Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
halk

Halk

Eski 07-31-2010   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Halk



HALK a (ar halk)

1 Toplum olarak aynı toprak üzerinde yaşayan ve kültürel bağlarla, politik kurumlarla birleşmiş insanlar bütünü: Türk halkı Fransız halkı Küba halkı

—2 Kökenleri, yaşama biçimleri, dilleri ya da kültürleriyle birbirlerine bağlanmış olan topluluk: Yahudi halkının dağılması Filistin halkının çektiği acılar Göçebe halk Müslüman, hıristiyan, bu-dist halk

—3 Yaşadıkları bölgeye göre tanımlanan insanlar bütünü: Köy halkı Kent halkı Mahalle halkı

—4 Bir yerdeki kalabalık insan topluluğu: Olay yerine toplanan halkı polis zorla dağıttı

—5 Yöneticilere göre, bir ülkede yaşayan vatandaşlar bütünü: Halk tarafından seçilmiş olmak Halktan güç alan bir politikacı Halk seçimlere büyük ilgi gösterdi

—6 Özellikle toplumsal, kültürel vb düzeyleriyle genelden ayrılan gruplara ya da yönetici sınıflara, kentsoylulara karşıt olarak toplumun büyük çoğunluğu: Halktan kopuk bir sanat Halk ağzı Halk çocuğu Halk arasından çıkmış biri

—7 Herkes; âlem: Halka açık plaj

—8 Halk adamı, halkın arasından çıkmış ya da halkı seven, halka kendini sevdirmiş kimseler için kullanılır

|| Halka dönük, halkın yararına olan; halka seslenen, halk için olan, halkın anlayacağı şeyler için kullanılır: Halka dönük girişimler

|| Halk günü, halk matinesi, sinema, tiyatro, gazino vb yerlerde ucuz tarife uygulanan gün

|| Halka inmek, halkın anlayış ve düşünüş düzeyine yaklaşmak

|| Halka verir talkını, kendi yutar salkımı, verdiği öğüdü tutmayan kimselerin bu yönünü vurgulamak için söylenir —Anayas huk Halk oylaması -> HALKOYLAMASI

—Dilbil Halk dili, konuşma dilinde kullanılan, ancak yazı diline ve daha biçimsel nitelikli sözlü bildirişime uygun olmayan sözcük, anlam ya da tümcelere yer veren dil (Argo terimlerle tabu sözcükler de bu dilin kapsamına girer)

|| Halk dili, halk ağzı, (yazılı ya da yazınsal bir biçime karşıt olarak) halkın bütünü tarafından kullanılan dil biçimi

|| Halk kullanımı ya da halk ağzı, tarihsel dilbilimde başka bir dilden yapılan alıntıyla değil de, ses değişimiyle oluşan sözcüklere verilen ad Bu biçimin karşıtı bilimsel biçimdir (Örneğin evlendirmek sözcüğü halk ağzında evermek biçimini alır)

|| Halk latincesi, Roma imparatorluğunu oluşturan ülkelerde konuşulan ve çeşitli roman dillerinin türediği latinee

—Ed Halk edebiyatı, halk arasında gelişen ve dil, vezin (hece vezni), nazım biçimi (dörtlükler), kafiye (çoğunlukla yarım kafiye) bakımlarından islamlıktan önceki türk edebiyatı geleneklerini sürdüren sözlü edebiyat

|| Halk hikâyesi, türk halk edebiyatında âşıkların anlattığı Köroğlu, Kerem ile Aslı gibi kahramanlık ya da aşk konularını ele alan ürünlere verilen ad (Bk ansikl böl)

|| Halk ozanı - OZAN || Halk romanı, sanat değeri taşımayan serüven, aşk konularına geniş yer veren, duygulara seslenen roman türü (Örn EM Kara-kurt, MAlevok, Kerime Nadir, Peride Celal vb'nin yapıtları) [Eşanl PİYASA ROMANI]

—Eğit Halk eğitimi, yetişkin yurttaşların çalışma güçlerini artırmak, yaşayış düzeylerini yükseltmek, ulusal ve insancıl değerlerini geliştirmek amacıyla düzenlenip yürütülen planlı, örgütlü ve sürekli eğitim çalışmalarının bütünü (Bk ansikl böl)


—Esk Rom Halk meclisi, lat comitium (çoğl comitia), yasama gücüne, adli ve dinsel alanlarda çeşitli ayrıcalıklara ve yüksek memurları seçme hakkına sahip topluluk (Bk ansikl böl)

—Folk Halk oyunları, halk arasında günlük yaşamdan kaynaklanan kimi olaylara, dinsel inanışlara, doğal etkilenmelere, bir geleneğe ya da örgütlenme biçimine bağlı olarak oluşturulan ve eğlenme amacıyla ya da özel günlerde sergilenen danslar

—Halk arasında hoşça vakit geçirmek amacıyla düzenlenen eğlendirici ve şaşırtıcı seyirlik oyunlar (kukla, karagöz, ortaoyunu vb), danslar (zeybek, halay, bar vb), dikkat ve raslantıya dayanan yarışma oyunları (dama, fincan, yüzük vb), çocuk oyunları ve sporların (cirit vb) genel adı (Halk oyunları sözü günümüzde yalnızca halk dansları anlamında kullanılmaktadır) [Bk ansikl bö\]\\Halksanatları, bir toplumsal grubun, egemen toplumsal sınıfların estetiğini açıkça benimsemeden gerçekleştirdiği yararcı ya da süsle-yici nesneler bütünü; etnik bir grup tarafından gerçekleştirilen günlük, yararcı, tö-rensel ya da dinsel maddi nesneler (Bk ansikl böl) || Halk takvimi, özellikle geleneksel tür tarım ve hayvancılıkla uğraşan kırsal kesimde doğaya ilişkin gözlem ve deneyimler sonucu oluşturulmuş takvim; gün bilgisi (Çoban hesabı da denir) [Bk ansikl böl]

