| 
 | |||||||
|    | 
|  | Konu Araçları | 
| bey, çalışmaları, ile, ilgili, karamanoğlu, kimdir, mehmet, türkçe | 
|  | Karamanoğlu Mehmet Bey Kimdir? Türkçe İle İlgili Çalışmaları |  | 
|  06-09-2010 | #1 | 
| 
[KAPLAN]
 |   Karamanoğlu Mehmet Bey Kimdir? Türkçe İle İlgili ÇalışmalarıKaramanoğlu Mehmet Bey ve Dil Devrimi Karamanoğlu Mehmet Bey Karamanoğulları’nın ikinci beyi Kerimü’d-din Karaman’ın oğludur  Doğum tarihi belli olmayıp ölümü 1280’dir  Mehmet Bey askerî ve idarî yönden bilgili bir devlet adamı idi  Bilim adamlarını etrafına toplayıp onlara büyük önem vermiştir  Dil Devriminde Atatürk’e ilham kaynağı olmuştur  XIII  yüzyıl ortalarında Selçuklular, genellikle edebi dil olarak Farsçayı, devlet işlerinde Arapçayı kullanırlardı  Halk ise öz dilleri olan Türkçeyi kullanıyordu  Mehmet Bey millet olarak birlikte yaşamanın ilk şartı olan dil birliğinin sağlanmasının gerekliliğine inanıyordu  Bu birliği gerçekleştirmek için Toroslar üzerinde yaşayan bütün Türkmen boylarını çevresinde toplayarak bir ordu oluşturdu  “Şimden gerü hiç gimesne divanda, dergahda, bergahda ve dahı her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye  ” 13 Mayıs 1277 “Bugünden sonra divanda, dergâhta ve bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır  ” Üzerine gönderilen Selçuklu ve Moğol kuvvetlerini büyük bir yenilgiye uğratarak Konya’ya girdi  Burada yaşayan Selçuklu Türkleri, Karamanoğulları ile birlik oldular  Türkçenin Resmi Dil İlan Edilmesi Kısa zamanda Konya vilayeti ve bazı çevre iller Karamanoğullarının hâkimiyeti altına girdi  Daha sonra Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus’un oğlu Gıyaseddin Siyavuş’u başa geçiren Mehmet Bey’in kendisi de vezir oldu  İlk önceleri Moğol baskısına başarı ile karşı koymasına birçok kere galip gelmesine rağmen, daha sonraki çarpışmaların birinde iki kardeşi ile beraber şehit düşmüştür  İdareciliği sırasında Türkçeyi resmi dil olarak ilan eden fermanını vermiştir  Bu fermanda “Bugünden sonra divanda, dergâhta ve bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır  ” diyerek siyasî ve askerî bir zafer değil aynı zamanda kültürel bir zafer kazanmıştır  Karamanoğlu Mehmet Bey ve Fermanı Karamanoğlu Mehmet Bey’in, 13 Mayıs 1277′de, Türkçe’yi korumak amacıyla yayınladığı ünlü fermanını, herhangi bir ferman diye nitelendirmek, yanlış olsa gerektir  O dönemdeki Anadolu’nun durumunu kavramadan, fermanı değerlendirmek de, yine gerçeklere tam anlamıyla ulaşmamızı engeller  XII  y  y  ve sonraları, Anadolu Selçukluları’nın hüküm sürdüğü; Anadolu Selçukluları Türk olmalarına rağmen, devletin her alanında İran hakimiyetinin apaçık görüldüğü ve Türklüğün değerlerinin, devlet eliyle unutturulmaya yüztuttuğu yıllardır  İşte bu dönemde Karamanlılar, Anadolu’da, dil alanında değil; Türk değerlerinin yaşatılması için, her alanda, büyük mücadeleler vermişlerdir  1238′de Selçuklular’ın İranlaşması karşısında, Karaman’lıların atası Nure Sofi’nin de katıldığı; Türklüğün savunması denilebilecek, Kırşehir’in Maliya Ovası’nda gerçekleşen savaş; Karamanoğulları’nın Anadolu’da verdikleri mücadelelerin, koltuk kavgası değil; Türk değerlerinin korunması olduğunun en açık delili sayılabilir  Karamanoğlu Mehmet Bey de, atası Nure Sofi gibi, Anadolu’da, Türklüğün, Türk değerlerinin mücadelesini vermiştir  1277′de yayınladığı fermanın özünde, bir milletin birlik beraberliğinin ilk adımının, dil birliği olduğu gerçeği vurgulanmaktadır  Orta Asya’dan Anadolu’ya göçen, burada devlet ve beylikler kuran Türk boylarının, başka millellerin değerlerini kabullenip, kendi öz yapılarını terk etmeye yöneldikleri ve bu yönelişi adeta marifet saydıkları bir dönemde, sadece Karamanoğulları’nın, Türk değerlerine bağlı kalma savaşı vermeleri ve Karamanoğlu Mehmet Bey’in bu gerçeği, tarih sayfalarına, fermanıyla kazıması, Anadolu Türk tarihinin