Eskişehir |
05-04-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
EskişehirEskişehir, Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesinde bulunan aynı adlı ilin merkezidir Ortasından Porsuk Çayı geçen şehir, içerisinde Osmangazi Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi'nin bulunması nedeniyle bir öğrenci kenti görünümündedir 2008 yılının verilerine göre şehir merkezinin toplam nüfusu 599,796'dır Bu nüfusun 297,865'i erkek 301,931'i kadındır Eskişehir'in konumu Eskişehir Türkiye'nin en hızlı kalkınan illerinden biridir 29°58’ ve 32°04’ doğu boylamları ile 39°06’ ve 40°09’ kuzey enlemleri arasında kalan il toprakları, Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey yarımkürede, Avrupa ve Asya kıtalarının kesişme noktasında bulunan bir ülke Ülke topraklarının büyük bir bölümü Anadolu yarımadasında, kalanı ise Balkan Yarımadası'nın uzantısı olan Trakya'da bulunur Ülkenin üç yanı Akdeniz, Karadeniz ve bu iki denizi birbirine bağlayan Boğazlar ile Marmara Denizi ve Ege Denizi ile çevrilidir Komşuları Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan, Ermenistan, İran, Irak ve Suriye'dir Ankara, Ankara Türkiye Cumhuriyetinin başkenti ve ikinci büyük şehri Nüfus bakımından İstanbul'dan, yüzölçümü bakımından da Konya'dan sonra ikincidir Bolu, Çankırı, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Aksaray ve Eskişehir arasında yer alır 38°33' ve 40°47' kuzey enlemleri ile 30°52' ve 34°06' doğu boylamları arasındadır Batıdan doğuya, kuzeyden güneye transit yolların düğüm noktasıdır Afyonkarahisar, Afyonkarahisar Şifalı kaplıcaları, kaymak şekeri ve haşhaşı ile tanınan il Afyon'a komşu iller arasında Eskişehir, Kütahya, Denizli, Uşak, Burdur, Isparta ve Konya yer alır 29° 40' ve 31° 43' doğu boylamları ile 37° 45' ve 39° 17' kuzey enlemleri arasındadır Ege Bölgesi’nin Akdeniz’e ve İç Anadolu Bölgesi'ne açılan kapısı ve önemli bir kültür merkezidir Kütahya, Kütahya rengârenk çinileriyle, Türkiye’nin çini atölyesi olarak bilinen, şifalı kaplıcaları ile meşhur, millî târihimizde müstesnâ bir yeri bulunan, Ege bölgesinin İçbatı Anadolu bölümünde yer alan il 38o 70’ ve 39o 80’ kuzey enlemleri ile 29o 00’ ve 30o 30’ doğu boylamları arasında yer alır Bilecik ve Bilecik, Osmanlı Devletinin temellerinin atıldığı, Marmara, Ege, İç Anadolu ve Batı Karadeniz bölgelerinin kesiştiği bir kavşak noktasında bulunan bir ildir 39°39' ve 40°31' kuzey enlemleriyle 29°43' ve 30°40' doğu boylamları arasında bulunan Bilecik; Sakarya, Bolu, Eskişehir, Kütahya ve Bursa arasında yer alır Bolu illeri ile çevrilidir Topraklarının büyük kısmı Bolu orman, göl, kaplıca, dağ ve denizlerin kucaklaştığı, tabii güzellikleri ile ünlü, Türkiye'nin Batı Karadeniz bölgesinde yer alan bir il Sakarya, Bilecik, Eskişehir, Ankara ve Çankırı illeri ile çevrili olup 45°15' ve 41°05' kuzey enlemleri ile 39°29' ve 32°37' doğu boylamları arasında yer alır Trafik kod numarası 14'tür İç Anadolu bölgesinde kalmasına rağmen, İÇ ANADOLU BÖLGESİ Orta Anadolu adıyla da bilinen ve Doğu Anadolu Bölgesinden sonra 2 büyük coğrafi bölgemiz olan İç Anadolu'nun yüzölçümünün genişliğine oranla nüfusu fazla değildir Marmara Bölgesi'den iki kat geniş olan bu bölgede Marmara Bölgesi kadar nüfus yaşar Anadolu’nun çeşitli bölgeleri arasındaki yollar İç Anadolu’dan geçtiği için bu bölge eski yerleşme alanı olmuş ticaret yolları üzerinde yer alan yörelerde, yerleşme alanları büyüyerek büyük kentler haline dönüşmüştür Seyitgazi ilçesinde küçük bir alanı, Seyitgazi (Antik Çağda Nakoleia) Eskişehir'in 42km güneyinde yer alan küçük bir ilçesidir(1990'da 3100 nüfus) İsmi, Arapların İslamiyeti Anadolu'ya yaymak üzere Bizans'a karşı verdiği mücadelerin birinde şehit düşen Seyyit Battal Gazi'den alır Sarıcakaya ilçesinin tamamı, Merkez ve bkz Sarıcakaya,_Eskişehir Mihalıççık ilçelerinin bir bölümü Mihalıççık Eskişehir'in ilçeleri Karadeniz bölgesinde kalır Trafik numarası 26’dır Doktorlar Caddesi, Estram Şehir İsmini Karadeniz'den alan bölge, Sakarya Ovası'nın doğusundan Gürcistan sınırına kadar uzanır Büyüklük bakımından bölgelerimiz arasında 3 sırada yer alır Doğu-batı genişliği en fazla olan bölgemizdir Bu sebeple doğusu ile batısı arasında yerel saat farkı en fazla olan bölgemizdir Met helvası, Nuga helva, Haşhaşlı çörek, Kalabak suyu, Resim:methelvasijpg|thumb|Met helvası Çiğ börek (Çibörek) ve Çiğ börek, kıyma, soğan ve baharat karışımının açılmış yufkaya konulup yağda kızartılmasıyla yapılan geleneksel bir Kırım Tatar yemeğidir Lületaşı ile meşhurdur İşlenebilir lületaşı, Türkiye'de yalnız Eskişehir'de çıkarıldığı için Eskişehir taşı olarak bilinir Türkiye'de Eskişehir ve Lületaşı İşlenmesi kolay beyaz renkli, gözenekli bir mineral Lületaşının dünyada en çok bulunduğu yer Eskişehir'dir Bu ilimize bağlı Sepetçi köyünde bol miktarda bulunan lületaşı, umumiyetle pipo, sigara ağızlığı tesbih, biblo ve süs eşyası imalinde kullanılır Toprak içinde, geniş damarlar içinde serpilmiş çakıl kümeleri halinde bulunan lületaşının, ana maddesi hidratlı bir magnezi silikattır Emici özelliği olması dolayısıyla, ağızlık ve pipo yapımında birinci sınıf malzeme sayı Sivrihisar dolaylarında yetişen bir çoban köpeği olan Eskişehir iline bağlı bir ilçe Yüzölçümü 4103 kilometrekare, nüfusu 50338dir Yüzeyi ,yer yer hafif akbaş da şehre ait önemli değerlerdendir Köpek ırkı Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı 1 Hava Taktik Komutanlığı ve 1 Hava İkmal ve Bakım Merkez Komutanlığı ve 1 Jet Üssü Komutanluğı da Eskişehir'de bulunmaktadır İsminin kökeni Porsuk Çayı Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı, 1911 yılında kurulan ve envanterinde bulunan 550'den fazla uçak ile barışta Türk Hava Sahasını savunan, savaşta kara ve deniz birliklerine destek veren Kuvvet Komutanlığı Osmanlı Devletinin ilk kuruluş yıllarında büyük değer ve öneme sâhib olan bu şehre “Sultanönü” ismi verilmiştir Bilâhare değerini kaybeden şehir, terk edilmiş görünümü almış ve eski şaşaalı günlerini özleyen halk bu şehre “Eskişehir” demeğe başlamıştır Asıl ismi olan “Sultanönü” unutulmuştur Frigyalılar zamânında kurulan târihî “Dorylaion” harâbelerine bakarak bu şehre “Eskişehir” denildiği de kuvvetli rivâyetler arasındadır Şehir, Eski ve Orta çağlarda Yunanca Dorylaion, Latince Dorylaeum ismi ile tanınan bir kenttir Yıkık ve terkedilmiş olan Osmanlı Devleti, 13 yüzyıl sonlarından 20 yüzyılın ilk çeyreğine değin varlığını sürdüren Türk devleti Anadolu'da kurulmuş, sınırları tarihi boyunca çok değişmekle birlikte en geniş döneminde bugünkü Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya ye Akdeniz'in doğusundaki adaları, Macaristan ve Rusya'nın bazı kesimlerini, Kafkasya, Irak, Suriye, Filistin ve Mısır'ı, Cezayir'e kadar tüm Kuzey Afrika'yı ve Arabistan'ın bir bölümünü kapsamıştır Şarhöyük'ün yakınında, harabenin güneyinde kalan bölgede yeni bir yerleşim oluşmuştur WM Ramsay'ın bildirdiğine göre, büyük olasılıkla Şarhöyük, Eskişehir`in kuzeybatısındaki antik yerleşim Dorylaion harabelerine Eskişehir adı verilmiş ve bu ad o zamandan günümüze ulaşmıştır Eskişehir ili Valilik Eskişehir ili, Türkiye'nin başkenti Ankara'nın batısında bir ildir ve İç Anadolu Bölgesi'nde bulunmaktadır Lületaşı çıkarımının tamamına yakını bu ildedir Anadolu ve Osmangazi Üniversitelerine ev sahipliği yapar İlde, önemli oranda Kırım Tatarları kökenli nüfus mevcuttur Tarihteki eski adı Dorlion'dur Selçuklu ve Osmanlı Dönemi'nde de önemli bir kavşak noktası olmuştur Eskişehir ilçeleri bkz Eskişehir Alpu - bkz Alpu,_Eskişehir Beylikova - bkz Beylikova,_Eskişehir Çifteler - Günyüzü - Han - Eski Türklerde hükümdarlık unvanı Osmanlılar'da “padişah” manâsına gelmek üzere, han unvanı kullanılmıştır Han kelimesinin eski kullanılış şekli “hang” olup, en çok kullanılan manâsı, Farsça'da “şah” kelimesinin karşılığıdır Eski Türklerin, kendilerine büyük görünen her şeye “han” unvanını verdikleri Orhan, Denizhan, Dağhan, Kamhan, Gökhan gibi kullandıkları isimlerden anlaşılmaktadır İnönü - Mahmudiye - Eskişehir iline bağlı bir ilçe Yüzölçümü 651 kilometrekare, nüfusu 32934 tür Yüzeyi genel olarak Mihalgazi - Mihalıççık - Mihalıççık Eskişehir'in ilçeleri Odunpazarı - bkz Odunpazarı, Eskişehir Sarıcakaya - bkz Sarıcakaya,_Eskişehir Seyitgazi - Seyitgazi (Antik Çağda Nakoleia) Eskişehir'in 42km güneyinde yer alan küçük bir ilçesidir(1990'da 3100 nüfus) İsmi, Arapların İslamiyeti Anadolu'ya