—Huk Ülke (toprak) ve siyasal örgütlenme unsurlarıyla birlikte, devleti oluşturan üç kurucu unsurdan biri olan nüfus öğesi (Demokrasilerde egemenlik hakkı, sosyolojik bir kavram olan "halk"a ya da bir hukuki soyutlama olarak "ulus"a [millet] aittir Böylece egemenlik yetkisi alanında başlıca iki kuram oluşmuştur Halk egemenliği kuramına göre, halkı oluşturan bireylerin her biri egemenlik hakkı ya da yetkisinin bir parçasının da sahibi sayılır Ulusal egemenlik kuramına göre ise bu yetki, "ulus" adı verilen toplumun oluşturduğu bölünmez ve soyut bütüne aittir)

—Kütüphanecilik Halk kütüphaneleri -> KÜTÜPHANE

—Telekom Halk bandı, özel ve tüzel kişilerin her tür iletişim gereksinimlerinde, can ve mal güvenliği sağlamada, model araçlarla her tür oyuncakların uzaktan kumandasında kullanılan 27 MHz dolayında frekans bandı

—Bu tür iletişimde kullanılan donanımın kendisi (Yaygın olarak CB simgesi [ing CİTİZEN BAND'ın kısaltması] kullanılır) [Bk ansikl böl]

—Tic Halka açık şirket, küçük tasarruf sahiplerinin, şirkete kattıkları fonları sermaye birikimine dönüştürmeye yönelik anonim ortaklık ("Halka açık şirket" kavramı, hisse senetleri piyasaya sürülmeyen, halkın tasarruflarını kullanmayan sınırlı ortaklı anonim şirketlerin karşıtı olarak ortaya atılmıştır)

—fiyat Halk tiyatrosu, genellikle seyirciyi eğlendirmeyi, güldürmeyi amaçlayan, içeriğe ve estetik niteliğe fazla önem vermeyen tiyatro türü (Bir başka anlamda, halkın büyük bölümünün beklentileri doğrultusunda günlük olayları, güncel sorunları ve tipleri ele alan, abartmalı kişileştirme ve davranışlarla sergilenen tiyatro Abdür-rezzak Abdi Efendi, Kavuklu Hamdi, Naşit Özcan, ismail Dümbüllü halk tiyatrosunun usta sanatçılarıdır) || Halk tiyatrosu, Cumhuriyet dönemindeki bazı özel tiyatro topluluklarının adı (Bk ansikl böl)

—Topbil Toplumun gelir düzeyi en düşük sınıfından olanların tümü, özellikle de, dar gelirli ve hiçbir taşınır ya da taşınmaz mal varlığı olmayanlar

—ANSİKL Ed • Halk edebiyatı, ortak halk edebiyatı ürünleriyle âşıkların, tekke şairlerinin meydana getirdiği ürünleri kapsar Ortak halk edebiyatı kimin tarafından meydana getirildiği belli olmayan, halkın ortak malı bir edebiyattır Başlıca verimleri mani, türkü, destan, masal, halk hikâyesi, karagöz, ortaoyunu, vb'dir Sanatçısı belli halk edebiyatı kimin tarafından meydana getirildiği bilinen bir edebiyattır "Âşık edebiyatı" ve "halk tasavvuf edebiyatı" diye iki koldan yürümüştür Âşık edebiyatı, dindışı konuları işleyen ve âşık denen saz şairleri tarafından söylenen edebiyattır Kasabalarda, şehirlerde ve yeniçeri ocaklarında gelişmiştir Bu edebiyatta XVI ve XVII yy'lardan bu yana, islam uygarlığının etkisiyle, yabancı sözcüklere ve yabancı dil kurallarına da yer verilmiştir Bu edebiyatın başlıca şiir türleri güzelleme, taşlama, koçaklama, ağıt, vb'dir (-> ÂŞIK EDEBİYATI) Halk tasavvuf edebiyatı ise, tasavvuf konusunu işleyen bir edebiyattır; tekkelerde gelişmiştir Konu ve dil bakımından islam uygarlığı etkisi altındadır Bu edebiyatın başlıca şiir türleri ilahi, nefes, deme, vb'dir (-> TEKKE EDEBİYATI)


• Halk hikâyesi Yeniçağ'da destanın yerini alan halk hikâyesi, Anadolu'da, XVI yy'dan bu yana sözlü halk geleneğinde sürüp gelmektedir Hikâyeci - âşıkların kahvelerde, köy odalarında, düğün toplantılarında söylediği bu hikâyelerde dış düşmanla savaşlar değil; toplum içi ilişkiler ele alınır, bireylerin ya da toplum katlarının birbiriyle çatışmaları anlatılır Bunlarda olağanüstü öğeler azalmış; kişiler ve olaylar doğal boyutlara indirilmeye başlanmıştır Bu hikâyelerde olaylar nesirle anlatılır; aralara serpiştirilen türküler sazla çağrılır

Halk hikâyeleri, uzunlukları bakımından iki kümeye ayrılır:

a Bir tek olay çevresinde örülmüş, yapısı basit, kısa hikâyeler Bir oturumda, bir iki saatlik bir süre içinde anlatılır (Bunlar, hikâye niteliği göstermektedir)

b Kişilerin sayısı çok olan, çeşitli olayların birbirine örülmesiyle oluşan, kahramanların hayatlarından uzunca bir süreyi içeren uzun hikâyeler Birkaç saatlik oturumlarla, 5-7 gece sürebilir (Bunlar, roman niteliği göstermektedir)

