümde incelenir: Oynamaz Eklemler: Kafatası gibi iskeletin hareket etmeyen kısımlarındaki kemiklerde görülür Kemikler, çok sıkı şekilde birbirine testere dişi gibi girinti ve çıkıntılarla bağlıdır (Şekil 314) Az Oynar Eklemler: Hareketleri sınırlı olan eklemlerdir Omurların eklemleri bu tiptir Omurlar birbiri üzerine doğrudan doğruya binmezler, aralarında fibröz kıkırdaktan yapılmış yastıklar (diskler) vardır Aynı zamanda omurlar birbirleriyle ligamentler (kirişler) aracılığıyla bağlanmıştır Kaburgaların göğüs kemiği ile yaptığı eklem de az oynar ekleme örnektir Omurlarda disklerin kaymasıyla bel fıtığı denen omurga rahatsız¬lıkları oluşur Oynar Eklemler: Çoğunlukla vücudun hareket görevini üzerine almış kemikler arasında görülen tam hareketli eklemlerdir Bu eklemlerde, iki kemikten birinin çıkıntısı ile diğerinin girintisi birbirine uyacak şekil¬dedir (Şekil 315) İki kemiğin arasında sinoviyal boşluk olduğundan kemiklerin serbest hareket etmesi sağ¬lanır Eklem kıkırdakları kemiklerin uçunu örterek hem onlara uçlarda düzgünlük verir; hem de kısmen es¬neklik kazandırır Sinoviyal boşluğu içten saran sinoviyal zar vardır “Sinoviyal zar”, kan ve lenf damarların-dan sinoviyal sıvıyı (eklem sıvısı) süzmeye yarar Bu sıvı eklemlerin kaygan olmasını sağlar İleri yaşlarda eklem katılaşmaları bu süzme görevinin bozukluğundan olur Eklemleri oluşturan kemikler birbirlerine ligamentler ve kısmen kaslarla bağlanır Eklemlerin üzerinde eklemi koruyan eklem kapsülü bulunur İSKELET HASTALIK VE RAHATSIZLIKLARI İskeletle ilgili hastalıklar kemikleri(kırıklar, iltihaplar, kanserler vb) ve eklemleri etkiler (çıkıklar, artrozlar vb) etkiler Kırıklar: Doğrudan doğruya kemik üzerine veya çevre dokulara etki eden darbeler ve çarpmalar sonucunda kemik dokusu bütünlüğünün bozulmasına kırık adı verilir Dokuların zayıflamasına bağlı olarak kendiliğinden oluşan kırıklar da görülmekle birlikte, kırıkların büyük bir çoğunluğu travmalar nedeniyle meydana gelir Darbenin şiddetine ve niteliğine göre kemiklerde çatlaklar ve iki veya çok parçalı kırıklar ortaya çıkabilir Kemik parçaları yaradan dışarı çıkıyorsa açık kırıktan söz edilir Klinik açıdan kırık tanısı radyografilerle konur ve değişik şiddette ağrılarla beraber işlev kaybının bulunmasıyla kendini gösterir Tedavinin temeli, zarar gören kemik parçalarının cerrahi yöntemlerle yerine yerleştirilmesinden sonra vücudun o bölümünün hareketsizleştirilmesine dayanır Basit kırıkların tedavisi için dış ateller yeterli olur Buna karşılık parçalı kırıkların tedavisinde cerrahi girişime baş vurulur ve vücutta yabancı cisim tepkimelerine yol açmayan metal çiviler, levhalar ve çubuklar kullanılır Hareketsizleşme süreci içinde vücut kendi kendine yeni bir kemik dokusu üreterek kırık yerin kaynamasını sağlar İlk dönemde kırık parçaları arasında kalan boşluk kan ve lenfle dolar; bu sırada bağ dokusu tomurcukları kan pıhtısının içine yerleşerek bir bağ dokusu nedbesi yaratır Daha sonra kan damarları aracılığıyla komşu kemiklerdeki kalsiyum depolarından sağlanan kalsiyum, nedbenin mineralize olmasını sağlar Damarca zengin kemik zarı bu dönemde önemli bir rol oynamaktadır Kemik dokusunun eski halini kazanabilmesi daha uzun bir sürede gerçekleşebilir Kemik İltihapları: Kemik dokusunu etkileyen iltihabi hastalıklar mikrobik, paraziter(asalaklara bağlı) veya kimyasal kaynaklı olabilir Genellikle alçı uygulanması ve antibiyotiklerin kullanılması hastalığın tedavisi için yeterli olur Büyüme ve Kireçleşme Bozuklukları: En önemli büyüme bozukluğu olan cücelik boyun yetersiz uzaması demektir Cücelik hormon bozukluğuna bağlı olabileceği gibi metabolizma bozukluklarına da bağlı olabilir Nadir görülen bir kalıtımsal hastalık olan akondroplazide ise kemik büyümesini sağlayan büyüme kıkırdakları çok erken yaşta kapanır Aşırı boy uzaması ve irileşme ile kendini gösteren jigantizm hastalığı bazı durumlarda hipofizin aşırı çalışması ve büyüme hormonunun fazla miktarı üretilmesi nedeniyle oluşur Bu hastalığa yakalanan kişilerde iri cüsseye rağmen, kas gücü normalin altındadır ve hassas bir yapı bulunur Kemiklerde ilerleyici kireçsizleşmeye yol açan ve kemik erimesi olarak da bilinen osteoporoz özellikle menopoz dönemindeki kadınlarda ortaya çıkar Hastalığın nedeni hormon düzeninin bozulmasıdır Ur Hastalıkları: Vücudun bütün diğer organları gibi kemiklerde de habis urlar ortaya çıkabilir Ur kemik dokusundan kaynaklanabileceği gibi başka bir organdan kaynaklanan bir metastaza da bağlı olabilir Kemik dokusundan çıkan osteosarkom daha çok çocuklarda ve gençlerde bacak