Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
demektir, derviş, olmalıdır

Derviş Ne Demektir, Nasıl Olmalıdır?

Eski 10-03-2009   #1
b@ron
Varsayılan

Derviş Ne Demektir, Nasıl Olmalıdır?



Sual: Derviş ne demektir, nasıl olmalıdır?
CEVAP
Derviş, tasavvuf talebesi demektir Allahü teâlâdan başka her şeyi gönlünden çıkarıp, İslamiyet’e tam uyarak, gönlünü yalnız Allahü teâlâya bağlayan; güzel huylarla süslenmiş kimse demektir

Fakirlikte rahat, zenginlikte sıkıntılı olur Olayların değişmesi, onu değiştirmez Başkalarının kusurlarına bakmaz Hep kendi kusurlarını görür Kendini hiç kimseden üstün bilmez Dost, düşman, herkesi güler yüz ve tatlı dil ile karşılar, hiç kimse ile münakaşa etmez Herkesin özrünü kabul eder Dervişlik kılık kıyafet işi değildir Onun için denmiştir ki:
Dervişlik olsaydı tac ile hırka,
Biz dahi alırdık otuza kırka

Dervişlik, kalb kırmamaktır Bunu yapabilen, Allahü teâlânın rızasına kavuşur Dervişlik, bir gönül işidir Gönlünü Allah sevgisiyle dolduran ve her türlü işini bu sevginin gereklerine uygun yapan, İslam büyüklerini seven, onların terbiyesini kabul eden herkes derviş demektir

Sözünde sadık bir derviş, daima Allahü teâlânın büyüklüğünü, Ona karşı kulluğunu, küçüklüğünü düşünür Kalbi kırık olarak hep Ona yalvarır Yalnız Ona sığınır, yalnız Ondan yardım bekler ve kulluk vazifelerini tam olarak yapar Kulluk vazifelerini yapmak demek; İslam dininin emir ve yasaklarına tam uymak, her zaman Allahü teâlânın rızasına uygun olarak iş yapmak demektir

Dervişler yıllarca akli ve nakli ilimleri tahsil etmiş, kuvvetli bir iman ve ahlak olgunluğuna ermiş, dış görünüşleri sade, alçak gönüllü, aza kanaat eden, herkese iyilik ve yardım için çırpınan, hoşgörülü, cefakâr, fedakâr, bir meslek ve sanat sahibi, fazilet örneği kimselerdi

İslam ordularıyla birlikte harplere iştirak eder, kahramanlık örnekleri gösterirlerdi Anadolu’nun fethi sıralarında, derviş gazilerin büyük hizmetleri görülmüştür Bunlar, Anadolu’nun çeşitli köylerine gelip yerleşerek güzel ahlaklarıyla gönüller fethetmiş, yerli halkın İslamiyet’i kabul etmesinde önemli rol oynamışlardır

Zenciler, fellahlar saygı görmeleri için kendilerini Arap olarak tanıttıkları gibi, topluma yük olan işsiz güçsüz takımı da kendilerini derviş olarak tanıtmışlardı


Talebenin edebi
Sual:
Eski talebeler hocalarına yani mürşid-i kâmile karşı edebe nasıl riayet ederlerdi?
CEVAP
Ahmed Yesevî hazretleri buyuruyor ki:
Talebenin hocasına karşı riayet etmesi gerekli şeylerden bazıları şunlardır:
1- Hocanın, talebelerin hepsinden efdal olduğunu bilmek ve ona tam tâbi ve teslim olmak Ona uyarak, yiyip içmek veya uyumak, ona uymadan gece sabaha kadar namaz kılmaktan ve her gün nafile oruç tutmaktan daha faydalıdır Zira birincisinde, uymak ve teslimiyet, ikincisinde ise, kendi kafasına göre hareket etmek vardır

2-
Talebe, uyanık ve dikkatli olmalı, hocasının söz ve işaretlerini anlamalıdır

3-
Hocasının bütün sözlerinden ve işlerinden razı olmalı ve ona itaat etmeli

4-
Hocasının özel hizmetinde veya emrettiği bir hizmeti yaparken gayet atik, dikkatli, ağırbaşlı olmalıdır İsteksizlik, gevşeklik hâli, hocasının rızasızlığına sebep olabilir Onun rızasızlığı, silsile yoluyla Resulullah efendimize gider Zira İslam âlimleri Onun vârisleridir

