Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ayetlerinde, fatıma, kuran

Kur'ân Ayetlerinde Fatıma

Eski 12-13-2009   #1
b@ron
Icon3

Kur'ân Ayetlerinde Fatıma



Kur'ân-ı Kerim bazı insanları övmüş konumlarına ve hak uğruna yaptıkları fedakârlığa yönelik bir onurlandırma olarak gece gündüz okunan ayetlerinde onlardan söz ederek hatıralarını ölümsüzleştirmiştir
Yüce 'ın ulu kitabında özel olarak andığı üstün konumlarına ve faziletlerine değindiği kimseler arasında Hz Peygamber'in (sav) Ehlibeyt'i de vardır Tarihçiler ve tefsir bilginleri birçok ayetlerin onları övmek üzere indiklerini söylemişlerdir Ayrıca birçok surede hayat çizgilerinin doğruluğunun karakterlerinin güzelliğinin bir göstergesi olarak onlardan övgüyle söz edilmiş ve insanlara onları örnek almalarına ilişkin bir çağrı yöneltilmiştir


1- Risalet Kevseri Hz Zehra </H3>Kevser; bol hayır demektir Dolayısıyla bu kavram yüce 'ın peygamberi Hz Muham-med'e (sav) bahşettiği bütün nimetleri kapsamaktadır Fakat Kevser Suresi'nin son ayetiyle birlikte surenin iniş sebebine ilişkin açıklamalar içeren rivayetleri ele aldığımız zaman bu bol hayrın neslin çokluğu ve devamıyla ilgili olduğunu açık bir şekilde görürüz Bütün dünya Hz Peygamber'in (sav) neslinin kızı Fatımatü'z-Zehra aracılığıyla devam ettiğini biliyor Resulullah'ın (sav) birçok hadisinde de buna açıkça işaret edilmiştir
Müfessirler bu bağlamda şöyle bir olayı rivayet ederler: "As b Vail Kureyş kabilesinin ileri gelenlerine şunları söylüyordu: Muhammed'in soyu kesiktir; kendisinden sonra yerine geçecek oğlu yoktur; o öldüğü zaman kimse ondan söz etmeyecek ve siz de ondan kurtulmuş olacaksınız"[1] İbn Abbas'ın ve müfessirlerin genelinin görüşü budur[2]
Fahreddin er-Razî müfessirlerin "Kevser" kelimesinin anlamı hakkında ihtilâf ettiklerini söylemesine rağmen şunu da ifade etmektedir:
"Üçüncü görüş: Kevser; evlâtların çok olması demektir Çünkü bu sure Peygamberimizin (sav) erkek çocuklarının olmamasını bir kusur olarak görenlere cevap mahiyetinde nazil olmuştur Dolayısıyla kastedilen anlam şudur: ona bir nesil verecek ve bu nesil zaman durdukça devam edecektir"
Sonra şunları söyler: "Şöyle bir bakın! Ehlibeyt'ten nicesi öldürüldü?! Bununla beraber dünya Hz Resul'ün (sav) soyuyla doludur Ehlibeyt arasında Bâkır Sadık Kâzım Rıza ve Nefs-i Zekiye gibi nice büyük âlimler var!"[3]