en önemli adımlarındandır  Karamanoğlu Mehmet Bey ve Türkçe Dili Bir milleti tarih sahnesinden indirmek isteyen güçler, ilk önce o milletin dilini hedef alır  Milletlerin, sonsuza tek varlıklarını sürdürebilmelerinin can damarı olan dilleri tahrip edilince, nesiller arasında milletin devamı için vazgeçilmez olan değerlerin nakli imkansız hale gelir  Bir kuşak sonra, kültürel iletişim kesilir  Milli kimlik yeni kuşaklara ulaştırılamaz  Sonra, o milletin bütünlüğü ve kültürünün tüm sembolleri tarihten silinip gider  Çünkü, bir milletin varlığının temel unsuru; onun kültürü ve sesi olan dilidir  Dil, bir kültürün canlı organizmalarını oluşturan varlığının, tek tek fertlerle ifadesidir  İnsan dilini terkedince, temsil ettiği kültür ve milli kimlik de tarih sahnesini terk eder  İhanete uğrayan milletler ilk önce dilini, kimliğini, sonra da bütünlüğünü kaybeder  Hititler  ve Keltler gibi  Tarih boyunca Türk diline yönelik değiştirme ve yok etme faaliyetleri ne yazık ki, zaman zaman başarıya ulaşmış, inançlarını ve milli kimliğini koruyamayan Türk boyları ve onların kurdukları devletler, silinip yok olmuşlardır  Anadolu, XI  Yüzyıldan başlayarak, önce batının; haçlı seferlerinin, sonra XIII  Yüzyılın başlarında doğunun; Moğolların saldırılarına uğradı  1071 Malazgirt zaferiyle birlikte, Anadolu’yu ebedi Türk yurdu yapan, Oğuz ve Selçuk Türkleri zor durumdaydı  Türkler, Anadolu’yu ebedi yurt edinmişlerdi, ama, Moğolların siyasi ve ekonomik baskıları karşısında acziyet içerisinde kıvranıyorlardı  Düştükleri bu durumun nedeni çok açıktı; Milli kimliğe ve onu oluşturan başta dil olmak üzere, töre, inanç ve geleneklere sahip çıkmamaktı  Anadolu Selçuklu Devleti II  Gıyasettin Keyhusrev dönemi sonu itibariyla, Moğolların baskısıyla Türk kimliğini, devletin resmi ve kültürel politikalarının dışına itmiş, Moğollara teslim olmuş, Farsça ve Arapça’yı bütün devlet kademelerinde yazı ve edebiyat dili olarak kabul etmişti  İşte Karamanoğullarını, Türk tarihi içerisinde bu çok önemli konuma oturtan ve Türk milletinin tarih sahnesinden indirilmesini engelleyen yüce görevi; Terkedilmeye yüz tutmuş bir kimliğin, temel ileticisi olan kendi dillerini, yeniden tarih sahnesine yerleştirmeleriydi  Moğol istilasıyla büyük bir kargaşanın yaşandığı Anadolu’yu, çevresine toplanan Candar, Saruhan, Eşrefoğlu ve Hatıroğlu gibi birçok Türkmen beyiyle ayağa kaldırmayı başaran Karamanoğlu Mehmet Bey, milletinin bekasında en önemli unsur olan Türkçeyi resmi devlet dili ilân etmişti  Öncü lider Mehmet Bey’in yaktığı bu ateş, dünyanın en uzun ömürlü imparatorluğunu kuran Osmanlı’da, güzel dil Türkçenin devlet dili olmasına zemin hazırlamıştır  Böylece Fuzûli’nin, “Ey Arap, Acem ve Türk milletlerine feyiz veren Rabbim!    Sen Arap kavmini dünyanın en fasih konuşan kavmi yaptın, Acem hatiplerinin sözlerini İsa’nın nefesi gibi cana can katan bir güzelliğe ulaştırdın! Ben, Türküm ve Türkçe söylemek istiyorum, benden iltifatını esirgeme Tanrım  ” Diye ettiği duayı Yüce Allah kabul etmişti  Milletlerin buhran dönemleri, aynı zamanda onların, kutlu nesiller yetiştirdiği altın devirler olmuştur  Anadolu, Bizans ve Moğolların baskıları altında bunalmışken, çöle inen yağmur misali Yunuslar, Karacaoğlanlar, Ahi Evranlar ve Hacı Bektaş-ı Veliler Türk milletinin bakâsı için gönülleri yeniden imar ve inşa ediyorlardı  Hayatın bütün alanlarından tecrit edilen Türk dili ve kültürünü, yeniden hayata döndürüp, Türklüğün saf ve berrak dimağlarından gelecek nesillere armağan ediyorlardı  İşte Karamanoğlu Mehmet Bey, Yunus Emrelerin, Hacı Bektaş-ı Velilerin ve Mevlanaların büyüdüğü, bu ebedi yurt muhitinin şanlı ve şanslı bir çocuğuydu  1246 yılında dünyaya gözlerini açtı  Çocukluk ve ilk gençlik yıllarını Moğol baskısının çok az hissedildiği Toroslarda, her şeyi ile Türk olan bir atmosferde geçirdi  Bu özellik