Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ayşei, hazreti, sıddıyka

Hazret-i Ayşe-i Sıddıyka (r.a.)

Eski 01-25-2010   #1
b@ron
Varsayılan

Hazret-i Ayşe-i Sıddıyka (r.a.)



Hazret-i Ayşe-i Sıddıyka (ra)



Müminlerin annesi


HzEbubekir (ra)'ın kızı 612 yılında Mekke'de doğdu Annesi Ümmü Ruman binti Amir Ibn Umeyr'dir Çok küçük yaşta müslüman olmuştur Künyesi Ümm-i Abdullah dır Resulullah ona " Hümeyra" lakabını vermiş;

"Dininizin yarısını bu Hümeyra'dan alınız" buyurmuşlardır





Nikahı

Resulullah ilk zevceleri Hatcetü'l Kübra hayatta iken başka bir kadınla evlenmemişti Ölümünden sonra bir müddet daha evlenmedi Osman İbn Maz'un hanımı Hz Hule binti Hakim Resulullah'a gelerek evlenme konusunu dile getirdi Resulullah kiminle evleneyim diye sorduğu zaman Hule:



-Kız da vardır dul kadın da vardır hangisinmi istersiniz? Dul kadın Sude bint-i Zema kız ise Ebubekir'in kızı Ayşe Emr ederseniz ben gidip bir ağız yoklayayım

Hule Zatı Risaletpenahilerinin gönlünün isteğini öğrendikten sonra Hzebubekir'in evine geldi ve meseleyi kendisine anlattı O zaman HzEbubekir (ra) Resulullah ile din kardeşi olarak sözleşmişti Cahiliye devrinde söz kardeşlerinin çocukları arasında nikah caiz değildi Bu yüzden HzHule'nin sözüne HzEbubekir (ra) hayretle:



-Resulullah benim söz kardeşimdir bu nasıl olur? der



Hule meseleyi Resulullah'a aktardığında Resulü buyururlar:



-Ebu Bekir benim din kardeşimdir bu şekilde kardeşler arasında nikah caizdir

HzAyşe'nin Resulullah'a nikahlanması 620 yılında oldu Nikahın kıyılmasından iki yıl geçtikten sonra zifaf olmuştur

Nikahını HzAyşe anlatıyor:



"Ben nikah olacağım zaman çocuklarla oynuyordum Annem benim evden dışarı çıkmama bir şey demezdi o zamana kadar benim nikahdan haberim yokdu"

Hicret ve Resulullah'ın Evine Gidişleri

Resulullah Medineyi Münevvereye vardıktan sonra Zeyd İbni Harise ve kölesi Ebu Rafi'i ile aile efradını getirtmek için görevlendirdi Bunlara iki deve ve ihtiyaçlarını tedarik etmek için 500 dirhemde para verdiler Bir hayli sıkıntıdan sonra HzAyşe (ra) annesi ve kızkardeşleriyle birlikte Medine'ye vardı ve Benu Haris mahallesinde kendi akrabalarının ve yakınlarının yanına yerleşti

Medine havası muhacirlere yaramamış bir çoğu hastalanmıştı HzEbubekir (ra) de ağır hastalanmış ve ona HzAyşe bakmıştı İyileşmesinin ardından Ayşe rahatsızlanmış ve yatağa düşmüş hastalığının şiddetinden saçlarının tamamı dökülmüştü Bir müddet sonra bu hastalıklar atlatılmıştı HzEbubekir Resulullah'a haber göndererek "Ayşe'yi niçin eve almadığını" sorar Resulullah "Mehriyeyi ödemek için paraları olmadığını" bildirirler Bunun üzerine HzEbubekir ödünç olarak 500 dirhem ona verir Zatı Saadetleri de bu parayı HzAyşe'ye gönderir

Bu şekilde HzAyşe (ra) koca evine gitme hazırlığı başlar 623 yılında Şevval ayında Resulullah'ın evine gelir