kemiklerinde görülür Daha sık rastlanan ikincil kanserler sıklıkla ileri yaşlarda ortaya çıkar; bunlarda şiddetli ağrılar ve kemik dokusunun ileri derecede hassas hale gelmesi gibi belirtiler bulunur Eklem Hastalıkları: Travmalardan ileri gelen eklem hastalıklarına örnek olarak burkulmalar ve çıkıklar sayılabilir Ayrıca yeni doğanda doğuştan kalça çıkığı adı verilen bir durum görülebilir Romatolojik hastalıklar sınıfında yer alan diğer iki önemli eklem hastalığıda artroz(eklem kıkırdağının tahrip olması) ve artrittir(eklem boşluğunu kaplayan dokunun iltihabı) KAS SİSTEMİ Kaslar kasılabilen, dolayısıyla da hareketleri sağlama özelliği olan yapılardır Vücuda desteklik eder, hareketi sağlar, vücut ısısını meydana getirir Ayrıca iç organları bağlar ve onları askıda tutar Çeşitli organizmalarda farklı kas tipleri vardır Protistlerde çizgisiz kas telcikleri bulunur Basit özellikte olmasına rağmen bir tek hücreli olan paramesyum da kontraktif kofullar kas işlevi görür Omurgasızlarda ise çoğunlukla düz kaslardan oluşur Yavaş ve ritmik kasılırlar Solucanlarda, yumuşakçalarda düz kaslar bulunur Eklembacaklılarda uçma ve sıçramayı sağlayan çizgili kaslar bulunur Tüm omurgalılarda iskeleti hareket ettiren çizgili kaslar, yemek borusunda, midede, bağırsaklar, kan damarlarının duvarlarında, üreme organları ve diğer organ duvarlarında ise düz kaslar bulunur Kaslar düz kas, çizgili kas ve kalp kası olmak üzere üç çeşittir 1Düz Kaslar: Hücreleri mekik şeklindedir Büyüklükleri bulundukları yere göre değişir Çekirdekleri hücrenin orta kısmında bulunur Tek çekirdeklidirler Sitoplazmasına sarkoplazma, hücre zarına ise sarkolemma denir Sitoplazmada görülen, boyuna iplikçiklere ise miyofibril denir Miyofibriller, aktin ve miyozin denilen kas Proteinlerinden oluşmaktadır Kasılmayı bunlar sağlar Düz kaslar istem dışı hareket eden kaslardır Kasılmaları yavaş ve düzenlidir Otonom sinir sistemi kontrolünde çalışırlar Eklembacaklılar hariç tüm omurgasızlarla omurgalıların dolaşım, sindirim, solunum gibi sistemleri meydana getiren organların duvarlarında önemli ölçüde düz kaslar bulunur 2Çizgili Kaslar: İskelet sistemiyle bağlantılı olan kaslardır Beyin kontrolünde isteğe bağlı olarak çalışırlar Kasılma hareketleri merkezi sinir sistemine ait motor sinirlerle kontrol edilir Düz kaslara oranla daha hızlı kasılabilirler Hücreleri uzun ve silindirik şeklinde olup hücre sınırları belirsiz olduğundan çok çekirdekli görülürler Oval şekilli çekirdekler hücrenin kenar kısmında bulunurlar Bir çizgili kasın yapısı tüm bir kastan yapı birimlerine doğru; kas demeti, kas teli, telcikler (miyofibril, aktin ve miyozin proteinleri) olarak sıralana bilinir Sarkoplazma içinde miyofibriller arasında dağılmış zengin bir endoplazmik retikulum ağı (sarkoplazmik retikulum) vardır Miyofibriller özel bir diziliş gösteririler Bu diziliş açık ve koyu bantlar meydana getir Kas liflerinde açık renkli görülen I bandı, koyu renkli görülen A bandı olarak isimlendirilir I bandını tam ortasında koyu renkli ince çizgi Z bandı olarak adlandırılır A bandının ortasında görülen bölgeye ise H bandı adı verilir Kas dokusunda ard arda gelen iki Z bandı arasındaki bölgeye sakromer denir ve kasılma birimi olarak kabul edilir Miyofibriller çok daha ince ipliklerin düzenlenmesiyle meydana gelmişlerdir Bunlardan kalın ve kısa olanlarına miyozin, ince ve uzun olanlarına ise aktin iplikleri denir Bu ipliklerin temel yapıları proteindir Miyozin iplikleri komşu I bandına geçmezler Aktin iplikleri ise I bantların meydana getiriler ve kısmen iki taraftan A bandının içine girerler Böylece A bantlarının ucunda miyozin ve aktin iplikleri bulunurken orta kısımlarında sadece miyozin iplikleri yer alır Sadece miyozin ipliklerinden oluşan bu kısım H bandını meydana getirir Aktin iplikleri I bandının ortasında birleştikleri yere de Z çizgisi denir Kasa çizgili görünüm bu şekilde kazandırılmıştır I bandı yalnız aktin ipliklerinden, H bandı yalnız miyozin ipliklerinden, A bandı ise hem aktin hem de miyozin ipliklerinden oluşur Kas Proteinlerinin Sıralanışı: Kas telleri aktin ve miyozin proteinlerinden başka hemoglobine benzeyen miyoglobin proteinini içerirler Miyoglobinin görevi kaslarda O2 azaldığı zaman kandan O2 almak ve oksidasyonu sağlamaktır Miyofibrilin O2’e bağlanma kapasitesi hemoglobinden fazladır Çizgili kasların kemiklere bağlandığı yerler sıkı bağ dokudan yapılmıştır Bunlara kas kirişleri veya tendonlar denir İskelet kasları bir taraftan hareketli bir kemiğe bağlanırken diğer taraftan mutlaka hareketli bir ekleme bağlanmışlardır Kemiğe