Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anlam, sözcükte

Sözcükte Anlam

Eski 04-17-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Sözcükte Anlam



SÖZCÜKTE ANLAM

A Anlam Bakımından Sözcükler
1 Gerçek Anlam (Temel Anlam)
2 Yan Anlam
3 Mecaz Anlam
4 Deyim Anlam
5 Terim Anlam
6 Argo Anlam
7 Soyut Anlam
8 Somut Anlam
9 Genel ve Özel Anlam

B Sözcükler Arasındaki Anlam İlişkileri
1 Eş Anlamlı Sözcükler
2 Yakın Anlamlı Sözcükler
3 Zıt Anlamlı Sözcükler
4 Eş Sesli Sözcükler
5 İkilemeler
6 Yansımalar
7 Atasözleri
8 Dolaylama
9 Anlam Genişlemesi
10 Anlam Daralması
11 Anlam İyileşmesi
12 Anlam Kötülemesi
13 Güzel Adlandırma

SÖZCÜK (KELİME)

Cümlenin anlamlı en küçük birimlerine ya da tek başına anlamı olmadığı hâlde cümle içinde anlam kazanan anlatım birimlerine kelime denir Kelime, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan dilin anlamlı en küçük parçasıdır Kelimelerin belirli bir düzen içerisinde bir araya getirilmesiyle anlaşma sağlanır

SÖZCÜKTE ANLAM

Kelimeler de dil gibi canlı varlıklardır Sahip oldukları anlamların dışında zamanla yeni anlamlar kazanabildikleri gibi bir anlamda birkaç kelime de kullanılabilir Bu özellikler hem kelimenin kendisine ait olabilir, hem de diğer kelimelerle olan anlam ilişkisini gösterebilir Burada kelimelerin anlam özelliklerinin yanı sıra kelimeler arasındaki anlam ilişkileri de karşımıza çıkmaktadır Kelimeler tek başlarına anlamlı olabildikleri gibi cümlede veya söz içinde kullanılışlarına göre yeni anlamlar da kazanabilirler, aralarında anlamdaşlık sesteşlik gibi ilişkiler de barındırabilirler

Anlam bakımından kelimeler ve kelimeler arasındaki anlam ilişkileri şunlardır:

A ANLAM BAKIMINDAN SÖZCÜKLER

Kelimelerin taşıdıkları anlamları maddeler hâlinde sıralayalım

1 GERÇEK ANLAM (TEMEL ANLAM)

Kelimelerin taşıdıkları ilk ve genel anlama gerçek anlam denir Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır Kelimenin gerçek anlamı, herkesçe bilinen yaygın anlamıdır Buna "temel anlam" da denir

Meselâ, �ağız� dendiğinde akla ilk gelen, organ adıdır �göz� kelimesi de öyle

Soğuktan su boruları patlamış

Ayağında eski bir spor ayakkabı var

Biraz sonra toprak bir yola girdik

Kanadı kırık bir martı gördüm

Soğuk sudan boğazı şişmişti

Yataktan kalkarken başımı duvara çarptım

Dün gece erken yattım

Sıcak çorbayı içince rahatladım

Dolaptan temiz elbiselerini çıkardı

Ahmet�in burnu iyi koku alır

Ağzında yaralar oluşmuştu

Elini hırsla masaya vurdu

İri hantal gövdesini zorlukla sürüklüyor gibiydi

Gölün kıyılarını yapraksız, bodur ağaçlar kuşatmıştı

2 YAN ANLAM

Temel anlamıyla bağlantılı olarak zamanla ortaya çıkan değişik anlamlara yan anlam denir Sözcüğün gerçek anlamının dışında, ancak gerçek anlamıyla az çok yakınlık taşıyan yeni anlamlar kazanması yan anlamı oluşturur Bir sözcüğün yan anlam kazanmasında genellikle yakıştırma ve benzerlik ilgisi etkili olmaktadır

Meselâ �göz� dendiğinde akla ilk gelen, kelimenin temel anlamı olan organ adıdır Ama �iğnenin gözü�, �çantanın gözü�, masanın gözü� tamlamalarındaki anlamlar benzetme yoluyla kazandırılmış yeni anlamlardır Bunlara da yan anlam denir

Meselâ, �düşmek� kelimesi �Meyveler tek tek yere düştü� cümlesinde temel anlamda; �Çocuğun pantolonu düşüyordu�, �Bu yılın ilk karı düştü� ve �Kavakların gölgesi yola düştü� cümlelerinde yan anlamdadır

Beşiktaş sırtlarına ağaç dikiyorlar (arka taraf)

Gülün tomurcukları sabahleyin patlamış

Uçağın kanadı havada parçalanmış

Başı kırık bir çiviyi sökmeye uğraşıyor

Bu dalda başarılı olabileceğimi sanıyorum

Köprünün ayağına bomba koymuşlar

Şişeyi boğazına kadar doldurdu

Kapının kolunu kırınca babamdan azar işittim

Benim yetiştirdiğim öğrenciler daha başarılı

Yokuşun başına kadar koştuk

Somutlaşma ve soyutlaşma: Dilimizde kelimeler sadece bir anlamda kullanılamaz Yani bir kelime birden fazla yerde ve çok farklı anlamlarda kullanılabilir Onun için somutlaşma ve soyutlaşma, dilimizdeki kelimeler için her zaman mümkündür Somut anlamıyla �geçilen yer� demek olan �yol� kelimesi �yöntem, metot� anlamına gelerek soyutlaşmıştır

Yakıştırmaca: Kendi adı olmayan ya da adı olduğu hâlde bilinmeyen varlıklar çeşitli özellikleri nedeniyle uygun olan kelimelerle adlandırılır Buna yakıştırmaca denir Uçağın kanadı, masanın gözü, ayakkabının burnu vb