yaymak üzere Bizans'a karşı verdiği mücadelerin birinde şehit düşen Seyyit Battal Gazi'den alır Sivrihisar - Eskişehir iline bağlı bir ilçe Yüzölçümü 4103 kilometrekare, nüfusu 50338dir Yüzeyi ,yer yer hafif Tepebaşı Tarihi İlkçağ'dan 11yy'a kadar Akbaş MÖ 14 yüzyılda Hititler Eskişehir merkezli büyük bir devlet kurmuşlardır Eskişehir‘in önemi ve yeri dolayısıyla Hititler döneminde Eti‘lik (Beylik) olduğu görülmektedir MÖ 12 yüzyılda Anadolu’ya giren Frigler Anadolu'ya yerleşmiş ve Dorylaion adı ile bölgeye yerleşmiştir Friglerden sonra bölgeye Lidyalılar daha sonrada Persler hakimiyeti altına almıştır MÖ 4yy'da Makedon kral İskender’in eline geçen Eskişehir, İskender’ in ölüm tarihi olan MÖ 323 yılına kadar İskender'in İmparatorluğu altında kalmıştır MÖ 2 yy'da Roma CumhuriyetiRoma İmparatorluğu’nun ayrıldıktan sonra da Bizans hakimiyetinde kalmıştır kontrolüne geçen bölge, Roma’nın ikiye ayrılmasına kadar Selçuklular Dönemi Yeniden Bizans egemenliğine giren Dorylaion 1074'te Selçukluların eline geçti Şehir Anadolu Selçukluları zamanında, Selçuklular ile Haçlılar arasında yapılan savaşlara sahne olmuştur Bu zamanda şehrin adı "Sultanönü" olarak anılmaktadır Şehir içinde Selçuklulara ait pek çok eser vardır Osmanlı Dönemi Eskişehir'deki Yunan işhali 1921 1289'da Anadolu Selçukluları Eskişehir'i Osman Gazi'ye verdi Orhan Gazi döneminde Karamanlıların eline geçen Eskişehir'i, 1 Murad Fatih'in ilk zamanlarına kadar şehir Ankara Beyliği'ne bağlı olarak kalmıştır 1451 yılından sonra Kütahya'nın Beylerbeylik haline gelmesi üzerine Anadolu İdari Teşkilatında değişiklik olmuş, bu arada Ankara'ya bağlı bulunan Eskişehir, Kütahya Beylerbeyliği'ne bağlanmıştır Kent 1601'de bir süre Celali Deli Hasan ve yandaşlarının eline geçti Hüdavendigâr ( Bursa) Vilayetinin Kütahya Sancağına bağlı bir kaza olan Eskişehir'e demiryolu 1890'lı yıllarda ulaştı Demiryolu'nun Eskişehir'e gelmesi ile şehirde ticaret canlandı 19 yüzyıl boyunca yöreye Kafkasya, Kırım, Romanya ve Bulgaristan'dan gelen göçmenler yerleştirildi Şehir 1877-1878 Osmanlı - Rus harbinden sonra muhacirlerin yerleştirilmeye başlamasıyla beraber gelişmeye başlamıştır Mondros Ateşkesi'nin maddelerinden biri olan ''İtilaf Devletleri'nin Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki önemli noktaları güvenlik gerekçesiyle işgal edebilecekleri'' maddesine dayanarak 13 Kasım 1918 tarihinde İstanbul'a çıkan İngiliz kuvvetleri, İstanbul-Bağdat demiryolu hattı boyunca önemli gördükleri yerleri işgal etmeye başladılar, bu işgalden 1919 yılının Ocak ayı sonlarında Eskişehir İstasyonu çevresinde karargahlarını kurdu yeniden Osmanlı topraklarına kattı Türk Kurtuluş Savaşı Dönemi Atatürk'ün Eskişehir Garı'nda karşılanması, 1925 21 Haziran 1920 günü saat 11:00'de Millî Savunma Bakanı Fevzi Çakmak Paşa ve Genelkurmay Başkanıİsmet İnönü ile tren istasyonuna gelmiştir Yunan taarruzunun aldığı vaziyeti, sınıf arkadaşı ve Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Cebesoy ile burada görüşmüştür Aynı gece de Ankara’ya hareket etmiştirler Eskişehir'de Türk Kurtuluş Savaşı'nın 5 önemli meydan muharebesinin üçü geçmiştir Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğindeki Kurtuluş Savaşı'nın önemli muharebelerinden biri olan Iİnönü Savaşı Eskişehir topraklarında gerçekleşmiştir Eskişehir, Kurtuluş Savaşı'nın kilit noktalarından birini oluşturduğundan, savaşta maddi ve manevi olarak çok yıpranmıştır I Dünya Savaşı sonrasında demiryolu hattını denetlemek amacıyla 23 Ocak1919'da Eskişehir İstasyonunu işgal eden İngiliz kuvvetleri, 20 Mart 1920'de Kuvay-ı Milliye'nin baskısıyla işgale son verdi 1921 yılında Eskişehir'e 40 km uzaklıktaki İnönü'de, Birinci ve İkinci İnönü Muharebeleri yapıldı 20 Temmuz 1921'de Yunanların işgal ettiği Eskişehir bir süre Yunan ordularının karargâhı oldu Eskişehir-Kütahya Savaşları sonunda Türk Ordusu Sakarya'nın doğusuna çekildi 23 Ağustos 1922'de Yunanlılar yeniden saldırdı 30 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz ile düşman püskürtülmeye başladı ve 2 Eylül 1922 günü, Seyitgazi yönünden gelen Türk Süvarileri Tekkeönü'nden Eskişehir'e inerek düşman kuvvetlerini Eskişehir'den çıkardılar Eskişehir, Kurtuluş Savaşı'nın son aşaması olan Büyük Taarruz sonrasında 2 Eylül 1922'de kurtarıldığında yıkıntı hâlinde harap bir kasabaydı Albay Cumhuriyet Dönemi Atatürk'ün 15 Ocak 1923'de Eskişehir hakkındaki sözü: Eskişehir'i ve Eskişehirlileri çok iyi tanırım Millî Mücadele yıllarında büyük vatanseverlik ve üstün bir cesaretle mücadelemizin daima yanında olmuş, bu mücadeleye çok geniş yardımlarda bulunmuşlardır Mustafa Kemal Atatürk, 15 Ocak 1923'te Hükümet Konağında yaptığı konuşmada vurguladığı gibi Eskişehir, savaşın kazanılmasında büyük katkı yapmıştır Mustafa Kemal Paşa, bu nedenle kentin imarıyla yakından ilgilenmiştir Cumhuriyet döneminde yapılan yatırımlarla kısa zamanda modern bir kent yaratılmaya çalışılmıştır Cumhuriyet ilan edildikten sonra Eskişehir 1925 yılında il olmuştur 1926Sivrihisar, Mihalıçcık ve Seyitgazi olmak üzere üç ilçesi bulunmaktadır 1954 yılında çıkarılan kanunla Çifteler ve Mahmudiye, 1957 yılında çıkarılan diğer bir kanunla da Sarıcakaya ilçe haline getirilmiş ve ilçe adedi 6'ya çıkmıştır Daha sonra 1987 tarihinde 3392 sayılı kanunla Alpu, Beylikova ve İnönü; 9 Mayıs 1990 tarih ve 3544 sayılı kanunla Günyüzü, HanMihalgazi ilçe haline getirilmiş, böylece ilçe sayısı 12'ye çıkmıştır 22 Mart2008 tarihli resmi gazetede yayınlanan 5747 sayılı yasa ile de Merkez ilçe kaldırılarak Odunpazarı ve Tepebaşı adıyla 2 yeni ilçe daha kurulmuş ve ilin toplam ilçe sayısı 14'e ulaşmıştır yılında Eskişehir'in, ve Eskişehir Depremi 20 Şubat 1956'da Eskişehir'de oluşan şiddetli yer sarsıntısıdır Şiddeti RichterEdirne, İzmir, Konya ve Zonguldak illerine kadar yayılmıştır Depremin dış merkezinin bulunduğu bölge yerleşim yeri olmadığı için can kaybı fazla olmamıştır Eskişehir depreminin oluştuğu bölge 3 derecede tehlikeli deprem bölgesidir ölçeğine göre 6,0 olan bu depremde, 1379 bina ağır, 1486 bina orta, 9862 bina da hafif derecede hasar görmüştür Bir kişinin öldüğü depremde 19 kişi de yaralanmıştır Konumu 39° 89' kuzey enlemi ve 30° 49' doğu boylamı, odak derinliği yaklaşık 40 km olan depremin etkilediği alan 350000 km² olarak hesaplanmıştır Deprem alanı çeşitli doğrultularda Sel Felaketi 5 Mart 1950'de Porsuk Çayı'nın taşması sonucu Eskişehir'de sel felaketi meydana gelmiş, 50 bin kişi açıkta kalmıştır 2500 evin yıkıldığı ve 6 kişinin boğulduğu felaketzedelere Marshall Planı'ndan yardım gelmiştir Coğrafya Eskişehir coğrafyası Eskişehir, İç Anadolu Bölgesi'nin kuzeybatısında yer almaktadır İl merkezi kuzeyinde Mihalgazi, Sarıcakaya ve Ankara, doğusunda Alpu, güneyinde Mahmudiye, Seyitgazi ve Afyon, batısında ise İnönü ve Kütahya sınırları ile çevrilidir İç Anadolu stepleri, Kuzey Anadolu ve Batı Anadolu ormanları şehrin bitki örtüsünü oluşturur Sündiken Dağları'nın güney yamaçlarında 1000 metreden sonra meşe çalılıkları, daha yükseklerde bodur meşeler görülür 1300 metreden sonra yer yer kara çamlar bulunur Bazı bölgelerde karaçamların arasında, kızılçamlar da görülür Eskişehir'in güneyindeki platolarda orman bulunmamakta fakat bölgesel step bitkileri vardır Porsuk ve Keskin Dereleri'nin kenarlarında söğütler, kavaklar, karaağaçlar ve koruluklardan oluşan bitki örtüsü bulunur Eskişehir'den geçen iki önemli akarsudan ilki Sakarya Nehri ikincisi ise Porsuk Çayı'dır Bu akarsuların il sınırları içerisinde kalan arazisinde 2 adet baraj bulunmaktadır Porsuk Çayı üzerinde Porsuk Barajı, Sakarya NehriGökçekaya Barajı bulunmaktadır üzerinde ise İklimi Şehrin iklimi İç Anadolu tipi Karasal iklim'dir Kışları soğuk ve kar yağışlı, yazlar sıcak ve yağışsızdır Yağışlar (dağlık kesimler hariç) az ve kısa sürelidir Temmuz, Ağustos ve Eylül ayları en az yağışı olan aylardır Yıllık yağış ortalaması 373,6 mm'dir Bir yılın 90 - 100 günü yağışlı geçmektedir Sıcaklık rejimi karasal niteliktedir Örneğin 800 metre yükseklikte kurulmuş olan Eskişehir il merkezinde en sıcak ve en soğuk ayların ortalamaları 21,5 °C ve -0,8 °C (Temmuz ve Ocak), kaydedilen maksimum ve minimum değerler ise 39,1 °C ve -26,3 °C'dir Bitki örtüsü İç Anadolu Bölgesi'nin tipik bitkisel örtüsü olan bozkırdır Nüfusu Doktorlar Caddesi Eskişehir, Bulgaristan1950- 55 ve 1965- 701950'de 89 bin olan nüfusu 1960'ta 153 bine, 1970'te 216 bine, 1980'de 309 