Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ilişkileri, türkiyenato

Türkiye-nato Ilişkileri

Eski 09-30-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Türkiye-nato Ilişkileri



TÜRKİYE - NATO İLİŞKİLERİ




Dünya politika tarihinde soğuk savaş olarak bilinen dönemin en belirgin özelliklerinden birisi, askeri ittifaklar sisteminin tarihte görülmemiş bir ciddiyetle ve yaygınlıkla özellikle kuzey yarım küreyi kaplamış olmasıdır Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü, kısaca NATO, her şeyden evvel bu savaş koşullarının bir ürünüdür Dolayısıyla doğrudan doğruya İkinci Dünya Savaşı ve sonrasının durum ve koşullarına ve özellikle İkili Güç Dengesine dayanmaktadır
İkinci Dünya Savaşı sonrasında devletler arası politikalarda meydana gelen değişmeler ve biçimlenen koşullar Türkiye açısından yepyeni bir dış dünya yaratıyor


Bu durumda Türk dış politikasına yön verecek yeni hedeflerin belirlenmesi gerekiyordu Tüm iç ve dış koşulların ışığında Türk yöneticiler ülke çıkarlarını Batı ile yakınlaşmaktan ve hatta askeri ittifak ilişkisine girmekten geçtiğine karar verdiler Bu anlayışla Türk diplomasisi 1945'ten başlayarak özellikle ABD ile dost ve müttefik olmanın yollarını aradı Batı Avrupa'da kurulmuş olan tüm siyasal ve ekonomik örgütlere katılarak da destekledi


Türkiye Amerika'nın ittifakını aramakla birlikte genel olarak ittifaklar ve özellikle ikili ittifaklar Birleşik Amerika'nın bir dış politika prensibi değildi 1947 Truman Doktrini, Sovyet tehlikesi karşısında Amerika'nın Türkiye'yi yalnız bırakamayacağını göstermişti Ancak bu yeterli değildi Fiili garanti, Türkiye'nin güvenliği bakımından sahip olunması gereken asgarî zorunlu bir unsurdu
Türkiye genelde Batı, özelde ise Amerika ile ittifak ilişkisi aramaya yönlendiren dinamikler iç ve dış olmak üzere iki kategoride değerlendirilir


Dış nedenlerin başında Sovyetler Birliğine karşı duyulan ciddî güvenlik endişesi gelir, çünkü 1939 yılından beri Türkiye'ye karşı hiç de güven uyandırmayan davranışlarda bulunmuş olan Sovyetler Birliği 1945-46 yıllarında açık bir biçimde taleplerini ve tehditlerini arttırmıştı Öz Türk olan Kuzeydoğu illerimizle, Karadeniz Kıyı Bölgemizde Trabzon'u da içine alan Giresun'a kadar uzanan topraklarımızın Sovyet Gürcü Cumhuriyetine ilhakı isteniyor, bunun yanı sıra Boğazların ortak denetime açılmasını istiyorlardı Ankara, Avrupa'nın dev gücüne karşı bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü koruyabilmek için dış desteğe gereksinimi olduğuna inanıyordu Amerikan yöneticileri de Moskova'nın Türkiye üzerindeki niyetleri konusunda ilk başta kararsız olmasına rağmen sonra Ankara'nın yanında yer almıştır Mart 1947'de ilan ettiği Truman Doktrini ile Sovyetler Birliğini çevresindeki ülkeler açısından bir tehdit olarak gördüğünü açıklamış oldu


Türkiye'nin NATO'ya girmesini yalnız Sovyet tehdidine karşı güvenlik sağlamak açısından değerlendirmek eksiktir Üzerinde en çok durulan Sovyet tehdidi, Türkiye'de zaten var olan isteği güçlendirip hızlandırmıştır Bunun yanı sıra ideolojik ve ekonomik nedenlerde etkilidir Türkiye'nin siyasal rejimi henüz çok partili liberal bir rejim olmamakla birlikte hükümet savaş sonrasında bu yönde bir değişime hazırlanıyordu 1930'ların devletçiliğine karşın temelde özel mülkiyete dayanan sosyo-ekonomik yapıda Batının liberal ekonomik sistemini kendisine daha yakın görüyordu Devlet yatırımları ve desteği ile güçlenmeye başlayan sermaye sınıfı için Batı ile yakın ilişkiler çok cazip görünüyordu



Bunun yanında Türkiye'nin 1949 yılında Avrupa Konseyine girmesi ve böylece 'Avrupalı' bir devlet olarak kabul edilmesi de Türk yöneticileri NATO'ya girme konusunda hem cesaretlendirmiş hem de müracaatlarına haklı bir neden olmuştur
Kuzey Atlantik İttifakına doğru ilerleme, Türkiye için çok önemli bir konu haline geldi Türkiye bu ittifaka katılmak için zorlamalarını 1952 yılında bunu başarıncaya dek sürdürecektir Diyalog, 1948'in Mayıs ayı başlarında ABD'nin NATO üyesi Batı Avrupa ülkelerine saldırı olması konusunda garanti verirken Türkiye'yi dışarıda bırakabileceği yolunda Türkiye'nin kaygılarını ifade etmesiyle başlamıştır