HzAişe Medine'de Peygamberimizin muharebelerine katıldı ve diğer sahabe hanımları gibi harpte yaralıların tedavisiyle bizzat uğraştı Uhud gazasında sırtında su ve yiyecek taşıyıp yardım için Peygamber Efendimizin herp yanında kalmıştı Hatta peygamberimizin Uhud'da müşrüiklerin taşlarıyla yaralanan mübarek yüzlerine hasır yakıp külünü basarak kanlarının durmasını sağlamıştı HzAişe bir ara Uhud'da kılıçla cepheye gitmek istemişse de Resulullah buna müsaade etmemiştir

İftira

Hz Aişe (ra) anlatıyor:



Resulullah (sav) sefere çıkmak istediği zaman kadınları arasında kura çeker hangisinin ismi çıkarsa onunla giderdi Benî Mustalik gazasından önce yaptığı gazada da aramızda kura çekti benim ismim çıktı bundan dolayı Resulullah ile beraber çıktım ve bu hicab (örtünme) âyetinin indirilmesinden sonra idi Onun için bir hevdece (deve üzerine konulan kapalı taşıyıcıya) konuldum dönüşte Resulullah Medine'ye yaklaşınca bir yerde konakladı sonra da yola çıkmaya nida ettirdi Yola çıkmaya seslendikleri sırada ben kalktım ve yürüyüp ordugahı geçtim tuvalete gittim yerime dönerken göğsümü yokladım ne göreyim Zafâr boncuklarından bir dizim vardı kopmuş düşmüş bunun üzerine döndüm kaybolan dizimi aradım bunu aramak beni alıkoydu

Benim yol nakliyemi yapmakta olan grup varmışlar hevdeci yüklenmişler ve beni içinde zannetmişler Çünkü hafif idim henüz küçük yaşta bir taze idim; beni hevdecte sanmışlar deveyi çekmişler gitmişler Döndüğüm zaman orada kimseyi bulamadım bundan dolayı belki beni aramak için dönerler dedim oturdum Derken uyumuşum Safvân b Muattal ordunun arkasına kalır insanların eşyalarını araştırır bir şey kalmış ise kaybolmaması için diğer konak yerine götürürdü beni görünce tanımış "'tan geldik ve yine O'na döneceğiz" (Bakara 2/156) demesiyle uyandım hemen feracemle yüzümü örttüm devesinden indi ben bininceye kadar çekildi bindim Sonra deveyi çekti yürüdü öğle sıcağında orduya yetiştik; inmişler bağrışıyorlardı İndikleri zaman beni bulamadıklarından insanlar çalkalanmış o sırada imiş ben üzerlerine varıverdim artık herkes beni konuşmuş Beni lakırdıya almış helak olan helak olmuş

Resulullah Medine'ye ayak bastı ve bana bir ağrı sızı meydana geldi Fakat rahatsız olduğum zamanlar Peygamber (sav) den tanıyageldiğim alaka ve lütfu bu defa görmedim ancak yanıma giriyor "nasıl o?" diyordu Bu beni işkillendirdi henüz söylenen sözlerden haberim yoktu nihayet nekahet dönemine geldim Bir gece Mıstah'ın annesi ile hacetimiz için dışarı çıktım işimiz biter bitmez yine Mıstah'ın annesi ile odama doğru döndük Derken Mıstah'ın annesi mırtı yani yün çarşafı içinde sürçtü dedi Ben buna itiraz ettim "Bedir'de bulunmuş bir zata sövüyor musun?" dedim "Haberin yok mu" dedi "ne var" dedim "Ben dedi şehadet ederim ki sen hakikaten "Habersiz mümin hanımlar" dansın Sonra ifk'çilerin dediklerini anlattı Derhal hastalık üstüne hastalığım arttı hemen ağlayarak döndüm

