Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
analizi1, madde, referandum

Madde Madde Referandum Analizi-1

Eski 08-14-2010   #1
KRDNZ
Varsayılan

Madde Madde Referandum Analizi-1



Türkiye’yi AB’ye bir adım daha yaklaştıracağı düşünülen, demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinde tıkanmalara sebep olan kördüğümlerin açılması ve nihayet çürümüşlüklere neşter vurulması olarak nitelendirilen Anayasa Değişikliği Paketi ve bu pakette yer alan maddeler ne yazık ki siyaset arenasının dışına çıkamamış, dolayısıyla da hak ettiği tartışma zeminini bulamadan toz duman içinde ülke gündeminden şimdilik düşmüştür Referanduma konu olması nedeniyle ilerleyen tarihlerde tekrar ülke gündemini ciddi manada meşgul edeceği düşüncesi ve konunun önemi gereği enine boyuna tartışılması ve ne getirip ne götüreceğinin net bir şekilde görülmesi adına bu köşede madde madde işlenmesinin bir boşluğu dolduracağı düşünülmektedir


Anayasa Değişikliği Süreci
Hatırlanacağı üzere ülkedeki bazı tıkanmaların ve çürümüşlüklerin gün yüzüne çıkması üzerine kaçınılmaz olarak artık hem yetmiş milyon ülkemiz insanının, hem girmek için büyük çaba harcadığımız AB’nin hem de tüm dünyanın gözünün içine baka baka bu çürümüşlüklerle devam edilemeyeceği gerçeğinden hareketle adeta bir neşter vurulması şeklinde Anayasa değişikliği paketi ülke gündemine hızlı bir şekilde giriş yapmıştı Büyük tartışmalar sonucunda TBMM’de kabul edikten sonra Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak referanduma sunulmuştu Yüksek Seçim Kurulu tarafından belirlenen 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan referanduma konu olan Anayasa Değişiklik Paketi her ne kadar bazı engelleme çabalarıyla karşı karşıya olsa da “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” Esası gereğince eninde sonunda milletin iradesine sunulacağı düşüncesinden hareketle bu pakette yer alan maddeler bu yazı ile madde madde analiz edilmektedir


Anayasa Değişiklik Paketinde Yer Alan Maddeler
Pakette toplam 26 madde bulunmakta olup, tüm maddeler ayrı ayrı ele alınmaktadır Öncelikle maddenin orijinal hali eğer kısa ise metin içinde tırnak içinde siyah punto ile olduğu gibi verilecek, uzun ise özetlenecektir Daha sonra bu maddenin değiştirdiği yeniliğin özü açıklandıktan sonra en sonunda analizlerimiz yer alacaktır Maddelerin sıralaması ilgili değişiklik kanununda yer aldığı şekilde olup kenar başlıkları bu köşenin yazarı tarafından atılmıştır

