Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
edebiyatı, tanzimat

Tanzimat Edebiyatı

Eski 01-28-2010   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Tanzimat Edebiyatı



Tanzimat Edebiyatı




19 yüzyıl ortalarında, siyasal gelişmelerle birlikte ortaya çıkan bir edebiyat hareketidir Türk edebiyatının tarihsel gelişiminde batı uygarlığının da büyük bir payı vardır Bu açıdan Tanzimat edebiyatı batı uygarlığının etkisinde gelişen yeni edebiyat akımının ilk evresidir (1860-96)

Osmanlı Devleti'nde yaşanmaya başlanan çöküşü önleyebilmek, hiç olmazsa geciktire-bilmek için öncelikle ordudan başlayarak girişilen bir dizi düzenleme hareketi Osmanlı toplumunun toplumsal, kültürel ve sanatsal yaşamında da etkili olmuştur Tanzimat Fermanı (3 Kasım 1839) ile Islahat Fermanı (18 Şubat 1856), Osmanlı Devleti'nin sınırlan içindeki azınlıkların haklarını korumayı amaçlamasının yanı sıra, Osmanlı devlet yönetiminde ve toplum katlarında da etkili olmuştur (bak İslahat Fermani; Tanzimat) Özellikle batı ülkelerinde elçilik yapan görevlilerle öğrenim için batıda bulunanların batı dünyasına ilişkin gözlem ve değerlendirmeleri yenileşme hareketlerinde etkili olmuştur Ülke düzeyinde öğretimi programlayıp yürütebilmek için 1845'te Meclis-i Maarif-i Umumiye (1857'de Maarif-i Umumiye Nezareti'ne dönüştürülmüştür); öğretmen ve yönetici yetiştirmek üzere Darülmuallimin (öğretmen okulu) ve Mülkiye Mektebi (bugün Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) gibi okullar açılmış, üniversitelerde okutulacak ders kitaplarının hazırlanması için de Encü-men-i Daniş (Bilimler Akademisi) kurulmuştur (1851) Bu gelişmeler arasında çok önemli bir olgu da bugün anladığımız anlamdaki gazetelerin yayımlanmaya başlamasıdır Bu dönemde 1860'ta Agâh Efendi ve Şinasi tarafından çıkarılan Tercüman-ı Ahval; Şinasi tarafından 1862'de çıkarılan Tasvir-i Efkâr; 1867'de Ali Suavi ile Ziya Paşa tarafından çıkarilan Muhbir gibi ilk gazeteler her şeyden önce aydınlar ile en azından büyük kentlerdeki geniş halk kitleleri arasında iletişim kurulmasına yaramıştır

Gazeteler kısa bir süre sonra yönetime ilişkin konulara da el atmakta gecikmedi; millet meclisi açılması, halkın yönetime katılması istenmeye başlandı Yönetim bu tür yayınlardan oldukça rahatsız oldu, aydınlar ise yönetimin sıkı izlemesi karşısında, ayrıca dağınık görünümlerini de ortadan kaldırmak için kendi aralarında Yeni Osmanlılar adıyla bir dernek kurdular (1865) Namık Kemal, Ziya Paşa, Agâh Efendi, Ali Suavi derneğin kurucu üyeleri arasında yer aldılar Yönetim bu gizli derneğin üyelerinden bir bölümünü İstanbul'dan uzaklaştırdı Üyelerin bir bölümü de Avrupa'ya kaçmak zorunda kaldı Fransa'da Mustafa Fazıl Paşa'nın parasal desteğiyle çıkarılan gazetelerde meşrutiyet rejimini savunmaya başladılar Bir süre sonra II Abdülhamid meşrutiyeti ilan edeceğine dair söz verip tahta çıkınca, ilk Türk anayasası da halka sunulma olanağına kavuştu (Kanun-ı Esasi, 23 Aralık 1876)

