Türkün Ateşle İmtihanı Özeti Halide Edip ADIVAR |
04-28-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Türkün Ateşle İmtihanı Özeti Halide Edip ADIVARESERİN KONUSU: Halide Edip Adıvar’ın 1 Dünya Savaşı sonrasından cumhuriyetin ilan edilinceye kadar yaşadığı anıları anlatılmaktadır ESERİN ÖZETİ: 30 Ekim 1918’de İngilizler’in İstanbul’u işgal etmesiyle Türk insanının durumu yorgun, şaşkın ve canından bıkkın bir haldeydi Yıllarca süren savaştan, sefaletten sonra bir de yurdumuzun işgal edilmesi, yani özgürlüğümüzün elimizden alınmak üzere olması Türk insanını bu hale getirmişti İstanbul’da yaşayan, çoğunluğunu genç subayların oluşturduğu milliyetçiler, gizli dernekler kurup İtilaf Devletleri’nin toplattığı silahları Anadolu’ya kaçırmaya çalışıyor, bir yandan da memleket için kurtuluş yolları arıyorlardı Halide Edip, bu derneklerin başkanlarına yakın biri olarak, milliyetçilerin bir araya gelip toplantı yapmak için ne büyük zahmete katlandıklarını bizzat yaşamıştır Halk ise gazeteler sansür altında olduğundan, olan bitenden habersiz, padişahın İngilizler’le kurduğu yakınlıktan ve İngilizler’in medeni bir devlet olmasından dolayı Anadolu’yu Osmanlı Türklerine bırakacaklarını sanıyordu Bizi savaşa sokan ittihatçıların çoğu Meclis-i Mebusan’da vekildi ve halk bunlara tepki duyuyordu Bunu fırsat bilen Tevfik Paşa meclisi kapatmıştı 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’i işgalinden sonra İngilizler Anadolu’ya giden bütün yolları tutmuşlar, tenha yolları da Osmanlı içindeki Hristiyan çetelerine tutturmuşlardı Dernekler faaliyetlerine devam edemez olmuş, Halide Edip gibi milliyetçi kişiler hakkında idam kararları çıkarılmaya başlanmıştı Özellikle Halide Edip’in Sultanahmet mitinginde söylediği “…hükümetler düşmanımız, milletler dostumuz ve kalbimizdeki haklı isyan kuvvetimizdir” sözü şimşekleri kendi üzerine çekmişti Daha fazla İstanbul’da kalamayan milliyetçiler Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkmasıyla Anadolu’ya kaçmaya başlamışlardır Bu kaçış ikişer üçer kişilik gruplar halinde ve çok tehlikeliydi Düzenli olarak silah kaçıran ve milliyetçilerin güvenliğini sağlayan, İzmit’teki ve Adapazarın’daki en kalabalığı 80 kişiden oluşan çetelerdi Bu çeteler, geceleri milliyetçileri köylerde ağırlıyor, yağmur, çamur, yorgunluk gibi zor şartları hiçe sayıyorlardı 11 gün süren yolculuğun ardından Ankara Garı’nda Mustafa Kemal ve halk tarafından karşılanan Dr Adnan ve Halide, o gün bir eve yerleşir ve hemen ertesi gün eski Ziraat akültesi binasında olan karargahta çalışmaya başlarlar Erzurum Kongresi ve Sivas Kongresi’nden sonra yeni bir meclis kurulması zorunluluğu gündeme gelmişti Mustafa Kemal her ilden ikişer milletvekili seçilip Ankara’ya gönderilmesini talep eder 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi kurulur ve Mustafa Kemal meclis başkanı seçilir Bu olaya muhalefet olan Hilafet yanlılarının kurduğu ordu, meclisin kapanması için Ankara’ya doğru yürüyüşe geçer Bu isyanı bastırabilecek bir tek bu çeteler vardı Mustafa Kemal bunları durdurmak için Çerkez Ethem’i görevlendirdi İzmit’te gerçekleşen bu kuvvetlerin çarpışmasından Çerkez Ethem galip geldi Bu galibiyet çetelerin itibarını artırdı Ali Fuat Paşa bile üniformasını çıkarıp dağlara çıkmıştı Çeteler büyük bir kuvvet olmalarına rağmen ordunun himayesine girmeyi reddediyorlardı İhtiyaçlarını da halktan zorla karşıladıkları için de sürekli sorun yaratıyorlardı İlk iş olan düzenli