Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
varoluşçulukegzistansiyalism

Varoluşçuluk-Egzistansiyalism

Eski 02-08-2010   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Varoluşçuluk-Egzistansiyalism



Varoluşçuluk-Egzistansiyalism

İnsanın tüm evren içindeki yerini, bu evrenle ilişkisini ve iç dünyasını açıklamayı amaçlayan bir felsefe akımıdır Bu felsefenin kökenleri ilkçağ düşünürlerine kadar uzanırsa da, Danimarkalı düşünür S0ren Kierkegaard (1813-1855) bu akımın öncüsü olarak kabul edilir Özellikle 1930'lardan sonra yaygınlaşan Varoluşçuluk felsefesinin başlıca temsilcileri arasında Gabriel Marcel (1889-1973), Kari Jaspers (1883-1993), Martin Heidegger (1889-1976) ve Jean-Paul Sartre (1905-1980) sayılabilir
Varoluşçu felsefeye göre insan kendini arar, var olma nedenini anlamaya çalışır, ama sorularına kesin yanıtlar bulamaz Böylece gelecekten kuşkuya düşer, kaygı duyar ve bunalıma sürüklenir


Tanrıcı varoluşçulardan Kierkegaard çıkmazdan kurtulmasını tanrısal bir güce inanmaya bağlar Öte yanda, Heidegger ve Sartre gibi tanrıtanımaz Varoluşçu düşünürler insan ve varoluş sorununa daha farklı bir biçimde yaklaşırlar Buna göre, tüm varlıklar arasında bir tek insan önce var olur, sonra kendi özünü yaratır Örneğin, bir koltuk önceden var olan bir koltuk düşüncesine göre yapılır Lale soğanı sonunda lale çiçeğine dönüşür Yani koltuğun da, lalenin de özleri kendileri var olmadan önce de vardır Yalnız insan varoluşundan sonra özünü yaratır Çünkü insan var olmadan önce tanımlanamaz Ne olacağı, nasıl davranacağı bilinemez Onun için, özellikle Sartre'a göre, insanın varoluşu özünden önce gelir; sonra insan kendi seçimiyle özünü yaratır

Nasıl bir insan olacağına, birçok seçenekler arasında tercihler yaparak karar verir Yaşam içinde acı çekerek, mücadele ederek özünü oluşturur İnsan tek basınadır ve dünyada kendisine yol gösterecek hiçbir şey yoktur Ama insan özgürdür Özgürlük her türlü değerin temelini oluşturur ve çeşitli olanaklar arasında seçim yapabilmeyi sağlar İnsan özgür olarak yaptığı seçimlerle kendi özünü yaratır Bu nedenle de yarattığı bu özden sorumludur Bu sorumluluk yalnız kendine değil, tüm insanlara karşıdır

İnsan yaptığı seçimlerle tüm insanlara da aynı biçimde davranmayı önermiş olur Örneğin, belirli bir gazeteyi okumayı seçtiğinde, tüm insanlara da aynı gazeteyi önermeyi tasarlamıştır Bu çok büyük bir sorumluluktur, çünkü insan seçtiği ya da seçmediği tüm seçeneklerden, hatta dünyada olup biten tüm olaylardan, bu olaylara taraf olsun ya da olmasın, şu ya da bu biçimde sorumludur İnsan bu sorumluluk altında bunalır İnsanın içindeki bunaltının nedeni de budur Çoğu insan yaptıklarının yalnızca kendisini bağladığına, yalnızca kendine karşı sorumluluğu olduğuna inanmaya çalışır, ama bu bunaltıdan kurtulamaz Çünkü sorumluluk ve bunaltı onun insan olmasından kaynaklanmaktadır