Şiir

Tanzimat şiirinde hem Divan şiirinin, hem de batı şiirinin büyük etkileri görülür Tanzimat şairleri genellikle Divan şiiri kültürüyle yetişmişlerdir; bazıları da Avrupa'da, özellikle Fransa'da bir süre yaşadıkları için Fransız şiirini yakından izleme olanağını bulmuştur Batı edebiyatından ilk şiir çevirileri de bu dönemde görülmektedir Fransız şiirinden yapılan çeviriler çoğunluktadır Voltaire, Jean-Jacques Rousseau, Victor Hugo, Alphonse de Lamartine, Jean de La Fontaine, Jean Racine, François F6nelon, Nicolas Boileau, Alfred de Musset gibi şairlerden çeviriler yapıldı Bu şiirler Türk şiirinin biçimsel yapısını etkiledi Batının, sone, terza rima, otiava rima gibi koşuk (nazım) biçimleri de kullanılmaya başlandı Gene çevirilerin etkisiyle Klasikçilik, Romantizm, Gerçekçilik, Parnasse (Parnas), Sembolizm gibi edebiyat akımları Türk edebiyatında tanınmaya başlandı Çeviri şiirler Türk şiirini öz bakımından da etkiledi Yeni düşünceler, kavramlar, imgeler, simgeler ve özellikle batı dillerinden birtakım yeni sözcükler bu dönemde dilimize girdi

Tanzimat şiirinin ilk kuşağında bazı temel kavramlar ilk kez kullanıldı Şinasi'de "uygarlık, hak, adalet, yasa, devlet ile halkın karşılıklı hak ve ödevleri"; Namık Kemal'de "özgürlük ve yurt", Ziya Paşa'da "geri kalmışlık" bunlara örnektir Tanzimat'ın ikinci kuşağında toplumsal temalar daha geriye, ikincil duruma düştü, fizikötesi gündeme geldi Recaizade Mahmud Ekrem'de "ölüm"; Abdül-hak Hamid'de (Tarhan) "ölüm"ün yanı sıra "Tanrı, yaşam, dünya, madde, ruh, varlığın ne olduğu ve sonu" gibi temalar ağırlık kazandı Tanzimat'ın ilk kuşağı "yeni insan"ı yaratmaya çalışıyordu, yaklaşımları toplumsal ve ahlaksaldı Toplumun çağdaşlaştırılmasını ana ilke edinmişlerdi İkinci kuşağın gündemini ise daha çok şiirle ilgili konular ve metafizik alanlar oluşturmuştur Başka bir deyişle, ikinci kuşak "sanat sanat için" ilkesini benimsemiştir Bunda siyasal baskının yanı sıra Romantizm Akımı'nın etkileri de olmuştur
Tanzimat'ın birinci kuşağında Namık Kemal (1840-1888), Şinasi (1826-1871), Ziya Paşa (1825-1880); ikinci kuşağında Recaizade Mahmud Ekrem (1847-1914), Abdülhak Ha-mid (1852-1937), Muallim Naci (1850-1893) gibi şairler vardır

Roman ve Öykü


Türk edebiyatında batılı anlamda roman ve öykü Tanzimat döneminde başlamıştır Ülkemizde roman ve öykünün gelişiminde batı edebiyatından yapılan roman çevirilerinin büyük katkısı vardır İlk çeviri Yusuf Kâmil Paşa'nın, F6nelon'un les Aventures de Teli-maque (1699) {Telemakhos'un Başından Geçenler) adlı yapıtının çevirisidir Yapıt 1862'de Terceme-i Telemak adıyla çevrilmiştir Ayrı yıl Victor Hugo'nun romanı Sefiller {les Miserables) de dilimize çevrildi Bu yapıtları Daniel Defoe'dan Hikâye'i Robinson (1864), François Rene Chateaubriand'dan Atala (1872), Alexandre Dumas'dan (Baba) Monte Kristo (1871) çevirileri izledi

Türk edebiyatında ilk öykü ve roman denemelerini Ahmed Midhat (1844-1913) yazmıştır: Kıssadan Hisse Letaif-i Rivayat Bu dönem roman ve öykücüleri, dil ve sanat anlayışları bakımından birbirinden ayrılır Ahmed Midhat, Emin Nihad (ölümü 1875'ten sonra), Şemseddin Sami (1850-1904), Nabiza-de Nâzım (1862-1893) halka seslenmeyi ilke edindikleri için oldukça yalın bir dille; Namık Kemal, Samipaşazade Sezai (1860-1936), Recaizade Mahmud Ekrem ise seçkin bir topluluğa seslenmeyi ilke edindikleri için Yeni Osmanlıca'yla yazmışlardır Bu dönem roman ve öykülerinde konular ya günlük yaşamdan ya da tarihten seçilmiştir Tutsaklık ya da sürgünlük (Ahmed Midhat, Esaret; Namık Kemal, İntibah; Samipaşazade Sezai, Sergüzeşt), aile baskısıyla