bine, 1990'da 413 bine ulaştıktan sonra 2000'de 482 bini aşmıştır 2008 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre ilin toplam nüfusu 741,739'dur İl nüfusunun 599,796‘sı merkeze, geriye kalan 141,943’ü ilçeler ve köylere yerleşmiştir Şehir nüfus oranı % 80, köy nüfus oranı ise % 20'dir İlin yıllık nüfus artış hızı binde 961'dir Şehir nüfus artış hızı binde 1541, Köy nüfus artış hızı binde –952'dir Nüfus sayımı bilgilerine bakılınca, köylerden kent merkezine göç oranının arttığı ortaya çıkmaktadır Nüfus yoğunluğu il genelinde 54, İl Merkezinde 195'tir BM raporuna göre yaşanabilirlik açısından Türkiye'deki kaliteli yaşanabilinecek beşinci şehirdir göçmenlerinin de buraya yerleşmesiyle özellikle dönemlerinde büyük bir nüfus artışı gösterdi Kentin Yeraltı zenginlikleri Lületaşı Lületaşı'nın Türkiye’de işlenebilir olanı yalnız Eskişehir’de bulunmaktadır "Beyaz altın", "Deniz köpüğü" ve "Eskişehir taşı" gibi adlandırmalar lületaşının değerini, rengini, çıkış merkezini anlamlı bir biçimde ortaya koymaktadır Lületaşı, magnezyum ve silisyum esaslı ana kaya parçalarının yerin muhtelif derinliklerindeki başkalaşım katmanları içinde, hidrotermal etkilerle hidratlaşması sonucunda oluşmuş değerli bir taştır Lületaşı ve benzer minerallere, Yunanistan'daki bazı adalar, Moravya, Fransa, İspanya ve Fas ve ABD'de de rastlanmaktadır Eskişehir ilinin Karatepe, Sarıkavak, Türkmentokat, Gökçeoğlu köylerinde bulunan sahalarda, yüzeyle 300 metreyi aşan derinlikler arasında, içinde dağınık yumrular halinde lületaşı bulunan başkalaşım katmanlarına rastlanır Arkeolojik çalışmalar, lületaşının yaklaşık beşbin yıl öncesinden bilindiğini ve değişik amaçlarla kullanıldığını göstermiştir Günümüzde Lületaşı süs eşyası ve özellikle pipo yapımında kullanılmaktadır Ayrıca radyasyon emici özelliğinden dolayı uzay gemilerinde izolasyon malzemesi olarak kullanılır Bor Madeni Bölge, bor madeni yönünden de önemli rezervlere sahip olup, Kırka'da bulunan Tinkal madeni, işlenerek %33 oranında Boric Oxid (B2O3) elde edilmektedir Perlit, Manyezit, Kalsedon, Krom, Toryum ve Torit Eskişehir'de bulunan diğer madenlerdir Termal kaynaklar Eskişehir, bulunduğu yerleşim yeri itibariyle sıcak su kaynaklarının tam üzerinde bulunmaktadır Şehir merkezinde, "Sıcak Sular" olarak isimlendiren bölgede, doğal termal kaynaklar bulunmakta, çok sayıda hamam hizmet vermektedir ''Sıcak sular'' Porsuk Çayı'nın güney kısmında geniş bir alan içinde bulunmaktadır Suyun merkezinde 47°C 'yi bulan sıcaklık bazı alanlarda 35°C 'ye kadar düşmekte, bazı alanlar ise 55° ye kadar yükselmektedir Hamamlardaki su hafif demirli ve kükürtlüdür Bu bölgede çarşı içerisindeki tulumbalardan sıcak su akmakta olup, su bir dönem yakın bölgelerdeki evlere de verilmiştir Yine il sınırları içerisinde Sakarı Ilıcaları, Hasırca, Kızılinler, Uyuzhamam-Alpu, Alpanos-Seyitgazi, Çardak( Hamamkarahisar)-Günyüzü, Yarıkçı-Mihalıççık bilinen kaplıcalardır |
Cevap : Eskişehir |
05-04-2009 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : EskişehirUlaşım Eskişheri Otogarı Şehir Türkiye'deki demiryollarının kavşak noktalarından biridir Eskişehir istasyonuna günde dört yönden 60 kadar yük ve yolcu treni uğramaktadır Haydarpaşa Garı'ndan, Ankara yönüne giden tüm trenler Eskişehir'den geçer Hızlı trenin tamamlanmasıyla Eskişehir-Ankara arası 1 saat 15 dakika; Eskişehir-İstanbul arası 1 saat 30 dakika olacaktır Eskişehir Anadolu Havaalanı'na 25 Temmuz 2005´te Brüksel´den ilk sefer yapılmıştır Eskişehir’in ana karayolu bağlantısı İstanbul-Eskişehir-Ankara devlet yoludur Adapazarı'ndan ayrılan bu yol güneye inerek Bilecik’ten geçer ve Bozüyük’ten doğuya yönelerek Eskişehir il sınırı içine girer Tüm ili kuzeybatı-güneydoğu yönünde geçen bu yol il ulaşımının omurgasıdır Merkez ilçe ve Sivrihisar bu yol üzerinde yer alır İl’in diğer karayolu bağlantıları bu yoldan ayrılır Eskişehir’de ulaşımı olmayan köy bulunmamaktadır Yüksek Hızlı Tren Eskişehir Tren Garı 14 Mart 2009 tarihinden itibaren Yüksek Hızlı Tren Ankara - Eskişehir arasında tarifeli seferlerine başlamıştır YHT, Ankara'dan 0700, 1100, 1500, 1700'de, Eskişehir'den 0700, 1135, 1445 ve 2135'de hareket edecekÖnemli kentlere mesafeleri Demiryolu Ulaşımı Eskişehir-İstanbul 375 km ~4 saat 30 dakika Eskişehir-Ankara 245 km ~3 saat 15 dakika Eskişehir-Ankara(Hızlı Tren) 264 km ~1 saat 15 dakika Eskişehir-İzmir 680 km 10 saat 30 dakika Eskişehir-Kütahya 70 km ~1 saat Eskişehir-Mersin 823 km ~19 saat Eskişehir'e karayolu mesafeleri Eskişehir-İstanbul 315 km ~4 saat Eskişehir-Ankara 234 km ~3 saat Eskişehir-İzmir 461 km ~7 saat Eskişehir-Bursa 152 km ~2 saat 30 dakika Eskişehir-Afyonkarahisar 126 km ~1 saat 45 dakika Eskişehir-Kütahya 80 km ~1 saat Kent içi ulaşım Estram ağı Eskişehir Tramvay HattıPorsuk nehri üzerinde gezen gezi amaçlı botlar da bulunmaktadır Belediye otobüsleri vasıtasıyla şehrin hemen her yerine ulaşım sağlanabilir Belediye otobüslerinden aynı biletle 45 dakika içinde aynı yöne giden tramvaya ücretsiz aktarma da mümkündür Bu sayede toplu taşıma araçları ile tek biletle şehrin her yerine ulaşım mümkündür Eskişehir Tramvay Hattı Kent içi toplu ulaşım Büyükşehir Belediyesi’nin yetki ve sorumluluğundadır Toplu ulaşım hizmetlerinin hat ve güzergâhları ile birbirini tamamlaması için otobüs tramvayda ulaşım hizmet bütünlüğü sağlanmıştır Tüm toplu taşıma araçlarında bilet yerine geçen Eskart adlı elektronik bir kart Eskişehir ulaşımının bütünlüğünü sağladığı gibi ulaşımı hızlandırmaktadır Şehirde ayrıca iki hattan oluşan ve şehrin iki üniversitesini birbirine bağlayan toplam 26 duraktan oluşan ulaşım ağıdır Toplam hat uzunluğu 15 km'dir ve şehiriçi ulaşımda önemli bir yeri bulunmaktadırEkonomi ve sanayi İlk Türk otomobili, Devrim İlk Türk otomobili Devrim (otomobil)|Devrim, Eskişehir'de bugünkü Tülomsaş'da üretilmiştir Sosyo-ekonomik gelişmişlikTürkiye'nin önde gelen illerinden biri olup, 32 Milyon m² alanı içinde 228 kuruluş ile faaliyet gösteren Türkiye'nin en büyük Organize Sanayi Bölgeleri'nden birine sahiptir 1950'lelerin sonundan bu yana il ekonomisinin temelini oluşturan sanayisinin geçmişi, Bağdat Demiryolu'nun yapımı sırasında 1894'te kurulan Cer Atölyesi'ne kadar uzanır İlde büyük devlet işletmelerinin yanı sıra 1960 sonrasında hız kazanan yerel sermaye yatırımlarıyla gerçekleşmiş çok sayıda özel kuruluş bulunur Başlıca sanayi dalları gıda, tekstil, lokomotif, makine imalat, tuğla, kiremit ve çimentodur Sanayi kuruluşlarının hemen hemen hepsi şehir merkezinde toplanmıştır Ayrıca kentte lokomotif ve motor , basma, şeker, çimento tuğla ve kiremit, un, bisküvi ve şekerleme, beton direk, uçak bakımı ve onarımı(tusaş), sirke ve şarap, sunta ve mobilya, buzdolabı ve soba fabrikaları mevcuttur Ayrıca bu fabrikalardan başka organize sanayi bölgesinde değişik üretimler yapacak fabrikalar bulunmaktadır Küçük sanayi sitesinde, ağaç işleri, madeni eşya, dökümcüler ve çeşitli imalat ve iş tezgahları vardır İlin sanayi çarşısında, oto motor tamir ve bakım atölye ve tezgahları mevcuttur 2006 yılı sonu itibariyle şehirde çalışan sendikalı işçi sayısı ise 48790 dır İl 2007 yılında yaptığı 472 milyon 118 bin dolarlık ihracatıyla ülke genelinde 19 sırada yer aldı 2007 yılında yapılan ihracatın yaklaşık 7 milyon doları tarım, 450 milyon doları sanayi ve 15 milyon doları da madencilik sektörlerinde yapılmıştır açısından Ticaret Şehrin dışarıya sattığı başlıca ticari mallar tarım ürünleri, ham ve konsantre halde çeşitli cevherler, şeker, bisküvi, çimento, buzdolabı, motorlu kara taşıtları, hava araçlarına ait parçalar, seramik ürünler ve lületaşından yapılmış hediyelik eşyalardır Başlıca ithal malları ise kazanlar, makineler, mekanik cihazlar; elektrikli makine ve cihazlar; kara taşıtları; plastikler ve mamulleri; dericilikte ve boyacılıkta kullanılan malzemelerdir Madencilik Yer altı zenginliği Eskişehir'in önemli ekonomik kaynaklarından biridir Madencilik ilin sanayisinin gelişmesinde ve yıllar içinde ihracatın artışında önemli bir yere sahiptir İl genelindeki önemli maden rezervlerinden bazıları; manyezit, krom, bor, kil, mermer ve lületaşıdır Lületaşı yıllar boyunca yurt dışına işlenmeden ihraç edildikten sonra, 1970'lerde ham olarak ihracatının yasaklanmasıyla birlikte, ildeki atölyelerde işlenerek pipo ve süs eşyası haline getirilmiş ve işlenmiş şekilde ihraç edilmeye başlanmıştır Sepiolit madeni de Eskişehir'in önemli yer