Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hijyen, kutu, sütler, zararlı

"Hijyen Kutu Sütler Zararlı Mı?

Eski 02-17-2010   #1
Aragorn561
Varsayılan

"Hijyen Kutu Sütler Zararlı Mı?



Bilindiği gibi süt ve ambalaj endüstrisi, açıkta satılan sütleri karalayan reklâmlar yapıyor Peki bizi asıl hasta eden kutu sütlerse? Kısırlık, diş çürümesi, kanser gibi dertlerin kaynağı pastörize sütse? Bu yazıyı okumadan çocuğunuza süt içirmeyin!





Reklamlara inandık, bir nesil margarinle büyüdük Reklamlara inandık, mahallemizi kapı kapı dolaşan sütçümüzü bıraktık, marketlerden kutu süt alır olduk

Kutu süt üreten şirketler, sokak sütünün (diğer adıyla çiğ sütün) sokakta uzun süre gezdiğini, mikrop ürettiğini, sütçünün su kattığını, pis olduğunu söylediler Kendi ürettikleri kutu sütler hijyenik koşullarda el değmeden hazırlanıyordu, söylediklerine göre

Atılan onca çamura rağmen, bilim dünyası, sokak sütünün masum olduğunu kanıtladı Kutu sütlerse, maruz kaldıkları çok yüksek ısıda ısıtma- yağ parçalama işlemlerinin ardından neredeyse ölüyor Hatta öldürüyor! Dr Pottenger daha 1930lu yıllarda ilginç bir deneyle bunu kanıtladı Pottengers Cats Pottengerin Kedileri isimli eseri bu konuda yazılmış en önemli kitaplardan biri kabul ediliyor

UHT süt ve pastörize süt nedir?

Kutu sütlerle UHT (uzun ömürlü) ve pastörize sütleri kastediyoruz UHT süt 135-150 derece sıcaklıkta 2-4 saniye ısıtılır Pastörize süt ise 72-75 derecede 15-20 saniye tutulur Metnin kalan kısmında çiğ süt ifadesini göreceksiniz; işlem görmemiş sokak sütü için kullanılıyor

UHT sütten uzak durun

Cerrahpaşa Üniversitesinden Prof Dr Ahmet Aydın pastörize veya UHT teknolojisi ile üretilmiş sütlerden uzak durulmasını tavsiye ediyor Bu tavsiyenin sebebini aşağıdaki yazıyla okuyacaksınız

Aşağıdaki yazı, insanoğlunun anne sütü içtikten sonra diğer hayvanların sütüne veya süt ürünlerine ihtiyacı olmadığını savunuyor İnek sütü pastörize edildikten sonra insan vücudunda yol açtığı korkutucu sonuçları göz önüne seriyor

Önümüzdeki haftalarda, pastörize sütlerden uzak durulması kaydıyla çiğ sokak sütünün önemli bir besin olduğunu iddia eden bir yazı daha yayınlayacağız

Hakan Arabacıoğlunun çevirdiği Pastörize süt mü, çiğ süt mü? başlıklı yazı daha önce vejetaryennet ve beslenmebultenicom sitelerinde yayınlandı

Pastörize süt mü, çiğ süt mü?

Şimdi Batı diyetinde en çok tartışmaya konu olmuş ve yanlış anlaşılmış kısma geldik Doğulular ve Afrikalılar geleneksel olarak, müshil amaçlı kullanımı hariç sütten uzak durmuşlardır Ama Batı dünyasında insanlara hayatları boyunca her gün süt içmeleri söylenir

Doğaya baktığımızda, yavruların diğer yiyeceklerle sütten kesildiği zamana kadar yalnızca sütle beslendiğini görürüz Sütün sindirimini sağlayan laktaz enziminin, ergenliğe geçişle birlikte insan sisteminden kendiliğinden yok olması; yetişkin insanların süte besin olarak kaplanlardan ya da şempanzelerden daha fazla ihtiyacı olmadığını gösteriyor

Süt, çiğ olarak tüketildiğinde tam protein besin olmasına rağmen yağ da içerdiği için kendinden başka bir besinle zor karışır Buna rağmen günümüzde yetişkinler diğer yiyecekleri devamlı soğuk sütle "yıkarlar" Süt mideye girdiğinde hemen kesilir ve mevcut başka bir yiyecek varsa kesilmiş süt tanecikleri diğer yiyecek taneciklerinin etrafında pıhtılaşır, onları mide özsularından yalıtarak sindirimi geciktirir, çürüme başlangıcına ortam sağlar Bu yüzden süt tüketimi ile ilgili ilk ve en önemli kural şudur: "Ya tek başına iç, ya da içme"