5-
Sözünde sadık olmalıdır Hocasının büyüklüğü hususunda hiçbir zaman şüpheye düşmemeli ki, şüphe onun felaketine sebep olabilir

6-
Hocasına itaatte ve teslimiyette çok titizlik göstermeli

7-
Hocasının ufak bir işareti ile bütün malını ve mülkünü fedaya hazır olmalı, bunda en ufak bir tereddüt hâli bulunmamalı

8-
Hocasına ait özel hâl ve sırları gizlemesini bilmelidir

9-
Hocasının bütün hareket ve sözlerini dikkatle takip edip bunlara uymakta gevşeklik göstermemeli

10-
Allahü teâlâya kavuşmak yolunda, kendisini vasıta yaptığı hocası için, her fedakârlığa hazır olmalı Onu sevenlere dost olmalı, sevmeyenlere ve düşmanlarına sevgi göstermeyi öldürücü zehir bilmelidir


Talebelik kolay mıdır?
Sual
: Eskiden Âlim ve evliya zatlara talebe olunuyormuş Herkes talebe oluyor muydu? Talebeyi imtihan ediyorlar mıydı? Talebe nelere dikkat ediyordu?
CEVAP
Yunus Emre kırk yıl odun taşır, sırtı yara olur, bir gün kendi kendine (Bu kadar sene çalıştım, fakat hocamız bana bir derece bile vermedi) der

Bu durum hocasına malum olur Yunus Emre yine bir gün dağdan odun getirmeye gider Odunu yükler sırtına, dönüş için koca dağın tepesine çıkar Burada şehre inmek için dinlenirken, iri yarı genç bir delikanlı yanına gelir 60 lık ihtiyar olan Yunus Emre'nin odununu alıp tepeden aşağı getirdiği yere yuvarlar Halbuki Yunus Emre’nin o odunları toplaması birkaç saatini almıştı Zira eğri odunları almaz, düz odun toplamak için dağ tepe dolaşırdı Yunus Emre kızar ama sadece “Evladım ben genç olsaydım bu zulmü bana yapamazdın” diye söylenir Genç delikanlı kerametle hemen şeklini değiştirir, Yunus Emre bakar ki bu genç kendi hocası Özür dilemeye başlar ama hocası der ki:
Evet kırk yıldır odun taşıyorsun, ama benlikten kurtulamadın, ben genç olsaydım dedin, eğer BEN demeseydin seni çok yüksek makamlara eriştirirdik

Tevazuu elden bırakmamalı, benlikten uzak kalmalı ki bir şeye kavuşmalı Tecrübeli Yunus Emre bir şiirinde der ki:
Tevazu ile gelsin, kimde erlik var ise
Merdivenden iterler, yüksekten bakar ise
Kim ki yüksekte gezer, er geç yolundan azar
Dış yüzüne o sızar, içinde ne var ise
Aksakallı bir koca, hiç bilmez ki hal nice
Boşa gitmesin hacca, bir gönül yıkar ise

Talebeliğe talip olmak sıkıntıya talip olmak demekti Bunu her babayiğit yapamazdı
Bunun için talebelik zordur, odun taşıtırlar, ciğer sattırırlar, zehir tattırırlar, hepsine katlanmak gerekir

Hz Musa Peygamber iken Hızır aleyhisselama talebelik yapmıştır Onun için âlimler (Talebe, rütbe itibarı ile hocasından üstün olsa da, hocasına tevazu göstermelidir İlim talebesi, ilme ve ilim öğreten hocasına hürmet etmedikçe, öğrendiği ilmin faydasını göremez) buyurmuşlardır

Tevazuun aşırı şekline temellük denir Nefsini zelil etmek demektir Bunu yapmak caiz olmaz Temellük, ancak hocaya, üstada, âlime karşı caizdir Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Üstad hariç, temellük mümin ahlakından değildir) Maverdi]
(Hocaya hürmet eden, Rabbine hürmet etmiş olur) Maverdi]
(İlim öğrendiğiniz zata tevazu gösterin!) [Taberani]

