Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Fizik / Kimya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kimya, lavoisier, öncesi

Lavoisier öncesi Kimya

Eski 11-06-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Lavoisier öncesi Kimya



Lavoisier öncesi kimya


Kimya sözcüğünün,Eski Mısır dilinde ‘kara’ anlamına gelen khem ,veya Eski Yunanca ‘metal dökümü’ anlamına gelen khyma kelimesinden türetilen khemeia’dan geldiği ileri sürülmektedirGenel olarak ele alındığında kimyanın kökenleri için simya ve metalurji gibi alanların göz önünde tutulma gereği ortaya çıkarNitekim kimya ancak 17yüzyılda ayrı bir bilim haline gelmiştir
Kimya tarihçisi Hermann Kopp,kimyanın tarih içindeki gelişimini dönemler olarak ele alırBuna göre:
1-İS 300-1600 yıllar arasında soy,yani asal olmayan metalleri soy metallere dönüştürecek filozof taşının ve insan ömrünü sonsuzlaştıracak yaşam iksirinin arandığı simya çağı
2-1600-1700 yılları arası ilaçların hazırlandığı tıp kimyası çağı
3-1700-1800 yılları arası yanma sürecinin araştırıldığı filojiston kimyası çağı
4-1800 yılı sonrası nicel kimya çağı

*
Bitkilerden boya maddesi elde etmek,deri sepilemek,üzümden şarap üretmek,sabun hazırlamak,cam kaplar yapmak gibi pekçok olay insanlarca eskiden beri bilinmekteydiBu nedenle eski çağlarda kimyanın sanat yönü de olan bir üretim olduğunu söyleyebilirizBilimsel olarak kimyanın harekete geçtiği dönemin İskenderiye’de başladığı kabul edilmektedirEski Mısır’da metalurji,boya ve cam yapımı gibi üretim zanaatları ile eski Yunan felsefesi bir arada yorumlanmış ve İS 400 yıllarında uygulamalı kimya bilgisi ortaya çıkmıştırBu arada simyacıların da arayışları hızlanmıştıÖnemli aygıtlar ve yöntemler geliştiriyorlardıDaha hıristiyanlığın ilk yüzyılında,Yahudi Maria adlı bir kadın simyacı çeşitli fırınlar,ısıtma ve damıtma düzenekleri geliştirmişti350-420 yılları arasında yaşamış olan Zosimos,28 ciltlik bir simya ansiklopedisi yazmıştı
*
Roma ve Bizans İmparatorlukları ile İslam ülkelerinde kimya tekniği gelişme kaydetmiştirAristo’nun,bütün maddelerin toprak,su,hava ve ateşten oluştuğu ve bunların birbirine dönüştüğü kuramı özellikle Arap simyacılar tarafından geliştirildiİbn Sina,dönüşüm konusuna ilgi göstermiş ve yazdığı kitabının mineraloji bölümünde mineralleri taşlar,ateşte eriyen maddeler,kükürtler ve tuzlar olarak gruplara ayırmıştır İbn Sina’ya göre,madde ve biçim birliktedir, doğa olaylarının açıklanmasında doğaüstü ve maddesel olmayan güçlerin etkisi yoktur
Avrupa’da Rönesans Dönemi’nde geçmiş yıllardaki bilgi birikimi,tıp ve kimyasal üretim alanına yöneldiKemiatri,yani kimyasal tedavi,eczacılıkta inorganik tedavi maddelerinin kimyasal yöntemlerle elde edilmesi anlamına gelirHem kimya temeline dayalı ilaç üretimi,hem de hastalıklar ve madde alışverişi olaylarının kimyasal yorumu gibi bilimsel temeli vardırBu kuramsal amaçla ilgili yönelime iyatrokimya denirGünümüzde kemiatrinin karşılığı farmasötik kimya ve kuramsal biyokimyadır

