Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bozkır, çağları, gelişme, kültürünün

Bozkır Kültürünün Gelişme çağları

Eski 09-28-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Bozkır Kültürünün Gelişme çağları



bozkır kültürünün gelişme çağları


İskit görüşü I Zichy tarafından ortaya atılan bu görüşe göre, bizim “Bozkır kültürü” diye ifade ettiğimiz kültür tipi, “atlı göçebelik”ten ibaret olup, merkezinde at yetiştirmek ve çobanlık yer almakta ve bu gibi faaliyetler için, Karadeniz’in kuzey düzlüklerindeki İskit sahası en elverişli bölge olarak bulunmaktadır


İndo-Germen görüşü Batıda çok yaygın olan ve eski “Aryanizm” tesirinin bir devamı sayılması mümkün görünen bu görüş Hind-Avrupalılar’ı tâ Baykal gölüne kadar bütün Asya’ya yerleştirmekte ve onların da aslında “göçebe” (bozkırlı!) olduklarını ileri sürerek, at’ın ilk defa onlar tarafından ehlileştirildiğini ve dünyanın ata binme san’atını onlardan öğrendiğini iddia etmektedir Batılıların at üzerinde bu kadar durması, şüphesiz bu hayvanı ehil hâle getirip binmenin insanın kültür tarihine muazzam bir hamle teşkil etmesinden ileri gelir ki, bozkırlarda gelişen kültürü de İndo-Germenler’e bağlamak böylece mümkün olacaktır

Hun süvarilerinin seferlerde bindikleri bozkır muharebe atının ilk kalıntılarına rastlandığı Afanasyevo kültürü (MÖ 2500-1700) eski Türk Altay kültürüne bağlı bulunmaktadır Atın ehlileştirilmesi için önce buna ihtiyaç duyulması gerekir ki, bu ihtiyaç şüphesiz ilk olarak bozkırlı hayvan besleyici kavimlerde hissedilmişti Bu itibarla atın insanlar tarafından kullanılması bile –bu husus başlangıç noktası olmakla beraber- çok önemli bir gerekçe değildir Esas olan, atın binek hayvanı hâline getirilmesidir Bozkır kültüründe rol oynayan baş aksiyon da biniciliktir

At gibi bir vasıtaya ihtiyacın, “yerleşik” topluluklardan ziyâde, çok geniş sahalarda, hayatın zorunlu kıldığı sür’atle hareket etmek mecburiyetinden doğduğu açıkdır Bozkır savaş atı doğuya doğru uzanmış ve Çin’de muharebe atı yetiştiriciliğinin ilk sahası olan Şan-si bölgesinde görünmüştür Çin’liler ata binmeği ancak MÖ 300’lerde Asya Hunları’ndan öğrenmişlerdir

Altaylı görüşü Bozkır kültürünün Altay yaylalarında Proto-Türkler (Türkler’in ataları) tarafından ortaya konduğu hususu, bir kültür çevresi olarak bozkırlar üzerine dikkati çeken tanınmış kültür tarihçilerinin temsil ettiği “Viyana ekolü” tarafından ileri sürülmüştür Atın ehlileştirilmesi ve umumiyetle hayvan yetiştiricilik gibi medeniyet tarihinin çok mühim bir safhası Türkler’in ataları tarafından gerçekleştirilmiştir Bozkırlar bölgesinde üç kültür devresi (kemik kültürü, hayvan besleme kültürü, at yetiştirme kültürü) tesbit edilmektedir Bunun son merhalesinden yeni bir netice olarak, merkezinde atın bulunduğu, “Savaşçı çobanlar” (“Hirtenkrieger”) kültürü doğmuştur ki, bu, bozkır kültürünün, bilhassa Proto-Türkler için karakteristik olan en yüksek derecesini gösterir

At

Atın ehlileştirilmesi ve atın çoban kültürünün yaratılması ilk Türklerde görülmektedir İnsanlık tarihinde ulaşılan bu başarı kavimlerin ve başka kültürlerin gelişmesinde fevkalâde neticeler doğurmuştur Tarihî bağlantıların gösterdiği gibi, büyük devlet esası için gerekli şartlar ancak bu sayede belirebilmiştir Atın binek hayvanı olarak kullanılmasını, ziraat kültürünün ve ona bağlı hayvancılığın çok üstünde ve dünya tarihinin çok önemli bir kültür merhalesidir Hayvan terbiyesinde önce geyik, sonra Ren geyiği (Samoyedler tarafından), nihayet Türkler’in ataları tarafından at ehlileştirilerek insanlık hizmetine sokulmuştur Bu konudaki araştırmalarda sonuç hep aynı neticeye varmaktadır

Orta Asya’da oturan ve çok eski bir zamanda avcılık hayatından hayvanları ehlileştirmeye geçen tek kavim Türkler olmuştur At, Türkler tarafından ehlileştirilmiştir ve Türkler ata binen ilk insanlar olarak görünmektedirler Orta Asya bozkırlar bölgesinin kültür tarihi yönünden taşıdığı önem çok kesindir
Esasen yeryüzünde ekonomi bakımından başlıca üç temel kaynak vardır: Orman, tarım, hayvan yetiştirme İnsanlar yaşadıkları çevrenin bu imkânlarını değerlendirerek hayatlarını sürdürebilmişlerdir