Bugün süt, içindeki doğal enzimleri yok eden ve nâzik proteinleri değiştiren pastörizasyonun her yerde uygulanması yüzünden, daha da sindirilemez hâle gelmiştir

Çiğ süt, sütün sindirimini sağlayan laktaz ve lipaz aktif enzimlerine sahiptir Canlılığını yitirmiş laktazı ve diğer aktif enzimleri içeren pastörize süt, yetişkin mideler tarafından gerektiği gibi sindirilemez

Biberonla beslenen bebeklerin yaşadığı karın ağrısı, pişik, solunum rahatsızlıkları, gaz ve diğer rahatsızlıkların da gösterdiği gibi çocuklar bile bu konuda sıkıntı çeker Enzimlerin eksikliğinin ve hayâtî proteinlerin değişmesinin, sütteki kalsiyumu ve mineral elementleri erittiği de kuşku götürmez

1930'larda Dr Francis M Pottenger, pastörize ve çiğ sütle beslenmenin 900 kedi üzerindeki etkilerine ilişkin 10 yıllık bir çalışma yürüttü Bir grup yalnızca çiğ süt alırken, diğer grup aynı kaynaktan alınan pastörize sütle beslendi

Çiğ süt içen grup kuvvet bularak büyüdü, hayatı boyunca sağlıklı, aktif ve canlı kaldı ama pastörize sütle beslenen grup kısa süre sonra durgun, sersem ve normalde insanlarla ilişkilendirilen kalp krizi, böbrek yetmezliği, tiroit bozukluğu, solunum rahatsızlıkları, diş kaybı, kemik zayıflığı, karaciğer iltihabı gibi kronik yozlaştırıcı rahatsızlıklara karşı savunmasız hâle geldi

Ama Dr Pottenger'in en çok dikkatini çeken ikinci ve üçüncü nesillere olanlardı Pastörize sütle beslenen grubun yavrularının hepsi pastörize sütten kalsiyum emiliminin olmadığını gösteren zayıf ve küçük dişler, kalsiyum eksikliğinin açık ifadesi olan güçsüz kemiklerle doğdular

Çiğ sütle beslenen grubun yavruları ebeveynleri gibi sağlıklı kaldı Pastörize sütle beslenen grubun üçüncü kuşak yavrularının birçoğu ölü doğarken, kurtulanlar ise kısırdılar ve üreyemiyorlardı Çiğ sütle beslenen grup soyunu sürdürürken, pastörize sütle beslenen grupta dördüncü nesil olmadığı için deney bitmek durumunda kaldı

Eğer bunlar pastörize sütün zararlı etkilerinin yeterli kanıtı değilse, ticârî süt endüstrisinin kabul etmekten tiksindiği, kendi annelerinden alınan pastörize sütle beslenen buzağıların genellikle 6 hafta içinde öldüğü gerçeğini dikkate alın

Çiğ sütün lehinde, pastörize sütün aleyhinde bulunan bu gibi bilimsel kanıtlara ve yirminci yüzyılın başlarına kadar insan türünün çiğ sütle beslendiği gerçeğine rağmen bugün Amerika'da birkaç eyalet hariç çiğ süt satmak yasal değildir

Doğal niteliklerinden uzaklaştırılmış süt, insan ömrünü uzatmada hiçbir fayda göstermezken; sütü pastörize etmek raf ömrünü uzattığından süt endüstrisi için daha kârlıdır Dahası, pastörizasyon hepsini olmasa da bazı tehlikeli mikropları öldürerek sıhhî olmayan mandıralardaki hasta ineklerden alınan sütü göreceli olarak "zararsız" hâle getirir ve bu da süt endüstrisinin mâliyetlerini azaltır

Dr Pottenger'in pastörize sütle beslenmiş kedilerinin kısırlaşması ve gücünü yitirmesi için yalnızca üç kuşak geçmesi yeterli olmuştur Amerikalıların ve Avrupalıların neredeyse aynı sayıdaki kuşağı pastörize sütle beslenmiştir Bugün, kısırlık Amerikan çiftleri için başta gelen sorunlardan biriyken; kalsiyum eksikliği de yayılmıştır

Amerikalı çocukların yüzde doksanı kronik diş çürümesi sorunuyla karşı karşıyadır İşin daha kötüsü, şimdilerde kaymağının ayrılmasını (yağın sütte toplanmasını) önlemek için süt "homojenize" ediliyor Bu, yağ moleküllerinin sütün geri kalanından ayrılmayacağı noktaya kadar mayalanmasını ve öğütülmesini gerektiriyor Ama aynı zamanda bu durum, süt yağının küçük parçacıklarının ince bağırsağın duvarından kolayca geçmesine izin vererek, doğal niteliğini kaybetmiş yağ ve kolesterolün vücut tarafından emilme miktarını büyük oranda arttırıyor

