|  | Deukalion |  | 
|  12-06-2009 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   DeukalionDeukalion Soylar mythos'unda Hesio-dos tunç soylu insanların kendi elleriyle yok olduklarını, ad bırakmadan öbür dünyaya göçüp Hades'in karanlıklarına gömüldüklerini söyler, ama bunun nasıl olduğunu anlatmaz  Tufan sözü ve kavramına rastlanmaz en eski Yunan kaynaklarında  Ne var ki Yunan mythos'unun Tufan kahramanları Deukali-on'la Pyrrha'nın, insanlığın başına gelen yıkımlarının kaynağında bulunan Prometheus ve Epimetheus soyundan olmaları hesiodos'un Sümer, Babil ve Samî kaynaklarından bazı efsaneleri alıp, bazılarını almadığını gösterir  Yunanlıların Tufan efsanesi daha sonraki bir çağda, belki Tesalya'da uydurulmuş ve kahramanları Deukalion'la Pyrrha Prometheus-Pandora mythos'una bağlanmış olabilir  Bu efsane Hellen ırkının atasını kurma işine de yaramış, şöyle ki Tufan'dan kurtulan Deukalion'la Pyrrha'nın bir oğlu olur, adı Hellen, onun da üç oğlu olur: Doros, Ksuthos ve Aiolos  Doros'la Aiolos doğrudan doğruya Dor ve Aiol ırklarının atası, Ksuthos ise çocukları Akhaios'la lon yoluyla A k -ha'ların ve İon'ların atası olur (Tab  20; Tufan, Hellen)  (2) îlyada'da adı geçen bir Deukalion daha vardır: Girit kralı Minos'la Pasiphae'nin oğlu ve Troya savaşına katılan Meriones'in dedesi-dir (Meriones)  Theseus'un dostu olan bu De-ukalion Kalydon avında da bulunmuş  Devler ve Tanrılar Savaşı (Titanomak-ia)  Hesiodos Olympos tanrılarına kadar birbirini izleyen soyları, kuşakları, saydıktan sonra, şöyle der (Theog  630 v d  ) -  Titan tanrılarla Kronos oğulları ki birileri, mağrur Titanlar, Othrys'de, öbürleri, tüm nimetleri verenler, Olympos'un tepesinde oturanlar, uzun zamandan beri savaşıyorlardı güçlü saldırılarla birbirlerine girerek  Yürekleri hınçla dolup taşarak tam on y i / cenkleşti durdular, bitip tükenmek bilmiyordu bu kavga, belli değildi kimin kazanacağı  Demek ki Zeus Kronos'u yenmekle egemenliği hemen ele alamadı, Olympos' kıların saltanatı ancak kendilerinden önceki kuşakla on yıl süren bir savaştan sonra kurulabildi  Bu başarının da ancak Y ü z Kollu Devlerin yeraltındaki hapislerinden çıkarılmalarıyla sağlanabildiği belirtilir  Othrys'le Olympos ikisi de Thessalia'nın birer yüksek doruğudur  Bu iki dağın tepesinden sürdürülen savaş Theogo-nia'nın en renkli, en devinekli sahnelerinden-dir (Theog  666-735): Ogün tanrı ve tanrıça hepsi azgın bir cenk havası estirdiler, Hepsi, Titan tanrıları, Kronos oğulları ve Zeus'un gün ışığına çıkardığı güçlerine dayanılmaz azgın devler, Her birinin yüz kolu vardı onların omuzlarında heybetle savrulan, her birinin elli de kafası vardı güçlü bedenlerinin omuz başlarında  Dikildiler Titan'lara karşı korkunç savaşta koca ellerinde yalçın kayalarla   Titan 'lar da atılıyordu şevkle sıra sıra, her iki taraf gösteriyordu var gücünü  Çevrede sonsuz deniz homurdanıyordu, Toprak kükredi birden gür sesiyle, engin gökler yankılanıp inildedi ölümsüzlerin saldırıları altında, koca Olympos sarsılıyordu temelinden, ağır bir deprem iniyordu Tartaros'a kadar karışarak gümbürtüsüne korkunç saldırışların savrulan kayaların, gürzlerin  Haykırışlarla yüklüydü atılan her şey, iki tarafın birbirine karışan sesleri yükseliyordu yıldızlı göklere kadar, korkunç bir kargaşaya dönerken boğuşmaları  Zeus da artık tutmaz oldu öfkesini  Yüreği dolar dolmaz öfkesiyle bütün gücünü salıveriyordu ortaya  Şimşekler saçıyordu gökten ve Olympos'tım  gürbüz elinden fırlayıp uçuyordu yıldırım gök gürültüleri arasında parıl parıl, sallayıp savuruyordu kutsal alevi gittikçe sıklaşan şimşekleriyle  Dört bir yanda, çatır çatır yanıyordu canlılara can veren Ana Toprak, bar bar bağırıyordu ateş alan ormanlar, kaynıyordu karalar ve ekinsiz denizler, yakıcı bir soluk sarıyordu yer oğlu Titan 'lan koskaca alevler karışırken bulutlara; ne kadar güçlü de olsa Titan tanrılar kamaşıyordu gözleri şimşek ve yıldırımlardan, akıl almaz bir azgınlık sarmıştı evren boşluğunu, gözlerin gördüğü, kulakların işittiği göklerin yerle çarpışmasından doğabilecek görüntülere ve seslere benziyordu  Daha büyük olamazdı gümbürtü  Biri çökerken öteki üstüne düşse onun  Böylesine büyüktü gümbürtüsü birbiriyle cenkleşen tanrıların  Rüzgârlar da karışıp bu kaynaşmaya savuruyorlardı sarsılan toprağı karıştırıp birbirine tozları, şimşekleri, yıldırımları, gümbürtüleri, büyük Zeus'un bu savaş silahlarını  Bir yandan öbür yana taşıyorlardı savaşların bağırış çağırışlarını  Yamandı gümbürtüsü bu korkunç savaşın ve yamandı gözlere sığmayan görüntüleri  Derken, herkes hışımla birbirine girmişken savaş duraklayıverdi birdenbire  Ama ön saftaki Kottos, Briareus, Gyes, savaşa doymayan bu yüz kollu devler azdırdılar yeni baştan savaşı: Üç yüz taş birden fırladı bu devlerin güçlü kollarından  Kapkara saldırılarla ezdiler Titanları, yol yol toprağın altına tıktılar onları, vurdular zincire yendiklerini ve gökler ne kadar uzaksa topraktan toprağın o kadar altına gömdüler onları  Bir örs gökten düşse dokuz gün, dokuz gece ancak onuncu günü varabilirdi yeryüzüne ve tunç bir örs düşse yeryüzünden ancak dokuz gün, dokuz gece sonra varabilir Tartaros'a  Tunçtan bir duvar çevirmiştir orayı, üç kat karanlık sarar dar boğazını, üstünde kökleri bitegelmiştir toprağın, ve ekinsiz, uçsuz bucaksız denizin  İşte orada saklıdır Titan lar karanlıkta bulutları toplayan Zeus'un istemiyle  Güçleri yetmez çıkmaya oradan Poseidon kapamıştır tunç kapıları, dört bir yanda yükselir duvarları  Kalkan tutan Zeus'un buyruğuyla durur orada sadık birer bekçi gibi Gyes, Kottos ve coşkun yürekli Briareus   
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
|   | 
|  | 
|  |