|  | Anı |  | 
|  05-27-2010 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   AnıAnı Anı a  1  Yaşanan olaylardan zihinde kalan iz, hatıra: O günün bende  unutulmaz bir anısı var   —2  Ölen bir kimsenin ya da geçmişteki bir  olayın belleklerde kalan imgesi; hatıra: Babasının anısına bağlı kalmak  Bir zaferin anısını yaşatmak  —3  Bir kimsenin, bir şeyin anısına, onun  onuruna, ona armağan olarak; onun hatırasına  —4  Anı olmak, geçmişte  kalmak, neredeyse unutulmak: Bugün artık anı olan o savaş yıllarında  hayat çok zordu  —Ed  Bir kimsenin, yaşamı boyunca başından geçen ve rol  oynadığı ya da tanığı olduğu olaylar üzerine yazdığı anlatı  (Bk  ansikl  böl  ) —ansikl  Bu tür, öznelliğin anlatımında tarihsel anlatım biçimlerinden  yararlanma olarak tanımlanabilir  Ancak anı yazarının, tarihi ya da  ibret alınabilecek bir olayı bu yolla işleyebilmesi  için,  olaylarda rol alması ya da olayların önemli bir tanığı olması gerekir  Anı olmaktan çok tanıklık ve ya-şamöyküsü niteliği  taşıyan antik örneklerin (Ksenophon'un Apomnemoneumata Sokratus'u,  Sezar'ın Commentarii'si) yanı sıra, anı çok çeşitlilik gösteren bir  türdür  Salt edebiyat yönünden en ilginç anı türü,anıların, ikinci  planda kalan ve başoyuncu ya da tarihsel tanık rolünü üstlenmeyen  sanatçı ve yazarlarca yazılma-sıdır  Benvenuto Cellini, anılarında,  prenslerin hizmetkârlarından da söz ederek bu yolu açarken, kişiliği  hiçbir tarihsel önem taşımayan Casanova da, aşk serüvenlerini dile  getirdiği anılarıyla ün yaptı  Rous-seau, Goethe, Chateaubriand, Hugo ve  Michelet'den Simone de Beauvoir ve Michel Leiris'e dek birçok yazarda,  anıların önemi ve değeri, doğrudan doğruya yazarın ününe ve tarihsel  kişiliğine bağlıdır: kendini anlatmak, gerçek tarihi dile getirmek  demektir  Malraux'nun Anti-mĞmoires'ı (1967), adının da ortaya koyduğu  gibi, anı türünün kazandığı yeni bir boyutu, yani bu ikileşmeyi  belirtir: sözko-nusu olan artık gene yazarın kendisidir; ancak bu yazar  dünya büyüklerinin yanında ve onların aynası olarak ortaya çıkar ve bu  büyüklerle birlikte kendisi de büyür  Anı türünün kapsamındaki iç  çelişkiler, XVII  yy  Avrupası'nda, birinci tekil kişinin ağzından  yazılmış romanların kökenini oluşturmuştur  Türk edebiyatında anı türünün önemli ilk örneği, Babür Şah'ın (1483-1530) Çağatay lehçesiyle yazdığı Vakayi (Babür-name) [günümüz türkçesiyle 2 cilt, 1943-1946] adlı yapıtıdır  Yazar burada, hükümdar,  komutan ve ozan olarak başından geçenleri anlatır  Türkiye'de bağımsız  bir tür olarak anı türünde ancak batı edebiyatının etkisiyle,  Tanzimat'tan sonra ürün verilmeye başlanmıştır  Divan nesrinde, bağımsız  olarak bu tür yoktur  Evliya Çelebi'nin Seyahatname'si ve benzeri  yapıtlarda anı niteliğinde bazı parçalara rastlanır   Yalnız, Mahmut II döneminde, Hafız Hızır ilyas adlı bir yazarın Enderun'da bulunduğu 1812-1830 yıllarına ait on dokuz yıllık