Aslında homojenize sütten, saf kremadan aldığınızdan daha fazla süt yağı alırsınız! Kemik erimesi rahatsızlığı olan kadınların pastörize süt ürünleri ile ilgili gerçekleri dikkate almaları gerekir Doğal niteliklerinden uzaklaştırılmış bu süt, bu durumu önlemek için yeterince kalsiyum sağlamaz

Büyük miktarlarda pastörize süt ürünleri tüketen Amerikalı kadınlar, dünyanın en yüksek sayıdaki kemik erimesi vakalarına sahiptirler Örneğin, çiğ lahana; herhangi bir miktar pastörize süt, yoğurt, çiftlik peyniri veya doğal niteliği bozulmuş diğer süt ürünlerinden daha fazla kalsiyum sağlar

Kuzey Dakota'nın Grand Folks şehrindeki İnsan Araştırma Merkezi'nde yapılan yeni çalışmalar gösteriyor ki, boron elementi kalsiyumun besinlerden emilmesinde ve kemik yapımında temel bir role sahiptir

Daha da dikkate değer bir nokta şudur: Yeterli miktarda boron verildiğinde kadınların kanındaki östrojen seviyesi, Batı'da kemik erimesine karşı genel bir geçici önlem olan östrojen yenileme terapisine duyulan ihtiyacı ortadan kaldırarak, iki katından daha fazla arttı

Boronu nereden bulabiliriz?

Özellikle elma, armut, üzüm, fındık, lahana ve diğer lifli sebzeler gibi kalsiyumu da bulduğumuz taze meyve ve sebzelerden Doğa zaten ihtiyacımız olan hayâtî besin kaynaklarının tümünü birbirini tamamlayan şekilde bolca sağlamıştır ama insan onları öldürene kadar pişirmekte ve işlemekte ısrar eder ve sonra diyetinin neden "işe yaramadığını" düşünür durur

Yetişkinler harika bir besin olan çiğ sütü temin edemedikleri sürece, günlük diyetlerinde yer alan sütü yeniden gözden geçirmelidirler

Çocuklara "güçlü ve sağlıklı" büyüsünler diye pastörize sütü tıka basa içirtmek düpedüz deliliktir, çünkü en basitinden, bu sütler içlerindeki besin öğelerini sindiremezler Aslında, doğal niteliğini yitirmiş süt ürünleri, bağırsakları tabaka tabaka balçık gibi çamurla tıkayarak organik besinlerin emilimine engel olduğundan erkekler, kadınlar ve çocuklar diyetlerindeki tüm pastörize süt ürünlerini çıkarmalıdırlar

İnek sütü buzağılar içindir ve bebekler de sütten kesilene kadar anne sütüyle beslenmelidir Doğa her iki tip sütü ve sindirim sistemini buna göre tasarlamıştır Anne ineğin pastörize sütü ile beslenen buzağıların genellikle 6 hafta içinde öldüğü bilimsel olarak belgelenmiştir ki, bu da pastörize inek sütünün buzağı için olduğu gibi, insan için de sağlığa yararlı ve hayat veren bir besin olmadığını gösterir Buna rağmen, yetişkin insanlar doğal niteliklerinden uzaklaştırılmış bu salgıyı hem bebeklerine içirirler hem de kendileri tüketirler

İnek sütü, insan sütünün 4 katı protein ve sadece yarısı kadar karbonhidrat içerir Pastörizasyon, inek sütünün içinde bulunan yoğun proteinin sindirilmesini sağlayan doğal enzimleri yok eder Böylece; bu fazla süt proteini, bağırsakları çamurla tıkayarak, insanın sindirim yolunda çürür

Bu çamurun bir kısmı kana sızar Süt ürünlerinin günlük tüketimleriyle bu kokuşmuş çamur biriktikçe, vücut çamurun bir kısmını deriden (sivilce, leke ile) ve ciğerlerden (nezle ile) dışarı atarken kalanı içeride iltihaplanır, enfeksiyonlara sebep olan mukoz oluşturur, alerjik tepkilere yol açar, eklemleri kalsiyum tortularıyla sertleştirir Kronik astım, alerji, kulak enfeksiyonları ve sivilceler çoğu kez süt ürünlerini diyetten çıkarmakla kolayca iyileştirilebilir

