Birey ve Sabit Fikirlilik |
10-30-2010 | #1 |
VANDETTA
|
Birey ve Sabit FikirlilikBurada sabit fikirlilikle bir fikre taraf olmayı birbirine karıştırmamaya dikkat etmek gerekir,şöyle ki; Sabit fikirliliğin temelinde bizzat ''fikirsizlik'' yatarÇünkü düşünen bir birey,sabit bir noktaya takılmayacak ve daima kendi düşüncesini aşmaya çalışacak kadar bilince ve hürriyete sahiptirBu aşama,düşünceyi mutlaka düşünceyi değişikliğe uğratma şeklinde tezahür etmeyebilirBir fikrin yeni bir takım yöntemler deliller ve bilgilerle pekiştirilmesi dahi düşüncede varılan bir aşama kabul edilmesi gerekirSabit fikirlilik ise,bireyin donmuş olmasından başka bir şey değildirO kadar ki sahip olduğu düşünceleri destekliyecek yeni bulguları araştırıp öğrenmeyi dahi ''gereksiz'' bulurKafasındakilerle yetinir ve bunlarla da her düşünceyi mağlup edebileceğine inanırO kadar ki neden herkesin de kendisi gibi düşünmediğine şaşar ve bunu,kendi kendine dahi izahını bir türlü yapamıyarak çıldıracak derecede öfkeye kapılır Sabit fikirlilik ''fikri tasvip edenler'' için değil,fakat bilhassa ''fikrin esir aldığı kimseler'' için söz konusudurBirincisinde fikir,kişinin eleştirisine tabidirBöyle olduğu için de bu şansa sahip fikirler sağlam,sağlıklı ve uzun ömürlüdürler,ikincisi ise birey,fikrin oyuncağı durumundadırKendine sahip değildir sabit bir nokta dışında çevresine ve dünyaya açılan penceresi yoktur Burada taraftarlılık ve tarafsızlık kavramları üzerinde de bir nebze durmak gerekiyorBizde taraftarlılık genellikle yanlış anlaşılır ve hemen,tarafsızlık diye bir şeyin sözkonusu olamıyacağı söylenir,hem de bilgiçceMeseleyi ele alış açısından haklıdırlarElbette herkes,en küçük,hatta fındık kabuğunu doldurmayan ayrılıklarda bile bir tarafa taraftırAncak taraftarlık içinde kalarak ele alınacak olan karşıt düşünceler ele alınmamış demektirDeğişen bir şey olmayacaktırBelki birşey; Bireyin taassubu (bağnazlığı) pekişecektir Siyasi,politik yada reel hayattan her hangi bir konunun tarafsızlığın ihmal edilmesi bireyi sabit fikirliliğe götürür,neticede birey eğer varsa özgürlüğünü kaybeder,yoksa esaretini pekiştirirSabit fikirlilikten uzaklaşmak eleştiriciliği gerektirirBizatihi eleştiricilik,özgürlüğün belirtisidir Montaigne; ''Düşüncede saplantı ve azgınlık en açık ahmaklık belirtisidir,canlılar arasında,eşekten daha kendinden emin,daha vurdum duymaz daha içine kapalı,daha ciddi,daha ağır başlı olanı varmıdır?'' ''Düşüncelerini kafa tutarak,buyruklar vererek ortaya koyanlar akıldan yana güşçsüz olduklarını belli ediyorlar'' der Bireye kendisini aşma ve yenileme imkanını sağlayan faktör,düşüncelerdeki ''aykırılıklar''dırÇelişkili düşünce,inanç ve görüşlere sahip olmayan kişi belli noktalarda sabitleşmiş demektirBöyle olunca da sabitleştiği bu noktalar üzerinde değişik şekillerde durup düşünme gereğini duymayacağı da tabiidirAncak bu durum,sabitleştiği düşünceler üzerinde onun tekrar durup düşünmeyeceği anlamına gelmezElbette düşünecektirFakat bu,tersine sabitliliğini pekiştirmekten öte bir iş görmezİşte burada birey,tam bir ''kısır döngü'' içinde bulunduğunu ortaya koyar Halbuki sağlıklı düşünme ''çok açılı'' düşünmeyi gerektirirBu ise bireyi bir çok sıkıntı ve çelişkilere sürüklerİstenen arananda budur zatenBu çelişkiler içinde bocalamayan bir bireyin hürlüğünden ve bir karara kendi değerlendirmesinden sonra varmadıktan sonra bireyin hürlüğünden söz etmek kolay olmasa gerek Nasıl toplumsal hak ve özgürlüklerin sebep olduğu çelişkiler,toplumu statikten kurtarıp canlandırıyor ve onun itici gücü oluyorsa,tıpkı bunun gibi düşüncede mevcut olan çelişkiler de bireyi,sabit durgunluğundan kurtarıp harekete geçirir ve ona yeni ufuklar,yeni düşünme alanları kazandırır O halde çelişki,gelişmenin şartı,ve ispatı olmaktadır Sabit olan birşey varsa,hiç bir şeyin sabit olmadığıdır Takdir siz değerli okurlarındır
__________________
Milliyetçilik,faşizmin millete yutturulabilir halidir,aksini iddia edenler kendi milliyetçiliğini
savunanlara saygı duysunlar! Tek çare;Din birliğidir |
|