Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hasan, paşa, tiryaki

Tiryaki Hasan Paşa

Eski 01-14-2010   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Tiryaki Hasan Paşa



Tiryaki Hasan Paşa




Kanije savunmasıyla meşhur, Osmanlı kumandanı 1530 senesinde doğdu Enderun’da yetiştikten sonra, Sultan Üçüncü Murad’ın şehzâdeliğinde Manisa’ya gönderildi Onun baş muhasipliğini yaptı
Sultan Üçüncü Murad Han, Osmanlı tahtına çıkınca rikabdar oldu Saraydan çıktıktan sonra İzvornik sancakbeyliğine tâyin edildi Bu vazifedeyken Mekemorya, Kanar ve Meçud kalelerini fethetti 1583’te Göle, 1587’de Pojega sancakbeyi oldu Kısa bir süre sonra beylerbeylikle Zigetvar’a gönderildi 1594’te Bosna beylerbeyi oldu 1595 yılı Ekim ayında vukû bulan Vaç Seferine katıldı


Osmanlı Avusturya savaşları sırasında Eflak ve Boğdan cephesinde bulunan Hasan Paşa, Osmanlı birliklerinin yenilmesi üzerine yalnız kalmış, tek başına düşmana taarruz etmek istemişse de atının dizginlerine yapışan kethüdası; “Devletlü, siz tedbirli bir vezirsiniz Tek başınıza düşmana nasıl karşı çıkarsınız? Sizin vücûdunuz bu millete lâzımdır” diyerek bırakmamıştı Bu durum Hasan Paşanın kahramanlığı hakkında anlatılanlardan sâdece biridir

1600 yılında Kanije Kalesi fethedilerek beylerbeylik hâline getirildi ve idâresi, Tiryaki Hasan Paşaya verildi Ertesi sene Avusturya Arşidükü Ferdinand, 50000 kişilik kuvvet, 42 büyük topla Kanije önüne gelerek kaleyi kuşattı Orduda, başta Avusturya ve Almanlar olmak üzere İtalya, İspanya, Papalıkla gönüllü Fransız ve Macar birlikleri bulunmaktaydı Kaledeyse sâdece 5000 civârında asker vardı

9 Eylül günü kaleyi bombalamaya başlayan müttefikler, günde ortalama 1500 gülle atıyorlardı Açılan gedikler geceleri bin bir müşkülatla mümkün mertebe kapatılıyordu Hasan Paşa, Vezir-i âzama haber göndererek yardım talep ettiyse de bir netice elde edemedi Ancak, Paşa, bu durumu askere sezdirmedi Düşman kaleye girebilmek için varını yoğunu ortaya koyuyordu Nehir üzerine köprü kurdularsa da Hasan Paşa, geceleyin bu köprüyü yaktırdı İkinci köprülerini de çengellerle içeri çektirdiğinden, üzerindekiler nehre atlayıp boğuldular Hasan Paşa, kale sınırlarına yaklaşan düşmana yalnız tüfek atışı yaptırıyordu

Müttefik kuvvetler, Türklerde top veya cephâne olmadığı hissine kapılmıştı Bu sebeple kaleye toplu bir hücuma kalktıkları anda, yüz topa birden ateş emrini veren Hasan Paşa, düşmana büyük zayiat verdirdi Aldığı esirlereyse içi kum dolu, fakat üstü un ve barutla örtülü çuvalları göstererek, düşmanın iâşe ve cephâneyi bitirmek ümidini kırmıştı Ancak Belgrad’ın düşman eline geçmesinden sonra, Arşidük Matyas da kuvvetleriyle gelip Kanije’yi muhâsara edenlere katıldı Ertesi gün ise, tâze kuvvetlerle yeniden hücuma geçildi Hasan Paşanın başını getirene kırk köy vaad ediliyordu Şiddetli ve korkunç hücumlar, Hasan Paşanın tedbir ve direktifleri sâyesinde bertaraf ediliyordu

Müttefik kuvvetler, nihâyet 18000 ölü vererek hücumdan vazgeçti Papanın kardeşi yaralanıp, kahrından öldü Bu kadar kuvvetli düşmanın, bir avuç mücâhide bir şey yapamaması, askerin mâneviyâtını artırdı Arşidük ne pahasına olursa olsun kaleyi almak niyetindeydi Bu sebeple kış bastırdığı halde, askeri barındıracak siperler ve yeraltı mevzileri yaptı Muhtelif hücumlarla kaleyi delik deşik etmesine rağmen, burayı alamıyordu Kalede 4000 kişi kalmıştı Açıkta ve çadırda kalan düşman askerlerinin morallerinin bozulduğu bir sırada Hasan Paşa, 3000 kişilik kuvvetle kaleden dışarı çıkıp düşmana hücum etti



