Yapılan araştırmalar sonucunda, mevcut koşullarda hidrojenin diğer yakıtlardan yaklaşık üç kat pahalı olduğu ve yaygın bir enerji kaynağı olarak kullanımının, hidrojen üretiminde maliyeti düşürücü teknolojik gelişmelere bağlı olacağı ortaya çıkmıştır
Bununla birlikte, ihtiyaç fazlası elektrik enerjisinin hidrojen olarak depolanması günümüz için geçerli bir alternatiftir
Bu tarzda depolanan enerjinin yaygın olarak kullanılabilmesi, biraz da yakıt piline dayalı otomotiv teknolojilerinin geliştirilmesine bağlıdır
Depolanabilirliği, hidrojenin belki de en önemli özelliğidir

Günümüzde büyük miktarlarda enerji depolamak için hala uygun bir yöntem bulunamamış olması, hidrojenin önemini daha da arttırmaktadır

Bir örnek verilecek olursa; eğer bugün hidroelektrik santrallerinden elde edilen enerjinin depolanması mümkün olsaydı, enerji sorunu büyük ölçüde çözülmüş olurdu

Hatta hidroelektrik enerji kaynağı bol olan Kanada ve Yeni Zelanda gibi ülkelerin bu doğrultuda programlar başlattığı bilinmektedir

Bu yaklaşım hidroelektrik santrallerinin belirli yoğunlukta sürekli çalışmasını esas almakta, ihtiyaç fazlası enerji ise suyun elektrolizi ile hidrojen üretiminde değerlendirilmekte ve bu şekilde enerji depolanmaktadır
Buna rağmen hidrojenin en hafif element olması, depolanma açısından sorun oluşturmaktadır
Bu sorunun önüne geçmek için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir
Sıkıştırılmış Gaz
Hidrojen konusunda en bilinen depolama yöntemi, gaz olarak basınçlı tanklarda depolamaktır
Hidrojen, günümüzde genellikle 50 litrelik silindirik depolarda 200-250 barlık basınç altında depolanmaktadır (bu basınç değeri 600-700 bar’a kadar çıkabilir)
Ancak hidrojen çok hafif olduğundan dolayı hacimsel enerji yoğunluğu çok düşüktür
Bunun dışında, yüksek basınç sebebiyle depolama tankları çok ağır olmaktadırlar
Buysa, hidrojenden alınacak olan verimi düşürür
Örneğin, basınçlı depo malzemesi olarak ostenitik çelik ve bazı alüminyum türleri kullanıldığında, depolanan hidrojenin, tüm depo ağırlığına oranı %2-3 civarında kalmaktadır
Ancak bu malzemelerin yerine karbon kompozit kullanılmasıyla, ağırlık oranı daha da artmış ve %11,3 seviyesine yükselmiştir
Sıvı Hidrojen
Hidrojen petrole göre 4 kat fazla hacim kapladığından dolayı, bu hacmi küçültmek için hidrojeni sıvı halde depolamak gerekir

Bunun için de yüksek basınç ve soğutma işlemine ihtiyaç duyulur

Hidrojen gazı 20,25 K sıcaklıkta sıvılaştığı için, sıvı depolarında izolasyon önemlidir

Sıvı hidrojen, özellikle uzay teknolojisinde ve bazı roketlerde kullanılmaktadır

Sıvı hidrojen, 900 bar basınç altındaki hidrojen gazıyla aynı yoğunluğa sahiptir: 71 kg/m3

Ancak sıvı depolama, gaz sıkıştırmaya göre daha düşük basınçlarla çalışıldığı için daha emniyetlidir

