Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
istiklal, kuruldu, mahkemeleri

İstiklal Mahkemeleri Nasıl Kuruldu?

Eski 10-23-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

İstiklal Mahkemeleri Nasıl Kuruldu?



İstiklal Mahkemeleri Nasıl Kuruldu? İstiklal Mahkemeleri Hakkında


İstiklal Mahkemeleri Nasıl Kuruldu? İstiklal Mahkemeleri Hakkında

1 Dünya Savaşından yenik olarak çıkan Osmanlı Devleti, bir tasfiye niteliğinde olan Mondros Ateşkes Antlaşmasını 30 EKİM 1918 tarihinde imzalamıştır İtilaf Devletleri bu antlaşmanın uygulanmasına hemen başlamışlardır Ülkenin dört bir köşesi işgal edilmiş, ordunun büyük bir kısmı terhis edilerek silahları ellerinden alınmış, devlet askeri, siyasi ve mali açıdan tam anlamıyla rehin alınmıştır İstanbul’da kurdurulan kukla hükümetler İtilaf Devletlerinin emellerine ulaşmasında bir aracı olarak çalışıyordu


İşgaller karşısında hükümetin tepkisizliğine karşı halk büyük tepki gösteriyor ve ülkenin her köşesinde yerel direniş hareketleri filizleniyordu Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçmesiyle Amasya Genelgesi yayımlanmış, Erzurum ve Sivas Kongreleriyle halk desteğini arkasına alan Paşa, yerel direniş örgütlerini tek bir çatı altında toplanmıştı Bütün bu gelişmelere engel olamayan Damat Ferit Hükümeti istifa etmiş, yerine geçen Ali Riza Paşa hükümetiyle Anadolu Hareketi arasındaki müzakerelerin sonucu olarak 12 OCAK 1920 tarihinde son Osmanlı Mebusan Meclisi İstanbul’da çalışmalarına başlamıştı Ancak bu meclisin 18 OCAK 1920 tarihinde kabul ettiği, Türk Milleti’nin asgari haklarını ilan eden Misak-ı Milli, itilaf devletlerini rahatsız etmiş ve bu rahatsızlık 16 MART 1920 TARİHİNDE İstanbul’un resmen işgali ile sonuçlanmıştır Mebusan Meclisi basılarak 11 mebus tutuklanmış ve Malta’ya sürgün edilmiştir Bu şartlar altında Mebusan Meclisi çalışmalarını tatil etmiş ve Padişah Vahdettin’in 11 NİSAN 1920 tarihli iradesiyle meclis feshedilmiştir

Bu gelişmeleri yakından izleyen Mustafa Kemal Paşa, Sivas Kongresinde oluşturulan Temsil Heyetinin başkanı sıfatıyla kolordu kumandanlarına, vali ve mutasarrıflara çektiği telgraflarla Ankara’da bir meclis toplanacağını ve bunun için vilayetler çapında seçim yapılarak, seçilen mebusların ivedi olarak Ankara’ya gönderilmesi gerektiğini bildirmiştir

Seçimler Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin gayretleriyle, kolordu kumandanları ve valilerin gözetiminde yapıldı

Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 NİSAN 1920 tarihinde 120 mebusun katılımıyla ve Mustafa Kemal Paşa’nın açış konuşmasıyla açıldı

24 NİSAN 1920 tarihli oturumda, Mustafa Kemal Paşa meclis başkanlığına seçildi Takip eden günlerde yeniden yapılanmayı sağlayacak yasaları ardarda kabul etti

BİRİNCİ TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NİN HUKUKİ YAPISI VE YARGI :

Mustafa Kemal Paşa, girişilen direniş hareketinin bir yeniden varoluş hareketi, padişaha, kurulu düzene, yüzlerce yıllık devlet geleneğine karşı bir başkaldırı olduğunun bilincindeydi Halk desteği olmaksızın böyle bir hareketin asla başarılı olamayacağını çok iyi biliyordu Bunun için her adımında halkın desteğini alma mücadelesi veriyordu Meclisin açılma çalışmalarının yapıldığı günlerde, gazeteci Yunus Nadi Bey’in; her kerameti Meclisten beklemenin doğru olup olmadığı şeklindeki sorusuna “ ben bilakis her kerameti Meclisten bekleyenlerdenim… Bir devre yetiştik ki, onda her iş meşru olmalıdır Millet işlerinde meşruiyet, ancak milli kararlara dayanmakla, milletin genel eğilimlerine tercüman olmakla gerçekleşir” şeklinde cevap vermiştir

