Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
mehter, tarihi

Mehter Tarihi

Eski 09-16-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Mehter Tarihi



MEHTER TARİHİ

MEHTER NEDİR

Mehter dost, sevgi, birlik ve kahramanlık ocağıdır Mehteri kendine has özellikleri ile korumak yaşatmak gelecek nesil'e bırakmak her Türk'ün görevidir Mehter; mızıkacı, çadırcı, kavas gibi muhtelif manalarda kullanılmış bir tabirdir Mehter Farsça " MIHTER" kelimesinin Osmanlılarca ULU-BÜYÜK manasına gelen bir kelimesinden alınmıştır Dilimizde bu kelimenin Arapçalaştırılmış şekillerinden " MEHTER" kullanılmaktadır

MEHTERİN ÖNEMİ

Bu konuyla ilgili Evliya Çelebi'nin, Sultan 4Murat devrinde büyük bir ordu olayını Şöyle anlatır "Mimarların mı, yoksa mehterlerin mi alayda önceliği konusunda karar verilemez Bu hususda görüşmek üzere Mimarbaşı ile Mehterbaşı Sultan Murat'ın huzuruna çıkarlar; Mimarbaşı başlar söze: Padişahım! Mehterler pirsiz esnaf olup Cemşid sanatını tutmuş bir alay Deccal kavmidir, biz padişahımıza saraylar, selâtin camileri, köprüler yaparız, İslam ordusunda lüzumumuz, hizmetimiz vardır; elbet mehterlerden evvel geliriz! Der

Bunun üzerine mehterbaşı da şu iddiada bulunur
Padişahım! Hangi bir tarafa gitseniz mehabet, şevket, salâbet ve şöhretiniz için, dosta düşmana karşı davul, kudüm, nefir döverek gitmeniz lazımdır Cenk Meydanlarında gaziler cenge salmak için köslere biz tokmak çalarız ve askeri şevke getirip biz kaldırırız, padişahımız bir şeye üzülse huzurunda oniki makam, yirmi dört şube, yirmi dört sul, kırk sekiz terkip musiki faslı edip, padişahımızı neşelendiririz Eski hükema; saz ve söz hanende, âdemin gönlüne safa verir, demişler Biz de ruha gıda verir esnafız Bahusus ki nerede Resulullah'ın âlemi olsa, orada dabl-ı Al-i Osman bulunmak gerekir
Bunun üzerine Sultan 4Murat, mehterlerin mimarlardan evvel geçmesini irade buyurur


İSTANBUL'UN FETHİNDE MEHTER



Fatih Sultan Mehmet, Fethin devam ettiği bir sabah şafakla beraber topçularının yanına gitti Toplar atılırken, Okmeydanı'na dolmuş binlerce ulema, hep bir ağızdan tekbir getirmeye başladılar Yüzlerce davul ve zurnadan oluşan devasa bir mehteran düşünün Osmanlı ordusuyla beraber, savaş meydanında bulunuyor Fatih Sultan Mehmet, İstanbul surlarının önüne geldiğinde, 300 kişilik mehter takımında, 100 zurna, 70 davul durmadan çalıyor; kalp ve ruhları coşku ve heyecana getiriyor Okmeyda'nındaki ikinci mehter de Haliç surlarına hücum eden kıtaların harp şevkini artırıyordu Gök gürültüsünü andıran korkunç ve insanın içini ürperten sesler çıkarıyorlar, topların seslerini bile susturuyorlardı Yine Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'a giren muhteşem zafer alayının ortasında, gözlerini yıkılmış surlara dikti, sonra atını ileri sürdü Maiyet bölükleri, yeniçeri arkasındaki mehteran, davul ve zurnalarını çalarak devirler açıp kapayan, asırlar önce müjdelenmiş olan bu mutlu güne mutluluk katıyor ve cenk havası çalıyordu Zaferlerden sonra ezan okunur ve mehter çalınırdı


