Yahya Kemal Beyatlı |
04-28-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Yahya Kemal Beyatlı(2121884 - 1111958) Şâir, Üsküp’te doğdu Asıl adı Mehmed Âgâh’tır Babası adliye memurlarından Nİşli İbrahim Naci Bey, annesi Naki-ye Hanım’dır İlk öğrenimini Üsküp’te yaptı Orta öğrenimine Selanik’te başlayıp 1902′de geldiği İstanbul’da Vefa Li-sesi’nde tamamladı 1903′te Fransa’ya gitti Bir kasaba okulunda bir yıl Fransızca öğrendikten sonra Paris’te Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okudu 1912′de İstanbul’a gelerek üniversitede çeşitli dersler verdi (1915-1923) Urfa milletvekili otdu (1923) Varşova ve Madrit elçiliklerine tâyin edildi Sonra Tekirdağ (1935-1942) ve İstanbul (1943-1946) milletvekilliklerinde bulundu Büyükelçi olarak Pakistan’a gitti (1948), bir yıl sonra emekli olarak İstanbul’a döndü İstanbul’da öldü Kabri Rumelihisarı Mezarlığı’ndadır XX’inci asrın en büyük Türk şairlerindendir, ilk şiirlerinde Servet-i Fünun şâirlerinin etkisi vardır Bu şiirler Irtika ve Malûmat dergilerinde yayınlanmıştır Fransa’ya gidince Bodlaire ve Verlaine gibi şâirleri okuyarak Batı şiirini tanıdı Albert Sorei’in tarih derslerinin etkisi ile de millî tarihe yöneldi Dîvan şiirini Batı şiirinin bütünlük anlayışı içinde ele alarak yeni şiirler yazdı Yahya Kemâl, Osmanlı kültür ve medeniyetine hayrandır İstanbul’u bu medeniyetin sembolü olarak görmüş, eserlerinde bu şehri semt semt anlatmıştır Şiirlerinde duygu, düşünce ve hayâli ustaca kaynaştır-mıştır Aşk, tabiat, deniz, sonsuzluk, ölüm ve kahramanlık temaiarını işlemiştir Şiirin iç ahengini ön plana almış, mûsikîye büyük önem vermiştir Bu yüzden şiirlerinin tamamını (Ok şürı hâriç) aruz vezni İle yazmıştır Dilde mûsikîyi de Osmanlıca’da ve yaşayan Türkçe’de en çok kullanılan, mü-zikal değeri olan kelimeleri tercih ederek sağlamıştır Şiirleri ifade bakımından yeni, ruh bakımından tarihî ve millî özellik gösterir Türk tarihini 1071 Malazgirt Savaşı’ndan geriye götürmez, topraklarımızı da Osmanlı sınırları dışında görmez Son zamanların en iyi rubâî şâiridir Mensur eserlerinde onu usta bir yazar olarak aörürüz Eserleri: 1 Şiirlerini önce Yeni Mecmua’da (1918) yayımladı Sonra Dergâh, Şâir, Nedim,” Büyük_Mecmua, Tavus, İnsan, Akademi, Fotomagazin, İstanbul, Âiie, Hayat, İstanbul Haftası gibi dergiier iie Akşam, Cumhuriyet ve Hürriyet gazetelerinde yayımlandı Şiirler ve nesirleri, ölümünden sonra Yahya Kemâl Enstitüsü tarafından neşredildi Bunlar: 1 Kendi Gök Kubbemiz (1961), 2 Eski Şiirin Rüzgârıyle (1962), 3 Rubailer- Hayyam Rubailerini Türkçe Söyleyiş (1963), 4 Aziz İstanbul (Nesir, 1964), 5 Eğil Dağlar (Millî Mücâdele yazıları, 1966), 6 Siyâsî Hikâyeler (1968), 7 Siyâsî ve Edebî Portreler (1968), 8 Edebiyata Dâir (1971), 9 Çocukluğum, Gençliğim, SiyasîveEdebîHâtırâlarım(1973),10Târİh Musahabeleri (1975), 11 Bitmemiş Şiirler (1976), 12 