Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
sözcük, türleri

Sözcük Türleri

Eski 05-14-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Sözcük Türleri



…Sözcük Türleri…
(

Sözcükler tür bakımından üç ana gruba ve sekiz ayrı türe ayrılır
A AD SOYLU SÖZCÜKLER
1 İsim (Ad)- İsim Çekim Ekleri2 Sıfat (Önad)3 Zarf (Belirteç)4 Zamir (Adıl)
B EDAT SOYLU SÖZCÜKLER
1 Edat (İlgeç)2 Bağlaçlar3 Ünlem
C FİİLLER
1 Fiiller- Ekfiil (Ekeylem)- Birleşik Fiiller- Fiilimsiler- Birleşik Zamanlı Fiiller- Fiilerde Anlam (Zaman) Kayması







İsim (Ad)

Varlıkları, kavramları karşılayan sözcüklerdir İsimlerle, karşıladıkları kavram ve nesneler arasında çok sıkı bir ilgi vardır Bunlar daima birbirlerini çağrıştırır Örneğin “kitap” sözü aklımızda hemen varlık olarak “kitap” nesnesini canlandırır Ya da bir kitabı gördüğümüzde zihnimize hemen onu karşılayan isim gelir Kavramlar için ise bu kadar belirgin bir ilişkinin varlığını söyleyemeyiz Örneğin “dert” dendiğinde aklımızda bir nesne canlanmaz; ancak bunun insanı sıkıntıya sokan bir durum olduğu zihnimizde belirir

İsim değişik yönlerden incelenir
* Varlıklara Verilişlerine Göre:

a Cins İsmi: Aynı türden varlıkları karşılayan isimlerdir Bu varlıkların benzerleri etrafta çoktur: ağaç, top, kitap vs
b Özel İsim: Tek olan, tam bir benzeri bulunmayan varlıkları karşılayan isimlerdir

Yer adları (Samsun, Uludağ…)
Kişi adları (Ahmet, Mustafa…)
Ülke adları (Pakistan, Şili)
Kitap, dergi, gazete adları (Yaban, Tanin…)
Kurum adları (Marmara Üniversitesi, Kızılay)
Dil adları (Türkçe, İngilizce…)
Din ve mezhep adları (İslamiyet, Ortodoks…)
Hayvanlara verilen adlar (Boncuk, Tekir…)

Bir isim, her zaman cins ismi olmayacağı gibi her zaman özel isim de olmaz
“Mevsimlerden baharı severim” derken “bahar” cins ismidir Ancak;
“Bugün Bahar sınıfta yoktu” cümlesinde bu isim bir kişi adı olmuş ve özel isim haline gelmiş Elbette bunun tersi de olabilir
“Uzaydan Dünya’nın resmini çekmişler
cümlesinde “Dünya” özel bir isimdir Çünkü bir gezegeni karşılar Ancak;

“Dün, seni, dünyayı dolaştım, bulamadım” cümlesinde “dünya” çok yer gezmek anlamında mecaz bir anlama gelmiş ve cins ismi olmuştur

Not : Özel isimlerin baş harfleri daima büyük harfle yazılır
* Karşıladığı Varlığın Sayısına Göre:

a Tekil İsim: Sayıca tek bir varlığı karşılayan isimlerdir: Kalem, silgi, ev…
b Çoğul İsim: Sayıca birden çok varlığı karşılayan isimlerdir İsimlere (-ler, -lar) eki getirilerek yapılır: Ağaçlar, evler, kitaplar…
c Topluluk İsmi: Çoğul eki almadan birçok varlığı karşılayan isimlerdir: Toplum, halk, millet, ordu, bölük, sürü…

Topluluk isimleri de çoğul eki alabilir Bu durumda grupların çoğulu bildirilmiş olur Örneğin “Dünya milletlerinin yakınlaşması gerekir” derken kendi içinde bir grup oluşturan “millet” sözüyle birden fazla grup anlatılmış olur

İsimleri ayrıca somut ve soyut oluşlarına göre de gruplandırabiliriz Ancak daha önce soyut, somut anlamı açıkladığımızdan, burada ayrıca üzerinde durmayacağız Somut anlamlı olan “masa” sözcüğünün somut; soyut anlamlı olan “neşe” sözcüğünün soyut isim olduğunu bilmeliyiz














Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sözcük Türleri

Eski 06-01-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Sözcük Türleri



SÖZCÜK TÜRLERİ
Sözcükler tür bakımından üç ana gruba ve sekiz ayrı türe ayrılır:
a İsim Soylu Sözcükler : İsim, sıfat, zamir, zarf
b Edat Soylu Sözcükler : Edat, bağlaç, ünlem
c Fiiller

