12-05-2009
|
#1
|
GöKKuŞaĞı
|
Osmanlı Devleti, ABD’yi Korumuştu
Pek çok kişiyi şaşırtacağını düşündüğüm sivri bir cümle ile söze başlamak istiyorum: ABD, 1812 yılına kadar Osmanlı Devleti’ne haraç veriyordu
Bu şaşırtıcı gerçeği hazırlayan olaya gelirsek  
1795’te Osmanlı Devleti’ne bağlı Cezayir’in şanlı denizcileri (Barbaros’un torunları) İspanyol limanı Cadiç açıklarında seyir halinde bulunan Amerikan ticaret gemisi Maria’yı, muhtemelen güvenlik açısından aramak istediler Maria’nın kaptanı direnince de gemiye ve içindekilere el koydular Amerikalı denizciler ise, “savaş esiri” sayıldı (20 Temmuz 1795)
Bunun Amerika’daki yankıları büyük oldu Yankısı geçmeden de başta Douphin isimli gemi olmak üzere, onbir Amerikan ticaret gemisi daha aynı akıbete uğradı
Olay Amerikan Kongresi’nde günlerce tartışıldı Nihayet Cezayir donanmasını etkisiz hale getirecek bir savaş filosu kurulmasına karar verildi Bu amaçla da Başkan George Washington’un emrine altı yüz seksen sekiz bin (688 000) altın dolar tahsis edildi
Donanma kısa süre içinde kuruldu Cezayir Beylerbeyliği donanmasıyla birkaç kez savaştı, fakat yenildi Cezayirli denizciler, deniz savaşı konusunda gerçekten de çok mahirdiler Sonuçta Amerika, bükemediği eli öptü  Cezayir’le barış andlaşması imzalamak zorunda kaldı
Amerika’nın İngilizce’den başka bir dille (Türkçe) yazılmasına rıza gösterdiği ilk ve tek andlaşma budur
Buna göre; Osmanlı Devleti’ne bağlı Cezayir Beylerbeyliği, Akdeniz ve Atlantik’te dolaşan Amerikan bandıralı ticaret gemilerini korsanların şerrinden koruyacak, buna karşılık olarak da, Amerikan hükümeti, Osmanlı Devleti’ne (Cezayir Beylerbeyliği vasıtasıyla) her yıl altıyüz kırk bin (640 000) dolar ve on iki bin (12 000) Osmanlı altın lirası (Osmanlı altın lirası bulunamazsa bu miktara eşdeğer olan iki yüz on altı bin (216 000) dolar) seneviyye (haraç) ödeyecekti
On iki maddelik andlaşma, ABD Başkanı G Washington’la Osmanlı Devleti’nin Cezayir Beylerbeyi Hasan Dayı tarafından imzalandı
Amerika yıllar boyu andlaşmaya sadık kaldı Yıllık haracını Osmanlı Devleti’ne muntazaman ödedi Ancak Osmanlı Devleti’nin gitgide zayıf düşmesinden yararlanarak 1812’de haraç ödemekten vazgeçti
Hikâye bu kadar  Ve bu hikâye, günümüz şartlarında insana amma da tuhaf geliyor Yalnız unutmayalım ki; andlaşmanın imzalandığı yıllarda ABD yirmi yaşlarında, beş milyon nüfuslu küçücük bir devletti Osmanlı Devleti ise, kökü mazide bir devdi: Aynı dönemin tartışmasız tek süper devletiydi 
Şimdi hayat tersine dönmüşse, bunda kendi yanlışlarımızı da aramamız lâzım
Sırası gelmişken bir belgeden daha söz etmek istiyorum 
1850’li yıllarda Amerika, Meksika topraklarına girmişti Kurak bölgelerde yük taşıma güçlüğüyle karşılaştı Atlar susuzluktan ölüyordu Son çare olarak bir “deve filosu” kurmayı kararlaştırdılar Bu amaçla Osmanlı Devleti’ne başvurdular
Sonuçta Amerikan Devleti, Osmanlı Devleti’nden otuz deve satın aldı Develer, 1856 yılında İstanbul Limanı’na demirleyen bir Amerikan ticaret gemisine yüklendi
Fakat satın alınan otuz deve yerine, gemiye otuz iki deve yüklenmişti Amerikan gemisinin kaptanı bir yanlışlık olduğunu söylediyse de Osmanlı yetkilileri ısrarla hiçbir yanlışlık olmadığını belirttiler
Gerçekten de yanlışlık yoktu Sipariş fazlası iki deve Osmanlı Padişahı Sultan Abdülmecid’in Amerikan hükümetine armağanıydı O zamanın şartları dikkate alınır ve devenin değeri de düşünülürse, buna, yarı şaka yarı ciddi “Osmanlıların Amerika’ya askeri yardımı” denilebilir
Yavuz Bahadıroğlu
__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK
GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
|
|
|