altı zenginliklerindendir Krom madeni, Eskişehir'in diğer önemli yer altı zenginliklerinden biridir Çelik ve diğer maddelerin kaplanmasında, savunma sanayisinde, refrakter malzeme üretiminde ve çeşitli kimyasallarda kullanılmaktadır İldeki önemli bir maden ise Etibank Kırka Boraks İşletmesi tarafından çıkarılan bor tuzlarıdır Ayrıca tuğla, kiremit ve seramik üretmek için kullanılan kil, ilin sahip olduğu önemli rezervlerden biridir Medya Şehirde günlük olarak çıkan 8 yerel gazete bulunmaktadır Bu gazeteler şehirde ve bölgede yaşanan haberlere yer vermektedir Ayrıca haftalık yayın yapan bölgesel ücretsiz Midas Gazetesi, Haber 26 ve aylık yayın yapan Objektif ve Eskişehir'e Bakış gazeteleri bulunmaktadırEskişehirspor'un dergi ve gazetesi aylık medya araçlarındandır Şehrin Kanal 26, Es TV ve TVAAtv, NTV, Show TV ve TRT kanallarının temsilcilikleri şehirde bulunmaktadır10 ulusal gazetenin temsilciği bulunmaktadır (Televizyon Anadolu - Anadolu Üniversitesi Televizyon Kanalı) adında üç adet yerel tv kanalı bulunmaktadır Ayrıca yurt genelinde yayın yapan Kültür ve sanat Haller Gençlik Merkezi Eskişehir, üniversite kenti olması nedeniyle sosyal aktivite yönünden oldukça zengindir Şehirde Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın 3 sahnesi vardır Birincisi ''Haller Gençlik Merkezi Tepebaşı Sahnesidir 27 Mart 2001Dünya Tiyatrolar Gününde açılmıştır Tek sahneye sahip olup salon 202 kişiliktir Şehir Tiyatrolarının Oyunları sergilenmektedir Bir diğeri İki Eylül caddesinde bulunan BSM Turgut Özakman Tiyatro Salonu'dur 9 Nisan 2002 tarihinde açılmıştır Sahne 178 kişiliktir Şehir Tiyatrolarının etkinlikleri gerçekleşmekte olup ayrıca fuaye, sergi, seminer ve toplantı amaçlı da kullanılmaktadır Sonuncusu ise ''Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Kültür Sarayı Tiyatro Salonu'' 'dur ve 569 kişiliktir Merkezde Şehir Tiyatroları etkinlikleri gerçekleşmekte ve ayrıca Devlet Opera ve Bale etkinlikleri gerçekleşmektedir Ayrıca şehirde 3 adet kültür merkezi bulunmaktadır İlki İki Eylül Caddesi'nde bulunan Yunusemre Kültür Merkezi'dir Çeşitli tiyatro, seminer ve gösterilerin yapıldığı bir merkezdir Bir diğeri eski hal olan ve Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen tarafından kültür merkezine çevrilen Anadolu Üniversitesine yakınlığından dolayı öğrenciler tarafından da büyük rağbet gören Haller Gençlik Merkezi'dir Diğer bir kültür merkezi ise Atatürk Kültür Merkezi'dir Espark Şehir sinema salonu yönünden de oldukça zengindir Şehirde Tüze Sinemaları (Kanatlı AVM), Eskişehir Kültür Merkezi (Yapay Sinemaları) Eskişehir AFM Migros, Cinemars Sinemaları(Neo AVM), Sinema Anadolu (AÜ'ne aittir) ve Cinebonus (Espark AVM) sinema salonları bulunmaktadır Akarbaşı mahallesinde bulunan Halk Eğitim Merkezinde halkın ihtiyacı ve isteği doğrultusunda ücretsiz kurslar verilmektedir Açılan bazı kurs programları şunlardır: Biçki-dikiş, çiçek yapma, seramik, fotoğrafçılık, yabancı dil, müzik, halk oyunları Bu kurslarda 60 kadar eğitimci ve öğretmen görev yapmakta olup, yılda 3000 kişi yararlanmaktadır Uluslararası Eskişehir Festivali Reşadiye Camii Uluslararası Eskişehir Festivali , Zeytinoğlu Eğitim, Bilim ve Kültür Vakfı tarafından ilk kez 1995 yılında düzenlenmiştir Müzik, dans, tiyatro gibi çeşitli sanat dallarıyla çocuk etkinliklerine yer veren; her yıl ekim ya da kasım ayında düzenlenip 9 gün sürmektedir 2001 yılından beri Zeytinoğlu Vakfı ile Eskişehir Kentsel Gelişim Vakfı işbirliğiyle gerçekleştirmektedir Uluslararası Eskişehir Festivali yapıldığı 13 sene boyunca toplam 4545 yerli ve yabancı sanatçıya ev sahipliği yapmış ve festivali 13 yılda 152234 kişi izlemiştir Başlangıcından bu yana 2002 yılında İspanya, 2003 yılında Avusturya, 2004 yılında İtalya, 2005 yılında Rusya Federasyonu, 2006 yılında Finlandiya, 2007 yılında Portekiz ve 2008 yılında Almanya festivale konuk ülke olarak katılmıştır Eskişehir'de festivalin düzenlendiği mekanlar: ;Anadolu Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi Opera ve Bale Salonu (kapasite: 482) Sinema Salonu (kapasite: 400) Spor Salonu (kapasite: 870 +) ;Kent Merkezi Büyükşehir Sanat Merkezi Tiyatro Salonu (kapasite: 178) Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Kültür Sarayı Konser Salonu (kapasite: 492) Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Kültür Sarayı Tiyatro Salonu (kapasite: 569) Gece hayatı Kanatlı AVM Öğrenci kenti olan Eskişehir’de gece hayatı, eğitim - öğretimin aktif olduğu dönemlerde daha canlıdır Açılan barlar ile birlikte eski fabrikalar bölgesi gece hayatının merkezi haline gelmiştir Eskişehir’de gençlere yönelik, canlı müzik yapılan barlar rağbet görmektedir Canlı müzik yapılan bu barlarda sıklıkla tanınmış sanatçıların konser vermesi, çevre şehirlerden de ilgi görmekte, etkinliklere katılım sağlanmaktadır Ayrıca birçok fasıl mekanı vardır Haller gençlik merkezi içinde bir çok kafe, bir şarap evi ve belediyeye ait bir tiyatro salonu barındırır Şehrin aktif gece hayatı yaşanan yerlerden biride adalar mevkiinde yer alan mekanlardadır Geleneksel el sanatları Yörede kilim, halı, seccade, heybe ve çuval dokunur Ayrıca çorap, eldiven, kese, takke ve başlık örgüler gelişmiş durumdadır Çorap örgülerde "Sıçan dişi, arpalı, bal peteği, kestane kabuğu" motifleri görülür Gelişmiş el sanatlarından biride Lületaşı işlemeciliğidir Lületaşından yapılan kolye, bilezik, ağızlık, pipo turistik eşya olarak ün kazanmıştır Yerel etkinlikler Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası: 6-10 Mayıs Atatürk'ün Eskişehir'e Gelişi: 21 Haziran Eskişehir'in Kurtuluşu: 2 Eylül Uluslararası Eskişehir Festivali: Ekim ya da Kasım aylarında düzenlenir ve 9 gün sürer Yöresel Yemekleri Kafkas, Kırım, Balkan göçmenleri beslenme düzeninin oluşmasına katkılarda bulunmuştur Bir bakıma, çeşitli beslenme alışkanlıkları bir diğerini etkileşmiştir Şehrin yemek türlerinden bazıları: Sütlü Ovmaç Çorbası, Haşhaşlı Dolama, Haşhaşlı Bükme, Toyga Çorbası Göceli Tarhana, Islat Tarhana, Düğü Köftesi Çorbası, Kelem Dolması, Harşıl, Katlama Böreği Mercimekli Mantı, Kuzu Sorpa, Üyken Börek, Kaşık Börek, Çiğbörek, Göbete (Köbete), Sarıburma, Cantık, Kavurma Börek, Kıygaşa ( Kırım - Tatar Ayrıca met helvası ve nuga helvası ilin kendine özgü damak tatlarından biridir mutfağı)Gelenek ve görenekler Evlenme törenleri temel çizgileriyle aynı kalmakla birlikte il merkezinde ilçe ve köylerde bazı değişiklikler gösterir İl merkezinde söz kesme, nişan, nikah,kına gecesi ve düğünle evlenme töreni tamamlanır Söz Kesme: Oğlan evinin kız evine dünür gitmesi ve olumlu sonuç almasıdır Söz kesmeden önce iki aile arasındaki ilişki(dünür) tabir edilen elçiler aracılığı ile kurulur Nişan: Genellikle kız evinde yapılır Oğlan ve kız evinin akraba ve dostları katılır Davetliler önünde oğlan ve kıza nişan yüzükleri takılır Geline çeşitli hediyeler verilir Kına Gecesi:Genellikle kız evinde veya düğün salonlarında yapılırGeline kına yakılır,eğlenceler düzenlenirDamatta buluna bilirGenellikle gelinler bindallı giyer ama başka yöresel kıyafette giyebilir Nikah: Genellikle Belediye nikah salonunda nikah memuru nikah şahitleri ve davetliler huzurunda yapılır Nikah defterine imza töreninden sonra gelin ve damat tebrik edilir Davetlilere nikah şekeri dağıtılır Düğün: Nikah akşamı düğün salonunda yapılır Davetlilere pasta, meyve ve meşrubat ikram edilir Geline çeşitli hediyeler verilir Düğün salonunda hazırlanan program izlenir Oyunlar edilir, dans edilir Davetliler gelin ve damadı tebrik eder ve düğün töreni sona erer Şehirde sevilen ve beğenilen yöresel halk oyunları şunlardır: Yoğurdum, Kırka Zeybeği, Eskişehir Kadınlar Zeybeği Turizm Şehirde 2008 yılı içinde 136952'si yerli, 6647'si yabancı turist olmak üzere toplam 143599 turist konaklamıştır Frig Vadileri Frigler tarihlerinde siyasi ve kültürel olarak Yukarı Sakarya Vadisi'nde Eskişehir, Afyonkarahisar ve Kütahya illeri arasında kalan, klasik dönemde Küçük Frigya olarak adlandırılan bölgede en güçlü ve etkin olmuşlardır Antik Frigya'nın kalbi olan '' Midas Anıtı'' ya da diğer adıyla '' Yazılıkaya'', Eskişehir il merkezine 80 km uzaklıkta olup, Han ilçesi sınırları içerisindedir Bölgede kapadokya bölgesindeki peribacalarını andıran bir çok anıt ve doğal coğrafik yontuya rastlamak mümkündür Frig Vadileri, Eskişehir'in güneydoğusunda, Türkmen Dağı'nın güneyindeki, Midas - Yazılıkaya Vadisi ve Kümbet Vadisi; Eskişehir'in