11-26-2010
|
#1
|
Şengül Şirin
|
İşâretin Delâleti
İŞÂRETİN DELÂLETİ
Bir fıkıh usulü kavramı olan işâretin delâleti; lafzın ibaresinin dışında, fakat ibarenin bir neticesi olarak delâlet ettiği şeydir Nassın işareti ile sabit olan hüküm, sözün kendisi için söylenmediği; fakat, ekleme ya da eksiltme yapılmadan lafzın manası düşünmek suretiyle anlaşılan hükümdür
Nassların işaretleri, iltizamî ve mantıkî mânâlar olup, ibârenin delâlet ettiği şeylere dahildirler Nassın işaret ettiği bu mânâları ancak, nassları anlamada ihtisas sahibi olan, fıkıh nosyonuna sahip ve Arapça'nın inceliklerini bilenler anlayabilirler Halbuki ibârenin manası, herkes tarafından anlaşılabilir
İşâretin delâletine "Emzirmeyi tamamlamak isteyen (baba) için anneler çocuklarını tam iki sene emzirirler?" âyeti örnek olarak verilebilir (Bakara, 2/233) Bu âyet ibaresiyle, annelerin yiyeceklerinin ve giyeceklerinin karşılanması yükümlülüğünün çocukların babasına ait olduğuna delâlet eder Çünkü âyet, bu mana için sevk edilmiştir Âyet işaret yoluyla da, çocuğun nesebinin babaya ait olduğuna delâlet eder Çünkü, âyetteki "çocuk kendine ait olan kimse" ibaresinde, çocuk babaya nispet edilmiştir Böylece âyet, işaret yoluyla çocuğun nesebinin babaya ait olduğuna delâlet etmiş olur
Hanefîlere göre, işâretin delâleti, kuvvet bakımından ibârenin delaletinden sonra gelir Bu sebeple, ibarenin delaleti ile çeliştiği zaman, ibâreye itibar edilir; işaret terk edilir Buna karşılık nassın delâleti ve iktizanın delâletinden, kuvvetli olup, bunlarla çelişmesi halinde nassın işâreti tercih edilir (İ P )
diyanet gov
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|