ordunun kurulması, Aralık ayının sonlarına doğru, büyük kavgalarla gerçekleştirildi Ethem’in 3 bin kişilik ordusu, 100 makineli tüfeği ayrıca 4 topu vardı Bu gücüne güvenerek meclise; faaliyetlerinin durdurmasını, halkı yeniden savaşa sokmamasını, İstanbul hükümetiyle işbirliği yapmasını söyleyen bir ültimatom gönderdi Yunanlılar Bursa’ya yürümeye başlamıştı ama Ethem’le Albay Refet, yani kardeşler savaşıyordu Ethem düzenli odunun kuvvetlerine karşı koyamayıp kuvvetlerini geri çekmek zorunda kaldı Ordumuzla 11 Ocak’ta (1İnönü) Eskişehir’in batısında karşı karşıya gelen Yunanlılar Albay İsmet komutasında ağır bir yenilgiye uğradılar Bundan dolayı, toplanan Londra Konferansı’na Ankara’dan da temsilcileri çağırdılar Sevr’in bir benzeri olan bu konferanstan bir sonuç alınamamış ve Yunanlılar Afyaon’dan saldırıya geçmişlerdi 31 Mart’ta (2İnönü) yine bozguna uğratılan Yunanlılar geri çekilmek zorunda kaldılar Bu dönemde askerlere yardım amacıyla Hilal-i Ahmer (Kızılay) Hastahanesi’ne gönüllü olarak hastabakıcı olarak Eskişehir’de, cephe gerisindeki bir hastahanede çalışmaya başladı Bu arada Yunanlılar boş durmuyor İzmir’I bir silah yığınağı haline çeviriyordu Bunda İngilizlerin Yunanistan’a yaptığı silah ve maddi desteğin büyük payı vardır Hazırlıklarını tamalayan Yunanlılar bizim 4 katıumız kadar bir kuvvetle, 9 Haziranda saldırıya geçtiler Bu saldırılara karşı koyamayan ordumuz, toparlanmak için Sakarya’nın doğusuna çekildi Bu geri çekilme mecliste büyük çalkantılara neden oldu Yapılan oylamayla Mustafa Kemal başkomutan seçildi Tekalif-I Milliye emirleri çıkartılıp ordumuzun ikmal işleri halk tarafından yapıldı Ordunun kurulmasında en çok emeği geçen Refet Paşa durmadan çalışıyor, memleketin her tarafını arayıp, tarayıp gönüllü askerler topluyordu Savaş başladığında 25000 askerimiz vardı Bunların 16000’i şehit olmasına rağmen savaş sonunda 40000 askerimiz vardı 2 ay gibi kısa bir sürede hazırlıklarını tamamladı İçindeki milli duygularla sürekli dürtülen Halide, silah altına girmeye karar verir Mustafa Kemal’in karargahında çalışmaya başlar Buradaki görevi, günlük zaiyat raporlarını tutmak ve yabancı gazeteleri takip edip, yabancı kamuoyunun savaşla ilgili düşüncelerini çevirip Mustafa Kemal’e iletmekti Ordumuzun Yunanlılara göre sayısının az olmasından dolayı güzel bir savunma planı yapıldı 25 Ağustos’ta çarpışmalar başladı Fedakar Türk askerleri öleceklerini bilseler bile mevzilerini terk etmeyip çarpışırlar ve mevzilerimize Yunanlıları sokmazlar Savaş 22 gün sürmüş ve dünyanın en uzun süren meydan muharebesi olmuştur 19 Eylül’de başlayan yunan geri çekilişi 16 Eylül günü sonlanmıştı Artık zafer bizimdi Mustafa Kemal’in sabahlara kadar çalıştığını yakından takip eden Halide ona “Savaş bitti Artık dinlenmeye çekilme vaktiniz geldi” dediğinde sert bir tepkiyle “Asıl savaş bundan sonra başlıyor” cevabını almıştı 22 Eylül’de Mudanya Mütarekesi imzalanmış resmi olarak savaş galibiyetimizle bitmişti Yunanlılar kaçarken geçtikleri köyleri yakıp yıkmışlardı Bu savaşta onbaşı rütbesi alan Halide’nin bir görevi daha vardı Tetkik-i Mezalim Heyeti’nin başına geçmek ve Yunanlıların verdikleri zararları tespit etmek, Anadolu insanına ettiği işkenceleri kayıtlara geçirmekti Çok acı olayların yaşandığı Anadolu köylerinde halkın yaşadıkları anlatmakla bitmez Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU, Yusuf AKÇURA ve bir fotoğrafçının olduğu bu heyet çalışmalarını bitirdikten