ve güzellik birgün onu, Türk’ün dünyasında çok önemli bir karar almaya yöneltti  O gün, bugündür unutulmaz oldu  Şimdi isterseniz Mehmet Bey’inde mensubu olduğu Karamanoğullarını biraz daha yakından tanıyalım: Karamanoğlulları, Oğuz Türklerinin Salur boyuna mensup bir Türk kabilesidir  Moğolların Asya’da Oğuz ülkelerine akınları ve baskıları, Müslüman Oğuzların batıya göç etmesini başlatmış oldu  Büyük Selçuklu İmparatorluğunun yıkılmasıyla da, burada yaşayan Oğuzlar, daha batıya, Anadolu’ya ve Mezopotamya’ya doğru göçetmeye başlamışlardı  Malazgirt zaferiyle de Anadolu’yu ve Mezopotamya’yı ebedi yurt edindiler  Malazgirt zaferinin en önemli sonuçlarından bir tanesi; Türk boylarının Artukoğulları, Mengücüklüler, Danışmendliler ve Anadolu Selçukluları adlarıyla Türk devletleri olarak ortaya çıkmasıdır  Bunlardan, Danışmendliler devletinin toplum önderlerinden biri olan ve Karamanoğlu Beyliğinin de temelini atan Nureddin bey, 1220′de yönetimi altındaki kalabalık obaları ile Sivas dolaylarından kalkıp, daha Güneybatıda bir yöreye yerleşmek üzere harekete geçer  Danışmendlilerin bu kalabalık obaları, Nureddin Bey’in önderliğinde Ereğli’ye ulaşır  Ereğli’nin sulak ovaları, meraları ve ormanlık alanları bu Türk kabilesi için uygun bir yerdir  O dönemde bu civarın hakimi olan Bizanslılar, askeri bir hareketle Ereğliden uzaklaştırılır ve bu başarısından dolayı Nureddin Bey kalabalık kabilesiyle Ermenek’e yerleştirilir  Karamanoğulları bu bölgede hakim olurlar  Karamanoğullarinin kurucusu Nureddin Bey, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat’ın adeta imdadına yetişmiştir  Selçuklu Sultanı’nın en çok itimat ettiği ve gücünden en çok yararlandığı kişidir Nurettin Bey  Alaeddin Bey’in Bizanslılarla ve çevredeki diğer Hıristiyan gruplarıyla ilişkilerinde, en çok güvendiği yardımcısı Nureddin Bey olur  Antalya, Mersin ve Çukurova Bölgelerinin Türkleştirilip İslamlaştırılmasında önemli bir rol oynar  Nureddin Bey ölünce yerine, Karamanoğullarının da isim babası olan oğlu, Karaman Bey geçer  Moğol işgalinin Türkler üzerindeki baskısı; Türk Beylerinin, Moğollarla birlikte Selçuklu Sultanlarına karşı da büyük bir tepki duymasına yol açtı  Türkler, Moğol idaresinin Türk inanç ve törelerine uymayan uygulamalarını asla içlerine sindiremiyorlardi  Selçuklu Devleti tüm varlığı ile Moğolların eline geçmişti  Moğol idaresinin atadığı valiler, Anadolu’daki tüm sosyal ve idari alanları kontrol ediyor, Türklerin milli kimlikleri üzerinde tahribatlar meydana getiriyorlardı  Türkçe, sosyal hayatın ve devlet kademelerinin dışına itilmişti, Oğuz Türklerinin inanç sistemleri İran tesirine girmiş, Türkçe; Farsça ve Arapça’nın ağır baskısı altıntaydı  Türkler, bu sosyal baskılarla birlikte ekonomik sıkıntılar yüzünden sapa yörelere, dağlara ve resmi söylemin uğramadığı mekanlara doğru kaymıştı  Tüm bu olumsuz şartlara rağmen Karaman Bey, Moğol istilasının bir an önce kaldırılması için, Başkent Konyadakilerle samimi ve mert ilişkilerini devam ettiriyordu  Ancak Konyadaki idareciler, Türklerin içinde oluşmuş haklı tepkilerini bildikleri için, lider olarak bilinen Karaman Bey’in varlığından da son derece rahatsızdılar  Onu yoketmek için, inceden inceye fırsat kolluyorlardı  Karaman Bey, tüm bunlara karşın, Çukurova, Mersin, Antalya, Amasya ve Kütahya yörelerine, babası Nureddin Bey zamanında başlayan fetih hareketlerine, hiç ara vermeden başarıyla devam ediyordu  Selçuklu Sultanı II  Kılıçarslan, bir taraftan da Moğollara karşı kendince denge politikası uyguluyordu  Karaman Bey’in kardeşi Bonsuz’u, Selçuklu muhafız alayının komutanlığına getirmişti  1256 yılından itibaren sarayda bulunan Bonsuz Bey, Sultanın siyasi ilişkilerini yakinen gözlemleme imkanına sahip olmuş, Konya’da olup bitenleri anında ağabeyi Karaman Bey’e sıcağı sıcağına ulaştırıyordu   | 
|   | 
|  | 
|  |