10-01-2009
|
#1
|
delishhhh
|
Atatürk Ağlıyor
ATATÜRK AĞLIYOR
Ak saçlı bir ninenin ağzından:
Yavrularım , siz bilmezsiniz, bir zamanlar “ köyümüze düşman geliyor! “ dediler Biz pılıyı pırtıyı toplayıp göçebeler gibi yola düştük Sinan paşa ovasında bir köye yerleştik
Günler geçti Bir gün düşman ansızın köye geldi Artık gidecek başka bir yer olmadığından, düşman içinde kalmıştık Bir sabah uyandığımız zaman uzaklardan top sesi geliyordu “kurtulduk, kurtulduk!” diye sevince düştük Tam bu sırada köyün öte başında dumanlarla beraber göklere alevler yükseldi Köy yanıyordu Her taraftan bağrışmalar geliyordu Kimimiz yarı çıplak, kimimiz yarı yanmış, bir halde köyün koruluğunda yerleştik Artık düşman da köyü terk etmişti
Biraz sonra atlılarımız, ellerinde al bayraklar olduğu halde, yel gibi yoldan geçtiler Bağırdık, durmadılar Hepimiz yollara dökülmüş ağlıyor, sızlıyorduk Derken karşı yoldan bir toz bulutu yükseldi Hepimiz gözlerimizi oraya diktik
Biraz sonra bir otomobil göründü Ve yavaşlayarak yanımızda durdu İçinden altın gibi saçlı, kalpaklı bir adam fırladı Durdu Gözlerini perişan durumumuza döndürdü Uzun uzun, derin derin baktı Bu sırada biz yanındaki subaylara sokulduk Onlarda onun gibi bakıyordu Bir tanesini çekerek:
- Bu adan kimdir? diye sorduk Hafifçe:
- Mustafa Kemal, dedi
O zaman hepimiz coştuk Bu adı her zaman duyuyorduk
- Paşam, bizi kurtar, kurtar! diye bağırdık Ayaklarına kapandık O, hala dalgın dalgın, başı yerde düşünüyordu Birden doğruldu Sağ eli havadaydı:
- Sizi bu şekle sokanlar cezalarını gördüler ve daha da görecekler! Diyerek elini şimşek gibi aşağıya indirdi ve o anda gözlerinden iki damla yaş yuvarlandı
Banoğlu, Age, S: 386 - 387
|
|
|