1Madde: Pozitif Ayrımcılık
Anayasanın 10 Maddesinde yer alan bu düzenlemeye göre, Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür “Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz
Bu madde ile getirilen yenilik, eşitlik adına kadınlar, çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için yapılacak pozitif ayrımcılık yapan düzenlemeler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz şeklindedir
Dikkat edilirse bu madde ile kendisine pozitif ayrımcılık yapılabileceği düşünülen gruplar toplumda daha ziyade dezavantajlı durumda olan gruplardır Dolayısıyla devletin bu durumdaki gruplarla yakından ilgilenmesi ve diğer gruplara göre avantajlardan daha fazla yararlanmalarının hukuk düzeni içinde eşitliği bozucu bir durum olarak anlaşılmaması için önlem alınmıştır Bu konularda diğer vatandaşlar tarafından gelebilecek serzenişlerin ya da açılacak muhtemel davaların önüne geçmek için dezavantajlı grupları korumaya yönelik bir düzenlemedir Nitekim kadın erkek eşitliği henüz ülkemizde tam olarak oturmamış, kültürün, örf adet ve geleneklerin etkisiyle kadınların büyük bölümü hala dezavantajlı durumda olmaya devam etmektedirler Her ne kadar okuyan ve çalışan kadınlar nispeten daha iyi durumda olup, hatta yüksek bir performans sergileyerek erkeklerin önüne geçmek için daha da başarılı bir grafik sergilemekte olsalar bile bunların sayısı ülkedeki kadın sayısına göre bir hayli düşük oranlarda olup, büyük çoğunluk hala devletin pozitif ayrımcılığına muhtaç durumdadır Dolayısıyla kadın erkek eşitliğini ve diğer dezavantajlı grupların desteklenmesini sağlamayı görev edinmiş olan devletin attığı bu son adım, bu durumda olan gruplara yönelik daha arzulu ve istekli tedbirlerin alınacağına dair iradeyi de ortaya koymaktadır Bu nedenle kadınları, çocukları, özürlüleri, şehit yakınlarını ve gazileri destekleyen, kollayan bu düzenleme hem insani olarak, hem demokratik bir ülke olarak hem de AB’ye girmek üzere olan bir ülke olarak son derece yerinde ve önemli bir adımdır
2 Madde: Kişisel Bilgiler
Özel hayatın gizliliği kenar başlığı altında yer alan Anayasa’nın 20 maddesine göre herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz “Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir” Bu gizliliğe ancak milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlı, genel ahlakın korunması ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerine bağlı olarak hakim kararıyla veya yetkili merciin yazılı emri ile dokunulabilir
Görüldüğü üzere yeni düzenleme ile kişisel bilgiler de özel hayat kapsamına alınarak koruma altına alınmıştır İletişim çağında internet aracılığı ile kişisel bilgilerin kötüye kullanılabileceği ve kişileri mağdur edebileceği düşünüldüğünde bu maddenin önemi daha iyi anlaşılmaktadır Bu nedenle devlet kurumlarında ve özel kurumlarda bulunan özellikle TC Kimlik numarası vb kişilerin mağdur olmasına sebep olabilecek önemli bilgiler koruma altında olacak ve kişinin rızası olmadan başka amaçlar dışında kullanılamayacaktır

3 Madde: Vatandaşlık ödevi yurt dışına çıkmaya engel değil
Anayasada yerleşme ve seyahat özgürlüğünü düzenleyen 23 Maddesinin 5 fıkrası “Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, vatandaşlık ödevi ya da ceza kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir” Şeklinde iken yeni değişiklikle “Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir” Şeklinde değiştirilmektedir
Bu değişiklikle vatandaşlık ödevi cümleden çıkarılarak, yurt dışına çıkmak için bir engel olması ortadan kaldırılmıştır Dolayısıyla örneğin askerlik, vergi, seçim vb daha başka vatandaşlık görevlerini yapmamış olanlarla ilgili yurt dışına çıkma yasağı konulamayacak demektir Bu durumda yalnızca suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hakim kararına bağlı olarak yurt dışına çıkışlar yasaklanabilecektir Böylesi bir değişiklik seyahat özgürlüğünün önündeki engelleri en aza indirerek kişi özgürlüklerini genişletmeyi hedeflemiş olmalıdır AB normları ve demokratik normlar da zaten kişi özgürlüğünün önündeki engelleri olabildiğince kaldırmayı öngörmektedir Sonuç olarak bu değişiklik bireyleri biraz daha özgürleştirmeyi esas almaktadır

__________________

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?




Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Madde Madde Referandum Analizi-1