2- İnsân (Dehr) Suresi'nde Hz Zehra </H3>Hasan ve Hüseyin hastalanmışlardı Hz Resulullah (sav) birtakım insanlarla beraber onlara hasta ziyaretinde bulundu Hz Ali'ye dediler ki: "Ey Ebu'l-Hasan! İki oğlunun iyileşmesi için bir adak adasan olmaz mı?" Bunun üzerine Ali Fatıma ve Fizze (hizmetçileri) Hasan ve Hüseyin iyileşecek olurlarsa üç gün oruç tutacaklarını adadılar Derken Hasan ve Hüseyin iyileştiler Ancak evde yiyecek bir şeyleri yoktu Ali Hayber Yahudilerinden Şem'un'dan bir miktar arpa borç aldı Fatıma onun üçte birini öğüttü Sonra bundan aile fertlerinin sayısı kadar beş ekmek yaptı İftarlarını açmak üzere ekmekleri önlerine koydular Tam o sırada bir dilenci kapıya geldi ve şöyle dedi: "Ey Muhammed'in Ehlibeyt'i! Selâm üzerinize olsun Ben bir Müslüman yoksulum Bana bir şeyler yedirin ki da size cennet sofralarından yedirsin"
Bunun üzerine yiyeceklerini ona verdiler ve içtikleri sudan başka hiçbir şey yemeden sabahladılar ve ertesi günü de oruçlu geçirdiler Akşam olup yemeği önlerine koydukları zaman kapılarına bir yetim geldi Bu sefer yiyeceklerini ona verdiler Üçüncü günde de kapılarına bir esir geldi Ona da diğerlerine yaptıkları gibi muamele gösterdiler
Sabah olunca Ali Hasan ve Hüseyin'i ellerinden tutarak Resulullah'ın (sav) yanına götürdü Resulullah (sav) onların açlıktan kuş yavrusu gibi titrediklerini görünce şöyle dedi: "Sizin bu hâliniz beni ne kadar da etkiledi rahatsız etti!" Hemen kalktı ve onlarla birlikte Fatıma'nın yanına gitti Fatıma mihrabında karnı sırtına yapışmış hâldeydi Gözleri kaymıştı Bu durum Hz Peygamber'i (sav) çok etkiledi Bu sırada Cebrail geldi ve şöyle dedi:
"Al bu sureyi ey Muhammed! Rabbin Ehlibeyt'inden dolayı seni kutluyor" Ardından sureyi okudu[4]
Şu hâlde Fatıma yüce 'ın kâfur kokulu kaselerden içen iyilerden olduğuna verdikleri sözü tutan kötülüğü kapsayıcı olan bir günden korkan isteği olmasına rağmen yiyeceğini başkalarına veren kendi ihtiyaçları olmasına rağmen başkalarını kendilerine tercih eden sırf rızası için yoksulları yediren onlardan bir karşılık veya teşekkür beklemeyen için her türlü zorluğa sabreden 'ın kendilerini bu haşin ve şiddetli günün şerrinden koruduğu kendilerini sevinç ve neşeyle karşıladığı sabretmelerinden dolayı kendilerine cennet ve ipekler bahşettiği kimselerden olduğuna tanıklık ettiği biridir[5]



<H3>

3- Tathir Ayeti'nde Hz Zehra </H3>Hz Peygamber (sav) Ümmü Seleme'nin (ra) evinde bulunduğu bir sırada Tathir Ayeti nazil oldu Torunları Hasan ve Hüseyin'i bağrına basmış babalarını ve annelerini yanına almış ve bir örtünün altına girmişlerdi Böyle yapmakla Hz Peygamber (sav) onları diğerlerinden ve eşlerinden ayırmış oluyordu Onlar bu hâlde iken Tathir Ayeti nazil oldu: " ancak siz Ehlibeyt'ten her türlü günahı uzak tutmak ve sizi tertemiz kılmak ister"[6] Hz Peygamber (sav) ayetin sırf onlara özgü olduğunu belirtmek hususunda bununla da yetinmedi ellerini örtünün altından çıkarıp göğe doğru açtı ve şöyle dedi: "'ım! İşte bunlar benim Ehlibeyt'imdir Kötülüğü ve günahı onlardan uzak tut ve onları tertemiz kıl" Peygamberimiz (sav) bu sözleri tekrarlarken Ümmü Seleme de bakıyordu Ümmü Seleme de örtünün altına girmek istedi ve "Ben de sizinle beraber miyim ya Resulallah?" dedi Peygamberimiz (sav) elinden tutup engelledi ve şöyle dedi: "Hayır ancak sen hayır üzeresin"[7]
Bu ayetin inişinden sonra Hz Peygamber (sav) sabah namazı için mescide gittiği zaman Fatıma'nın evinin önünden geçer ve şöyle seslenirdi: "Namaz! Ey Ehlibeyt! ancak siz Ehlibeyt'ten her türlü günahı uzak tutmak ve sizi tertemiz kılmak ister" Peygamberimiz (sav) altı veya sekiz ay boyunca bunu tekrarladı[8]
4- Mübahele (Lânetleşme) Ayeti'nde Zehra