sonra Ankara’ya döner Döndüğünde, asker üniforması giyen küçük çocuklar, Halide’nin dikkatini çeker Bunların neci olduklarını yanındaki yüzbaşıya sorar Bunlar Kazım Karabekir Paşa’nın evlat edindiği, yaşları 6 ile 14 arasında değişen, ailelei savaşta ölmüş, 2 bin kadar yetim Türk çocuğu idi Bu örnek davranışından dolayı Kazım Paşa’yı ziyaret edip tebrik eder Halide Edip yurdumuzun düşmanlardan temizlenmesinden duyduğu huzurla eşyalarını toplayıp İstanbul’a, çocuklarının yanına, doğup büyüdüğü eve döndüğünde Mahmure ablasıyla çocukluk günlerinde olduğu gibi kucaklaşır ESERİN ANAFİKRİ: Her konuda risk almaktan korkup kaçmamalıyız Eğer Mustafa Kemal kendi hakkında çıkarılan idam cezasından korkup bir kenara çekilseydi, bugün, bu ülkede yaşamıyor olacaktık Hiçbir zaman sürü psikolojisiyle bir yere takılıp gitmemeliyiz Yaptığımız her hareketi, söyleyeceğimiz her sözü inceden inceye düşünmeliyiz KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRMESİ: HALİDE EDİP ADIVAR: Kısa boylu, ingilizce ve fransızca bilen, tanştığı insanlarla çabuk kaynaşan, etkili konuşmalar yapabilen vatansever bir kadın, hastabakıcı, gazeteci, yazar, asker, çevirmen ADNAN ADIVAR: Çalışkan, insanlar arasındaki fikir uyuşmazlıklarını gideren, yüreği vatan sevgisiyle dolu bir doktor Sağlık Bakanlığı ve Meclis İkinci Başkanlığı yapmıştır Mahmure: Hlide Edip’in evinde çalışan, ayrıca ona arkadaşlık eden bir mürebbiye ESER HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER: Kitap, ülkemizin kuruluş yıllarında çektiği çileleri başarılı bir şekilde dile getirmiştir Fakat yazarın uslübü günümüz Türkçesine göre biraz ağırdır Cumhuriyetin 5 yıl öncesine kadar olan bölüme ait bilgi edinmek isteyen arkadaşlarıma okumalarını tavsiye ederim KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ: 1882’de İstanbul’da doğmuş, 9 ocak 1964’te İstanbul’da ölmüştür1901’de Amerikan Kız Koleji’ni bitirir bitirmez Salih ZEKİ ile evlenmiş Ayet ve Zeki adında iki oğlu dünyaya gelmiştir Salih ZEKİ’nin ikinci defa evlenmesi nedeniyle ondan ayrılır1917’de ikinci eşi olan Dr Adnan Adıvar ile evlenir Savaş Yıllarında eşi ve Mustafa Kemal için çevirmenlik yapmış, Kızılay’da çalışmıştır Ordudaki çalışmaları nedeniyle önce onbaşılık sonra da başçavuşluk rütbesini almıştır Fakat o, halkın da benimsediği onbaşı rütbesini kullanmıştır 1839’da İstanbul Üniversitesi İngiliz Edebiyatı profesörlüğüne tayin edilmiştir 1950 yılına kadar bu görevinde kalan Halide Edip, 1950-1954 yılları arasında İzmir milletvekili olarak meclise girmiştir |
Cevap : Türkün Ateşle İmtihanı Özeti Halide Edip ADIVAR |
12-12-2010 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Türkün Ateşle İmtihanı Özeti Halide Edip ADIVARHalide Edip, halk arasında dolaşıp, herkesi dinlerken kadınların memleket meselesine erkeklerden daha hassas olduğuna inandığını söyler Bu da kitapta ilgimi çeken konulardan birisidir Halide Edip savaş dönemine bir kadının gözüyle bakıp bize onların çektiklerini kitapta çok güzel anlatmıştır Savaş döneminde, Türkler’in görüşünü dış ülkelere bildirmek çok güçtü Burada bazı Amerikan muhabirlerin ve bazı şahsiyetlerin doru düşünceleri çok işe yaramıştır Onlar sayesinde Türkler’e karşı verilen peşin hükümlere rağmen, bizim görüşümüz Batı’ya sızmaya başlamıştır Bu arada İzmir Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir Halide Edip ilk açık halk mitingini Fatih’te yapmıştır Halide Edip, söyledikleri onu izleyenlerin gözlerinden