Şengül Şirin
|
Aphroditc
Aphroditc
1) DOĞUŞU Aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite'nin doğuşu üzerine iki ayrı kaynağımız vardır: Biri Hesiodos, öbürü Homeros Hesiodos Thegonia'da bu tanrıçanın denizin köpüklü dalgalarından doğduğunu anlatır (Yun Aphros köpük demek): Uranos, Gaia'dan doğan çocuklarını, doğar doğmaz toprağın bağrına soktuğu için Toprak Ana şişmekte ve korkunç sancılarla kıvranmaktadır, bu yüzden son oğlu Kronos'a bir tırpan verir, Kronos da o tırpanla babasının hayalarını keser ve denize atar (Theog 160 -206):
Dalgalı denize atar atmaz onları Gittiler engine doğru uzun zaman, Ak köpükler çıktı/ordu tanrısal uzuvdan- Bir kız türeyiverdi, bu ak köpükten, Önce kutsal Kythera'ya uğradı bu kız Oradan da denizle çevrili Kıbrıs'a gitti, Orada karaya çıktı güzeller güzeli tanrıça, Yürüdükçe yeşil çimenler fışkırıyordu Narin ayaklarının bastığı yerden Aphrodîte dediler ona tanrılar ve İnsanlar, Bir köpükten doğmuş olduğu için
Homeros'a göre, Aphrodite Zeus ile Okea-nos kızı Dione'den dogmadır İlyada'da yiğit Diomedes'le çarpışıp yaralanan Aphrodite'yi anası Dione kollarına alır, sever, okşar ve bileğinden akan özü silerek yarasını iyileştirir, acılarını dindirir ( İ l V 370 vd ) Dert yanan kızını da şöyle avutur Zeus:
Böyle dedi o, gülümsedi insanların,
tanrıların babası, çağırdı yanma altın Aphrodite'yi, dedi ki: 
"Cenk işleri sana vergi değil, yavrum, sen evliliğin gönül açan işlerine ver kendini,
Çevik Ares'le Athena uğraşacak savaşla "
( 2 ) K İ Ş İ L İ Ğ İ A l t ı n Aphrodite diyor Home-ros bu tanrıçaya, altın bir değer ölçüsü olmak üzere Daha başka sıfatlarla niteler onu şairler: Bu güzeller güzeli tanrıça hep "gülüm-ser"dir, işveli, cilveli ve gönül alıcıdır Bunun sırrını Homeros tanrıçanın ak köpüklerden olma bedeninde taşıdığı bir büyülü mernelikte görür Zeus'un aklını çelmeyi aklına koyan Hera bu memeligl ister günün birinde Aph-rodite'den, şöyle seslenir ona (İl XIV, 197
vd ):
Sende şu sevgi, şu alım var ya, yani şu ölümsüzleri, ölümlüleri alt ettiğin, işte onları bana ver bugünlük   çözdü göğsünden nakışlı memeliğini, alacalı bulacak bir kurdeleydi bu, alımlı ne varsa hepsi onun içindeydi, sevgi onun içindeydi, istek onun içinde, cilveleşme, şakalaşma onun içinde, en akıllı insanı ayartan aşk onun içinde Sevgiyi, sevişmeyi simgeleyen bu tanrıça bu büyüyü kendi kendine değil, çevresini saran başka tanrısal varlıkların aracılığıyla gerçekleştirir Eros bazı efsanelere göre onun oğludur, ama Theogonia'da Eros Aphrodi-te'den çok önce doğmuş evıeır el bil güçtür, sonradan katılır Aphrodite'nin alayına (The-
og 201 vd ):
Doğup da yürüyünce tanrılara doğru Erosla Himeros (arzu) takıldılar hemen
peşine
İlk günden bu oldu onun tanrılık payı İnsanlar arasında da, ölümsüzler arasında da; Ona düştü kız cilveleri, gülüşmeleri oynaşmaları Sevmenin, sevişmenin tadı, büyüsü Güzelliği, zarafeti ve bereketi simgeleyen Kharit'ler, Hora'lar ve düğün alaylarının başında giden Hymenaios da Aphrodite'nin çevresindeki tanrılardır Ne var ki aşk tanrıçasının kişiliği çelişkili ve belirsiz olarak canlandırılmaktadır efsanede Savaş tanrı Ares'le birleşmesinden ( k i bu birleşme de anlamlıdır) Phobos (bozgun) ve Deimos (korku), bir de Harmonia doğar Ahenk, uyum anlamına gelen Harmonia'nın yanıbaşında korku ve bozgun Aphrodite'nin kişiligindeki olumlu ve olumsuz yanları ve çelişkileri simgelerler Bu ikiliği en kesin bir tanımlama ile Platon "Şölen" adlı diyalogunda dile getirir Sokrates'in de bulunduğu bu şölene katılanlardan Pausa-nias şöyle der (Plat Şöl 1 8 0 d -e ) :