Mektuplar-Makaleler (1977) Şâir hakkında elliye yakın kitap yayımlanmıştır Yahya Kemal Beyatlı (2 Aralık 1884 - 1 Kasım 1958), Türk şair ve yazar 1884 Üsküp'te dünyaya geldi Asıl adı Ahmed Agâh'tır İlköğrenimini Üsküp'te gördü İstanbul Vefa Lisesi mezunudur Başlangıçta Sultan II Abdülhamit yönetimine karşı muhaliflerin safında yer alarak Paris'e gitti Fransa'da siyasal bilgiler okurken hocası Albert Sorrel'in etkisinde kaldı ve düşüncelerinde değişmeler oldu Yahya Kemal Yahya Kemal Beyatlı ( 2 Aralık 2 Aralık Gregorian Takvimine göre yılın 336 günüdür Sonraki sene için 29 (Artık yıllarda 30) gün var 1884 - 1884 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler 1 Kasım 1 Kasım Gregorian Takvimine göre yılın 305 günüdür Sonraki sene için 60 (Artık yıllarda 61) gün var 1958), yirminci yüzyıl Türk Edebiyatının şâir ve yazarlarından 1884’te Üsküp’te doğdu İlk öğrenimini Üsküp’te yaptı Selânik İdâdîsinde başladığı orta öğrenimini 1902’de geldiği İstanbul Vefâ İdâdîsinde tamamladı İkinci Sultan Abdülhamîd Han devrinde Jön Türkler cereyânına kapılarak, 1903’te Paris’e kaçtı Orada Meaux Kolejinde Fransızcasını ilerlettikten sonra Siyâsal Bilgiler Fakültesine girdi Dokuz yıl kaldığı Paris’ten döndükten sonra Darüşşafaka’da târih ve edebiyat öğretmenliği, Dârülfünun’da çeşitli dersler okuttu Bu vazifelerini sürdürürken çeşitli gazetelerde “Süleyman Sâdi” mahlasıyla makâleleri çıktı Türk Ocağındaki konferans ve sohbetleriyle sanat, târih ve milliyetçilik üstündeki yeni fikirlerini aydın çevrelere benimsetti Şiirlerini ilk defâ Birinci Dünyâ Harbi sıralarında Ziya Gökalp’in çıkardığı Yeni Mecmua’da neşretmeye başladı Birkaç şiiriyle çok geniş bir şöhret kazandı Mütâreke yıllarında bâzı gençlerle berâber Dergâh dergisini çıkardı İki yıl kadar süren bu dergide şiir ve makâleleri yayınlandı Mütâreke yıllarında ve Anadolu Kurtuluş Mücâdelesi yıllarında bu hareketi destekleyen ve değerlendiren, güçlü ve cesâret dolu yazılarıyla milliyetçi gençliğin lideri durumuna geçti Ankara’ya geçip Hâkimiyet-i Milliye gazetesine başyazar oldu Lozan’a giden Türk heyetine müşâvir sıfatıyla katıldı Lozan’dan döndükten sonra birkaç dönem, Urfa, Yozgat, Tekirdağ ve İstanbul’dan milletvekili seçildi Varşova, Madrit, Lizbon elçiliklerinde bulundu Bir yıl Pakistan Büyükelçiliğinde bulunduktan sonra emekliliğini isteyerek, yurda döndü 1 Kasım 1958’de İstanbul’da vefât etti Ertesi gün vasiyeti üzerine Rumelihisarı Mezarlığına gömüldü Yahya Kemal Beyatlı hayatı Yahya Kemal, 1884 yılında Yenimahalle Üsküp'te dünyaya gelmiştir Annesinin ismi Zeynep babasının ise Salih Alp'dır Asıl adı Ahmed Agâh'tır İlköğrenimini Üsküp'te; orta öğrenimini Selanik ve İstanbul Selanik Yunanistan'ın ikinci büyük şehridir Selanik'in nüfusu 800764 yakındır ve coğrafî koordinatları 40°38′kuzey enlemi ve 22°58′doğu boylamındadır Önemli turistik ziyaret