Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ahmed, yesevi

Ahmed Yesevi

Eski 05-06-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Ahmed Yesevi






Ahmet Yesevi (1093 - 1156) Osmanlı topraklarında doğmasa da, Osmanlı döneminde yaşamasa da Ahmet Yesevi'nin Osmanlı İmparatorluğu üzerinde önemli etkileri olmuştur Etkileri günümüze kadar ulaşan Ahmet Yesevi, 11 Yüzyılın ikinci yarısında bugünkü Kazakistan'ın Çimkent şehrinin doğusundaki Sayram kasabasında doğmuştur Sayram, o dönemde önemli bir kültür ve ticaret merkezidir Babasının ölümünden sonra, ablası ile birlikte Sayram yakınlarındaki Yesi'ye yerleşen Yesevi,

Ahmet Yesevi (1093 - 1156) Osmanlı topraklarında doğmasa da, Osmanlı döneminde yaşamasa da Ahmet Yesevi'nin Osmanlı İmparatorluğu üzerinde önemli etkileri olmuştur Etkileri günümüze kadar ulaşan Ahmet Yesevi, 11 Yüzyılın ikinci yarısında bugünkü Kazakistan'ın Çimkent şehrinin doğusundaki Sayram kasabasında doğmuştur Sayram, o dönemde önemli bir kültür ve ticaret merkezidir

Babasının ölümünden sonra, ablası ile birlikte Sayram yakınlarındaki Yesi'ye yerleşen Yesevi, burada "Arslan Baba" adlı bir Türk şeyhinden ilk eğitimini almaya başlamıştır Türbesi Yesi yakınındaki Otrar'da bulunan Arslan Baba, rivayete göre; Hz Muhammed'in emanet ettiği hurmayı Ahmet Yesevi'ye ulaştırmak görevini üstlenmiştir Mezar-ı Şerifte bulunduğu bir dönem, İmam Rıza'nın öğrencisi olduğu belirtilen Arslan Babanın, Yesevi'nin manevi yücelmesinde önemli bir yeri vardır

Eğitiminin ilk aşamasını tamamladıktan sonra dönemin en önemli merkezi olan ve değişik bölgelerden binlerce öğrencinin akınına uğrayan Buhara'ya giden Yesevi, burada dönemin önde gelen din bilginlerinden olan Şeyh Yusuf Hemedani'ye bağlanmıştır Türbesi Merv'de bulunan Hemedani'den yoğun bir tasavvuf eğitimi alan Yesevi, Şeyhin dört halifesinden üçüncüsü olmuş ve ilk iki halifeden sonra şeyhinin yerine geçmiştir

Hamedani'den aldığı bir işaretle buradaki irşad makamını Şeyh Adülhalik Gücdûvani'ye bırakarak Yesi'ye dönen Yesevi, büyük bir etki alanına ulaşacak olan Yeseviye Ocağı'nı kurmuştur Abdülhalik Gücdüvani ise öğrencisi Muhammed Bahaüddin Nakşbend'i yetiştirerek, o dönemde Yeseviye Ocağı dışında ortaya çıkan iki büyük tarikattan birinin öncülüğünü yapmıştır Buhara'da kurulan Nakşibendiye tarikatı, zamanla Afganistan, Hindistan ve Anadolu'ya yayılmıştır

Yesevi, öğretisini hocası Arslan Baba'dan aldığı "ehl-i beyt" sevgisi ve bu doğrultudaki tasavvuf anlayışı üzerine kurmuştur Bir Türk sufi tarafından kurulan bu ilk büyük "Türk tarikatı", önce Maveraünnehir, Taşkent ve çevresi ile batı Türkistan'da etkili olmuştur Daha sonra Horasan, İran ve Azerbeycan'da yaşayan Türkler arasında yayılan Yesevi tarikatı, 13 yüz yıldan başlayarak göçlerle Anadolu'ya, oradan da Balkanlara ulaşmıştır

Yesevi öğretisinin bu denli etkili olmasının temel nedenlerinden biri; Ahmet Yesevi'nin düşüncelerini anlatmak için, o dönemde gelenek olduğu üzere Arapça veya Farsça'yı değil, Türkçe'yi seçmesidir Hece vezniyle yazdığı şiirlerle öğretisinin hızla yayılmasını ve kuşaktan kuşağa kolayca aktarılmasını bu yolla sağlayan Yesevi'nin "Hikmet" olarak adlandırılan ve yüzyıllarca sözlü olarak yaşatılan şiirleri, 15 Yüzyılda yazıya geçirilerek "Divan-ı Hikmet" adı altında toplanmış ve kutsal bir kitap olarak elden ele dolaşmıştır