Varoluşçu felsefede varoluş bireyseldir ve varoluş sorununu da içinde taşır İnsan yaşamında, içlerinden birini seçebileceği birçok olanakla karşılaşırsa da, sonuçta bu seçimi koşullandıran ve sınırlandıran belirli bir tarihsel dönemde yaşamaktadır Bu da, insanın varoluşu için belirli tehlikeler doğurabilir Bu tehlikelerin başında, özünü yitirerek bir nesneye dönüşmesi ve kendine yabancılaşması gelir Bazı Varoluşçu düşünürler, insanın başka insanlarla ilişkisinin yabancılaşmayı doğuracağını ileri sürerken, başkaları insanlar arasındaki iletişimin olumlu olabileceğini savunmuştur

Varoluşçuluk başta edebiyat olmak üzere çeşitli kültürel alanları da etkiledi Sartre oyunlarında ve romanlarında çağdaş Var-oluşçuluk'u işledi Albert Camus'nün, Franz Kafka'nın, Simone de Beauvoir'ın yapıtlarında Varoluşçuluk önemli bir tema olarak yer aldı Albert Camus'nün özellikle Yabancı (/'Ûtranger; 1942) romanı ile Başkaldıran insan (l'Homme revolte; 1951) adlı denemesi ve Franz Kafka'nın Şato (Das Schloss; 1922) ile Dava {Der Prozess; 1924) adlı yapıtları Varoluşçuluk Akımı'nın edebiyat alanındaki başlıca örneklerindendir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Varoluşçuluk-Egzistansiyalism

Eski 04-30-2010   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Varoluşçuluk-Egzistansiyalism



Varoluşçuluk:



J P Sartre, K Jaspers, M Heidegger ve G Marcel gibi düşünür tarafından savunulmuş olan çağdaş felsefe akımı İnsanın varoluşuyla doğal nesnelere özgü varlık türü arasındaki karşıtlığı büyük bir güçle vurgulayan iradesi ve bilinci olan insanların, irade ve bilinçten yoksun nesneler dünyasına fırlatılmış olduğunu öne süren felsefe okulu
Genel bir çerçeve içinde, dünyada bir insan varlığı olarak varolmanın ne olduğunu açıklama çabası içine giren bir okul ya da sistemden ziyade belli ortak ilgileri ve önkabulleri olan filozoflar tarafından oluşturulan felsefe hareketi ya da akımı olarak varoluşçuluğun soyağacı, genellikle iki ayrı parçaya ayrılır: Bunlardan, kendi içinde teolojik ve laik diye iki ayrı parça ya da geleneğe ayrılan birincisi, bir irade sahibi varlık, irade bir fail olarak insana verdiği önemle seçkinleşen etik gelenektir Birincisinde S Kierkegaard, ikincisinde ise Nietsche bulunur


Varoluşçuluğun soyağacındaki ikinci temel parça, varoluşçu felsefeye bir yöntem sağlayan, insanın dünya ile olan ilişkisine dair sistematik bir açıklama için gerekli altyapıyı tedarik eden fenomenolojidir Buradan hareketle varoluşçuluğun söz konusu iki atanın, etik gelenekle Husserl fenomenolojisinin evliliğinden doğduğu söylenebilir


Varoluşçuluğu belirleyen temel özellik ve tavırlar şöyle sıralanabilir:


1- Varoluşçuluk, her şeyden önce egzistans ya da varoluşun hep tikel ve bireysel, yani benim ya da senin veya onun varoluşu olduğunu öne sürer Bundan dolayı, o insanı mutlak ya da sonsuz bir tözün tezahürü olarak gören her tür öğretiye, gerçekliğin Tin, Akıl, Geist, Bilinç İde ya da Ruh olarak varolduğunu öne süren idealizmlerin karşı çıkar


2- Akını, varoluşun öncelikle bir varlık problemi, varoluşun kendi varlık tarzıyla ilgili bir problem olduğunu dile getirir ve varlığın anlamına ilişkin bir araştırmaya karşılık gelir Bu çerçeve içinde, her tür bilimci, nesnel ve analitik yaklaşıma şiddetle karşı çıkan varoluşçuluk, özellikle varoluşun zamansal yapısına ilişkin analiz yoluyla, Varlığın genel anlamıyla ilgili bir öğreti, belli bir ontoloji üzerinde yoğunlaşır