Tarihte ilk kültürler de şüphesiz doğdukları bölgenin tabii şartları içinde öz kazanacaklarından, orman kavimleri “asalak” kültüre (avcılık, devşiricilik), ziraate elverişli yerlerde oturanlar “köylü” kültüre (çiftçilik) bağlanmışlar, Bozkırdakiler “çoban” kültürünü (besicilik) meydana getirmişlerdir Bu itibarla, aslında orman kavmi veya köylü değil, fakat bozkırlı olan Türkler’in kültürü de doğuş, gelişme ve muhteva bakımından bütün diğer toplulukların kültürlerinden ayrılık gösterir

Altay-Türk atlı çoban kültürü Türkler’in atalarını diğer topluluklardan farklı bir dünya görüşüne ve hayat tarzına götürmüştür ki, bu insanlığın mâzisinde ilk defa gözlenen insan zekâ ve iradesini tabiata hâkim kılma azmidir At terbiyesi, otlaklar etrafında cereyan eden mücadeleler bozkırlıyı metanet ve cengâverlikle bezemiş, onu teşkilâtçılık melekesine sahip kılmış, ve eski Türkler herşeylerini borçlu oldukları ata kutluluk derecesinde değer vermişlerdir

At vasıtası ile insanlığa sunulan diğer mühim bir değer de sür’at mefhumudur ki, bu eski ilkel kavimleri zihni durgunluğun tenbelliğinden kurtararak canlı bir faaliyet alanına yöneltmiş ve insan iradesinin ufkunda sonsuz imkânlar açılmasına vesile olmuştur Yine at sayesinde bozkır kültürünün ortaya koyduğu başka evrensel bir değer hukuk fikridir Bu da, atlı savaşcı çobanların, insanların toplum hâlinde yaşayabilmelerini sağlıyan karşılıklı saygı esasından hareketle, toplulukları bir üst idare nizamına bağlama yolunda ulaşılan devlet kurma düşüncesinin mahsulüdür

At üzerinde, kalabalık hayvan sürülerini sevk ve idare etmek mecburiyeti eski Türkler’in, atın sür’atı ve demir madeni sayesinde hâkimiyet altına aldıkları insanları idare plânında başarılarını mümkün kılmıştır Bu sebeple yeryüzünde ilk siyâsi kadrolar, yine ilk kanun koyucu durumunda olan Türkler’in ataları tarafından tesis ve teşkil edilmiş görünmektedir

Bozkırlarda gelişen eski Türk kültürünün dünya tarihinde iki bakımdan kesin tesiri olmuştur Bunlardan biri, hayvan besleyiciliğini geliştirmek ve yaymak suretiyle iktisâdî; öteki, yüksek teşkilâtçılık yolu ile sosyaldir Birinci nokta önemlidir, zira bu, avcılık ve devşiricilik gibi, yalnız alarak karşılığında bir şey vermeyen parazit (“asalak”) ekonomi yerine, insanları üretici (müstahsil) durumuna sokmak suretiyle, çok faydalı bir iktisadî gelişmenin işaretidir Fakat ikinci nokta daha da mühimdir, çünkü insanlığı basit yığınlar olmaktan çıkarıp sosyal nizamlara bağlamak gibi, iktisadî faaliyetin de devamını mümkün kılan, bir beşerî değer ancak bu yol ile meydana gelmiştir
Bu bakımdan Ural-Altaylı kavimlerin dünya tarihindeki bu çok mühim rolünü önemle belirtmek gerekir:

En eski yüksek medeniyetler dahi, daha çalışkan ve ziraatçi olmakla beraber, devlet kurmakta kifayetsiz kavimlerin yerleşik hâlde bulunduğu büyük nehir vâdilerine savaşçı atlı çobanların müdahalesinden sonra doğmuştur Hind-Avrupalılar açısından konuyu daha kesin bir şekilde açıklamak mümkün Hind-Avrupalı kavimlerin (bugünkü Avrupalılar’ın ataları) teşkilâtçılık ve siyasetteki başarıları ancak bu bozkırlı unsurların onlarla karışması ile izah edilebilir

Onlar MÖ 2 bin yıllarında Aral gölü havalisinde bozkır kültürü ile temasa geçerek bu kabiliyeti elde etmişlerdir Bu, diğer bölgelerde de böyle idi Nitekim Doğu Asya’da ilk devlet teşkilâtı eski Türkler tarafından kurulmuş, Ön-Asya kavimleri bakımından da benzer sonuca varılmıştır

Bozkır Kültürünün Oluşma Çağı Bu kültürün kaynağı hakkındaki teoriler ona aşağı yukarı bir geçmiş tâyin etmek imkânını sağlamaktadır Viyana ekolüne göre bu tarih MÖ 2 bin başları olmalıdır Şüphesiz ata binicilik temel unsur olmak üzere, siyâsi, iktisadî, dinî vb cepheleri ile kültür gelişinceye kadar belirli bir zamanın geçmesi gerekecektir Eldeki bilgilerden bozkır kültürünün MÖ 2500 ile 1700 arasında oldukça belirgin bir vasıf kazanmış olduğu kabul edilebilir Bu tahmin bir yandan Viyana ekolünün vardığı sonuçlara, diğer yandan da arkeolojik vesikalara uygun düşmektedir
__________________


__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.