Halk hikâyeleri, konuları bakımından da iki kümeye ayrılır:

a Aşk hikâyeleri; bunlarda, birbirlerini sevip de bir türlü kavuşamayan sevgililerin başlarından geçenler (Tahir ile Zühre, Arzu ile Karıber, Elif ile Mahmut, Asuman ile Zeycan, vb); bir de, gerçekten yaşamış olan, ya da yaşamış olduklarına inanılan âşıkların (saz ozanlarının) aşk serüvenleri (Âşık Garip, Kerem ile Aslı, Emrah ile Selvi Han, Sümmanî ile Gülperi, vb) anlatılır

b Kahramanlık hikâyeleri: bunlarda, kahramanlık konuları işlenir (Köroğlu, Kir-manşah, vb)




—Eğit Halk eğitimine, türk toplumlarında, hemen her dönemde yer verildi Hunlar, Göktürkler ve Uygurlar'ın tanrıları ve ölüleri için düzenledikleri dinsel törenler, türk beylerinin verdikleri şölenler, av eğlenceleri temelde birer eğitim öğesidir Selçuklular ve Osmanlılar'da bu eğitimin ahi ve lonca kuruluşları içinde yürütüldüğü görülür Kavram, belirgin olarak Tanzimat'ta (1839) ortaya atıldı 1861'de yayımlanan "Cemiyet-i ilmiye-i Osmaniye nizamnamesi" ile halkın yayın yoluyla aydınlatılması, yetişkinlere dersler verilmesi örgörüldü 1865'te açılan İlk çırak okulunun amacı, çalışan halk kesimi arasında okuma yazma bilmeyenlere temel bilgiler vermekti, ikinci meşrutiyet döneminde (1908) istanbul'da başta ittihat ve Terakki fırkası olmak üzere, çeşitli okullar ve gönüllü kuruluşlarca verilen gece dersleri ve konferanslar halk eğitiminin bir başka uygulanış biçimi oldu 1911'de kurulan "Türkocakları" ile halk eğitimi istanbul sınırlarından Anadolu'nun öteki kentlerine de yayıldı 1913 tarihli ilköğretim yasası ile zorunlu öğrenim çağını aşmış olanlar için genel bir bilgi, tarım, sanat ve ticaret dersleri verilmesi öngörüldü

Cumhuriyet ile (1923) birlikte halk eğitimi çalışmaları yeniden ele alındı Milli eğitim bakanlığı yapısı içinde ilk halk eğitimi birimi, 1926'da "Halk terbiyesi şubesi" adıyla kuruldu Ertesi yıl halk dersaneleri ve halk konferansları ile ilgili yönetmelik çıkarıldı 1928'de harf devriminin gerçekleştirilmesinden sonra açılan Millet mektepleri bir buçuk milyon kişiye okuma yazma öğreterek halk eğitimi alanında büyük başarı sağladı Devrimlerin ilkelerini yaymak, kökleştirmek ve halkı toplumsal, kültürel açıdan geliştirmek amacıyla, Halkevleri 12 şubat 1932'de "Kültür ocakları" yerine kuruldu (-> HALKEVLERİ)

Milli eğitim bakanlığı yapısı içinde kurulan (1952) Halk eğitimi bürosu tarafından 1953'te köylerde halk okuma odaları, 1956'da ilçelerde halk eğitimi merkezleri açıldı 1957'de toplanan VI Milli eğitim şûrası'nda halk eğitimi konusu yeniden ele alındı Bu çalışmalar sonucu 1960'ta Milli eğitim bakanlığı'na bağlı bir "Halk eğitimi genel müdürlüğü" kuruldu Bu kuruluş, 1964'te, Köyişleri bakanlığı' na, 1967'de yeniden Milli eğitim bakanlığı'na bağlandı (-► HALK EĞİTİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ)


—Esk Rom Roma tarihinin ilk yüzyıllarında birbiri ardına değişik türde halk meclisleri ortaya çıktı, daha sonraları bunlar yetkileri aralarında paylaştılar ve varlıklarını bir arada sürdürdüler; curiatus meclisi (comitia curiatus), centuriatus meclisi, tributus meclisi Bir bölümü krallık döneminde oluşan, toplumun askeri ve mali dilimlere bölünmesi esasına dayanan bu meclisler - curiatus meclisi, yasama yetkisini elinde tutar ve yüksek yargı işlevini yerine getirirdi-, cumhuriyet döneminde önemli rol oynadılar Bileşimleri ve vatandaşları centuria ve tribus olarak ustaca gruplandırmalar bu meclislere, gitgide belirginleşen demokratik bir görünüm veriyordu İmparatorluk döneminde curiatus meclisi, III yy'a kadar yürürlükte kalan lex de imperio'yı çıkardı

Augustus, tributus ve centuriatus meclislerinin ayrıcalıklarını ve önemlerini korumalarına izin verdi, yalnızca adli yetkilerini kaldırdı Fakat bu meclisler, magistratusları seçmeye ve yasaları oylamaya devam ettiler Tiberius, halk meclislerinin seçicilik yetkilerini senatoya devretti Bununla birlikte, halk meclislerinin yasama yetkileri kâğıt üzerinde sürdü ve I yy'da bazı yasalar bu meclislerce oylandı Fakat bu süreç senatus consultum lehine son buldu, halk meclisleri de fiilen yok oldular

Halk meclislerinin oturumları belirli bir takvime bağlıydı: bunlar, toplantıya başkanlık edecek, imperium'a sahip magist-ratus tarafından 24 ya da en az 17 gün önceden toplantıya çağrılırlardı Kararlaştırılan gün güneşin doğuşuyla, forumda ya da campo Marzio'da toplanırlardı Toplantı, önceden hazırlanmış bir yerde yapılırdı Fal (auspicium) uygun çıkmazsa toplantı augur tarafından ertelenebilirdi