Sonra Resulullah girdi ve "nasıl o?" dedi "Bana izin ver ana babamın yanına gideyim" dedim İzin verdi ben de anama babama gittim Anneme: "Ey anne dedim insanlar neler söylüyorlar?" "Kızcağızım! dedi kendini üzme vallahi bir erkeğin yanında sevgili parlak bir kadın olsun ve ortakları bulunsun da aleyhinde çok laf etmesinler pek azdır Daha dedi bu ana kadar söylenilen sana malum olmadı mı?" Ben ağlamaya başladım ve bütün gece sabahı ettim yine ağlıyordum Ağlarken babam yanıma geldi anneme "bu niye ağlıyor" dedi "Bu ana kadar söylenilenden bilgisi yokmuş" dedi Babam da ağladı "sus kızım" dedi O gün durdum göz yaşım dinmiyordu ana babama ağlamak ciğerimi parçalayacak gibi geliyordu İkisi de yanımda oturmuş ben ağlıyorken Resulullah (sav) üzerimize geliverdi selam verdi sonra oturdu Hakkımda söylenilen söylenileliden beri yanımda oturmamıştı ve bir ay olmuş Teâlâ ona benim bu işimle ilgili vahiy indirmemişti
Sonra dedi ki: "Ey Aişe! Hal önemli senden bana şöyle şöyle söz yetişti şimde sen bu durumdan temiz ve beri isen muhakkak seni aklayacak ve eğer bir günaha düştünse 'a istiğfar ile tevbe et Çünkü kul tevbe edince Teâlâ tevbeyi kabul eder" Ne zaman ki Peygamber (sav) konuşmasını bitirdi göz yaşlarım boşandı sonra babama "Tarafımdan Resulullah'a cevap ver" dedim "Vallahi ne diyeceğimi bilmiyorum" dedi Bunun üzerine anneme dedim "Tarafımdan Resulullah'a cevap ver" O da "Vallahi ne diyeyim bilmiyorum dedi Ben henüz küçük yaşta bir taze idim Kur'ân'dan çok okuyamazdım Yani çok delil getirebilecek halde değildim Dedim ki: "Vallahi ben anladım Siz bunu işitmişsiniz hatta gönüllerinizde yer etmiş inanmışsınız Şimdi ben size beriyim desem inanmayacaksınız ve eğer benim muhakkak tertemiz olduğumu bilip dururken size kötü bir itirafta bulunsam hemen tasdik edeceksiniz Vallahi benimle size başka bir mesel bulamıyorum ancak Yusuf'un babası o salih kulun ki ismini zikretmemiştim dediği gibi "Artık (bana düşen) güzel bir sabırdır Sizin anlattığınıza göre yardımına sığınılacak ancak 'tır" (Yusuf 12/18) dedim sonra dönüp yatağıma yattım

O halde ben vallahi biliyordum ki Teâlâ muhakkak beni temize çıkarır Fakat vallahi hakkımda vahy-i metlüvu (Kur'ân âyet) indireceğini zannetmiyordum Benim işim nefsime göre Teâlâ'nın öyle okunup tilâvet olunacak bir emir ile tekellüm buyuracağı dereceden çok hakir idi Ve fakat umuyordum ki Resulullah uykuda bir rüya görür de beni onunla temize çıkarır bilir ya Resulullah yerinden kalkmamıştı ehl-i beyit'ten kimse de dışarı çıkmamıştı Teâlâ Peygamberine vahyi indiriverdi ona vahyedilirken olagelen hal hemen geliverdi ki kış günüde bile vahyin ağırlığından dolu danesi gibi ter dökülürdü Bunun üzerine bir örtü örtüldü ve başının altına bir yastık konuldu Vallahi ben telaş etmedim aldırmadım çünkü beraatimi suçsuzluğumu biliyordum Fakat Resulullah açılıncaya kadar insanların dediklerine hak verecek bir vahiy gelivermek korkusundan anamın babamın canları çıkacak zannettim

Ne zaman ki Resulullah açıldı gülüyordu ilk söylediği kelime şu oldu: "Müjde ey Aişe! Rahat ol vallahi seni kat'î olarak akladı" dedi "Hamd 'a; ne sana ne de ashabına" dedim Annem dedi "Kalk ona!" Ben "Vallahi ne ona kalkarım ne de beraetimi indiren 'dan başkasına hamd ederim" dedim Burada Teâlâ den itibaren on âyet indirmişti Bunun üzerine Ebu Bekir "Vallahi bundan sonra artık Mıstah'a infak etmem" dedi Çünkü ona yakınlığı ve fakirliği sebebiyle nafaka veriyordu Bu sebeple de Teâlâ şu âyeti indirdi "İçinizden faziletli olanlar (yakınlara) vermemeye yemin etmesinler 'ın sizi bağışlamasını arzulamaz mısınız?" (Nur 24/22) Bunun üzerine Ebu Bekir de "Evet vallahi 'ın beni mağfiret etmesini severim" dedi Mıstah'a yine nafakası verilmeye devam edildi Netice olarak özrüm nazil olunca Resulullah kalktı minbere çıktı bunları anlattı ve Kur'ân'ı okudu ve minberden indiği vakitte Abdullah b Ubeyy'e Mıstah'a Hamne'ye ve Hassan'a had cezası vurdu