bağlandığı nokta başlangıç noktası, ekleme bağlandığı nokta sonlanış noktasıdır Bu iki tutunma arasında kalan kısım karın kısmıdır İskelet kasları çoğunlukla çiftler halinde çalışırlar 3Kalp Kası: Çizgili kas olmasına rağmen irademiz dışında kasılma faaliyeti gösteriri (Otonom sinir sistemine bağlıdır) Bu kas enine bantlaşma gösterir Kas telleri kısa boylu olup tek çekirdeklidir Birbirine bağlandıkları yerde ara diskler bulunur Sürekli çalıştıkları için oksijen gereksinimleri çok fazladır KAYAN İPLİKLER HİPOTEZİ Bu hipoteze göre kasılma aktin ve miyozin ipliklerinin hareketine bağlı olup ince aktin iplikçiklerinin kalın miyozin iplikçiklerinin üzerinden kaymasıyla gerçekleşir Miyozin iplikçikleri hareket etmez, aktin iplikçiklerinin boyları kısalmaz ama iki elin parmakları gibi iç içe geçerek kayarlar Kasılma sırasında A bandını boyu değişmezken I bandı kısalır, H aralığı yok olur İki Z çizgisi birbirine yaklaşır Böylece kas kasılması gerçekleşir Gevşeme anında ise tam tersi gerçekleşir Kas eski özelliğine kavuşur Bu mekanik olayda bazı kimyasal Maddeler görev aldığı gibi çok miktarda da enerji harcanır Kaslar enerjinin yoğun üretildiği ve harcandığı yerlerdir Bu yüzden kas hücrelerinde ve özellikle kalp kasında mitakondrilerin sayısı oldukça fazladır Antagonize Hareket: İskelet kasları genelde çiftler halinde çalıştığından her grup birbirinin tersine hareket eder Biri kasılırken diğerinin gevşeyip uzaması şeklinde gerçekleşen bu harekete antagonist hareket denir Kalpte kulakçık ve karıncıkların kasılıp gevşemesi ile kol ve bacakların bükülmesi buna örnektir Bu tür kaslara antagonist kaslar denir Eklem dik ve hareketsiz kalırsa her iki grup kas da aynı anda kasılıp gevşer Bu tür kaslara ise sinerjist kaslar denir KAS SARSISI Bir kasa kısa süreli bir uyarının etki ettiğinde kas önce kasılır, sonra gevşer ve eski halini alır, bu olaya kas sarsısı (kasıl sarsılma) denir Kas sarsısını ölçen alete miyograf denir Bu aracın çizdiği grafiğe de miyogram denir Bir kas sarsısı üç evrede tamamlanır IGizli Faz: Uyarmanın alınması ile kasın kasılmaya başlaması sırasında geçen faz IIKasılma Fazı: Kasın giderek kalınlaşıp kısaldığı faz IIIGevşeme Fazı:Kasın kasıl durumundan ilk halini alıncaya kadarki faz Dinlenme fazına geçmeden kasa üst üste verilen uyartılar, kasın normalden fazla kasılmasına neden olur Bu olay birikim denir Birikimde tek tek kas sarsılarının birbirine katılmasıyla uyum içinde kuvvetli kas hareketleri olur Fizyolojik Tetanoz ve Tonus: Çizgili kasların uyarılarak kasılmasını beyin ve omurilikten gelen sinir impulsları sağlar Kas hücrelerinin hepsi bir veya birkaç noktadan sinir hücreleriyle temas halindedir Bir kas, kısa aralıklarla sıkı sık sinir impulsları ile uyarılırsa sürekli bir kasılma hali gösterir Buna fizyolojik tetanoz adı verilir Fizyolojik tetanos halindeki kas gevşemez Normal bir kas dinlenme halinde bile hafif kasılı durumdadır Buna tonus denir Felç ve baygınlık dışında kaslar tonus halindedir Felç gibi nedenlerle hareket yeteneğimizin kaybolması kasların bozulmasından değil, kaslara uyartı taşıyan sinirlerin zedelenmesinden dolayıdır Tonus uyartılara daha çabuk cevap vermemizi sağlar ———————- Bitkide Destek ve Hareket Bitkilerde Destek ve Hareket Selüloz çeper bitkiye şekil kazandırma ve desteklik görevi yaparAyrıca turgor basıncıda desteklikte etkilidirSusuz kalan bir bitkinin,turgor basıncı düşünce, yaprakları buruşur,çiçekleri solar,ancak su verilince tekrar eski haline dönerBitkilerde desteklik görevi yapan pek ve sert dokular bulunurHücre çeperi pektin ve selülozla kalınlaşarak pek dokuyu(kollekima),lignin birikerek sert dokuyu oluştururYine bitkilerde iletim demetleride destekliğe yardımcı olurlar Bitkide Hareket: Bitkiler bir uyarı olduğu zaman durum değiştirme hareketi yaparlarBu hareketlere irkilme hareketleri denirBitkilerde irkilme uyarılma yönüne bağlı olursa tropizma(=yönelme),uyaranın yönüne bağlı olmazsa nasti(=ırganım)hareketleri adını alır Tropizma Hareketleri a-Fototropizma:Bitkinin yaprak veya gövdesinin ışığa yönelmesi (+)fototropizma,kökün ışıktan kaçması(+)fototrpizmadır b-Jeotropizma:Kökün yerçekimi doğrultusunda büyümesi (+)jeotropizma,gövdenin yerçekimine zıt büryümesi (-)jeotropizmadır c-Higrotropizma:Bitki kökünün nemli topraktaki suya yönelmesi (+)higrotropizmadır d-Kemotropizma:Bitki kökünün gübreye yönelmesi (+) kemotropizmadır,asitten kaçması ise (-)kemotropizmadır e-Termotropizma:Isıya yönelim olayı termotropizmadır f-Traumatropizma:Yaraya yönelim olayıdır g-Haptotropizma:Engele yönelim hareketidirSarmaşıkların dokunduğu yere sarılması(+)haptotropizma,köklerin engellerden kaçması(-)haptotropizmadır Nasti Hareketleri a-Termonasti:Ortam sıcaklığına bağlı ırganım hareketleridirLale bitkisinde hava sıcaklığının düşük olduğu günün ilk saatlerinde kapalı,öğlen saatlerinde açık olması b-Sismonasti:Küstüm otunun sarsıntıyla yapraklarını bir yönde kapatması c-Tigmonasti:Böcekcçil bitkilerin böcek yakalamak için yapraklarını kapatması d-Fotonasti:Sarmaşık bitkilerinde ışık varlığında çiçeklerin açılması,ışık yokken çiçeklerin kapanması |