Türkiye'nin NATO üyeliğine kabulü hiç de kolay olmamıştır Amerika ilk planda Türkiye ve Yunanistan'a ortak üye statüsü verilmesini düşünmüştür İngiltere ve diğer NATO devletleri de Türkiye'yi NATO da istememişlerdir Bu üyeler NATO'ya kendi oturdukları, Kuzey Atlantik Bölgesinin korunmasını garanti altına almak için girmiş olduklarından, tehlikeli Ortadoğu'da çıkabilecek bir savaşa bulaşmak istememişlerdir Türkiye'nin NATO' ya katılması halinde Sovyetlerin buna sert bir tepki göstererek hemen bir savaş yoluna gitmesinden korkmuşlardır Muhalefetinden en son vazgeçen ülke Danimarka olmuştur
CHP iktidarı sürecinde ABD ile Türkiye arasında yakın ilişkiler kuruldu Demokrat Parti iktidara geldiğinde (1950) CHP'nin politikalarını büyük ölçüde sürdürdü ve ABD ile yakın ilişkilerini devam ettirerek, NATO' ya katıldı Kore Savaşı'nın kazanılması yolunda Türkiye'nin hemen katkıda bulunması, Menderes hükümetine NATO'ya girme mücadelesinde yeni ve daha güçlü bir temel kazandırmıştır


Türkiye ve Yunanistan'ın üyeliği sonucunda NATO, Sovyetler Birliğini ve onun denetimindeki sosyalist Doğu Avrupa'yı, kuzeyde Norveç'ten, güneyde Girit'e ve güneydoğuda Türkiye sınırındaki Kars'a kadar çevrelenmiş oluyordu
Stratejik açıdan Türkiye NATO'nun vazgeçirici gücünü o dönemde Sovyetler Birliğinin yumuşak karnına en duyarlı bölgelerinin yakınına kadar getirmiş, Sovyetleri iki ayrı cephede savaşmak zorunda bırakmış, nihayet Sovyet gücünü Akdeniz ve Ortadoğu'ya kitle halinde inmesini engellemişlerdir Eğer Batı Demokrasileri Türkiye ve Yunanistan'ı Atlantik Paktına kabul etmemekte ısrar etselerdi, güney kanatlarını bu nazik ve can alıcı düşmana açık bırakacak ve muhtemelen en büyük darbeyi buradan yiyerek Karadeniz`i ve Adriyatik Denizi'ni kaybedecek, Akdeniz'i de tehlikeye sokacaklardı


Zaman içinde NATO stratejisi ve savunma planları değiştikçe ve doğal olarak Türkiye'nin ittifak içindeki görevleri de değişikliğe uğrayacaktır Soğuk savaş sonrası yılları NATO üyesi Türkiye için birtakım fırsatlar buna karşılık kimi riskler ve tehlikeler yaratmıştır Kafkaslar, Ortadoğu, Orta Asya ve Balkanlar ile Avrupa'ya yönelik politikalarını hız ve öncelik vermek durumunda bulunan Türk dış politikasını çok önemli bir işlevi, bu fırsat ve riskler arasında uygun öncelik ve dengeler kurmak ve bunları NATO görevleri ile de koordine etmektir
Türkiye NATO ittifakı içerisinde çok hassas bir noktada durmaktadır NATO Eski Genel Sekreteri Peter Carrington'un sözleri bu gerçeği en açık şekilde ifade etmektedir:


'Türkiye'nin NATO'ya girme konusunda verdiği karar, Batı Avrupa'nın ve özgür dünyanın savunmasına ilişkin verilmiş en önemli kararlardan biridir Aradan kırk yıl geçtiğinde bizler durumu, o gün kararı verenlerden daha net bir biçimde görebiliyoruz'


'Bugün bizler Türkiye'nin NATO'ya üyeliğini çok normal bir gerçek olarak kabul ediyoruz Oysa 1940'ların sonlarında, İkinci Dünya Savaşı'nı izleyen ekonomik ve politik kabarmalar sırasında durum hiç de böyle değildi Bu nedenle o tarihlerde hem Türkiye'de hem ABD'de ileriyi gören devlet adamlarının olması gerçekten bir şanstır NATO'nun güneydoğu kanadının özellikle Türkiye'yi içine alan bölümünün önemi günümüzde de yine o günkü kadar belirgindir'
'Türkiye'nin Batı komşuları ile olduğu gibi diğer Ortadoğu ülkeleri ile de özel ilişkileri vardır Düşman bir Türkiye yada tarafsız bir Türkiye, savunma durumumuzu da dış politikamızı da büyük zorluklara iter, stratejimizin inanılırlığını zayıflatırdı'


Bir yazarımızın da dediği gibi, 'Yeni Dünya Umut ve beklentileri' yanında, 'Yeni dünya düzensizliği' akımının etkileri, NATO'nun, ve Türkiye'nin aktif ortaklığının yaşatılmasını zorunlu kılmaktadır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.