A - İSİM SOYLU SÖZCÜKLER
İSİM (AD)
Varlıkları, kavramları karşılayan sözcüklerdir İsimlerle, karşıladıkları kavram ve nesneler arasında çok sıkı bir ilgi vardır Bunlar daima birbirlerini çağrıştırır Örneğin “kitap” sözü aklımızda hemen varlık olarak “kitap” nesnesini canlandırır Ya da bir kitabı gördüğümüzde zihnimize hemen onu karşılayan isim gelir Kavramlar için ise bu kadar belirgin bir ilişkinin varlığını söyleyemeyiz Örneğin “dert” dendiğinde aklımızda bir nesne canlanmaz; ancak bunun insanı sıkıntıya sokan bir durum olduğu zihnimizde belirir
İsim değişik yönlerden incelenir
  • Varlıklara Verilişlerine Göre:
a Cins İsmi : Aynı türden varlıkları karşılayan isimlerdir Bu varlıkların benzerleri etrafta çoktur: ağaç, top, kitap vs
b Özel İsim : Tek olan, tam bir benzeri bulunmayan varlıkları karşılayan isimlerdir
Yer adları (Samsun, Uludağ)
Kişi adları (Ahmet, Mustafa)
Ülke adları (Pakistan, Şili)
Kitap, dergi, gazete adları (Yaban, Tanin)
Kurum adları (Marmara Üniversitesi, Kızılay)
Dil adları (Türkçe, İngilizce)
Din ve mezhep adları (İslamiyet, Ortodoks)
Hayvanlara verilen adlar (Boncuk, Tekir)
Bir isim, her zaman cins ismi olmayacağı gibi her zaman özel isim de olmaz
“Mevsimlerden baharı severim” derken “bahar” cins ismidir Ancak;
“Bugün Bahar sınıfta yoktu” cümlesinde bu isim bir kişi adı olmuş ve özel isim haline gelmiş Elbette bunun tersi de olabilir
“Uzaydan Dünya’nın resmini çekmişler
cümlesinde “Dünya” özel bir isimdir Çünkü bir gezegeni karşılar Ancak;
“Dün, seni, dünyayı dolaştım, bulamadım” cümlesinde “dünya” çok yer gezmek anlamında mecaz bir anlama gelmiş ve cins ismi olmuştur
Not : Özel isimlerin baş harfleri daima büyük harfle yazılır
  • Karşıladığı Varlığın Sayısına Göre:
a Tekil İsim : Sayıca tek bir varlığı karşılayan isimlerdir: Kalem, silgi, ev
b Çoğul İsim : Sayıca birden çok varlığı karşılayan isimlerdir İsimlere (-ler, -lar) eki getirilerek yapılır: Ağaçlar, evler, kitaplar
c Topluluk İsmi : Çoğul eki almadan birçok varlığı karşılayan isimlerdir: Toplum, halk, millet, ordu, bölük, sürü
Topluluk isimleri de çoğul eki alabilir Bu durumda grupların çoğulu bildirilmiş olur Örneğin “Dünya milletlerinin yakınlaşması gerekir” derken kendi içinde bir grup oluşturan “millet” sözüyle birden fazla grup anlatılmış olur
İsimleri ayrıca somut ve soyut oluşlarına göre de gruplandırabiliriz Ancak daha önce soyut, somut anlamı açıkladığımızdan, burada ayrıca üzerinde durmayacağız Somut anlamlı olan “masa” sözcüğünün somut; soyut anlamlı olan “neşe” sözcüğünün soyut isim olduğunu bilmeliyiz

SIFAT (ÖNAD)

İsimleri niteleyen ya da belirten sözcüklerdir
Sıfatlar ancak varlıklarla ortaya çıkar Bu nedenle tek başlarına kullanılamaz Sıfat olarak kullanılan çoğu sözcük bazen bir kavramın karşılığıdır Örneğin “mavi”, bir renk ismidir, “iki”, bir sayı ismidir Ancak bu sözcükler isimlerin özelliklerini bildirecek duruma gelirse sıfat olur Yani;
“Mavi gözlerine bayıldım” cümlesinde “mavi” göz isminin rengini bildirdiğinden sıfattır Ya da “iki” sözü; “İki kalemi vardı” cümlesinde kalemlerin sayısını bildirdiğinden sıfat olmuştur
Ancak sıfatın mutlaka isimden önce gelmesi gerekmez Bazen bir ismin niteliğini bildirmesine rağmen isimden önce gelmediği de olur
“Elinde güzel bir çiçek vardı” cümlesinde “güzel” sözü isimden önce gelerek onun sıfatı olmuş Biz aynı cümleyi;
“Elindeki çiçek güzeldi” diye de söyleyebiliriz Bu durumda “güzel” sözü yine çiçeğin bir niteliğini bildirir Öyleyse yine sıfat görevindedir
Bu genel bilgilerden sonra, şimdi de sıfatların çeşitlerini görelim

a Niteleme sıfatları


Varlıkların yapısal özelliklerini ortaya koyan sıfatlardır Bunlar varlığın nasıl olduğunu bildirir ve isme sorulan “nasıl” sorusuna cevap verir
Kurumuş yapraklar yere döküldü” cümlesindeki altı çizili sözcük, yaprağın nasıl olduğunu yani niteliğini bildiriyor İsme “Nasıl yapraklar?” diye sorarsak cevap olarak “kurumuş” sözünün geldiğini görürüz

b Belirtme sıfatları

Varlıkların diğer varlıklarla ilgileri sonucunda aldığı özellikleri belirten sıfatlardır Kendi arasında dört gruba ayrılır

İşaret Sıfatı: Varlıkların bulunduğu yerleri gösteren sıfatlardır Söyleyen kişinin, sözünü ettiği nesneye uzaklığına göre değişir
Bu evi biz aldık” cümlesinde evin yakın olduğu;
Şu evi biz aldık” cümlesinde biraz uzak;
O evi biz aldık” cümlesinde çok uzak ya da, sözü edilen bir evin olduğu anlaşılır Bu cümlelerde altı çizili sözcükler işaret sıfatıdır Bu tür sıfatlar isme “hangi” sorusunun sorulmasıyla bulunur “Hangi ev?”, “ “Bu ev” gibi
Bazı işaret sıfatları ise yer bildirir Bunlar çoğu zaman “-ki” ekini alarak kullanılır
Buradaki evi biz aldık
Şuradaki evi biz aldık
Oradaki evi biz aldık
cümlelerinde bulunan altı çizili sözcükler yer bildiren işaret sıfatlarıdır Bunların dışında; öteki sokak, beriki ağaç gibi yer bildiren sıfatlar da vardır