AVRUPA'DA MEHTER MUSİKİSİNİN NE GİBİ ETKİLERİ OLMUŞTUR

18 Asırdan itibaren birçok memleketlerde mehteran bölüklerinden etkilenerek buna benzer gruplar kurulmaya başlanmıştır
Bestekâr Mozart ve Haydn da mehter müziğinden ilham alarak meşhur bestelerini meydana getirmişlerdir
Büyük Alman bestecisi Beethoven'in büyük senfonisinin son bölümü, mehterin kösüyle, davulu ve zurnasıyla seslendirilmiştir Beethoven'in Türk Marşını mehterin bir cenk marşından adapte ettiği bilinmektedir
Yine Avusturyalı Bestekâr Mozart'ın, Türk askerlerinin hatıralarını terennüm eden Allah Allah seslerini nakarat halinde kullanarak, Türk Marşı diye bir eser meydana getirdiği de vakıadır
Alman bestekârı Wagner bir mehter konserini dinlerken heyecanlanmış, kendisini tutamayarak " İşte musiki buna derler" diye mehter hakkında hissiyatını ifade etmiştir
18 YY içinde Avusturyalılar ve Prusyalılar, daha sonra Ruslar, Almanlar ve Fransızlar mehter teşkilatından etkilenerek mızıka takımları kurmuşlardır


MEHTERİN TARİHÇESİ


Mehter Dünyanın ilk ve en eski alaturka Ordu bandosudur
Hun'lar zamanındaki adı Tuğ olan ve vurmalı sazlarla nefesli sazlardan oluşan askeri mızıka okulunun Fatih'ten sonra aldığı isim, Hun'lardan beri Türk savaş tekniğinin vazgeçilmez unsuru olan askeri müziğin amacı, çok uzaklardan duyulan ve gitgide yaklaşan gök gürültüsüne benzer yabancı bir müzmin sesiyle düşmanın moralini bozup savaşacak güç bırakmamak, düşmanı teslim almak suretiyle harbi en kısa zamanda bitirmek ve böylece bir bakıma insan kıyımını önlemektir
Dünyanın en eski askeri bandosu olan mehtere ilk olarak Orhun Kitabelerinde rastlanmaktadır Bu kitabelerde “Kübürge” ve “Tuğ” olarak anlatılan askeri bandonun,11 yy yazılmış Divan-ü Lügat-it Türk’te Hakanların huzurunda müzik yaptığını anlatılır O zamanlarda küvrük (kös), tomruk (davul), çenk (zil) ve nay-i Türkî adındaki sazlardan oluşan “Tuğ” lar, savaşlarda ve özel günlerde müzik yapmaktaydılar Ayrıca “Tuğ” Türklerde hâkimiyetin de sembolü olmuştur


Selçukluların T'abılhâne veya Nevbet hane dediği bu kurumda Hunlardan beri ikisi nefesli, dördü vurmalı altı temel çalgı yer almıştır: İslamiyet ten sonra adları zurna, boru (nefir veya şahnay), çevgan, zil, davul ve kös'e çevrilen yurağ, boygur, çöken, çanğ, tümrük ve küvrük Savaşta ordunun önünde giden kös, davul, nakkare, zil, çevgan, çalpara, çengi harbi, zurna ve boru gibi yüzlerce vurmalı ve nefesli çalgının çalacağı müzik, savaş, tören ve oyun (spor) amaçları için özel olarak bestelenirdi