3 MECAZ ANLAM

Bir sözcüğün gerçek anlamından bütünüyle uzaklaşarak kazandığı yeni anlama mecaz anlam denir Başka bir deyişle bir kelimenin, gerçek anlamı dışında, başka bir kelimenin yerine kullanılması sonucu ortaya çıkan anlamdır Bu kullanımda anlatımı renklendirmek ve kuvvetlendirmek esastır Mecaz anlamda iki kelime bir yönüyle benzerlik ilgisi kurularak birbirine benzetilmiştir

Bu konuyu bir daha açmayacağım

İşsizlik sorunu hükümeti terletecek

Derdim çoktur, hangisine yanayım

Doktora boş gözlerle bakıyordu

Bu şarkıya bayılıyorum

Tatlı sözlerle babasının gönlünü aldı

Yakında savaş patlayacak

Hepimiz onun hafif biri olduğunu biliyorduk

İnce işlere aklım pek ermiyor

Kitapları taşırken kolum koptu

İlk damlalardan sonra yağmur birden coştu

Bu söze gençlerden biri ince bir karşılık verdi

Onun pişkinliğine bir anlam veremedik

Cesaretinin kırılmasına sen sebep oldun

Mecaz anlamlar, benzetme ve ilgi yollarıyla yapılır Benzetme yoluyla yapılanlardan biri istiaredir İstiare açık ve kapalı olmak üzere ikiye ayrılır Edebiyat dersinde söz sanatları arasında incelenir Eğretileme ve deyim aktarması da denir

�Kurban olam, kurban olam

Beşikte yatan kuzuya� (açık istiare)

�Tekerlekler yollara bir şeyle anlatıyor� (kapalı istiare)

İlgi yoluyla yapılanlara ad aktarması denir Ad aktarmasında benzetme amacı olmaz İç-dış, parça-bütün, neden-sonuç, sanatçı-yapıt, yer-insan, yer-olay gibi ilgiler vardır Aşağıdaki cümleler ad aktarmasına örnektir (ad aktarması ayrıca mecaz-ı mürsel adıyla söz sanatlarında da işlenir)

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilâl

Saçını kestir demedim mi?

Bereket yağıyor; çiftçinin yüzü gülecek

Ayağını çıkarmadan girebilirsin

Bu olaylara Ankara sessiz kalıyor

Orhan Veli�yi okur musun?

4 DEYİM ANLAM

Deyim, en az iki kelimenin kalıplaşarak yeni bir anlam kazanmasıyla oluşan mecazlı sözlerdir Kelimelerden biri veya her ikisi anlam kaybına uğrar

Bu sözlerle gönlümü almış mı oldun?

Kendi düşüncelerinde ayak diriyordu

Korktuğu başına gelmiş, arabası bozulmuştu

Her gördüğüne dudak büküyordu

Senin yaptığın pire için yorgan yakmak

İki genç adam boğaz boğaza geldi

Olur olmaz konularla baş ağrıtmayı seversin

Bu şekilde anlatırsanız aklı yatar

Sonunda korktuğumuza uğradık, çocuk kayboldu

Matematiği aklım almıyor

Çocuk ağzı açık beni dinliyordu

Öğrenciler, beni can kulağı ile dinliyordu

Hiçbir işte dikiş tutturamamıştı

Bizimkinin iyice çenesi düştü

Göze girmek için her şeyi yapıyor

İşin ağırlığın gözümüzü korkutmuştu

Bu soruya kafa yormanı istemiştim

Çocuk eli uzun biri, cüzdanımı almış

Burası çok ayak altı, şurada duralım

Deyimlerin özellikleri:

a) Deyimler kalıplaşmış sözlerdir Sözcüklerin yerleri değiştirilemez, herhangi biri atılamaz, yerlerine başka kelimeler konulamaz

Meselâ "yüzün ak olsun" yerine "yüzün beyaz olsun" denilemez,

"ocağına incir ağacı dikmek" yerine "ocağına çam ağacı dikmek" denilemez,

"ayıkla pirincin taşını" yerine "ayıkla bulgurun taşını" denilemez,

"dilinin altındaki baklayı çıkar" yerine "dilinin altındaki şekeri çıkar" denilemez,

"tüyleri diken diken ol-" yerine "kılları diken diken ol-" denemez

Ama istisnalar yok değildir: �baş başa vermek� ve �kafa kafaya vermek� gibi

Araya başka kelimeler girebilir:

�Başını derde sokmak� Başını son günlerde hep derde soktu

b) Deyimler kısa ve özlü anlatımlardır Az sözle çok şey anlatırlar: �Çam sakızı çoban armağanı�, �dili çözül-�, �dilinde tüy bit-�, �dilini yut-�

c) Deyimler en az iki sözcükten oluşurlar Bu özellik deyimi mecazdan ayırır

  • 1 Ya kelime öbeği ve mastar şeklinde olurlar:

ağzı açık, kulağı delik,

eli uzun, kaşla göz arasında,

bulanık suda balık avla-, dikiş tutturama-,

can kulağı ile dinle-, köprüleri at-,

pire için yorgan yak-, pişmiş aşa su kat-,

kafayı ye-, aklı alma-,

akıntıya kürek çek-, ağzı kulaklarına var-,

bel bağla-, çenesi düş-,

göze gir-, dara düş-,

  • 2 Ya da cümle şeklinde olurlar ki bunların bir kısmı gerçek olaylara yada öykücüklere dayanır