güneyinde, Eskişehir, Afyonkarahisar ve Kütahya il sınırlarının kesiştiği, Türkmen Dağı'nın güneyindeki, Köhnüş Vadisi ve Karababa Vadisi; Eskişehir'in güneybatısında, Eskişehir ve Kütahya il sınırlarının birleştiği, Türkmen Dağı'nın kuzeyindeki küçük vadilerden oluşmaktadır Odunpazarı evleri Odunpazarı evleri Odunpazarı Evleri Odunpazarı semtinde koruma altına alınan tarihi Osmanlı evleridir Odunpazarı Evleri Yaşatma Projesi kapsamında Beyler Sokak’ta bulunan 27 evin çatı ve dış cephe restorasyonu yapılmıştır Yapılacak 2 Etap çalışmalarında 3 sokakta 13'ü tarihi eser niteliği taşıyan 37 binanın sağlıklaştırma ve restorasyon çalışması yapılacaktır Çalışmalar sonucunda Eskişehir'e yılda 250 bin turist, 5 bin kişilik istihdam ve 50 milyon YTL'lik ekonomik girdi sağlaması planlanmaktadır Hayata geçirilmeye başlanan proje kapsamında Odunpazaraı semti 2008 yılı içinde 100 bin turist ağırlamıştır Gezilecek yerler Kentte birçok mesire alanı bulunmaktadır Bunlardan bazıları şunlardır: Fidanlık orman içi dinlenme yeri, bademlik, Musaözü Barajı, şelale (kalabak) orman içi dinlenme yeri, karataş orman içi dinlenme yeri, çatacık orman içi dinlenme yeri, hasırca, kalabak başı, şoförler çeşmesi, regülatör Odunpazarı semtinde bulunan Kurşunlu KülliyesiŞeyh Edebali' nin türbesi şehrin Odunpazarı semtindeki Odunpazarı mezarlığı'nın içinde bulunmaktadır Türbe, II Abdülhamit tarafından restore edilmiştir Şehirde çeşitli müzeler de bulunmaktadır Bunlardan biri şehirde bulunan antik eserlerin yer aldığı Eskişehir Arkeoloji Müzesi'dir Ayrıca Bilim Sanat ve Kültür Parkı, Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, Pessinus Müzesi, Seyitgazi Müzesi, Yunus Emre Müzesi, Eskişehir Atatürk ve Kültür Müzesi, Tayyare Müzesi/Hava Müzesi, Osmanlı Evi Müzesi ve Karikatür müzesi, İnönü Savaşları Karargah Müzesi bulunmaktadır Osmanlı dönemi eseridir 1525 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın veziri Çoban Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır Cami çevresinde medrese ve kervansaray vardır Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Beyin kayınpederi olan Parklar Gökmeydan Boşaltılan Muttalip Mezarlığı’nın yerine yapılan ve üç adadan oluşan Büyük Park’ın ardından, Kent Park ile Bilim Sanat ve Kültür Parkı ve son olarak Çevre Yolu Polis Okulu Kavşağı ile Ulu Önder mahallesi arasındaki alana yapılmakta olan göletli parkla şehirde bulunan park sayısı 4'e çıkmıştır Kent Park’ta 350 metrelik yapay plaj yer almaktadır Porsuk’tan bir kol alınarak oluşturulan plaj, yaz aylarında klorlanan artezyen suyu ile yüzmek için sağlıklı hale de getirilmektedir Ayrıca parkta yapay plajın haricinde açık ve kapalı yüzme havuzları, restoranlar, büyük bir gölet, çocuk oyun alanları, at binme alanları gibi bir çok sosyal donatı da yer almaktadır Eğitim Eski Porsuk Oteli, bugün Tepebaşı Belediyesi olarak hizmet vermektedir Eskişehir'de okuma yazma oranı % 95, ilköğretimde okullaşma oranı % 100 dür Kadın okur-yazar oranı ise % 89 dur Eskişehir; Ankara, İstanbul, İzmir ve Mersin gibi birden fazla üniversiteye sahip olan illerdendir Eskişehir'de 2 adet devlet üniversitesi bulunur Eskişehir'de halka açık faaliyet gösteren ve Turizm İl Müdürlüğü'ne bağlı 2 adet kütüphane bulunmaktadır Eskişehir İl Halk Kütüphanesi 1 Haziran 1926'da kurulmuştur Kütüphanedeki kitap sayısı 53438'dir Diğeri Osmangazi İl Halk Kütüphanesi Osmangazi mahallesindeki eski bir binada faaliyet göstermektedir İlde 27 adet anaokulu bulunmaktadır Bu okullarda toplam 2116 öğrenci bulunmaktadır Şehirde 156 adet anasıfı bulunmaktadır Bunlardan 150'si resmî anasınıfı, diğer 4'ü ise özel anasınıfıdır Bu sınıflarda 2152'si erkek, 1994'ü kız olmak üzere toplam 4146 öğrenci bulunmaktadır Okul öncesi okullaşma oranı %29,59'dur İlde 240 ilköğretim okulunda 43147'si erkek 40423'ü kız olmak üzere toplam 83107 öğrenci okumaktadır İlde 49 genel Lise, 35 mesleki ve teknik lise olmak üzere 84 lise, 12 anadolu lisesi, 1 anadolu güzel sanatlar lisesi, 1 fen lisesi, 1 sosyal bilimler lisesi, 1 spor lisesi, 2 anadolu öğretmen lisesi, birçok sayıda meslek lisesi ve 7 özel lise bulunmaktadır Okul öncesi, İlköğretim ve Ortaöğretimde toplam öğrenci sayısı 122449 Anadolu Üniversitesi Kütüpanesi İldeki Yükseköğretimin temelleri, 1958 yılında Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinin kuruluşu ile atılmıştır Akademinin kuruluşu ile şehir büyük hareketlilik kazanmış, kabuk değiştirmeye başlamıştır 1982 yılında kurum Anadolu Üniversitesi'ne dönüşmüştür Osmangazi Üniversitesi ise 1993 yılında tıp, mühendislik, mimarlık ve fen edebiyat fakültelerinin Anadolu Üniversitesinden ayrılmasıyla kurulmuştur İlde bulunan iki üniversitede 19 fakülte 12 yüksekokul bulunmaktadır İldeki üniversitelerde örgün öğretimde 38989 öğrenci eğitim görmektedir Anadolu Üniversitesi'ndeki Açıköğretim öğrenci sayısı 1047350'dir Eskişehir'e kültürel ve sosyal bir canlılık getiren üniversiteler üniversite dışına açık bu tür etkinlikleri devam ettirmekte şehre ayrı bir canlılık kazandırmaktadır İldeki üniversiteler: Anadolu Üniversitesi Osmangazi Üniversitesi ( )Veriler 2007 yılı verileridir Sağlık ve sosyal hizmetler Sağlık kuruluşları Devlet Hastanesi Kent merkezinde toplamda 2882 yatak kapasitesine sahip 6 adet kamu, 3 adet özel hastane bulunmakta, 2 özel hastanenin de inşaatı devam etmektedir Ayrıca 16 adet Toplum Sağlığı Merkezi, 56 adet Aile Sağlığı Merkezi, 208 adet Aile Sağlığı Birimi, 61 Sağlık Evi, 1 Verem Savaş Dispanseri, 1 ÜSEM (AÇ-SAP) ve 1 Halk Sağlığı Laboratuarı mevcuttur Göstergeler Şehirde doktor başına düşen nüfus 630 kişi olup, 1996'daki sosyo-ekonomik gelişmişlik araştırmalarındaki bilgilere göre, bebek ölüm oranı binde 64, diş hekimi başına düşen nüfus 5450, eczane başına düşen nüfus 3090, hastane Şehir ayrıca Aile Hekimliği uygulamasında pilot il olarak seçilmiş, Türkiye'de sistem ilk kez Eskişehir'de uygulanmıştır yatağı başına düzen nüfus ise 370'dirSpor Eskişehirspor Eskişehir Atatürk Stadı Şehirde 114 adet tescilli spor kulübü bulunmaktadır Bu kulüplerde atıcılık, atletizm, basketbol, boks, bisiklet, eskrim, futbol, güreş, halter, judo, karate, tekvando, tenis, voleybol ve yüzme gibi spor dallarında faaliyet yapılmaktadır Şehirde bu branşlardaki lisanslı sporcu sayısı toplam 12762'dir Eskişehir'de futbol çok önemli bir yer tutmaktadır Kırmızı Şimşekler takma ismini kullanan ve başarılı olduğu yıllardan, tüm Türkiye'de taraftar kitlesi bulunan Eskişehirspor, şehrin üst düzeyde tek takımıdır Eskişehirspor Turkcell Süper Lig 'de mücadele etmektedir Karşılaşmalarını 18608 kişilik Eskişehir Atatürk Stadı'nda oynamaktadır Türkiye'nin ışıklandırmalı statlarındandır Eskişehirspor Türkiye 1 Liginde (Süper Ligde) hiç şampiyon olamamış fakat 3 defa 2lik, 2 defa 3lük ve 2 defa da 4lük alarak diğer Anadolu takımları için kırılması güç bir rekora imzasını atmıştır 1 Türkiye Kupası, 1 Cumhurbaşkanlığı Kupası ve 3 Başbakanlık Kupası bulunmaktadır Avrupa kupalarında en iyi başarısı ise 1974-75 sezonunda elde ettiği Balkan Kupası 2liği olmuştur 12 yıldır 2 ligde mücadele eden takım, 2007-2008 sezonunda playoff şampiyonu olarak Turkcell Super Lig'e yükselmiştirYerel yönetim Şehirde Aralık 2008'de atanan Mehmet Kılıçlar Eskişehir Valisi olarak görev yapmaktadır 1854'te kurulmuş, 991993 tarihinde yayınlanan 504 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Büyükşehir statüsüne kavuşmuş Eskişehir Belediyesi'nde ise Prof Dr Yılmaz Büyükerşen görev yapmaktadır Eskişehir Büyükşehir Belediyesi bünyesi altında Odunpazarı ve Tepebaşı ilçe belediyelerinin de bulunduğu, Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından idari kararlar alınmaktadır 22 Temmuz 2007'de yapılan genel seçimlerde Eskişehir altı milletvekilini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne göndermiştir Bu milletvekilleri ve partileri şöyledir: Kemal Unakıtan ( AKP) Hasan Murat Mercan ( AKP) Emin Nedim Öztürk ( AKP) Hüseyin Tayfun İçli ( DSP) Fehmi Murat Sönmez ( CHP) Beytullah Asil ( MHP) Yargı Eskişehir Adalet Sarayı Yapımı tamamlanan Adliye binasıyla şehre 2 ağır ceza, 1 çocuk, 4 sulh ceza ile 3 icra mahkemeleri kuruldu Ayrıca şehirde 31 savcı ve 37 hakim görev yapmaktadır İlgili bilgi başlıkları Eskişehir (il) Eskişehir Atatürk Stadı Eskişehir'li Tanınmış Kişiler Doktorlar Caddesi Tülomsaş Eskişehir'in mahalleleri Haller Gençlik Merkezi Porsuk Çayı Akbaş Devrim (otomobil) Çağdaş Cam Sanatları Müzesi |