Eski 08-14-2010   #2
KRDNZ
Varsayılan

Cevap : Madde Madde Referandum Analizi-1



8 Madde: Kamu Denetçiliği Kurumu Kuruluyor

Anayasanın 74 maddesi mevcut haliyle yalnızca vatandaşların kendileri ile ya da kamu ile ilgili konularda yetkili makamlara veya TBMM’ye dilekçe vermelerini düzenlemektedir
Yeni haline gelince öncelikle yalnızca “Dilekçe Hakkı” şeklinde olan kenar başlığı “Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı” şeklinde değiştirilmiştir Dolayısıyla vatandaşlar için zaten var olan dilekçe hakkı ve bilgi edinme hakkına ilaveten şimdi de kamu denetçisine başvurma hakkı tanınmıştır
Bu maddenin üçüncü fıkrası olan “ Bu hakkın kullanılma biçimi kanunla düzenlenir” cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır Dolayısıyla eski düzenlemelerin yerine muhtemelen hem dilekçe hakkını hem de kamu denetçisine başvuru hakkını içine alan yeni bir kanun çıkacaktır
Ayrıca bu maddeye şu cümleler eklenmiştir:“Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler Dolaysıyla bu cümlelerden anlaşılan daha önce TBMM’ye verilen dilekçelerin komisyon tarafından incelenmesi uygulamasına son verilip bu görev, bu işi daha da profesyonel ve kurumsal düzeyde yapan kamu denetçiliği kurumuna devredilecek demektir
Kamu Başdenetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir İlk iki oylamada üye tamsayısının üçte iki ve üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır Üçüncü oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan aday seçilmiş olur Bu cümle ile Başdenetçiyi kimin seçeceği belirtilmiş ancak kimlerin aday olabileceği belirtilmemiştir
Bu maddede sayılan hakların kullanılma biçimi, Kamu Denetçiliği Kurumunun kuruluşu, görevi, çalışması, inceleme sonucunda yapacağı işlemler ile Kamu Başdenetçisi ve kamu denetçilerinin nitelikleri, seçimi ve özlük haklarına ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir” Az önce de değindiğim gibi “Dilekçe hakkının kullanılmasına ilişkin kanunu” yürürlükten kaldırıp, onu da kapsayacak şekilde yeni bir kanunun çıkması gerekecek demektir
Bu maddenin tümü üzerinde söylenebilecek söz ise devletin dilekçe hakkı konusunda daha profesyonel çalışmaya karar verdiği, bu konuda kurumsallaşmaya çalıştığı ve kamu kurumlarının hem vatandaşlar tarafından şikayet ve müracaat yoluyla hem de TBMM’nin kamu denetçiliği kurumu yoluyla daha da etkin bir şekilde denetleneceğini söylemek mümkündür

9 Madde: Siyasi yasaklılar Bağımsız Milletvekili oluyor

Bilindiği üzere Anayasanın 84 Maddesi Milletvekilliğinin düşmesini gerektiren durumları düzenlemektedir Bunlardan biri de son fıkrasında yer alan “Partisinin temelli kapatılmasına beyan ve eylemleriyle sebep olduğu Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararında belirtilen milletvekilinin milletvekilliği, bu kararın Resmi Gazetede gerekçeli olarak yayımlandığı tarihte sona erer Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bu kararın gereğini derhal yerine getirip Genel Kurula bilgi sunar” Şeklindeki düzenleme idi
Bu düzenlemeye göre siyasi partilerin kapatılmasından sonra söylem ya da eylemleriyle partisinin kapatılmasına sebep olan kişilerin milletvekilliği düşmekte idi Bu yeni düzenleme ile yasaklı kişilerin milletvekilliği devam edecektir
Ancak partilerin kapatılmasını TBMM’nin iznine bağlayan madde 330’un altında oy alarak paketten düştüğü için partilerin kapatılmasını düzenleyen Anayasa’nın 69“…beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamazlar”şekliyle yürürlükte kalmaya devam ettiği için partinin kapatılmasına sebep olanların bir partinin değil genel başkanı ya da yöneticisi, üyesi bile olamayacakları için yalnızca bağımsız milletvekili olarak kalacaklardır
Bu durum ancak paketten düşen madde ile birlikte anlamlı olacağı için şayet paket referanduma gider de halktan onay alırsa bu haliyle kısmen bir iyileşme olacak ve siyasi yasaklı kavramı yerine aktif siyasetten bağımsız milletvekilliğine düşürülme olarak nitelenebilecektir
Bu durum bile demokrasi adına bir kazançtır Nitekim ülkemizde siyasette biraz sivrilen ve gelecek vaat eden siyasetçilerin başta siyasi rakipleri olmak üzere medya ve çeşitli çevreler tarafından bu yolla tasfiye edilmeye çalışıldığı bilinmektedir