İslam'ın değerlerini Türk kültürünün değerleri ile kaynaştıran Yesevi öğretisi, özellikle bozkırlarda yaşayan Türk boylarının İslamiyet'i benimsemesini kolaylaştırmıştır İslam'ı tanımalarına ve benimsemelerine karşın, varolan değerlerinden kopmayan bu topluluklar için, kentli din bilginlerinin sunduğu kuralcı İslamiyet'ten çok, dervişlerin sunduğu, dine esnek yaklaşan ve eski inançları yadsımayan, bir İslam anlayışı daha yakın gelmiştir Böylece "şaman" geleneklerinin bir kısmı az ya da çok değişikliklere uğrasa bile varlığını sürdürmek imkanı bulmuştur Geleneğe göre, toplumsal yaşamın her alanında olduğu gibi, dinsel törenlerde de kadın-erkek birliktedir Kazakistan'da "Yesevi Zikri" adı verilen törenlerde, geleneğin islami değerlerle kaynaştırılarak bu gün bile sürdürüldüğü görülebilir

Bu örnekler, Yesevi'nin temsil ettiği İslam'ın, varolan inanç sisteminin tamamen terk edilmesini şart koşmadığını ortaya koymaktadır Bu yüzden bugün yalnızca Kazakistan'da değil, eski Türkistan toprakları üzerinde yaşayan Türk topluluklarının çoğunda şaman gelenekleri İslamiyet içinde varlığını sürdürür Üstelik bu uygulamalar, Ahmet Yesevi'nin izinden gidenlerce Anadolu'ya ve Balkanlar'a da taşınmıştır

Ahmet Yesevi, öğretisini "Dört Kapı" olarak bilinen şu ilkeler üzerine kurmuştur: Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat'tir Dört Kapı, İslamiyet'ten önceki Türk inançlardan kaynaklanmıştır Şamanlıkta Doğu, Batı, Kuzey ve Güney yönleri, kutsal kabul edilen dört ögedir Yönler dört renk ve dört kutsal varlıkla simgeleştirilmiştir: Mavi, Beyaz, Siyah ve Kızıl Ağaç, Demir, Su ve Ateş Şaman inancına göre bunlar, evrenin ve insanın özünü oluşturur: Adalet, Kudret, Akıl ve Uyum

Dört Kapı ilkesi Hacı Bektaş Veli'nin öğretisine de temel oluşturur Hacı Bektaş Veli her bir kapıya onar makam ekler ve "Dört Kapı, Kırk Makam" olarak adlandırılan ilkeler bütününü ortaya koyar

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Ahmed Yesevi

Eski 01-14-2010   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Ahmed Yesevi



AHMET YESEVÎ (? – 1166)





Türk tasavvuf şairlerindendir Kurduğu tarikatla yüzyıllarca Türkler’in manevi hayatını etkilemiştir Hoca Ahmet Yesevî adıyla da anılır Türkistan’da, Sayram kasabasında doğdu Yedi yaşındayken babasını kaybetti Ablasıyla birlikte Yesi kasabasına yerleşti İ Ik öğrenimini orada yaptıktan sonra, Bursa’ ya giderek, Şeyh Yusuf Hemedâni’nin yanına girdi Şeyhin gözüne girmeyi başararak; onun üçüncü “halife”si oldu 1166 yılında da, şeyhin yerine geçti Ancak, orada çok kalmayarak, gene Yesi’ye döndü; kendi kurduğu tarikatı yaymaya başladı


Yesevî’nin kurduğu tarikat, göçebe Türkler arasında hızla yayıldı, benimsendi Kısa zaman içinde, Ahmet Yesevî Sir-Derya dolaylarında, Seyhun, Taşkent çevresinde büyük bir ün saldı Böylece, ilk Türk tarikatının kurucusu unvanını kazanmış oldu ölümünden sonra, mezarının üzerine büyük bir türbe yapıldı Sonradan burası, bütün çevre ahalisinin kutsal bir ziyaret yeri haline gelmiştir

Ahmet Yesevî, tarikatının prorapagandasını daha çok göçebe ve köylü halka yönetmiştir Bu cahil halkın din bilgisi ise, son derece basit ve yüzeyseldi Bu yüzden, bilgisiz halka hitap edebilmek için, YeseviHk, eski kabilelerin gelenek ve inançlarıyla bağlanmak zorunda katmıştır Ahmet Yesevî, daha sağlığında, birçok “haitfe’lerini çeşitli Türk ülkelerine yollamıştır Tarikat gitgide yayılarak, yeni yeni tarikatların doğmasına da yol açmıştır XIII yüzyılda, Horasan’da kurulan Hayderiye ile Anadolu’da kurulan Babaîve bektaşi tarikatları da bunlardandır

Ahmet Yesevî’nin hece vezniyle yazdığı şiirler, “Divan-ı Hikmet” adındaki şiir kitabında toplanmıştır Ancak, yapılan incelemeler, “Divan-ı Htkmef’teki bütün şiirlerin Yesevi’ye ait olmadığını ortaya koymuştur Gerçek şudur ki, bu büyük adamın yazmış olduğu hikmetler, sonradan gerek ruh, gerek di!, gerekse anlam bakımından, başkalarınca taklit edilmek istenmiştir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.