eskişehir gelenek ve görenekleri |
11-09-2010 | #3 |
Şengül Şirin
|
eskişehir gelenek ve görenekleriÖRF-ADET-GELENEK-GÖRENEKLERİ DOĞUM Doğum bir şenlik, sevinç nedeni olarak karşılanır Kırsal kesimlerde doğumlar genellikle evde olur Doğumu ebe yaptırır Doğum sırasında, ebeye yaşlı kadınlar yardımcı olur Bebek doğduğu günden itibaren yastığının altına bıçak, makas gibi metal aletler konur Halk arasındaki inanışa göre, bebeğin etrafına konan bu metaller sayesinde şeytan yaklaşmaz Çocuğun doğumundan bir hafta sonra adı konur ve kulağına ezan okunur Ad koyma önceden aile büyükleri tarafından yapılırken, şimdi anne baba, çocuklarına kendileri ad koymaktadır Doğum sonrası önce geçmiş olsuna, sonra da hediye ile birlikte gözaydına gidilir Doğum yapan 40 gün evden çıkmaz ve yalnız bırakılmaz Şimdi bu süre 20 güne düşmüştür Yarı kırkı denilen bu yirmi günlük sürede bebek yıkanırken soğan kabuğu, sarımsak kabuğu, altın ya da madeni para leğenin içindeki suya konur ve 20 tas su ile bebek yıkanır Ayrıca kırkıncı günü de aynı işlemler yapılır ve bebek 40 tas su ile yıkanır Kırk gün sonra gelinin annesine kırk uçurmaya gidilir Gelinin annesi de bebeğin kundağına yumurta koyar Ayrıca anneanne tarafından, çocuğun alnına un sürülür Bu ise çocuğun saçları ağarana kadar yaşaması anlamını taşır Bunların ardından bebek mevlidi okutturulur Anne beyaz gecelikler giyer ve kırmızı kurdeleyi saçlarına bağlar Mevlit okunurken bebekte kundak içinde tüm konukların elinde birer birer gezdirilir Konukların hepsi bebeği görür SÜNNET : Sünnet töreni başlamadan bir hafta önceki Cuma günü, eş dostun da katkılarıyla sünnet yatağı süslenir ve gelen konuklara yemekler ikram edilir Sünnet evine bayrak asılır Yatak süslendikten sonra konuk bayanlar kendi aralarında oynarlar ve bir hafta sonra düğün merasiminde buluşmak üzere ayrılırlar Sünnet düğünü töreni Cumartesi günü akşam üzeri çalgıcıların gelmesiyle başlar Sünnet çocuğu giydirilir İlerleyen saatlerde sünnet olacak çocuğa mumlar eşliğinde kına yakılır ve eğlence gece yarısına kadar devam eder Pazar günü çocuğun arkadaşları ile birlikte arabalarla şehir turu yapılır Çocuk arabadan inmeden bir dilek tutar, ailesinden onu ister Baba ve anne dileğin yerine getirileceğine söz verdikten sonra arabadan iner Gelen misafirlerin takılarından sonra çocuk eve alınır ve sünnet edilir Hemen akabinde Mevlit okunur Gelen misafirlere yemek (genelde pilav) ikram edilir Evlenme: Önceki yıllarda evlenmek isteyen kız ve erkek bunu anne ve babasına söyleyemezdi ve evlilikler genellikle görücü usulü ile olurdu Şimdi ise gençler kendi eşlerini kendileri seçmektedir Görücü usulü bile olsa gençler birbirlerini tanıdıktan sonra evlenmeye karar vermektedir Kız İsteme : Oğlan tarafı bir kutu çikolata ile kız evine gider ve büyükler oturup sohbet ederler Bu esnada kız kahve veya pişirdiği çayı misafirlere ikram eder Büyüklerden biri Allah'ın emri Peygamberin kavli ile kızı ister Kız tarafı kızı verecek dahi olsalar düşüneceklerini söyleyerek, kızı ilk dünürlükte vermezler Kız tarafı kızı vermeye karar verirse, ikinci kez gelmek isteyen dünürleri kabul ederler Eğer vermek istemezlerse dünürcüleri kabul etmezler Söz : Kız tarafı kızı verirse "Ağız Tadı" denilen söz merasimi yapılırOğlan tarafı toplanarak kız evine gelir ve söz yüzükleri ailenin erkek büyükleri tarafından takılır Söz duası da yapıldıktan sonra misafirlere lokum ve kolonya ikram edilir Erkeklere mendil veya havlu, kadınlara yazma dağıtılır Daha sonra kadınlar kendi aralarında oynarlar Nişan : Günümüzde nişan veya söz merasimlerinden sadece bir tanesi yapılmaktadır Arzu eden her iki merasimi de yapmaktadır Nişan merasiminde geline abiye bir kıyafet giydirilir Nişan yüzüklerinin genellikle Belediye Başkanı veya ilçenin ileri gelen bir kişisi tarafından takılması istenir Eğer bu kişi bulunamazsa bir aile büyüğü tarafından nişan yüzükleri takılır Daha sonra oğlan annesinin geline yapmış olduğu sandık eşyaları davetlilere gösterilir Bu adete "çevirgi" denir Günümüzde sadece takı töreni yapılmaktadır Düğün Töreni: Düğün Cuma akşamı kına gecesi ile başlar Düğün evinin kapısına Türk Bayrağı asılır Bu evde düğün olduğu bu bayraktan anlaşılır Kına gecesinde gelin sarka denilen kadife kumaş üzerine yaldızlı desenler işlenmiş olan üstlük ve şalvardan oluşan giysiyi giyer Günümüzde genellikle abiye kıyafetler giyilmektedir Çalgılar eşliğinde oynanıp eğlenildikten sonra sıra kına yakılmaya gelir Gelinin arkadaşları ve yakınları kına tepsisine mumlar dikerek gelinin etrafında kına türküleri söyleyip dönerler ve gelinin kınasını yakarlar Gelinin kınasını, anası babası sağ olan bir genç kız ve mutlu evlilik yapmış bir kadın yakar Gelinin kınalı avucuna kaynanası bir altın veya bozuk para (genellikle bozuk para konulur) koyar Gelin avucunu yumar ve kınayı yakanlar gelinin avucunu açmaya çalışırlar Gelinin avucunu açabilirlerse bu altını veya parayı almaya hak kazanırlar Kına yakıldıktan sonra damat gelini kucaklayarak eve taşır ve böylelikle kına gecesi sona erer Ertesi gün oğlan tarafı düğün konvoyu eşliğinde, korna çalarak, kadınlar şarkı ve maniler söyleyip el çırparak neşe ile kızı almaya gelirler Bu arada kız tarafında bir hüzün hakimdir Gelinin yakınları gelinle tek tek vedalaşırlar Gelinin oğlan kardeşi eğer oğlan kardeşi yoksa babası gayret kuşağı denilen kırmızı bir kurdeleyi gelinin belini üç kere dolandırdıktan sonra bağlar Gelinin arkadaşları kapıyı kilitleyerek gelini vermek istemezler Kayınpeder bu arada devreye girer ve kızlara harçlık vererek kapıyı açmaya ikna ederKızın babası kızın koluna girerek gelin arabasına bindirir Gelinin omzunda Kur'anı Kerim elinde de bir gaz lambası vardır Bir de gerdek gecesi damatla birlikte yemeleri için haşlanmış bir tavuk ve baklava gelin arabasına konur İlçenin delikanlıları oğlan tarafından toprak bastı parası isterler Bu parayı almayınca gelin arabasını göndermezler Üç aşağı beş yukarı bir pazarlıktan sonra anlaşılır ve düğün konvoyu kornalar çalarak gelini alır götürür Oğlan evine gelince, gelin arabadan inmez Gelinin yanında bulunan yengesi gelinin inmelik olarak ne istediğini kayınpederine iletir Burada ufak bir pazarlık döner ve sonunda iki tarafta tatlılıkla meseleyi çözer ve gelin arabadan indirilir Gelin arabanın önüne kesilen kurban kanına bastırılıp eve sokulurGeline,evliliği sağlam olsun diye indiği eve çivi çaktırılır Bundan sonra damat bereket olması amacıyla buğday, bozuk para, fıstık veya şeker saçar Daha sonra damat oynatılır ve davetliler damada para takarlar Damat oynarken nazarlar çıksın diye önünde su dolu bir toprak testi yere atılarak kırılırBu günün akşamı tekrar düğün olur çalgılar çalınır oynanırErtesi gün düğüne davet edilmiş olan eş dost, akraba ve tanıdıklar hediyelerini getirirler Bu merasime de takı günü denir Yine gelenlere yemek verilir Gelinin çeyizi bir odaya önceden serilmiştir Gelin gelinliğini giyerek gelen misafirleri bu çeyiz odasında karşılar Hediyeler bu odada toplanır (Daha önceleri damat bu günde tıraş edilirdi) Aynı gün imam nikahı da yapılır Akşam damat arkadaşları ile birlikte camiye gider(Damat camideyken ayakkabısının içine yumurta kırmak veya ayakkabılarını saklamak gibi şakalar yapılır)Yatsı namazını kılarDaha sonra yatsı namazından çıkan cemaat damadı güvey kapamak üzere evine getirerek kapıda duasını yapar Damadın arkadaşları sırtını yumruklayarak içeri sokarlar Bu arada kapının önüne konulmuş olan bir tas suyu damat ayağıyla vurarak döker ve eve girer Düğün töreni böylelikle sona ermiş olur Askerlik: Askere gidecek gençler, gitmelerine az bir süre kala yakınları tarafından yemeğe davet edilir Gencin cebine harçlık koyup, hediyeler verirler Arkadaşları ile birlikte eğlenceler düzenlerler Gideceği gün akraba ve komşularını gezerek helalleşir Aynı gün tüm akraba ve arkadaşları tarafından davul ve zurna eşliğinde asker ocağına uğurlanır Gencin akrabaları vedalaşma sırasında harçlık olusun diye cebine para koyarlar Ölüm: Komşuların karşılıklı dayanışmasını ortaya çıkaran bir olaydır Böyle durumlarda, genellikle ölenin yakınlarına hiçbir iş yaptırılmaz Ölü evinde üç gün yemek pişmez Cenaze alayı çok kalabalık olur Duyan herkes cenaze namazına katılmayı sevap ve ödev sayar Kabristandan gelen halka lokma ve helva ikram edilir Kadınlar yedi gün boyunca ölü evinde Tebareke Sûresini okurlar Evde veya camide kırkıncı ve