Osmanlı imparatorluğuna Anadolu Selçuk Türklerinden geçmiştir Şöyle ki Osman Gazi'nin kurduğu Beylik; Bizanslılara karşı birçok önlemli savaşlar kazanmış olup topraklarını genişletmiştir Bu savaşlar neticesinde Osman Gazi'nin, Selçuklu hükümdarı Aladdin Keykubat'a yararlığını göstermek ve bu savaşlarda kazandığı bazı harp ganimetlerini Selçuklu Hükümdarına hediye olarak göndermiştir Bu arada İnegöl kalesini de kuşatarak beyliğine dâhil ederek büyütmüştür Bu olaylardan çok memnun kalan Anadolu Selçuklu Hükümdarı adamlarında KARA BALABAN ÇAVUŞ vasıtasıyla 1284 tarihinde Osman Gazi ' ye bir ferman göndererek kendisini kutlamış ve Emirlik payesi ile İstiklal (EGEMENLİK) sembolü sayılan Tuğ, Âlem Tabıl (DAVUL) Nakkare (ÇİFTENARA) Hakkaniyeti, Adaleti temsilinde Ak (BEYAZ) renkte sancak göndermiştir Osmanlılarca TABLI ALI'i OSMAN adı ile anılan ilk mehter nevbeti (KONSER) 1289 tarihinde Bileciğin bir kasabası olan söğüdün büyük Mescit meydanında Osman Gazi ve silah arkadaşlarının huzurunda bir ikindi vakti ayakta dinledikleri bir nevbet (KONSER) ile Osmanlının hazarda ve seferde çok büyük hizmetler verecek olan Mehter takımı kurulmuş olur

Osman Gazi ve silah arkadaşlarının ayak üzre dinledikleri bu nevbet (KONSER) Selçuklu hükümdarına gösterdikleri hürmetten dolayıdır Bu adet Osman Gazi'den sonraki Padişahlarca da devam etmiştir




Mehterin aynı makamda birçok parçayı art arda çalıp söylemesine nevbet vurma denirdi Önceleri günde beş kez her namazdan önce nevbet vuran Mehterhane-i Hakanı, II Mehmet döneminde yalnız ikindi namazlarından önce çalmaya başladı Bunun dışında cüluslarda, kılıç alaylarında, zafer müjdesi geldiğinde, arife divanlarında, şehzade ve sultanların doğum ve sünnet düğünlerinde de çalardı Barış zamanında özel yerinde çalan Mehterhane-i Hakanı, seferde padişahın (o yoksa serdarın) çadırı önünde nevbet vururdu 17 yüzyılın sonunda ve 18 yüzyılda Topkapı Sarayı'nda Demirkapı denen yerde, ayrıca Eyüp sultan, Kasımpaşa, Galata, Tophane, Beşiktaş, Rumelihisarı, Yeniköy, Kavak, Beykoz, Anadoluhisarı, Üsküdar gibi semtlerde geceleri yatsı namazından sonra ve halkı sabah namazına kaldırmak için güneş doğmadan hemen önce nevbet vurulurdu
Bu olayı tevid eden Hadidi tarihinde şöyle der:

HENÜZ (HALEN) VAR PADİŞAHLARDA ADET
AYAK ÜZRE DİNLERLER ÇALINSA NEVBET



Mehter takımı yüzyıllar boyunca 3 kıtada Asya, Afrika ve Avrupa'da hazarda ve seferde önemli görevler yapmıştır Bilhassa savaşlarda Türk ordularına verdiği heyecan ve kahramanlık ifade eden Mehter musikisi marşları ile Türk ordusu karşısında bunalan düşman orduları Türk Sancağından önce Mehter takımına hücum ederek onu susturup saf dışı bırakma faaliyetlerine girişmişlerdir

16, 17 ve 18 yyda yetişen Bestekâr ve icracıları eliyle askeri musiki sanatının zirvesine ulaşan mehter musikisi hem savaşlar, hem Osmanlı elçi veya heyetlerine eşlik eden şatafatlı takımlar münasebetiyle tanındığı Avrupa'da önce ordu birliklerini, sonra da bestecileri etkilemekte gecikmedi Daha 1683'te Viyana'ya yürüyen Jan Sobieski'nin ordusuna mehter etkisiyle vurmalı çalgı arttırılmış bir askeri bando eşlik etmişti Batılıların çoğunlukla Yeniçeri müziği anlamına gelen terimlerle adlandırdıkları mehteri ilk uygulayan Lehler oldu (l741): Avusturya, Rusya, Prusya ve İngiltere de arkalarından geldi

Daha sonra mehter, bünyesinde barındırdığı sazlardaki değişikliklerle kapatıldığı 1826 tarihine kadar gelişmesini sürdürür
Mehterhane 1828'de II Mahmut tarafından kapatılmış, bunun yerine III Selim'in yakın dostu Napolyon'un emekli bando subayı Giuseppe Donizetti'ye Mızıka-i Hümayun adlı Batı kopyası saray bandosu oluşturulmuştur