gerçekleştirilmek istenen evlilikler (Şemseddin Sami, Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat; Samipaşazade Sezai, Sergüzeşt), batılılaşmanın yanlış algilanması (Ahmed Midhat, Felatun Bey ile Rakım Efendi; Recaizade Mahmud Ekrem, Araba Sevdası) gibi konular işlenmiştir Birinci kuşak romancı ve öykücüleri (Ahmed Midhat, Emin Nihad, Şemseddin Sami, Namık Kemal) Romantizm'in; ikinci kuşak romancı ve öykücüleri olan Samipaşa-zade Sezai, Mizancı Mehmed Murad (1853-1917), Recaizade Mahmud Ekrem ve Nabi-zade Nâzım Gerçekçilik ve Doğalcılık (Natüralizm) akımlarının etkisinde kalmışlardır Namık Kemal'in Cezmfsi ilk tarihsel roman olma özelliğini taşır

Araba Sevdası (R M Ekrem) ilk Gerçekçi roman olarak kabul edilir Nabizade Nâzım da Karabibik adlı uzun öyküsüyle Anadolu köy yaşamını Türk roman ve öyküsünün konu dağarcığına sokmuştur Ayrı yazarın Zehra adlı romanı da ilk Doğalcı psikolojik roman örneğidir Tanzimat romanları, üstünlükleri yanında, ilk örnekler olmanın çeşitli aksaklıklarını da taşımaktadır Yazar çoğunlukla romanın içinde yer alır, kendi ağzından düşüncelerini söyler ve araya girer; çevre ve doğa betimlemeleri iyi yerleştirilememiştir; dil zaman zaman doğallığını yitirir ve kurguda çeşitli tutarsızlıklar vardır

Tiyatro

Batılı anlamıyla tiyatro da Tanzimat döneminde görülür Bu dönemde geleneksel tiyatro içine giren türler (meddah, kıssahan, kukla, Karagöz, ortaoyunu gibi) de varlığını sürdürmüştür
Tanzimat'ın ilk yıllarında İstanbul'un çeşitli yerlerinde tiyatro binaları yapılmaya başlandı Önceleri özellikle İtalyan ve Fransız, daha sonra da Ermeni tiyatro toplulukları bu binalarda oyunlar sergilediler Mihail Naum (ölümü 1870'ten sonra), Güllü Agop (1840-1902) gibi Ermeniler'in Türkçe oyunlar da sahnelemeleri önemli bir gelişme oldu Güllü Agop, 1868'de kurduğu Osmanlı Tiyatrosu'nda ilk kez düzenli olarak temsiller vermeye başlamış; ayrıca müzikli oyunlar dışında, Türkçe oyunlar sahneleme tekelini 10 yıl elinde tutmuştur Birçok Türk erkek tiyatro sanatçısı ilk kez bu tiyatroda sahneye çıkmıştır Müslüman Türk kadınının sahneye çıkması şeriat hükümlerine göre olanaksızdı Bu yüzden bazı kadın rollerini bazı durumlarda yabancı kadınlar ya da erkekler oynamışlardır Bu tiyatro 1884'te Ahmed Midhat'ın Çerkeş Özdenleri oyununu oynarken, oyun özgürlük duygulan aşıladığı gerekçesiyle tiyatro kapatılmış, binası da yıktırılmıştır Bundan dolayı bu tarihten 1908'e kadar Türk tiyatrolarına tuluat oyunları egemen olmuştur Mardiros Mınakyan'ın (1839-1920) kurduğu Osmanlı Dram Kumpanyası (1882) Türkçe oyunlar sahnelemeye devam etmiştir

Türk edebiyatında ilk tiyatro yapıtı olarak Hayrullah Efendi'nin (1817-66) Hikâye-i İbrahim Paşa be İbrahim-i Gülşeni (1844) adlı dramı gösterilmektedir Şinasi'nin Şair Evlenmesi (1860) ilk güldürü olarak kabul edilmektedir Ali Haydar (1836-1914) ilk trajedi, Direktör Âli Bey (1844-99) de karakter güldürüsü örneklerini vermiştir Yazar, çevirmen, tiyatroya maddi ve manevi destek sağlayan devlet adamı olarak Ahmed Vefik Paşa' nın (1823-91) Tanzimat tiyatrosuna çok yönlü katkısı olmuştur Moliere'den yaptığı çeviri ve uyarlamalan çok önemlidir Feraizcizade Mehmed Şakir (1853-1911) duru bir Türkçe ve başanlı bir teknikle yazdığı oyunlardan ötürü "Türk Moliere'i" olarak adlarıdınlmış-tır Bu dönem tiyatrolarında çoğunlukla toplumsal ve tarihsel konular işlenmiştir Öbür türlere oranla Tanzimat döneminde tiyatro çok daha etkili olmuştur Bu bakımdan bazı Tanzimat yazarları (Namık Kemal, Recaizade Mahmud Ekrem, Abdülhak Hamid) tiyatro oyunları da yazmıştır