Sayı Sıfatları : İsimlerin sayısal özelliklerini bildiren sıfatlardır Birkaç türü vardır
Sınıfta yedi öğrenci vardı
Asıl sayı
sıfatı

Yedinci öğrenci gelsin
Sıra sayı
sıfatı

Yedişer kişi geldi
Üleştirme
sayı sıfatı

Yedi de bir ihtimal var
Kesir sayı
sıfatı

Çeyrek ekmek aldı
Kesir sayı
sıfatı

Bunların dışında bazı kaynakların topluluk sayı sıfatı diye adlandırdığı, ikiz çocuk gibi sıfatlar da vardır

Belgisiz Sıfat : İsimlerin nicelik yönüyle belirsizliklerini ifade eden sıfatlardır
Bazı konularda bilgisi yoktur
Birtakım yanlış fikirleri vardı
Hiçbir öğrenci gelmemişti
Bütün kitapları aldı
Her yer tertemizdi
Bir gün bu iyiliğinizi ödeyeceğim
cümlelerinde altı çizili sözcükler belgisiz sıfatlardır İsimleri sayıca az çok belli etmişler ancak tam bir özellik bildirmemişlerdir

Soru Sıfatı : İsimlerin niteliğini, herhangi bir özelliğini soran sıfatlardır Bu sözcüklerin yerine konan sözcükler de sıfattır
Nasıl filmleri seversin?
Kaçar lira ayırmamız gerekiyor?
Hangi soruyu çözemedi?

Adlaşmış Sıfat
Bazen kişinin tam olarak bilinmediği ya da niteliğinin vurgulanmak istendiği durumlarda isim söylenmeyip sıfat, ismin yerine geçirilebilir Bu tür sözcüklere adlaşmış sıfat denir Adlaşmış sıfatlar niteleme sıfatlarıyla yapılır
“Korkak insanların kendine güveni yoktur
cümlesinde niteleme sıfatı olan “Korkak” sözcüğü,
“Korkakların kendine güveni yoktur
cümlesinde “insanlar” isminin düşmesiyle adlaşmış sıfat olmuştur
Adlaşmış sıfat olan sözcükten sonra bir isim gelirse, anlam karışıklığını önlemek için iki sözcük arasına virgül (,) konur
İhtiyar, adamlara şöyle bir baktı
İhtiyar adamlara şöyle bir baktı
Not : Sıfatla, onun nitelediği isim arasına hiçbir noktalama işareti konmaz

ZAMİR (ADIL)
İsim olmadıkları halde isim gibi kullanılan bu sözcüklere zamir diyoruz Cümle içinde zamirin karşıladığı isim ya da söz öbeği bilinmiyorsa, cümle belirsiz bir anlam taşır

Zamirler değişik bölümlere ayrılır Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
  1. Şahıs zamirleri
  2. Dönüşlülük zamiri
  3. İşaret zamirleri
  4. Belgisiz zamirler
  5. Soru zamirleri
Şimdi bunları tek tek inceleyelim

1 Şahıs (kişi) Zamirleri
Şahıs isimlerinin yerine geçen zamirlerdir Dilimizde altı şahıs olduğuna göre altı tane şahıs zamiri var demektir
Ben biliyorum
Sen biliyorsun
O biliyor
Biz biliyoruz
Siz biliyorsunuz
Onlar biliyorlar

2 Dönüşlülük Zamiri
Bu zamir “kendi” sözcüğüdür Şahıs isimlerinin yerine geçebileceği gibi hayvan isimlerinin ya da cansız varlıkların isimlerinin yerine de geçebilir Çoğu zaman ek alarak kullanılır
Kendim Kendimiz
Kendin Kendiniz
Kendi Kendileri
Bu sözcüklerdeki altı çizili ekler dönüşlülük zamirinin hangi şahsı ifade ettiğini gösterir
Dönüşlülük zamirinin en önemli özelliği, diğer zamirlerle beraber kullanılabilmesidir Böyle durumlarda zamir, pekiştirme anlamı taşır
“Bu soruyu ben kendim çözdüm
cümlesinde hem “ben” hem “kendim” zamirleri kullanılmış; böylece “ben” zamirinin anlamı kuvvetlenmiş

3 İşaret Zamirleri
İsimleri, yerlerini işaret ederek karşılayan zamirlerdir Bunlar işaret sıfatının zamirleşmesiyle oluşmuştur
Bu geldi Bunlar alındı
Şu satıldı Şunlar çağırdı
O gidecek Onlar beğenildi
cümlelerinde altı çizili sözcükler işaret zamirleridir Burada üçüncü tekil şahıs için kullanılan “o” zamiriyle, işaret zamiri olan “o” zamirini karıştırmayalım Şahıs zamirleri sadece şahıslarda kullanılır
“O, ders çalışıyor” cümlesinde şahıs zamiri olan “o” sözü “O, demirden yapılmış” cümlesinde insan olamayacağından işaret zamiri olmuştur
Ancak işaret zamirleri insanlar için de kullanılabilir
Bu benim kardeşim, şu da onun arkadaşı
cümlesinde altı çizili zamirler işaret zamiri oldukları halde şahıs isimlerinin yerlerine geçmiş Bu durumda “o” işaret zamirinin de insanı karşılayacağı düşünülebilir Örneğin sınıfta işaret ederek,
“Bu, tembel; şu, biraz çalışkan; o, sınıfın en iyisi
dersek “o” işaret zamiridir Çünkü “o” şahıs zamiri sözü edilen kişinin yanımızda olmadığı yani bizim onu görmediğimiz durumlarda kullanılır
Bunların dışında işaret bildiren başka zamirler de vardır Ancak bunların yapısı biraz farklıdır
Burası eskiden boştu
Şurası sizin ev miydi?
Orası pek hoşuma gitmedi
Buraları bize aitti
Şuraları temizleyin
Oraları unuttum bile ben
cümlelerinde altı çizili sözcükler de işaret zamirleridir Bunların dışında,
“Bu kitap benim, öteki senin
cümlesindeki altı çizili zamir gibi daha birkaç işaret zamiri de vardır