ilham alarak söylediğini belirtmiştir Daha sonra Halide Edip meşhur Sultanahmet mitinginde konuşmuştur Kitabın ilerleyen bölümlerinde Halide Edip’in, Dr Adnan, Binbaşı Reşit, Rıza Bey, Cami Bey ile Anadolu’ya kaçışlarını anlatılır Büyük zorluklarla, yakalanma tehlikesiyle, soğukla,hastalıkla, zor şartlar altında yapılan uzun yolculuklardan sonra Ankara’ya ulaşılır Asıl iş Ankara’da başlar Ankara’da Halide Edip, Yunus Nadi Bey ile Anadolu Ajansını kurar Bu ajans haberlerini telgrafhanesi olan yerlere göndermek ve olmayan yerlere de camilere ilan halinde yapıştırmaktı Kitabın ilerleyen Halide Edip kaldığı köydeki evini, köpek dostlarını, yardımcılarını, köyde yaşanan olayları anlatmaktadır 23 Nisan 1923’te meclis açılmıştı Mustafa Kemal, Meclis Reisi olacaktı Yabancı kuvvetler kadar içteki karışıklıklar kadar önemli bir hal almıştır Kardeşler arasında kan dökülmeye başlamıştı Halide Edip, o günlerde adeta görünmeyen bir elin Türk milletine yeni bir veçhe vermeye çalıştığını söylüyor Millet meclisinde iki ülkü mücadele halindeydi Garp mefkuresi ve Şark mefkuresi İlerleyen zamanda, başıbozuk kuvvetlerin durumu daha da karıştı Bazıları yeni orduya geçti, Fakat Edhem’in etrafında hala güçlü bir kısım bulunuyordu Bu sırada İngiltere’nin doğuda kaybettiği itibarı L George, buradaki Türk hakimiyetine son vererek yerine Yunan İmparatorluğu kurarak yeniden kazanmaya çalışıyordu Bu arada Yunanlılar Bursa’ya hücum ediyordu İnönü’deki ilk savaş, düzenli ordunun birinci galibiyetiydi Ankara’da sevinç sonsuzdu Halide Edip, Kızılay tarafından askerlere hediyeler götürmek üzere gönderildi Halide Edip yanına yardımcısı Fatiş’i ve köpeği Yoldaş’ı da yanına aldı Türk ordusu bu çetin savaş günlerinde, köylerde çok yardıma ihtiyacı vardı Bu yardımı da sade Ankara’da bulunan Hilal-i Ahmer’den görebiliyordu Bunu Ankara kadınları hazırlamışlardı Bu arada, İstanbul ve Ankara kadınları arasındaki farkı gördüğünü söyleyen Halide Edip şöyle devam ediyor Ankara’daki İstanbul kadınları, umumiyetle, memur yada mebus karısı idiler, iyi tahsil görmüş, modern ve her işe atılmaya hazır kimselerdi Ankara kadınları İstanbullular’dan uzak duruyorlardı İstanbul kadınları ise şuuraltı bir yükseklik duygusu taşıyorlardı Kitabın ilerleyen bölümünde Halide Edip, cepheye nasıl katıldığını anlatıyor Halide Edip onbaşılıkla askeri yaşantısına başlamıştır Önce Sakarya cephesine gitmiştir Halide Edip burada her gün, muhtelif fırkaların insan, mühimmat ve silah bakımlarından kuvvetini tespit edecek, not alacaktı Halide Edip bu görevinde yaşadıklarını, karşılaştığı olayları, insanların nasıl birbirlerini öldürdüklerini anlatarak kitabına devam etmiştir Halide Edip, kitabın son bölümlerinde Yunanlıların çekildikleri yerleri nasıl mahvettiğini, oradaki halka nasıl zulüm yaptıklarını, Yunanlıların İzmir’den nasıl atıldığını, Mustafa Kemal’in Fikriye hanımla yakınlaşmasını, Lozan Konferansının hazırlıklarını anlatmıştır Bu kitap o döneme bir kadının gözüyle bakmıştır Savaşta yaşananları tüm çıplaklığıyla anlatmıştır Bu kitap sayesinde Türk insanının özellikle Türk kadınının Kurtuluş Savaş’ımızda ne büyük katkısı olduğunu, yüceliğini bir kez daha anladım Bu kitap sayesinde Mustafa Kemal’in hem askeri kişiliğini hem de özel hayattaki kişiliğini daha iyi anladım Türk’ün ateşle olan imtihanından büyük bir başarıyla çıkışını Halide Edip çok etkileyici bir şekilde anlatmıştır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|