Ayrıca depolama tankı ile sıvı hidrojenin ağırlık oranı %26 civarındadır
Bu yöntem orta veya küçük ölçekte depolama için en çok kullanılan yöntemdir, ancak büyük miktarlar için oldukça pahalıdır
Çünkü hidrojeni sıvılaştırmak için gereken enerji, hidrojenin sağlayacağı yakıt enerjisinin %28’i civarındadır
Bu oran büyük olsa bile, uzay araçları ve roketlerdeki sıvılaştırma masrafları göz ardı edilmektedir
Ayrıca, Mercedes, GM ve Honda gibi üreticiler, sıvı hidrojenle çalışacak modeller geliştirmektedir
Bir diğer pratik çözüm ise, sıvı hidrojenin düşük sıcaklıktaki tanklarda saklanmasıdır

Örneğin, dünyanın en büyük sıvı hidrojen tankı, Kennedy Uzay Merkezi’nde olup, 3400 m3sıvı hidrojen alabilmektedir

Bu miktar hidrojenin yakıt olarak değeri 29 milyon MJ veya 8 milyon kW

saat'e karşılık gelmektedir
Sıvı hidrojen büyük tanklarda depolanmışsa günlük %0,06’sı, küçük tanklarda depolanmışsa günlük %3’ü buharlaşarak kaybolmaktadır

Bu oranın azaltılması izolasyona bağlıdır
Hidrojeni sıvı olarak depolama, karyojenik depolama (Cryogenic Liquid Storage) olarakta adlandırılır
Hidrokarbonlar
Metanol veya etanol gibi hidrokarbonlu yakıtlar, saf sıvı hidrojenden daha fazla hidrojen içerirler

Yüksek sıcaklıklarda su buharı kullanılarak, hidrokarbonlardan hidrojen ayrıştırılabilir

Böylece, %70-75 oranında hidrojenin yanı sıra, karbondioksit, karbonmonoksit ve su oluşur
Hidrokarbonlu yakıtlar, hidrojenli araçlar için daha iyi bir alternatif sunarlar
Örneğin, metanol kullanımı ile, ağır hidrojen tanklarına veya dolum istasyonlarına gerek kalmayacaktır
Daimler-Chrysler’e göre metanol, sıvı hidrojenden daha yaygın olarak kullanılacaktır
Çünkü normal şartlar altında sıvı olarak bulunması sebebiyle, kullanılan arabalar üzerinde fazla bir değişiklik yapılmadan adapte olunması mümkün olacaktır
Hidrürler
Hidrojen kimyasal olarak metallerde, alaşımlarda ve ara metallerde hidrür olarak depolanabilmektedir

Önemli ölçüde hidrojen absorbe eden metal hidrürler, hidrojen depolamak için çok uygun bir yöntem olmasına karşın, kendi ağırlıkları ciddi sorun olarak ortaya çıkmaktadır

Şu anda en öne çıkan metal hidrür cinsi olan Titanyum emdirilmiş NaAIH4, gelecek vaat etmekte ve 250°C’de %4,5 oranında hidrojen depolamaktadır

Ancak 35 defa tekrarlanan doldurma-boşaltma sonunda hidrojen depolama kapasitesinin %4,5’ten %3,5’e indiği gözlenmiştir
Metal hidrürlerin çok ağır olması, belli bir doldurma-boşaltma kapasitelerinin olması ve ayrıca nadir bulunan elementlerden oluşmaları, eksi yanlarıdır
Son 10 yıldır yüksek depolama kapasiteleri nedeniyle alüminyum ve bor içeren kompleks hidrürler yoğun olarak çalışılmaktadır
Bor içeren kompleks hidrürler sıvı koşullarda kullanılması nedeni ile de önem taşımaktadır
Bor esaslı sistemler ana olarak sodyum bor hidrürü esas almaktadır
NaBH4, katı halde ağırlıkça %10,5 hidrojen içerir
Çözelti halindeki sodyum bor hidrür, aşağıdaki reaksiyona göre hidrojenini vererek sodyum metaborata dönüşür:
NaBH4 + 2H2O → 4H2 + NaBO2
H2O ve NaOH ilavesi ile sodyum bor hidrürün sıvı içerisindeki miktarı ağırlıkça %20-35 arasında olabilmekte, bu da sistemde ağırlıkça %4,4-7,7 arasında hidrojenin depolanmasına olanak vermektedir
Sodyum bor hidrürde hidrojen depolamanın en önemli üstünlüğü depolanan hidrojenin oda sıcaklığında geri alınabilmesi ve geri alımın katalizör yardımı ile kolaylıkla kontrol edilebilmesidir
Sodyum bor hidrürün hidrojen amaçlı kullanımında en önemli sorun, oluşan metaboratın tekrar NaBH4’e dönüştürülmesidir
Hidrojen depolamada sodyum bor hidrür kullanmanın bir diğer avantajı, hidrojene geçişte en önemli sorun olarak görülen hidrojenin patlayıcılık riskinin azaltılmasıdır