Resulullah'ın Vefatı

Peygamberimiz (sas) 632 senesinde hastalandı bu hastalığı onüç gün sürdü Bu sürenin beş günlük bölümünü diğer hanımlarının yanında sekiz günlük bölümünü ise HzAişe validemizin evinde geçirdi Haziran ayının beşinde pazartesi günü öğleden önce mübarek başı HzAişe validemizin göğsüne yaslanmış olarak vefat etti Resulullah'ın vefatınmdan sonra Ashab-ı Kiram HzAişe vaidemize "müminlerin annesi" adını vererek ona büyük hürmet göstermişlerdir

Resul-i Ekrem (sas) in HzAyşe'ye muhabbeti fazla idi Resulullah buyurdu:



"Hak Teala ile benim aramda bulunan meselede -kadınlar arasında eşitliği gözetmek hususunda- imkanı olduğu nisbette dikkat edip adaletten ayrılmadım Fakat Ayşeye karşı sevgimin fazla olmasına mani olmak kudret ve imkanım dahilinde değildir Hak Teala bunun için beni afv eylesin

Son Kırk Yılı

Resulullah'ın vefatından sonra kırk yıla yakın bir müddet daha yaşamış ve pek çok hadis rivayet etmiştir Hz Âişe'nin bu son kırk yıllık hayatındaki en önemli olay; Cemel Vak'ası'dır Hz Osman'ın karışıklık çıkaran entrikacı asiler tarafından şehid edilmesinden sonra halîfe olan Hz Ali katilleri bulmak ve kısas yapmak hususunda günün şartları gereği olarak sabırla hareket etmeyi uygun bulmuştu Bu yumuşak davranıştan yüz bulan asiler taşkınlıklarını artırarak fenalıklarına devam ettiler

Durum böyle endişe verici bir hâl alınca Ashâb-ı Kiram'ın büyüklerinden bir kısmı (Talha Zübeyr) Mekke'ye giderek o sırada hac için orada bulunan Hz Âişe'yi ziyaret edip olaylara el koymasını ve kendilerine yardımcı olmasını istediler Hz Âişe de; acele etmemelerini sabırla bir köşeye çekilip Hz Ali'ye yardımcı olmalarını tavsiye etti Ashâb-ı Kirâm'ın büyükleri de Hz Âişe'nin tavsiyesine uyarak askerleriyle Irak ve Basra'ya gitmeyi uygun gördüler Hz Âişe'ye de: "Ortalık düzelinceye ve halifeye kavuşuncaya kadar bizimle beraber bulun bize destek ol çünkü sen müslümanların annesi ve Resulullah'ın muhterem zevcesisin herkes seni sayar dediler Hz Âişe de müslümanların rahat etmesi ve Ashâb-ı Kirâm'ın korunması için onlarla birlikte Basra'ya hareket etti

Bu gidişi asiler Hz Ali'ye başka türlü anlattılar Bu arada Hz Ali'yi de zorlayarak Basra'ya gitmesini sağladılar Hz Ali de Basra'ya gelince Hz Âişe'ye bir haberci yollayarak olaylar ve yolculuğu hakkındaki düşüncelerini sordu Hz Âişe fitneyi önlemek ve sulhu sağlamak için Basra'ya geldiğini; öncelikle katillerin yakalanmasını istediklerini halife Hz Ali'ye bildirdi Bu görüşü Hz Ali de uygun bularak sevindi Memnun olan her iki taraf üç gün sonra birleşmeyi kararlaştırdılar

