İnönü Devri |
10-01-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
İnönü DevriİNÖNÜ DEVRİ İsmet İnönü, Atatürk'ün ölümünden sonra Türkiye'nin ikinci Cumhurbaşkanı seçildi Devlet ve parti başkanı olarak devrinin 'tek şefi' idi Gerek dünyanın gerekse Türkiye'nin en bunalımlı yıllarında görev yaptı Başbakanlığı döneminde, dünya ekonomik krizini devletçilik politikasıyla göğüslemeye çalışmıştı Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT'ler) aracılığıyla sanayiyi geliştirmek istemiş ve bu yönde önemli adımlar atmıştı İnönü'nün en büyük başarısı Türkiye'yi İkinci Dünya Savaşı'nın dışında tutması oldu Onun bu politikası çeşitli dengeleri aynı anda kurabilmek ve ülkenin durumunu birkaç yönden güvence altına alabilmek biçiminde gelişti 23 Ağustos 1939'da Sovyet-Alman Anlaşması imzalandığında, bu beraberliğin Türkiye aleyhine sonuçlar verebileceğini düşünen İnönü, Fransa ve İngiltere ile anlaşma yaparak ekonomik yardım aldı (13 Ekim 1939) Daha sonra Sovyetler Birliği ile bu ülkenin Türkiye'ye saldırmayacağı güvencesini alan bir anlaşma imzaladı (25 Mart 1941) Sovyetler Birliği'ne saldırmasından birkaç gün önce ise Almanya ile bir saldırmazlık anlaşması yapmıştı (Haziran 1941) İnönü'nün bu dengeli politikası savaş boyunca devam etti Türkiye savaşın bitmesine kısa bir süre kala, ABD, İngiltere ve SSCB'nin yanında yer alarak Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etti ve 24 Ocak 1945 tarihli Birleşmiş Milletler bildirisini imzaladı 5 Mart 1945 tarihinde San Fransisko Konferansı'na davet edilen Türkiye Birleşmiş Milletler kurucu üyeleri arasında yer aldı Türkiye, İkinci Dünya Savaşı'na girmemiş, ama savaştan olumsuz yönde etkilenmişti Savaş boyunca büyük bir ordu silah altında tutulmuş, fiyatlar hızla yükselmiş, temel gıda maddelerinin çoğu karneye bağlanmış, birçok madde bulunamaz hale gelmiş veya karaborsaya düşmüştü Uzakgörüşlü bir devlet ve siyaset adamı olan İnönü, gerek İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra tüm dünyada esmeye başlayan özgürlük ve demokrasi rüzgarlarına, gerekse savaş sıkıntılarının doğurduğu toplumsal tepkilere seyirci kalamazdı Nitekim, 1945 yılında önce 'rejimin liberalleşmesi' gereğinden söz etti Ardından 'muhalefet partisine olan ihtiyacı' dile getirdi Açtığı bu yoldan, CHP'nin içinden Demokrat Parti'nin doğmasını, 1946'da CHP'yi zorlamasını ve 1950'de iktidar olmasını demokratik bir hoşgörü ile karşıladı
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|