olayları anlatan Vakayi-i Letaif-i Enderun [Tarih-i Enderun] (1276/1859) adlı yapıtı, bütünüyle anı niteliği göstermektedir  Ayrıca, Malta korsanlarına tutsak düşen  (1597) kadı Ma-cu'ncuzade Mustafa Efendi'nin Sergüzeşt -i esir-i  Malta'sı(Türk tarihi araştırmaları yıllığı 1970; yayına hazırlayan Prof  Fahir İz); Viyana kuşatmasında Avusturyalılara tutsak düşen (1788)  Tameşvarlı Osman Ağa'nın Viyana muhasarasından sonra Avusturyalılar'a  esir düşen Osman Ağa' nın hatıraları (1961); önemli devlet hizmetlerinde  bulunmuş olan Zarif Paşa'nın (1816-1862) Hatırat'ı (TTK, Belleten,  1941; yayına hazırlayan Prof  Enver Ziya Karal); mevlevilikte "Aşçı  Dede"lik aşamasına dek yükselmiş olan Halil ibrahim Aşçı Dede nin  Hatıralar'ı (1960; yayımlayan Reşat Ekrem Koçu; bütünü üniversite  kitaplığı türkçe yazmalar bölümünde) gibi yapıtların Divan nesri  geleneği dışında kalarak bağımsız birer anı niteliği göstermesi dikkate  değer  Yeni türk edebiyatında anı türünde yazılan ilk yapıt, Ziya Paşa'nın, Rousseau' dan çevirdiği Emile adlı romanın başına konmak üzere yazdığı ve Türkiye'de çocuk eğitimini, kendi çocukluk yıllarını anlattığı Defter-iA'mâl'dir  Aynı dönem yazar ve sanatçıları ya doğrudan doğruya  anı türünde kitaplar yazmışlar ya da kimi mektup ve yazılarında  anılarına değinmişlerdir (Namık Kemal vb  )  Bu dönemde doğrudan doğruya  anı türünde yazanların başlıcaları şunlardır: Ahmet Mithat, sürgüne  gönderildiği Rodos'tan döndüğü yıl bastırdığı Menfa (1876) adlı  kitabında, yaşamının sürgünden kurtuluncaya kadar geçen zamanını  anlatmıştır   Aynı dönemde Akkâ'ya sürülmüş olan Nuri Bey'in Akkâ (1876), Bereketzade ismail Hakkı'nın Yâd-ı mazi (1916) adlı kitapları da o dönemin toplumsal sorunlarını yansıtması bakımından önemlidir  Muallim  Naci, 8 yaşına kadarki çocukluk anılarını Ömer'in çocukluğu (Sümbüle,  1890), medrese anılarını Medrese hatıraları (1884) adlı kitaplarında  toplamıştır  Ebüz-ziya Tevfik, ilkin gizli bir örgüt olarak kurulan Yeni  Osmanlılar cemiyeti ile ilgili anılarını 1909'dan sonra yeniden  çıkarmaya başladığı Yeni tasvir-i efkâr gazetesinde Yeni Osmanlılar  tarihi adıyla tefrika etmiştir (1910); bu yapıt daha sonra, dili  sadeleştirilerek, aynı adla, kitap halinde de basılmıştır (3 cilt,  1973-1974; yayına hazırlayan Ziyad Ebüzziya)  Abdülhak Hâ-mit'in anıları  da ikdam gazetesinde Üstad-ı Âzam Abdülhak Hâmif'in hayatı ve hatıratı  adıyla tefrika edilmiş (1924, 58 tefrika), kitap halinde basılmamıştır  Aynı dönem yazarlarından tarihçi Ahmet Cevdet Paşa'nın vakanüvislikten  ayrıldıktan sonra kendi yerine atanan Lütfi Efendi' ye gönderdiği kırk  yazıdan oluşan ve 1839-1897 yılları arasındaki olayları ve gözlemlerini  anlattığı Tezâkir (4 cilt, 1960-1967) adlı yapıtı da, yer yer anı  niteliği göstermektedir  Abdülhamit ll'nin baskılı yönetimi altında toplumsal ve siyasal olaylara değinme olanağı bulunmadığı