İnek sütü ürünleri özellikle kadınlar için zararlıdır Süt kadınların vücudundan dışarı akmalıdır, içeri değil Pastörize inek sütünün kadınları güçten düşüren etkileri, süt üretimini arttırmak için ineklere enjekte edilen sentetik hormonlarla daha da şiddetlenir Bu kimyasallar titizlikle dengelenmiş dişi endokrin sistemine çok zarar verir Besin ve İyileşme (Food and Healing) adlı kitabında besin terapisti Anne Marie Colbin süt ürünlerinin kadınlar için yarattığı felaketi şöyle açıklar: "Süt, peynir, yoğurt ve dondurma gibi süt ürünlerinin tüketimiyle; yumurtalık tümörünü ve kistlerini, vajinal akıntıları ve enfeksiyonları da kapsayan dişi üreme sistemindeki çeşitli hastalıklar kuvvetle bağlantılıdır Bu bağlantının, süt ürünlerinin tüketimine son verdiklerinde problemlerin azaldığını veya yok olduğunu bildiren tanıdığım sayısız kadın tarafından defalarca doğrulandığını görüyorum Lifli tümörlerin geçtiğini veya dağıldığını, rahim kanserinin durduğunu, adet düzensizliklerinin düzeldiğini duyuyorum Kısırlık bile bu yaklaşımla birkaç örnekte ortadan kalkmış görünüyor" Birçok kadın ve erkek, doktorları iyi bir kalsiyum kaynağı olduğunu söylediği için süt ürünleri tüketiyor Bu bâtıl bir tavsiyedir Doğrudur, 100 gramında 33 mg kalsiyum bulunan insan sütü ile karşılaştırıldığında, inek sütü her 100 gramında 118 mg kalsiyum içerir

Ama ayrıca, inek sütü 100 gramında insan sütünde 18 mg bulunan fosfordan 97 mg içerir Fosfor, sindirim yolunda kalsiyum ile birleşir ve aslında kalsiyumun emilimini önler New York Devlet Üniversitesi tıp merkezinin pediatri bölüm başkanı Dr Frank Oski şöyle diyor: "Yalnızca Kalsiyum-Fosfor oranı 2-1 olan besinler temel kalsiyum kaynağı olarak kullanılmalıdır İnsan sütünün oranı 235'e 1, inek sütününki yalnızca 127'ye 1 İnek sütü ayrıca 100 gramında 16 mg sodyum içeren insan sütü ile karşılaştırıldığında 50 mg sodyum içerir, yani süt ürünleri muhtemelen modern Batı dünyası diyetinin en yaygın aşırı sodyum kaynaklarından biridir"

Bununla beraber, inek sütü daha iyi sindirilen ve sağlığa yararlı olan diğer besinler kadar iyi bir kalsiyum deposu değildir 100 gramında 118 mg kalsiyum bulunan inek sütünü diğer besinlerin 100 gramı ile karşılaştırın:

Badem (254 mg), brokoli (130 mg), kıvırcık lahana (187 mg), susam tohumu (1,160 mg), bir tür su yosunu olan kelp (1,093 mg) ve sardalya balığı (400mg) Kemik erimesine gelirsek, bunun daha çok beslenmedeki kalsiyum eksikliğinden değil, özelikle şeker gibi kemiklerden ve dişlerden kalsiyumu süzen beslenme etkenlerinden kaynaklandığını görürüz

Şeker, et, rafine nişasta ve alkolün tümü, kanda sürekli bir asit ortamı yaratır ve asidik kanın kemiklerden kalsiyumu çözdüğü bilinir Osteoporozu düzeltmek için en iyi yol, yukarıda belirtilen süt ürünü haricindeki kalsiyumca zengin besinleri tüketirken aynı zamanda kemiklerden kalsiyum çalan asit arttırıcıları diyetten çıkarmaktır 3 mg boron minerali takviyesinin de kemiklerin kalsiyumu emmesine ve tutmasına yardım ettiği görülür

Geleneksel Çin tıbbı açısından bakarsak, süt bir çeşit "cinsel öz"dür İnsan türünün başka bir türün cinsel özünü içmesi özellikle kadınlar için sadece hastalığa yol açar, çünkü içerdiği hormonlar insanın endokrin sisteminin hassas dengesini bozar Eğer süt ürünleri içmekte ısrarlıysanız, en iyi tercihiniz insan sütünün besinsel karışımına ve dengesine yaklaşan keçi sütü olmalıdır İnek sütünden yapılmış yegane tehlikesiz ürünler sindirilebilen bir yağ olan taze tereyağı, laktobakteri tarafından sizin için önceden sindirilmiş taze mayalanmış yoğurttur Ama bunlar bile mâkul ölçülerde ve mümkünse çiğ, pastörize olmayan sütten yapılmış olmalıdır

__________________
BU İMZAYA ERİŞİM ENGELLENMİŞTİR
Ankara 1 Sulh Ceza Mahkemesi, 30-10-2008 tarih ve 2008/666 nolu kararı gereği bu imza TELEKOMÜNİKASYON İLETİŞİM BAŞKANLIĞI'nca engellenmiştir
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.