bukett
|
Başkalarının Dilinden Ezan !
Michiko Kayanoki, Japonya, Emekli Öğretmen
İstanbul'a ilk gelişimde Sultanahmet Camii'nin yakınında bir otelde kalmıştım Sabah bir sesle uyandım ve önce ne olduğuna anlam veremedim Günün değişik saatlerinde benzer çağrıyı yine duydum Her birinden çok etkilendim, ama özellikle insanı derin uykusundan kaldıran sabah çağrısı beni daha çok etkiledi Ve o gün Japonya'daki 84 yaşındaki annemi aradım "Deniz kokusunu ve ezanı duymak için mutlaka İstanbul'a gelmelisin" dedim Hayatının son yıllarını yaşıyordu, bu duyguyu tatmalıydı Annemin gözleri görmüyordu ama deniz kokusunun ve ezanın kuşattığı İstanbul'u hissetmek için görmeye ihtiyacı yoktu 
Zhang Chou, Kore, Grafiker
İstanbul'da bir arkadaşım boğazda beni akşam yemeğine davet etti Ortaköy Camii'ne yakın bir restoranda oturuyorduk Yemeğin sonuna doğru daha önce birkaç defa duyduğum o çağrı okunmaya başladı Okunan çağrının ne anlama geldiğini sordum Arkadaşım detaylıca anlattı; namazın anlamını söyledi Yemekten kalkınca camiye doğru yürüdük Birçok insan camiden çıkıyordu Arkadaşım, "Bak işte bunlar çağrıya anında kulak verenlerdir " dedi O an düşündüm, Tanrı bir çağrıda bulunuyor ve O'na inananlar hemen bu çağrıya kulak veriyorlar; günlük hayatın içinde Tanrı ile ne kadar dinamik bir ilişki var 
Necla T İlhan, ABD, İşletmeci
Müslüman olmadan önce duyduysam da bu sözcüklerin ne anlama geldikleri hakkında hiçbir fikrim yoktu Geçenlerde gayr-i müslim birinin bana dediği gibi, "Her duyduğumda bu sözlerin farklı olduğunu sanırdım " Bu kelimeler şuursuzca kullanılmıyordu Bunlar namaza çağrıydı, harekete geçmeye ve derin düşünmeye bir davetti
Bu davete yürekten icabet etmek, inanan diğer kardeşlerimle birlikte Yaradan'a ibadet etmek için saf tutmak benim için cesaret verici ve keyifli bir deneyimdi Fakat yine de binlerce yıldır müminleri harekete geçmeye çağıran bu sözlerin derinliğini ancak uzun yıllar sonra kavramaya başlayabildim Bunu başarmamı sağlayan önemli bir ipucuyla Müslüman bir ülkeye yaptığım ilk seyahatte karşılaştım Namaza kalkmak için saatimin alarmını kurduğum ABD'dekinden farklı olarak şafak vaktinde kalkıp yakındaki minarenin tepesinden yankılanan ezanı duymaya can atıyordum Gün ağarmadan uyandım Biraz sonra "Allahü Ekber (Allah Uludur)" sözleri civarda yankılandı ve beni müthiş ve beklenmedik bir heyecana itecek şekilde bir başkası daha başladı, sonra bir başkası ve bir başkası daha  Sanki bütün dünya insanlığa Yaratıcı'larını, inançlarını, görevlerini, ödüllerini ve nihai varacakları yeri hatırlatan bu çağrıyla dolmuştu Bu sözcükler üzerimde tekrar tekrar yankılanırken orada öylece durdum, ruhum mutluluk ve huzurla doldu ve ağlamaya başladım
Dr Muhammed Esed (Michael Bedrine), ABD
Üç yaşından on sekiz yaşına kadar California-Texas Petrol Şirketi'nde (Caltex) yönetici olan babamın işinden dolayı ailemle dünyanın birçok yerinde yaşadık ve seyahat ettik
Geriye dönüp baktığımda, yurtdışı deneyimlerimden üzerimde en kalıcı etkiyi bırakanların beş yaşında Bahreyn'deyken ve daha sonra Hindistan'daki gençlik yıllarımda gözlemlediğim Müslümanların namaz kılışları ve müezzinin ezan okuyuşu olduğunu görüyorum Ezanı duymam bile beni heyecanlandırıyordu Beni mutlu ediyordu (hâlâ da ettiği gibi) ve ne yapıyor olursam olayım her duyduğumda dinlemek için yaptığım işi bırakıyordum O zamanlar ezanın hayatımın bu kadar önemli bir parçası olacağını tahmin bile edemezdim
Benim için her şey, o beş yaşındaki çocuğu her zaman cezbetmiş olan ve zaman ve mekan boyunca yapmış olduğu uzun bir yolculuk sonunda İslam'ı kabul etmesine yol açan ezanla, yani namaz çağrısıyla, başlamış olabilir
Ataullah Boğdan Kopanski, Polonyalı, Tarih ve Siyaset Bilimi Profesörü
On iki yaşındayken, kilisenin mantığa uymayan çelişkiler yüklü akidesini reddettim İki yıl sonra 1962'de Cezayirli Müslüman mücahitlerin Fransız sömürgeciliğine karşı yürüttükleri
mücadelenin zaferle sonuçlanması bende hayranlık uyandırdı İslam'ın kalbime girmesine yol açan ilk 'ok' buydu   Lisede ve de üniversite eğitimimin ilk yıllarında, tipik 'başkaldırı
kuşağı' mensubu Kızıllardan biriydim Kur'ân'ın hakikatine uzanan yolum engebeler doluydu; yavaş ilerliyordum
1974'te Kanuni Sultan Süleyman'ın Leh krallığına yönelik politikası hakkındaki master tezimi çalışmak üzere Türkiye'ye gittim Orada duyduğum, insanlığın en güzel sesi, sarstı beni:
Ezandı bu!