için, Edebiyat-ı cedide (1896-1901) yazar ve sanatçıları, o dönemde anı türünde yapıt vermemişlerdir  Bunlar,  yaşamlarının son yıllarında, ancak Cumhuriyet döneminde basın, edebiyat  ve siyasetle ilgili anılarını yazmışlardır  Halit Ziya Uşaklıgil, 40  yaşına kadar olan yaşamını Kırk yıl (5 cilt, 1936) adlı kitabında  anlatır; yaşamının daha sonraki dönemlerini Saray ve ötesi (3 cilt,  1942) ile Bir acı hikâye (1942) adlı kitaplarında anlatmıştır  Hüseyin  Cahit Yalçın da, edebiyat anılarını, Edebî hatıralar (1935; sade dille:  Edebiyat anıları, 1975, yayına hazırlayan Rauf Mutluay) adlı kitabında  toplamıştır  Yazarın, anı türündeki öteki yapıtları: Malta adasında  (Yedigün, 1934-1935, sayı 87-121, 35 tefrika), Meşrutiyet hatıraları,  1908-1918 (Fikir hareketleri, 1935-1938, 152 tef ), Meşrutiyet devri ve  sonrası (Halkçı, 1954, sayı 170-375, 192 tef  ;sade dille: Siyasal  anılar, 1976; yayına hazırlayan Rauf Mutluay)  Aynı dönem ozanlarından Ahmet Re-şit'in (H  Nâzım) anıları Gördüklerim,  yaptıklarım (Canlı tarihler, c  III, 1945-1947) adı altında  yayımlanmıştır  Hüseyin Siret Ûzsever'in Geçmiş günler adını verdiği anı  kitabı, basılmamıştır  Aynı dönemde yaşamakla birlikte, Ede-biyat-ı cedide topluluğu dışında kalan Ahmet Rasim, anı türünde yazan sanatçıların en önemlilerindendir  Yazar, Gecelerim (1896) ve Falaka'da (1927) çocukluk ve ilkokul  anılarını, Fuhş-i atîk'te (2 cilt, 1922) eski devrin gizli aşklarını,  Muharrir, şair, edip'ie (1924) türk basınının bir dönemini anlatmıştır  Yazarlığa ikinci meşturiyet döneminde (1908'den sonra) başlayıp çalışmalarını Cumhuriyet döneminde de sürdüren Ya-kup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Halide Edip Adıvar, Falih Rıfkı Atay, Ebubekir Hazım Tepeyran, Halikarnas Balıkçısı, Halit Fahri Ozansoy, Yusuf Ziya Ortaç vb  'nin anıları, bir dönemin sanat ve toplum çevresini  aydınlatması bakımından önemlidir  Yakup Kadri Karaos-manoğlu'nun bu  alandaki kitapları: Gençlik ve edebiyat hatıraları (1969), Anamın kitabı  (1957), Vatan yolunda (1958), Zoraki diplomat (1955), Politikada 45 yıl  (1966)  Refik Halit Karay, Mütareke dönemiyle ilgili anılarını Minelbab  ilelmihrab (1964), sürgündeki yaşayışını Bir ömür boyunca (Yeni tanin,  mayıs-temmuz 1964, 45 sayı; Tarih ve toplum, 1985, sayı: 13-24) adlı  yapıtlarında anlatmıştır   Halide Edip Adıvar'ın Morsalkımlı ev (1963) adlı kitabı, yazarın çocukluğundan Birinci Dünya savaşı sonuna kadarki yaşamının hikâyesini, Türk'ün ateşle imtihanı (1962) adlı kitabı Kurtuluş savaşı yıllarıyla ilgili anılarını kapsar  Aynı dönem  yazarlarından Falih Rıfkı Atay makale, deneme, gezi türleri yanında, anı  türüne de ağırlık vermiştir  Başlıca yapıtları: Ateş ve güneş (1918),  Zeytindağı (1932), Çankaya (2 cilt, 1961), vb  Ebubekir Hazım  Te-peyran'ın siyasal anıları, Hatıralar (Canlı tarihler, 6 fasikül,  1944-1945; bu anıların büyük