Bir duanın ardından görüşmeler başlar, daha sonra yasa tasarısı okunurdu; tasarı bir tribünüsün, vetosuyla engellenebilirdi Ardından oylamaya geçilirdi Oylama iki dereceliydi, her kişi, kendi kesimi (cu-ria, centuria, tribus) içinde oy kullanırdı ve her kesimin bir oyu vardı Yurttaşlar, etrafı çitle çevrili alanlara (saepta) kapatılırdı Oy kullanacak kesim sayısı kadar çevrili alan vardı, iki kez oy kullanmasını önlemek için oy kullanıldıktan sonra bir çeşit köprüden (pons suffragiorum) dışarı çıkılırdı III yy'a kadar oy sözlü olarak kullanılırdı Bu tarihten sonra oylama yazılı ve gizli yapıldı Oy sandığına atılan tabletin üzerine (bir seçim yapılıyorsa) adayın adı yazılırdı; (bir oylama sözkonusu ise) tabletin üzerinde yazılı olan VR (Uti Rogas: evet) ya da A (Antiquo: hayır), (bir yargı sözkonusu ise) D (Damno: mahkûm ediyorum) ya da L (Libero: beraat ettiriyorum) işaretlerinden biri çizilirdi


Kesimler birbiri ardından oy kullanırlar, salt çoğunluk elde edilince oylama durdurulurdu Centuriatus meclislerinde sınıfların sırasına göre oylama yapıldığından sonraki sınıflar ile sınıflar dışında kalan centurialar hiç oy kullanmazdı Augustus, italya'daki askeri birliklerinin onbaşıları için mektupla oy kullanma yöntemini getirdi Başkan sonuçları (renuntiatio) ilan eder ve güneş batmadan meclisleri dağıtırdı


__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Halk

Eski 07-31-2010   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Halk



—Folk • Halk oyunlarının hemen tümü, oluştuğu ortamdaki geleneklerden, doğal yapıdan, inanışlardan, yaşama biçiminden, toplumsal örgütlenmelerden ve çevrede etkili olmuş olay ya da kişilerden izler taşır Örneğin, eski Türkler'deki şaman inanışları güvercin barı, turna barı, kartal halayı gibi hayvan devinimlerinin taklidi niteliğindeki halk oyunlarına yansımıştır Kılıç kalkan oyunu, askeri düzenin kuruluşu, askerlik eğitimi, savaş ve zaferden sonraki sevinç duygularını yansıtır Horon oyununun denizin ya da ağa yakalanmış bir balığın devinimlerini canlandırdığı birçok araştırmacının kabul ettiği bir görüştür Sıradağların bulunduğu bölgelerde dizi (sıra) oyunlarının, dağların çember oluşturduğu yörelerde halka oyunlarının yaygın oluşu bu tür etkilerin oynama biçimine yansımasına ilginç bir örnektir

Halk oyunları Anadolu'nun çeşitli yörelerine göre farklılıklar göstermekle birlikte, kimi figürlerde ortak yanlar da görülür Bunlar çömelip doğrulma, el vurma ve dönme figürleridir Oynanma biçimleri ise sıra, halka, karşılama ve nokta olmak üzere dört türlüdür Sıra biçiminde oyuncular yan yana dizilerek düz, eğri, bağlı ya da bağsız, birbirine koşut, düz çift sıra dizilişi vb biçimlerde sıra oluştururlar Halka biçiminde de aynı dizilişler görülür Karşılama türünde iki ya da daha çok kişi yüz yüze gelerek oynarlar Nokta oyunlar adı da verilen tek oyunlar oyuncu ya da oyuncuların bir yönetici olmadan, içlerinden geldiği gibi kişisel becerilerini sergiledikleri oyunlardır Oyunlara eşlik eden çalgılar, yörelere göre değişmekle birlikte genellikle davul, tef, darbuka gibi vurma çalgılar, bağlama gibi telli çalgılar, zurna, mey, kaval, klarinet, sipsi, tulum vb çarpma çalgılar olmak üzere başlıca dört grupta toplanır üflemeli çalgılar ve çalpara, zil, zilli maşa vb

Oyunların ayrımlarının belirlenmesinde ve sınıflandırılmasında üzerinde görüş birliğine varılmış ölçütler yoktur Bu alanda yapılmış çalışmalarda, illere (Ankara zeybeği, Artvin horonu vb), bölgelere (Karadeniz horonu, Ege zeybeği vb), oyuncu sayısına (tek zeybek, üçleme zeybeği vb), hıza (yörük zeybeği, ağırlama halayı vb), ayak devinimlerine (üçayak, dokuzlu, beşleme vb), oynanan ortama (açıkhava zeybeği, salon zeybeği vb), diziliş biçimine (dizi ya da sıra oyunları, halka oyunları vb), türk boylarının adlarına (türkmen oyunları, azeri oyunları vb), çalgıya (çalgılı oyunlar, çalgısız oyunlar vb), konularına (hayvan taklidi danslar, doğa olgularını taklit eden danslar, silahlı ya da silahsız vuruşma dansları vb) göre yapılmış birçok sınıflama vardır

Türk halk oyunlarının başlıca türleri bar*, halay*, çiftetelli* horon*, kasap* oyunu, kaşıklı* oyunlar, kılıç* kalkan oyunu ve zeybek* oyunlarıdır

Bar türü halk oyunları daha çok D Anadolu bölgesinde, özellikle Erzurum, Kars, Tunceli, Gümüşhane, Bingöl, Muş, Ağrı, Van yörelerinde yaygındır Bununla birlikte, değişik adlar altında başka yörelerde de oynanmaktadır (Örneğin K-D Anadolu'da yallı adıyla bar türü oyunlar oynanır)

Çiftetelli başta istanbul olmak üzere Erzurum, Elazığ, Ankara, Adapazarı, Konya, Kütahya, Eskişehir, Kırşehir, Afyonka-rahlsar, Kahramanmaraş, Nevşehir, Şanlıurfa, Sinop, Samsun, Yozgat, Giresun, Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli'nde oynanan yaygın halk oyunlarındandır