Eleştiri

Tanzimat yazarlarının eleştiri türünde de yapıt ortaya koymalan bir rastlarıtı değildir "Yeni bir toplum, yeni bir insan, yeni bir dil, yeni bir edebiyat" yaratabilmek için bir öncekinin acımasızca eleştirilmesi gerekmektedir İşte Tanzimatçılar da bunu yapmışlardır: Namık Kemal ve Ziya Paşa Osmanlı edebiyatının toplumdan kopuk oluşunu kıyasıya eleştirmişlerdir Recaizade Mahmud Ekrem ile Muallim Naci arasındaki şiir dili ve nazım tekniği konusundaki tartışma da büyük yankı uyandırmıştır

Recaizade'nin Talim-i Edebiyatı (1879) yeni Türk edebiyatının temellerini belirlemeye de hizmet etmiştir Ziya Paşa'nın Harabafı (1874-75) üzerine Namık Kemal'in yazdığı Tahrib-i Harabat (1885) ve Takib (1885) eskiye yönelik eleştirilerin en keskinlerindendir Muallim Naci'nin de Istılahat-ı Edebiyye (1889) adlı sözlüğünde Divan şairlerinden çok çağdaşlarından ve batı edebiyatından örnekler alması çok anlamlıdır Tanzimat edebiyatı, Türk toplumunun batı kültürüyle karşı karşıya geldiği, yeni bir dünya, görüşü benimseyip geliştirmeye niyetlendiği, ilklerin, dolayısıyla da birçok yeniliklerin yanı sıra yanlışların da yapıldığı, yol açıcı, sonraki dönemleri yakından etkileyen ileriye dönük bir atılımdır Bu alanda yapılan olumlu ya da olumsuz eleştirilere karşın, bugün de ortaya konan birçok edebiyat türünün kaynakları Tanzimat dönemine kadar uzanmaktadır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Tanzimat Edebiyatı

Eski 05-13-2010   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Tanzimat Edebiyatı



Tanzimat Edebiyatı

Prof Ahmet Hamdi Tanpınar;Tanzimat ve ondan sonra gelişen edebi cereyanları inceleyebilmek için Türk toplumunu etkilemiş bir kaç realite üzerinde durmak gerektiğini belirtir Zira Tanzimat edebiyatı bir medeniyet değişmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır Bunu gözden uzak tutmamak gerekir
Tanzimat ve sonrası dönemlerde Türk toplumunu etkileyen sosyal ve kültürel olaylar aynı zamanda edebiyatımızın da değişmesi ve yenileşmesine ortam hazırlamıştır Bu önemli olaylar şunlardır:

1- 1839'da ilan edilen Tanzimat Fermanı
2- 1876 ve 1908 birinci ve ikinci meşrutiyet denemeleri

3- 1918 imparatorluğun dağılışı ile 1923'te Cumhuriyet ilanı ve Ankara'nın başkent oluşu

Bu önemli siyasi olaylar ve demokrasi denemelerinin her biri genellikle bir edebi hareketin başlangıcı ve gelişme ortamı olmuşlardır


19 asır Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme ve çöküş devridir Büyük fetihler artık gerilerde kalmıştır Ordular yenilgilerden kurtulamaz olmuşturIII Selim devrinde ilk kez orduda yapılan ıslahat hareketleri ile Avrupa'nın teknik ve kültürel üstünlüğü anlaşılmış ve imparatorluk yönünü batıya çevirmek zorunda kalmıştır

İşte Tanzimat edebiyatına verilen isimde 3 Kasım 1839'da Reşit Paşa tarafından ilan edilen ve Gülhane Hattı Hümayunu da denilen yenileşme beratının yürürlüğe konmuş olmasından doğmuştur Bu olay daha sonraları Tanzimat Fermanı olarak adlandırılacak,gerek siyasi alanda gerek edebi ve toplumsal hayatta batıya yönelmenin resmi bir belgesi sayılacaktır
Edebiyat Tarihçilerimizde 1839 yılını Tanzimat edebiyatının başlangıcı olarak kabul edeceklerdir