yerleri Beyaz Kule ve Arkeoloji Müzesi'dir Vefa idadilerinde tamamladı 1903 yılında Paris'e giderek bir yıl bir kolejde Fransızca’sını ilerlettikten sonra Siyasal Bilgiler Fakültesine girdi 1912 yılında yurda döndükten sonra dil ve tarih konularında makaleler yayınladı 1915 yılında Darülfünun (Üniversite) öğretim kadrosuna atandı Paris Fransa'nın başkenti ve Île-de-France bölgesinin merkezidir ve Seine nehri'nin üzerine kurulmuştur Tüm dünyada anıtları, sanatsal ve kültürel yaşamı ile tanınmış olan Paris aynı zamanda dünya tarihinde önemli bir şehir olmakla birlikte, başlıca ekonomik ve politik merkezler arasında yeralmakta ve uluslarası taşımacılığın geçiş noktalarından birini oluşturmaktadır Moda ve lüksün dünya başkentidir ve "Işık Şehir" (Ville de Lumière) diye de anılmaktadır Kurtuluş Savaşının bitimine doğru (1923) Ankara'ya geçerek Kurtluş savaşlarına ilişkin liste için tıklayınız Hâkimiyeti Milliye gazetesinde başyazar oldu 1923 yılında Urfadan milletvekili seçildi ve Detaylı bilgi için bakınız; Şanlıurfa 1926 yılına kadar bu görevde kaldı 1926'da Varşova, 1929'da Madrid elçiliklerine atandı İspanya'nın başkenti 1931'de yurda geri döndü Tekirdağ ve İstanbul milletvekili olarak 1935- 1946 yılları arasında yeniden parlamentoya girdi 1949'da Pakistan büyük elçisi iken emekliye ayrıldı İstanbul'da öldü Rumelihisarı mezarlığında gömüldü Spor ve Sergi Sarayı civarındaki parka bir anıtı dikildi (1968)Sanatçı kişiliği Kişiliğini Paris’te yazarken ünlü tarihçi Albert Sorel’in derslerinden aldığı tarih zevkiyle, Fransız şairlerinin (Jean Moreas, Baudelaire, Verlaine, vb) ölçü ve biçim güzelliklerinde buldu Paris’e gidişi, Pakistan, 1947'de İngiliz sömürgesindeki Hindistan’dan, yaşanan kanlı bir mücadele sonrası ayrılarak 14 Ağustos 1947’de kurulmuştur Güney Asya’da (20° 46’ - 36° 55’) kuzey enlemleri ve (60° 52’-92°41’) doğu boylamları arasında yeralan, doğusunda Hindistan, batısında Afganistan veİran, kuzeydoğusunda Çin ve güneyinde Umman Denizi ile komşu olan bir ülke Daha sonrasında yine bir bölünme yaşayıp, batısı bugünkü Pakisatan doğusu da Bangladeş olmuştur IIAbdülhamit baskısından bir kaçış olduğu halde, orada siyasi faaliyetlere katılmayarak sanat çevrelerinde kendini yetiştirdi Paris öncesi Hamid ve Servet-i fünun şiiri etkisinden kendisini böylelikle kurtardı, klasik divan şiirimizi Batı şiirindeki bütünlük anlayışıyla ele aldı Avrupa dönüşü Avrasya olarak bilinen eski dünya kıtasının batısındaki büyük yarımada olan Avrupa, Sami dillerde Erep (yahut Irib) Güneşin Battığı taraf anlamına gelir Fenikelilerden Yunanlılara geçen bu ad, Yunanca'da Europa olmuş ve Ege Denizi'ne göre batıda bulunan ülkelere bu ad verilmiştir Yeni Mecmua’da "bulunmuş sayfalar" başlığıyla yayımladığı gazel ve şarkılarla tanındı (1918) Bu neoklasik şiirler, onun çıkış noktasının Osmanlı tarih ve şiiri olduğunu