Dünyanın ilk askeri bandosunun tekrar yaşatılmaya başlanması ise Eski Yeniçeri bandosunu ve ordusunu sembolik olarak temsil etmek için mehter: 1914 yılında askeri müze bünyesinde yeniden kurulmuştur Bu dönemde Mehter musikisini icra eden icracılara ek olarak, bir tuğ takımı ile yeniçeri ortalarını sembolik olarak temsil eden tarihi birlikte mehtere ilave olmuştur Böylece askeri müzede faaliyete geçirilen mehtere tarihi bir hüviyet kazandırılmıştır 1Dünya savaşı, Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin ilk yıllarında askeri müzede varlığını sürdüren mehter: 1935 yılında tekrar kaldırılmıştır
1952 yılında ise askeri müze bünyesinde Mehter takımını yeniden kurdurularak daha sonraki yıllarda kurulacak Mehter takımlarının da önünü açmıştır Bu tarihten sonra da Cumhuriyet Türkiye’sinde günümüze kadar yaşatılmıştır




GÜNÜMÜZ AVRUPASINDA MEHTER


Tarihi " Mehteran Takımı" Almanya'da 1998 yılında Bielefeld ve çevresi Türk kültür ve sosyal hizmetler cemiyeti - Mevlana Cami (Ülkü Ocağı) adına dönemin dernek Başkanı Erdoğan Aktaş tarafından kurdurulmuştur
Fatih Mehter Takımı Avrupa’da kurulup programlarına ara vermeden hizmet eden ilk " MEHTER TAKIMI" olma özelliğini taşır Kurulduğu günden bu yana profesyonel olarak çalışma ve programlarını aksatmadan devam ettiren " Fatih Mehteran Takımı" Avrupa’nın aranılan ekibi olmuştur

1998 yılından itibaren birçok konser vermiş olup, Yoğun Almanya dışı ve içi konser teklifleri alan Mehteranımız, milli gün ve gecelerin yanı sıra uluslararası organizasyonlarda da yer alıp Tarihi Mehter Takımını en iyi şekilde temsil etmiştir Bugüne kadarda çeşitli Türk ,yabancı televizyon kanallarına ve gazetelerine haber konusu olmuş ve olmaya da devam etmektedir

Topluluğumuz, bünyesindeki üç katlı mehteri ile Almaya içinde birçok şehirde ve Almanya dışında Danimarka, Hollanda, Belçika, Fransa, İsviçre ve Avusturya gibi ülkelerde Birçok kez konser vermiştir Bu konserlerde, üzerine düşen tarihi, kültürel ve sanatsal görevin sorumluluğu içinde hem klasik mehter repertuarını icra etmiş, hem de yeniliklere açık olarak programlar yapmıştır

Fatih Mehter Takımı'nın uyum ve entegrasyon çalışmaları noktasında Avrupa genelindeki kültür ve sanat etkinliklerinde de büyük katkısı olmuştur

AVRUPA'DA MEHTER'İN KURULUŞ AMACI



Uyum içerisinde yaşamakta olduğumuz Avrupa’da, kültürümüzü de muhafaza ederek, Müslüman Türk Milletinin tarihten gelen kültür zenginliğini, Avrupa insanına en iyi şekilde sunmak hedefimizdir


Kurucusu: Bielefeld ve çevresi Türk kültür ve sosyal hizmetler cemiyeti - Mevlana Cami-i (Ülkü Ocağı) adına dönemin dernek Başkanı Erdoğan Aktaş tarafından kurdurulmuştur