Cevap : İnsanlarda Destek Ve Hareket Sistemi |
12-29-2010 | #3 |
Şengül Şirin
|
Cevap : İnsanlarda Destek Ve Hareket Sistemiİnsanlarda; Hayvanlarda olduğu gibi, insanda da vücuda biçim veren, iç organları koruyan, vücudun dik durmasını ve aktif hareket etmesini sağlayan sistem vardır Bu sisteme destek ve hareket sistemi denir İskelet ve kaslardan oluştuğu için iskelet ve kas sistemi de denir Canlıların hareketini sinir sistemi ve endokrin sistem düzenler ve denetler Hareketler kas, kemik, ve eklemin birlikte çalışmasıyla gerçekleşir İnsanda, destek ve hareket sistemi elemanı olan kemik doku, iskelet adını alır AİNSANDA İSKELET İnsanda iskelet sistemi, vücudun çatısını oluşturur İskelet sistemi hareketi sağlamanın dışında iç or¬ganları koruma, kas ve iç organlara bağlanma yüzeyi oluşturma görevi de yapar İskeleti oluşturan kemikler kalsiyum deposu olarak iş görür Aynı zamanda kemiklerde kan hücreleri de meydana gelir İskelet, anne karnında sekizinci haftaya kadar kıkırdaktır, daha sonra kemikleşme başlar Doğum¬dan sonra kemik gelişimim kalıtsal, bünyesel ve çevresel faktörler etkiler Kemik Yapısı ve Çeşitleri İnsan iskeletin! oluşturan kemikler, şekillerine göre dört grupta incelenir; 1Uzun Kemikler: Kol ve bacaklarda bulunur İki ucu şişkin silindirik kemiklerdir Kemiğin boyuna uzamasını baş kısmı ile gövdesi arasında bulunan kıkırdak doku sağlar Bir süre sonra kemikleşir Bundan sonra kemiğin uzaması eklem kıkırdağı tarafından devam ettirilir En dışta enine büyümeyi ve onarılmayı sağlayan kemik zarı (periost) vardır Baş kısmında dışta ince tabaka halinde sıkı kemik dokusu ortada süngerimsi kemik doku bulunur Gövde kısmı tamamen sıkı kemik dokudan yapılmıştır Ortadaki boşluğu sarı kemik iliği doldurur Süngerimsi kemik dokuda ise kırmızı kemik iliği bulunur 2Kısa Kemikler: Hemen hemen boy ve genişliği birbirine eşit olan kemiklerdir Kısa kemikler dıştan kemik zarı ile sarılmıştır Kemik zarının altında sert kemik, ortada ise süngerimsi kemik bulunur Süngerimsi yapıda kırmızı kemik iliğine rastlanır Kısa kemiklerde kemik kanalı bulunmaz El ve ayak parmakları kısa kemiklerdir 3Yassı Kemikler: Kalınlığı eni ve boyundan az olan kemiklerdir Göğüs, kafatası, kürek ve kaburga kemikleridir Kemik zarı altında sıkı kemik dokusu ve bunun ortasında süngerimi kemik doku yer alır Kırmızı kemik iliği ile doludur Sarı kemik iliğinin yer aldığı bir kanal yoktur 4Düzensiz şekilli kemikler: Değişik şekillerde olan ve genellikle diğer bir kaç kemikle bağlantı kuran ke¬miklerdir Örneğin, omurlar, bazı yüz kemikleri gibiİnsan iskeleti yaklaşık 207 kemikten oluşmuştur İskeleti oluşturan kemik sayışı 207 olarak belirtilmesine rağmen, bazı kaynaklarda bu sayıya kulak (6) ve dil (1) kemikleri de eklenerek sayı artırılmıştır Bazı kaynaklarda ise kuyruk sokumu ve sağrı omurları birleşmiş olarak kabul edildiğinden, kemik sayışı daha az gösterilmiştir, iskelet baş, gövde ve üyeler iskeleti olarak üç bölümde incelenebilir eOval Kemikler: Örnek dizkapağı kemiği İNSANDA İSKELET YAPISI İnsanda iç iskelet kemikten yapılmıştır İskelet oluşturan kemikle yapısal olarak üç kısımda incelenir İNSAN İSKELETİNİN KISIMLARI: 207 kemikten oluşan insan iskeleti baş, gövde, üyeler olmak üzere üç kısımda incelenir 1Baş İskeleti: Beyin, beyincik ve sinir merkezlerini içinde bulundurur Kafatası ve yüz iskeleti olarak iki kısımda incelenir a)Kafatası İskeleti: Alın(1), yan kafa (2), art kafa(1), şakak(2), temel(1) ve kalbur(1) kemiklerinden oluşur Oynamaz eklemlerle birbirlerine bağlanırlar Beyin ve beyinciği tamamen kapatarak korurlar Yalnız omurilik ve sinirlerin giriş çıkışlarını sağlayan delikler vardır b)Yüz İskeleti: Tırnakçık(2), elmacık(2), burun(2), sapan(1), boynuzcuk(2), üst çene(2), damak(2), alt çene(1) kemiklerinden oluşur Oynamaz eklemlerle birbirine bağlanmıştır Sadece alt çene kemiği yarı oynar eklemlerle şakak kemiğine bağlıdır 2Gövde İskeleti: Sinir sistemi ve iç organları korur Vücudu dik tutar Gövdeyi oluşturan kemikler, omurga, kaburga, göğüs, omuz ve kalça