gösterdiği gibi, sonradan yeni şekiller ve sade dille yazdıklarında da şairin genel olarak Osmanlı medeniyet ve kültürüne bağlı kaldığı görülür Onda tarih, vatan, millet ve İstanbul sevgisi, hep bu açıdan işlenir Osmanlı medeniyeti yüzyıllar boyu en yüce eserlerini İstanbul’da yarattığı için, Yahya Kemal’deki İstanbul, Boğaziçi ve Türk musikisi hayranlığına, tabiat güzellikleri yanı sıra, tarih değerleri de girer Duygu, düşünce ve hayali ustalıkla kaynaştıran şair, pek çoğuna hikaye karakteri verdiği lirik-epik şiirlerinin konularını aşk, tabiat, deniz, ölüm ve sonsuzluktan da alır İç ahengi her şeyden üstün tutuşu, şiiri "musikiden başka türlü bir musiki" kabul edişi; "Ok" şiiri bir yana, bütün şiirlerini, bu ahengin sağlanmasına daha elverişli gördüğü aruzla yazmasına sebep oldu Yahya Kemal, şiirlerini, makale ve hikayelerini sağlığında kitaplarda toplamamış, eserleri dergilerde, dağınık kalmıştı Ölümünden sonra dostları ve hayranları tarafından bir Yahya Kemal’i Sevenler Cemiyeti kurulduğu gibi, İstanbul Fetih Cemiyeti’ne bağlı bir de Yahya Kemal Enstitüsü ve Müzesi açıldı (1961) Bu Enstitü’nün yayımlamaya başladığı Yahya Kemal Külliyatı’nda şairin ilk üçü şiirlerini, diğerleri makale, deneme ve anılarını derleyen eserleri çıktı Eserleri Kendi Gök Kubbemiz(1961) Eski Şiirin Rüzgariyle(1962) Rübailer ve Hayyam Rübailerini Türkçe Söyleyiş (1963) Aziz İstanbul(1964), Eğil Dağlar(1966), Siyasi Hikayeler(1968) Siyasi ve Edebi Portreler(1968) Edebiyata Dair(1971) Çocukluğum,Gençliğim,Siyasi ve Edebi Hatıralarım(1973) Tarih Müsahabeleri(1975) Bitmemiş Şiirler(1976) Mektuplar-makaleler(1977) Eserlerinden örnekler Rindlerin Akşamı Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç; Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile, Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece Gurûba karşı bu son bahçelerde, keyfince, Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül Ya lâle açmalıdır göğsümüzde yâhut gül mefâilün feilâtün mefâilün feilün (fa'lün) endülüs'te Raks Zil, şal ve gül Bu bahçede raksın bütün hızı Zevk akşamında Endülüs üç def' kırmızı Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir İspanya neş'esiyle bu akşam bu zildedir Yelpâze çevrilir gibi birden dönüşleri, İşveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri Her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır; İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır Alnında halka halkadır âlşüfte kâkülü, Göğsünde yosma Gırnata'nın en güzel gülü Altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir; İspanya varlığıyle bu akşam bu güldedir Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi; Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kerre öpmeli Gözler kamaştıran şala, meftûm eden güle, Her kalbi dolduran zile, her sîneden: "Ole!" mef'ûlü fâilâtü mefâîlü fâilün Yahya