Halay Ankara, Afyonkarahisar, Amasya, Adıyaman, Yozgat, Bingöl, Bitlis, Bursa, Eskişehir, Gaziantep, Erzincan, Erzurum, Giresun, Hakkâri, izmir, Kars, Kayseri, Kırklareli, Kırşehir, Kütahya, Manisa, Malatya, Mardin, Muş, Nevşehir, Niğde, Ordu, Siirt, Sivas, Tokat, Tunceli, Şanlıurfa ve Van'da ezgili ya da ezgisiz olarak çok yaygın biçimde oynanmakta, ezgisine ya da oyunun niteliğine göre değişik adlar almaktadır
Karadeniz bölgesine özgü bir oyun olarak kabul edilen horon, bu bölgedeki çeşitli iller ve çevresinde yaygın bir biçimde oynanmaktadır
Kasap oyunu daha çok istanbul, Edirne, Tekirdağ, Kırklareli yörelerinde yaygın bir halk oyunudur


Kaşıklı oyunların çok eski bir geçmişi olduğu öne sürülür Buna göre Türkler Horasan'da öteden beri bu tür oyunlar oynamışlar, bu gelenek Selçuklular döneminde de sürdürülmüştür Elde zil, çarpana ya da kaşık vb çarpma çalgılarla oynanan bu oyunlar iç Anadolu'da özellikle Konya ve çevresinde yaygındır Bunun yanı sıra Afyonkarahisar, Kırşehir, Kayseri ve hatta içel ve Antalya'da oynanan kaşık oyunları da bu türe dahil edilir

Daha çok Bursa ve çevresinde oynanan kılıç kalkan oyununun, Orhan Gazi' nin Bursa'yı alışı sırasında verilen savaşı temsil ettiği öne sürülür
Zeybek, birçok araştırmacılar tarafından değişik boylara ve örgütlenmelere bağlanılmak istenmiştir Kimilerine göre zeybekler düzeni, güvenliği korumakla yükümlü asker sınıfını, kimilerine göre de bir esnaf birliğini ya da denizci topluluğunu simgeler Aydın, Muğla, Çanakkale, Manisa, Burdur, Denizli, Afyonkarahisaı; izmir, Bursa, Uşak, Kütahya, zeybek oyunları açısından en zengin yörelerdir Ankara, Eskişehir, Adapazarı, İzmit, Kastamonu, Bolu ve Bilecik'te de çeşitli zeybek oyunları oynanır

Halk oyunlarının oynanışı sırasında yöresel giysiler giyilir Özel günlerde, toplantılarda kadın erkek topluca oynanan halk oyunları, bir işi birlikte yapma, toplu hareket etme gibi toplumsal bir eğitim vermesinin yanı sıra yöre insanının geleneklerini, geçmişini, yaşam biçimini de yansıtmaktadır

Halk oyunlarının özgün biçimlerine ilişkin şimdiye değin yapılmış kapsamlı bir araştırma yoktur Bu nedenle çoğunun İlk biçimlerini yitirdiği, özellikle kentlerde, toplumsal beğeniye koşut bir gelişim gösterdiği öne sürülür Günümüzde halk oyunlarının özgün biçimiyle sürdürülmesi amacıyla kurulmuş resmi ve özel birçok dernek ve kuruluş vardır Bu dernekler oluşturdukları halk oyunları topluluklarıyla yurtiçinde ve yurtdışında çeşitli gösteriler yapmaktadır Kültür ve turizm bakanlığı' na bağlı olarak çalışmalarını sürdüren Devlet halk dansları topluluğu da türk halk oyunlarının çağdaş bir görünüm kazanması ve tanıtılması konusunda atılmış önemli adımlardandır

•Halk sanatı kavramı çoğunlukla, halk tarafından üretilen ve yayılan nesneleri ve yine bu çevrelerdeki geleneksel anlatım biçimlerini belirtmede kullanılır Üretilen nesneler (tarımda ve evde kullanılan araç gereçler, mobilyalar, giysiler vb), bunların üretimi, üretilen nesneye az çok bir sanat değeri kazandıran çeşitli teknik ve yöntemler; dekoratif heykel ve resim, çömlekçilik, seramik, camcılık, sepetçilik, demircilik, kuyumculuk, marangozluk, dokumacılık, nakışçılık, deri işlemeciliği ve mimarlık gibi son derece geniş bir alana yayılır Sözlü edebiyat, şarkılar, şenlikler, tarımsal çalışmaya eşlik eden ezgiler, halk dansları ve köy seyirlik oyunları da halk sanatlarının kapsamı içinde yer alır Öte yandan "halk sanatları" kavramı, etnik kimliğini de vurgulayarak, belirli bir halkın tüm sanatsal üretimini belirtmek için de sık sık kullanılır: örneğin rumen, breton ya da kata-lan halk sanatları gibi

Batı da XIX yy'a değin değeri anlaşılmayan halk sanatları ve gelenekleri, Ör-taçağ'ın sonundan başlayarak Kilise ve Aydınlanma çağı düşünürleri ve kültürlü sınıflar tarafından mahkûm edildi Bununla birlikte Villon ve Rabelais'den kaynaklanan bir aydın geleneği İçinde, halk düşünüşünü yansıtan anlatımlarda (argo, özdeyişler, atasözleri, halk öyküleri vb) yüksek sanatı yenileme olanaklarını arayanlar da vardı Gerçekte tarih boyunca "halk sanatları" İle "yüksek sanat" arasındaki alışveriş hiçbir dönemde kesintiye uğramadı Nitekim XVIII yy'ın sonunda, İletişim araçlarının gelişmesi ve köylülerin bir kesiminin zenginleşmesi, kent kültürünü kırsal alanlara da getirdi Dolap, ayaklı saat vb gibi kent kültürü kökenli araç gereç kırsal kesimde de kullanılmaya başlandı Aynı biçimde yalnız özel günlerde kullanılan çini tepsi ve tabaklar da kırsal kesim yaşamına girdi XIX yy'da toplumun üst sınıfları arasında on yıllarca önce yaygın olan modaların etkisiyle bölgesel giysiler, olağanüstü çeşitlilik kazandı