MEHTER TAKIMI İKİ BÖLÜMDEN OLUŞUR


Mehter takımının yürüyüş nizamında merasime iştirak şöyledir: Önde çorbacı başı (Emir-i Âlem) unvanını taşıyan ve başında "üsküf" bulunan mehteran bölüğü komutanı, onun arkasında sol tarafında zırhlı muhafızı ile birlikte yeşil sancak, ortada istiklal alameti olan ak sancak, sağ başta ise zırhlı muhafız ile birlikte kırmızı sancak bulunur Sancakların arkasında ise üçerli koldan üç sıra halinde dizilmiş dokuz tuğ gelir Sağ taraftan kırmızı sancağın arkasında, yeniçerilerin taşıdığı hücum tuğu yer alır Tuğlardan sonra ortada mehterbaşı bulunur Mehterbaşından sonra ise mehterin iki katı adedince çevgenler (okuyucular), zurnazenler, boruzenler, nakkarezenler, zilzenler ve davulzenler gelmekte En arkada ise at sırtında taşınan kös bulunmakta
Mehter takımı katlardan oluşur 3 katlı, 5 katlı, 7 katlı, 9 katlı 11 katlı ve 13 katlı diye adlandırılır En küçüğü 3 katlı, en büyüğü 13 katlı olarak kurulmuştur Mehter takımında katlı demek her sazdan o katlı nispetinde Enstrüman <saz> bulunması demektir Yani 5 katlı Mehter takımında, 5 zurna, 5 boru, 5 nakkare, 5 zilve, 5 davul var demektir Buna göre 10 çevgen (diğer sazların iki misli) bulunur 13 katlı Mehter yalnızca Padişaha aittir


MEHTER DİZİLİŞ VE YÜRÜYÜŞÜ

Mehter takımının kendine has bir yürüyüş şekli vardır
Yürüyüşlere daima Besmele ve sağ ayakla başlanır Yürüyüş yapılırken her üç adımda atışta sağa ve sola dönülerek yürünür Bu Mehter takımının sağa ve sola RAHİMALLAH - KERİMALLAH manasına gelen selamlama yürüyüşüdür Yoksa bazı çevrelerin ifade ettiği gibi iki ileri bir geri şeklinde değildir


KONSER DÜZENİ

İlk kurulduğu yıllarda çember biçiminde dizilen mehter, sonraları yarım daire (hilâl) biçiminde dizilmeye başladılar Mehteran, daire şeklinde nevbet nizamını teşkil ederler, nakkare zenleri oturup diğerlerinin ayakta durmasıyla da hilal görünümü verir Kösler hilalin orta ilerisine konulur İçoğlanı Başçavuşu, mehter faslı başlamadan önce daireden çıkarak ortaya gelir ve: "Vaktı-i Süruru sefa Mehterbaşı Ağa! Hey! Hey! " diye bağırır Bu sırada hazır bulunanların dikkatlerini çekmek için nakkarelerle sofyan usulünde üç tempo atılırdı Nakkareler çalarken de Mehterbaşı ağa mehterin önüne gelir: "Merhaba Ey Mehteran!" der ve sağ elini göğsüne koyarak mehteri selamlar
Mehteran da hep beraber sağ ellerini göğüsleri üzerine koyarak koro halinde "Merhaba, Mehterbaşı Ağa!" diyerek karşılık verirler Daha sonra mehterbaşı ağa: "Hasduuuur" diyerek çalınacak makamın ve eserin adını söyler (mesela "Der fasl-ı Acem aşiran, cihadı-ı ekber marş!" derdi) hemen arkasından "Haydi Ya Allah !" diyerek mehteri icraya geçirir Nevbet bitince mehter gülbankı (duası) okunur ve fasl sona erer


MEHTER DUASI

Allah Allah, Celilü'l - Cebbar, Muinü's - Set tar Halıku'l - Leyli ve'n - Nehar, Layezal, Zülcelâl, birdir Allah Anın birliğine, Resul - ü Enbiya Peygamberimiz Cenab - ı Ahmed - i Mahmut - u Muhammed Mustafa ( Bütün efrad elleri göğüste olduğu halde rükûa gelir gibi eğilirler ) Al-i evladı-ı Resulü müçtebi imdadı-ı ruhaniyetine; bir cümle Âlem- İ İslam’ın sıhhatü selametine, Ordularımızın devamı Muzafferiyetine Aziz Devletimizin Beka-ü temadüsüne üçler, yediler, kırklar, göçenler demine devranına " Hu diyelim Huuu" denildikten sonra bütün mehter takımı davul ve zilleri şiddetle vurarak dokuz defa "Hu" çekerlerdi Sonra da üç defa kös vururlardı