Kemal Yahya Kemal Beyatlı Asıl adı Ahmed Agâh olan Yahya Kemal, 2 Aralık 1884'te Üsküp'te doğmuştur Üsküp Belediye Başkanı Nişli İbrahim Naci ile şair Lefkoşçalı Galip'in yeğeni olan Nakiye Hanım'ın oğludur Yahya Kemal, "islâm tesettürünün en şedîd bir muhitinde doğduğunu, yaşadığını ve öldüğünü" söylediği annesinin okuma-yazma bilmediğini ve "çok kuvvetli mutekid olduğunu" belirtmektedir Çocukluk yıllarını, sonradan şiirnie de yansıyacak olan Rakofçi Çiftliği'nde geçiren Yahya Kemal, önce, babasının "eti senin kemiği benim" sözleriyle Gani Efendi adlı Hoca'ya teslim ettiği Yeni Mektep'e gitmiş, ancak buradaki öğrenciliği pek başarılı geçmeyince Üsküp'te yeni açılan Mekteb-i Edep'e kaydedilmiştir Kendisi bu okul değiştirme olayına değinirken, "bu bana müslümanlıktan çıkmak gâvurluğa karışmak gibi bir şey göründü() Yeni Mekteb'den Mekteb-i Edep'e geçişim Şark'tan Avrupa'ya geçişim oldu" demektedir Yahya Kemal daha sonra Üsküp İdadisi'ne girmiş (1892), ailesini Selanik'e nakledince oradaki İdadi'ye girmiş, annesinin ölmesi, babasının yeniden evlenmesi üzerine tekrar Üsküp'te okumak zorunda kalmıştır 1902'de yatılı olarak Selanik'te okumuş, bir süre tekrar Üsküp'te okuduktan sonra İstanbul'a gönderilmiştir (1902) İstanbul'da Vefa İdadisi'nde okuyan Yahya Kemal, Mühendishane mezunu olan ancak ilerici düşüncelerinden ötürü askerlikten çıkarılan Serezli Zeki Bey'in etkisinde kalarak Jön Türk olmak üzere Paris'e kaçmıştır (1903) Şunları yazmaktadır: "Alafranga neslin bir çok çocukları gibi bir Paris sevdasına tutulmuştum () Memleketi zindan, Avrupa'yı nurlu bir âlem gibi görüyordum İstanbul'un hafiyelik havasından ürkmüştüm () Kendi millî muhitimin cenderesinden kurtulmak, Tevfik Fikret'in şiirinde, Halid Ziyâ'nın nesrinde ve bu iki müteceddidin peşine takılmış gençlerin eserlerinde, Fransızcadan tercüme edilmiş romanlarda gördüğüm âleme atılmak istiyordum" Paris'te bir yıl yatılı olarak Meaux Okulu'nda okuyup Fransızcasını ilerleten Yahya Kemal, daha sonra Siyasal Bilgiler Yüksek Okulu'na girmiştir (1904) Bu sırada Ahmed Rıza, Abdullah Cevdet, Samipaşazade Sezai, Prens Sabahattin gibi ileri gelen Paris Fransa'nın başkenti ve Île-de-France bölgesinin merkezidir ve Seine nehri'nin üzerine kurulmuştur Tüm dünyada anıtları, sanatsal ve kültürel yaşamı ile tanınmış olan Paris aynı zamanda dünya tarihinde önemli bir şehir olmakla birlikte, başlıca ekonomik ve politik merkezler arasında yeralmakta ve uluslarası taşımacılığın geçiş noktalarından birini oluşturmaktadır Moda ve lüksün dünya başkentidir ve "Işık Şehir" (Ville de Lumière) diye de anılmaktadır Jön Türkler'le ilişki kuran Yahya Kemal, Abdülhak Şinasi Hisar ve sonradan İstanbul'da doğmuştur (1888) Osmanlı İmparatorluğu döneminde yayımlanmış ilk yazın dergilerinden olan Hazine-i Evrak'ı (1881-1882) çıkaran Mahmut Celâlettin oğludur Tanzimat