TBMM’ni oluşturan mebuslar, Osmanlı Devleti’nin Mebusan Kanunu ve Mustafa Kemal Paşa’nın seçimler hakkındaki genelgesi çerçevesinde seçilmişlerdir Yani seçimler yürürlükte olan seçim kanununa göre yapılmıştır Meclisi oluşturan 400 civarındaki mebusun 105’i İstanbul Mebusan Meclisinden gelerek katılmışlardır Ancak İstanbul’un işgal edilmesiyle kapatılan Meclisin yerine kurulmuş olmasına rağmen bu Meclisin devamı değildir

Meclis açılır açılmaz, ülke yönetimi için gerekli kararları alıp uygulamaya başlamıştır Meclisin çıkardığı yasalar incelendiğinde devletin, Büyük Millet Meclisi tarafından idare edildiği görülür TBMM olağan dönemlerin olağan meclisi değildir Bu meclis, hem düşmanla mücadeleyi organize edecek, hem devleti idare edecek, hem de yeniden yapılandıracaktı Meclisin olağanüstü yetkilerle donatılmış olacağı Mustafa Kemal Paşa’nın kolordu kumandanlarına ve valilere gönderdiği 19 MART 1920 tarihli telgrafta özellikle vurgulanmıştı Bu amaçla yasama, yürütme ve yargı tek elden, TBMM tarafından yürütülecektir ki, bu esasa “Güçler Birliği” adı verilmektedir Meclis yasama işlevinin yanısıra yürütme işlevini de yerine getirmiştir Hükümet üyeleri Meclis tarafından seçilir ve hükümete değil, Meclis’e karşı sorumlu olurdu Yani hükümet bir bakıma Meclis’in bir çeşit memurlar heyeti idi Hükümet üyelerinin seçilmesi Meclis’e ait olduğu gibi görevlerinden azilde tek yetkili yine Meclisti ki buna “Meclis Hükümeti Sistemi” adı verilmektedir

1921 Anayasasında Yasama ve Yürütmenin Meclis’e ait olduğu belirtilmiştir Yargıya ilişkin herhangi bir hüküm olmamasına rağmen Meclis, bölünmez, parçalanmaz, tek bir egemenlik anlayışı dolayısıyla bu parçalanmaz egemenliğin bir unsuru olarak yargı yetkisini de kendinde görüyordu “Bu Meclis, yalnız kuramsal olarak ve bir egemenlik anlayışıyla değil, pratik nedenlerle ve yargılama fonksiyonuna tam olarak sahip olabilmek için de yargı gücünü kendisinde görmüş, bu pratik nedenlerle, O’nu kendinde varsaymaktan öteye giderek, bizzat kullanmıştır”

Milli Mücadelenin başlarında Anadolu’da tam bir karmaşa hakimdi Devlet otoritesi tamamen kaybolmuştu Merkezi otoritenin olmaması sivil yöneticileri aciz duruma düşürüyordu Ekonomik hayat yıkılmış, üretim düşmüş, ekonomik çöküntü, sosyal çöküntüyü de beraberinde getirmişti Karadeniz’de Rum, Doğu Anadolu ve Adana, Tarsus civarında Ermeni çeteleri terör estiriyordu İşgal nedeniyle batıdan doğuya göç başlamıştı Eşkiyalık bozgunculuk ve casusluk başını almış yürüyordu Yıkıcı propagandalar halkın kurtuluşa inancını sarsıyordu

Bir dönemde bidayet ve istinaf mahkemeleri görev yapıyordu Ancak bunlar normal zamanların mahkemeleriydi “Çalışmaları kendilerine verilmiş olan yetkilerle sınırlıydı İtiraz, bir üst mahkemeye başvurma, temyiz gibi normal zamanların uygulamasına bağlı olan bu uygulama yöntemi insanları uyuşturup, davaların hızını azaltıyor, cezanın ibret yönünü yok ediyordu”