Yüksek sanattan doğan modelleriyle karşılaştırıldığında halk sanatı ürünlerinin ayırtedicl özelliğinin zamansal bir sapma ve özgünlüğü sağlayan kimi yerel öğeler olduğu görülür Halk sanatları ve yüksek sanatın kökenleri ve aralarındaki ilişki konusunda Jean Cuisenier: "Etnografyaderlemesi ne denli açık ve belirgin olursa halk edebiyatı, halk müziği ve halk oyunlarının belirli ve az sayıda türe uygun olarak yaratıldığı o denli iyi anlaşılır" demektedir

Fin Antti Aarne (1867-1925) ve amerlkalı Stith Thompson'ın (1885-1976) masal repertu-varlarını mümkün kılan da budur: geliştirdikleri motifler sınırlı sayıdadır Belirli bir alanda kullanılan motiflerin özdeşleştirilmesi, halk sanatları uygulamasını düzenleyen karmaşık aktarma ve yenilemeleri de anlaşılır kılmaktadır Halk sanatlarının temel motiflerinden kaynaklanan çeşitlenmeler de yapıtların kendisi gibi (örneğin Epinal resimleri) geniş bir yayılım göstermiştir (XVII yy başında Venedik Madon-neri'si gibi) Temelde sözkonusu olan çoğunluğu kendi kendini yetiştirmiş zanaatçılar tarafından makine kullanarak ya da elle yapılan üretimlerdir Bölgesel üsluplar, bu kırsal atölyelerde yaratılmaktadır Esin temaları ve üretim yöntemleri, etnik farklılıkları korur ve "arkaik" kültür çizgilerinin eşyalara aktarılmasını kolaylaştırır

Geometrik süsleme motifleri, bakışıma düşkünlük, çizgisel işlemeler vb gibi özellikler, halk sanatlarının İlkel sanatlarla ve kimi zaman çocuk sanatlarıyla gösterdiği benzerlikleri vurgular Bununla birlikte kökenlere uzanma çabası oldukça aldatıcıdır


Halk sanatları çoğunlukla daha önce ayrıcalıklı sınıflarda yayılmış olan modellerden esinlenir ve yapıtlara özgün niteliğini veren bazı yeni öğeler de katarak bu modelleri yorumlar


Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Halk

Eski 07-31-2010   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Halk



Batı'da ilk şarkı, anlatı ve efsane derlemeleri, XVIII yy'da, daha sonra Grlmm kardeşler tarafından XIX yy'ın başında yapıldı XIX yy'ın büyük ulusal uyanış hareketinin çağdaşları olan romantikler, halk sanatlarının keşfedilmesinde ve değerlendirilmesinde etkin bir rol oynadılar Bilimdeki gelişmelerin ve sanayileşmenin, zanaat ve imalat ürünlerini olumsuz yönde etkilediği bu dönemde, ilk tarihçiler ve folklorcular sayılan araştırmacılar, kimi zaman kamu güçlerinin de desteğiyle, geçmişin anlatım ve uygulamalarını korumaya ve halk sanatları ürünlerini yeniden değerlendirmeye çalıştılar XIX yy'ın ikinci yarısı boyunca, çeşitli ülkelerde yürütülen derlemeler, büyük eşya koleksiyonlarını bir araya getirme olanağı sağladı

Tarihin değişik dönemlerinde yaşamış çeşitli halkların yaşama biçimlerini olabildiğince doğru yansıtan ilk etnografya ve halk sanatı müzeleri, böylece oluştu Danimarka' da 1881'de kurulan Dansk Folkemuseum' dan sonra isveç'te açılan Skansen açık-hava müzesi (1891) ve Norveç Norsk Folkemuseum (1894) bu anlayışın ürünüydü, ilk Halk sanatları uluslararası kongresi 1928'de Prag'da toplandı 1937'de Paris' te Halk sanatları ve gelenekleri ulusal müzesi kuruldu Daha sonraki yıllarda halk sanatları, önceden kurulmuş müzelerdeki uzmanlaşmış bölümlerin ya da özerk kuruluşların konusu oldu Böylece çağımız müzeleri, XVIII yy'da, özellikle de XIX yy başında gelişip serpilen kırsal kültürün tanıklarını barındıran kurumlar oldular




Batı'da halk sanatlarına ilginin XVIII yy sonundan başlayıp XIX yy'da yoğunlaşmasına ve bu alanda çeşitli araştırma ve derleme çalışmalarının yapılmasına karşın Türkiye'de bu konudaki ilk sistemli çalışmalar Cumhuriyet döneminden sonra başladı Bundan önceki dönemlerde yerli ve yabancı bazı yazar ve araştırmacıların yaptığı çalışmalar, daha çok birer dil araştırması ve sözlü halk edebiyatı derlemesi niteliğindeydi Dağınık ve kişisel olan bu çalışmalar, Cumhuriyet döneminden sonra daha sistemli bir biçimde ele alındı ve değerlendirildi


Türkiye'de halk sanatlarına ilişkin ilk derleme halk müziği alanında yapıldı (1926) istanbul Belediye kon-servatuvarı tarafından başlatılan ve 1929'a değin süren bu ilk derleme gezilerinde Anadolu'nun çeşitli yörelerinden alınan çok sayıda türkü notaya geçirildi Birkaç yıl aradan sonra 1932'de Halkbilgisi der-neği'nin de katılımıyla geziler tekrar başlatıldı 1936'da Adnan Saygun ve Bela Bartok istanbul, Ankara ve Adana yöresi türkülerini notaya geçirdiler