Eli kan kılıcı kan, sinesi üryan, ciğeri püryan, meydan-ı şahadette Allah yoluna revan, Kahrımız Gazabımız düşmana ziyan! Adüvden korkmadık korkmayız hiç-bir zaman Kura-anda Zafer va-ad ediyor Hazreti Yezdan Uğrun açık olsun ey Serdarı Mücahid, Hüda kılıcını keskin etsin Ömrünü gün gibi bedid! Fahri âlemi hoşnut etsin Hak, gaza-i ekberin etsin mübarek ve Sait

Takımın içinden evvelce seçilmiş dik ve güzel sesli biri tiz perdeden: "Nasrünminallahi ve fethün karib Ve beşşiri! L müminin" ayetini okur, üç defa "Allah" diyecek kadar dururdu Sonra bütün aletlerle beraber davullar ve kösler hafif vurarak devamlı teramole yaptığı sırada hepbir ağızdan "Allah Allah" deyince susarlar ve baş eğerek geriye döner ve dağılırlar

MEHTER MÜZİĞİ

Mehter müziği klasik Türk müziğindeki makam ve usullerin kullanıldığı teksesli bir müziktir Peşrev, semai, nakış, cengi harbi, murabba, kalenderi gibi formları vardır Mehterhane'nin repertuarında bunlardan başka serhat türküleri de yer almıştır Buna karşılık, bazı mehter peşrevleri de fasıl müziğinde çalınmıştır Mehter müziğinde ahlâtı, revani, saf gibi fasıl müziğinde hemen hemen hiç kullanılmamış usullere yer verilmiş, bunların çoğu, o usulde bestelenmiş yapıtların form adı da olmuştur

Mehter müziğinin bestelerinin çoğunu Mehterhane'de görevli müzikçiler yapmıştır Günümüze ulaşan mehter melodilerinin en eskileri Nefiri Behram, Emir-i Hac, Hasan Can ve II Gazi Giray gibi 16 yüzyıl bestecilerinin yapıtlarıdır Notası bulunan yapıtların da büyük çoğunluğu 17 yüzyıldan kalmıştır Bu yüzden belli başlı bestecileri Zurnazen Edirneli Dağı Ahmed Çelebi, Zurnazen başı İbrahim Ağa, Müstakim Ağa, Ham mali ve Şah Murad'dır Hızır Ağa da 18 yüzyılın en büyük mehter bestecisidir 16 ve 17 yüzyılın çoğu peşrev formunda olan yapıtları Ali Ufki Bey'in ünlü derlemesi Mecmua-i Saz ü Söz ve Kantemiroğlu Edvarı adıyla tanınan Kitabı İlmi'l-Musiki ala Vechi'l-Hurufat aracılığıyla günümüze ulaşmıştır

Mehter müziği bestecileri Osmanlı ordusuna cesaret ve coşku verici, düşman askerini korkutucu melodiler yaratmaya özen göstermişlerdir Osmanlıların Avrupa'nın ortalarına kadar ilerlemesi, 17 yüzyılda mehter müziğindeki birçok öğenin Avrupa müziğine de girmesine yol açmıştır Bunların başında kös, nakkare, çevgan, halile gibi belirsiz ses veren vurmalı çalgıların kullanılması gelir Ayrıca bazı batılı bestecilerin yapıtlarında mehter müziğinden esinlenilmiş bölümler de vardır

Mehter, sanılanın aksine sadece marş çalmaz Kendi yapısına uygun kâr, karçe, beste, semai, fasıl şarkıları, serhat ve Rumeli türküleri, peşrev ve saz semaileri de mehterin repertuarı içinde yer alır


KIYAFETLER

Saz başları kırmızı cübbe, kırmızı kavuk, kırmızı şalvar, sarı üç etek ve sarı yemeni giyerler Diğer sazlar koyu mavi cübbe, kavuk, şalvar ve renkli üç etek ile kırmızı yemeni giyerler Çevgânlar da saz başları gibi giyinirler