Yorgan gitti, kavga bitti

Dostlar alışverişte görsün,

Çoğu gitti azı kaldı,

Allah bana ben de sana,

Atı alan Üsküdar'ı geçti,

Tut kelin perçeminden,

Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı,

Kızım sana söylüyorum, gelinim sen alın

Ben diyorum hadımım, o soruyor kaç çocuğun var?,

Ne şiş yansın ne kebap,

Fol yok yumurta yok

d) Deyimler özel anlamlı sözlerdir Deyimler genel yargı bildirmezler Deyimler bir kavramı belirtmek için bulunmuş sözlerdir Öğütte bulunmazlar Atasözleri ise genel anlamlı sözlerdir Ders vermek, öğütte bulunmak için ortaya konulmuşlardır Deyimle atasözünü ayıran en önemli nitelik budur Meselâ: "İşleyen demir ışıldar" atasözüdür Çalışmanın önemini anlatmaktadır Bu yargı dünyanın her yerindeki insan için geçerlidir

e) Deyimlerin çoğunda kelimeler gerçek anlamından çıkarak mecaz anlam kazanmışlardır Çantada keklik, ağzı açık, kulağı delik, abayı yakmak, devede kulak, hapı yutmak, fol yok yumurta yok, hem nalına hem mıhına, ne şiş yansın ne kebap, ben diyorum hadımım, o soruyor kaç çocuğun var?

Bazı deyimler ise anlamlarından çıkmamışlardır: Çoğu gitti azı kaldı, ismi var cismi yok, adet yerini bulsun, Allah bana ben de sana, yükte hafif pahada ağır, özrü kabahatinden büyük, dosta düşmana karşı, iyi gün dostu, canı sağ olsun

f) Deyimler cümlenin öğesi olabilir, cümlede başka görevler de alabilir:

Üzüntüsünden ağzını bıçak açmıyordu (Yüklem)

Damarıma basmadan konuşamaz mısın? (Zarf tümleci)

Aslan payı ona düştü (Özne, isim tamlaması)

O, dik kafalı biridir (sıfat tamlaması, sıfat)

g) Kafiyeli deyimler de vardır:

Ele verir talkımı, kendi yutar salkımı

5 TERİM ANLAM

Bir bilim, sanat ya da meslek dalıyla ilgili bir kavramı karşılayan kelimelere terim denir Terimlerin anlamları dar ve sınırlıdır

Örnek: "Ekvator" kelimesi tek bir anlama gelir ve tek bir nesneyi karşılar

Örnek: kök, mısra, muson

�yüklem, özne, kök, zarf�, dil bilgisi terimleri; �üçgen, daire, çap�, kelimeleri de geometri terimleridir

Terimler halkın söz varlığında yer almaz, ama halk ağzında kullanılıp da sonradan terim özelliği kazanmış kelimeler vardır

Örnek: "Budala" kelimesi halkın söz varlığında aptal, anlayışsız, sersem anlamlarıyla kullanılır, fakat bu kelime psikolojide belli bir zeka seviyesine sahip anlamında kullanıldığında terimdir

Terimler, genellikle gerçek anlamıyla kullanılan sözlerdir Terimlerin, mecaz anlamı, yan anlamı, deyim anlamı yoktur

Boğaz�ı geçip Karadeniz�e ulaştık

Ayağı olmayan göllerde tuz oranı yüksek olur

Ağacın kökleri çok derinde

Üçgeninaçıları toplamı 180�dir

6 ARGO ANLAM

Sadece belli bir topluluk ya da meslek tarafından kullanılan özel sözcüklerden oluşan dile argo denir

Argo, dil içinde bir dil gibidir

Külhanbeylerinin anlaşma vasıtası da denebilir Küfürle karıştırılmamalıdır

Argonun varlık sebebi kolay ve çekici anlatımı yakalama isteğidir

Şekil ev anlamda ölçüsüzlük ve mübalâğa esastır

Bağımsız ve sorumsuz yaşayışın dilidir de denebilir

Dışa dönüklük, boşalma, rahatlama argoda sınırsızdır Her şeye küfür kelimeleri kullanmadan küfredilir

�Canına yandığımın dünyası� gibi

abdestini vermek: azarlamak

aklına tükürmek: birinin düşüncesini beğenmemek

röntgenci: kadınları gizlice gözetleme alışkanlığı olan erkek

piliç gibi: güzel ve sevimli kız

mektep çocuğu: acemi, toy

zokayı yutmak: aldatılıp zarara sokulmak

yutmak: iyice eksiksiz olarak öğrenmek

arakçı: hırsız

bal kabağı: aptal, beyinsiz

torpil, moruk, çakmak (sınıfta kalmak), asılmak

7 SOYUT ANLAM

Beş duyu organından biriyle algılanamayan, maddesi olmayan, varlıkları inançla ve his ile bilinen kavram ve varlıkları karşılayan kelimelere soyut kelimeler denir; bu kelimelerin gösterdiği anlam özelliklerine de soyut anlam denir

Hayal, rüya, düşünce, menfaat, sevgi, korku, güzellik

8 SOMUT ANLAM

Beş duyu organında biriyle algılanabilen, maddesi olan kavram ve varlıkları karşılayan kelimelere somut kelimeler denir; bu kelimelerin gösterdiği anlam özelliklerine de somut anlam denir

Ağaç, taş, ev, mavi, soğuk, su, masa, yol, yürümek, koşmak

Soyut anlamlı kelimeler mecazlı kullanılarak somuta aktarılabilir

�Yazınızda kuru bir anlatım görüyorum

�Adam yıldızlara basa basa yürüyordu

9 GENEL ve ÖZEL ANLAM

Genel anlamlı kelimeler birden fazla kelimeyi bünyesinde bulunduran, birden çok türü kapsayan kelimelerdir Özel anlamlı kelimeler ise daha dar bir anlamı, kesin ve net olarak anlatır Anlam özelleştikçe kesinlik de artar