Bundan sonra derleme çalışmaları 1936'da kurulan Ankara Devlet konservatuvarı'nca yürütülmeye başlandı 1937-1952 yılları arasında düzenlenen derleme gezilerinde 10 000'i aşkın türkü notaya geçirildi, halk müziği araçları araştırıldı ve toplandı, halk oyunları giysilerine ilişkin zengin bir görsel malzeme oluşturuldu Derleme çalışmaları 1957-1968 yılları arasında Milli kütüphane müzik bölümü'nce yürütüldü ve arşiv-lendi Bunun yanı sıra 1961, 1967 ve 1971 yıllarında TRT adına da derleme gezileri yapıldı

Türk halk sanatlarının araştırılması ve tanıtılmasında en etkili kuruluşlardan biri de 1932'de kurulan Halkevleri oldu Halkevleri'nin köycülük kolları aracılığıyla düzenlenen gezilerden elde edilen etnog-rafik malzeme, çeşitli zamanlarda sergilendi ve yayımlandı Halkevleri'nin giderek artan şubeleri sayesinde bu çalışmalar yurt çapında yaygınlaştı 1950'den sonra köye yönelik bir akım başladı ve ilkin edebiyatta dikkati çeken bu eğilim giderek yaygınlaştı 1955'te Türk halk sanatları ve ananelerini tetkik cemiyeti kuruldu Daha sonra Türk folklor araştırmaları kurumu adını alan kuruluş, halk sanatlarının araştırılması, tanıtılması ve derlenmesi amacıyla çalışmalar yaptı Bu dönemde sayıları giderek artan halkbilim dernekleri, daha çok halk dansları ve türküleri alanında çalışmalarını yoğunlaştırdılar Bugün Kültür ve turizm bakanlığı'na bağlı olan Milli folklor araştırmaları dairesi ile üniversitelerin ilgili bölümlerinin yaptığı yerinde derlemeler, yayımlar ve düzenlenen seminerler, halk sanatlarının tanıtımına katkıda bulundu, ilki 1930'da kurulan Etnografya müzeleri de halk sanatlarına ilginin artmasında önemli bir etken oldu

Bugün Anadolu'nun birçok ilinde bulunan etnografya ve arkeoloji müzeleri, türk halkının Anadolu öncesi ve sonrası yaşamına, ürettiği ve kullandığı araç gerece ilişkin pek çok malzeme içermektedir Top-kapı sarayı müzesi'nde türk el dokumacılığı, yazmacılık, işlemecilik, kuyumculuk, minyatür sanatı, çömlekçilik, saatçilik, cam işçiliği vb halk sanatlarına ilişkin birçok konuda zengin malzeme bulunmaktadır istanbul Belediye müzesi'nde eski türk seyirlik oyunlarına ilişkin çeşitli görsel malzeme, araç gereç, karagöz ve kukla oyunu figürleri sergilenmektedir

Aynı müzede bir de çalgı koleksiyonu vardır, istanbul'da Türk ve islam eserleri müzesi olarak düzenlenen ibrahim Paşa sarayı'n-da islamlık öncesi ve sonrası dönemlere ilişkin çeşitli etnografik malzeme bulunmakta, çeşitli müzelerde türk halk sanatlarının önemli bir kolunu oluşturan halı ve kilimler sergilenmektedir Sayıları giderek artan etnografya müzelerinde, her türden halk sanatları ürünlerinin yanı sıra geleneksel giyim biçimleri ve çeşitli etnografik malzeme yer almaktadır Ayrıca birçok yerde geleneksel türk evleri müze olarak düzenlenmekte ve geleneksel yaşama biçimi, yerleşme düzeni ve çeşitli halk sanatları konusunda fikir vermektedir Bunların yanı sıra çeşitli geleneksel halk sanatları ürünlerinden oluşan birçok özel koleksiyon da vardır

Birçok batılı ülkede XIX yy sonlarında başlayan sanayi devrimi ve kırdan kente göç olgusu, halk kültürü ve dolayısıyla halk sanatları üzerinde etkili oldu ve halk sanatı ürünlerinin özgünlüklerini yitirmesi sonucunu doğurdu Türkiye'de özellikle 1950'den sonra yoğunlaşan kırdan kente göç, halk sanatları üzerinde aynı olumsuz etkiyi yaptıysa da gelenekselliğini koruyan yörelerde halk sanatı ürünleri günümüzde de yaşatılmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Halk

Eski 07-31-2010   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Halk



• Halk takvimi, uzun yılların deneyimi sonucu oluşturulmuş, tarım ve hayvancılığa dayalı bir zaman bölümlemesini içerir Halk takviminde yılın ilk ayı 21 martta nevruzla başlar; hıdrellez, gündönümü, ağustos, mehrican, kasım, zemheriyle devam eder ve martgücükle tamamlanır

Bu hesapla yılda 365 gün, sekiz ay, dört mevsim vardır Aylar ortalama 45 gündür ve en kısa ay martgücüktür Geleneksel tür tarım ve hayvancılığa ilişkin her türlü etkinlik, bu takvime göre düzenlenir Sözgelimi çoban dağda sürüsüyle birlikte kalma süresini, koç katma ve sürü sahipleriyle hesaplaşma günlerini bu takvime göre hesaplar Sürü sahipleri tarafından hıdrellez (6 mayıs) günü tutulan çobanlar, güzün 8 kasımda görevlerini tamamlarlar, iklim koşulları nedeniyle çoban tutma ve salıverme günleri aynı takvime göre ama başka tarihlerde de olabilir

Koç katımı, tuz yalama, dağdan inme, kuzuya katılma, sürü sahibiyle hesap kapama, çobanlık döneminin sona ermesi vb hayvancılığa ilişkin çeşitli hesaplar bu takvime göre düzenlenir Köylü gereksinme duyduğu parayı gündönümüne değin bulmak zorundadır Kasımda koç katıntıyla döl tutan koyun, nevruzda kuzular ve gündönümüne değin kuzusunu büyütür Kuzu dişiyse döle katılır, erkekse kurbanlık ve koç gereksinimi dışında kalanlar kasaba satılır Köylü borcunu kuzuların satım zamanı olan gündönümünde (21 haziran) eline geçen parayla öder