10 Madde: Daha Önce Unutulan Hata Düzeltiliyor
Bilindiği üzere Meclis Başkanlık Divanı seçimlerini düzenleyen 94 maddenin üçüncü fıkrası halen yanlış bir düzenleme şekliyle yürürlüktedir Nitekim bu düzenlemeye göre “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı için, bir yasama döneminde iki seçim yapılır İlk seçilenlerin görev süresi iki, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi üç yıldır” Denilmektedir Oysa 77 Maddede “Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçimleri dört yılda bir yapılır” şeklinde hüküm yer almaktadır Bu hüküm hatırlanacağı üzere Cumhurbaşkanlığı seçimlerini düzenleyen değişiklikle birlikte yapılmıştı ve ne gariptir ki yukarıdaki cümlede yer alan üç yıl kelimesini değiştirmek unutulmuştu Şimdi bu hata telafi edilmekte ve “İlk seçilenlerin görev süresi iki yıldır, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi ise o yasama döneminin sonuna kadar devam eder” Şeklinde zorunlu bir teknik değişiklik yapılmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Madde Madde Referandum Analizi-1

Eski 08-14-2010   #3
KRDNZ
Varsayılan

Cevap : Madde Madde Referandum Analizi-1



16Madde: Anayasa Mahkemesi’nin Yapısı Değişiyor
Bilindiği üzere Anayasanın 146 Maddesi gereği mevcut durumda Anayasa Mahkemesi 11 asıl ve 4 yedek üyeden oluşmakta olup, üyelerin atanması Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Sayıştay ve YÖK tarafından Genel Kurullarınca seçilerek gösterilen adaylar arasından ve yüksek yöneticiler ile avukatlar arasından Cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır Üyelerin görev süreleri 65 yaşına kadar olup, kararlar genel kural olarak salt çoğunlukla alınır; ancak Anayasa değişikliklerindeki iptal davaları ile parti kapatma davalarında üçte iki çoğunluk aranır
Referandumun evet çıkmasıyla değişecek olan yeni durumda ise Anayasa Mahkemesinin üye sayısı 11’den 17’ye çıkarılacaktır Üyeler ise 3 Yargıtay, 2 Danıştay, 1 Askeri Yargıtay, 1 Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, 3 YÖK tarafından Genel Kurullarınca seçilerek atanmak üzere önerilen adaylar arasından Cumhurbaşkanınca; 4 üye ise avukatlar, yüksek hakim ve savcılar arasından yine Cumhurbaşkanınca atanacaktır Buna ilaveten yeni bir uygulama ise 2 üye Sayıştay Genel Kurulunca seçilerek önerilen adaylar arasından, 1 üye ise Baro Başkanlarınca seçilerek önerilen aday arasından TBMM tarafından seçilecektir
Daha önce yaş haddi olan üyelerin görev süreleri yeni durumda 12 yıl ile sınırlanmaktadır Ancak mevcut üyeler bu durumdan mağdur olmayacak ve yaş haddine kadar görev yapacaklar, ayrıca mevcut başkan ve başkanvekili dört yıllık süreyi tamamlayıncaya kadar görevlerine devam edecekler Bu kanunun yürürlüğe girmesiyle yani referandumdan evet çıkmasıyla eski duruma göre yedek üye olarak atanan dört kişi de otomatikman asıl üye olacaklardır
Meclis Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının yüce divanda değil de normal mahkemelerde yargılanması ülkemizde hep tartışılagelmiş ve hatta Bakanlar Yüce Divanda yargılanırken protokolde 2 numara olan Meclis Başkanının normal mahkemede yargılanması yadırganmıştır İşte bu tartışmaya son vermek ve de yasal boşluğu doldurmak adına Yüce Divanda yargılanacaklar arasına TBMM Başkanı, Genel Kurmay Başkanı, Kara, Deniz, Hava Komutanı ile Jandarma Genel Komutanı da eklenmiştir
Ayrıca bu değişikliğin getirdiği en dikkat çekici yenilik ise diğer kamu yollarının tüketilmiş olması şartıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı tanınmış olmasıdır Özellikle temel haklar ve özgürlüklere devletçe getirilen sınırlamalar konusunda devreye girecek olan bu yargı yolu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeden önce yeni bir umut kapısı haline gelecektir
Bir diğer yenilik ise daha önce kesin olan Yüce Divan kararlarına yeniden inceleme başvurusu yapılabilir şeklinde hüküm getirilmiştir
Mahkemenin yapısıyla ilgili kısma gelince, Anayasa Mahkemesi iki Bölüm ve Genel Kurul halinde çalışır Bölümler Başkanvekili başkanlığında 12 üye ile toplanır ve salt çoğunlukla karar alır Bireysel başvurulara da yine bölümler bakar Genel Kurul ise Anayasa Değişikliği iptal davaları, parti kapatma davaları, iptal ve itiraz davaları ile Yüce Divan yargılamalarına bakacaktır Genel Kurul kararlarını yine salt çoğunlukla alacak ancak parti kapatma ve anayasa değişikliklerinde üçte iki çoğunluk aranacaktır