Bu mahkemeler dışında askeri idareciler ve milis kumandanları tarafından kurulan harp divanları asker kaçakları, bozguncu, casus ve eşkiyalara keyfi cezalar veriyorlardı Bazen bu cezalar çok ağır olabiliyordu

Suçluların, harp divanlarında cezalandırılmaları askeri otorite düşüncesini yaratıyordu TBMM Anadolu ihtilalinin eseri olup, halkın meşru temsilcileri tarafından kurulmuştu Bu nedenle cezaların Meclis otoritesine bağlı kuruluşlara verilmesi gerekiyordu

TBMM düşmanla silahlı mücadele yaparak vatanı kurtarmak düşüncesiyle kurulmuştu Doğal olarak bu amacına ulaşmak için asker toplamak zorundaydı Ancak Osmanlı Devleti, Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası askerlik yükümlülüğünü kaldırmıştı ki bu karar insanların askere gitmemesi, silah altında olanların da kaçması sonucunu doğruyordu

“Kaçak olaylarının en büyük etkenlerinden birisi de kaçaklara ceza verilememesi, kaçak olayına ilgisiz kalınması ve sebep olanların sorumsuzluğuydu Ceza Kanununun bu suçlarla ilgili hükümleri oldukça hafifti Asker cephede ölmektense birkaç ay, hatta birkaç sene hapis yatmayı tercih ettiğinden kaçak olayı önlenemiyordu… Kaçak olayları savaşın kaderini etkileyecek, hatta sonucunu saptayacak kadar çoktu”

Olağanüstü zamanlarda, olağanüstü önlemlere başvurma zorunluluğu vardı Olağanüstü yetkilerle donatılmış olan TBMM, tamamen Meclis denetiminde mahkemeler kurulmasını zorunlu gördü İstiklal Mahkemeleri bu zorunluluğun ürünüdür

İSTiKLAL MAHKEMELERİNİN KURULMASI, ÖZELLİKLERİ VE UYGULAMALAR:

TBMM ülkedeki her türlü asayiş bozucu olayı önlemek amacıyla 29 NİSAN 1920 tarihinde “Hıyanet-i Vataniye Kanunu”nu kabul etti Bu kanuna göre TBMM’nin meşruluğuna sözle, yazıyla ya da fiilen muhalefet edenler, “Vatan Haini” Vaaz ve konuşmalarında halkı vatana ihanet suçuna teşvik edenler geçici kürek cezasıyla cezalandırılacak, bu faaliyetleri sonucu olay çıkarsa idam edileceklerdi Kanun bu suçları işleyenlerin bidayet mahkemelerince yargılanacakları hükmünü getiriyordu

Bu kanun uygulamaya konulmuş, ancak bidayet mahkemelerinin kanunun amacına ulaşmasında yetersiz kaldığı gözlemlenmişti Bunun üzerine, yapılan çalışmalar sonucu 11 EYLÜL 1920 tarihinde “Firariler Hakkında Kanun” kabul edildi

Bu kanuna göre hükümetin teklifi ve TBMM’nin onayıyla “İstiklal Mahkemeleri” oluşturulacaktı Bu mahkemelerde görev yapmak üzere TBMM üyeleri arasından oy çokluğuyla üç mebus seçilecek ve içlerinden biri mahkeme başkanı olacaktı Mahkemelerin kararları kesin olup, infazından askeri ve sivil bütün devlet memurları sorumluydu İstiklal mahkemelerinin emir ve kararlarını uygulamayanlar, uygulamada ihmal gösterenler aynı mahkeme tarafından yargılanacaktı

Firariler hakkında kanun çerçevesinde 18 EYLÜL 1920 tarihinde Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi (Genel Kurmay Başkanı) İsmet Bey hükümet adına, 14 mıntıkada İstiklal Mahkemesi kurulmasına ilişkin teklifi Meclis’e sunacaktır Bunlardan özellikle yedisinin acilen kurulması gerektiği bildirilecektir Aynı gün yapılan oylamayla bu yedi İstiklal Mahkemesinin (Kastamonu, Eskişehir, Konya, Isparta, Ankara, Kayseri ve Sivas) oluşturulmasına karar verilmiş, mahkeme üyeleri seçilmiş ve görev yerlerine gönderilmiştir