Edebiyatı'nın iki ünlü şairinin (Şinasi ve Abdülhak Hamit) adları verilmiştir Türkiye Komünist Partisi'nin lideri olan Şefik Hüsnü ile dost olmuş, 1912 yılında İstanbul'a dönmüştür Dokuz yıl kaldığı Paris'ten İstanbul'a dönüşü talihsiz bir savaş gününe rasgelmektedir: "İtalya'nın Trablusgarp'u istilâsı münâsebetiyle Boğazlar kapalıydılar" İstanbul'a dönen Dr Şefik Hüsnü (Deymer) (1887, Selanik - 1959, Manisa), Türk tıp doktoru ve siyasetçiydi Darüşşafaka'da edebiyat ve tarih öğretmenliği yapan (1913) Yahya Kemal, Medretü'l-Vaazin'de de uygarlık tarihi dersleri vermiştir (1914) Daha sonra Darülfünun'da uygarlık tarihi, batı edebiyatı tarihi ve Türk edebiyatı tarihi derslerinde "müderris" olarak görev almış (1916-1919), Mütareke'den sonra Ati, İleri, Tevhid-Efkâr Hakimiyet-i Milliye gazetelerinde ve arkadaşlarıyla çıkardığı Dergâh dergisinde Millî Mücadele'yi destekleyen yazılar yazmıştır Barış antlaşması için Lozan'a giden heyette danışman olarak yer almış (1922), daha sonra Urfa milletvekili olmuştur (1923) Cumhuriyet'in ilanından sonra bkz Türkiye Cumhuriyeti`nin ilanı Varşova (1926) ve Madrid'te (1929) orta elçi olarak görev yapan Yahya Kemal, Madrit'teyken Lizbon elçiliğini de yürütmüştür (1931) Daha sonra Yozgat (1934-35), Tekirdağ (1935-1943), ve İstanbul (1943-1946) milletvekili seçilmiş halkevleri sanat danışmanlığı yapmış ve Pakistan Büyükelçisi iken emekli olmuştur (1949) Yahya Kemal hiç evlenmemiş, ömrünün son yıllarını Park Otel'de geçirmiştir Tutulduğu müzmin bağırsak kanamasının tedavisi için Paris'e gitmiştir (1957), ancak iyileşememiş ve bir yıl sonra aynı hastalıktan kaldırıldığı Cerrahpaşa Hastanesi'nde ölmüştür (1958) Ölümünden sonra İstanbul'da Yahya Kemal'i Sevenler Derneği ile Yahya Kemal Enstitüsü kurulmuş, bir Yahya Kemal Müzesi açılmıştır Beşiktaş'taki Barbaros Serencebey Parkı'na heykeli dikilmiştir Yazın Yaşamı Daha İspanya'nın başkenti Selanik İdadisi'nde "Esrâr" takma adıyla şiirler söyleyen Yahya Kemal , "şiire bir aşkla başladım" demekte, ilk şiirini mahallelerinde oturan Redife adındaki genç kız için "türkü güftesi olarak" yazdığını belirtmektedir İlk yayımlanan şiirinin, hiç görmediği İstanbul'u "tasvir eden" "Hâtıra" adlı ve "mübtedi gençlerin pek bilmediği muzâri vezni ile yazılmış bir manzume olduğun" belirten Yahya Kemal, bu ilk ürününün İstanbul'da yayımlanan Terakkî mecmuasında çıktığını bildirmektedir İstanbul'a geldikten sonra Tevfik Fikret'in, Cenap Şahabettin'in şiirlerini tanıyan Yahya Kemal, Servet-i Fünun şiirinin etkilerini taşıyan gençlik şiirlerini Ağâh Kemal imzasıyla İrtika, Mâlumat dergilerinde yayımlamıştır Bu yıllarda, akrabalarından Abdurrahmanpaşazade İbrahim Bey'in evinde Hacı Arif Bey yönetiminde yapılan icra fasıllarını izleyerek Türk müziğini yakından tanımış, klasik bestecilerimizi derinden anlayıp sevmiştir Paris'te bulunduğu yıllarda