4 Belgisiz Zamirler
İsimleri, tam olarak belli olmayan bir nicelik yönünden belirten belgisiz sıfatlar, isimler düşünce onları karşılar ve belgisiz zamir olur
Bazı insanlar çalışkandır” cümlesinde altı çizili sıfat;
“Bazıları çalışkandır” cümlesinde zamir olur Çünkü “insanlar” isminin yerine geçer Bunu birkaç örnekte daha gösterelim
Birçok öğrenci bu konuyu bilmez
sıfat

Birçoğu bu konuyu bilmez
zamir

Hiçbir kalemi beğenmedim
sıfat

Hiçbirini beğenmedim
zamir

Birkaç yaşlı parkta oturuyordu
sıfat

Birkaçı parkta oturuyordu
zamir

Sıfat olarak kullanılmayan belgisiz zamirler de vardır:
Herkes senin burada olduğunu sanıyordu
Kimse ben haber vermeden içeri girmesin
Hepsi de çok ucuz fiyata satılmış
Bu cümlelerdeki altı çizili sözcükler sadece zamir olarak kullanılabilir

5 Soru Zamirleri
İsimlerin yerlerine soru yoluyla geçen sözcüklerdir Bu sözcüklerin yerine, sorduğu isimler getirilebilir
“Bu çiçeği sana arkadaşından başka kim getirir?”
cümlesinde altı çizili söz, çiçeği getiren kişinin isminin yerine kullanılmıştır Bu kişinin ismini “kim” zamirinin yerine koyabiliriz
Çarşıdan ne aldın?
Nerede oturuyorsunuz?
Hangisi önce geldi?
Kaçı bizimle gelecek?
Zamirler, kendileri gibi ismin yerine geçen adlaşmış sıfatlarla karıştırılmamalıdır Bunların ikisi de ismin yerine geçiyor Ancak zamirler isimlerin herhangi bir niteliğini bildirmediği halde adlaşmış sıfatlar ismi niteliğiyle beraber karşılar
Bu kadın dün de gelmişti
Yaşlı kadın dün de gelmişti
Bu cümlelerde altı çizili sözlerin ikisi de sıfattır Birincisi işaret sıfatı, ikincisi ise niteleme sıfatıdır Bu sıfatların belirttiği “kadın” isimleri cümleden çıkarılırsa,
Bu dün de gelmişti
Yaşlı dün de gelmişti
şekline gelen cümlelerde altı çizili sözler ismin yerine geçmişlerdir Bu sözcüklerin anlamlarına baktığımızda “bu” sözcüğünün, yerine geçtiği ismin niteliğini bildirmediğini, “yaşlı” sözcüğünün ise bildirdiğini görüyoruz Öyleyse birincisi zamir, ikincisi adlaşmış sıfattır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sözcük Türleri

Eski 06-01-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Sözcük Türleri



ZARF (BELİRTEÇ)


İsimlerin varlıkları ya da kavramları karşıladığını, fiillerin ise hareketleri, oluşları karşıladığını belirtmiştik Varlıkların nasıl belli nitelikleri varsa, fiillerin de belli nitelikleri vardır İsmin niteliğini bildiren sözcüklere sıfat demiştik Fiillerin niteliğini bildiren sözcüklere de zarf diyoruz
“Güzel bir evde oturmak istiyorum” cümlesinde “güzel” sözcüğü “ev” isminin niteliğini bildiriyor, onun nasıl olduğunu açıklıyor Öyle ise bu sözcük sıfat görevindedir
Aynı sözcük;
“Bu ev uzaktan daha güzel görünüyordu” cümlesinde “görünmek” fiilinin nasıl olduğunu bildiriyor İşte bu durumda “güzel” sözü zarftır
Kısaca zarflar fiillerle ilgili sözcüklerdir Bunun dışında, sıfatın, adlaşmış sıfatın veya başka bir zarfın derecesini bildiren zarflar da vardır

1 Durum Zarfları

Fiilin durumunu yani nasıl yapıldığını bildiren sözcüklerdir Fiile sorulan “nasıl” sorusuna cevap verir
O, hızlı koşardı (Nasıl koşardı?)
Çok tatlı gülümsüyor (Nasıl gülümsüyor?)
Bu günler zor geçecek (Nasıl geçecek?)
cümlelerinde altı çizili sözler durum bildiren zarflardır Bu sözcüklerden sonra isim gelseydi sözcükler sıfat olacaktı
Zarfın mutlaka fiillerden önce gelmesi şart değildir Zarfla fiil arasına başka sözcükler girebilir
“Dışarıdan kesik kesik köpek havlamaları geliyordu
cümlesinde “kesik kesik” zarfıyla onun nitelediği fiil arasına başka öğe girmiştir Elbette bu zarfın özelliğini değiştirmez