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Mehteran

Eski 11-07-2010   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Mehteran



Mehterin alay yürüyüşü sağ ayakla başlayıp, üç adımda bir yarım sağa ve sola dönüşlerle, davulun ritminde dakikada ortalama 96 adımla ilerliyor
Avrupalı askeri bandoların model olarak aldığı, Osmanlı askerlerinin moral kaynağı Mehteran, bugün çağdaş bestecilere de esin kaynağı oluyor
Önceleri çevgendim, şimdi zil çalıyorum” diye anlatıyor, Merinos fabrikasından emekli Ahmet Uluş ve devam ediyor: “Dini müzikleri sever ve dinlerdim hep, o yüzden mehterana katıldım…” 79 yaşındaki Uluş, 1961 yılından bu yana BUR-HOY mehter takımında çalışmalara katılıyor Osmanlıların ilk başkenti olan ve mehteranın ilk kez kurulduğu kabul edilen Bursa’da çalışmalarını sürdüren mehter takımı cuma günleri Tophane meydanında halka konser veriyor; festivaller, kurtuluş günleri ve açılışlara katılıyor



BUR-HOY Dernek Başkanı Mesut Özkeser, “Bizim faaliyetimiz kültürel amaçlı Bursa dışındaki görevlere çıktığımızda elemanlarımızın iaşe, ibate ve yol masraflarını talep ediyoruz sadece” diyor Her salı çalışma yapan ve çoğunluğu esnaftan oluşan Bursa mehterleri, Harbiye Askeri Müze mehteranını kendisine örnek alıyor
Türkiye’nin çeşitli yerlerinde esnaf ve öğrencilerin oluşturduğu pek çok mehter takımı bulunuyor Giysi ve enstrümanlarıyla 18 yüzyıl Osmanlı mehteranını temsil eden İstanbul Askeri Müze Mehteranı ise 1953’ten bu yana resmi törenlere ve yurtdışındaki etkinliklere katılıyor Osmanlı döneminde çeşitli askeri merkezlerde bulunan mehterandan başka, İstanbul’da sayıları bini aşan mehter esnafı (sanatkârı) vardı
Günde iki kez belirli yerlerde nevbet vurur ve savaş dönemlerinde saray mehteranına katılırlardı Mehter esnafı, saray mehteri gibi padişahtan ulufe almaz, düğün ve şenliklerde çalarak halkı eğlendirir; geçimlerini bu yolla sağlardı Savaş öncesi düzenlenen Alay yürüyüşlerinde ve şenliklerde ise kendilerini ücret karşılığı davet eden esnaf kuruluşlarının arkasında törene katılırlardı Bugün bu geleneği yaşatmaya çalışan Eyüp Belediyesi (İstanbul) bünyesindeki Eyüp Sultan Mehteranı da emekli ve esnaftan oluşuyor


Eyüp Sultan Mehteranı’nda Türkiye’nin en küçük mehteri davul çalıyor Cansın Gören henüz beş yaşında Konuşma tembelliği olan ve şimdilik birkaç sözcükle yetinen Cansın’ın annesi Beyza Gören, “Cansın’da ritim algılaması iki buçuk yaşında belirdi” diyor Mehter müziğine özel bir ilgileri yok ama yakın olduğu için Eyüp Sultan Mehteranı’na geldiklerini anlatıyor Cansın aynı zamanda Okay Temiz’in ritim atölyesine de devam ediyor Cansın için özel davul ve kös yaptıran annesi perşembe günleri çalışmalara ve cuma günleri Eyüp Sultan Camii önündeki konsere katılan oğlunun hep yanında Çorbacıbaşı Sıtkı Kızıltunç, “Mehter bizim için muhafazakâr ve maneviyatçı kimliğimizi ifade etmenin yollarından biri