Eskiden sadık bir talebe, hocasına hürmet olarak onun kapısını çalmaz, çıkmasını beklerdi Hocasının hakkının ana-babasının hakkından önce geldiğini bilirdi Hocasına hürmet göstermedikçe, ilimden fayda görmeyeceğini anlardı Hocasının yanında izinsiz konuşmaz, konuşmak icap edince de az konuşurdu Mecbur kalmadıkça sual sormazdı Hocası, kendisine hitap ederse, ona bakar, başka hiç bir yere bakmazdı Hocasından hoşuna gitmeyen bir işi görürse, kötü düşünmezdi Hz Musa ile Hz Hızır’ın kıssasını hatırlardı

Abdullah-ı Ensari Hirevi hazretlerinin (Ya Rabbi! Dostlarını öyle yaptın ki, onları tanıyan sana kavuşuyor, sana kavuşamayan onları tanımıyor) buyurduğu gibi, Hak teâlânın rızasına kavuşmak için hocasının rızasına kavuşmayı, talebe kendine şart bilmeli Hocasının kıymetini bilmeli, ona tam teslim olmalı Cenab-ı Hakkın rızasına kavuşmak için hocasının sohbetini büyük nimet bilmeli
Talebe edeplerden birkaçını yapamadığı için üzülürse ve edepleri yerine getiremezse, yani uğraştığı halde başaramazsa affa uğrayabileceğini, aksi takdirde edepleri gözetmez ve bundan dolayı üzülmezse, hocasının feyz ve bereketlerine kavuşamayıp helak olacağını bilmeli Talebe bilmeli ki, hocasının her işi, kendisine iyi ve güzel görünmedikçe, onun yüksekliklerinden hiç birine kavuşamaz Hocasına sevgi ve bağlılığı olmakla beraber, içinde ona karşı kıl kadar bir beğenmemek bulunursa, bunu felaket bilir
(Mek Rabbani)

İlim ve sanat öğretenlerin hakkı büyüktür Ustasına hürmet eden yoksulluk yüzü görmez Ustasına hürmet etmeyenin de kazancının bereketi olmaz Hadis-i şerifte, (Babalar üçtür Bunların en iyisi ilim öğretendir) buyuruluyor İlim öğreten zat, baba olarak bildirilmiştir İlim öğreten üstadın duasını almaya çalışmalı! Hadis-i şerifte, (Babanın çocuğuna duası, Peygamberin ümmetine olan duası gibi makbuldür) buyuruluyor İlim babası olan üstadın duası, elbette daha kıymetlidir (İmad-ül islâm)

Hz Ali’nin, (Bana ilimden bir harf öğretenin kölesiyim) buyurması, hocaya hürmetin önemini göstermektedir Bir harften maksat, ilimden bir meseledir

İmam-ı Şafii hazretleri, bir çobanı görünce ayağa kalkar Yanındakiler, (Bu çobana hürmetinizin sebebi nedir?) diye sual edince, (Bu zat, bana kitaplarda bulamadığım ilimden bir meseleyi öğrettiği için, yani benim hocam olduğu için hürmet ediyorum) buyururdu

Doğru yolu bulmamıza sebep olanlara, bize çok lüzumlu ilimleri öğretenlere, gösterilecek hürmetin önemini idrak etmeye çalışmalıyız!
(R Nasıhin)

Şihabüddin-i Sühreverdi hazretlerinin vasiyetinde yazılı hadis-i şerif şöyle:
(Üstadına hürmet etmeyen, üç türlü belaya maruz kalır:
1- Kendisine bilgi müyesser olmaz
2- Bildiklerini de unutur
3- Ömrünün sonunda fakirliğe duçar olur)

Hoca hakkı, ana-baba hakkından daha üstündür Çünkü, ana-baba evladı büyütür, bakar Kötülükten, haramlardan korur İbadete alıştırır Hoca ise, hem dünya ve hem de ahiret hayatını kazandırır, din ve diyanetini, Ehl-i sünnet itikadını, farzları, haramları öğretir Dinini, imanını öğreten ana-babanın hakkı, hoca hakkından da üstündür