Referandumla Anayasa Mahkemesinde yapılacak olan değişiklikler bunlardan ibarettir Ancak koparılan yaygaranın asıl sebebini anlamak için arka planını anlamaya çalıştığımızda göreceklerimiz bu değişiklikler kadar masum olmayacaktır Nitekim ülkemizde halkın iradesiyle bir türlü iktidar olamayan vesayetçi antidemokratik zihniyet, Yasama organını denetlemekle görevli olan Anayasa Mahkemesini hep elinde bulundurma ve yönlendirme çabası içinde olmuştur Bu sayede kendilerinin yasal ve normal yoldan elde edemedikleri denetleme yetkisini dolaylı yoldan Anayasa Mahkemesi vasıtasıyla yapma çabası içindedirler Daha da önemlisi demokrasiyi bir türlü içine sindirememiş olan ve bu ülkenin kendilerine babalarından miras kaldığı şeklindeki saplantıları yüzünden millet iradesini daima ipotek altında tutma gayreti içinde olan vesayetçi zihniyet, Anayasa mahkemesini millet iradesine karşı vesayet aracı olarak kullanma çabası içinde olmuştur Ve bunu başarmıştır da… işte 367 garabeti, işte parti mezarlığına dönen Türk demokrasisi, işte Anayasa Mahkemesinde kamp kuran muhalefet anlayışı vsvs
Sonuç itibariyle yeni mahkemenin hem üyelerinin atanmasının daha demokratik olması, hem üye sayısının 17 olması nedeniyle kritik davalarda üçte iki çoğunluk olan 12 kişiyi bulmanın zorluğu, hem görev süresinin 12 yıl ile sınırlanması vs Demokrasi kaçkını vesayetçi zihniyetin keyfini kaçırmış durumdadır İşte koparılan yaygaranın asıl nedeni, millet iradesini vesayet ve ipotek altında tutma imkânının ellerinden gidebileceği korkusundan başka bir şey değildir

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Madde Madde Referandum Analizi-1

Eski 08-14-2010   #4
KRDNZ
Varsayılan

Cevap : Madde Madde Referandum Analizi-1



11 Madde: Yaş kararlarına yargı yolu açılıyor

Bilindiği üzere Anayasanın 125 maddesinin ikinci fıkrasında “YüksekAskeri Şuranın kararları yargı denetimi dışındadırŞeklinde cümle yer almaktadır Bu cümleye göre Yüksek Askeri Şuranın vermiş olduğu ihraç kararları yargı denetimi dışında olduğu için bazen eften püften sebeplerle ve çoğunlukla da ideolojik ya da dindarlık gibi sebeplerle askeri kişiler ordudan ihraç edilmektedir Hatta bu ihraç edilen kişiler neden ihraç edildiklerini bile birkaç yıl öncesinde çıkan Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çıkıncaya kadar bilmemekte idiler Bu kanun gereği ihraç nedenini öğrenseler bile yargı yolu kapalı olduğu için eli kolu bağlı kaderine razı olmak durumunda kalıyorlardı Belki en fazla yapabildikleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi vasıtası ile tazminat almaktan ibaretti Ama sonuçta hukuki bir gerekçeye dayandırılmadan ekmeğinden işinden olmaktaydılar Bu durum hem insanımızı mağdur etmekteydi hem de hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktaydı

İşte bu eksiği gidermek için Anayasa değişikliği paketine eklenen “Ancak, Yüksek Askerî Şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktırŞeklindeki cümle ile bu sorun giderilmektedir Bu yeni cümleye göre terfi işlemleri ya da kadrosuzluk nedeniyle emekliye sevk edilenler hariç olmak üzere ordudan ihraç edilen herkese yargı yolu açılmış olacaktır Bu sayede hukuksuz ihraçların önünü geçilmiş olacağı gibi kişilerin haklarını yargıda arayarak belki de işine geri dönmesi sağlanmış olacaktır Daha da önemlisi hukuk devleti ilkesinin önündeki keyfi engellerden biri de ortadan kalkmış olacaktır Bu da AB’ye bir adım daha yaklaşmak anlamına gelecektir
Yargı Yürütmenin İşine Karışamayacak
Bilindiği üzere kuvvetler ayrımı gereği yasama, yürütme ve yargı birbirlerinin işine karışamazlar Biri diğerinin yetkisini kullanamaz Ancak böylesi bir durumda kuvvetler ayrımından bahsedilebilir Aksi halde kuvvetler arasında yetki karmaşası ve hatta yetki kavgası çıkar
Yargı ile yürütmenin ve yasamamın yetkileri arasındaki sınır ise, yasama ve yürütmenin takdir yetkisine karşılık yargının ancak hukuka uygunluk denetimi yapabileceği yetkisi ile sınırlı olmasıdır Bir başka ifadeyle ülkede hangi kuralların geçerli olacağına yasama karar verir, yürütme de bu kararları hayata geçirir yani uygular, yürütür Yargı ise bu kuralların ve uygulamaların hukuka uygun olup olmadığını denetler Eğer uygun değilse sadece uygun olmadığını tespit eder, kendisi bir kural koyamaz, ya da kendini yasamanın ya da yürütmenin yerine koyarak şöyle olursa daha iyi olur böyle olursa daha doğru olur gibi bir yaklaşım içine giremez Hatta öneri mahiyetinde bile bir hüküm veremez Yani yargı kural koyamaz Dahası yasamanın koyduğu kuralların içeriğini de sorgulayamaz Örneğin yasama, Cumhurbaşkanını halk seçsin diyorsa, bunun doğruluğu güzelliğini yargı sorgulayamaz yalnızca hukuka uygun olup olmadığını denetler Ya da yürütme organı olan idare makamlarından olan YÖK üniversitelere girişte eşitlik olsun, adaletsizliği simgeleyen katsayı ortadan kalksın diyorsa yargı kalkıp bunu sorgulayan bir yaklaşımla karar veremez Hukuk diliyle söylemek gerekirse “Yerindelik denetimi yapamaz Şayet bir şekilde bunu yapmaya devam ederse bu durumda yasamanın ya da yürütmenin işine karışmış, ya da yetkisini gasp etmiş olur ki bu durum da “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletin mi yoksa yargının mı?” sorusu akla gelir O zaman da bunun adı demokrasi olmaktan çıkar
İşte böylesi ciddi bir sorunu çözmek ve uygulamada son yıllarda sıkça karşımıza çıkmakta olan yerindelik denetimi konusundaki karmaşayı kesin bir dille netleştirmek için Anayasanın yine 125 Maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesi “Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamazŞeklinde değiştirilmektedir
12 Madde: Toplu Sözleşme Metni Tek Başına Geçerli Hukuki Bir Metin Olacak
Bilindiği üzere Anayasanın 128maddesi memurları ve diğer kamu görevlilerini düzenlemektedir Bu maddenin ikinci fıkrası“Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenirŞeklinde olup, bu cümlenin gereği olarak da 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu çıkarılmıştır Görüldüğü üzere memurların her türlü hakları ve özellikle de aylık ve ödenekleri bu kanunla düzenlenmektedir İşe buna bir istisna getirilerek “Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdırŞeklinde bir hüküm getirilmektedir
Bilindiği üzere Bu Anayasa paketinin 6 maddesinde yer alan ve Anayasanın 53 maddesinde yapılan bir değişiklikle memurlara da “Toplu sözleşeme hakkı” verilmişti Bu toplu sözleşmenin kesin hüküm ifade etmesi nedeniyle ayrıca kanun değişikliği yapılmasına gerek kalmasın diye böylesi bir cümle Anayasaya eklenmektedir Dahası bu cümle aynı zamanda toplu görüşmede olduğu gibi yapılan sözleşmenin hükümetin inisiyatifine sunulmadan direk geçerli hukuki bir metin olduğunun da teyididir
13 Madde: Uyarı ve Kınama Cezalarına Yargı Yolu Açılıyor
Bilindiği üzere Anayasanın 129 maddesinin üçüncü fıkrası “Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz Şeklindedir Bu cümleye göre memurlara 657/125/A ve B maddesi gereği verilen “Uyarı ve Kınama” cezaları yargıya kapalıdır Bu cezalar birinci, ikinci ve üçüncü disiplin amirleri tarafından verilebilmektedir Cezaların verilmesinden itibaren ise 7 gün içinde bir üst amire itiraz edilebilmektedir (657/135,136) Ancak bu itirazlar idarenin kendi içinde yapıldığı için çok da fazla etkinliğinden söz etmek mümkün değildir Hatta bu durum idarece bilindiği için çoğu zaman da fütursuzca suiistimal edilmektedir Nasıl olsa yargıya falan gidilmeyeceği düşüncesiyle rahatça kullanılmaktadır Bu durum memurların elini zayıflatıp, amirlerin elini güçlendirdiği gibi hukuk devleti ilkesiyle de örtüşmemektedir
İşte bu sorunu gidermek için yukarıda bahsi geçen 129 maddesinin üçüncü fıkrası değiştirilerek “Disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamazŞeklinde olmaktadır Dolayısıyla da bu cümle tüm disiplin cezalarını yargıya açık hale getirmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Madde Madde Referandum Analizi-1