İslâm kıblesine mensup (ehl-i kıble) bütün gruplar hatta Haricîler Hz Peygamber'in (sav) lânetleşmeye giderken kadınlardan sadece kendisinden bir parça olan Fatıma'yı oğullardan sadece iki torunu ve iki gülü Hasan ve Hüseyin'i kendi olarak da kendisinin yanında Harun'un Musa yanındaki konumuna eş bir konumda olan kardeşi Ali'yi çağırdığı hususunda görüş birliği içindedirler Dolayısıyla zorunlu olarak bu ayette kastedilen kimseler isimleri sayılan bu kimselerden başkası olamaz Bunu inkâr etmek de mümkün değildir ve dünyada hiç kimse onların bu onuruna ortak değildir Müslümanların tarihini inceleyen herkes bu apaçık gerçeği görür ayetin özel olarak bunlar hakkında indiğini anlar[9]
Hz Peygamber (sav) Necran Hıristiyanlarıyla lânetleşmeye bu isimleri sayılanları beraberinde götürmüş ve Necran Hıristiyanlarını yenilgiye uğratmıştı
Fahr-i Râzî'nin tefsirinde söylediği gibi üzerinde siyah kıldan bir örtü olduğu hâlde Necran Hıristiyanlarıyla buluşmaya gitmişti Hüseyin'i kucağına almış Hasan'ın da elinden tutmuştu Fatıma arkasında Ali de Fatıma'nın arkasında yürüyordu Peygamberimiz (sav) şöyle diyordu: "Ben dua ettiğim zaman siz amin deyin"
Bu manzarayı gören Necran papazı şöyle dedi: "Ey Hıristiyanlar topluluğu! Burada öyle yüzler görüyorum ki eğer 'tan dağları yok etmesini isteseler dağları yerinden söküp atar Bunlarla lânetleşmeyin yoksa helâk olursunuz ve kıyamet gününe kadar yeryüzünde bir tek Hıristiyan kalmaz"[10]
Râzî bu hadiseyi aktardıktan sonra şöyle der: "Bu ayet Hasan ve Hüseyin'in Peygamber'in (sav) oğulları olduklarına delâlet eder Çünkü Hz Peygamber (sav) oğullarını çağıracağını söylemiş ve ardından Hasan ve Hüseyin'i çağırmış Bu da onların Hz Peygamber'in (sav) oğulları olmalarını gerektirir"[11]

--------------------------------------------------------------------------
[1]- Bu olay Peygamberimizin (sav) Hatice'den olma oğlu Abdullah öldükten sonra gerçekleşmişti Abdullah'tan sonra Peygamberimizin (sav) Hatice'den erkek çocuğu kalmamıştı
[2]- et-Tefsiru'l-Kebir Fahr-i Razî 32/132
[3]- et-Tefsiru'l-Kebir 32/124
[4]- Dehr veya İnsân ya da Hel Etâ Suresi
[5]- bk el-Keşşaf Zemahşerî; Sa'lebî'nin tefsiri; Usdu'l-Gabe 5/530; et-Tefsiru'l-Kebir Fahr-i Razî
[6]- Ahzâb 33
[7]- bk Sahih-i Müslim Kitab-u Fedaili's-Sahabe; Müstedrekü's-Sahiheyn 3/147; ed-Dürrü'l-Mensûr Tefsir-u Ayeti't-Tathir; Tefsiru't-Taberî 22/5; Sahih-i Tirmi-zî c5 hadis no: 3787; Müsned-i Ahmed 6/292 304; Us-du'l-Gabe 4/29; Tehzibu't-Tehzib 2/258
[8]- el-Kelimetu'l-Ğarra Fî Tafdili'z-Zehra s192 Abdulhüseyin Şerefüddin şöyle der: "Bu hadisi İmam Ahmed eserinin 3 cildinin 259 sayfasında tahriç etmiştir el-Hâkim de bu hadisi rivayet etmiş Tirmizî sahih olduğunu belirtmiştir İbn Ebu Şeybe İbn Cerir İbn Mün-zir İbn Mürdeveyh ve Taberanî gibi isimler de hasen olduğunu belirterek bu hadisi rivayet etmişlerdir"
[9]- bk el-Kelimetu'l-Ğarra s181
[10]- Seyyid Abdulhüseyin Şerefuddin şöyle der: "Müfessirler muhaddisler ve hicretin onuncu senesini inceleyen bütün tarihçiler bu hadiseyi zikretmişlerdir Bu seneye lânetleşme senesi denilmiştir" bk Sahih-i Müslim Kitab-u Fedaili's-Sahabe; el-Keşşaf Zemahşerî Âl-i İmrân 61 ayetin tefsiri
[11]- bk et-Tefsiru'l-Kebir ilgili ayetin tefsiri es-Sa-vaiku'l-Muhrika s238; Esbabu'n-Nüzul Vahidî s75


__________________
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.