2 Zaman Zarfı

Fiilin ne zaman yapıldığını bildiren sözcüklerdir Fiile sorulan “ne zaman” sorusuna cevap verir
Tatilden dün dönmüşler
Akşama bizde toplanıyoruz
Artık buradan gitmelisin
cümlelerinde altı çizili sözcükler fiilin zamanını bildirdiklerinden zarf görevindedirler

3 Yer - Yön Zarfı

Fiilin yöneldiği yeri bildiren sözcüklerdir Fiile sorulan “nereye” sorusuna cevap verir ve ek almaz Bu tür zarfların sayısı bellidir
“Yukarı çık, ben de geliyorum” cümlesinde, fiile “Nereye çık?” diye sorarsak, “yukarı” cevabı gelir Ek de olmadığına göre yer - yön zarfıdır Eğer cümle “Yukarıya çık” şeklinde olsaydı, sözcük isim görevinde kullanılmış olacaktı
Aşağı indi Öte gitti
Geri geldi Beri geldi
İleri gitti Dışarı çıktı
İçeri girdi
cümlelerinde altı çizili sözcükler yer zarflarıdır

4 Azlık - Çokluk (Miktar) Zarfları

Zarflar içinde çok değişik özellikler gösteren sözcüklerdir bunlar Fiilin, sıfatın, zarfın, adlaşmış sıfatın miktarlarını bildirebilen geniş bir kullanım alanına sahiptir Bu zarflar “ne kadar” sorusuna cevap verir
“Pastadan biraz alabilir miyim?”
cümlesinde “alabilir miyim” fiiline “Ne kadar” sorusunu sorarsak “biraz” cevabı gelir İşte fiilin miktarını bildiren bu sözcük zarftır
Bu tür zarflar sıfata sorulan “ne kadar” sorusuna da cevap verebilir

Örneğin;
“Çok güzel bir kitaptı” cümlesinde “kitap” isimdir “Nasıl kitap?” diye sorarsak “güzel” sıfatı cevap verir “Ne kadar güzel?” diye sorarsak “çok” cevabı gelir İşte sıfatın derecesini bildiren “çok” sözcüğü zarftır Çünkü burada çok olan güzelliktir
Bu tür zarflar, başka bir zarfın derecesini de bildirebilir Bu durumda zarfa sorulan “ne kadar” sorusuna cevap verir
“Çok hızlı koşuyor” cümlesinde “koşuyor” fiildir “Nasıl koşuyor?” diye sorarsak “hızlı” zarfını buluruz “Ne kadar hızlı?” diye sorduğumuzda ise “çok” cevabı gelir Zarfın derecesini bildiren bu sözcüğe de zarf diyoruz
Bunlar adlaşmış sıfatların da derecelerini bildirebilir
“Bu plan en yaşlılar da göz önüne alınarak hazırlandı
cümlesinde “yaşlılar” adlaşmış sıfattır Buna “Ne kadar yaşlı?” diye sorarsak “en yaşlılar” cevabı gelir Yaşlıların derecesini bildiren “en” sözü zarftır Örnekleri çoğaltalım
O, bu derse pek çalışmadı (Fiilin zarfı)
Pek sağlam bir ayakkabıya benzemiyor (Sıfatın zarfı)
Pek akıllısın sen de! (Adlaşmış sıfatın zarfı)
“Ne kadar” sorusu elbette sadece zarfı buldurmaz
“Fazla mal göz çıkarmaz” cümlesinde altı çizili sözcük “mal” isminin miktarını bildirdiği için sıfattır Çünkü isimlerin zarfı olmaz
“Bu kadar çok arabayı nasıl taşıyor bu köprü?” derken “çok” sözü “araba” isminin sıfatı, “bu kadar” sözü de “çok” sıfatının zarfıdır
Bazen cümlede birden fazla zarfın veya sıfatın olması, aklımızı karıştırabilir
Sevimli , sarışın bir çocuk içeri girdi” cümlesinde “çocuk” isim, “sarışın” sıfat, “sevimli” sıfattan önce geldiği için zarfttır, gibi bir yanlış düşünceye kapılmayalım Bir sözcüğün, zarfın ya da sıfatın zarfı olması sadece “ne kadar” sorusuna cevap vermesiyle, yani derece bildirmesiyle mümkündür Bu cümlede ise altı çizili bütün sözcükler ismin sıfatlarıdır

5 Soru Zarfı
Cümlelerde zarfları bulmak için kullandığımız sorular vardı Bunların hepsi - nereye hariç - soru zarflarıdır
Nasıl bu kadar güzel konuşuyor?
Gittiği yerden ne zaman dönecek?
Ne kadar hızlı yüzüyor?
Neden söz vermesine rağmen gelmiyor?
Ne gülüp duruyorsun iki saattir?
cümlelerinde altı çizili sözcüklerin hepsi soru zarfıdır

İSİM ÇEKİM EKLERİ
İsim soylu sözcüklere gelerek onlara cümlede görev ve anlam kazandıran eklerdir Sadece isimlerle ilgili olmayıp zamir, sıfat ve zarflarla da ilgili olduğundan isim soylu sözcüklerin sonunda işledik Bu ekleri şöyle gösterebiliriz
  1. Çokluk eki
  2. Hal ekleri
  3. Eşitlik eki
  4. İyelik eki
  5. İlgi eki

A ÇOKLUK EKİ
Asıl işlevi isimlerin sayı bakımından çokluğunu bildirmektir
Kalemler , çantalar , defterler alındı

B HAL EKLERİ
İsim soylu sözcüklere gelerek onların yüklemle ya da diğer sözcüklerle ilgilerini sağlayan eklerdir Bunları şu şekilde inceleyebiliriz