elli ikinci günüde mevlit okunur Bayram Adetleri : Bayram telaşı arife gününden başlar Arife günü hamur yoğrulur ve yağda pişirilir Komşulara ve fakirlere dağıtılır Kabristan ziyareti yapılır Bayram sabahı her ailenin erkeği bayram namazına gider Evde çocuklar ve kadınlar giyinirler ve erkeklerin camiden çıkmasını beklerler Ailenin reisi kapıda karşılanır Aile içinde önce büyüklerle, sonra küçüklerle bayramlaşılır Anne ve baba varsa dede, nine evde gelen gidenleri bekler, onlara ikramda bulunurlar Çocuklar ve gençler akrabalara, komşulara ve tanıdıklara giderek bayramlaşırlar Büyüklere şeker, baklava, çay, kahve; çocuklara ise çeşitli yemişlerden ikram edilir Çocuklar da ellerinde tuttukları naylon torbalara bunları doldururlar Hıdrellez : Yeşile olan tutkudur hıdrellez Bu büyük halk bayramını karşılamak için daha güneş doğmadan on binlerce Eskişehirli çay ve dere kıyılarına, kırlara akın eder Törensiz, programsız içtenlikle kutlanan bu şenliğin tarihi 6 Mayıs'tır 5 Mayıs gecesi ateşler yakılır Yakılan bu ateşten en az üç kez atlanılır Ateşten atlarken dilek tutulur Eğlenceler yapılır Hep birlikte çalınır, söylenir, oynanır Yapılan bu eğlenceler geç saatlere kadar sürer Diğer eğlenceleri görmek için gruplar halinde gezintiye çıkar 6 Mayıs sabahı erkenden çay ve dere kıyılarına gelinir ve bu sularla yüz yıkanılır Piknik yapılır Sabahın alaca karanlığında söğüt dalları ile birbirlerinin başına vuran gençler nasiplerinin açılmasını, muratlarının yerine gelmesini dilerler Bahçe kapılarına yeşillikler asılır Gençler niyetleri yazılı kağıtları porsuk çayına atarlar Büyükler niyetlerini gül dalının altına koyarlar Ayrıca hıdrellez dolayısıyla çeşitli oyunlar tertiplenir Bunlardan biri "Küpten kader çekme oyunudur" Akşamdan hazırlanan içi su ve yeşillik dolu küpün içine herkes, bilezik, toka gibi madeni şeyler atar Küp bir gül ağacının yanına konur Sabah kır eğlencelerinden dönülünce, küpün başında toplanılır Mani söyleyecekler hazırlanır Küpün başındaki çocuk elini içeri uzatır Ne denk gelirse çeker O sırada ilk mani söylenir Çocuğun tuttuğunu küpten çıkarmaz Mani biter bitmez elindekini çıkarır Böylelikle kişinin niyeti ortaya dökülür Hıdrellez; yalnız Hızır ile İlyas'ın buluştuğu anı görebilmek için insanların kırlara koşuşması değil, biraz da yeşile özlem ümitlerinin doğuşu, kadere inanış, geleneklere bağlılıktır YÖRESEL YEMEKLER: Toğga Çorbası: Et suyu ile pirinç kaynatılır Yumuşayınca ayrı bir kapta un, yumurta ve yoğurt suyla ezilerek çorbaya katılır Kaynayınca tereyağ, kımızı biber ve nane kızdırılarak dökülür Aynı çorba göce kaynatılarak yapılırsa göce çorbası adını alır Miyane Çorbası : 2 çorba kaşığı kadar tereyağında 15 kahve fincanı ölçüsünde un hafif kavrulur 4 bardak tavuk suyu, bu una yavaş yavaş eklenir Karıştırılarak kaynatılır Tuzu konur Limon sıkılarak içilir yada çorbanın üzerine çiğ domates rendesi konur Düğü Köftesi Çorbası : Düğü, tuz ve un hamur yapılır Fındıktan biraz ufak elde yuvarlanır Yağda kıyılmış biberler hafif kavrulur daha sonra domates rendesi ilave edilir, biraz çevirdikten sonra 1 yumurta kırılır ve karıştırılır ve üzerine kaynar su ilave edilir Kaynayan suya hazırlanan hamurlar salınır 10 dk beraber pişirilir ve servise sunulur Tutmaç : Ayıklanıp yıkanmış olan yeşil mercimek biraz suda iyice haşlanır Üzerine 4 bardak su veya et suyu ilave edilerek kaynatılır Kaynamakta olan mercimeğe iki su bardağı erişte (ev makarnası) ilave edilerek pişirilir, kabarmaya bırakılır 4 çorba kaşığı tereyağ veya margarin eritilerek yarpız içine atılıp kavrulur ve yemeğe dökülür İki diş sarmısak katılıp üzerine yoğurt ilave edilip karıştırılarak servis yapılır Bamya Çorbası : Bamyalar 1 peçete arasında ovulur (Kenar kılçıklarının çıkması için) 1 tencere üzerine çıkacak kadar su konur Bir tutam tuz atılıp yarım saat haşlanır İplerinden sıyrılıp hazırlanır, kuşbaşından küçük doğranmış etlerde ayrı bir kapta haşlanır soğan yağda pembeleştirilir Sulandırılmış salça ilave edilir, 1 taşım kaynatılıp et suyu dökülür kaynamaya başlayınca limon suyu dökülür Haşlanmış bamya ve etlerde dökülür Tuz koyup yarım saat pişirilir Servise hazırlanır Harşıl : Ispanak yıkanıp süzülür ve haşlanır, haşlanmış ıspanak püre haline getirilir, yoğurt ince kıyılmış taze soğan ve çerkez tuzu ilave edilerek karıştırılır, bu karışım ıspanakla karıştırıldıktan sonra haşlanmış iki adet yumurta ile süslenip servise sunulur Kelem Dolması (lahana Dolması) : Lahanalar bir tencerede tuzlu suda erimeyecek şekilde haşlanır suyu süzülüp sıkılır 1 cm eninde boyuna ince şeritler halinde getirilir Ayrı bir kapta soğan rendelenir Kıyma, bulgur, salça, tuz, karabiber ile bir avuç su katılarak içi yoğrulup hazırlanır İçten fındık büyüklüğünde parçalar alınıp şerit haline getirilmiş lahanalara döndürerek sarılır Pişeceği tencerenin dibine acı biber çıtlatılıp yerleştirilir Dolmalar dizilip kenarlarına sarmısaklar konur 1 su bardağı su konup kısık ateşte pişirilir Katlama Böreği : Un, yoğurt, sıvı yağ, su ve tuz karıştırılarak yumak haline getirilip dinlendirilir Biraz un ve nişasta ile tavlanıp, yedi pazı (yufka) açılır Açılan her pazı yağlanır Sonra bu pazılar rulo haline getirilir ve birer parmak arayla kesilir Kesilen hamurlar tekrar açılır ve bol yağda kızartılır Kabarması için de göbek kısmına kaşıkla hafifçe vurulur Piştikten sonra üzerine bir miktar toz ya da pudra şeker ilave edilerek servis yapılır Çerkes Sofrası (Abısta) : Süt ve su büyükçe bir tencereye konularak tuz ilave edilip 90 derece kaynatılır, kaynar suyun içerisinde mısır unu ilave edilerek tahta kaşıkla kaynatılmak suretiyle pişirilir Karışım sertçe bir hamur haline gelinceye kadar pişirildikten sonra sofraya alınır ve yuvarlak bir şekilde sofra üzerine yerleştirilir, ortası kaşıkla oyulduktan sonra içerisine tereyağı konulur, etrafına çerkes peyniri dizilir ve ayrı bir tabak içerisinde önceden hazırlanan çerkes tavuğu ile birlikte sıcak olarak servise sunulur Yufkalı Büryan (Börek) : Piliç haşlanarak, kemiklerinden ayrılarak, iri olarak parçalanır Diğer tarafta zeytinyağında önce bademler kızartılarak bir tabağa alınır Soğan aynı yağda sarartılır Haşlanmış pirinç ilave edilerek 1-2 dakika karıştırılır Tavuk suyu 3 bardak ilave edilir Pilav gisi pişirilir Suyunu çekince üzerine diğer iç malzeme eklenir (et, badem, baharat) Yoğrulan hamur baklava usulü nişasta ve un ile tek tek açılarak ve araları yağlanarak 4 yufka tepsiye kenarları taşırılarak döşenir Ortasına hazırlanan iç konur Diğer 4 yufka buruşturularak, üstüste yağlanarak konur Alttan taşırılan yufkalar kenarları kıvrılarak kapatılır Üzeri yağlanır Sıcak fırında üzeri pembeleşinceye kadar pişirilir Sıcak olarak servis yapılır Arabaşı : Una su ve tuz katılarak bulamaç halinde pişirilir Tepsiye dökülüp, dondurulur Küçük küçük kesilir, tepsinin ortası açılır Bir tas içinde tavuk suyuna limon ve acı biber konur Yerken hamur, tavuk suyu ile beraber çiğnenmeden yutulur Mercimekli Bulgur Pilavı : Soğan ince doğranır, tereyağında pembeleştirilir 1 yemek kaşığı salça ve domates rendesi de eklenir Et suyu konur 1 ölçü su, 1 ölçü bulgur göz önünde bulundurularak, su kaynayınca bulguru atılır Tuz, karabiber konur İnmesine yakın içine haşlanmış mercimek, bir su bardağı ölçüsünde eklenir Düğün Pilavı : 1 ölçü pirinç tuzlu sıcak su ile haşlanır, bekletilir Öte yandan tavuk yada kuşbaşı et haşlanır, pişirilir 1 avuç nohut haşlanır, hazırlanır, Pirinçler bol suyla yıkanır Tencerede tereyağ eritilir, yağ kızınca pirinçler içine atılır, kavrulur Sonuna doğru nohutlar, en son etler yağda kavrulur Pirinçler parlayınca 1 ölçü pirince 2 ölçü su ölçüsünde et suyu konur Tuz, karabiber, türlübahar konur Hafif ateşte demlendirilir Haşhaşlı Gözleme : Un, su, tuz ile kulak memesi kıvamında hamur yoğrulur Kavrulmuş, çekilmiş haşhaş sıvı yağla inceltilir İçine biraz tuz konur Hamurdan elma büyüklüğünde bezeler yapılır Oklavayla, çok ince olmayan 25-30 cm çapında yufka açılır Üzerine hazırlanan haşhaş sürülür Bir kenarından başlayarak ve aralara da haşhaşlı karışım sürülerek 3-4 kat olarak katlanır Aynı işlem enine olarak da yapılır Böylece kare biçiminde, katı bir gözleme elde edilir Bu gözleme, oklavayla, kare biçimi korunarak açılır 20x20 cm büyüklüğüne ulaşır Toprak saçta, meşe odunuyla, yağlayarak, orta ateşte yavaş yavaş pişirilir Mercimekli Mantı : Un, tuz, 1 yumurta ve suyla hamur yoğrulur Yufka açılır Kareler