kemiklerinden oluşmuştur Omurga, boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan 33 omurun üst üste gelmesi ile oluşmuştur Her omurda iki yan çıkıntı, bir dikensi çıkıntı, omur cismi, omur deliği, omur yayları ve eklem çıkıntıları vardır Üst üste gelen omurlar kıkırdak disklerle birbirine bağlanarak omurgayı oluştururlar Omurlar üst üste geldiğinde omur delikleri birleşerek omurga kanalını oluştururlar Omurga kanalını omurilik doldurur Omurga ortalama 75 cm uzunluğunda, dirençli ve bükülgen, uzun, ‘S’ şeklinde bir kemik dizisidir Omurga bütünüyle ekle alındığında dört eğrilik göze çarpar: Öne doğru dışbükey boyun eğriliği; öne doğru içbükey sırt eğriliği(kifoz); öne doğru dışbükey bel eğriliği (lordoz); öne doğru içbükey sağrı eğriliği Omurga beş bölgeye ayrılır 1Boyun (7) 2Sırt (12) 3Bel (5) 4Sağrı (5) 5Kuyruk sokumu (4) Boyun bölgesinin birinci kemiğine atlas kemiği, ikinci kemiğine ise eksen kemiği denirİç içe geçmişlerdir Boyunun sağa sola dönmesini sağlarlar Sırt bölgesi 12 omurdan oluşur Kaburgalar bir uçları ile sırt omuruna bağlanırlar Bel bölgesi 5 omurdan oluşur Vücudun hiçbir kısmıyla bağlantılı olmadığı için kolaylıkla hareket edebilir Sağrı bölgesi 5 omurdan oluşur İnsanın dik durması ve yürümesinde etkili olan bölgedirKuyruk sokumu 4 omurdan oluşmuştur Bu omurlar birleşerek tek omur halini almıştır Göğüs kemiği vücudun göğüs bölgesinde yer alan üst kısmı geniş, alta doğru sivrilen yassı bir kemiktir Vücudun göğüs kısmında yer alan 15-20 cm boyundaki bu kemiğe göğüs kemiği denir Sap, gövde ve hançerimsi çıkıntı olmak üzere üç kısımdan oluşmuştur Üzerinde enine ibikler ve kas-bağ bağlantı yerleri bulunur On iki çift olan kaburgaların ilk yedi çifti göğüs kemiğine, sekiz, dokuz ve onuncu çiftler ise yedinci kaburgaya bağlıdır Son iki kaburganın uçları serbesttir Yüzücü kaburgalar denir Omuz kemerleri önde köprücük (2), arkada kürek (2) kemiğinden oluşur Kalça kemeri kalça, oturga ve çatı kemiklerinden oluşur Kalça kemikleri birbirleriyle ve sağrı bölgesi kemikleriyle birleşerek leğen denilen yapıyı oluşturur Leğen gövdeye bağlanarak karın bölgesindeki iç organlara alttan desteklik sağlar 3Üye İskeleti: Omuz kemeri ve kalça kemeri ile gövdeye bağlanır Omuz kemeri, önde köp¬rücük, arkada kürek kemiğinden oluşur Bir ucuyla göğüs kemiğine, bir ucuyla kürek kemiğine bağlanır Kal¬ça kemeri, kalça, oturga ve çatı kemiğinden oluşur Bu kemikler önden birbirleriyle, arkadan sağrı omurlarıyla kaynaşarak leğen kemiğini oluşturur Bu yapı gövdeye bağlanarak karın boşluğundaki organlara alttan desteklik verir ve korur Kollar, bir pazu kemiği, bir ön kol, bir dirsek, sekiz el bilek, beş el tarak, on dört el parmak olmak üzere her biri otuz kemikten oluşur Ön kol kemiği, dirsek kemiği tarafına dönme yeteneğindedir Böylece elin ve dışa dönüşü sağlanır Bacak kemikleri, bir uyluk, bir diz kapağı, bir baldır, bir kaval, yedi ayak bilek, beş ayak tarak ve on dört ayak parmak kemiği olmak üzere otuz kemikten oluşur Uyluk kemiği vücudun en uzun ve en sağlam kemiğidir Üstte, yuvarlak ucuyla kalçadaki eklem çukuruna girer Bacağın alt kısmında önde bulunan kemi¬ğe kaval, arkada bulunan kemiğe baldır kemiği denir Kaval kemiği üstten, uyluk kemiğinin alt ucuyla diz eklemini oluşturur Diz kapağı kemiği, diz eklemini korur Ayak iskeletinde bilek kemiklerinin ikisi kaynaşarak topuk kemiğini oluşturur İnsanlar topuk ve parmaklarıyla yere basarlar a)Kol Kemikleri: Pazı(1), ön kol(1), dirsek(1), bilek(8), tarak(5), parmak(14) b)Bacak Kemikleri: Uyluk(1), dizkapağı(1), kaval(1), baldır(1), bilek(7), tarak(5), parmak(14) 2Eklem Yapısı ve Çeşitleri Kemikler, yan yana ve uç uca geldiklerinde görevlerine ve hareket durumlarına göre aralarında bağ¬lantılar yaparlar Bu bağlantılara eklem denir Eklemler hareket derecesine göre üç bölümde incelenir: Oynamaz Eklemler: Kafatası gibi iskeletin hareket etmeyen kısımlarındaki kemiklerde görülür Kemikler, çok sıkı şekilde birbirine testere dişi gibi girinti ve çıkıntılarla bağlıdır (Şekil 314) Az Oynar Eklemler: Hareketleri sınırlı olan eklemlerdir Omurların eklemleri bu tiptir Omurlar birbiri üzerine doğrudan doğruya binmezler, aralarında fibröz kıkırdaktan yapılmış yastıklar (diskler) vardır Aynı zamanda omurlar birbirleriyle ligamentler (kirişler) aracılığıyla bağlanmıştır Kaburgaların göğüs kemiği ile yaptığı eklem de az oynar ekleme örnektir Omurlarda disklerin kaymasıyla bel fıtığı denen omurga rahatsız¬lıkları oluşur Oynar Eklemler: Çoğunlukla vücudun hareket görevini üzerine almış kemikler arasında görülen tam hareketli