1 - i hal eki (yükleme hali)
“Ev - i gördüm
“Odun - u yardım” cümlelerinde kullanılan eklerdir Fiilin neyi etkilediğini gösterir Fiile sorulan “kimi, neyi” sorularına cevap verir

2 - e hal eki (yönelme hali)
“Eve gitti” cümlesinde yer bildirir
“Yaza gelecekler” cümlesinde zaman bildirir; zarf yapar
“Beş bin liraya aldım” cümlesinde miktar bildirerek zarf yapar
“Başbaşa resim çektirmişler” cümlesinde durum bildirerek zarf yapmış
Bu ek “ben” ve “sen” şahıs zamirlerine geldiğinde, zamirlerin yapısını değiştirir ve onları “bana”, “sana” şekline çevirir
Bu eki,
“Haberi duyunca koşa koşa olay yerine geldi
“Elindeki taşları oraya buraya rastgele atıyordu
“Saat üçü beş geçe istasyonda buluşacağız” cümlelerinde altı çizili eklerle karıştırmayalım “-e” hal eki fiillerin kök ya da gövdelerine eklenmez

3 - de hal eki (bulunma hali)
“Evde bekliyor” cümlesinde yer bildirir
“Ayakta bekliyor” cümlesinde durum bildirerek zarf yapmış
“3'te gelecek” cümlesinde zaman bildirerek zarf yapmış
“Onlar gözde insanlar” cümlesinde eklendiği sözcüğün anlamını değiştirmiş ve sıfat yapmış Elbette bu durumda yapım eki olmuş
“Buralarda saz boyunda otlar biter” cümlesinde sıfat yapmış ancak yapım eki olmamış

4 - den hali (çıkma durumu)
“Evden çıktı” cümlesinde yer bildirmiş
“Akşamdan gidelim” cümlesinde zaman bildirmiş
“Sıradan insanlardı onlar” cümlesinde eklendiği sözcüğün anlamını değiştirerek sıfat yapmış ve yapım eki olmuş
“Senden iyi arkadaş bulamam” cümlesinde karşılaştırma bildirmiş
“Sıkıntıdan tırnaklarını yerdi” cümlesinde neden bildirmiş
“Her taraf kağıttan uçaklarla doluydu” cümlesinde bir şeyin neyden yapıldığını göstermiş
“Birden ayağa fırladı” cümlesinde durum bildirmiş Bu tür örnekler çoğaltılabilir Önemli olan, eklerin cümle içindeki anlamını kavramaktır

C EŞİTLİK EKİ


İsim soylu sözcüklere gelip onlara değişik anlamlar katan ve anlama bağlı olarak onları sıfat, zarf yapan - ce , -ca (-çe, -ça) ekleridir
Böyle çocukça davranmamalısın (benzerlik)
Sınıfça geziye gittik (topluluk)
Kiloca o daha şişmandı (karşılaştırma)
Bence bu kazak daha güzel (kanaat)
Çocuğu iyice dövmüşler (pekiştirme)
Onca işim arasında seni mi düşüneyim? (derecelendirme)
Bu ve buna benzer anlamlar katan eşitlik eki ayrıca sözcüğün görevini de değiştirir Birinci cümledeki “çocukça” sözü zarftır Ancak bu sözcük eşitlik eki almadan çocuk ismini karşılar Ek alınca türü değişmiştir

D İYELİK EKİ


Eklendiği ismin bir şahsa ya da nesneye ait olduğunu gösteren ektir Aitlik ilgisini, kendinden önceki bir sözcüğe ya da söz öbeğine bağlayarak bildirir Altı şahsa göre çekimlenir
defter - im
silgi - m
defter - in
silgi - n
defter - i
silgi - si
defter - imiz
silgi - miz
defter - iniz
silgi - niz
defter - leri
silgi - leri
İki ayrı sözcük üzerinde gösterdiğimiz ekler iyelik ekleridir Görüldüğü gibi eklendiği isimlerin kime ait olduğunu bildiriyorlar
İyelik eklerinin değişik işlevleri vardır Bunlardan önemli olanları açıklayalım
  • Belgisiz sıfatların, belgisiz zamir durumuna dönüşmeleri sırasında, düşen ismin yerine iyelik eki getirilir
Bazı öğrenciler gelmedi
Bazıları gelmedi
  • Yer bildiren zamirlerde kullanılır
Burası çok sıcak
  • İsim tamlaması yapar Bunu birazdan ayrıntılarıyla açıklayacağız
  • Sıfat görevinde bulunan bazı sözcüklerde bulunur Ancak bu durumda iyelik eki olma özelliğini tamamen kaybeder:
Güzelim memleketi ne hale getirdiler
O canım ağaçları kesmişler
İyelik eklerini benzer eklerle karıştırmamak gerekir
Kitab - ı geri verdim
Kitab - ı çok değerlidir onun
cümlelerinde altı çizili eklerin şekil olarak aynı olduklarını görüyoruz Bunlardan hangisinin iyelik eki olduğunu hangisinin olmadığını anlamak için sözcüğe “kimin” sorusunu soralım İyelik ekleri aitlik bildirdiğinden bu soruya cevap verecektir Buna göre “Kimin kitabı?” diye sorduğumuzda ikinci cümlenin cevap verdiğini ve “Onun kitabı kayboldu” şeklinde söylenebildiğini görüyoruz Öyleyse “- ı” eki ikinci cümlede iyelik eki, birinci cümlede ise “Neyi aldı?” sorusuna cevap verdiğinden “-i” hal eki olarak kullanılmıştır
Öğretmenim beni severdi
Öğretmenim artık ben de
cümlelerinde de benzer ekleri görüyoruz Hangisinin iyelik eki olduğunu aynı yöntemle bulalım “Kimin öğretmeni?” sorusuna sadece birinci cümle cevap verir ve “Benim öğretmenim” şeklinde söylenebilir İkinci cümle ise öğretmen isminin ait olduğu kişiyi bildirmez Bu cümleyi ancak “Ben öğretmenim” şeklinde söyleyebiliriz; aitlik değil oluş bildirir Bu anlamı veren eki ileride “ekeylem” olarak inceleyeceğiz