Tanzimat dönemiyle yeni açılan mekteplerde öğretimin Türkçe'ye dönmesi, gazeteciliğin başlaması ve garp etkisiyle beraber gelişen milli şuur sonucunda yepyeni bir ortam doğmuştur Tanzimat edebiyatı dediğimiz edebi yenileşme ister istemez toplum bünyesinde ki bu değişmelere,uyanan yeni fikir akımlarına paralel olarak ortaya çıkmış,yeni bir medeniyet değişiminin sonucu olarak gelişmiştir Tanzimat dönemiyle birlikte edebiyatımızda sosyal ve siyasal konular günlük olaylar tartışma alanına çekilmiştir
Tanzimat edebiyatının ilk nesli olan Şinasi,Ziya Paşa,Namık Kemal'in amaç bakımından gayretleri aşağı yukarı aynıdır

Bu ilk nesil birbiri ardından ve birbirlerini bütünleyen çalışmalarıyla Türkiye'de siyasi Tanzimat devriyle ölçülmeyecek kadar geniş bir aydınlar sınıfı yetiştirmişlerdir Asıl yaptıkları iş ise Türkçe'nin gelişmesine gösterdikleri çaba olmuştur Bilhassa Şinasi'nin (1826-1871) çıkarmış olduğu Tasvir-i Efkar gazetesi çevresinde uyandırdığı halkçı dil hareketi ve peşinden gelenlerin getirdiği yeni edebiyat anlayışı bunda önemli bir rol oynamıştır Aynı zamanda Tanzimat edebiyatının kurucusu sayılan Şinasi şiirde ilk defa eski şekiller içinde yeni kavramları kullanmıştır Namık Kemal ise daima geniş yankılar uyandıran eserler yazmış,neslinin en gür sesli şairi ve dava adamı olarak görülmüştürZiya Paşa divan şiiri geleneğini sürdürmesine rağmen,siyasi ve sosyal düşünceler,halk dilinin yazı dili olmasını savunan fikirleriyle arkadaşlarının ortak ülkülerine katılmıştır


Tüm bu yapılmak istenenlere rağmen Tanzimatçılar beş asır devam eden divan edebiyatı geleneğinden tam olarak kurtulamamışlardır Bu ilk neslin genel sanat felsefesi “toplum için,vatan için,hürriyet ve halk için sanat” anlayışı olmuştur

Tanzimat edebiyatının birinciler kadar kavgacı olmayan ikinci nesli diyebileceğimiz Hamit,Ekrem ve Samipaşazade Sezai gibilere gelince;bunlar ustalarının izinde yürümekle beraber,siyasi ortamın ve devlet yönetimindeki baskının Tanzimat'ın ilk yıllarına oranla ağırlaşması sonucu “Toplum için sanat” felsefesini bırakıp “Sanat için sanat” görüşünü benimsemişlerdir

Tanzimat Edebiyatının bu iki nesli arasında Namık Kemal,Şinasi,Abdülhak Hamit gibi güçlü temsilcileri yetişmiş olmasına rağmen, o yıllarda son çırpınışlarını gösteren eski edebiyatla,tutunmaya çalışan yeni edebiyat boğuşma halindedirBu devirde okuyan ve yazan kitle arasında eski edebiyata bağlı olanlar hala kabarıktırBuna rağmen yeni neslin görüşleri bilhassa bizim için tamamen yeni olan gazete yazıları,roman,tiyatro,eleştiri gibi nesir çeşitlerinde daha kısa zamanda ve kolayca zafere erişir

Tanzimat Edebiyatının Genel Özellikleri:

a Tanzimat edebiyatı sanatçıları, Divan edebiyatında bulunan şiir, tarih, mektup, vb gibi edebiyat türlerini Batı anlayışına göre yenileştirmişler; ayrıca, Divan edebiyatında hiç bulunmayan makale, tiyatro, roman, hikaye, anı, eleştirme, vb gibi yeni edebiyat türleri getirmişlerdir

b Tanzimat edebiyatının özellikle ilk devirlerinde yetişen sanatçıların çoğu (Ziya Paşa, Namık Kemal, vb) Montesquieu, Rousseau, Voltaire, vb gibi Fransız devrimci yazarlarının etkisi altında kalarak, makale ve şiirlerinde zulme, haksızlığa, hırsızlığa geriliğe karşı şiddetli bir dille mücadeleye girişmişler; vatan, millet, hürriyet hak, adalet, kanun, meşrutiyet vb gibi kavramları memlekete yaymaya çalışmışlar, “toplum için sanat” anlayışını benimsemişlerdir Tanzimat edebiyatının ikinci devrinde yetişen sanatçılar ise (Recai-zâde Mahmut Ekrem, Abdülhak Hâmit, Sami Paşa-zâde Sezai vb) toplum işlerine daha az karışmışlar, “sanat için sanat” anlayışını benimser görünmüşlerdir