eklemlerdir Bu eklemlerde, iki kemikten birinin çıkıntısı ile diğerinin girintisi birbirine uyacak şekil¬dedir (Şekil 315) İki kemiğin arasında sinoviyal boşluk olduğundan kemiklerin serbest hareket etmesi sağ¬lanır Eklem kıkırdakları kemiklerin uçunu örterek hem onlara uçlarda düzgünlük verir; hem de kısmen es¬neklik kazandırır Sinoviyal boşluğu içten saran sinoviyal zar vardır “Sinoviyal zar”, kan ve lenf damarların-dan sinoviyal sıvıyı (eklem sıvısı) süzmeye yarar Bu sıvı eklemlerin kaygan olmasını sağlar İleri yaşlarda eklem katılaşmaları bu süzme görevinin bozukluğundan olur Eklemleri oluşturan kemikler birbirlerine ligamentler ve kısmen kaslarla bağlanır Eklemlerin üzerinde eklemi koruyan eklem kapsülü bulunur İSKELET HASTALIK VE RAHATSIZLIKLARI İskeletle ilgili hastalıklar kemikleri(kırıklar, iltihaplar, kanserler vb) ve eklemleri etkiler (çıkıklar, artrozlar vb) etkiler Kırıklar: Doğrudan doğruya kemik üzerine veya çevre dokulara etki eden darbeler ve çarpmalar sonucunda kemik dokusu bütünlüğünün bozulmasına kırık adı verilir Dokuların zayıflamasına bağlı olarak kendiliğinden oluşan kırıklar da görülmekle birlikte, kırıkların büyük bir çoğunluğu travmalar nedeniyle meydana gelir Darbenin şiddetine ve niteliğine göre kemiklerde çatlaklar ve iki veya çok parçalı kırıklar ortaya çıkabilir Kemik parçaları yaradan dışarı çıkıyorsa açık kırıktan söz edilir Klinik açıdan kırık tanısı radyografilerle konur ve değişik şiddette ağrılarla beraber işlev kaybının bulunmasıyla kendini gösterir Tedavinin temeli, zarar gören kemik parçalarının cerrahi yöntemlerle yerine yerleştirilmesinden sonra vücudun o bölümünün hareketsizleştirilmesine dayanır Basit kırıkların tedavisi için dış ateller yeterli olur Buna karşılık parçalı kırıkların tedavisinde cerrahi girişime baş vurulur ve vücutta yabancı cisim tepkimelerine yol açmayan metal çiviler, levhalar ve çubuklar kullanılır Hareketsizleşme süreci içinde vücut kendi kendine yeni bir kemik dokusu üreterek kırık yerin kaynamasını sağlar İlk dönemde kırık parçaları arasında kalan boşluk kan ve lenfle dolar; bu sırada bağ dokusu tomurcukları kan pıhtısının içine yerleşerek bir bağ dokusu nedbesi yaratır Daha sonra kan damarları aracılığıyla komşu kemiklerdeki kalsiyum depolarından sağlanan kalsiyum, nedbenin mineralize olmasını sağlar Damarca zengin kemik zarı bu dönemde önemli bir rol oynamaktadır Kemik dokusunun eski halini kazanabilmesi daha uzun bir sürede gerçekleşebilir Kemik İltihapları: Kemik dokusunu etkileyen iltihabi hastalıklar mikrobik, paraziter(asalaklara bağlı) veya kimyasal kaynaklı olabilir Genellikle alçı uygulanması ve antibiyotiklerin kullanılması hastalığın tedavisi için yeterli olur Büyüme ve Kireçleşme Bozuklukları: En önemli büyüme bozukluğu olan cücelik boyun yetersiz uzaması demektir Cücelik hormon bozukluğuna bağlı olabileceği gibi metabolizma bozukluklarına da bağlı olabilir Nadir görülen bir kalıtımsal hastalık olan akondroplazide ise kemik büyümesini sağlayan büyüme kıkırdakları çok erken yaşta kapanır Aşırı boy uzaması ve irileşme ile kendini gösteren jigantizm hastalığı bazı durumlarda hipofizin aşırı çalışması ve büyüme hormonunun fazla miktarı üretilmesi nedeniyle oluşur Bu hastalığa yakalanan kişilerde iri cüsseye rağmen, kas gücü normalin altındadır ve hassas bir yapı bulunur Kemiklerde ilerleyici kireçsizleşmeye yol açan ve kemik erimesi olarak da bilinen osteoporoz özellikle menopoz dönemindeki kadınlarda ortaya çıkar Hastalığın nedeni hormon düzeninin bozulmasıdır Ur Hastalıkları: Vücudun bütün diğer organları gibi kemiklerde de habis urlar ortaya çıkabilir Ur kemik dokusundan kaynaklanabileceği gibi başka bir organdan kaynaklanan bir metastaza da bağlı olabilir Kemik dokusundan çıkan osteosarkom daha çok çocuklarda ve gençlerde bacak kemiklerinde görülür Daha sık rastlanan ikincil kanserler sıklıkla ileri yaşlarda ortaya çıkar; bunlarda şiddetli ağrılar ve kemik dokusunun ileri derecede hassas hale gelmesi gibi belirtiler bulunur Eklem Hastalıkları: Travmalardan ileri gelen eklem hastalıklarına örnek olarak burkulmalar ve çıkıklar sayılabilir Ayrıca yeni doğanda doğuştan kalça çıkığı adı verilen bir durum görülebilir Romatolojik hastalıklar sınıfında yer alan diğer iki önemli eklem hastalığıda artroz(eklem kıkırdağının tahrip olması) ve artrittir(eklem boşluğunu kaplayan dokunun iltihabı) KAS SİSTEMİ Kaslar kasılabilen, dolayısıyla da hareketleri sağlama özelliği olan yapılardır Vücuda desteklik eder, hareketi sağlar, vücut ısısını meydana getirir Ayrıca iç organları bağlar ve onları