Varlık-canlı-insan-Ahmet

Metin-paragraf-cümle-kelime-hece-harf

B SÖZCÜKLER ARASINDAKİ ANLAM İLİŞKİLERİ

1 EŞ ANLAMLI SÖZCÜKLER

Yazılış ve okunuş bakımından farklı fakat anlamca aynı olan kelimelerdir Bu tür kelimeler birbirlerinin yerini tutabilir Anlamdaş kelimelerin birisi genelde yabancı kökenlidir

kıymet-değer, cevap-yanıt, sene-yıl, medeniyet-uygarlık, imkân-olanak, acele-ivedi, zelzele-deprem, yoksul-fakir, misafir-konuk, sınav-imtihan, yöntem-metot, mesele-sorun, fiil-eylem, kelime-sözcük, vasıta-araç

Fakat bazı durumlarda anlamdaş kelimeler birbirinin yerini tutamaz: �kara bahtlı� kelime grubunda �kara� kelimesinin yerine �siyah� kelimesini kullanamazsınız Çünkü iki kelimenin (kökeni ne olursa olsun) anlamdaş veya yakın anlamlı olabilmesi için aynı anlam özelliğini taşımaları gerekir

Türkçe kelimeler arasında da eş anlamlılık olabilir:

deprem-yer sarsıntısı-zelzele,

kimi zaman-ara sıra-zaman zaman-arada bir-bazen

2 YAKIN ANLAMLI SÖZCÜKLER

Yazılışı ve okunuşu farklı olan, anlamdaş gibi göründüğü hâlde birbirinin yerini tamamen tutamayan, yani aralarında anlam ayrıntısı bulunan kelimelerdir Bunlar çoğunlukla Türkçe kelimelerdir

göndermek-yollamak, bezmek-bıkmak-usanmak, dilemek-istemek, çevirmek-döndürmek, söylemek-demek-konuşmak, eş-dost, hısım-akraba, bakmak-seyretmek,

Kardeşim sana küsmüş

Kardeşim sana kırılmış

Kardeşim sana gücenmiş

Kardeşim sana darılmış

Birinci cümlede bir "kesinlik ve aşırılık" anlamı, ikinci cümlede bir "esneklik, hatta hoşgörü" anlamı, üçüncü cümlede "üzülmek" anlamı, dördüncü cümlede "gücenip görüşmez olmak" anlamı vardır

Ben her sorunla başa çıkarım (baş etmek)

Bu kadar yürekten çağırma beni (candan)

Davranışları hiçbir zaman içtenlikli değildi (yürekten, candan)

Yaptığı işi önemsemiyordu (özen göstermiyordu)

3 ZIT ANLAMLI SÖZCÜKLER

Anlamca birbirinin karşıtı olan kelimelerdir

Siyah-beyaz, uzun-kısa, aşağı-yukarı, ileri-geri, var-yok, gelmek-gitmek,

Tüm kelimelerin zıt anlamlısı yoktur Eylemlerde de durum aynıdır Bir eylemin olumsuzu o eylemin karşıtı satılmaz

�sevinmek� karşıtı sevinmemek değil �üzülmek�tir

Kelimeler arasındaki karşıtlık cümledeki kullanıma göre değişir

�doğru� kelimesinin zıt anlamlısı bir cümlede �eğri� olurken, diğerinde �yanlış� olabilir

İki kelimenin (kökeni ne olursa olsun) anlamdaş, yakın anlamlı veya zıt anlamlı olabilmesi için aynı anlam özelliğini taşımaları gerekir Meselâ, siyah ile beyaz, ancak ikisi de gerçek (temel) anlamda oldukları zaman zıt anlamlı olurlar Hafif olmayan anlamındaki �ağır� kelimesinin ağır olmayan anlamındaki �hafif�le zıt anlamlı olabilmesi için ikisinin de gerçek (temel) anlamda kullanılması gerekir

4 EŞ SESLİ SÖZCÜKLER

Yazılışı ve okunuşu aynı olduğu hâlde anlamları farklı olan kelimelerdir Bunlar yalın hâlde olabildikleri gibi ek almış hâlde de olabilirler Şiirde cinas olarak kullanılır ve cinaslı kafiye yapılır

Gül: 1 çiçek, 2 gülmekten emir

Kır: 1 kırsal alan, 2 kırmaktan emir, 3 beyaz

Yazma: 1 baş örtüsü, 2 yazmaktan olumsuz emir, 3 yazma işi

Ek almış kelimelerle, ek almış ve almamış kelimeler arasında da eş seslilik söz konusudur Bu ekler görevce farklı ekler de olabilir:

Siyah anlamındaki �kara� ile �kar-a� (-a: yönelme hâl eki) gibi

�Oyuncakları olmuş çocukların kurşunlar

�Zalimler her saat taze fidanları kurşunlar

Neden kondun a bülbül kapımdaki asmaya

Ben yarimden vazgeçmem götürseler asmaya

�hala� ve �hâlâ�, �kar� ve �kâr�, �adet� ve �âdet� kelimeleri eş sesli değildir Okunuşları ve anlamları farklıdır

5 İKİLEMELER

Anlamı pekiştirip güçlendirmek ve çekici kılmak için aynı kelimenin, yakın anlamlı kelimelerin veya zıt anlamlı kelimelerin tekrarıyla oluşan kelime grubudur

ev bark, çoluk çocuk, ufak tefek, doya doya

Yapı Yönüyle İkilemeler:

a) Yakın Anlamlı: doğru dürüst, delik deşik, eş dost

b) Aynı Anlamlı: kılık kıyafet, ses seda, köşe bucak

c) Karşıt Anlamlı: Aşağı yukarı, ileri geri, az çok, er geç

d) Aynı Kelimenin Tekrarı: duya duya, ağır ağır, yavaş yavaş

e) Yansımaların Tekrarı: çat pat, kıs kıs, fısıl fısıl

f) Sadece Biri Anlamlı: eğri buğrü, eski püskü

g) Yarı Anlamlı: eciş bücüş, ıvır zıvır, abur cubur

İkilemelerin arasına hiçbir noktalama işareti konulamaz

6 YANSIMALAR

Tabiata, insana, insan dışındaki canlılara ve eşyaya ait seslerin taklit edilmesi sonucu ortaya çıkan kelime veya kelime gruplarıdır

tık, tak, pat, çat, hışır hışır, miyav, hırr, hav, me, mee, mışıl mışıl, fıkır fıkır, şıkır şıkır