26 EYLÜL 1920 tarihinde kabul edilen “İstiklal Mahkemeleri Kanunu’nun Birinci Maddesine Müzeyyel Kanun” ile mahkemelerin yargılanacak suçlara ilişkin yetkileri artırılmıştır

31 TEMMUZ 1922 tarihinde kabul edilen “İstiklal Mehakimi Kanunu” ile gizli oyla seçilen üç mahkeme üyesine bir savcı ve bir yedek üye seçilmesi kararlaştırıldı Kanunda cezaların derhal infaz edileceği, idam cezalarının TBMM tarafından incelenip onaylanmasından sonra infaz edileceği hükme bağlanmıştır Her İstiklal Mahkemesinin ayda bir TBMM’ne hüküm özetleri ve çalışma takvimini göndereceği belirtilmiş, ayrıca İstiklal Mahkemelerini ilgilendirecek suçların kapsamı genişletilmiştir

İstiklal Mahkemelerini ilgilendiren olayların ilk tahkikatı hükümetçe yapılarak dosya mahkemeye gönderiliyor, mahkeme heyeti tarafından gerekli inceleme yapılıp, noksanlar tamamlandıktan sonra yargılama başlıyordu Yargılama kesinlikle halka açık olarak yapılıyor ve mahkeme tarafından verilen hüküm derhal infaz ediliyordu

Mahkemeler Meclis’e bağlıydı Yargı yetkisini Meclis adına kullanıyorlardı Yargı usulü basit, açık ve çabuktu Kararlarını vicdani kanaatlerine göre veriyorlar ve bu kararlarından dolayı sorumlu tutulamıyorlardı Bu kadar geniş yetkilerine rağmen haklarında yeterli delil bulunamayan sanıklar berat edebiliyordu Mahkemeler kendi mıntıkalarındaki yargılamalar hakkında İçişleri Bakanlığına ve Meclis’e rapor sunuyorlardı Böylelikle mahkemelerin uygulamaları hakkında Meclis bilgilendiriliyordu

İstiklal Mahkemelerine kasten şikayette bulunanların aynı mahkeme tarafından isnat ettikleri suçla yargılanmaları hükmü, haksız ithamlarda bulunabilecek şahısları ürkütüyor ve sebepsiz yere yargılamanın önüne geçilmiş oluyordu

İstiklal Mahkemelerinin ilgi alanına giren başlıca suçlar şunlardır; askerden firar, vatana ihanet, ayaklanma, casusluk, bozgunculuk ve aleyhte propaganda, soygunculuk, görevini kötüye kullanma, halka eziyet ve baskı, asker ailesine saldırı, Tekalif-i Milliyeden mal kaçırmak, cinayet, düşman işgalinden yararlanıp kanunsuz hareketlerde bulunmak, düşmana yardım ve işbirliği, düşman ordusuna katılmak Bu suçlar dışında kalan suçlarla bidayet mahkemeleri ilgileniyordu

Yargılanan şahıslara verilen cezalar ise genelde şu şekilde sıralanabilir: Asılarak veya kurşuna dizilerek idam, kalebent, kürek, ağır hapis, sürgün, dayak, zararı ödetme, görevden uzaklaştırma, halk ve asker önünde teşhir, milli mücadelenin sonuna kadar gözaltına alma, mal ve mülküne el koyma, evini yıkma, asker kaçağı yerine en yakınını askere alma, köy ve mahalleden ağır para cezası alma

Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz gibi hiçbir ihmale yer vermeyecek önemdeki olaylar öncesinde İstiklal Mahkemeleri pekçok ceza vermiştir Ancak Meclis zabıt cerideleri incelendiğinde bu dönemler sonrasında pekçok konuda Meclisinin af kararları aldığı görülmektedir