askıda tutar Çeşitli organizmalarda farklı kas tipleri vardır Protistlerde çizgisiz kas telcikleri bulunur Basit özellikte olmasına rağmen bir tek hücreli olan paramesyum da kontraktif kofullar kas işlevi görür Omurgasızlarda ise çoğunlukla düz kaslardan oluşur Yavaş ve ritmik kasılırlar Solucanlarda, yumuşakçalarda düz kaslar bulunur Eklembacaklılarda uçma ve sıçramayı sağlayan çizgili kaslar bulunur Tüm omurgalılarda iskeleti hareket ettiren çizgili kaslar, yemek borusunda, midede, bağırsaklar, kan damarlarının duvarlarında, üreme organları ve diğer organ duvarlarında ise düz kaslar bulunur Kaslar düz kas, çizgili kas ve kalp kası olmak üzere üç çeşittir 1Düz Kaslar: Hücreleri mekik şeklindedir Büyüklükleri bulundukları yere göre değişir Çekirdekleri hücrenin orta kısmında bulunur Tek çekirdeklidirler Sitoplazmasına sarkoplazma, hücre zarına ise sarkolemma denir Sitoplazmada görülen, boyuna iplikçiklere ise miyofibril denir Miyofibriller, aktin ve miyozin denilen kas Proteinlerinden oluşmaktadır Kasılmayı bunlar sağlar Düz kaslar istem dışı hareket eden kaslardır Kasılmaları yavaş ve düzenlidir Otonom sinir sistemi kontrolünde çalışırlar Eklembacaklılar hariç tüm omurgasızlarla omurgalıların dolaşım, sindirim, solunum gibi sistemleri meydana getiren organların duvarlarında önemli ölçüde düz kaslar bulunur 2Çizgili Kaslar: İskelet sistemiyle bağlantılı olan kaslardır Beyin kontrolünde isteğe bağlı olarak çalışırlar Kasılma hareketleri merkezi sinir sistemine ait motor sinirlerle kontrol edilir Düz kaslara oranla daha hızlı kasılabilirler Hücreleri uzun ve silindirik şeklinde olup hücre sınırları belirsiz olduğundan çok çekirdekli görülürler Oval şekilli çekirdekler hücrenin kenar kısmında bulunurlar Bir çizgili kasın yapısı tüm bir kastan yapı birimlerine doğru; kas demeti, kas teli, telcikler (miyofibril, aktin ve miyozin proteinleri) olarak sıralana bilinir Sarkoplazma içinde miyofibriller arasında dağılmış zengin bir endoplazmik retikulum ağı (sarkoplazmik retikulum) vardır Miyofibriller özel bir diziliş gösteririler
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : İnsanlarda Destek Ve Hareket Sistemi |
12-29-2010 | #4 |
Şengül Şirin
|
Cevap : İnsanlarda Destek Ve Hareket SistemiBu diziliş açık ve koyu bantlar meydana getir Kas liflerinde açık renkli görülen I bandı, koyu renkli görülen A bandı olarak isimlendirilir I bandını tam ortasında koyu renkli ince çizgi Z bandı olarak adlandırılır A bandının ortasında görülen bölgeye ise H bandı adı verilir Kas dokusunda ard arda gelen iki Z bandı arasındaki bölgeye sakromer denir ve kasılma birimi olarak kabul edilir Miyofibriller çok daha ince ipliklerin düzenlenmesiyle meydana gelmişlerdir Bunlardan kalın ve kısa olanlarına miyozin, ince ve uzun olanlarına ise aktin iplikleri denir Bu ipliklerin temel yapıları proteindir Miyozin iplikleri komşu I bandına geçmezler Aktin iplikleri ise I bantların meydana getiriler ve kısmen iki taraftan A bandının içine girerler Böylece A bantlarının ucunda miyozin ve aktin iplikleri bulunurken orta kısımlarında sadece miyozin iplikleri yer alır Sadece miyozin ipliklerinden oluşan bu kısım H bandını meydana getirir Aktin iplikleri I bandının ortasında birleştikleri yere de Z çizgisi denir Kasa çizgili görünüm bu şekilde kazandırılmıştır I bandı yalnız aktin ipliklerinden, H bandı yalnız miyozin ipliklerinden, A bandı ise hem aktin hem de miyozin ipliklerinden oluşur Kas Proteinlerinin Sıralanışı: Kas telleri aktin ve miyozin proteinlerinden başka hemoglobine benzeyen miyoglobin proteinini içerirler Miyoglobinin görevi kaslarda O2 azaldığı zaman kandan O2 almak ve oksidasyonu sağlamaktır Miyofibrilin O2’e bağlanma kapasitesi hemoglobinden fazladır Çizgili kasların kemiklere bağlandığı yerler sıkı bağ dokudan yapılmıştır Bunlara kas kirişleri veya tendonlar denir İskelet kasları bir taraftan hareketli bir kemiğe bağlanırken diğer taraftan mutlaka hareketli bir ekleme bağlanmışlardır Kemiğe bağlandığı nokta başlangıç noktası, ekleme bağlandığı nokta sonlanış noktasıdır Bu iki tutunma arasında kalan kısım karın kısmıdır İskelet kasları çoğunlukla çiftler halinde çalışırlar 3Kalp Kası: Çizgili kas olmasına rağmen irademiz dışında kasılma faaliyeti gösteriri (Otonom sinir sistemine bağlıdır) Bu kas enine bantlaşma gösterir Kas telleri kısa boylu olup tek çekirdeklidir Birbirine bağlandıkları yerde ara diskler bulunur Sürekli çalıştıkları için oksijen gereksinimleri çok fazladır KAYAN İPLİKLER HİPOTEZİ Bu hipoteze göre kasılma aktin ve miyozin ipliklerinin hareketine bağlı