bir bölümü basılmamıştır, müsveddeleri  ailesindedir), Zalimane bir idam hükmü (1946) adlı yapıtlarda  toplanmıştır   Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Ka-baağaçlı) Cumhuriyet döneminde Bodrum'a sürülüşünü Mavi sürgün (1971) adlı kitabında anlatır  Bu dönemde anı türünde yazan öteki sanatçılar şunlardır: Halit Fahri  Ozansoy, Edebiyatçılarımız çevremde (1970) vb  ; Yusuf Ziya Ortaç, Bizim  yo-kuş(1966) vb  ; Vâ-Nû (Vâlâ Nurettin), Bu dünyadan Nâzım geçti (1965)  Cumhuriyet döneminde yetişen kimi sanatçı ve yazarların da zaman zaman  bu türde yazdıklarını görüyoruz: Vedat Nedim Tör, Yıllar böyle geçti  (1976); Fikret Adil, Aşmalı Mescit 74 (1933); Aziz Nesin, Bir sürgünün  anıları (1971); Samet Ağaoğlu, Babamdan hatıralar (1945), Babamın  arkadaşları (1958), Aşina yüzler (1965) vb  ; Şevket Süreyya Aydemir,  Suyu arayan adam (1961)  Edebiyatçılar dışında, başka mesleklerden kişiler de anılarını yazmışlardır  Devlet başkanları: BabürŞah, Vakayi (Babür-name)\  Abdülhamit II, Abdülhamit'in hatıra defteri (1960); Mustâfa Kemal  Atatürk, Atatürk'ün hatıraları, 1914-1919 (1965, yayımlayan Falih Rıfkı  Atay) vb  ; ismet İnönü, Hatıralarım, 1884-1918 (1969, yayımlayan  Sabahattin Selek); Celâl Bayar, Ben de yazdım (7 cilt, 1965-1969)  Saray  adamları: (Mabeyinci) Fahri Bey, ibretnü-ma (1968, yayımlayan Prof  Dr  Bekir Sıtkı Baykal); Tahsin Paşa, Abdülhamit ve Yıldız hatıraları  (1931); Lütfü Simavi, Sultan Mehmet Reşat Han'ın ve halefinin sarayında  gördüklerim (1924)  Devlet adamları: Sait Paşa'nın hatıratı (2 cilt,  1912); Kâmil Paşa, Hatırat sadr-ı esbak Kâmil Paşa (1913); Talat Paşa,  Talât Paşa'nın hatıraları (1946); Cavit Bey (maliye nazırı)  Hatırat  (yazma, 24 defter, Türk Tarih kurumu kitaplığı), Cavit Bey'in hatıratı  (Tanin, 1944-1945, 261 tef  )  Komutanlar: General Ali Fuat Cebesoy,  Milli mücadele hatıraları (c  l, 1953), General Ali Fuat Cebesoy'un  siyasal hatıraları (2 cilt, 1957-1960); General Ali ihsan Sabis, Harb  hatıralarım (5 cilt, 1943-1951);Kâ-zım Karabekir, istiklâl harbimiz  (1960), vb  Gazeteciler: Edebiyat-ı cedide topluluğunun yayın organı  olan Servet-i fünun dergisinin sahibi Ahmet ihsan Tokgöz'ün basın  anıları Matbuat hatıralarım (2 cilt, 1930-1931) adı ile yayımlanmıştır  Gazeteci yazarların anılarından başlıcaları şunlardır: Zekeriya Sertel,  Hatırladıklarım (1968); Sabiha Sertel, Roman gibi (1969); Nadir Nadi,  Perde aralığından (1964); Ahmet Emin Yalman, Yakın tarihte gördüklerim  ve geçirdiklerim (4 cilt, 1970-1975)  Tiyatrocu: Ahmet Fehim, Sahnede  elli sene (Vakit, temmuz-eylül 1926)  Sinemacı: Cemil Filmer, Hatıralar  (Türk sinemasında 65 yıl), 1984  Anı yazarları, nesnel olmaya çalıştıklarını söyledikleri zaman bile genellikle öznel olmaktan, kendilerini haklı gösterme çabasından kurtulamamışlardır   
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
|   | 
|  | 
|  |