3- Bu bağlamda varoluşçuluk, epistemolojik açıdan dünyanın insanın ilgi ve eylemlerinin etkisi ya da müdahalesinden bağımsız olan, bütünüyle ve mutlak olarak nesnel bir tasvirinin olabileceğini yadsır Dünya verilmiş olup, onun varoluşundan kuşku duymanın bir anlamı yoktur Ama, dünya ya da varlık mutlaka insanla olan ilişkisi içinde betimlenmek veya araştırılmak durumundadır


4- Varoluşçuluğa göre, varlığa ilişkin araştırma, varolanın aralarından bir seçim yapmak durumunda olduğu çeşitli imkanlarla karşı karşıya gelmeyi gerektirir Başka bir deyişle, varoluşçu felsefe, geleneksel felsefenin öne sürdüğü gibi, özün varoluştan önce değil de, varoluşun özden önce geldiğini öne sürer; insanın önce varolduğunu, daha sonra kendisini tanımlayıp, özünü yarattığını dile getirir Yani, varoluşçuluğa göre, insanların insan varlıkları diye nitelenebilmeleri için, kendisine uymak durumunda oldukları sabit ve değişmez bir öz yoktur İnsan bilinci, fiziki nesnelerin varlık tarzından bütünüyle farklı bir varlık tarzına sahiptir O sadece bir şey (beden) olarak varolmaz, fakat aynı zamanda hiçbir şey, yani bir bilinç ve boşluk olarak varolur Bilinci onu her ne ya da kim olacaksa, onu seçebilmesinin önkoşuludur
İşte bu bağlamda, insanın kendisine yabancı bir dünyaya fırlatılmış bulunduğunu, onun kendisini nasıl oluşturursa, öyle olacağını; kendisinin belirleyeceğini öne süren ve dolayısıyla determinizm ya da zorunlulukçuluğa büyük bir güçle karşı çıkan varoluşçuluk, bireylerin mutlak bir irade özgürlüğüne sahip bulunduğunu, insanın özgürlüğe mahkum olduğunu ve olduklarından tümüyle farklı biri olabileceklerini dile getirir


5- İnsana öz ünü oluşturma şansı veren bu imkanlar, onun şeylerle ve başka insanlarla olan ilişkileri tarafından yaratıldığı için, varoluş her zaman dünyadaki bir varlık olmak veya seçimi sınırlayan ya da koşullayan somut ve tarihsel olarak belirlenmiş bir durumda ortaya çıkmak durumundadır Bu ise, varoluşçuluğun tekbenciliğe ve epistemolojik idealizme taban tabana zıt bir felsefe akımı olduğu anlamına gelir


6- Varoluşçuluk, nesneden yola çıkan varlıkla ilgili nesnel doğrulara ulaşmaya çalışan görüşlere karşı, özneden hareket ve öznel hakikatlerin önemini vurgular Felsefenin, varlık ve tümeller gibi konularla uğraşıp, nesnelliği araması yerine, korkuyu, yabancılaşmayı, hiçlik duygusunu, insanlık halini ele alıp, öznelliğe yönelmesi gerektiğini; hakikatin tümüyle öznel olup, hiçbir soyutlamanın bireysel varoluşun gerçekliğini kavrayamayacağını ve ifade edemeyeceğini söyler


7- Varoluşçuluk, özellikle de hümanist ya da ateist boyutu içinde, evrenin akılla anlaşılabilir olan bir gelişme doğrultusu olmayıp, özü itibariyle saçma ve anlamsız olduğunu, evrenin rasyonel bir tarafı bulunmadığını, evrene anlamın insan tarafından verildiğini öne sürer



8- Böyle bir evrende, insanın hazır bulduğu ahlâk kuralları olmadığından; varoluşçuluk, ahlâki ilkelerin, kendi eylemleri dışında, başka insanların eylemlerinden de sorumlu olan insan tarafından yaratıldığını savunur

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.