*
İyatrokimyanın öncüsü İsviçre’li hekim Paracelsus’a (1493-1541) göre,tuz,kükürt ve civa,var olan bütün cisimlerin temel yapıtaşı olan beden,can ve ruhun karşılığı idiBu üçlü arasında denge bozulduğu an hastalık başlıyordu Paracelsus’a göre,mide bir kimya laboratuvarıdır,özsuları yoğunlaşınca hastalıklar ortaya çıkar
1580-1644 yılları arasında yaşamış olan Johann Baptist van Helmont,suyu temel element kabul ediyorduÇeşitli süreçlerle gaz üretimini gerçekleştirmişti İlk kez deneylerinde terazi kullanmış ve kimyasal çalışmalarına nicel özellik kazandırmıştır1604-1668 yılları arasında yaşamış olan Rudolph Glauber, yemeklik tuzu sülfürik asitle parçalayarak tuz asidi,yani hidroklorik asidi ve sodyum sülfat elde etmiştiAyrıca metallerin tuz asidi içinde çözünmesiyle metal klorürlerin oluşacağını gösterdi
*
Simya,16 ve 17 yüzyıllarda Avrupa’nın derebeyi saraylarında oldukça yaygındıBu durum,elementlerin birbirine dönüştüğü inancının yıkılmasına dek sürdü17yüzyılda kimyanın sanat mı yoksa bilim mi olduğu tartışılıyorduAslında uygulamalı ve kuramsal kimya ayırımı vardı Kemiatri,metalurji kimyası, madencilik ve demircilik kimyası uygulamalı kimyanın içindeydiKuramsal kimya ise betimlenebilen tüm doğa bilimleri anlamına gelen ‘physica’nın alanındaydıBetimlemek,bir şeyin tasarımını söz ya da yazı ile yapmak veya tasvir etmek anlamına gelirBu bakımdan kuramsal kimya daha çok felsefe alanında kalmıştıDiğer taraftan deneyin doğa araştırmasındaki bilimsel önemi gitgide hissediliyorduMevcut olan kimyada madde ve bileşikler,sadece beklenen son ürün açısından önemliydiÇeşitli reçeteler,beklenen sonuca götüren bir araçtıOysa eski düşünce ve bilgilerin denetlenmesi gerekiyorduBu ise ancak kimyasal tepkimelerin gözlenmesi ve tepkime sürecinin incelenmesi ile mümkündü
*
Diğer taraftan kimyanın simyadan ayrılması ve eski çağların gizemli görüşlerinden uygulamalı kimyaya geçme zamanı gelmişti
1661 yılında Robert Boyle’ın Kuşkucu Kimya adlı kitabı yayınlandıBu kitap,kimyacı ile simyacı arasındaki ayırımı gerçekleştiren ilk çalışmadırAynı zamanda Aristo’cu görüşleri yıkıyordu Robert Boyle,kimyasal elementleri maddenin parçalanmayan yapıtaşları olarak tanımladıKimyasal bileşikler ile basit karışımlar arasındaki farkı gösterdiKimyasal birleşmelerde özelliklerin tümüyle değiştiğini,basit karışımlarda ise değişim olmadığını kanıtladıGazlar üzerinde yürüttüğü deneylerde,gazların basıncı ile hacimleri arasındaki bağıntıyı belirleyen yasayı bulduAyrıca havanın yanma olayındaki rolünü anladı ve havanın tartılabilir bir madde olduğunu söyledi
*
Robert Boyle’ın simyacı ve kimyacı ayrımına ulaşması,uzun ve istikrarsız bir geçiş dönemi sonrasındadır18yüzyılın başlarına kadar bilimadamları hem kimyacı hem de simyacı olmayı çok normal buluyorlardıörneğin Alman bilimdamı Johann Becher,mineraloji alanında kusursuz bir kitap yazmasına rağmen,doğru malzemeleri kullandığı takdirde kendini görünmez kılabileceğine inanıyorduBir diğer Alman bilimadamı Hennig Brand,insan idrarından altın damıtmanın bir yolunu bulacağından emindi50 kova insan idrarı topladı ve aylarca kilerinde sakladıBirtakım işlemlerle,idrarı önce sağlığa zararlı bir macuna,sonra da yarısaydam ve mumsu bir maddeye çevirdiŞüphesiz bütün bu işlemler sonucu altın oluşmadıAma çok ilginç bir olay olduBir süre sonra bu madde ışıldamaya başladıÜstelik hava ile temas ettiğinde kendiliğinden tutuşuyordu Brand,altın elde etmeye çalışırken fosforu bulmuştu
*
1750’li yıllarda İsveç’li kimyacı Carl Scheele,bol miktarda fosfor üretmenin bir yolunu bulduAslında gelişmiş aygıtlardan yararlanma olanağı bulunmayan yoksul bir eczacıydıBuna rağmen 8 tane element keşfetti