Bu barış haberini ve memnunluğu işiten münafıklar birleşmeye engel olmak için gece karanlık basınca her iki tarafa da ayrı ayrı askerlerle saldırdılar Taraflara da: "Bakın karşınızdakiler sözünde durmadı" deyip bu gece baskını ile ortalığı karıştırdılar Karanlıkta neye uğradıklarını bilemeyen müslümanlar harb etmeye başladılar Her iki taraf da karşısındakini suçluyordu İşte bu iki müslüman grup arasında meydana gelen çatışmaya Cemel vak'ası denir

Bu vak'ada Hz Aişe'nin ictihadı Hz Ali'nin ictihadına uymamıştı Buna rağmen galib olan Hz Ali müminlere anneliği Kur'an-ı Kerim ayeti ile sabit olan Hz Aişe'ye ikram ve izzette bulundu "Ali'yi sevmek imandandır" hadisini haber veren Hz Âişe de Hz Ali'yi çok severdi Daha sonra Hz Ali'nin şehâdetine üzüldü ve çok ağladı Çünkü sahâbiler birbirlerini çok severlerdi

Hayatının son devrelerini müctehid olarak bilhassa kadınlara mahsus hallere dair fıkhî hükümlerde fetvalar vererek geçirdi 676 yılında Medine-i Münevvere'de vefat etti Cenazesini Ashâbtan Ebû Hureyre (ra) kıldırdı Vasiyyeti üzerine Medine'de el-Bakî' kabristanına defnedildi

Giyimleri

Kırmızı gömlek ve siyah örtü giymekle beraber turuncu elbiseyi tercih ederdi Ehrama girerken altın yüzük taktığı sarı elbise giymiş olduğu görünmüştür Arada sırada ipek de giyerdi Çok kanaatkar olduğu için yalnız bir çift ayakkabısı vardı bunu temizler temizler giyerdi



Bir fistanı vardı kıymet itibarı ile 5 dirhem ederdi fakat bu fistan zamanında o kadar kıymetli idi ki gelinler düğünlerinde gelir bunu emanet alırlardı



Elbise hususunda çok titiz idi bir ara yeğeni Hafza ince bir başörtü ile yanına gelmişti HzAyşe onun baş örtüsünü tutup buyurdu:



"Sen bilmiyormusun Cenab-ı Hak Sure-i Nur da ne buyurmuştur?" Sonra kendisine kalın bir başörtüsü verdi

İlmi ve İçtihadları

Hz Ayşeden baş diğer hatunlarıda Resulullah'ın mubarek ağızlarından bire çok söz duymuşlarsa da hiç biri bu sözün hakiki ruhuna HzAyşe gibi nüfuz edememişlerdir

HzAyşe körü körüne taklide muhalifdi

Kadınlar camiye gidebilir mi?



Resulullah kadınların camiye gelip de camide namaz kılmalarına müsaade etmiş olduklarından HzAişe bu işin daimi olarak caiz olduğuna karar vermiştir Fakat HzAişe kadınların dönem içinde camiye gitmelerinin mahzurlu olabileceğini işaret ederek "Resulullah bu hususu hissetmiş olsalardı her halde o zaman kadınların camiye gitmelerini men ederdi Nitekim İsrail oğullarının kadınları men edilmişlerdir" dedi

İslamda ibadetlere şirk karıştırmaktan men eylemede titiz idi

Kabenin örtüsü kullanabilinir mi?



Kabe'nin anahtarcı başısı olan Şeybe İbn-i Osman bir ara Kabe'nin örtüsünü kaldırdıktan sonra pis ve kirli ellerle tutulmasın diye:"Toprağa gömelim" diyince HzAyşe bunun Kabenin örtüsünün zamanla mukaddesleştirileceğinide göz önüne alarak uygun görmedi ve buyurdu: "Kabe'nin örtüsünü istediğiniz gibi kullanırsınız isterseniz satar onun parasını da fakire fukaraya verirsiniz"

İlim elde etmekle kalmamış bir çok meselede de içtihad etmişti

Kaynaklar

1) Kadın Sahabiler Mevlana Niyaz Tercüme: Prof Ali Genceli Toker Yayınları

2) Şamil İslam Ansiklopedisi




__________________
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.