Eski 08-14-2010   #5
KRDNZ
Varsayılan

Cevap : Madde Madde Referandum Analizi-1



14 Madde: Adaletin Denetimi
Bilindiği üzere Anayasa’nın mevcut 144 Maddesinin kenar başlığı “Hâkim ve Savcıların Denetimi” şeklinde olup, bu maddenin içeriğine göre ise özetle “Hâkimlerin ve Savcıların idari yönden görevlerine ilişkin denetimleri Adalet Bakanlığının izni ile Adalet Müfettişleri tarafından yapılmakta; ya da soruşturma ve inceleme konusunda Adalet Bakanı isterse hakkında inceleme ya da soruşturma yapılan hâkim ya da savcıdan daha kıdemli bir hâkim ya da savcıya yaptırabilirşeklindedir
Yeni düzenleme ile kenar başlığı değiştirilerek “Adalet hizmetlerinin denetimi”“Adalet hizmetleri ile savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca denetimi, adalet müfettişleri ile hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler; araştırma, inceleme ve soruşturma işlemleri ise adalet müfettişleri eliyle yapılır Buna ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenirŞeklindedir şeklinde olmaktadır Maddenin içeriği ise
Bu yeni düzenleme ile denetimler Adalet Bakanlığınca müfettişler ya da iç denetçiler eliyle yapılmaktadır Soruşturma ve inceleme işlemleri ise sadece müfettişler eliyle yapılmaktadır Bir başka açıklama ile adalet işleri kapsamında hâkimler ve idari yönden savcılar hem müfettişler hem de hakim ya da savcı mesleğinden olan iç denetçiler eliyle denetlenmektedir Hakim ve savcıların soruşturma ve inceleme işlemleri ise kendisinden daha kıdemli olan hakim ya da savcılara yaptırılması şeklindeki uygulamanın mahsurları olabileceği düşüncesinden hareketle sadece müfettişlere yaptırılmaktadır Bu yeni uygulama ile iç denetçi ilave edilirken soruşturmaların yalnızca müfettişler eliyle yapılması Bakanlık adına tedbir olarak gözükmektedir Nitekim meslektaşların birbirinin soruşturmasını sağlıklı yapmasını beklemek bu ülkeyi ve bu ülkedeki meslektaşlık kültürünü bilmemek demektir Hem de yargıda bunca beklenmedik sürprizler gün yüzüne çıkmışken…