Aynı zamanda kaledeki toplara da hep birden ateş ettirerek, düşman ordugâhını alt-üst etti Birbirine giren düşman kuvvetleri, her şeyi bırakıp kaçmaya başladılar Düşmandan 45 top, 14000 tüfek, 50 otağ ve 10000 çadırın yanında, Ferdinand’ın otağı, tahtı, altın ve gümüş eşyâları, arabaları, Hasan Paşanın eline geçti Bozgundan kaçanlar, Arşidük’ün etrâfında yeniden toplandılarsa da Hasan Paşa, düşmandan ele geçirdiği topları bunların üzerine çevirerek perişan etti
Tiryâki Hasan Paşa, düşman karargâhının tamâmının temizlendiğini haber alınca, Arşidük’ün otağına doğru gitti Otağın içersinde etrâfı altın ve gümüş parmaklıklı, başları mücevherli ve direklerinin başı elmaslı bir taht vardı

Tahtın iki yanında sırma saçaklı on iki koltuk bulunuyordu Tahtın önünde dört metre uzunluğunda süslü yemek masası duruyordu Bunları gören Hasan Paşa, Cenâb-ı Hakk’a şükrâne olarak iki rekat namaz kıldı ve duâ edip ağladı Bu zaferin Allahü teâlânın inâyeti ve Peygamber efendimizin mûcizâtı eseri olduğunu söyleyerek tahta oturdu Diğer beyler de derecelerine göre koltuklara oturdular Hasan Paşa, bu büyük muzafferiyeti dört temel esasla kazandıklarını söyledi Bu esaslar sabır, sebat, birlikte hareket ve kumandana itaattı Bu şekilde harekete devam ederlerse, Allahü teâlânın kendilerine daha nice zaferler vereceğini söyleyerek emrindekilere nasihat etti
Üç ay sürmüş olan Kanije Muhâsarasından sonra Hasan Paşa, elde ettiği ganîmeti ancak iki ayda kaleye nakledebildi Muhâsara esnâsında hizmeti görülen beylere ve kumandanlara hediyeler dağıtarak rütbelerini yükseltti

Sultan Üçüncü Mehmed Han (1596-1603), Avusturya ve müttefiklerinin bozgunuyla neticelenen bu zafer haberine çok sevindi İstanbul’da şenlikler yapılmasını emretti Tiryâki Hasan Paşaya vezir rütbesi verilip, haslar, murassa kılıç, muhteşem şekilde donatılmış üç hilâlli sancak ve bir de hatt-ı hümâyun gönderdi

Pâdişâh, hatt-ı hümâyununda Hasan Paşayı; “Berhudar olasın, sana vezâret verdim ve seninle mahsur olan asker kullarım ki, mânen oğullarımdır, yüzleri ak ola Makbûl-i hümâyunum olmuştur Cümleyi Hak teâlâ hazretlerine ısmarladım” diyerek methediyordu

Pâdişâhın fermânını okuyan Hasan Paşa, ağladı Sebebini soranlara:
“Kanije Müdafaası gibi küçük hizmetlere de vezirlik verilmeye, pâdişâh mektubu yazılmaya başlandı Bizim gençliğimizde böyle küçük hizmetlere vezirlik verilmez, pâdişâh mektubu yazılmazdı Biz ne idik, neye kaldık diye ağlıyorum” cevâbını verdi
Hasan Paşa, Kanije Zaferinden sonra, 1601 yılında Bosna, 1602 de Budin, 1603’te Rumeli beylerbeyliğine tâyin edildi Celâli isyanlarının bastırılmasında, Kuyucu Murad Paşayla birlikte hareket etti 1608 yılında tekrar Budin Beylerbeyliğine tâyin edilen Hasan Paşa, 1611 yılında bu vazifedeyken vefât etti

Hasan Paşa; kahramanlığı, zekâsı, askerî kurnazlığı ve vazifeye bağlılığıyla tanınmıştı İlme büyük değer verip, âlimleri sever ve himâye ederdi
Vefâtı, devlet erkânı ve halk arasında büyük üzüntüye sebep olmuştur

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.