E TAMLAYAN EKİ


İyelik ekiyle çok sıkı biçimde ilgisi olan bir ektir Eklendiği isme ait olan başka bir sözün varlığını gösterir Bağlı olduğu isim ilgi ekli isimden sonra gelir
Ben - im kitabım
Sen - in kitabın
O - nun kitabı
Biz - im kitabımız
Siz - in kitabınız
Onlar -ın kitapları
zamirlerde bulunan ve ayrı olarak gösterdiğimiz ekler ilgi ekleridir İlgi ekli zamire ait olan “kitap” isminin ise iyelik eki aldığını görürüz O yüzden bir sözcükte ilgi eki varsa, bu eke bağlı, iyelik ekli bir sözcük, gizli ya da açık, mutlaka vardır

İSİM TAMLAMALARI


Bir ismin aitlik ilgisi bakımından daha belirli hale gelmesi için başka bir isim tarafından tamlanmasıyla meydana gelen söz öbeğine denir
camı kırıldı” cümlesine baktığımızda aklımıza hemen “Neyin camı?” sorusu geliyor Demek ki bu cümlede camın nereye ait olduğu belli değil
Bu cümleyi,
“Arabanın camı kırıldı” şeklinde söylersek aitlik ilgisi tamamlanmış olur Bu şekilde oluşan söz öbeğine de isim tamlaması denir İsim tamlamasında birinci isme “tamlayan”, ikinci isme “tamlanan” adı verilir
İsim tamlamaları dört grupta incelenir

1 Belirtili isim Tamlaması

Tamlayanın ilgi, tamlananın iyelik eki aldığı tamlamalardır Bu tür tamlamalarda son derece kuvvetli bir aitlik ilgisi vardır
Çiçeklerin kokusu etrafa yayıldı
cümlesinde altı çizili söz öbeği bir belirtili isim tamlamasıdır
  • “- den” hal eki tamlayanda kullanılan ilgi ekinin yerine geçerek belirtili isim tamlaması kurabilir
“Öğrencilerden ikisi burada beklesin, diğerleri bizimle gelsin” cümlesinde “öğrencilerden ikisi” sözü belirtili isim tamlamasıdır Biz bunu “öğrencilerin ikisi” biçiminde de söyleyebiliriz
  • Bir tamlayan birden fazla tamlanana bağlanabileceği gibi, bir tamlanan birden fazla tamlayana da bağlanabilir
“Ağaçların yaprakları, dalları, gövdesi öyle görkemliydi ki
cümlesinde “ağaçların” tamlayan; “yaprakları, dalları, gövdesi” tamlanandır
“Kırların, çiçeklerin, kuşların, böceklerin neşesi hepimizi coşturmuştu” cümlesinde “kırların, çiçeklerin, kuşların, böceklerin” tamlayan; “neşesi” tamlanandır
Bu tür tamlamalar belirtili isim tamlaması sayılır

2 Belirtisiz İsim Tamlaması


Tamlayanın ilgi eki almayıp tamlananın iyelik eki aldığı tamlamalardır Bu tür tamlamalarda bir ismin başka bir isme aitliğinden çok bir nesne ya da kavram ismi oluşturmak esastır
“Ayakkabının bağını alabilir miyim?”
cümlesindeki “ayakkabının bağı” tamlaması belirtilidir ve belli bir ayakkabıya ait olan bir bağdan söz etmektedir Biz bu tamlamayı “ayakkabı bağı” şeklinde söylersek yani “- nın” ekini kaldırırsak tamlama belirtisiz olur Bu durumda belli bir ayakkabıya ait olan bir bağdan değil de bir bağ türünden söz edilmiştir Bu özelliğinden dolayı tamlayanla tamlanan arasına başka bir öğe giremez

3 Takısız İsim Tamlaması

Takısız isim tamlamalarında tamlayan ilgi eki almadığı gibi tamlanan da iyelik eki almaz Bunlar anlamlarına göre iki gruba ayrılır

a Bir şeyin neyden yapıldığını gösterir

“Demir kapı gıcırdayarak örtüldü
cümlesindeki “demir kapı” sözü kapının demirden yapıldığını gösterir “Porselen vazo”, “taş duvar”, “çelik kasa” tamlamaları da bunlara örnektir

b Bir şeyin neye benzediğini bildirir

“Menekşe gözlere bayıldım” sözünde “Menekşe gözler” buna örnektir ve “gözün menekşeye benzediğini” bildirir Aslında “menekşe” bir çiçek ismidir, burada da bir çiçek olma özelliğini kaybetmemiştir Aşağıdaki tamlamalar da buna benzer
Aslan askerler geldi
Gül yanağa vuruldum

4 Zincirleme İsim Tamlaması

Tamlayanın, tamlananın veya her ikisinin kendi içinde başka bir isim tamlaması olduğu söz öbekleridir
“Macera romanlarının okuyucusu çoktur” cümlesinde “macera romanları” belirtisiz isim tamlamasıdır Bu tamlamaya “-nın” ilgi eki eklenmiş ve tamlama “okuyucusu” tamlananına bağlanmış Böylece iki tamlama iç içe girmiş ve zincirleme isim tamlaması olmuştur