Ezan karşısında içim ürperdi, tüylerim diken diken oldu Bilinmedik büyük bir güç beni İstanbul'un eski camilerinden birine sürükledi Caminin avlusunda yaşlı, mütebessim bir Türk
abdest alıyordu; bana da abdest almayı öğretti Gözyaşları içinde "Allah'ın birliğine ve Muhammed (sav)'in peygamberliğine" şehadetimi ikrar ettim ve ilk namazımı -ki akşam namazıydı- orada kıldım Kof ideolojileri silip attım dünyamdan
Hayatımda ilk defa, zihnim huzura kavuşmuş, rahatlamıştı
Kalbimde muhabbetullahın hazzını hissettim
Artık bir Müslümandım
Reyyan Kılıç, Filipinler, Eczacı
Müslüman oluşumun ilk üç senesinde ezana pek dikkat etmedim Ne anlattığını ve taşıdığı önemi biliyordum Fakat o yıllar boyunca ezanı duyup da sıra dışı bir şeyler hissettiğim bir an olduğunu hatırlamıyorum O dönemler için yeni bir Müslüman olarak İslam'ı yaşayışımda ezanın özel bir yeri olmadığını üzülerek söylemeliyim Benim için ezan Türk namaz takvimine ayarlı, ufacık bir alarmlı saatten okunandan ibaretti Bana en yakın cami bir mahalle ötedeydi Her halükarda ezan sadece içeride okunabiliyordu, dışarıya yayını yasaktı Yeni bir Müslüman olarak o yıllarda kendimi neyden mahrum bıraktığımın farkında değildim
Dört yıl önce, Türkiye'ye gelişimin ikinci ayında, her şeyin apaçık belirginleştiği o anı nihayet yaşadım Ezanı sanki ilk defa duyuyordum Öğle namazına çağrı o kadar güzel ve belirgin bir şekilde okunmuştu ki inanılmaz duygularla dolmuştum Gözümdeki yaşları ve içimde hissettiğim sıcak duyguyu hâlâ hatırlıyorum Bu basit çağrının taşıdığı merhameti eskiden yaşadığım yerde değil de Türkiye'de fark ettiğime memnunum Türkiye'de ezanı günde beş kere duyacağımı ve Müslüman cemaatiyle bir olduğumu biliyorum
Mehtap Bekhan, İngiltere, Öğrenci,
Kimsesiz kalmış bir çocuk annesinin ona seslenişini bekler ya hesapsızca Hep onu bekler, onu arar, her duyduğu sesi annesininki zanneder Fakat daha sonra fark eder ki, aslında bunların hepsi uzaktadır ve boşluk duygusunun ona yaşattığı hislerdir
İşte insan yurtdışında, ezandan mahrum ülkelerde yaşarken de, çocuğun annesinin çağırışını beklediği gibi bekler ezan sesini Davet edilmeyi, ‘bana gel' denilmeyi bekler Sanki her an onu duyacak gibi etrafına bakınır, benzer sesleri o zanneder Kulakları bazen kısa süreli yanıltsa da onu, gözleri yanıltmaz; zira müezzinlerin çıkacağı minareler de yoktur şehirde  Pes eder 
Fakat bir tesellisi vardır, birilerinin onu hâlâ dinleyebildiği yerler vardır; teselli olur İnsanın içinde mayalanan ve asla bitmeyecek bir özlemdir yurtdışında ezan 
Ahmed Khalid, Canada, Mühendis
Herşey kendi tabi ortamında yaşanmalıdır Tıpkı İslam şehirlerinde ezanlar duyarak, camilere koşarak Müslümanca yaşamak gibi İnsan içinde yaşarken fark etmez, kıymetini bilmez bunların Namaz vakitlerini bir müezzinden duymanın, ihtiyaç hissettiğinde bir minarenin izini sürüp camiye koşmanın, bir şadırvanda abdest alabilmenin güzelliğini ancak onları yitirdiğin zaman anlarsın Bir cami avlusunda 7’den 70’e müminlerle birlikte ezanı beklemenin, Allah’la secdede buluşmaya dakikalar saymanın hazzını özlersin
|