Bunlar klor,flüor,manganez,baryum,molibden,tungsten,nitr o jen ve oksijendiAma bu keşiflerinin hiçbirisi onun adına kayıt edilmediHer defasında görmezden gelindiVeya başka biri aynı keşfi yapınca bilim dünyası ona ilgi duyduAyrıca bilim dünyasında İngilizce konuşulması da etkili bir olaydı Scheele,oksijeni 1772 yılında keşfetmiştiAncak bildirisini vaktinde yayınlatamadıBöylece bu elenmentin keşif şerefi,1774 yılında onu kendi başına bulan Joseph Priestley’e nasip olduBundan daha ilginç olay klorun keşfi konusunda olduGenellikle klorun Humphry Davy tarafından bulunduğu söylenirAslında Humphry Davy kloru gerçekten bulduAma Carl Scheele’den 36 sene sonra
Carl Scheele’in bir diğer özelliği de deneylerinde kullandığı her maddenin tadına bakmasıydıBu maddeler arasında civa ve hidrosiyanür de vardıZaten bu sebeple 1786 yılında öldüğünde 43 yaşındaydı ve masasında bir sürü toksit kimyasal madde vardı
*
18yüzyılda kimyanın temel sorunu, yanma olayının açıklanmasıdır17yüzyıl ortalarına doğru,maddede bulunan elementlerden birinin yanmaya neden olduğu ileri sürülmüştüAncak simyacı Helmont,ateşin maddesel bir cisim olmadığını söyleyerek bu fikri reddetti1635-1682 yılları arasında yaşamış olan Alman simyacı JBecher,terra pinguis olarak adlandırılan ateş elementinin, yanma sırasında kaçıp giden bir nesne olduğunu varsaydıDaha sonra Berlin’de hekimlik yapan Georg Ernst Stahl,bu nesneye flojiston adını verdi Stahl,yanma olayına yanlış olmasına rağmen bir açıklama getirmiş oluyordu

Flojiston kuramına göre yanıcı maddeler,yanıcı olmayan bir kısım ile flojistonden oluşurMetal oksitler birer element,metaller ise kil (metal oksit) ile flojistonden oluşan birer bileşik maddedirMetal yandığında eksi kütleli olan flojiston bir ruh gibi ayrılır ve elementin külü,yani metal oksit açığa çıkarKüle yeniden flojiston verildiğinde de yeniden metal oluşurÖrneğin çinko oksit flojistonca zengin olan kömürle ya da hidrojen gazıyla ısıtıldığında yeniden çinko oluşur ve hafifler
*
Cavendish,Priestley ve Scheele gibi bilimadamları çalışmalarında karbon dioksit,oksijen,klor,metan ve hidrojen gazlarını ayrı gazlar olarak tanımladılar
Cavendish ayrıca gazları yoğunluklarına göre ayırdıİlk kez suyun bir element olmayıp oksijen ile hidrojenin bir bileşiği olduğunu kanıtladıBütün bu çalışmalar sonucunda flojiston kuramı yıkıldıAma kimyanın önünde hala uzun bir yol vardıDünyanın her yerinde bilim adamları aslında var olmayan şeyler aradılar,bazen de bulduklarını sandılarBozulmuş havalar,yanıcılığını kaybetmiş deniz asitleri,metal asit tozları gibi pekçok hayali madde peşindeydiler Bütün bu olguların bir yerinde,esrarengiz bir ‘elan vital’ yani cansız nesnelere can veren gücün saklı olduğunu düşünüyorlardı
Kimyayı modern çağa taşıyan kişi Lavoisier oldu


KAYNAKLAR:
A Short History of Nearly Everything
AnaBritannica


__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.