Hidrojen kullanımının verimli hale gelebilmesi için, patlama riskinin mutlaka azaltılması gerekmektedir

Sodyum bor hidrür, belli koşullarda yanmayan, ancak istendiğinde hidrojeni açığa çıkartan bir özelliğe sahiptir

Halen özel camlar veya izolasyon malzemeleri gibi alanlarda kullanılan sodyum bor hidrürün ana maddesi olan bor, Türkiye’de de bolca bulunmaktadır
Karbon Nanotüpler
Hidrojen, gaz veya sıvı olarak saf halde uygun çelik tanklarda depolanabileceği gibi, fiziksel olarak karbon nanotüplerde de depolanabilmektedir

Karbon, özellikle yüksek oranda gözenekli çok küçük parçalar haline getirilebilmesi ve karbon atomları ve gaz molekülleri arasında oluşan çekim kuvveti nedeniyle gaz depolamaya en elverişli maddelerden biridir

Karbon nanotüpler, grafit tabakaların tüp şekline dönüşmüş halidir

Çapları birkaç nanometre veya 10-20 nanometre mertebesinde, boyları ise mikron seviyesindedir

Elastiklik modülleri çelikten 5 kat daha fazladır

Tek cidarlı nanotüpler %14, çok cidarlılar %7,7, içlerine alkali elementler yerleştirilenler ise %20 ağırlık oranına kadar hidrojen depolayabilirler

20 bar basınç altında yapılan deneylerde, bu oran %70’e kadar çıkarılmıştır
Nanotüpleri en büyük dezavantajı maliyetlerinin oldukça yüksek olmasıdır

Eğer gelecekte ucuz üretim yöntemleri gelişirse, yaygın olarak kullanılabilecek hale gelebilirler
Nanotüplerdeki absorbe işlemi, karbon atomlarının hidrojen moleküllerine uyguladığı Van Der Waal’s kuvveti ile gerçekleşmektedir

Yani kimyasal değil, fiziksel bir olaydır
Cam Küreler
Çapları 25-500 µm arasında değişen cam küreler, cidar kalınlıkları 1 µm olan bir tarafı açık cam baloncuklardır

Bu kürelere yüksek basınç ve sıcaklık altında depolanmaktadır

Yüksek sıcaklık sonucunda cam cidarı geçirgen hale geldiğinde, hidrojen atomları camlara girer

Camlar soğutulunca da içeride hapsolur

Depolanan hidrojen, camların ısıtılması veya kırılması yoluyla tekrar geri alınabilir
Cam kürelerin depolama kapasitesi 200-490 bar basınç altında %5-6 civarındadır
Mağaralarda Depolama
Bütün bu yöntemlerin dışında hidrojen gazını depolamanın belki de en ucuz yöntemi, doğalgaza benzer şekilde, yeraltında, tükenmiş petrol veya doğal gaz rezervuarlarında depolamaktır

Maliyeti biraz yüksek olan diğer bir depolama şekli ise, hidrojeni maden ocaklarındaki mağaralarda saklamaktır

Örneğin Almanya’da Kiel şehrinde 1971’den beri yerin 1330 m altındaki bir mağarada hidrojen depolanmaktadır

Ancak mağaralarda saklanan hidrojenin yılda %1-3’ü arası, sızıntı nedeniyle kaybolmaktadır