01-30-2010
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Türk Müziğinde Batılılaşma
Türk Müziğinde Batılılaşma

Osmanlı Devleti döneminde batı müziğiyle ilk tanışma saray çevrelerinde oldu III Selim' den başlayarak II Mahmud ile bu tanışıklık ve benimseme sürdü Batı müziği sarayda, batılılaşma düşüncesini benimseyen Türkler ve Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan Rum, Ermeni, Yahudi azınlıkları arasında kendine yer edindi İstanbul ve İzmir gibi büyük kentlerde belli eğlence yerlerinde batı müziği çalan topluluklar oluştu Opera, operet ve konserler dar bir kesimin ilgi gösterdiği müzik gösterileri olarak kaldı Bazı aileler çocuklarına "alafranga" müzik dersleri aldırmaya başladı Özellikle batı müziği çalgısı olarak piyano ve keman az da olsa Türk evlerine girdi ve büyük kentlerde alafranga müzik dersleri veren müzikçilere ve öğretmenlere rastlanmaya başlandı
Cumhuriyet yönetiminin tercihi batı müziği yönünde oldu 1924'te Ankara'da Musiki Muallim Mektebi açıldı Müzik öğretmeni yetiştirmek amacıyla Avrupa'ya sınavla öğrenci gönderildi İstanbul Belediye'si tarafından 1927'de Şehir Bandosu kuruldu ve bunu başka kentlerdeki bandolar izledi Halkevleri'nin kurulmasıyla da bu kurumların koroları, mandolin takımları oluşturuldu
Batı müziği çalışmalarında, Avrupa'da öğrenim görmüş olan ve sonradan "Türk Beşleri" diye tanınan Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar, Ulvi Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun ve Necil Kâzım Akses besteci, öğretmen, orkestra şefi, yazar ve yönetici olarak 1930'lardan başlayarak etkili oldular Ahmet Adnan Saygun'un Özsoy operası ilk Türk operası olarak 1934'te sahnelendi {bak TÜRK BEŞLERİ)
Yeni müzik anlayışının yaygınlaşmasını sağlamak için bazı önlemler alındı Klasik Türk müziği ve halk müziği yayınlarında radyolara kısıtlamalar getirildi Müzik kuruluşlarında da bu tür müziğin eğitim ve Öğretimi kaldırıldı Ama müzik alanında hızlı bir değişim sağlamanın kolay olmadığı anlaşılınca bu kısıtlamalar ve engellemeler zamanla kaldırıldı 1950'de Demokrat Parti iktidara gelene kadar resmi devlet siyaseti batı müziği çalışmalarını destekleyici yönde sürdürüldü Ankara Devlet Konservatuvarı'nın ve Ankara'da operanın açılışı, Gazi Eğitim Enstitüsü'ne bağlı bir müzik bölümünün kurulması, askeri bandocu yetiştirmek için okul açılması 1935-50 yılları arasında gerçekleşmiştir Ayrıca yetenekli çocuklar için özel yasalar çıkartılarak bu çocukların Avrupa'da müzik eğitimi görmeleri sağlanmıştır (bak BİRET, İDİL)
1950'den sonra ise müzik eğitim ve öğretimine biraz daha hoşgörülü bir biçimde yaklaşıldı Özellikle 1970'lerden sonra klasik Türk müziği, Türk halk müziği, batı etkisi altındaki çağdaş Türk müziği alanlarına devlet daha dengeli bir destek vermeye başladı Bugün çeşitli üniversitelere bağlı konservatuvarlarda geniş bir alana yayılmış müzik eğitim ve öğretimi yapılmaktadır Bu kuruluşlarda klasik Türk müziği, Türk halk müziği ve batı müziği ayrı ve bağımsız birimlerdir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|