SIFAT TAMLAMASI

Bir ismin, bir veya daha fazla sıfat tarafından nitelendiği ya da belirtildiği söz öbeklerine denir Tamlamada sıfat daima isimden önce gelir
Yeşil gözleri beni derinden etkiledi” cümlesinde “göz” isim, “yeşil” sıfattır
“O tatlı, yeşil gözler beni derinden etkiledi” şeklinde söylersek , bu durumda "göz” isminin, “o”, “tatlı”, “yeşil” sıfatları tarafından belirtildiğini ve nitelendiğini görürüz

Sıfat Grubu (Bileşik Sıfat)

Sıfat görevinde bulunan söz öbeği kendi içinde isim tamlaması, sıfat tamlaması, ikileme, pekiştirilmiş sıfat, derecelendirilmiş sıfat gibi özellikler taşıyorsa, bu sıfata “bileşik sıfat” ya da “sıfat grubu” denir
Uzun boylu bir öğrenci seni sordu
cümlesinde altı çizili söz “öğrenci” isminin sıfatıdır Bu sıfatı incelediğimizde “uzun boy” sıfat tamlamasına “- lu” eki getirilerek yeni bir sıfat oluşturulduğunu görürüz Buna bileşik sıfat denir
Bazen bu tür bileşik sıfatlarda isimle sıfatın yeri değiştirilip isme bir iyelik eki eklenir Bu durumda sıfat “boyu uzun” biçiminde söylenir Buna iyelik ekli sıfat grubu denir
“El işi örtüyü masaya serdiler
cümlesinde “el işi” tamlaması belirtisiz bir isim tamlamasıdır ve “örtü” isminin sıfatı olarak kullanılmıştır Bu da bileşik sıfattır
Aşağıdaki altı çizili sözler de bileşik sıfat sayılır
Çok çalışkan bir kadındır o
Güzel mi güzel bir şiir yazmış
İrili ufaklı evler dağın yamacına dizilmişti
“Roman daha etkili bir türdür

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Sözcük Türleri

Eski 12-17-2009   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Sözcük Türleri



İnsanı öbür canlılardan ayıran temel farklardan biri de konuşmasıdır Bu bakımdan dil, insanlar arasında bir iletişim aracıdır Dilin bir özelliği de hemen bütün maddi ve manevi kültür değerlerinin sözcük düzleminde, taşıyıcısı olmasıdır (bak DİL)
Gerek yazılı dil, gerek sözlü dil "sözcük" adını verdiğimiz birimlerden oluşur Ama sözcük, dil demek de değildir Sözcükler kümelenerek ya da öbeklenerek çeşitli anlatım birimlerini oluşturur Sözcükler ve söz öbekleri de belli kurallara göre sıralanarak cümle kurulur (bak CÜMLE; SöZDiziMÎ)


Geleneksel dilbilgisi kitaplarında sözcükler anlam ve görevleri açısından çeşitli biçimlerde Sınıflandırılmaktadır Türkçe'nin sözcükleri de dilbilgisi açısından anlam ve görevlerine göre 8 türe ayrılmıştır: İsim (ad), sıfat, zarf (belirteç), zamir (adıl), edat (ilgeç), bağlaç, ünlem, fiil (eylem) Ama bu ayrım kesin değildir, çünkü sözcükler anlatım örgüsü içinde çeşitli türlere dönüşebilmektedir Sözgelimi bir sıfat, bir cümle içinde sıfat olarak kullanıldığı gibi isim, fiil, ünlem, zarf olarak da kullanılabilir: "Dün akşam güzel (sıfat) bir yemek yedik" "Türkiye güzeline (isim) film teklifleri yağıyor" "Güzel (ünlem)! Şimdi fırsat bizim elimize geçti" "Yemek güzel miydi (ek-fiil, yüklem)?" "Milli takım son maçında güzel (zarf) oynadı" Ayrıca Türkçe'de birtakım yapım ekleriyle, bazen de çekim ekleriyle sözcüklerin türleri de değişebilmektedir

Sözgelimi: Aç (sıfat); aç-lık (ism\)larımak (fiil); an-ı (isim) / açık (sıfat); açık-tan (zarf) / seçmek (fiil); seç-enek (isim) / ah (ünlem); ahlamak (fiil) / boş (sıfat); boş-a-mak (fiil) / ben (zamir); benlik (isim)

Uzmanlar sözcükleri Sınıflandırırken, çeşitli öneriler getirmişlerdir; ama bunların tümü tartışmalıdır Bununla birlikte bazı ortak noktalar da bulunmaktadır Bütün canlı ve cansız varlıkları belirten sözcüklere "isim"; nitelikleri tanımlayanlara "sıfat"; durum, oluş gibi eylemlere karşılık olanlara "fiil"; yargının durumunu, biçimini, yerini, zamanını gösterenlere "zarf" denmektedir Bağlaçlar, zamirler, edatlar ise sözcük türleri ve cümleler arasında mantıksal ilişkileri sağlamaktadır Ayrıca bu tür sözcüklerin başlı başına birer anlamları da yoktur Bu açıklayıcı bilgilere göre sözcük türleri ikiye ayrılır: a) İçeriksel sözcükler (isim, sıfat, zarf, fiil), b) işlevsel ya da yapısal sözcükler (zamir, edat, bağlaç, ünlem)

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.