Fransız sembolistlerinin yapıtlarına yakınlık duyan yahya Kemal, şunları yazmaktadır: "Gerçi Hugo'yu iyi anlıyordum, gerçi Gautier'yi ve De Banville'i iyi anlıyordum, gerçi Baudelaire ve Verlaine'i sıtmalı bir ibtilâ ile seviyordum, gerçi şahsî şairliğin en son nümuneleri olan Maeterlinck, Verhaeren gibi şiirleri yakından biliyordum, lâkin zevkim, bütün bu şairlere nisbetle çok geri sayılan Jose Maria de Heredia'nın şiiri üzerinde durmuştu" Yahya Kemal Heredia aracılığıyla, sonraki yıllarda şiir anlayışını kökten değiştirmesine yol açacak Latin ve Yunan şiirini tanımış, Heredia'nın sonnet'lerinde "şiirin asıl madenine eliyle dokunduğu" duygusuna kapılmıştır Paris'te Yahya Kemal'i derinden etkileyen ve tarih görüşünün oluşmasını sağlayan ikinci kişilik Albert Sorel olmuştur Bu iki etkiyle Türkiye'ye dönen Yahya Kemal, 1918'de Yeni Mecmua'da yayımladğı şiirleriyle büyük ilgi uyandırmış, daha sonra Edebî Mecmua, Şair, Büyük Mecmua, Şair Nedim, Yarın, İnci ve kendi kurduğu Dergâh dergilerinde yer alan yapıtlarıyla kendisini bir yol açıcı olarak kabul ettirmiştir Bir anlamda modern Türk şiirinin başlatıcısı sayılan Yahya Kemal, "Hayal Şehir" adlı şiiriyle İnönü Sanat Armağanı'nı kazanmıştır (1948) Yahya Kemal'in yapıtları ölümünden sonra, sağlığında kendisinin tasarladığı başlıklar altında yayımlanmıştır Yapıtları Şiir: Kendi Gökkubbemiz (1961), Eski Şiirin Rüzgârıyle (1962), Rubâîler-Hayyam'ın Rubâîlerini Türkçe Söyleyiş (1963), Bitmemiş Şiirler (1976), Düz Yazılar : Aziz İstanbul (1964), Eğil Dağlar (1966- Millî Mücadele yazıları), Siyasî Hikâyeler (1968), Siyasî ve Edebî Portreler (1968), Edebiyata Dair (1971), Çocukluğum, Gençliğim, Siyasî ve Edebî Hatıralarım (1973), Tarih Musahabeleri (1975), Mektuplar ve Makaleler (1977) |
Cevap : Yahya Kemal Beyatlı |
11-27-2010 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Yahya Kemal BeyatlıFransa’da 9 yıl kaldı Fransız Edebiyatı’nı ve edebiyatçılarını yakından tanıma imkânı buldu Onlardan etkilendi Doğu Dilleri Okulu’na devam ederek Arapça ve Farsça’sını geliştirdi Divan şiiri üzerinde yoğunlaştı 1913 yılında İstanbul’a döndü Darüşşafaka, Medresetü’l-Vâizin ve Darülfünûn’da tarih ve edebiyat dersleri okuttu Gazete ve dergilerde yazılar yazdı Lozan Konferansı’na katıldı 1923′te Urfa Milletvekili seçildi Çeşitli ülkelerde diplomatik görevler alarak Türkiye’yi temsil etti Yozgat, Tekirdağ ve İstanbul Milletvekilliği yaptı Pakistan Büyükelçiliği görevindeyken emekli oldu (1949) ve yurda döndü Tedavi için Paris’e gitti Bir yıl sonra da öldü (1958) Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en büyük temsilcilerinden birisidir Aruzla yazmıştır Klasik şiirimizin temel özelliklerine bağlı kalarak, kendine özgü bir şair olmuştur Sanatta ve edebiyatta millî ve manevî değerlere bağlı kalmıştır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|