03-11-2010
|
#1
|
KRDNZ
|
Anadolu'da Su Dolapları
Yerleşimi insanlık tarihi kadar eski Antakya, kültürlerin olduğu kadar teknolojinin de buluşma noktasıdır Yakın geçmişe kadar kentler için en önemli ve en büyük teknik yapılar, şehrin savunma yapıları ile şehrin su ihtiyacını karşılamaya yönelik geliştirilen teknoljik yapılardır Günümüzde dünyada çok az örneği kalan, ne yazık ki Türkiye'mizde hiç kalmayan su dolaplarının, kent hayatının şüphesiz en vazgeçilmez ögesi olma konumunu yakın tarihlere kadar Antakya temsil etmiştir Bugün Suriye'nin Hama şehrinde turistik amaçlı kullanılan nostaljik su dolaplarının (Noriya) tarihte asıl kaynağı Anadolu'dur
Amasyalı Strabon (M Ö 63 - M S 20) Geographika isimli eserinde, ilk su çarkının Mitridates Krallığı'nda, Yeşilırmak'ın (iris) kolu Kelkit çayı (Lycus) üzerinde, günümüz Niksar'da (Kabeira) bir Anadolu buluşu olarak yaklaşık M Ö 4 yüzyılda geliştirildiğini aktarır Aynı yıllarda Lucretius (M Ö 55) De re rum naturae isimli kitabında evrenin yapısını ve gökyüzünü bir su çarkına benzetir Buna göre yazarın yaşadığı dönemde su çarkları Roma Imparatorluğu'nda yaygınlaşmış
bulunmaktaydı Vitruvius (MÖ 1 yüzyıl) Mimarlık Üzerine 10 Kitap isimli eserinde su çarklarından bahseder ve değirmenlerde su çarklarının nasıl kullanıldıklarını etraflı bir şekilde anlatır
Temelde yatay ve dikey milli olmak üzere iki tür su çarkı mevcuttur Bunlardan hangisinin daha eski olduğu bilinmemektedir Sadece yukarıda belirtilen Vitruvius çarkının alttan çevirmeli olduğu bilinmektedir Bilim tarihçileri ilkin yatay milli çarkların icat edildiğini ve daha sonra verimi yüksek dikey milli çarkların geliştirildiğini varsayar Yatay milli çarkların, çarkın su ile temas etme durumuna bağlı olarak alttan, üstten çevirmeli ve göğüslemeli olmak üzere üç farklı türü bulunur
Alttan çevirmeli yatay milli çark; yatay bir eksende paletleri hızlı akan akarsuyla temas edecek şekilde yerleştirilen bir çarktır Bu çark gücünü suyun hızından aldığı için yerleştirildiği akarsuyun mevsimsel değişimlerinden çok etkilenir Ayrıca akarsuyun seviyesi düştüğünde paletler kısmen ya da tamamen suyun dışında kalır Bu sakıncalara ve göreli düşük verimine rağmen alttan çevirmeli

Asi Nehri üzerinde kurulu alttan çevirmeli, bölmeli su dolabı 1956 yılına kadar kullanılmıştır
çark yüzyıllar boyunca güncelliğini korumuştur Bunu kısmen yapısının basitliğine ve davranışını düzenlemek için alınan özel önlemlere borçludur
Alttan çevirmeli çarklar en çok suyun kaldırılmasında kullanılmıştır Antik dönemde bu amaçla kullanılan çarklara noria adı verilmiştir Noria çarklarında çarkın çevresine bir dizi bölmeler öngörüıür Su, çarkın ilgili kısmı akarsuyla temas ettiğinde bu bölmelere çarkın dönüş yönündeki bir delikten girer ve bu bölme üst noktaya eriştiğinde bölmenin diğer tarafındaki başka bir delikten altındaki kanala dökülür
Bu çarkların varlık kanıtları Çin 'de ve Orta Doğu'da M Ö birinci yüzyıla kadar uzanır islamiyet yedinci yüzyılda yayılırken bu tür çarkların bilindiği kesindir Islam kaynaklarında yatay çarklara doğrudan bir gönderme yapılmaz Yatay çarklara Ortaçağ ve Yeniçağ'da Avrupa ve Orta Doğu'da hep teğetsel akış uygulanmıştır Ancak Ben u Musa'nın bir düzeninde (yaklaşık M Ö 850), eksenel akışlı bir çarkın kullanımına ilişkin bir uygulama vardır Bu tür çarkların çalışma prensibi üstten çevirmeli yatay milli çarklara eşdeğer olduğundan, suyun düşüş yüksekliği büyük tutularak çok büyük güçler türetilebilir Günümüz türbinlerinin atası sayılan eksenel akışlı çarkların islam'da güç kaynağı olarak kullanılmış olması yüksek bir olasılıktır Ancak on altıncı yüzyılda Avrupa'da keşfedilen 'tüp çarkı'ndan önce bu tür bir değirmen çarkının kullanılmış olduğuna ilişkin kesin bir kanıt bulunmamıştır
Bir değirmeni çalıştıran suyun debisini artırmak için çeşitli yöntemlere başvurulur Bu yöntemlerden biri, nehirde kısmen baraj etkisi yaratarak suyun akış hızını artırmak amacıyla, su değirmenlerini köprü ayaklarının arasına yerleştirmektir Değirmen ve su kaldırma düzenlerine ek güç kazandırmak için akarsularda genellikle suyu yönlendiren ve hızlandıran setler oluşturulur
Kaynak:Hatay Aylık Kültür ve Keşif Dergisi
__________________
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
|
|
|