15 Madde: Askeri Mahkemeler Yalnızca Askerlikle İlgili Suçlara Bakacak
Bilindiği üzere Anayasa’nın mevcut halinde Askeri Yargı 145 Maddede düzenlenmiş olup, bu maddeye göre askeri yargı askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülmektedir Disiplin mahkemeleri adından da anlaşılacağı üzere asker kişilerin askerlik mesleği ile ilgili işledikleri disiplin suçlarına bakan mahkemedir Askeri mahkemeler ise asker kişilerin; askeri olan suçlar, asker kişiler aleyhine işledikleri suçlar, askeri mahallerde işledikleri suçlar ve askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler Diğer bir ifade ile asker kişilerin işledikleri tüm suçlarda bu mahkemeler yargılamaktadır Askeri yargının bir başka boyutu ise sivilleri yargılayan boyutu olup, sivillerin askerlikle ilgili suçları ile askeri mahallerde asker kişilere karşı işledikleri suçları yargılamaktadır Kısaca özetlemek gerekirse üç farklı yargılama çeşidi bulunmakta olup, birisi disiplin suçlarının yargılanması, ikincisi asker kişilerin diğer suçlarının yargılanması, üçüncüsü ise sivillerin askerlikle ilgili ve askeri mahallerde asker kişilere karşı işledikleri suçların yargılanması şeklindedir
Referandumun “Evet” çıkmasıyla bu maddenin değişecek olan yeni şekli ise aynen şöyledir “Askerî yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askerî mahkemelerde yargılanamaz
Görüldüğü üzere yeni şekli ile yalnızca askerlerin askerlik mesleği ile ve askerlik görevine ilişkin suçları askeri mahkemede yargılanacaktır Buna karşılık Devletin güvenliğine ve Anayasal düzene karşı işlenmiş olan suçlar mutlaka sivil mahkemelerde yargılanacaktır Bir diğer çok önemli konu ise savaş hali dışında sivillerin mutlaka sivil mahkemelerde yargılanacak olmasıdır Özetlemek gerekirse askeri mahkemeler yalnızca askerlerin disiplin suçlarına ve askerlik mesleği ile ilgili suçlarına bakacak, siviller her halükarda savaş hali dışında sivil mahkemelerde yargılanacak ve en önemli konu ise artık darbe suçları mutlaka sivil mahkemelerde yargılanacaktır
Bu değişikliği zorunlu kılan sebeplere bakacak olursak öncelikle şunu hemen belirtmek gerekir ki emir komuta ile işleyen askeri yargının bağımsız karar verebileceğini düşünmek insan doğasına aykırıdır Diğer bir konu ise yıllardan beri tartışılan iki başlı yargı konusudur Yani aynı ülkede hem de üniter devlette iki farklı yargı sisteminin var olması hem teknik açıdan sorunlar yaratmakta hem de ülkede yaşayan insanların adalete olan güvenlerini zedelemektedir Bir diğer önemli neden ise aslında bu değişikliği kaçınılmaz kılan konu da denebilir ki o da “Ergenekon davası” sürecindeki tıkanmalardır Asrın davası olarak nitelendirilen bu davanın sağlıklı yürümesi ve adil bir karar çıkması bence biraz da bu referandum sonucuna bağlıdır
Sonuç itibariyle yargıda devrim niteliğinde değişiklik öngören bu iki madde adaleti tesis etmek adına yargı sisteminin rayına oturması ve hukuk devleti ilkesinin gerçek anlamına bir adım daha yaklaşması adına büyük önem taşımaktadır

analiz76@mynetcom

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.