Halk takviminde öteden beri 179 gün kasım günleri, 186 gün hızır günleri olarak ayrımlanmıştır Kasımdan başlanarak 90 gün kış günleri olarak hesaplanır ve bunun yaz üretimine dönük sıralaması şöyle yapılır: kasım doksan (5 şubat) toprağın canlanmaya başladığı dönemdir Kasım yüz (15 şubat), toprağı kazıp havalandırma, sabanı sürme zamanıdır Kasım yüz onda (25 şubat) tohum toprağa ekilir Kasım yüz ellide (5-6 nisan) yaz başlar Cemre*'ler, kocakarı* soğuğu, pastırma* yazı vb kavramlar da halk takvimiyle ilgilidir Tarladaki sebze, mehri-can soğuğu başlamadan toplanır, yoksa sebzeyi mehrican vurur Nevruz arpa ekim zamanıdır Hıdrellez on beşte hayvanlar çayıra salınır, kasımda kesim başlar

Halk takvimi, insan-doğa İlişkilerinde doğanın egemenliğine yenik düşmemek için halk tarafından oluşturulmuş ve kırsal kesim yaşamı buna göre yönlendirilmiştir

—Telekom Halk bandı Halk bandı üzerinden iletişim kurmada kullanılan donanım, 27 MHz'lik (11 m dalga boyu) frekans bandı kanalları içinde çalışan, taşınmaz ya da taşınabilir klasik bir alıcı-vericiden oluşur Bu aygıta bir mikrofon ve bir anten bağlıdır Bu alıcı-vericllerln bir oto radyosu büyüklüğünde olan taşınabilir türü, pil ya da akümülatör bataryasıyla, taşınmaz türleri ise bir adaptörle elektrik hattına bağlanarak beslenir Aygıtlar, vericisinin çıkış gücü (İletişimin erimini belirler), kullandıkları klpleme türü (genlik kiplemesl, frekans kiplemesi ya da tek yanlı bant) ve yararlandıkları kanal sayısıyla farklar gösterir Tolkivolkilerle amatör radyocuların çok gelişmiş aygıtları arasında yer alan bu donanımlar, coğrafya ve atmosfer koşullarına göre yarıçapı kilometrelere ulaşan bir daire içinde, bir ya da birçok halk bandı telslz-cisiyle iletişim kurmayı sağlar Halk bandı ilk kez ABD'de eğlence İletişimleri biçiminde doğdu ve çok gelişti (1980'de 15 milyon halk bandı telsizcisi)


Öte yandan, halk bandında genlik klp-lemesinln kullanımı, televizyon yayınlarında (30 MHz'te başlayan) karışmalara yol açar Bu sakıncaları gidermek için 1980'de Avrupa Posta ve telekomünikasyon konferansı'nda, halk bandına 900 MHz (32 cm dalga boyu) dolayında bir frekans bandı ayırma önerildi, ama fiyat yüksekliği ve göreli etkinlik zayıflığı yüzünden halk bandı telsizcileri bu tasarıya şiddetle karşı çıktı

Türkiye'de özel ve tüzel kişilerin halk bandı telsizlerinin alım, satım ve kullanımına 5 nisan 1983 tarih ve 2813 sayılı Telsiz kanunu'yla izin verildi: bu yasaya dayanılarak çıkarılan Halk bandı telsiz sistemleri yönetmeliği halk bandının kullanım koşullarını belli kurallara bağladı Buna göre, halk bandı telsiz sistemleri özel ve tüzel kişilerin her tür iletişim gereksinimlerinde, can ve mal güvenliğine ilişkin durumlarda, model araçlarla her tür oyuncağın uzaktan kumandasında kullanılabilir Bir halk bandı telsizi satın alan kişi, Ulaştırma bakanlığı'na başvurarak, bir sertifika almak zorundadır Başvurulara bakanlıkça olumlu yanıt verilmedikçe, halk bandı telsizleri kullanılamaz Öte yandan donanımların teknik özellikleri, ilgili yönetmelikte yayınlanmış standartlara uymuyorsa, bunların dışalımına ve kullanımına izin verilmez

Türkiye'de halk bandı telsiz aygıtları için, frekansları 26,965 MHz ile 27,405 MHz arasında değişen 40 kanal ayrılmıştır Bu kanallarda kullanılacak halk bandı telsizleri 1 ile 10 kanallı olabilir Konuşmalar üç dakikayı geçemez ve konuşmasını bitiren, bir dakika geçmeden tekrar çağrı yapamaz
Türkiye'de halk bandına ayrılan frekanslar (MHz olarak)

—Tlyat Halk tiyatrolarının ilki izmir'de Heveskâran cemiyeti bünyesinde Nurettin Genç, Nurettin Şefkati, Yaşar Nezihi (Özsoy) vb tarafından oluşturulan (1937) topluluk, çalışmalarını iki yıl kadar sürdürdü

—1962'de istanbul Şehir tiyatro-su'ndan istifa eden Avni Dilligil'in yönetiminde kurulan topluluk Kadrosunda Belkıs Dilligll, Muazzez Arçay, Aliye Ro-na, Salt Ergenç gibi sanatçılar yer alıyordu Aksaray semtinde temsillerine başlayan tiyatro, varlığını 1967'ye değin sürdürdü

—1973 sonlarında kurulan topluluk Bir süre CHP Beşiktaş ilçe binasında Macit Cevat Doğudan'ın Komprador oyunu1 nu sundu Sanatçıları arasında Mustafa Aslan, Emel Gözne, Baykal Kent, Muadelet Tibet bulunuyordu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.