11-23-2009
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Şövalyelik Eğitimi
Şövalyelik Eğitimi

Şövalye olarak eğitilecek çocuklar (din adamı olmak için kiliseye girecek olanlar dışında, ortaçağda birçok soylu aile çocuğu) yedi yaşına gelince bir soylunun şatosuna gönderilerek soylu bir hanıma yardımcı (paj) sıfatıyla hizmet vermeye başlardı Buna karşılık da ona soylu davranış kuralları öğretilirdi Çocuk ata binmeyi, şarkı söylemeyi, bir müzik aleti çalmayı, Latince ve Fransızca okumayı, hatta bazen okuma yazmayı öğrenirdi Kimseyi arkadan vurmamak, silahsız kişiye saldırmamak, düşene dokunmamak, övünmemek, ama başkalarını başarilaniçin kutlamak gibi temel şövalyelik kuralları öğretilirdi

14 yaşına gelince şövalye yardımcılığı (squire) rütbesine yükselirdi Fransız yazar Jean Froissart'm vakayinameleri, şövalye yardımcılarının efendilerine köklü bağlılıklarının öyküleriyle doludur Gence artık daha değişik ve zor görevler verilirdi Mızrak, kılıç ve savaş baltası gibi şövalye silahlarını kullanmayı öğrenmeye başlardı Şövalyesinin zırhının bakımını yapmak, zırhı giyip çıkarmasına yardım etmek zorundaydı Sofrada da hizmet eder, ahırda çalışır ve atlara bakardı Açlığa ve soğuğa dayanma, uzun nöbet saatleri boyunca uyanık kalma konusunda kendisini eğitirdi Savaşlar ya da turnuvalar boyunca şövalyenin donanımına göz kulak olur, onun yanında çarpışır, yaralanırsa yardım eder ve öldürülürse gömerdi
Şövalye olamayanlar yaşamları boyunca yardımcılığa razı olurlardı Ama çoğu 21 yaşına gelince şövalye olurdu
Şövalyeliğe hazır duruma gelen aday için uzun ve ciddi bir tören düzenlenirdi Önce yıkanır, temizliği simgeleyen beyaz bir tunik, bunun üzerine de kan dökmeye ve ölümü göğüslemeye istekli olduğunu göstermek için kırmızı elbise ve siyah ceket giyerdi; Daha sonra da 24 saat oruç tutar ve geceyi kilisede, zırhının yanında diz çöküp dua ederek geçirirdi Gün doğarken günah çıkartır ve şükran ayinine katılırdı Daha sonra şatodaki herkes kiliseye toplanır ve şövalye adayı onların önünde kılıcını rahibe verirdi
Rahip de kilisenin, dulların ve yetimlerin savunulması yolunda kullanılacak bu kılıcı kutsaması için Tann'ya dua ederdi Şövalye adayı ise diz çökerek, Tann'dan korkacağına, Hıristiyan dinini koruyacağına, krala cesaretle hizmet edeceğine, zayıfları koruyacağına, iyilik uğruna savaşacağına, efendisine boyun eğeceğine, adil ve dürüst olacağına, başladığı her şeyi bitireceğine, kadınları sayacağına ve düşmandan asla kaçmayacağına yemin ederdi Ardından şato sahibi soylu yeni kutsanmış kılıcın sırtıyla adayın omuzlarına dokunur ve "Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına seni şövalye ilanediyorum" derdi Şövalye bundan sonra zırhını giyer, kılıcını kuşanır ve altın mahmuzlarını takardı
Şövalyelerin asıl görevleri savaşmaktı Ba-nş zamanlarında turnuva adı verilen karşılaşmalar düzenlerlerdi Bu turnuvalarda şövalyeler bağlı oldukları soylunun kansının onuruna çarpışırlardı Bu oyunlar genellikle kör mızrak ve tahta kılıçlarla gerçekleştirilirdi Gene de, bazen gerçek silahlar kullanılması sonucu yarışmacılar yaralanabilir, hatta ölebi-lirdi Sir Walter Scott'ın Kara Şövalye (Ivan-hoe; 1819) adlı romanında bu turnuvaların görkem ve coşkusu anlatılmıştır (bak Turnuva)

Ama savaş yöntemlerinin değişmesiyle, şövalyelerin eğitim gördüğü göğüs göğüse çarpışma yerini başka savaş türlerine bıraktı Cr6cy (1346) ve Poitiers (1356) çarpışmaların-da ağır zırhlı Fransız şövalyeleri, büyük yaylar kullanan İngiliz askerleriyle eşit konumda değillerdi Barutun kullanılmaya başlarımasıyla da şövalyelik önemini yitirdi (bak ZIRH; Savaş ve Savaş Araçlari)
Şövalyeliğin, insanları onur ve zafer isteğiyle savaşa özendirdiği için kötü bir şey olduğu ileri sürülebilir Öte yandan şövalyelik düşmana karşı bile onurlu davranmayı özendirmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|