Yansımalardan isim ve fiil türetilebilir

�miyavlamak, çatırdamak, şıkırtı, meleşmek, şırıltı�

7 atasÖzlerİ

Atalarımızdan günümüze kadar ulaşan, belirli bir yargı içeren, söyleyeni belli olmayan düz konuşma içinde kullanılan sözlerdir

Kalıplaşmış sözlerdir, eşanlamlılarıyla dahi değiştirilemez

Kısa ve özlü sözlerdir Az sözle çok anlam ifade ederler

Tecrübelere ve gözlemlere dayanırlar, bazen âdet ve gelenekleri ifade ederler

Çoğu mecazlıdır

Anonimdir ve edebî tür özelliği gösterir

Genel bir yargı bildirir

Öğüt verme amacı taşır

At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır

Aç koyma hırsız olur, çok söyleme yüzsüz olur, çok değme arsız olur

Böyle gelmiş, böyle gider

Çocuğa iş buyuran, ardınca kendi gider

Damlaya damlaya göl olur

Dost kazan dost; düşman anadan da doğar

Eden bulur

Geniş gününde dar gezen, dar gününde geniş gezer

Göz görmeyince gönül katlanır

Herkes kaşık yapar ama sapını yapamaz

Her şey incelikten insan kabalıktan kırılır

Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır

Üzerine laf düşmedikçe konuşma

Vakitsiz açılan gül çabuk solar

8 DOLAYLAMA

Bir kelimeyle anlatılabilecek bir durumu birden fazla kelimeyle anlatmaya denir

�yavru vatan�: Kıbrıs,

�büyük kurtarıcı�: Atatürk,
"ulu önder":Atatürk


�derya kuzuları�: balık,

"file bekçisi":kaleci

�Türkiye�nin kalbi�: Ankara

9 anlam genİŞlemesİ

(yan anlam)

10 anlam daralmasI

] �oğul� kelimesinin önceleri kız ve erkek çocukları için kullanılırken şimdi artık sadece erkek çocukları için kullanılması gibi

11 anlam İYİLEŞMESİ

] �kötü� anlamındaki yavuz kelimesinin artık �yiğit� anlamında kullanılması gibi

12 anlam kÖTÜlenmesİ

] �canlı� anlamındaki canavar kelimesinin artık yırtıcı yaratık anlamında kullanılması gibi

13 gÜzel adlandIrma

] �verem� kelimesinin dildeki korkunçluğunu azaltmak için �ince hastalık� ile karşılanması gibi

]Yabanî hayvan adı olan �börü�nün atılıp yerine �kurt� kelimesinin kullanılması gibi



Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sözcükte Anlam

Eski 05-14-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Sözcükte Anlam



Sözcükte Anlam
GENEL BİLGİLER

Sözcük, çoğu zaman, dilin kendi başına anlamı olan en küçük parçası, diye tanımlanır Ağaç, hayal, dost gibi sözcükler buna örnektir Bazı sözcükler ise tek başına anlam taşımayıp diğer sözcüklerle bir araya geldiğinde belli bir anlam ifade eder: için, gibi, göre vs



ÖSS’de sözcük anlamına dayalı sorular değişik soru biçimleriyle karşımıza çıkar Kimileri “Aşağıdakilerden hangisinde altı çizili sözcük mecaz anlamıyla kullanılmıştır?” gibi bilgiye dayalı olduğu halde, kimileri “Aşağıdakilerden hangisinde “gün” sözü ötekilerden farklı anlamda kullanılmıştır?” gibi sözcüğün cümle içindeki yorumuyla ilgilidir Hatta yoruma dayalı sorular sözcük anlamıyla ilgili soruların çoğunu oluşturur

GERÇEK, MECAZ VE YAN (YAKIŞTIRMA) ANLAM

Gerçek anlam, bir sözcüğün temel anlamıdır; buna sözcüğün ilk akla gelen anlamı ya da sözlükteki ilk anlamı da denir Bir sözcüğün diğer anlamları gerçek anlamından yola çıkılarak oluşturulmuştur Örneğin “Burun” dendiğinde aklımıza ilk gelen, insanın bir organıdır Öyleyse; “Burnundaki benler onu öyle tatlı gösteriyordu ki…” cümlesindeki “burun” sözü insanın bir organı anlamında olduğundan gerçek anlamında kullanılmıştır Ancak aynı söz; “Bugünlerde burnu büyüdü kimseleri gözü görmüyor” cümlesinde insanın bir organı anlamını vermekten çok uzaktır Temelde bu, gerçek anlamdan doğmuş ancak tamamen farklı bir özellik kazanmıştır



İşte sözcüğün gerçek anlamından tamamen uzaklaşarak kazandığı bu anlama mecaz anlam diyoruz



Bir de sözün, çoğu kaynağın mecaz anlama dahil ettiği ancak mecaz anlamdan biraz farklı olması yönüyle yan anlam ya da yakıştırma diye de anılan bir anlamı vardır Yukarıda verdiğimiz “burun” sözünü “Ayakkabımı biraz küçük almışım; burnu ayağımı sıkıyor” cümlesinde ele alalım Buradaki “burun” sözü gerçek anlamda değildir; çünkü “insanın bir organı” ifadesini taşımıyor Tam olarak mecaz anlama da girmez; çünkü temelde gerçek anlamla yakın bir ilgisi vardır Ayakkabının o kısmına burun denmesinin nedeni insanın burnuna konum itibariyle benzemesindendir İşte sözcüğün, gerçek anlamında karşıladığı varlığa şekil benzerliğinden dolayı başka bir varlığa verilmesine yan anlam ya da yakıştırma denir