İstiklal Mahkemeleri çalışma süreleri hiç kimseye ayrıcalıklı davranmamıştır Sakarya Meydan Muharebesi sırasında eşkiyalık yapan bir çete uzun uğraşlardan sonra yakalanmış, ancak muhafazalarından sorumlu yüzbaşının ihmali nedeniyle kaçmayı başarmışlardır Ankara İstiklal Mahkemesi üyesi Kılıç Ali Bey’in akrabası olan bu yüzbaşı aynı mahkeme tarafından yargılanmış ve askerlikten tard edilerek onbeş sene hapis cezasına çarptırılmıştır

Maraş mebuslarından Tahsin Bey’in bir cinayet olayıyla ilgisi nedeniyle Meclisten dokunulmazlığın kaldırılması istenmiş ve ardından, yargılanarak hapis cezasına çarptırılmıştır

Anadolu’daki bazı tutukluların Ankara’ya gönderilmesi konusunda gönderilen emir vali tarafından aksatılmış ve bunun üzerine vali yargılanmak üzere Ankara’ya çağrılmıştı İçişleri Bakanının kendisine kefil olması üzerine bir maaşının kesilmesi hükmüne varılmıştı

İstiklal Mahkemelerinin adil çalışmalarına en güzel örnek Ankara 1 Numaralı İstiklal Mahkemesi ile İsmet Paşa arasında Mustafa Kemal Paşa’ya İzmir’de düzenlenen suikast girişimi soruşturması sırasında meydana gelen olaydır
Mahkeme soruşturmada bazı Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası üyelerinin de fiilen suikast girişimine katıldığını tespit edince Ankara Polis Müdürü Dilaver Bey’e telgraf çekerek Kazım Karabekir Paşa’nın tutuklanmasını emretmişti Başbakan İsmet Paşa olayı haber alır almaz İstiklal Mahkemeleri Kanunu’na aykırı olarak Karabekir Paşa’nın serbest bırakılmasını istemişti Dilaver bey bu isteği yerine getirmiş, ancak sorumluluk altına girmemek için durumu İzmir’de bulunan İstiklal Mahkemesi’ne haber vermişti Bunun üzerine mahkeme heyeti Polis Müdürüne çektiği telgrafta Karabekir Paşa’nın ve mahkeme uygulamalarına engel olan Başbakan İsmet Paşa’nın derhal tutuklanmasını emretmişti Başbakanla mahkeme heyeti arasında meydana gelen bu olay Gazi’nin kulağına gitmiş ve mahkeme heyetini çağırarak bilgi almıştı Kendisine durumun arz edilmesi üzerine İsmet Paşa’ya derhal bir telgraf çekmiş, İstiklal Mahkemeleri Kanununa aykırı hareket etmemesini isteyerek derhal İzmir’e gelerek mahkeme heyetine bilgi vermesi talimatını vermişti

Bu denli dikkatli ve hassas çalışan İstiklal Mahkemelerinin kararlarıyla üç sene içinde vatana ihanet, casusluk ve bozgunculuk suçlarından 1054 kişi idam edildi 2696 kişinin idamları askerden yeniden kaçmaları halinde uygulanmak üzere şartlı olarak affedildi 243 kişiye gıyabında idam cezası verildi Diğer suçlardan ise 1786 kişi kalebent ve kürek cezasına çarptırıldı 11744 kişi beraat ederken 41768 kişi ise genellikle dayak olmak üzere çeşitli hafif cezalara çarptırıldı

Milli Mücadele esnasında EYLÜL 1920 ile MAYIS 1923 tarihleri arasında 14 İstiklal Mahkemesi görev yaptı Bu süre zarfında Ankara 1 numaralı İstiklal Mahkemesi görevine aralıksız devam eden tek mahkeme oldu

İstiklal Mahkemelerinin Bolşevik İhtilalinin kapalı, gizli ve terörist ÇEKA’larına( KGB yani Ruşça açılımıyla “Komitet Gosudarstvennoy Bezopasbosti” örgütün resmi adıdır Türkçe’de manası Devlet Emniyet Komitesidir Devlet Emniyet Aracı “Halk Komiserleri Konseyinin” 20 Aralık 1919 tarihinde aldığı kararla kurulmuştur O dönem adı ÇEKA’dır) benzetenler olmuşturOysa Çeka’lar hiçbir kanuna bağlı olmadan hiçbir hukuk sistemiyle bağdaşmayan uygulamalar yapan çetelerdir Moskova Antlaşmasını imzaladıktan sonra yurda dönerken Tiflis’te Çeka tarafından tutuklanarak sorgulanan Riza NUR, anılarında bu örgütün çalışmalarını detaylı olarak anlatmaktadır