c Çoğu Fransız edebiyatını örnek olarak alan bu sanatçıların bir kısmı Klasisizm (Şinasi, Ahmet Vefik Paşa, Ali Bey, vb)bir kısmı da Realizm (Recai-zâde Mahmut Ekrem, Sami Paşazâde Sezai, Nabi-zâde Nâzım, vb) akımlarının etkisi altında eserler vermişlerdir

ç Tanzimat edebiyatı, Divan edebiyatının tersine olarak, seçkin kişiler için değil, halk için meydana getirilen bir edebiyat olmak iddiasıyla ortaya çıkmıştır Bu görüşü benimseyen sanatçılar (Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Mithat, Ali Bey, vb) özellikle makale, tiyatro, anı, kısmen de roman türlerinde bu yolda eserler vermişlerdir Tanzimat edebiyatının ikinci devrinde yetişen bazı sanatçılar ise (Recai-zâde Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit, vb) bu amaçtan uzaklaşmış görünmektedirler

d Bu görüşün bir sonucu olarak, dilin sadeleşmesi, konuşma dilinin yazı dili haline gelmesi düşüncesi savunulmuştur Tanzimat edebiyatının başlıca sanatçıları (Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Mithat, Ahmet Cevdet Paşa, Şemseddin Sami, vb) dil konusunda böyle düşünmekle birlikte, hiçbiri eski alışkanlıklarından kurtulup da büsbütün konuşma diliyle yazmış değildir Sade dil, daha çok, tiyatro; anı, mektup, bir dereceye kadar da makale ve romanlarda kullanılmıştır Tanzimat edebiyatının ikinci devrinde yetişen sanatçıların bir kısmı ise ( Recai-zâde Mahmut Ekrem, Sami Paşa-zâde Sezai, özellikle Abdülhak Hamit) konuşma dilinden epey uzaklaşmışlardır

e Tanzimat edebiyatında en önemli yenilik, nesirde, anlatımın kuruluşunda görülmüştür Bu edebiyatta söz hüneri göstermek değil, birtakım düşünceleri halka yaymak amacı güdüldüğünden, “seci” ler atılmış, asıl düşünce ile ilgisi bulunmayan doldurma sözlere yer verilmemiş, düşünceler sayfalarca süren uzun cümleler yerine kısa cümlelerle anlatılmaya çalışılmıştır

f Tanzimat edebiyatı nazmında şiirin konusu genişletilmiş, günlük hayatla ilgili her türlü olay, duygu ve düşünce şiir konusu olarak seçilmiştir;

İlk zamanlarda Divan edebiyatı nazım biçimlerinin dışına pek çıkılmamış, yeni düşünceler eski biçimler içinde söylenmiş (Ziya Paşa, Namık Kemal vb) ise de sonraları eski biçimler büsbütün bırakılarak yeni biçimler kullanılmaya başlanmıştır (Recai-zâde Mahmut Ekrem, özellikle Abdülhak Hamit, v,b) ; yeni nazım biçimleri ilkin Fransızca'dan yapılan manzum çevirilerde görülmüş, telif şiirlerde çok sonra kullanılmıştır; beyitlerin başlı başına birer bütün olmasıyla yetinilmeyip, bütün mısralar aralarında bir anlam bağı bulunmasına, Divan şiirindeki “parça güzelliği” anlayışı yer yine şiirin baştan sona kadar belli bir düşünce etrafında gelişmesine; yani “konu birliği” ne ve “bütün güzelliği” ne önem verilmiştir: genel olarak aruz vezni kullanılmakla birlikte, Türk'lerin tabiî ve ulusal vezninin hece vezni olduğu anlaşılmış, bu vezinle yazmaya tarafçılık edilmiş (Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Cevdet Paşa vb), fakat bu istek geniş bir akım halini alamamış, sadece birkaç sanatçı (Ethem Pertev Paşa, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Vefik Paşa, Abdülhak Hâmit, Recai-zâde Mahmut Ekrem vb) tarafından girişilen birkaç deneme ile yetinilmiştir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.