Hafızlık yaptığım için sesimle de katılıyorum çalışmalara” diyor ve sözlerini sürdürüyor: “Ücret karşılığı özel günlere, güreşlere, sünnet düğünlerine, siyasi parti toplantılarına katılıyoruz” Athena’nın 12 Dev Adam şarkısının klibinde rol alan Eyüp Sultan Mehteranı, Fazıl Say ve Sertab Erener’le bir reklam filmi çekimine de katılmış


Mehterbaşı Hasan Hüseyin Yel, Askeri Müze Mehteranı’ndan emekli olduktan sonra, buradaki çalışmaları yönetiyor Yine Askeri Müze’den emekli zurnazenbaşı Kırklarelili Ekrem Sergen’i işaret ederek, “Mehter müziğine en iyi uyum sağlayan zurnacılar Trakya’dan çıkar” diyor 17 yüzyılda yaşamış ünlü besteci zurnazen Ahmet Çelebi de Edirneli’ydi Ondan günümüze ulaşan “rakkas peşrevi” adlı oyun havası, araştırmacı Haydar Sanal’a göre eşine az rastlanır güzellikte


Yel, mehter camiasını en rahatsız eden konu olan “2 adım ileri 1 adım geri” yakıştırmasına da açıklama getiriyor: “Bu yürüyüş şeklinin mehterin yeniden kurulmasına karar verildiği 1952 yılında uygulamaya konulduğunu biliyoruz Bunu benden önceki mehterbaşı Ahmet Şen, ilk kurucular Hasan Tahsin Parsadan ve Cemal Cümbüş’ten duymuş…” Tarih araştırmacısı Pars Tuğlacı da bu iddiadan söz ediyor

Mehterin alay yürüyüşü sağ ayakla başlayıp, üç adımda bir yarım sağa ve sola dönüşlerle, davulun ritminde dakikada ortalama 96 adımla ilerliyor Yeniçeri sekmesi de denilen düz yürüyüş ise sol ayakla başlayıp, marş usulü sofyan ritmiyle sağa ve sola dönüş yapmadan, yaklaşık dakikada 120 adım temposu ile yapılıyor


Yürüyüş düzeninde en başta çorbacıbaşı; onun arkasında devleti, bağımsızlığı ve islamı temsilen al, ak ve yeşil sancaklar; sonra iki zırhlı muhafız arasında, ortada hücum tuğu bulunan 3 tuğ; arkalarında mehterbaşı; sonra sırayla çevgenler, zurnazenler, boruzenler, nakkarezenler, zilzenler, davulzenler ve en arkada at üstünde köszen bulunuyor Mehteranın konser düzeni ise ortada mehterbaşı olmak üzere hilâl şeklinde Osmanlı’nın farklı dönemlerinde farklı renklerin görüldüğü mehter giysilerinde bugün Askeri Müze’nin uyguladığı 18 yüzyıla ait örneğe göre; mehterbaşı, çevgenler ve sazbaşları kırmızı kavuk takıp, kırmızı cüppe içine sarı-kırmızı-mavi çizgili üç etek giyiyor; yemenileri ise sarı renkli Diğer çalgıcılar lacivert kavuk, aynı renk cüppe ve içine üç etek giyip, kırmızı yemeni kullanıyor; şalvarlarının rengi de kırmızı


Mehterin en renkli ve çeşitli görüldüğü yer, Manisa’nın Turgutlu ilçesi Nüfusu 100 bini geçen kasabada yedi mehter takımı var 40 yıldır trompet çalan Oğuzhan Mehteran Derneği üyesi Ahmet Hoşgenevli, “Buradaki mehterler işi ticarete döktü,” diyor Hoşgenevli’ye göre sektörde yaklaşık 250 kişi çalışıyor ve bu iş 1000 kişinin geçimine katkıda bulunuyor “Benim yevmiyem 75 YTL, sezonda 60 gösteriye katılsam elime 4500 YTL geçer” diye ekliyor


Turgutlu’nun geçmişi müzikal anlamda oldukça zengin: İki parti bandosu, tanınmış besteci ve ses sanatçılarının yetiştiği Arsevenler Musiki Cemiyeti ve sonra da mehter takımı

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.