İslamiyet akıl dinidir
Sual:
Din kitaplarında, (İslamiyet, nakle dayanan akıl dinidir) buyuruluyor Geçen günkü bir menkıbede, Yunus Emre’nin odun kesmek için dağın tepesine çıktığı anlatılıyordu Niye dağın tepesine çıkıyor da aşağılardan odun kesmiyor? Bu akla zıttır Bana hurafe gibi geldi Menkıbe niye akla uygun değil?
CEVAP
İslamiyet’i tarif şekliniz eksik Din kitaplarında, (İslamiyet, nakle dayanan akıl dinidir) denmiyor (İslamiyet, nakle dayanan selim akıl dinidir) buyuruluyor Selim akıl herkeste bulunmaz Bulunsa idi, bütün dünya Müslüman olurdu Bu İslamiyet gerçekten akla uygun derlerdi Peygamber efendimiz bir anda Miraca çıkıp geldi, bu selim olmayan akla zıt olduğu için müşrikler inanmadı

Hadis-i şerifte bildiriliyor ki:
(Dabbet-ül arz denilen hayvan, asa-i Musa ile müminin dokunur, alnına “cennetlik” yazılır, yüzü nurlanır Kâfire, mührü Süleyman’ı vurur, “cehennemlik” yazılır, yüzü simsiyah olur) [Tirmizi]
Bu da herkesin aklına uygun gelmez Müslüman olduklarını söyleyen Batıniler bile, hadis-i şerifi inkâr etmiyor, akla uygun değil diyorlar, tevil edilmesi gerekir diyorlar, yani başka anlamı var diyor
Zamanımızdaki Müslüman gruplardan bile böyle düşünenler var (Dabbetül arz, AIDS’tir) diyenler bile çıkmıştır Güneşin batıdan doğmasını da akıl erdiremiyorlar Nasıl dünya tersine döner ki diyorlar Hıristiyanların Müslümanların kardeş olması gibi acayip teviller ediyorlar

Demek ki selim olmayan akılla dini anlamak kolay değildir Akıl dinde ölçü değildir Akıl, Rafızilikte ölçüdür

Dinde dört delil vardır Akıl bunların içinde değildir Akıl ile dini ölçmek yanlıştır Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Dini akılla ölçmek kadar zararlı bir şey yoktur) [Taberani]

Eğer bir olay nakle dayanıyorsa, inkâr etmek doğru olmaz
Odun olayı şöyledir:
Yunus Emre hazretleri, düzgün odun getirirdi, eğri odun bile kesmezdi Hocasının dergahını kastederek, (Bu kapıdan odun bile olsa, eğrisi girmemeli) derdi Onun için herkesin girdiği yerlere değil dağlara giderdi Bu dağda yoksa öteki dağa giderdi, balta girmemiş ormanlar daha yüksekte oluyordu Oralara çıkar, düzgün olanlarını keserdi Yine böyle bir iki tepeye çıkıp odun toplar Son çıktığı dağın tepesinden şehre kestirme yoldan gelmek ister Dağın eteklerini dolanarak uzun yoldan gitmek istemez Tepeden hemen aşağıya iniveririm diyor Tam tepede iken biraz şurada dinleneyim diyor Aklımızın almayacağı şekilde bir genç gelip, odunu şehirden tarafa değil de, öteki tarafa yuvarlıyor Bunun selim akla zıt tarafı yoktur Sakim olan akıl bunu anlamayabilir Sakim olan akıl her zaman yanılmaya mahkumdur Selim olan akıl Peygamberlerde bulunur Eshab-ı kiramın aklı da onlarınkine yakındır

Akıl denince kimin aklı esas alınır ki? Bizim aklımıza uygun gelen sizinkine gelmeyebilir, gelmiyor da Gelse idi herkes, akıl dini diye Müslüman olurdu, herkes ehli sünnet olurdu Bekara suresinin başında, (İyi kimseler gayba inanırlar, yani görmedikleri halde, bilmedikleri halde, akıllarına uygun gelmese de, doğru olduğuna inanırlar, beğenerek kabul ederler) buyuruluyor Böyle gayba inananlardan olmalıdır Benim aklım almıyor diye, nakle dayanan bilgileri inkâr etmemelidir


__________________
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.