olup ince aktin iplikçiklerinin kalın miyozin iplikçiklerinin üzerinden kaymasıyla gerçekleşir Miyozin iplikçikleri hareket etmez, aktin iplikçiklerinin boyları kısalmaz ama iki elin parmakları gibi iç içe geçerek kayarlar Kasılma sırasında A bandını boyu değişmezken I bandı kısalır, H aralığı yok olur İki Z çizgisi birbirine yaklaşır Böylece kas kasılması gerçekleşir Gevşeme anında ise tam tersi gerçekleşir Kas eski özelliğine kavuşur Bu mekanik olayda bazı kimyasal Maddeler görev aldığı gibi çok miktarda da enerji harcanır Kaslar enerjinin yoğun üretildiği ve harcandığı yerlerdir Bu yüzden kas hücrelerinde ve özellikle kalp kasında mitakondrilerin sayısı oldukça fazladır Antagonize Hareket: İskelet kasları genelde çiftler halinde çalıştığından her grup birbirinin tersine hareket eder Biri kasılırken diğerinin gevşeyip uzaması şeklinde gerçekleşen bu harekete antagonist hareket denir Kalpte kulakçık ve karıncıkların kasılıp gevşemesi ile kol ve bacakların bükülmesi buna örnektir Bu tür kaslara antagonist kaslar denir Eklem dik ve hareketsiz kalırsa her iki grup kas da aynı anda kasılıp gevşer Bu tür kaslara ise sinerjist kaslar denir KAS SARSISI Bir kasa kısa süreli bir uyarının etki ettiğinde kas önce kasılır, sonra gevşer ve eski halini alır, bu olaya kas sarsısı (kasıl sarsılma) denir Kas sarsısını ölçen alete miyograf denir Bu aracın çizdiği grafiğe de miyogram denir Bir kas sarsısı üç evrede tamamlanır IGizli Faz: Uyarmanın alınması ile kasın kasılmaya başlaması sırasında geçen faz IIKasılma Fazı: Kasın giderek kalınlaşıp kısaldığı faz IIIGevşeme Fazı:Kasın kasıl durumundan ilk halini alıncaya kadarki faz Dinlenme fazına geçmeden kasa üst üste verilen uyartılar, kasın normalden fazla kasılmasına neden olur Bu olay birikim denir Birikimde tek tek kas sarsılarının birbirine katılmasıyla uyum içinde kuvvetli kas hareketleri olur Fizyolojik Tetanoz ve Tonus: Çizgili kasların uyarılarak kasılmasını beyin ve omurilikten gelen sinir impulsları sağlar Kas hücrelerinin hepsi bir veya birkaç noktadan sinir hücreleriyle temas halindedir Bir kas, kısa aralıklarla sıkı sık sinir impulsları ile uyarılırsa sürekli bir kasılma hali gösterir Buna fizyolojik tetanoz adı verilir Fizyolojik tetanos halindeki kas gevşemez Normal bir kas dinlenme halinde bile hafif kasılı durumdadır Buna tonus denir Felç ve baygınlık dışında kaslar tonus halindedir Felç gibi nedenlerle hareket yeteneğimizin kaybolması kasların bozulmasından değil, kaslara uyartı taşıyan sinirlerin zedelenmesinden dolayıdır Tonus uyartılara daha çabuk cevap vermemizi sağlar ———————- Bitkide Destek ve Hareket Bitkilerde Destek ve Hareket Selüloz çeper bitkiye şekil kazandırma ve desteklik görevi yaparAyrıca turgor basıncıda desteklikte etkilidirSusuz kalan bir bitkinin,turgor basıncı düşünce, yaprakları buruşur,çiçekleri solar,ancak su verilince tekrar eski haline dönerBitkilerde desteklik görevi yapan pek ve sert dokular bulunurHücre çeperi pektin ve selülozla kalınlaşarak pek dokuyu(kollekima),lignin birikerek sert dokuyu oluştururYine bitkilerde iletim demetleride destekliğe yardımcı olurlar Bitkide Hareket: Bitkiler bir uyarı olduğu zaman durum değiştirme hareketi yaparlarBu hareketlere irkilme hareketleri denirBitkilerde irkilme uyarılma yönüne bağlı olursa tropizma(=yönelme),uyaranın yönüne bağlı olmazsa nasti(=ırganım)hareketleri adını alır Tropizma Hareketleri a-Fototropizma:Bitkinin yaprak veya gövdesinin ışığa yönelmesi (+)fototropizma,kökün ışıktan kaçması(+)fototrpizmadır b-Jeotropizma:Kökün yerçekimi doğrultusunda büyümesi (+)jeotropizma,gövdenin yerçekimine zıt büryümesi (-)jeotropizmadır c-Higrotropizma:Bitki kökünün nemli topraktaki suya yönelmesi (+)higrotropizmadır d-Kemotropizma:Bitki kökünün gübreye yönelmesi (+) kemotropizmadır,asitten kaçması ise (-)kemotropizmadır e-Termotropizma:Isıya yönelim olayı termotropizmadır f-Traumatropizma:Yaraya yönelim olayıdır g-Haptotropizma:Engele yönelim hareketidirSarmaşıkların dokunduğu yere sarılması(+)haptotropizma,köklerin engellerden kaçması(-)haptotropizmadır Nasti Hareketleri a-Termonasti:Ortam sıcaklığına bağlı ırganım hareketleridirLale bitkisinde hava sıcaklığının düşük olduğu günün ilk saatlerinde kapalı,öğlen saatlerinde açık olması b-Sismonasti:Küstüm otunun sarsıntıyla yapraklarını bir yönde kapatması c-Tigmonasti:Böcekcçil bitkilerin böcek yakalamak için yapraklarını kapatması d-Fotonasti:Sarmaşık bitkilerinde ışık varlığında çiçeklerin açılması,ışık yokken çiçeklerin kapanması
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|