Fransız İhtilal Mahkemeleri, İstiklal Mahkemeleriyle karşılaştırılırsa, bu mahkemelerin tam anlamıyla terör estirdiği, 1793 yılında sadece Paris’te 2774 kişi olmak üzere tüm Fransa’da 17000 kişiyi idam ettirdiği görülür Hüküm giymeden idam edilenlerle bu sayı 40000’e çıkar Oysa üç sene boyunca İstiklal Mahkemeleri tarafından vatana ihanet, casusluk ve bozgunculuk suçlarından 1054 kişi idam edilmiştir Bu rakamlar İstiklal Mahkemelerinin farklılığını açıkça ortaya koymaktadır

Samet AĞAOĞLU, İstiklal Mahkemelerini şu şekilde değerlendirmektedir “Kuvvetini yalnız Milli İradelerden alan üç adam yalnız başına, silahsız, dağdan dağa, köyden köye, istiklal ve milli şeref duygu ve idealinin kanlı ve merhametsiz kılıcını taşıyarak gafilleri, satılmışlar temizlemek suretiyle zafer yolunu ordulara açacaktır”

Ankara 1 numaralı İstiklal Mahkemesi üyesi Kılıç Ali ise “İstiklal Mahkemeleri’nin adilane faaliyeti, kurt ruhu taşıyanlara bir koyun sükuneti, koyun gibi yaşayanlara bir aslan masumiyeti vermişti… Bilhassa milletin hayat ve hürriyetini yıkmak, mefkuresini sarsmak, maddi ve manevi kuvvetlerini kırmak kastinde olan hainler, asiler, mürtecilerle siyasi caniyane maksatlara cesaret eden ve alet olanların amansız bir adalet divanı” ifadelerini kullanmaktadır

Enver Berhan ŞAPOLYO, İstiklal Mahkemeleri’nin Türk Milli Mücadelesindeki önemini şu sözlerle değerlendiriyor: “Eğer bu mahkemeler kurulmamış olsaydı, casuslar, gizli propagandacılar, davamızı içten çökerteceklerdi Bu dehşet, memleketimizi yıkmak isteyen hainlere göz açtırmadı Ecnebi casusları, padişahın adamları, cahil halkın isyanları, asker kaçakları, bu mahkemelerin süratle iş görmelerinden yıldılar İşte bu hainlere gevşek davranılsa idi, bu mukaddes dava kazanılamazdı İstiklal Mahkemelerinin Milli Mücadelede hizmetleri büyük olmuştur”

Gene Samet AĞAOĞLU “Kuvay-ı Milliye Ruhu” adlı kitabında son olarak, şu yargıya varmaktadır” İstiklal Mahkemeleri büyük Meclisin ağır bir seri yenilmelerden sonra zaferi sağlamak için aldığı tedbirler arasında milli bir şeref abidesi olarak tarihe geçmiş bulunmaktadır”

Tarihin en önemli özelliği; olayların cereyan ettiği dönemin şartlarını gözönünde bulundurarak değerlendirme gereğidir Eğer bu özelliği gözardı edersek ve günümüz şartlarına göre geçmişin muhasebesini yapmaya çalışırsak varacağımız sonuç koskoca bir yanılgıdır

İstiklal Mahkemeleri var olmakla yok olmak arasındaki bir mücadelede zorunluluktan doğmuş müesseselerdir Dönemleri içinde Türk Milleti’nin var olmasını sağlayan en önemli unsurlardır İstiklal Mahkemelerinde görev yapan üyelerin en az cephede savaşan mehmetçik kadar bu kutsal zaferin kazanılmasında payı vardır İstiklal Mahkemelerini insafsızca eleştirmek yerine bu milletin bir daha buna benzer mahkemelere ihtiyaç duymaması için gayret göstermesi gerekmektedir





__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.