SOMUT VE SOYUT ANLAM

Sözcükler varlıkları ve kavramları karşılar Varlık, madde olarak bulunan yani duyu organlarıyla algılanabilen bir nitelik taşır Örneğin; ağaç, yeşil, kalem gözle; soğuk, ıslak dokunmayla; ses, gürültü işitmeyle; koku koklamayla; acı, ekşi tatmayla algılanabilir İşte duyu organlarımız yardımıyla algılayabildiğimiz bu sözcüklere somut anlamlı sözcükler denir



Oysa üzüntü, sevgi, özlem, hasret, rüya gibi sözcükleri herhangi bir duyumuzla algılayamayız; bunların sadece kavram olarak var olduğunu kabul ederiz İşte bu tür sözcüklere de soyut anlamlı sözcükler denir



Bir sözcük her zaman somut olamayacağı gibi her zaman soyut da değildir Bir cümlede somut olan sözcük başka bir cümlede soyut anlam taşıyabilir Örneğin; “Bu iki çizgi arasındaki açı kırk beş derece vardır” cümlesindeki “açı” sözcüğü ölçülebilen bir değer taşıdığından somut anlamlıdır Aynı sözcük “ Sen bu sorunu hangi açıdan ele aldın?” cümlesinde, ölçülebilen bir değer olmaktan çıkmış, mecaz anlam kazanarak soyut bir kavramı karşılar duruma gelmiştir

TERİM ANLAM

Herhangi bir bilim, sanat ya da meslekle ilgili özel bir kavramı karşılayan sözcüklere terim denir Yeni bulunan bir kavram, yeni bir terimle karşılanabileceği gibi, günlük hayatta kullanılan bir sözcüğe özel bir anlam verilerek de karşılanabilir Örneğin “ağız” sözü “Adamın ağzında diş kalmamış, hala genç gibi davranıyor” cümlesinde gerçek anlamında ve günlük kullanımıyladır Aynı söz “İstanbul’da büyümüş; ama Karadeniz ağzıyla konuşuyor” cümlesinde dilbilgisinde bir tanım olan “yöresel konuşmalara dilde verilen karşılık” anlamına gelerek bir terim oluşturmuş Ya da “Irmağın ağzı toprakla dolmuştu” cümlesinde olduğu gibi “ırmağın denize karıştığı yer” anlamında kullanılarak coğrafi bir terim olmuştur

EŞ ANLAM

Aynı kavramı karşılayan farklı sözcükler eş anlamlıdır Örneğin “ayakkabı” sözü ile “kundura” sözü aynı nesneyi karşıladıkları için eş anlamlı sayılır Ancak bir sözcük daima başka bir sözcükle eş anlamlı olmaz Bazen aynı sözcük farklı cümlelerde eş ya da farklı anlamlar da taşıyabilir Cümlenin gelişine göre eş anlamlılık durumu değişir Örneğin; “Çocuğun kara gözleri, büyüleyiciydi” cümlesindeki “kara” yerine “siyah” diyebiliriz Ancak “Ah alnımın kara yazısı!” sözündeki “kara” yerine “siyah” getirilemez Çünkü “kara” sözü cümlelerin ikisinde de farklı anlamlar veriyor Dolayısıyla ikinci cümlede mecaz anlama geldiği için yerine “siyah” sözcüğünü getiremiyoruz

KARŞIT (ZIT) ANLAM

Birbirine karşıt kavramları karşılayan sözcüklerdir Karşıt anlamlı sözcükler iki zıt noktayı belirtirler Örneğin; “güzel” sözcüğünün karşıtı “itici” olamaz çünkü iticilikte sevimsizlik anlamı da vardır Oysa “güzel” sözü sevgiyi beraberinde ifade etmez Bunun karşıtı ancak “çirkin”dir Aynı durum eylemlerde de görülür Örneğin; “sevmek” eyleminin karşıtı “sevmemek” değildir Çünkü “sevmek” iyi bir duygunun varlığını bildirir Sevmemekte ise bu duygunun bulunmadığı anlamı vardır Oysa karşıtlıkta, olan duygunun tam karşıtı olmalıdır; bu da “nefret etmek”tir Bu nedenle karşıtlıkla olumsuzluğun farkını görmek önemlidir

DEYİM

En az iki sözcükten meydana gelen, sözcüklerden en az birisi mecaz anlamıyla kullanılan, cümlede eylem bildiren söz öbekleridir Deyimi oluşturan sözcükler çoğu zaman kendi anlamlarından uzaklaşmış görülürler Örneğin; “Haberi duyunca etekleri zil çaldı” cümlesinde “etekleri zil çalmak” çok sevinmek anlamına gelen bir deyimdir Ancak burada etek, zil, çalmak sözlerinin sevinmekle bir ilgisinin olmadığı açık



Bazı deyimlerde ise sözcükler gerçek anlamlarını tamamen yitirmemiş olabilir Örneğin; “Yükte hafif pahada ağır ne varsa getirin” cümlesindeki altı çizili deyimde “yük” ve “paha” sözcüklerinin gerçek anlamlı olduğu açıktır



Deyimler genellikle bir eylem bildirir Bu nedenle bir eylem gibi çekimlenebilir Bu yönüyle atasözlerinden farklılık gösterir Atasözleri daima cümle halinde bulunup yargı bildirirlerken, deyimler mastar olarak da kullanılabilir Örneğin “küplere binmek” deyimdir ve “sinirlenmek” anlamındadır Mastar halinde de anlamlıdır Ancak bu açıklamaya uymayan deyimler de vardır Örneğin, “Dün az kalsın kaza yapıyordum” cümlesinde altı çizili söz deyim olarak verilmiş Biz bu deyimi “az kalmak” şeklinde mastar olarak kullanamayız Aslında bir eylem de bildirmeyen bu tür sözler, deyimlerin genel niteliklerine pek uymaz



