Şengül Şirin
|
Bağlamak
BAĞLAMAK
1 1 Bir kimseyi, bir şeyi, bir hayvanı (bir şeye, bir yere) [bir şeyle] bağlamak, onu, herhangi bir bağla, bir şeye, bir yere tutturmak; hareket etmesini engellemek, hareket özgürlüğünü kısıtlamak: Ev sahibini bağlamış, bütün evi soymuşlardı Kayığı iskeleye bağlamak Atı ağaca bağlamak
—2 Bir şeyi (bir şeye) ya da şeyleri (birbirine) bağlamak, onları birbirine eklemek; birleştirmek: Vagonları birbirine bağlamak Yan yolları anayola bağlamak
—3 Bir şeyi, (bir şeyle) bağlamak, (bir bağ ile) onu sarmak, kapatmak, üstünü örtmek: Bir kimsenin gözlerini bağlamak Şu paketi sıkıca bağla, açılmasın Yarayı bağlamak
—4 Şey-leri (bir şeyle) bağlamak, şeyler bütününü bir araya getirmek, toplamak: Saçlarını bağlamak Çiçekleri bağlayıp buket yapmak
—5 Bir kimseyi bir kimseye, bir şeye bağlamak, onları sevgi, çıkar vb ilişkilerle birleştiren bir bağ oluşturmak ya da bu tür bir bağın ortaya çıkmasını sağlamak: Çocukluk anıları onu doğduğu yere bağlıyor Onu kendine bağlamak için hiçbir şey yapmadın ki Hiçbir şey bizi birbirimize bağlayan dostluk bağını koparamaz Onu hayata bağlayan hiçbir şey yok
—6 Bir kimseyi, bir şeyi, bir kimseye, bir şeye bağlamak, onu, o kişi ya da şeyle sıkı bir bağımlılık içine sokmak: Bir birimi bakanlığa bağlamak
—7 Bir şeyi, bir şeye (bir şeyle) bağlamak, onları aralarında mantıksal bir bağ kurarak birleştirmek: Bir bağlantı sözcüğüyle bir tümceyi ötekine bağlamak
—8 Bir şeyi bir şeye bağlamak, bir şeyi bir başka şeyin nedeni ya da mantıksal sonucu olarak açıklamak: Yükseklik korkusunu, çocukluğundaki bir olaya bağlıyor
—9 Bir bağı bağlamak, iki ucunu birleştirmek, düğümlemek: Ayakkabılarını, ayakkabılarının bağcıklarını bağlamak Kravatını bağlamak
—10 Bir kimseyi bağlamak, bir şey sözkonusuysa, bir kimseyi sorumlu kılan bir durum ya da bir bağımlılık içine sokmak, dilediğince davranmasını engellemek: Bu karar yalnızca sizi bağlar
—11 Yaşamını, yazgısını, umutlarını vb bir kimseye, bir şeye bağlamak, beklentilerini ona yöneltmek; manevi olarak onlara bağlanmak: Umutlarını çocuklarına bağlamak
—12 Bir şey bağlamak, onu oluşturmak: Ekinler tane bağladı Yara kabuk bağlıyor Kaymak bağlamak
—13 Bir telefon numarasını (bir kimseye, bir yere) bağlamak, aralarında telefon görüşmesi sağlamak: Bana 262'yi bağlayın Santralı bağlar mısınız? Ahmet beyi bağlayın lütfen
—14 Bir işe bir şey bağlamak, bir kimseye belli bir miktar para bağlamak, onu o iş, o kimse için ayırmak; ona tahsis etmek: Bütün mal varlığını bu işe bağladı Bu işe ancak on milyon lira bağlayabilirim Traktörü bu işe on günden fazla bağlayamam Aylık bağlamak
—15 Bir şeyi, bir sözü (bir şeye, bir şeyle) bağlamak, bir işi sonuçlandırmak, bir sözü bitirmek: Şu işi 25 bine bağlayalım, işleri bir sözleşmeye bağlamak Sözünü bağla artık Yazısını bir fıkrayla bağlamak
—16 Bağlasalar durmam, duramam, "gitmek zorundayım", "gitmeye kararlıyım" anlamında kullanılır —Denize Bir halatı, bir palamarı baba, bi-ta, anele, kanca ya da koç boynuzuna tutturmak — Ticari amaçla bir gemiyi bir kimseye ya da bir firmaya belirli koşullarda kiralamak || Bir gemiyi bağlamak, palamarlarla, kablolarla, zincirlerle gemiyi belli bir durumda tutmak, Bir gemiyi rıhtıma bağlamak
—Ed Bir atışmada saz ozanlarından birinin diğerini sorduklarını yanıtlayamaz ya da aynı uyakla karşılık veremez duruma düşürmesi
—El sant Havayı bağlamak, bakırcılıkta külçe bakırı çekiçleyip levha haline getirirken, sazcı * denen ustanın çekiç vuruşlarına uyarak bir ritim oluşturmak —Elekt ve Elektron Bir elektrik aygıtının bağlantılarını kurmak
Elektrotekn Çeşitli iletken düzenekler arasında, iletken bağlantılar kurmak —Hidr pnöm ve Sıh tes Bir boru donanımını, bir hortumla bir pompa, bir depo ya da herhangi bir aygıt çıkışına tutturmak
—inş Kâgir bir duvarı oluşturan öğeleri birbirleriyle bağlantı kuracak biçimde yerleştirmek — Kemertaşlarıyla oluşturulan bir yapı öğesinde kilittaşını yerine koymak
— Bir duvara bağlama işlemi uygulamak
— Taşları, tuğlaları, sıra taşı ve bağ taşı düzeniyle bir araya getirmek | Bir kemeri, bir tonozu bağlamak, bu yapıları inşa etmek ve özellikle, son kilittaşını yerleştirerek tamamlamak
|| Halata bağlamak, taşları, gereçleri istenen yüksekliğe çıkarmak için sapan vurmak —Jeod Bir bağlantı kurmak —Kim Bir cismin uçmasını engellemek — Yeni bir elementi ya da organik kimyada, belirli konumdaki tam bir grubu bir bileşiğe katmak
—Mak san Bir parçayı işlemek için takım tezgâhına yerleştirmek
—Bir takım tezgâhında işlenecek parçayı desteğe almak || Çift bağlamak, hareket halindeki bir öğeyi birbiriyle birleştirmek
—Marangl Kesme, rendeleme, vb gibi işlemleri yaparken, bir iş parçasını tezgâha ya da sehpaya işkenceyle, mengeneyle tutturmak
— Bilenecek aletleri mengeneyle sıkmak — Sökülmüş iş parçalarını çektirme, vida, makas, menteşe gibi bağlama öğeleri yardımıyla birleştirmek, toplamak
—Mutf Bir sosu, içine azar azar un, ararot, yumurta ya da nişasta gibi malzemelerden birini katıp karıştırarak koyulaştırmak
—Müz Notaları ya da sesleri bağlamak, birden çok notayı, bir yay çekişiyle, bir üflemeyle ya da sesin tek yayılımıyla icra etmek
—Oy Oyunu bağlamak, bazı oyunlarda, özellikle dominoda, karşı tarafın oynamasını engelleyecek biçimde oynamak —Petr san Bağlama işlemini gerçekleştirmek
—Tekst Çift katlı kumaşlarda, katlan atkı ve çözgü iplikleriyle birbirine tutturmak, ayrılmamalarını sağlamak
—Tiyat Bir oyunun provası ya da oynanması sırasında, replikleri bir kesilmeden sonra yeniden sürdürmek
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|