"Herkes bilir ki, sevgi (Eros) Aphroditeden ayrılmaz Aphrodite tek olsaydı, sevgi de tek olurdu, ama madem ki iki Aphrodite var, Sevginin de iki olması gerek Hem bu tanrının ikiliği nasıl inkâr edilebilir? Biri, yani en eskisi, göksel dediğimiz Aphrodite ana karnından doğmuş değil, göğün kızıdır Daha sonra gelen bir başkası var ki, Zeus'la Dione'nin kızıdır, ona orta malı Aphrodite diyoruz Bu tanrılarla ilgili iki türlü sevgi de olacak ister istemez, birine orta malı, öbürüne göksel diyeceğiz"
(3) E F S A N E L E R İ Kişiliği ile tanrılar arasında bunca önemli bir yer tutan Aphrodite'nin efsaneleri azdır, daha doğrusu kendine özgü öyküler az da, başkalarının baş kahraman oldukları öykülerde kendisine ikinci derecede bir rol düşmektedir
Aphrodite topal tanrı Hephaistos'la evlendirilir, nasıl ve nedeni belli değil, ama şairler onun çirkin kocasını aldatmasını ballandıra ballandıra anlatırlar Bu öykülerin başında Homeros'un Odysseia'sındaki serüven gelir Bu serüveni kör ozan Demodokos anlatır Al kineos'un sarayında toplanmış konuklara Ares'le Aphrodite'nin seviştiklerini güneş tanrı görür ve Hephaistos'a haber verir, ünlü demirci tanrı da kırılmaz, çözülmez zincirlerden büyülü bir ağ örer, yerleştirir onu yatağının altına, sonra da yalancıktan Lemnos adasına gider İ k i tanrı sevişirlerken demir ağın içinde tutklu kalırlar, onları suçüstü yakalayan Hephaistos da acı acı bağırır, sahneye seyirci olan tanrılar arasında da dinmez bir kahkaha kopar (Od V I I I , 295 vd )
Aphrodite'nin başka sevgilileri de olur, bunlardan biri Adonis (Adonis), öbürü Troya kral soyundan Aineias'm babası Ankhises'tlr (Ankhises, Aineias) Tanrı Hermes ile sevişen Aphrodite'nin Hermaphroditos diye bir oğlu olur, efsane yazarlarının kimine göre i k i tanrı îda, yani Kazdagının tepesinde seviş misler, orada doğup ikisinin de adını alan çocuğu dağ nympha'ları büyütmüş, başka bir anlatıma göre Halikarnassos kentinin batısın daki bir yarda biri Hermes'in öteki Aphrodl te'nin birer tapmağı varmış, tanrılar orada sevişip birleşmiş ve orada doğup büyüyen çocukları Hermaphroditos'un başına Salmakls adlı su perisi ile olan serüveni gelmiş (Her-maphroditos, Salmakis)
Aphrodite'nin öfkeleri, öç almaları korkunçtur: Şafak tanrıça Eos'a, Phaidra ve Pa-siphae'ya belalı aşklar esinler, kendilerine yeterince tapınmayan Lemnos kadınlarına ceza olarak kocalarının bile dayanamadıgı bir koku verir, Kinyras'ın kızlarını kendilerini yabancılara satmaya zorlar
Üç Güzeller yarışmasında oynadığı rol ve Paris'le Helena'nın başına getirdiği bela, dillere destan olmuştur İlyada destanında oğlu Aineias'm koruyucusu olarak oynadığı rol bu kişi ile ilgili bölümde anlatılır Roma'da Venüs Genetrix olarak Aeneas destanıyla ilgili rolü Venüs bölümünde açıklanır Eros ile Psykhe masalında da adı geçer Kişiliği Hellenistik çağdan sonra Rönesans sanatına da tükenmez bir konu olmuş, resim ve heykelde işlendikçe işlenmiştir Kuşlardan güvercin ve serçe, çiçeklerden gül ve mersin tanrıçaya adanmış sayılır (inim kadar şairleri esinleyen bir tanrıça daha yoktur, ama hiçbir şair de Aphrodite'yi Midilli'li kadın şair Sappho kadar güzel dile getirmemiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|