ATASÖZÜ

Yıllar önce söylenmiş, dilden dile aktarılarak günümüze kadar gelmiş, öğüt bildiren, genel kural niteliği taşıyan söz öbekleridir Genellikle kesin bir yargı bildiren cümleler biçiminde görülür



Atasözlerinin söyleyeni belli değildir Sadece mecaz anlam veren atasözü olabileceği gibi, sadece gerçek ya da hem gerçek hem mecaz anlam taşıyanlar da vardır Örneğin; “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” atasözü sadece mecaz; “Dost ile ye iç, alışveriş etme” sadece gerçek”; “Taşıma su ile değirmen dönmez” hem gerçek hem mecaz anlam verir

SESTEŞ (EŞSESLİ) SÖZCÜKLER

Yazılışları aynı, anlamları arasında hiçbir ilgi bulunmayan sözcüklerdir Örneğin;

Bir gül de içimiz aydınlansın

Bu gül bahçesini çok severim

cümlelerinde altı çizili sözlerin yazılışları aynıdır Ancak birincisi eylem, diğeri çiçek ismi olan bu sözler arasında hiçbir anlam ilgisi yoktur Öyleyse bunlar sesteş sözcüklerdir

ÖZDEYİŞ (VECİZE)

Kim tarafından söylendiği bilinen özlü sözlerdir Genellikle evrensel nitelikler gösterir

Düşünüyorum, öyleyse varım

Descartes

YANSIMA SÖZCÜKLER

Doğada duyulan seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklerdir Bu sözcüklerde ses-anlam ilişkisi güçlüdür Bu tür sözcükler sese dayalı olduğundan çoğu dilde benzerlik gösterir



Çalılıktan çıtır çıtır sesler geliyordu

Köpek acı acı havlıyordu

Su şırıl şırıl akıyordu

cümlelerinde altı çizili sözler yansımadır



Yansıma sözcüklere benzeyen ancak ses ilgisi bulunmadığından yansıma denmeyen sözcükler de vardır



Güneş pırıl pırıl parlıyordu

Işıl ışıl bir güne merhaba dedik

cümlelerinde altı çizili sözler sese dayalı olmadığından yansıma değildir

İKİLEME

Sözün anlamını pekiştirmek, onu zenginleştirmek ya da değişik anlam ilgileri oluşturmak için iki sözün bir araya getirilmesiyle oluşan söz öbeğidir İkilemeler yapıca ve anlamca farklılıklar gösterir





a Aynı sözcüğün tekrarıyla yapılabilir

Usul usul sınıfı terk etti

Koşa koşa geldi





b Yakın anlamlı sözcüklerin tekrarıyla yapılabilir

Yalan yanlış sözlerle ortalığı karıştırdı

Artık kimsede ar namus kalmadı





c Karşıt anlamlı sözcüklerin tekrarıyla yapılabilir

Aşağı yukarı iki aydır kimse uğramadı buraya

İşin aslını er geç öğreneceğim





d Biri anlamlı biri anlamsız sözcüklerle yapılabilir

Eğri büğrü yollardan denize ulaştık

İçeriye ufak tefek bir adam girdi





e Her ikisi de anlamsız sözcüklerle yapılabilir

Ivır zıvır eşyaları tavan arasına kaldırdık

Böyle eften püften sebeplerle oyalama beni





f Sözcüklerden biri ya da her ikisine ekler getirilerek yapılabilir

Beni baştan aşağı şöyle bir süzdü

Onunla başa baş mücadele etti

Her ikileme cümleye değişik bir anlam katar

Yüzüme acı acı gülümsedi (kuvvetlendirme)

Gideli aşağı yukarı iki gün oldu (ihtimal)

Ivır zıvır eşyaları atın (değersiz)

Caddede sıra sıra ağaçlar vardı (çokluk)

AD AKTARMASI

Benzetme ilgisi kurmadan bir sözün başka bir söz üzerine kullanılmasıdır Bunda, parça söylenip bütün, genel söylenip özel çağrıştırılabilir

Biz hilale şan arayan gemicileriz” dizelerinde “hilal” sözü bayrak yerine kullanılmıştır

“Bu derste Fikret’i okuyacağız” sözünde “Fikret” sözü Fikret’in şiirleri anlamında kullanılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sözcükte Anlam

Eski 03-12-2010   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Sözcükte Anlam



SÖZCÜKTE ANLAM

SÖZCÜK (KELİME)


Cümlenin anlamlı en küçük birimlerine ya da tek başına anlamı olmadığı hâlde cümle içinde anlam kazanan anlatım birimlerine kelime denir Kelime, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan dilin anlamlı en küçük parçasıdır Kelimelerin belirli bir düzen içerisinde bir araya getirilmesiyle anlaşma sağlanır

SÖZCÜKTE ANLAM

Kelimeler de dil gibi canlı varlıklardır Sahip oldukları anlamların dışında zamanla yeni anlamlar kazanabildikleri gibi bir anlamda birkaç kelime de kullanılabilir Bu özellikler hem kelimenin kendisine ait olabilir, hem de diğer kelimelerle olan anlam ilişkisini gösterebilir Burada kelimelerin anlam özelliklerinin yanı sıra kelimeler arasındaki anlam ilişkileri de karşımıza çıkmaktadır Kelimeler tek başlarına anlamlı olabildikleri gibi cümlede veya söz içinde kullanılışlarına göre yeni anlamlar da kazanabilirler, aralarında anlamdaşlık sesteşlik gibi ilişkiler de barındırabilirler

Anlam bakımından kelimeler ve kelimeler arasındaki anlam ilişkileri şunlardır:

A ANLAM BAKIMINDAN SÖZCÜKLER

Kelimelerin taşıdıkları anlamları maddeler hâlinde sıralayalım

1 GERÇEK ANLAM (TEMEL ANLAM)

Kelimelerin taşıdıkları ilk ve genel anlama gerçek anlam denir Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır Kelimenin gerçek anlamı, herkesçe bilinen yaygın anlamıdır Buna "temel anlam" da denir

Meselâ, "ağız" dendiğinde akla ilk gelen, organ adıdır "göz" kelimesi de öyle
Soğuktan su boruları patlamış

Ayağında eski bir spor ayakkabı var

Biraz sonra toprak bir yola girdik

Kanadı kırık bir martı gördüm

Soğuk sudan boğazı şişmişti

Yataktan kalkarken başımı duvara çarptım

Dün gece erken yattım

Sıcak çorbayı içince rahatladım

Dolaptan temiz elbiselerini çıkardı

Ahmet'in burnu iyi koku alır

Ağzında yaralar oluşmuştu

Elini hırsla masaya vurdu

İri hantal gövdesini zorlukla sürüklüyor gibiydi

Gölün kıyılarını yapraksız, bodur ağaçlar kuşatmıştı

2 YAN ANLAM
Temel anlamıyla bağlantılı olarak zamanla ortaya çıkan değişik anlamlara yan anlam denir Sözcüğün gerçek anlamının dışında, ancak gerçek anlamıyla az çok yakınlık taşıyan yeni anlamlar kazanması yan anlamı oluşturur Bir sözcüğün yan anlam kazanmasında genellikle yakıştırma ve benzerlik ilgisi etkili olmaktadır

Meselâ "göz" dendiğinde akla ilk gelen, kelimenin temel anlamı olan organ adıdır Ama "iğnenin gözü", "çantanın gözü", masanın gözü" tamlamalarındaki anlamlar benzetme yoluyla kazandırılmış yeni anlamlardır Bunlara da yan anlam denir

Meselâ, "düşmek" kelimesi "Meyveler tek tek yere düştü" cümlesinde temel anlamda; "Çocuğun pantolonu düşüyordu", "Bu yılın ilk karı düştü" ve "Kavakların gölgesi yola düştü" cümlelerinde yan anlamdadır
Beşiktaş sırtlarına ağaç dikiyorlar (arka taraf)

Gülün tomurcukları sabahleyin patlamış

Uçağın kanadı havada parçalanmış

Başı kırık bir çiviyi sökmeye uğraşıyor

Bu dalda başarılı olabileceğimi sanıyorum

Köprünün ayağına bomba koymuşlar

Şişeyi boğazına kadar doldurdu

Kapının kolunu kırınca babamdan azar işittim

Benim yetiştirdiğim öğrenciler daha başarılı

Yokuşun başına kadar koştuk

Somutlaşma ve soyutlaşma: Dilimizde kelimeler sadece bir anlamda kullanılamaz Yani bir kelime birden fazla yerde ve çok farklı anlamlarda kullanılabilir Onun için somutlaşma ve soyutlaşma, dilimizdeki kelimeler için her zaman mümkündür Somut anlamıyla "geçilen yer" demek olan "yol" kelimesi "yöntem, metot" anlamına gelerek soyutlaşmıştır

Yakıştırmaca: Kendi adı olmayan ya da adı olduğu hâlde bilinmeyen varlıklar çeşitli özellikleri nedeniyle uygun olan kelimelerle adlandırılır Buna yakıştırmaca denir Uçağın kanadı, masanın gözü, ayakkabının burnu vb

3 MECAZ ANLAM
Bir sözcüğün gerçek anlamından bütünüyle uzaklaşarak kazandığı yeni anlama mecaz anlam denir Başka bir deyişle bir kelimenin, gerçek anlamı dışında, başka bir kelimenin yerine kullanılması sonucu ortaya çıkan anlamdır Bu kullanımda anlatımı renklendirmek ve kuvvetlendirmek esastır Mecaz anlamda iki kelime bir yönüyle benzerlik ilgisi kurularak birbirine benzetilmiştir

Bu konuyu bir daha açmayacağım

İşsizlik sorunu hükümeti terletecek

Derdim çoktur, hangisine yanayım

Doktora boş gözlerle bakıyordu

Bu şarkıya bayılıyorum

Tatlı sözlerle babasının gönlünü aldı

Yakında savaş patlayacak

Hepimiz onun hafif biri olduğunu biliyorduk

İnce işlere aklım pek ermiyor

Kitapları taşırken kolum koptu

İlk damlalardan sonra yağmur birden coştu

Bu söze gençlerden biri ince bir karşılık verdi

Onun pişkinliğine bir anlam veremedik

Cesaretinin kırılmasına sen sebep oldun

Mecaz anlamlar, benzetme ve ilgi yollarıyla yapılır Benzetme yoluyla yapılanlardan biri istiaredir İstiare açık ve kapalı olmak üzere ikiye ayrılır Edebiyat dersinde söz sanatları arasında incelenir Eğretileme ve deyim aktarması da denir

"Kurban olam, kurban olam

Beşikte yatan kuzuya" (açık istiare)

"Tekerlekler yollara bir şeyle anlatıyor" (kapalı istiare)İlgi yoluyla yapılanlara ad aktarması denir Ad aktarmasında benzetme amacı olmaz İç-dış, parça-bütün, neden-sonuç, sanatçı-yapıt, yer-insan, yer-olay gibi ilgiler vardır Aşağıdaki cümleler ad aktarmasına örnektir (ad aktarması ayrıca mecaz-ı mürsel adıyla söz sanatlarında da işlenir)

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilâl

Saçını kestir demedim mi?

Bereket yağıyor; çiftçinin yüzü gülecek

Ayağını çıkarmadan girebilirsin

Bu olaylara Ankara sessiz kalıyor

Orhan Veli'yi okur musun?
alıntı

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.