şeklinde kesilir İçine haşlanmış mercimek, tuz, karabiber karışımı konur Her kare ayrı ayrı mantı biçiminde kapatıldıktan sonra yağlanmış tepsiye dizilir Ocağın üzerinde çevire çevire altı kızartılır Sonra üzerine kaynayan su konup pişirilir Sarmısaklı yoğurtla servis yapılır Üzerine yağ gezdirilir Ağzı Açık : Yukarıda anlatılan katmer hamuru son kez iyice açıldıktan sonra kareler şeklinde 10x10 cm boyutunda kesilir İçine haşlanmış mercimek, tuz, karabiber karışımı konur Karenin iki kenarı, dikdörtgen olacak biçimde kapatılır Alt ve üst kenarları açık kalır Bunlar, yağlanmış tepsiye dizilir Fırında pişirilir Çiğbörek(Çibörek-Şırbörek) : Kırım tatarlarına özgü olan yemeklerin başında gelmektedir Un, su, tuz karıştırılarak hazırlanan hamurun içerisine, soğan, baharat ve kıyma ile hazırlanan iç konulup kızgın yağda kızartılır Met Helvası : İsmini, met(çubuk) ve aşık kemiği ile birlikte oynanan bir sokak oyunundan almıştır Met Helvası, met oyunu sonucunda yenilen tarafın uzun kış gecelerinde helva çekmesiyle oluşan bir geleneğin ürünüdür Özel karışımlı bir hamurun şekerle birlikte lifli hale dönüştürülmesi ile oluşur Boza: Sarı mısırın suyla kaynatılarak mayalandırılması daha sonra soğutularak süzülüp şekerle karıştırılarak birkaç gün bekletilmesiyle oluşan içecektir 1955 yılında özel karışımlı bozalarına Kara Kedi Bozacısı adıyla patent alan firmanın merkezi köprübaşı caddesindedir Çevre illerden bile boza almak isteyenler görülür Göbete : İlk önce un maya kullanılmadan yoğurt ve margarinle yoğrulur Elde edilen hamur ikiye ayrılır Hamurun yarısı açılarak siniye yerleştirilir Daha önceden hazırlanan iç malzeme, kavrulmuş kıyma, karabiber ve haşlanmış pirinç hamurun üzerine sürülür Hamurun öteki yarısı ise iç malzemenin üzerine serilir Hamurun kenarları birleştirilir Üzerine yumurta sarısı sürülür Hamur baklava dilimleri haline geldikten sonra tepsi içerisinde fırında pişirilir YÖRESEL GİYİM: Bölgedeki yerleşim yerleri ve coğrafi konum nedeni ile giyimde değişiklikler gözlenmektedir Eskişehir, Ege, Marmara ve İç Anadolu Bölgelerinin kavşak noktasındadır Bu konumundan dolayı çevre bölgelerden Ankara, Bilecik, Kütahya ve Konya giyiminden etkilenmeler görülürBölgedeki yerleşim yerleri ve coğrafi konum nedeni ile giyimde değişiklikler gözlenmektedir Yöredeki kadın giysileri genel olarak ağır esvap diye adlandırılır Yörede giyilen giysilerin hemen hemen tümü cepken-şalvar biçimindedir Cepkenler biçim olarak birbirinden farklılık göstermesine karşın, şalvarlar biçim olarak birbirinin aynıdır Sadece kumaş ve işleme olarak birbirinden farklılık gösterir Yörede giyilen giysiler ile göçmen olarak yöreye yerleşen muhacirlerin getirdiği giysiler, biçim olarak, hatta motif olarak oldukça benzerlik göstermektedir Rumeli giysilerinin yapımında atlas kumaş daha çok kullanılmıştır Atlas, yüzü ipek, tersi parlak yüzlü, düz bir kumaş türüdür Üzerine işleme yapılmaya çok uygundur Bursa ipeklileri içinde kırmızı ve yeşil renkli atlaslar çok değerlidir Osmanlı sarayında kışın giyilen giysi ve kürklerde atlas çok kullanıldığından kış mevsimine sarayda "Atlas Mevsimi" denmiştirTüm giysiler birbirini andırmaktadır ve bunların en değerlisi, en çok seçileni sarka-pesent'tir Sarka-Pesent : Biçim olarak birbirinden fazla bir farklılık göstermemelerine karşın motif işlemelerine göre değişik çeşitleri vardır Genelde sarka altına giyilen işlemeli şalvara pesent denir Bu şalvara çakar, don, kasnak da denmektedir Sivrihisar yöresinde sarka altına Sefavıl (sevai) şalvar giyilir Giysiler arasında en ağır işli olan cepken modelidir Uzun kollu ve önü açıktır Yörenin değişik alanlarında motif, renk (kırmızı, mor, lacivert, vişne çürüğü, siyah) ve işleniş açısından farlılık gösterir Sözgelimi merkezde giyilen sarkalarla, Sivrihisar yada İnönü bölgesinde giyilenler farklıdır Bir de İzmir Sarkası denen örneği vardır Pesent, eskiden adı kasnak olan bir şalvar modelidir Sarkadan bir iki ton açık bordo ipekten yapılır Kırmızı ve pembe renkleri de vardır Pesentin tümü sim, pul ve boncuklarla işlenmiştir Tüm desen aynı motifin yan yana sıralanmasından oluşmuştur Motifin ortasına yeşil ipek aplike edilmiş, etrafına sim tırtıllarla çiçek ve yaprak desenleri işlenmiştir Bunun çevresinde ise blonga iğnesi tekniği ile işlenmiş yaprak ve dal motifleri vardır Motifin büyük dallı yapraklı ve çiçekli kısımları mavi, beyaz, sarı, yeşil, pembe kordonlarla birbirine tutturularak dantel gibi hazırlanan bordür geçirilmiştir Kumaş önce astarla duble edilmiş, nakış ondan sonra işlenmiştir Daha sonra pesentin içi beyaz mermer şahi ile astarlanmıştır 8-10 metre kumaştan yapılır Eskişehir'de geleneksel erkek giysileri potur, dokuma gömlek ve cepken ' dir Seyitgazi İlçesi Kırka yöresindeki giyim kuşam diğer yörelere göre biraz farklılık göstermektedir Yörenin geleneksel erkek giyimi zeybek giysisidir Zeybek giysisi eskiden yörede yaz, kış giyilen bir günlük giysiymiş Siyah ve mavi renkte olanları varmış Bunlar dimiden yapılırmış Alta, dizlere kadar örülmüş yün çoraplar giyerlermiş Bu giyimle ilgili bir gelenek de donun paçalarına,ilgi duydukları kızların ördükleri oyaların çekilmesiymiş Zeybek giysisi eskiden günlük bir giysiyken, bugün bir tören giysisi durumundadır Zeybek oyunu oynanırken giyiliyor Sivrihisar'da Sarka don,uzun entari, maher, futa,bindallı gibi tamamen Sivrihisar işi kıyafetler bulunmaktadırBu kıyafetler özellikle düğünlerde, özel günlerde giyilmektedir HALK OYUNLARI VE FOLKLOR: Eskişehir yöresi halk dansları yerleşim evreleri, yöre halkının yapısı ve coğrafi konumun gereği değişik karakterler gösterirTür olarak karşılaştırıldığında erkek ve kadın dansları ayrı nitelikler taşımaktadır Erkek dansları "Kaşıklı Zeybek" türü özelliği gösteren danslardır Kadın dansları ise "Kaşıklı Karşılama" türü danslardır Kadın danslarında zeybek adıyla oynanan danslar türün özelliklerini taşımazlar Sözgelimi danslarda çok az daire yapılır Dansçılar genellikle karşı karşıya oynarlarGenel olarak Eskişehir yöresi halk danslarında zeybek ve kaşık danslarından etkilenmeler söz konusudur Başka bir deyişle yöre dansları doğudan batıya, güneyden kuzeye geçiş özelliği gösterirler Anadolu insanının dansları üzerinde, İslamiyet'in etkisiyle kadın ve erkek birlikteliğinin kısıtlayıcı etkisi pek görülmemesine karşın, Eskişehir yöresinde bu etkilenme açıklıkla görülebilir Eskişehir yöresinde bu güne kadar derlenmiş bütün danslarda kadınların ve erkeklerin ayrı ayrı oynadığı görülmektedir Müzikteki benzerliğe karşıt olarak dans uygulamalarında hiçbir benzerlik yokturGenel olarak kadın danslarında farklılık gözlense de birbirlerinden etkilenmeler söz konusudur Bu etkilenmede coğrafi konumun özellikleri de yadsınamaz Sözgelimi <Yoğurdum Var > oyunu bugün Afyon, Kütahya ve Bilecik'te ayrı ayrı varyantlarla oynandığı gibi, Bilecik ve yöresinde erkekler tarafından da oynanabilmektedir Erkek danslarında ise genel tür özelliklerinin zeybek olmasının yanı sıra kadın danslarındaki gibi farklı dönem özelliklerinin saptanması söz konusu değildir Olsa olsa coğrafi konum gereği Kütahya ve Bilecik yöresi etkilenmelerinden söz edilebilir Bunun nedeni kadın danslarının, kapalı toplum içerisinde kadının yapısı gereği etkilenmeye ve değişmeye açık olmayışıdır Erkek danslarında ise bu etkilenme ve değişme daha hızlı ve belirgin olabilmektedir Kadın Dansları: Mendil Elindeki Mendil Yoğurt Yoğurdum Var Yeşil Meşil Goc'öküz 'Goc'öküzün Dizindedir Dermanı Zeybek Entarisi Kırmızı Düz Oyun ' Çeşmeler Yaptırdım Kırka Kadın Zeybeği Zeybek Derler Adına Ters Oyun Sel Önüne Söğüt Diktim Bir Sıra İndim Dereleri Yarelem Kahveyi Kavururlar Kara Kuş Gara Guşum Havada (Galtınma) Erkek Dansları: İnönü Karşılaması Yoğurdum Var Galkı da Vermiş Atatürk Zeybeği Kralın Kızı Keklik Zeybeği Eskişehir Zeybeği Kırka Zeybeği Küstüm Kesik Çayır-İnce Çayır Halkalı Şeker Sultan Seccades NELERİ İLE ÜNLÜ: Lületaşı, Porsuk Çayı, Midas Tapınağı, Anadolu Üniversitesi, Yunus Emre Türbesi, Tarihi Odun Pazarı Evleri, Yazılıkaya Frig Vadisi ( Midas Kenti ), Uyuz, Çifteler ve Yarıkçı Hamamları, Çatacık Ormanları ve Mesire Yeri, Eti Bisküvileri, İnönü Planör Kampı, Sivrihisar Ermeni Kilisesi İL İSMİ NEREDEN GELİYOR? Eski adı Doylaion'dur 1080 yılında Türkler burayı ele geçirdi 1175 yılında burasını Bizans geri aldı Kılıçarslan bu şehri daha sonra geri alınca, ona "Bizim eski Şehrimiz" anlamına gelen Eski Şehir adını verdi |
|